Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2006-06-19 00:04:15
Mesaj konusu: Dilin Kemigi ...
|
|
|
Bu yazinin yazildigi zamanlarda, Dünya kupasi 2006’da, Çekoslavakya – Gana maçi henüz sona ermisti. izleyene seyir zevki veren, turnuvanin bugüne kadar oynanmis en güzel maçi, Gana’nin 2-0 üstünlügü ile bitti. Çatir çatir top oynayarak kazandi Afrika takimi, bileginin ve yüreginin hakki ile. Tebrik etmek lazim. Muhtemel, benim gibi, favori takimlara karsi oynayan takimlari, ‘mazlumlari’ destekleyenler, bu sonuca pek sevinmislerdir. Tipki italya’dan puan koparan 9 kisilik Amerika’ya sevindikleri gibi. Her ne kadar, Fildisi Sahillerinin elenmesine üzüldüysem de, gönlüm Gana’nin bir üst tura çikmasindan yanadir. Biline…
Severim Dünya kupalarini, futbola sevdalandigim çocukluk yillarimdan beri, o yüzden maçlari kaçirmamaya çalisirim. Bu sefer de öyle oldu. Açilisindan bugüne oynanan hemen hemen bütün maçlari keyifle izledim, ayri bir heyecani var bu turnuvanin.
Ancak bu futbol söleninin içinde siritan, ve çoklarini rahatsiz eden birsey var, bize ait birsey, yalniz Türk insaninin anlayabilecegi. En güzel maçin, en güzel aninda, gelip bögrümüze dayanan, midemizi bulandiran, ‘lanet olsun’ dedirten berbat birsey. Tüm futbol sezonu boyunca, bizim televizyon kanallarinda izledigim maçlarda sitkimi siyiran, ve bu Dünya kupasinda da yakamiza kene gibi yapisan..
Anlatayim…
italya – Gana maçinin ikinci yarisi baslamak üzere. Maçi anlatan “futbol uzmanimiz” Ümit Aktan’in yorumu yankilaniyor televizyon kanalinda. Yazik bir cümle dökülüyor futbolun pek bilindik sesinin agzindan…
“Bakalim futbolun yakislilari mi, yoksa Afrika’nin çirkin krallari mi kazanacak…”
“Afrika’nin çirkin krallari..” Gana’li oyunculara ithafen, akliniza Yilmaz Güney filmleri gelmesin…
Hani maçi anlatan ‘Tarik Akan’ olsa, belki gülümser geçersin bu yoruma, ama anlatan Ümit Aktan olunca. Ayna gurubunun “Dön Bak Ayna’ya “ albümünü dinlemis midir acaba…
***
Bilmeyenler veya unutmus olanlar için hatirlatma, ayni Ümit Aktan, 2002 Dünya Kupasinda ki maçlari anlatmak üzere, bir televizyon kanali tarafindan Japonya’ya gönderiliyor. Cani pek sikilmis olacak ki, turnuva esnasinda usulca, kimselerden habersiz Cunda adasinda ki yazligina dönüyor, ve maçlari televizyon karsisinda, sanki Japonya’daymis gibi anlatiyor. Ancak, bir süre sonra bu garip durum ortaya çikiyor. “Ben Ümit Aktan, Japonya’dan bildiriyorum…” derken, Cunda adasinda televizyon karsisinda oldugu anlasiliyor. saka gibi. ‘Rezalet, Made in Turkey’.
Hakan Gülseven, Radikal gazetesinde ‘Türk’ün Dünya ile imtihani’ baslikli yazisi ile pek güzel anlatmisti bu durumu. Güldü geçti çoklari ve zamanla unutuldu gitti. Sonra biraktigi yerden devam etti Ümit Aktan. Bizler de onu dinlemeye devam ettik….
Tarih içersinde, ayni Ümit Aktan’dan nurtopu gibi baska inciler duyuldu siklikla. 4 Haziran 2005, Türkiye Yunanistan maçi. Topun disariya çiktigi bir anin hemen sonrasinda,
“Biz Yunanlilari denize atmistik, onlar da simdi topu denize attilar.”.
Unutmayi, hatirlamamayi, her türlü pespayelige el çirpmayi kabullenmis bir toplumun pek bilindik futbol yorumcusundan inciler, zamanla alistik.
Alistirdilar…
2005 ‘in Kasim ayinda oynanan Türkiye- isviçre baraj maçi, gazetelere konu olan, ama bir süre sonra unutulan bir inci daha.
"Hiç gerek yoktu bu faule. eger kart göreceksen bari adam hastanelik olsun...”
Bir maçta gol kaçiran futbolcuya ithafen, “Bu gol takim elbise ile bile atilir…” diyen futbol duayeni.
Sözün degeri var midir sahi…
***
Geçenlerde, Can Dündar, Milliyet gazetesinde ki kösesinde, Mehmet Ali Erbil’in gariban bir vatandasin canli yayinda pantolununu indirmesi ile ilgili bir yazi yazdi. insanin içini acitan, buruk bir yazi. Bunca pisligin içinde biraz merhamet duygunuz kalmis ise, acimistir içinizde bir yerler.
“ince hicivle yola çikip kaba saba soytariliga dönüsmüs bir eglence düskünlügünün batakligindayiz artik...Pespayelik çukurunun dibindeyiz.” diyordu Can Dündar. Okumamis olanlara tavsiye, geldigimiz noktada ki pespayeligi anlama açisindan…
O yaziya, bir ekleme yapmak isterim nacizhane. Düstügümüz, daha dogrusu bizi topluca iteledikleri çukurda, futbola dair seyler de var Can üstadim. Berbat seyler. Dilin kemigi olmama durumu var en basta.
Dibi olmayan, sahsina münhasir adamlar yorumlayinca futbol denilen o güzel eglenceyi, içine düstügümüz cukurdan gökyüzüne dogru bakarken, parlayan yildizlar artik çok ama çok uzaklarda. Bu yazik zamanlarda, berbat cümleler düsüyor, iflah olmaz adamlarin agizlarindan.
Nicedir, soytarilik, hicivin yerini almis…
“Söz gümüs ise sükut altindir…” cümlesi çoktan yitirmis anlamini…
O yüzden, maçlarda televizyonun sesini kismak, hatta tamamen kapatmak en iyisi galiba.
Duymamak ...
Ne kadar aci degil mi, dilin kemiginin olmamasi…
‘Aglamak istiyorum demek istiyorum sayin seyirciler!’…
Ziya Adnan
|
|
senolakdemir
Site Admin
Kayıt: Apr 24, 2006
|
Tarih: 2006-06-19 17:11:15
Mesaj konusu: dilin kemigi olsa
|
|
|
simdilerde yerimi aglamanin be usta.Gücün kontrolsüz güç olmadigini anlatan her türlü söylemin yerini hinzirca gülüsleriyle 'sen öyle san ahmak kafali 'diyenlerin hala borularini fütursuzca üfledikleri 'anasini sattigimin dünyasinda aglayarak, bizide aglatarak adamlara malzeme yapma be usta.Sonra neme lazim eglence diye indirmesinler pantolonlarimizi asagiya.Çok degil daha bir ay öncesinde Gençlerbirligi kongresinde Cavcav en yakin çalisma arkadaslarini nasil olsa dilin kemigi yok diyip, yaradana siginip, kendi simit saticiligini göge çikarirken ,muhaliflerini yemekçilikle ,tamircilikle, polisçililkle taçlandirmad imi?Sanmam ki ekmeklerini mesleklerinden kazanan hiçkimse gocunmasindan dolayi yataklarindan düssün,umarim dilimiz bogazimiza kaçmaz birgün.
|
|