Alkaralar Dinlenme Tesisları Forum Ana Sayfası
 
Meri Enercan ile dobra dobra ...
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ziya Adnan
Site Admin

Kayıt: May 06, 2003

Mesaj Tarih: 2007-01-04 17:39:29      Mesaj konusu: Meriç Enercan ile dobra dobra ... Alıntıyla Cevap Ver

Meriç Enercan Söylesisi … Türk spor basininda en saygi duyulan, en dobra kalemlerden biri Meriç Enercan. Senelerdir futbolun içinde, simdilerde Ses TV de spor programi yapiyor. Uzun zamandir bir söylesi için firsat kolluyordum, sag olsun, kirmadi zamanini ayirdi, ben sordum, o cevapladi… • içtenlikle söyleyebilirim, Türk spor basininda yazilarini zevkle okudugum ve kalemine saygi duydugum ender spor gazetecilerinden birisiniz. Bize, kariyerinizi, spora ve futbola olan sevdanizin sizi bugünlere nasil getirdigini özetleyebilir misiniz… 1956 dogumluyum. Babam emekli albay idi, yani subay çocuguyum, Ankara kentinin en iyi semtlerinden Küçükesat’da büyüdüm. Genelde, subay çocuklari babalarinin mesleklerinden dolayi çok yer görürler ama ben bu konuda sansliydim. Gezme dönemi okul öncesine denk geldi.. ilkokuldan baslayarak, üniversite hayatimda da dahil olmak üzere, hep Ankara’da yasadim. Futbola ben de her çocuk gibi mahalle aralarinda top oynayarak basladim. 1969 senesinde, Ankara Demirspor ve Günesspor’un yildiz takim seçmelerine katildim. isin dogrusu, çok iyi bir futbolcu degildim ama yasitlarima göre çok süratliydim. Ancak, rahmetli babam futbol oynamama sicak bakmazdi. Bu yüzden babamdan gizli antremanlara gitmeye çalisiyordum ama zor oluyordu. Haftanin üç veya dört günü, 19 Mayis stadinin dis sahalarina gitmem gerekiyordu. Demirspor’un Behiçbey’de ki tesislerine gitmem ise daha da zor oluyordu. O dönemde, Sihhiye’deki Atatürk Erkek Lisesinin okul takimina seçildim. Okulda, hem basketbol ve voleybol takiminda da oynuyordum. Bir hazirlik maçinda, kolumu kirdim. Bu talihsiz kaza, babami hakli çikarmis gibiydi. Sonrasinda, spor yasantima basketbolcü olarak devam ettim. O dönem Ankaragücü basketbol A takimin antrenörü Savas Küce idi ve beni yildiz takimina aldi. Ankaragücü ile tanisikligim 1972 -1973 senesinde basketbolcü olarak basladi. Kupa maçinda istanbul’da Fenerbahçe’yi sekiz kisi ile yenerek eleyen takimin antremanlarini eski stadin bir kösesinde çok izlemisligim vardir. Zira biz de çalismalarimizi, zaman zaman Tandogan’da ki eski antreman sahasinin yanindaki hangardan bozma salonda yapar ve sonrasinda futbol takiminin antremanlarini izlerdik. Sporculuk kariyerim Mülkiye’de Emniyet’te ve Ormanspor’da devam etti. Voleybol da genç milli aday kadrosuna çagrildim. Ancak basketbol agir basti, voleybolu biraktim. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basin ve Yayin Yüksek Okulu’nda okudugum yilarda Flas Ankara’da basin hayatima basladim. Sene 1977 idi. Flas Ankara, Hürriyet ve Günaydin gazetelerinden ayrilmis büyüklerimizin kurdugu bir gazete idi ve ben siyasi muhabir olarak basladim. su anda Kanal B de genel yönetmeni olan Nahit Duru benim ilk haber müdürümdü. Ben spora çok merakliydim ama çok çaylak oldugum için beni spor servisine almadilar. Okul bitince, Neset Özmen’in destegiyle Hürriyet spor servisine girdim. Tarih 5 Ekim 1980 idi ve o günden bu yana Hürriyet gazetesinde görev yapmaktayim. Gerçi 1989–1991 senelerinde Hürriyet Gazetesi’ne ara verip iki yil Fotospor’da çalistim. 27 senedir spor basinin içindeyim. Tüm basin kariyerim boyunca yalnizca futbol ve basketbol üzerine yazdim. • Ses TV de Pazartesi aksamlari yaptiginiz spor programinin digerlerinden farkli oldugunu ve sesi pek duyulmayanlarin bu programi çok sevdiklerini biliyorum. Bu konuda düsünceleriniz, yapmak istedikleriniz nelerdir … Bu programdan önce, yaklasik dört sene Ses Radyosu’nda program yaptim. Her Pazartesi aksami, bir veya bir buçuk saatlik bir program yapiyorduk. Sonrasinda, Ses Televizyonu kurulunca, bu programi televizyonda yapmam için teklif getirdiler. Halen pazartesi aksamlari program yapmaya çalisiyoruz. ’Çalisiyoruz’ diyorum, zira televizyonculuk çok baska bir kulvar, çok baska bir deneyim. Bu çabamizda çikis noktamiz, sesi duyulmayanlarin sesi olmak. Cumartesi ve Pazar aksamlari yapilan spor programlarina baktiginiz zaman genelde hep istanbul takimlari tartisiliyor. Anadolu takimlari bu programlarda ne yazik ki “digerleri” olmaktan öteye geçemiyor. Türk futbolunda sampiyonluk görmüs dört takim haricinde kalanlar, maalesef 2. sinif takim muamelesi görüyorlar. Bizim amacimiz, bilhassa Ankara takimlarini esas takim muamelesi yapmak ve onlari ön plana çikarmak. Zira biz Ankara’da yasiyoruz. Bence Türk futbolunda, Anadolu takimlari medya magduru konumundalar ve biz bu magdur edilen bu takimlarin sesi olmaya çalisiyoruz. Muhtemelen, istanbul takimlarinin taraftarlari, bizim programimizi takip etmiyorlardir. Ama biz, bizi izleyenlerle mutluyuz. En azindan dogru olduklarina inandiklarimizi dile getiriyoruz. Bu arada, futbolun disinda kalan sporlara da zaman ayirmaya çalisiyoruz… • Bir futbol yazari ve gözlemcisi olarak karsilastiginiz zorluklar nelerdir … En büyük sorunumuz sürekli çatisma içinde kalmak. Herkesin dogru yaptigindan yola çikarak yasadigi ve inandigi bir dünyanin içindesiniz. Bizim kültürümüzde, baskan dogru yapar, teknik adam dogru yapar, futbolcu dogru yapar ve kimse elestirilmeyi kabul etmez. Bu yüzden yaptigimiz her elestiri sonrasi ciddi tepkiler görmeye alistik.. Artik bunu, meslegin bir parçasi olarak kabul ediyoruz. Hatta bazen öyle olur ki hiç tepki gelmedigi zamanlarda, ‘acaba gereken elestiriyi yapamadik mi’ diye düsündügümüz de oluyor. • Bugün Türk spor medyasinin en büyük sorunun belli takimlarin çigirtkanlari haline gelmis, tarafsizliktan uzak medyatik spor yorumculari oldugunu düsünüyorum. Kaldi ki Pazar aksamlari yayinlanan spor programlarinda ki üslubu da ortada. Sizce futbol yazanlar, yorumlayanlar tarafsiz olmali mi … Tarafsiz olmamali ama yorumlarken tarafsiz kalabilmeli. Her insanin, her yorumcunun, bir takimin taraftari olmak hakki vardir. Yalniz taraftar kimliginiz, yaptiginiz yorumlara yansidigi zaman, yaptiginiz isin yanlis oldugunu, sadece size degil, etrafinizdakilere de zarar verdigini bilmeniz gerekir. Özetle, taraftar olabilirsiniz ama takim sevdaniz asla ve asla yorumlarinizin önüne geçmemeli. Geldigimiz bu noktada kulüp yöneticileri, teknik adamlar, profesyoneller kendi kulüplerinin haklarini savunama konusunda tedbirli davranirken, medya mensubu arkadaslarimizin taraftari olduklari kulüplerin haklarini savunmaya çalisiyorlar ve ben bunu anlamakta zorlaniyorum… • Belki cevap vermek biraz zor olacaktir ama Türk spor basininin bulundugu konumu nasil degerlendiriyorsunuz… Bugün Türk toplumunun, bu toplumun içinde yer alan kurumlarin bulundugu duruma bir göz atin. Toplumunun içindeki yasananlara, yapilanmalara bakin. Bu yapilanmanin içinde yer alan her bozukluk, eksiklik, çatlaklik, yozlasma ve çürüme ne ölçüde ise, Türk Basini da ne yazik ki, bundan hissesine düsen payi almistir. Toplumdaki kurumlar, o toplumun aynasidir. Bir toplumda ne varsa, medyada da aynen onlar vardir… • Sön üç sezondur Trabzonspor’u takip ettiginizi biliyorum. Ancak, bilmeyenler için, hangi takimin taraftari oldugunuzu sorsam … Ben Ankaragüçlüyüm ve bunu her ortamda ve firsatta dile getiririm. Trabzon’daki birçok arkadasim da bilir bunu.. Her insanin yasaminda ilk göz agrisi, ilk aski vardir.. Ankaragücü, benim ilk göz agrimdir. Ankaragücü’nü sevmekten ve Ankaragüçlü olmaktan onur duyarim … • Ankaragücü ile ilk ne zaman tanistiniz, nasil sevdalandiniz … 1972 -1973 sezonunda Ankaragücü basketbol takimin formasini giydim ve o gün o formaya sevdalandim. Ankaragücü benim tek futbol sevdamdir… • Ankaragücü ile ilgili unutamadiginiz maçlar, bize o yillarin havasindan biraz söz eder misiniz … Ankaragücü’nün o kadar çok maçini izledim ki hangisinden baslasam bilemiyorum. inanin hala daha, “Futbol federasyonu Ankaragücü ve Trabzonspor maçlarini çakistirmasa da iki maçi da izleme firsati bulsam’ diye düsündügüm oluyor. 1970’lerin ortalarindan baslayarak izledigim yüzlerce maç içerisinde beni en çok üzen, 8-0 lik Galatasaray yenilgisi olmustu. Bu maç bana çok aci vermisti. Bugün hala o yenilginin nedenlerini düsündügüm oluyor. Beni futbol olarak en çok doyuran maç, Ersun Yanal döneminde, Ankaragücü’nün Trabzonspor’u 4-2 yendigi maçtir. Hayatim boyunca bir maçta bu kadar futbol keyfi aldigimi hiç hatirlamiyorum. Maçtan çikarken, her iki takima da bu müthis mücadeleden ötürü tesekkür etmistim. O dönem Ankaragücü’nde forma giyen Rogerio adli Brezilyali bir futbolcu vardi. Türk futbolunda derin bir iz birakamadi ama bence Türkiye’ye gelmis geçmis en iyi yabanci oyunculardan biriydi. Tabi, bu arada teknik direktör olarak Ersun Yanal’in da Ankaragücü’ne verdikleri tartisilmaz. • Aklinizda yer etmis unutulmaz futbolcular … Kendim de o formayi giydigimden olsa gerek, ben Ankaragücü formasi giymis büyün oyunculari severim. Ancak bazilarinin yeri ayridir. Bunlar içinde aklima gelenler, Hayati Soydas, Mehmet Soykök, Arif Peçenek, Kaleci Adil, büyük golcü Ali Osman Renklibay, gelmis geçmis en iyi orta saha oyuncularindan Selçuk Yalçintas, sagbek Konyali Mehmet ve son dönemlerde ise Hakan Kutlu. Hakan benim evladim gibidir. Ayrica Gökmen Baris’in gönlümde ayri yeri vardir. Kendi degerini çok bilemeyen santrfor Cafer Aydin’i da unutmamak gerekir… • su anki Ankaragücü’nün görüntüsünü nasil degerlendiriyorsunuz, taraftar, yönetim, futbolcu portreleri arasinda ne gibi farkliliklar var … Ankaragücü son yillarda giderek, endüstrilesme adi altinda, paranin yanlis kullanildigi, eski degerlerin yok oldugu sistemin bir parçasi olmaya basladi. Geçmiste, Ankaragücü ‘vefa’ duygusunun en yogun yasandigi kulüplerden biriydi. Günümüzde, Ankaragücü ne yazik ki, bunu kaybetti. Ankaragücü kulübe hizmet etmis eski baskanlarina bile sirtini döndü. Örnegin Kulüp, doksaninci yasini kutlarken, eski baskanlarina, yöneticilere, emegi geçmis futbolculara birer plaket vererek onurlandirabilirdi ama yapmadi. Bence her yil, 19 Ekim’de (1910’un açilimi yani) tarihinde camiayi eski ve yenisiyle bir araya getirecek bir organizasyon yapilmali. Eski kolej ruhu yeniden canlandirilmali. Ankaragücü kongre üyeligi, bütün taraftarlara, sari lacivertli renklere gönül vermis ve kulübe hizmet etmis herkese açilmali. simdilerde, Ankaragücü’nü yönetenler, Vefa’nin yalnizca istanbul’da bir semt adi oldugunu saniyor. Bence bu, çok üzücü. • Sizce Ankaragücü bundan daha iyi yerlere gelebilecek bir potansiyele sahip mi… Kesinlikle. Ankaragücü, ligde iyi sonuçlar almaya basladiginda, 19 Mayis Stadi tiklim tiklim doluyor. Takimin, Ankara’da korkunç bir taraftar potansiyeli var. Buna en iyi örnek, birkaç yil önce küme düsmek üzereyken ligin bitimine iki hafta kala oynanan Trabzonspor maçidir. O maçi, Ankaragücü kaybetse küme düsüyordu. inanin o gün, o stat da bir kisilik bos yer kalmamisti. Merdivenler bile dolmustu. Taraftar, takimina o maçi kazandirdi… Ersun hoca zamaninda ise, içeride oynanan neredeyse bütün maçlarda stat doluyordu. Son yillarda Gençlerbirligi, Ankaragücü’nün üstünde yer almasina ragmen, hiçbir zaman o taraftar potansiyelini yakalayamadi. Kanimca Ankaragücü uyuyan bir devdir ve bir gün bu devi uyandiracak birileri çikarsa, küskün taraftar yuvaya dönerse, Türk futbolu bir dirilise sahit olacaktir… • Gençlerbirigi’nin görüntüsünü nasil degerlendiriyorsunuz … Ankara, Türkiye’de ne ise, Gençlerbirligi’de Ankara futbolunda o. Ankara, memur kenti olarak, ciddi islerin yapildigi, kravatli adamlarin mütevazi kenti olarak bilinir, Biraz içine kapanik, biraz kendi halinde. Gençlerbirligi'nin de görüntüsü o. iyi islerin yapildigi, disa açilmayi pek sevmeyen, kendi yagiyla kavrulan ve sürekli bir seyler üretme çabasinda olan bir kulüp. Büyük olarak tabir edilen takimlarin har vurup harman savurdugu bu yitik düzende, Gençlebirligi'ne sapka çikarmak gerekir diye düsünüyorum. Bugün, Türkiye liglerinde forma giyen onlarca futbolcu, Gençlerbirligi kökenlidir. Gençlerbirligi bir futbol okuludur. Gençlerbirligi bir üretim sistemidir. Türk futbolunun akademisidir… Biliyorum, bazilari sayin ilhan Cavcav’i elestiriyor ama ilhan abinin Gençlerbirligi ve Türk futboluna katkilari inkâr edilemez. Elestirenler, unutmasinlar, Gençlerbirligi bugün dimdik ayakta ise, bu Sayin ilhan Cavcav sistemi sayesindedir… • Ankara futbolu için düsünceleriniz nelerdir, eski ile bir karsilastirma yapsaniz… Eskiden, Ankara’da, Türk futboluna damga vurmus Hacettepe, PTT, Günesspor, Demirspor gibi köklü takimlar vardi. Her hafta sonu statlar dolar tasardi. Ankaragücü ve Gençlerbirligi ile birlikte birinci ligde alti, yedi takimla temsil edildigi olurdu. Böylesine yogun bir potansiyelden düsüs de çok keskin oldu ve yetmisli yillarin sonlarinda birinci ligde Ankara takimi kalmamisti. Sonra seksenli yillarda, Ankaragücü bir hamle yapti. Ardindan Gençlerbirligi ve son birkaç sezonda Ankaraspor. simdilerde, üçü bir arada kavgasiz gürültüsüz yasamaya çalisiyor. Ancak, Ankara futbolu daha üretici olmali. Örnegin Ankaragücü, Trabzonspor’a veya Fenerbahçe’ye futbolcu satma çabasinda olmamali. Elbette ekonomik zorluklar futbolcu satmayi zorunlu hale getiriyor ancak Ankaragücü bu konuda Gençlerbirligi’ni örnek almali. Yani 15 sat 16 al mantigindan vazgeçmeli.. Ankaragücü, bundan bir sezon öncesine kadar bir sezonda 19 futbolcu getirip, 18 ini yollayan, enteresan bir yapiya sahipti. Sayin Hikmet Karaman sayesinde, bu sezon biraz daha derli toplu bir görüntü çiziyor. Bunu istikrarli biçimde sürdürmeli, sistem takimi olmali.. • Ankara futbolunun gelecegini nasil görüyorsunuz … Genel anlamda Ankara takimlarinin hedefi ve inanci olmali ve yatirimlarini iyi yapmali. Bugün Ankara’da Ankaragücü’nün ürünlerini satan bir Ankaragücü magazasinin olmamasi düsündürücü. Gençlerbirligi, bu anlamda Ankaragücü'nden daha iyi yönetiliyor. Ankaraspor'un gelecegini, taraftar potansiyeli açisindan çok parlak görmüyorum. Çünkü ekonomik anlamda saglam temellere oturtulmamis, tribünleri gelistirilmeyen, atyapisi iyi olusmayan, takimi büyüme egiliminde olmayan kulüplerin hali ortada. Burada alt yapi çok önemli ve bu anlamda en iyi konumda olan kulübün Gençlerbirligi oldugunu düsünüyorum. • Ben, bugün Türk futbolunda ortaya çikan fotografin pek hazin, pek karanlik oldugunu,eskinin simdiden daha iyi güzel oldugunu düsünüyorum. Sizin Türk futbolun genel portesi konusunda düsüncelerinizi ögrenmek isterim… Sahada oynanan futbola bakiyorsaniz, Türkiye de oynanan futbolun kalitesinin düsük oldugunu düsünüyorum. Mesela ligin ilk yarisinda aklinizda yer etmis unutulmaz bir maç söyleyebilir misiniz. Ben olabildigince, Ankara’da oynanan bütün maçlari izlemeye çalisiyorum. Sirf bunun için, çiplak gözle bir maç fazla izleyebilmek adina sabahin erken saatlerinde Trabzon'a gidip, maçi izledikten sonra ayni aksam dönüyorum. Ama benim bu futbol sevdama ragmen, aklimda bu sezonun ilk yarisina dair aklimda kalan bir maç yok. Çabalar iyi niyetli olsa bile ortaya çikan ürünün kalitesinin düsük oldugunu düsünüyorum. • Sizce Türkcell Süper Lig kaliteli bir lig midir … Kesinlikle kaliteli futbol oynanan bir lig degildir. Bu sezonun ilk yarisinda aklinizda kalan bir tek maç bile yok ise, siz bu lig için ‘kaliteli’ diyebilir misiniz… • Avrupa futbolunu yakinda takip ediyor musunuz, keske her hafta maçini basin tribününden izlesem dediginiz bir takim var mi… Avrupa liglerini firsat buldukça yakindan takip ediyorum. ingiltere ve ispanya liglerini çok begeniyorum. Eskiden, simdiki gibi Avrupa futbolunu yakindan takip etme sansimiz yoktu ama artik oralarda oynanan futbolun kalitesini gördükçe, artik kimse bizi kandiramiyor. Ben ingiltere de yasasam, herhalde her hafta sonu 3-4 maçi, bir gazeteci olarak mutlaka izlerim. Bu arada Chelsea takimina hayranim. Bu arada, Chelsea’nin teknik direktörü Mourinho mükemmel bir futbol teknisyeni. Hiç konusmadan ve hareket etmeden, durusu ile oyunculari ile iletisim kurabiliyor. Gol attiktan sonraki sevinci, zaten her seyi çok iyi anlatiyor. • Ben Türk futbolunun ayrica “haksiz rekabet” üzerine kuruldugunu düsünüyorum. Bunda ki en büyük payda süphesiz Türk spor medyasinindir. Bir medya mensubu olarak, sizin bu konuda görüsleriniz nelerdir … Kesinlikle Türk futbolunda haksiz rekabet vardir ve bir medya mensubu olarak sikayet ettigim konulardan biridir. Hürriyet Gazetesinin Ankara spor sorumlusuyum. Benimle birlikte çalisan iki arkadasimla birlikte, kendi dogrularimizi spor sayfalarina yansitmaya çalisiyoruz. Ama Ankara’daki kendi ilavemiz, bir spor sayfamiz disinda bütünüyle bize ait olan bir sey yok. Ana gazetede ise var olan bir bütünün içine, monte olmaya çalisiyoruz. Ankara futbolunu, bu sistemin içinde ne kadar temsil edebildigimiz hep tartisilir. • Elinizde sihirli bir degnek olsaydi, Türk futbolunu daha güzel yarinlara götürmek adina neler yapardiniz … Günümüzde, futbolu yönettigini, idare ettigini iddia eden baskanlarin ve yöneticilerin tamamini degistirirdim. Sonra futbolu profesyonellerin yönetmesi gerektigine dair bir sart koyarim. Mesela ben, baskanlarin yöneticilerin transferlere karismasini çok yanlis buluyorum. Herkes kendi isini yapmali. Ayrica, Türkiye de spor mahkemelerinin kurulmasi da sarttir. Sporun hukuku kendine özgü bir takim özellikleri tasir. Mesela, sikeyle, rüsvet almayi ayni kefeye koymak yanlistir. TCK’ya koyamadiginiz seyi, bir özel hukuk maddesi olarak tanimlar, bu suça cezayi uygularsiniz.. • Bu düzende, bir gün Ankaragücü’nün veya baska bir Anadolu takiminin sampiyon alacagina inaniyor musunuz... Kesinlikle inanmiyorum. Zaten Anadolu takimlari da buna inanmiyorlar. Sistem istanbul takimlarindan yana isliyor. Onlar bu düzenden fazlasi ile mutlu. • Türk futbolunda yabanci kisitlamasi hakkinda ne düsünüyorsunuz. Türkiye’ye gerçekten kaliteli yabancilar geliyor mu… Türk futboluna bence kaliteli yabancilar gelmiyor. Gelenler, ya Avrupa sahalarinda kendilerine yer bulamayanlar, ya da yasi geçkin olanlar. Kanimca gelmis geçmis en iyi yabanci futbolcu George Hagi idi. O bile, Türkiye’ye geldiginde kendine Avrupa takimlarinda yer bulamamisti ve son bir sans için geldi. Bana biraksalar, Türk futbolunda üç yabancidan fazlasina izin vermem. • Türk hakemligi hakkinda görüsleriniz... Burada kisileri degil, hakemleri yanlis yapmaya, günün deyimi ile ‘eyyam’ yapmaya zorlayan sistemi, kisileri konusmak lazim. Bu sistemi sorgulamak gerek. Türkiye’de çok degerli hakemler var. Ama geçmiste hatalar yapmis olmasina ragmen, Cem Papila gibi çok degerli bir hakemin yok edilisini hep beraber izledik. Sistem kendi içine almayi beceremedigini, aninda bünyesinin disina atiyor. Ben, sistemi enine boyuna, kimseye torpil yapmadan sorgulamak gerektigine inaniyorum. • Sizce Türk futbolunda sike var midir… Kesinlikle vardir. sike, tesvik primi ve her türlü pisligin olduguna iliskin her türlü gösterge var. Ne yazik ki bu gerçegi hemen herkes bilmesine ve tartismasina ragmen, icraat olarak ortada görünen bir sey yok. Her sey zamanla unutuluyor. TBMM arastirma komisyonundaki bir arkadasim, ”O kadar ugrastirdiniz da ne oldu? Bu kadar toplantidan ne çikti?” diye sordugumda ‘Biz Türk futbolunda sikenin var oldugunu resmen tutanaklara geçirdik’ demisti. ‘Peki ne yaptiniz sonrasinda’ soruma ise, ‘Bundan sonrasini yapmasi gerekenler yapacak’ cevabini vermisti. sike konusunda, herkes topu digerine atiyor. Herkes her seyin farkinda ama ne yazik ki önleme adina atilan adim yok. • italya’da ortaya çikan sike skandalinin sonuçlarini hep beraber gözlemledik. Mazisi 110 yila yaklasan italyan devi Juventus küme düsürüldü ve en az iki sene ikinci ligde mücadele edecek. Sizce böyle bir ceza Türk futbolunda mümkün olabilir mi… Ben bu tip cezayi verebilecek ve uygulayacak kadar cesareti ve yüregi olan yönetici tanimiyorum. Futbol, yasamin bir parçasi. Bu kadar cesur yöneticiler, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal yasaminda da yok.. Bunlar yokken, futbolda olmasi da beklenemez. Bir ülkenin Basbakani, ‘Ben falanca takimin taraftariyim…’ derse, bakanlari, üst düzey yöneticileri boynunda kaskol, elinde bayrak gezerse, hiçbir yargi adaminin bu konuda saglikli ve tarafsiz davranabilecegine inanmiyorum. Devlet büyükleri, elbet takim taraftari olabilir, ama Türkiye’de ki sistemi bunu hazim edebilecek kapasitede oldugunu düsünmüyorum. • Türk Milli takimi hakkinda ki görüsleriniz nelerdir … Dünya üçüncüsü olan takimin ardindan düsüse geçtik. Burada, Türk futbolunda ekol olamamasinin sikintisi var. Kazanilmis basariyi paylasmayi ve ileriye götürmeyi beraberce paylasamadik. Kimi senol Günes’in saç stilini, ceketini elestirdi, kimi futbolcu tercihine atti tuttu.. Günes de Fransa’daki Konfederasyon Kupasi’nda kurdugu takimla devam etmeye cesaret edemedi. Bakan ile federasyon baskani otobüs kavgasi yapti.. Bu itisme kakisma içinde sürekli bir kaos ortaminda da basari gelmesi mümkün olmazdi. • Son olarak Türk futbolunu ilerletme adina ne gibi adimlar atmak gerekir. Rekabeti nasil yaratabiliriz… Siz ingiltere’de maçlara giden bir taraftar olarak, ‘Ölmeye Ölmeye Ölmeye Geldik’ diye tezahürat duydunuz mu. “Biz bu maçi kaybedersek mahvoluruz” diyen teknik adam var mi? “Biz bu maçi kaybettik ama önümüzdeki maçlara bakacagiz” diyen futbolcusu var mi? “Transferi ben yaparim, hocayi da 5 haftada kovarim” diyen baskan var mi? Böyle, garip kavramlarin oldugu bir ülkede, düzenli sistem, düzgün bir mantik, gelismeye açik bir rekabet ortami olmaz. Sordugunuz sorunun cevabi, size sordugum sorularda gizli. Alt yapisi iyi olmayan belli kavramlari oturtamamis, sistemsizlik üzerine ve anlik yasayan bir futbol ülkesinde elbette rekabet olmasi da mümkün degildir. Söylesi için tesekkür ederim… Ziya Adnan 28 Aralik 2006
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
necdet_ozkazanci
Site Admin

Kayıt: Apr 22, 2003

Mesaj Tarih: 2007-01-04 18:56:35      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bu güzel söylesiyi bizlerle paylastiklari için Sevgili Ziya ve Ankara futbol basininin en iyi ve önemli kalemlerinden Sayin Meriç Enercan'a çok tesekkürler.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
mehmet_galip
Site Admin

Kayıt: Aug 05, 2002

Mesaj Tarih: 2007-01-11 17:20:56      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ben bu röportaji yeni okudum. meriç enercan su anda trabzon u yazsa da kalbinin ankara da oldugunu biliyorum. yazilari benim için önemli bir yazar. umarim zaman içerisinde basindaki onca kalitesiz yazarin arasindan siyrilip hakettigi yere gelecektir. ziya bey e bu yaziyi bizle paylastigi için tesekkür ederim.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Mesajları göster:    
Forum kilitlenmiştir Forum kilitlenmiştir