Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2006-08-28 14:16:36
Mesaj konusu: Kadinlarla Renklenir Tribünler ...
|
|
|
Bir arkadasim var, belki en iyi degil, ama en eskilerden. iyi okullarda okumus, iyi egitim almis, konusunda bilgili. Ayni siralari paylastigimiz üniversite yillarinda kesisti yollarimiz, sonra ortak sevdamiz futbol girince isin içine, ne konusacak konularimiz bitti, ne de gidilecek maçlarimiz. Eduardo Galeano'nun o güzel kitabinda ki gibi, iki futbol dilencisi biz, yillarca o staddan bu stada gezdik durduk, hep güzel futbol görme adina. Kimi zaman sevindik, kimi zaman üzüldük, ama hiç bikmadik gezgin olma hallerinden.
Onun futbol bilgisine çok güvenirim, futbola dair seylerde ortak yönümüz çoktur. Takimlari, kadrolari, Teknik adamlarin özgeçmislerini iyi bilir, ayrica çoklarinin gözünden kaçan detaylari da. Hani mali müsavir olmasa, kesinlikle iyi bir futbol yorumcusu olabilir. Dedim ya, futbol bilgisi saglamdir, birbirimizi anlariz.
Ancak bir konu hariç, her zaman tartistigimiz ama bir türlü uzlasamadigimiz…
Anlatayim…
O, kadinlarin futbolda yeri olmadigina inanir. Ona göre, futbol her yönüyle erkek oyunudur, erkeklere aittir, o yüzden tribünlerde kadin taraftarlari, taç çizgilerinde yan hakem kadinlari, spor sayfalarinda kadin yorumcularin cümlelerini görmekten hoslanmaz. Ona göre, futbolda kadina yer yoktur.
Ve bunu her firsatta dile getirir…
Belki küçüklükten gelen takintilar. Muhtemel, bu düsüncesinin altinda yatan, geçmisi hatirlamak ile ilgili. Bilenler bilir, eskilerde kadin taraftarlari mumla arasaniz bulamazdiniz tribünlerde. Onun bu konuda ki hisleri, kanimca degisimi kabul edememek ile ilgili…
Ben ise kadinlarin futbola ayri bir heyecan kattigina, tribünleri renklendirdiklerine inanirim. Bir de küfür hadisesi var ki, önlemenin yolu mutlaka çocuklar ve kadinlardan geçer. Bana göre futbolda “kadin gürültüsü” iyidir ve ne kadar artarsa senlik o kadar keyifli olacaktir. Çocuklar ve kadinlar tribünlerde olmalidir, çocuklari maça götürmek, kadinlari futbola dair önyargilarindan aritmaya çalismak, tribünlere çagirmak gerekir…
Her ne kadar zor olsa da, ofsayt kuralini onlara da anlatmak gerekir…
***
Bir kadin tanidim, otuzlu yaslarda, tüm yasaminda futbola hiç ilgi duymamis, hiç tribünlerde bulunmamis. “Maça gelmek ister misin ?” diye sordugum zaman, ki herhalde bu çok da fazla duymamis oldugu bir soruydu, düsündü bir süre. Futbola dair önyargilari agir basti herhalde…
Sonra günlerden bir gün, yaz günesin kavurdugu bir Ankara gününde, düstüm stat yollarina, bana pek asina. Severim maç yollarini, pek severim. Geçmiste babamin elimden tutup götürdügü maçlar gelir aklima. Kaybolup gitmis bir kimlik gibi, hayatimizdan eksilmisler, zamana yenik düsmüsler, artik aramizda olmayanlar gelir. Belki onlara duydugum özlemdir beni maç günleri yollara düsüren, belki geçmisi yeniden yasama heyecanidir. Yanilmiyorsam, Murathan Mungan söylemisti ‘Hatirlamak baska seydir, hatira sahibi olmak baska. Ben hatira sahibi olmayi bilenlerdenim.” diye. Herhalde benim yaptigim da hatirlamaktan ötedir, geçmise duyulan özlemdir maç yollarini yürümek…
Herhalde, o yollari yürümek için önyargilardan arinmis olmak gerekir…
***
Günlerden Cumartesi, az sonra baslayacak maç Gençlerbirligi - Ankaraspor maçi.
Gençlerbirligi maçlarinin müdavimleri iyi bilirler, kadin al-karalar tribünlerin vazgeçilmez parçasidir. Onlar ile renklenir tribünler, kirmizi siyah formalari ile maratonda her iç saha maçinda alirlar yerlerini. Nese getirirler maçlara. Yan hakeme “Yanci”, diyen onlardir, oyunculara gülümseten lakaplar takanlar da. Bir de “Bir Baba Hindi” hadisesi var tabi. Bu maçta da tribünlerde kadin taraftarlar, maç baslarken söylüyorlar futbol sarkilarini, hemen hepsinin üzerinde formalar. Dikkat ediyorum, çoklari erkeklerden daha iyi gözlemliyor sahada olup biteni. Kaçan bir gol ani sonrasi küfürler yerine hicaz taksimler basliyor, sonra aniden gülümseten sarkilara geçiyorlar. Onlar futbolu, renkleri yürekten seviyor.
Bir de Ankara emniyetinin taraftarlara karsi anlasilmaz ‘kabadayi’ tutumu olmasa. Türkiye’nin hiçbir stadinda taraftara bu kadar eziyet yapilmiyor, hiç bir stat, 19 Mayis gibi tecrit kamplarini andirmiyor. Ne bayrak, ne flama. Ankara emniyeti, yabanci oyuncularin milletlerine dair bayraklara bile izin vermiyor. Bir anlasam…
***
Günlerden Pazar, bu sefer 19 Mayis Stadinin beni geçmise çagiran sol Kapali tribündeyim. Büyük bir özenle süslenmis tribünler. Ve yine kadinlar, çocuklar. Sayica hayli kalabalik. Önümde oturan 7, 8 yaslarinda ki sirin kiz çocugu sevinçle bakiyor etrafina, gözlerinin içi gülüyor, belli ki pek mutlu orada olmaktan. Rengarenk balonlar havalaniyor, güzel bir futbol günü geçiyor minik yüreklerden, eskiler nostaljik sarkilar söylüyorlar. Küçük kiz çocugu, babasina futbolcularin adlarini soruyor. Kimbilir, belki de futbola dair önyargilardan arinma, önce formalari tanimak ile basliyor.
Aklima babamla gittigimiz maçlar geliyor…
Ben derim ki kadinlari tribünlere çekmek gerekir, çocuklari da. Zira futbol sevilesi bir oyundur, herkesin bu oyunda yeri olmali. Ne kadar kalabalik olursa, ne kadar senlikli olursa o kadar iyidir maçlar. Tribünlerde kadin gürültüsü iyidir. Kadinlarla renklenir tribünler, çocuklarla senlenir.
Bunca tozun topragin içinde, futbolu renklere bulanmis çocuklar ve kadinlar kurtaracaktir.
Zira formalar en çok kadinlara ve çocuklara yakisir…
Ziya Adnan
|
|
evren_isik
Site Admin
Kayıt: Apr 09, 2006
|
Tarih: 2006-08-28 15:53:24
Mesaj konusu:
|
|
|
tribündeki sorunlarin çözülmesi için yürütülen politikalarin önemli bir kismi "asayis" ile ilgili...meseleleri sosyo-ekonomik kökenlerine inmeden güvenlik önlemleri! ile çözmeye çalisan, herkesi potansiyel suçlu olarak kabul edip bunun üzerine strateji üreten bir zihniyetle karsi karsiyayiz...
tribün resmen askerilestirilmeye çalisiliyor...pankart yasaklarinin, tezahüratlara müdahalelerin altinda yatan zihniyet kisladan bozma, polis nizami...
askeriyede kadin gördünüz mü hiç? iste bu militarist zihniyet yüzünden tribünlerde de az sayida kadin var, yakin zamanda da hiç kalmayacak...
aramizdan sadece "el pençe divancilar", "eyvallahçilar", "emret beyim"ciler kalacak...giyimimiz, oturusumuz, bakisimiz, tezahüratlarimiz her seyimiz polis kontrolünde olacak...gidisat bu yönde...kadinlarin ve çocuklarin varligi polisin siddet kullanma kapasitesini kisitliyor, bu yüzden istemiyorlar. eril bir delikanli agziyla "bayana vurmama" sabrini gösteriyorlar bir süre...bu da onlarin canini sikiyor. tribünü nizami bir durusa sokup bir emir komuta zincirinin içine katmaya çalisiyorlar...buna izin vermediginiz zaman maruz kaldiginiz muamele hiç de polis tanitim posterlerindeki "güler yüzlü polis" imajini andirmiyor, andirmadi, andirmayacak.
hepimiz potansiyel suçlulariz. cezalandirilmak için suç islememize bile gerek yok...ayrica farzedin ki suçu isledik; artik hayatimizda, "islah yerine infaz" var, yargili ya da yargisiz...
artik hak-hukuk aramayi geçtim ben; insanlik onurumu korumaya, kurtarmaya çalisiyorum. eger bir gün tribüne küsersem de bunun nedeni polis tarafindan gördügüm muamelenin gururuma dokunuyor olusu olacaktir.
hayatimizdan kolluk kuvvetlerini atmadigimiz sürece huzur yok bize...sivillesmeden insanlasmamiz mümkün degil...
|
|