Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2006-12-26 22:57:56
Mesaj konusu: Veli Necdet Arig Söylesisi ...
|
|
|
Adi Veli Necdet Arig…
O, Ankara futbolseverinin ‘Veli amcasi’. Cumhuriyet ile yasit, 1923 dogumlu. Çok küçük yaslarda sevdalandigi futbolun içinde dolu dolu bir yasam geçirmis, eski toprak dedikleri.
Türk futbolunun mazisini, bilhassa Ankara futbolunu ondan iyi bilen az çikar herhalde. Genç takimlarda futbolculuk, sonrasinda gelen Uluslararasi futbol hakemligi, TSYD Ankara subesi kurucusu, spor yazarligi. Milliyet gazetesinin Ankara bürosunu kuranlardan. Futbolun içinden biri Veli amca, bilgili, dost canlisi, içten. Soguk bir Aralik aksami kapisini çaldim, elbete haberli. Sonra, konustuk futbol üzerine, ben sordum o cevapladi. Gözlerinin içi gülüyordu konusurken. Keyif aldim onu dinlemekten.
Umarim okuyanlar da benim gibi keyif alacaktir bu söylesiden…
• Türk futbolun en eski taraftarlarindan birisiniz. Ayrica, Ankaragücü tarihini anlatan bir kitabiniz da var. Kaç yasindasiniz, bize, spora ve futbola olan sevdanizin sizi bugünlere nasil getirdigini özetleyebilir misiniz …
1923, Bursa Mustafakemalpasa dogumluyum.Bilmeyenler için hatirlatma, Kurtulus savasinda Mustafakemalpasa’ya ilk giren birligin komutani Mehmet Arif, Ankaragücü kulübünün futbolcusu ve hocasi idi. Futbol ile ilk tanismam, çok küçük yaslarda ögrenim için geldigim Ankara Gazi lisesine denk gelir. Okul takiminda oynarken, Ankaragücü kulübüne o senelerde büyük hizmetleri geçmis orta saha oyuncusu Nusret Göktuna, bizim okulda üst siniflarda idi. Beni oynarken izlemis, ve begenmis. Bana ‘Ankaragücü genç takiminda oynar misin’ diye sordu. Seve seve kabul ettim. Genç takimda ki, ilk yillarimda savunmanin saginda görev yaptim. 1935-1938 senelerinde Ankaragücünde forma giydim. ‘A’ takimda çok fazla forma sansi bulamadim. 1948 senesinde futbol hakemligine basladim, 1949 senesinde kursu basari ile tamamladim. 1950’den, 1972 yilina kadar hakemlik yaptim.
• Kaç senedir tribünlerdesiniz…
Tribünlerde ilk maçim 1936 senesine denk gelir. Bir Ankaragücü maçi idi ve Nusret Göktuna götürmüstü. O günden bu zamana kadar, yani 13 yasimdan beri Ankaragücü’nün deplasmanlar da dahil hiçbir maçini kaçirmadim, tabi hakemlik yillarimi saymazsak. Hakemligim sirasinda bu tribünlerden uzak kaldim.
Bu arada aklimda yer etmis bir hikayedir, rahmetli esim bir gün futbola çok zaman ayirdigimdan, bir aile olarak zaman geçiremedigimizden dem vurmustu. ‘Adeta’ demisti, ‘benimle degil futbol ile evlisin.’ Sözlerinde hakli bir sitem vardi. Hakemlik yillarimda, on hafta üst üste maçlarda görev aldigim olmustu. Bir hafta sonunu bile ailem ile geçirme firsatim olmamisti.
Esim sitemlerinde hakliydi. isin garip tarafi o günde Ankaragücü - Fenerbahçe maçi oynanacakti. Kendisine hak verdim ve o gün maça gitmeyecegimi söyledim. Çok sasirdi. Herhalde biraz da sevindi. Söz vermistim, ama aklim maçta kalmisti.
Maçin baslamasina yakin, biraz mutfakta oyalanip maçi unutayim diye düsündüm. Önce kazara tabagi, sonra da bardagi kirinca, rahmetli esim,
‘Senin aklin maçta, bu gidisle mutfakta tabak bardak kalmayacak, hadi sen en iyisi maçina git’ dedi.
Yanilmiyorsam, sene 1965 idi.
Veli amca bu hikayeyi anlatirken, aklima rahmetli babam geldi, malum annem de az çekmemisti babamin futbol tutkusundan. Bu eski topraklar futbola pek sevdaliydi. O da, Ankara takimlarinin maçlarini kaçirmazdi. O devrin kadinlari pek anlayisli olmaliydi.
• Hala maçlara gidiyor musunuz …
Evet, Ankara’da oynanan hiçbir süper lig maçini kaçirmam. Ama ne yazik ki artik deplasmanlara gidemiyorum.
• Hakemlik döneminizde hiç Ankaragücü maçi yönettiniz mi …
Bir kez Ankaragücü maçinda görev aldim. O zamanlar futbol federasyonu baskani olan Orhan seref Apak ve Hasan Polat, hakemlerden bir form doldurarak ‘Taraftari olduklari takimi’ açiklamalarini istemisti. Ben Ankaragüçlü oldugumu bildirdim. Bu güzel bir uygulama idi, bu sayede hakemler taraf olduklari takimin maçina verilmezdi. O sene, Ankara Çocuk Esirgeme kurumun tertipledigi dörtlü turnuva da, Ankaragücü- Hacettepe maçini yönettim. Hatta maçtan önce, bölge hakem komitesi görevlisi Burhan Atakan’a ‘Ankaragüçlü oldugumu, kendime güvendigimi ancak bu atamanin yanlis anlasilabilecegini, bu maçta baska bir orta hakemin daha uygun olacagini’ söyledim. Bu sözler üzerine kendisi benden lisansimi istedi. sasirmistim. Sonra bana ‘güvenin tam oldugunu, bu maça çikmadigim takdirde lisansimi yirtacagini’ söyledi. Bende maça çiktim ve basari ile yönettim. Tüm maç boyunca yalnizca bir kez bir taç atisina itiraz olmustu.
Bu arada, Ankaragücü ile ilgisi yok ama, 1967 senesinde iskoçya’da yönettigim Glasgow Rangers – Celtic arasinda ki maçta çok zorlanmistim. Bu iki takim arasinda ki dinsel çatismanin verdigi gerginlik sahaya yansimisti ve zor bir maç oldu.
• Sizce bir hakemin sevdalisi oldugu takimin maçini yönetmesi zor mu…
Elbette zor, çünkü o zaman ister istemez akliniza, tribünlerde ki taraftarin ne düsündügü geliyor ve verdiginiz her karari sorgulamaya basliyorsunuz. Bence her hakem, taraf oldugu takim sahada oldugu zaman maça tam olarak konsantre olmakta zorlanir.
• Ankaragücü ile ilgili unutamadiginiz maçlar, bize eskilerin havasindan biraz söz eder misiniz …
Yanilmiyorsam 1994 -1995 sezonu idi. Bursa’da oynadigimiz maçi 8-0 gibi farkli bir sonuçla kaybetmistik. Bu maç beni çok üzdü. Sevindigim maçlar ise, Fenerbahçe’yi istanbul’da kupa maçinda sekiz kisiyle üç gol ile eledigimiz maç, bir de bu sezon Antalyaspor ile oynadigimiz maçta son saniyelerde attigimiz gol ve maçi 1-0 kazanisimiz.
• Aklinizda yer etmis unutulmaz futbolcular…
Ali Osman Renklibay’in gönlümde ayri bir yeri vardir. O dönem, Ankaragücü’nün genel kaptani olan Mehmet Bozdogan, beni Tugrul adli bir futbolcuyu izlemek için Adana’ya göndermisti. Dönüsümde benden bu oyuncu hakkinda rapor istedi, ve görüslerimi sordu. Ben bu oyuncuyu izlemedigimi, ancak Ali Osman adli futbolcuyu çok begendigimi, hemen kendisini transfer etmemiz gerektigini söyledim. Ali Osman bu sekilde Ankaragücü’ne transfer oldu ve uzun yillar takima hizmet etti, Ankaragücünde gol kralligi yasadi.
Eskilerden Bilal Bali, sol açik Hamdi Toptop, sonra gol krali Ertan Adatepe, kaleci rahmetli Aydin Tohumcu, yine altmisli yillarda sag bek oynayan Prof Dr Metin Önder, kaleci Baskin, Erman Toroglu, Köksal Mesci aklimda yer etmis diger futbolcular.
• su anki Ankaragücü’nün görüntüsünü nasil degerlendiriyorsunuz, taraftar, yönetim, futbolcu portreleri arasinda ne gibi farkliliklar var …
Eski Ankaragücü ile günümüz takimini terazinin iki kefesine koysak, eski Ankaragücü gerek futbolcu, gerek yönetim ve taraftar olarak agir basar. Hatta fark atar. O zamanlar futbolcularda takim aski, forma sevdasi vardi. Hani ‘tekmeye kafa koyar’ dedikleri. Eskiden, simdilerde oldugu gibi futbolcular paraya bogulmamisti. Malzemelerini bile kendileri alirlardi. simdilerde, futbolcular bir sonra ki sezonun transferini düsünerek futbol oynuyorlar, zira isin içine çok fazla para girdi. O zamanlar futbolcular antreman baslamadan bir saat önce gelir ve maçlarda devre arasinda forma degistirecek kadar ter dökerlerdi. Belki, teknik kapasite simdi ki kadar yüksek degildi,ama mücadele, kazanma hirsi, takim ruhu ve arkadaslik simdilerden daha fazla idi. Günümüz futbolunda, gelecek senenin transferini düsünerek, sakatlanmama adina mücadeleye girmeyen futbolcular var. Mesela. Ankaragücünde Kartal Riza diye bir sag bek oynamisti, teknik kapasite olarak yetersiz olmasina karsin müthis bir takim aski ve mücadele gücü vardi. Bir idman sonrasi, saka yollu ‘penalti vuruslarini kafa ile yapmasi için izin istemisti., Zira o topa kafa attigi zaman duvar yikardi. simdilerde topa kafa atmayi sevmeyen oyuncular var.
Yönetim olarak ise bizim farkli bir özelligimiz vardi. MKE, dolayisi ile Milli Savunma ve Genel Kurmay’a baglilik nedeni ile gerçek anlamda kongre yapilmazdi. Yönetim kurullari, üsttekilerin sundugu liste ile belirlenirdi. Buna ragmen günümüz yöneticileri ile kiyasladiginiz zaman, eski yöneticiler simdikilere fark atar. Mesela, Ankaragücü’nde Amasya’li Hikmet adinda bir yönetici vardi, günün yirmi saatini kulübü için harcardi. Ayni sekilde o yillarda ki Ankaragücü’nün Genel sekreteri Ferit Karsli, Türk futbol federasyonun kurucularindandir. Bu insanlar kulüpleri için ceplerinde para harcarlar, kulübü daha iyi yerlere getirmek için mücadele ederlerdi.
Tabi Rasim Gökirmak adi da unutulmaz…
Baskan derseniz, Albay Fikret Karabudak’in Türk futbolunun gelmis geçmis en iyi baskani oldugunu düsünüyorum. (1935 – 1940 arasi). Kirikkale’de görev yapmasina ragmen, Ankaragücü’nün idmanlarina dahi gelirdi. O genel müdür olduktan sonra, Ankaragücü tam yirmisekiz spor dalinda Ankara sampiyonu oldu. Sonra aklimda yer etmis baskanlar, Orhan Sorguç, Mehmet Nuri Altinok, son dönemlerde ise Sabri Mermutlu.
Ben, Sabri Mermutlu’yu efsane baskan olarak aniyorum. Kendisi, Teknik menejerlik kavramini Türk futboluna getiren adamdir. Türk futboluna sayisiz yildiz kazandirmistir.
• Ankaragücü külübünde kongre üyeliginiz var mi…
Evet, Ankaragücü kongre üyesiyim…
(Ben burada kendisini tebrik ediyorum, zira çok fazla kongre üyesi Ankaragüçlü tanimadim)
• Sizce Ankaragücü iyi yönetiliyor mu …
Sportif anlamda kesinlikle iyi yönetilmiyor. Son on sene içersinde sahada hiçbir basari yok, kaldi ki bu zaman içersinde, Ersun Yanal dönemi hariç kümede kalma savasindan öteye geçemedi. Kanimca burada hedefsizlik en büyük sorun. Vizyon ve hedef eksikligi, basarisizligi doguruyor. Ankaragücü daha iyi yerlerde olmali, zirve mücadelesi vermeli.
Güvenilir, yüregi Ankaragücü sevdasi ile dolu bir baskan adayi çiktigi takdirde, sayin Cemal Aydin, baskanlik görevini devr etmesi gerekir. Yalniz sunu söyleyebilirim, politikaya, siyasete bulasmis insanlar Türk futbolunda kesinlikle baskan olmamali. Kendilerine siyasi oy potansiyeli saglamak isteyen insanlardan medet ummak yanlis olur. Türk futbolunu kurtaracak olan futbol bilgisi ve sevdasi olanlar.
Bu arada ben, Ankaragücü’nün MKE ile olan bagini koparmasinin, kulübün lehine olacagini düsünüyorum. Bugün, MKE’nin, Ankaragücü’ne hiçbir katkisi yoktur, Tandogan’da ki tesisleri de kulübümüze mal ederek ayrilmak gerekir. Ankaragücü, hem kendi ayaklari üstünde durmali, ve üyeleri de gerçek Ankaragüçlü’lerden olusmalidir.
Sayin Cemal Aydin’a gelince;
kendisini günahlari ve sevaplari ile degerlendirirsek gördügüm manzara sudur. Tesislesme anlaminda asama kaydedilmistir, ancak sportif anlamda basari yoktur. Bir de sayin Aydin’in hemen herkesle kavgali olma durumu var ki, bence bir baskan bu kadar menfi olmamali. Gerek taraftar, gerek medya ile sürekli bir kavga durumu var, ki ben bunun camiaya zarar verdigini düsünüyorum. Burada en büyük sorun, sayin Aydin Ankaragücü’nü hedefsiz birakmasi, zira bu düzen de Anadolu’dan bir sampiyon çikagina kendisi de inanmiyor. inanç olmazsa basari da olmaz.
Bir basin mensubu olarak gözlemledigim, medyanin Ankaragücü’ne karsi olan negatif tutumunun camiayi olumsuz etkiledigi. Bu konuda özelestiri yapmak gerekir.
• Sizce Ankaragücü bundan daha iyi yerlere gelebilecek bir potansiyele sahip mi…
Kesinlikle, yeter ki iyi bir yönetim kadrosuna sahip olsun. Ankaragücü sampiyonluga oynayacak taraftara sahip. Ancak MKE baskisinin kulübün üzerinden kalkmasi lazim. Kulübe üye olanlarin pek azi Ankaragüçlü ve pek azi futboldan anliyor. Bunun degismesi gerekir. Ankaragücü kapilarini taraftarlarina açmali. Kulübe maddi kaynak saglayacak projeler üretmeli. Görevde kulübüne ve Ankara futboluna sevdali insanlar olmali.
• Ankara futbolunun gelecegini nasil görüyorsunuz….
Sayin Melih Gökçek, Ankaraspor’dan elini çektigi gün Ankaraspor zor duruma düser, zira taraftari yok. Gençlerbirliginde de ayni sorun var. Sayin ilhan Cavcav, kulübü biraktigi zaman onun yerine dolduracak baskani ve yönetim tecrübesini bulmalari zor olacaktir. Yalniz gördügüm ö o ki, sayin Cavcav’da da ayni ‘hedefsizlik’ sorunu var. O da Gençlerbirligi’nin sampiyon olabilecegine inanmiyor. Orada da hedef ve vizyon ve inanç eksikligi var.
• Ben, bugün Türk futbolunda ortaya çikan fotografin pek hazin, pek karanlik oldugunu,eskinin simdiden daha iyi güzel oldugunu düsünüyorum. Sizin Türk futbolun genel portesi konusunda düsüncelerinizi ögrenmek isterim…
Geldigimiz noktada Türk futbolu iyi yerlere gitmiyor. Öncellikle, Türk futbolunda bir spor yasasinin çikarilmasi sart. Bugün kulüplerimiz hala dernekler yasasi ile yürütülmekte. Küçümsemek maksadi ile söylemiyorum, ama kulüplerimizin çöpçüler derneginden bir farki yok. Türk futbolunda idari anlamda profesyonel kulüp yok. Spor yasasi çikarilmali ve spor mahkemeleri kurulmali.
• Sizce Türkcell Süper Lig kaliteli bir lig midir …
Hayir degildir, zaten Avrupa arenalarinda aldigimiz sonuçlar ortada. Avrupa’da oynanan maçlari izlediginiz zaman, arada ki kalite farkini kolaylikla görebiliyorsunuz.
• Siz baskan olsaniz, Ankaragücü’nü daha güzel yarinlara götürmek adina neler yapardiniz, nasil bir baskan portesi ortaya çikardi …
Öncellikle, maddi kaynak yaratamaya çalisirdim. Personel ve idari heyetin kalitesini artirmaya özen gösterirdim. Alt yapilara önem verir, bilhassa medya ile çok iyi bir diyalog içinde olmaya gayret gösterirdim. Görev dagilimi yapar ve her bölüme konusun da uzman kisileri getirirdim. Tabi bu baglamda, kulübün kisa ve uzun vadede hedefleri olmasi gerekir. Hedef ve vizyon olmadan basari olmaz. Basari, taraftar ile gelir ve taraftar sayisini artirmak gerekir.
• Bu düzende, bir gün Ankaragücü’nün veya baska bir Anadolu takiminin sampiyon alacagina inaniyor musunuz …
Kesinlikle inanmiyorum. Bu düzende istanbul hegemonyasini yikmak mümkün degildir. Sistem onlardan yanadir.
• Türk futbolunda yabanci kisitlamasi hakkinda ne düsünüyorsunuz. Türkiye’ye gerçekten kaliteli yabancilar geliyor mu…
Türk futbolunda kaliteli yabanci yok, sadece Avrupa arenasinda kendine yer bulamamis ve miyadini doldurmus oyuncular var. Onlar da ülkemize ceplerini doldurmak için geliyor. Yabanci futbolcu kisitlamasini serbest birakirsaniz Türk futbolu, yabanci futbolcu çöplügüne döner. Kaldi ki o zaman Milli takim tam anlami ile bir hüsran olacaktir. Ben, yabanci futbolcularin, Türk vatandasligina geçirilmesine de karsiyim.
Alt yapilara önem vermemiz gerektigini düsünüyorum.
• Takimlarimizin “baskanlik’ usulü yönetilmesi hakkinda ki görüsleriniz nelerdir, geldigimiz noktada takimlarimiz sirketlesmesi, uzman kisiler tarafindan yönetilmesi ve en önemlisi denetlenmesi gerekmez mi…
Kesinlikle üzerinde düsünülmesi gereken bir konu ve yine spor yasasi ile alakali. Baskanlik sistemi degismeli, kulüpler sirketlesmeli. Bugün takimlarimiz da, transferleri baskanlar yapiyor. Bu son derece hazin. Transfer konusu, Teknik heyetinin sorumlulugunda olmali. Herkes kendi isini yapmali.
• Türk hakemligi hakkinda görüsleriniz…
Bir arkadasimiz geçmis dönemlerde idariciler tarafindan tartaklandi ve günlerce hastanede yatti. Futbol federasyonundan bir avukat tutarak bu arkadasin haklarini savunmasini, kendisini korumasini rica ettik. Ret ettiler ve bizi kapidan kovdular. Unutmayin, bu arkadas futbol federasyonun verdigi görevi yaparken saldiriya ugradi. Böyle bir ortamda, hakemlerin taraftarin etkisi altinda kalmadan maç yönetmesi mümkün mü. Sanmiyorum. Çünkü akillarinda, her maçta, ‘çok taraftari olan aleyhine karar verirsem halim ne olur’ sorusu var. Korku ve etki altinda kalma Türk hakeminin en büyük sorunu. Teknik olarak yetersiz hakemlerde var tabi. Yan hakeme sirtini dönen hakem gördüm. Geçen hafta ki maçta Bülent Yildirim, ki kendisini ben yetistirdim, çok hatali kararlar verdi. Türk hakemleri yan hakemine bakmadan yan hakemini görmeyi beceremiyor. Son dönemlerde, Selçuk Dereli’nin hakemligini begeniyorum.
• Sizce Türk futbolunda sike var midir…
Elbette var, ve her zaman vardi. Kaldi ki, dünyanin bütün liglerinde sike var. Benim dönemimde de vardi. Mesela yönettigim bir Vefa - Altay maçinda, iki futbolcunun maç esnasinda pazarlik yaptiklarina sahit oldum. Türk futbolunda sike her zaman olmustur. Ama sikenin belgesi, ispati olmaz. Üzülerek söylüyorum, kanimca Ankaragücü’nün Galatasaray’a yenildigi 8-0 maçta da sike vardir.
• italya’da ortaya çikan sike skandalinin sonuçlarini hep beraber gözlemledik. Mazisi 110 yila yaklasan italyan devi Juventus küme düsürüldü ve en az iki sene ikinci ligde mücadele edecek. Sizce böyle bir ceza Türk futbolunda mümkün olabilir mi…
Hayir, Türkiye,de bu mümkün olamaz, zira siyasi idare buna izin vermez. Bugün tahkim kurulu dediginiz merci, kulüplerin yöneticilerden olusmaktadir. Eger bir kulübe verilecek ceza agir olursa, gelecek sezon seçilmeyeceklerinin bilincindedir. Geçmiste verilmis bir penalti yüzünden mahkemeye verilenler olmustur. Türk futbolunun ilerlemesi adina spor yasasinin çikmasi sarttir.
• Son olarak, hakem olarak yasadiginiz komik bir hikayeyi anlatir misiniz….
Bir Eskisehirspor – Galatasaray maçinda Eskisehirspor gol atinca, taraftarlar sahaya portakal atmisti. Ben o portakali aldim, ama futbolcularin üzerine basip sakatlanmasini engellemek için portakali soyup maç esnasinda yedim. Hiç unutmuyorum, tribünlerden ‘hoca daha portakal ister misin’ diye bagiriyorlardi. Sahadan çikarken ‘portakallari soyunma odalarina’ yollamalarini söylemistim…
***
simdilerde Ankara Bahçelievler’de, kizi ve neredeyse tüm söylesi boyunca kosturan pek sevimli afacan beyaz Ankara kedisi ile yasiyor Veli amca, yüreginde hiç sönmeyen futbol ve Ankara sevgisi...
Ben, kendisine bu güzel söylesi için tesekkür ederim…
Ziya Adnan
|
|