Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2007-04-01 17:32:41
Mesaj konusu: NASIL BiR YÖNETiM iSTiYORUZ ?
|
|
|
[size=18:5a4ea95fca]NASIL BiR YÖNETiM iSTiYORUZ ? [/size:5a4ea95fca]
Yillardir devam eden ve son yillarda iyice su yüzüne çikan 14 Mayis 2006 Kongresi’nde doruk noktasina ulasan “Yönetim krizi” geldigimiz noktada hala devam etmektedir. Mevcut Kulüp Baskan’i ve yönetim, taraftarin ve camia’ nin gerçek özlemlerinin önünde kosmaktan giderek uzaklasmaktadir.
Mevcut yönetim’e karsi yürütülen muhalefet giderek artan bir oranda ete kemige bürünmeye baslamistir. simdi ne denli daginik görünürlerse görünsünler, Gençlerbirligi’nde aydinligin sahipleri vardir. Muhalefet’in pasif bir sekilde oturup susmasi bile daha önceden söylenen birçok dogrunun günlük hayatta yankisini bulmasini saglamaktadir. Buna en büyük sebep de, Baskan ve Yönetim Kurulu’nun fiil söz ve davranislari ile mevcut uygulamalaridir. Nitekim muhalefeti “ehlilestirmek” mümkün olmayinca, birey hiçe sayilmis üyelikten ihraç kaçinilmaz olmus keyfi ihraçlar gündeme gelmis bu da gerek camia içinde ve gerekse disinda büyük yanki ve tepkiye neden olmustur. Oysaki demokrasinin temel ögesi, birey karsisinda duydugu saygi ve insana olan inancidir. Düsünce özgürlügü, bir “iç âlem özgürlügü” degildir: bir anlam tasimasi için baskalarina da iletilmesi gerekir yani “düsünce özgürlügü” ve “yayma özgürlügü” diye ikiye ayrilmaz. Oysaki son ihraçlarla üyelerin hem düsünce hem de yayma özgürlüklerine tecavüz edilmistir. Düsünce özgürce örgütlenmelidir. Bu örgütlenme, geçici nitelikteki “gösteri yürüyüslerin” den “derneklesme” ye dek uzanir.
Gerçekten demokrasi, önce bir yönetme biçimidir. Geleneksel muhalefet hareketleri, iktidar’i elinde tutan mevcut yönetimlerin iktidar anlayislarini degistirmesine ve kendilerine yeni görevler yüklemeye zorlar,ancak bizim gibi demokrasi’yi henüz tam anlamiyla rayina oturtamamis ülkelerde iktidarda olanlar,iktidar’i kaybetmemek için “gayri ahlaki” ahlak disi ve gayri hukuki yollara basvururlar. 18 Partinin seçimlere katildigi ve sadece ikisinin parlamentoya girdigi bir ülkede yasayan insanlar olarak gayet normaldir ki Ülkemiz sinirlari içinde varligini devam ettiren Siyasi Partiler, Dernekler kooperatifler ve diger kurumlarda zaman zaman bu ahlak disi yollara basvururlar. Kamuya yararli bir dernek olan Kulübümüzde de Yönetim hala eski tas eski hamam vurdumduymazliklara ve aymazliklara devam etmektedir. Buna karsin içinde bulundugumuz asama Gençlerbirligi’ni yönetenlere ve yönetecek olanlara yeni görevler yüklemis durumdadir ve yüklemeye de devam etmektedir. Modern dünya da bir ülkede demokrasinin derecesinin ölçütü, o ülkede yurttaslarin yararlandiklari özgürlüklerin düzeyidir. Ayni sekilde bir dernek vasfi tasiyan spor kulüplerinde de hiçbir düsüncenin ayricaligi yoktur; her düsünce özgürdür; özgürce açiklanir, özgürce örgütlenir. Ve her fikrin yönetime gelme hakki vardir. Düsüncelerin yararli ya da zararli yanlis ya da dogru oldugunu saglikli olarak belirleyecek bir ölçüt yoktur. Yönetime talip olanlarin “bes tane koyunu bile yönetip yönetemeyecekleri” ancak yönetime seçildiklerinde test edilebilir. UEFA kriterlerini yerine getirmeye çalisan bir spor kulübü ayni zamanda kulüp içi demokratiklesmeyi de, asagidan yukariya hareketler ve istemler dogrultusunda isletmek zorundadir.
14 Mayis 2006, kulüp tarihinde ilk defa “kötü gidise”dur diyecek ve “Cavcav’a güven gerisini merak etme sen” anlayisina karsi çikan yeni bir güç merkezini dogurmustur. Daha önceki kongrelerin ciliz bireysel ve kisa ömürlü muhalefetlerine oranla daha birlesik daha organize bir çetin ceviz çikmistir orta yere. Kulüp üyeleri kendi sorumluluklarinin bilincine varip, bu dogrultuda oy kullanmaya ve yönetimin yedegi olma durumundan kurtulmaya baslamislardir. Seçimlerin ortaya koydugu en temel gerçek ise, üyelerin büyük bir çogunlugunun “sahsi yönetim’e karsi” oldugu, bu “düzenin degismesi”ni istedigi, oyunu bu yönde kullandigi ve üyelerde, bu gidise dur deme bilincinin ve cesareti’nin gelistigidir. Yesermeye baslayan bu bilinç, üyeleri sadece seçimden seçime oy veren kuzular olarak görme ve yönetime mesruluk temeli saglama araci haline getirilmeye karsi çikma bilincidir. Yesermeye baslayan bu bilinç, ayni zamanda ileriye dogru köprülerin kurulabilmesinde ve bugünkü yönetimden “kurtulus” ve yeniden “kurulusu” saglayabilecek güçlerin merkezi/odagi olma durumundadir. Giderek daha da yetkinleserek taraftarin, üyelerin, özlem, istem ve iradelerini yansitabilen bu isteklere yanit verebilen bir çogunluga da ulasmak zorundadir.
[size=18:5a4ea95fca]GENÇLERBiRLigi KULÜBÜ’NÜN SORUNLARI:[/size:5a4ea95fca]
Gençlerbirligi’nin en büyük sorunlarindan birisi aslinda tesis sorunudur. O çok övündügümüz tesislerimizin yerüstü zenginlikleri bizimdir. Ancak tesislerin üzerine kuruldugu arsa bizim degildir. Tipki tapulu araziye gecekondu yapmis bir sahis gibi bizde Atatürk Orman Çiftligi arazisi üzerinde isgalci durumumuzu korumaktayiz bu konuyu daha iyi kavrayabilmek için burada biraz 1980’li yillara dogru gitmek zorundayiz. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ülkemizde çesitli devrimler yapilmis ama hala çok partili demokratik sisteme geçilememisti. Atatürk 1938 yilinda vefat ettiginde ülkede hala tek partili sistem vardi. Çok istedigi çok partili demokratik sistemi görememisti.1945 yilina gelindiginde dünyada örnegi olmayan bir uygulama ile iktidarda olan CHP’nin genel baskani ve Basbakan ismet inönü, yaptigi bir konusmada çok partili seçimlerin müjdesini verir.1950 yilinda yapilan seçimde ise artik demokrasi’nin saati çalar ve Demokrat parti ezici bir çogunlukla iktidara gelir. Ancak yaptigi uygulamalar ile ülkeyi 1960 yilinin kargasa ortamina sürükler.1960 yilina gelindiginde Demokrat Parti özgürlükleri rafa kaldirir ve Cumhuriyetin elde ettigi kazanimlari ortadan kaldirmaya baslar.
27 Mayis 1960 günü genç subaylardan olusan bir grup asker yönetime el koyar.1961 yilinda kabul edilen Anayasa ile özgürlükler güvence altina alinir isçisi’nden memuruna, isvereninden köylüsü’ne kadar toplumdaki birçok kesimin haklari güvence altina alinir. Ancak 1963 yilindan itibaren iktidara gelen, Demokrat Parti’nin bir devami olan Adalet Partisi ve onun genel baskani Süleyman Demirel, sürekli 61 Anayasasindan sikâyet etmekte ve “bu Anayasa ile bu ülke yönetilemez”,diyerek özgürlük ve haklarin kisitlanip kusa çevrildigi bir Anayasa’nin hayalini kurmaktadir. Arzuladigi sey 12 Mart 1971 de gerçeklesir. Türkiye’nin, ekonomik olarak bagimli oldugu ABD’nin de istegi ile “12 Mart Rejimi”,denen dönem baslar. Yapilan degisikliklerle 1961 Anayasasi’nin,gerçekten demokrat,özgürlükçü sistemi altüst edilir.
Özgürlüklerin tam olarak yok edilebilmesi için ise 12 Eylül 1980 i beklemek gerekecektir. 24 Ocak Kararlari’nin hayata geçebilmesi için “Otoriter bir rejim”e ihtiyaç vardir.”Anarsi ve terörün kökünü kazimak,”bahanesi ile iktidari ele geçirenler önce sendikalari yasaklarlar. Daha sonra da Grev hakki yasaklanir. isçi ücretleri düsürülür. Özgürlükler kisitlanir. 500 bine yakin kisi cezaevlerine atilir. Yeni bir Anayasa hazirlamak için göstermelik bir kurucu meclis olusturulur. Ancak yeni Anayasa’da nelerin olup nelerin olmayacagina iktidardaki bes general karar verir. isin komik ama bir o kadar da aci tarafi ise referandumda halk bu Anayasa ya hayir derse ne olacagidir. Ancak böyle bir seçenek halkin önüne konulmaz. Oysaki 1961 Anayasasini gerçektende toplumun her kesiminden ve katmanlarindan, mesleklerden insanlar konusup tartisarak demokratik bir sekilde hazirlamislardir. Ülke dikensiz bir gül bahçesine çevrildikten sonra 12 Eylül rejimi kendisini sivil bir basbakan ile devam ettirmelidir, Seçim sisteminde yapilan degisikliklerle ve konulan yüzde 10 baraji ile yine ezici bir çogunlukla yeni kurulan Anavatan Partisi iktidara getirilir.
ANAP ve Turgut Özal ile birlikte “is bitiricilik” diye anilan açikgözlülük, toplumda en kutsal inanca dönüstü. ”köseyi dönmek” için herkes birbirinin omuzlarina basti. Devlet bir sirket, devlet adamligi da bir ”is adami” olarak algilandi. Satilamayacak ve pazarlanamayacak hiçbir sey yoktu. Toplum üretmemeli mümkün oldugunca çok tüketmeliydi. Magazalar ithal mallarla dolup tasti. Özal, her seyin rüsvetle çözülmesini “benim memurum isini bilir” diye gerekçelendirdi. Ecevit ve Demirel in siyasi haklarinin geri verilmesine siddetle karsi çikarak “dört egilimi ben temsil ediyorum” dedi.
ANAP iktidari ve belediyeleri, tam bir soygun ve yagma düzenini baslattilar.”Siyaset-ticaret ve tarikat üçgeni”, asil o yillarda palazlandi. sehircilik rant ekonomisi haline geldi. Arazi yagmaciligi basladi. Seçim zamanlari geldiginde halkin olur olmaz yerlere gecekondu yapmasina göz yumuldu. Oy kaybetme kaygisiyla birinci ligden ikinci lige düsen bazi sehir takimlari verilen emirlerle birinci ligde tutuldu.
[size=18:5a4ea95fca]ÖZAL DÖNEMi VE GENÇLERBiRLigi ( ZENGiN’E DOKUN GEÇ FAKiR’DEN SAKIN GEÇ)[/size:5a4ea95fca]
Turgut Özal herkese oldugu gibi bir iyilikte Gençlerbirligi kulübü ne yapti ve Devlet in arazisi olan ve AOÇ sinirlari içinde ki bir arsayi kulübe verdi ancak arsanin mülkiyeti AOÇ’ne aitti. Trilyonlar harcanarak arsa üzerine bugünkü çok degerli tesisler insa edildi. Doksanli yillarda ortaya çikan ve bazi sivil toplum örgütlerinin de öncülük ettigi,”Atatürk Orman Çiftliginde isgale Son” istegi bizi de kiyisindan kösesinden hedef durumuna getirdi. Ancak bir süre önce yürürlüge giren bir kanun ile AOÇ arazisi Ankara Büyüksehir Belediyesi’nin yetki alanina girdi. simdi Belediye baskani “burayi bosaltin” dediginde ne gibi bir hak iddia edilecektir. Melih Gökçek in daha önceki icraatlarinda oldugu gibi astronomik bir kira artisi istemesi durumunda ne olacaktir. isin bir baska yönü de Melih Gökçek in bir futbol kulübü nün baskanligini yapiyor olmasidir. Kendimizi bir an için onun yerine koyalim ve “is bitirici” bir sahsiyet olarak söyle düsünelim; “Ben ki koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Baskentinin Belediye Baskani ve Ankaraspor un baskaniyim. Eger bugüne kadar bu baskent ten bir sampiyon çikmamissa bu suç benim degil, su güzelim tesislere sahip olan ve seyircisi olan, 80–90 yillik mazileri olan Ankaragücü ve Gençlerbirligi’nindir. Eger ben Ankaraspor u sampiyon yaparsam hem tarihe geçerim hem de bestepe deki tesislerden hak iddia ettigimde kamuoyu ve Ankaralilar da benim yanimda olur. Nasil olsa kulüp baskanligi bir görev olmaktan çikip bir is haline geldi. Hatta mümkün olsa da bu iki takim ikinci lige düsse ve ben Ankara da tek tabanca kalsam o zaman tadindan yenmez”
Bilindigi gibi ilhan Cavcav kulüp baskani oldugu dönem seksenli yillarin basina rastlar.1983 genel seçimleriyle iktidara gelen ANAP dönemi ile hemen hemen aynidir. Yani her seyin satilik oldugu, isbitiricilik ve açikgözlülügün moda oldugu dönemdir ANAP’in bu sekiz yillik iktidari boyunca dogaldir ki ilhan Cavcav’da bu anlayis ve tutumlardan etkilenecektir. Bugün Cavcav’in her seyi alip satan tüccar tavri, Devleti bir tüccar zihniyetiyle yöneten Özal’dan etkilesimin bir sonucudur. Zaten Gençlerbirligi kulübünde halen Yönetim Kurulu üyeligi yapan bir yöneticinin bir röportajinda belirttigi gibi “baskanin sorunlar karsisinda buldugu pratik çözümler takdire sayandir.” Yine bugün Cavcav’in,”zengin’e okun geç fakirden sakin geç” anlayisi Özal’in “Ben zenginleri severim” sözüyle hemen hemen aynidir. Kulüp baskanligi aslinda bir is degil görevdir. Ancak kulübümüzde bunun tam tersi yapilmakta kulüp baskanligi bir is olarak görülmektedir. Aslinda bu tutumlarindan dolayi Cavcav suçlanamaz. Türkiye’deki milyonlarca insan gibi o da Özal felsefesinden etkilenmistir. Turgut Özal 1993 yilinda vefat etmistir ama fikirleri bugün iktidardadir ve Tayip Erdogan tarafindan icra edilmektedir. Ayni fikirlerin bir diger devami da kulüp baskanimiz ilhan Cavcav tarafindan devam ettirilmektedir.
[size=18:5a4ea95fca] BAsKANLIK VE YÖNETiM SORUNU:[/size:5a4ea95fca]
Camiamizda gelinen noktada birçok konu bazi kulüp üyeleri ve taraftarlarimizda yanlis ve eksik bilinmektedir. Bilindigi gibi süper ligdeki takimlar içerisinde bir kulüp baskani’nin en uzun süre görev yaptigi kulüp Gençlerbirligi’dir. Kulübümüzün son genel kurulunda ki baskan ve yönetim kurulu seçimi’ni bu farklilik ile degerlendirmek gerekir. Mücadele, baskanlik koltuguna kimin oturacagi sorunu degildir. Hele hele” Cavcav-Aytek kavgasi” hiç degildir. Sorun: i.Cavcav’dan sonra kulübün nasil ve kimler tarafindan yönetilecegi sorunudur. Atilla Aytek’te bulunan yabanci dil ve yüksek ögrenim i.Cavcav’da bulunmayabilir ama ayni sekilde Cavcav da bulunan bir pazarlik gücüde Atilla Aytek’te bulunmayabilir. Tarihte binlerce olay ve seçim vardir ki iktidarda bulunanlar yönetimi vermemek için hukuk disi ve antidemokratik yollara basvurmuslardir. Bu durum karsisinda muhalefet mevcut partiden ayrilip ayri bir parti kurmus ya da mevcut sendikadan ayrilip ayri bir sendika kurmustur. Oysa bir futbol kulübünde muhalefetin ayrilip baska bir takim kurdugu pek görülmemistir. Darbe yolu ile de yönetime gelmek mümkün olamayacagina göre ne yapmak gerekmektedir. Bazilarinin yaptigi gibi kolayci yolu seçip ne “Cavcavciyim” ne “Aytekçi” birlestiriciyim birlestirici” demek ancak bu kulüpte olup bitenleri bilmemek ya da bilmek istememekle açiklanabilir. Siyaset ile ugrasmak hiçte zevkli bir ugras degildir. Ne var ki hayatin kendisi insanoglu nu bazen siyasetin kizgin kazani’nin içine ativerir. Ve her siyasetle ugrasanda bu isi bir menfaat beklentisi ile yapmaz. Bir insanin seçim, siyaset, iktidar gibi kavramlarla tanismasi 3-4 yaslarinda baslayip ölünceye kadar devam eder. Büyüklerimizin,”Camiye, Okula, Kislaya siyaseti sokmayacagiz…” anlayisi bazi bireylerin bilinçaltina öyle bir yerlesir ki bu bireyler içinde bulunduklari ve tuttuklari takimin baskanlik seçimini bile “nerede seçim varsa orada pislik vardir” diye kestirip atar ve gözlerini kapkara ve kalin bir bez ile sarip sarmalarlar. Bilmezler ki kongrede baskanligi yeniden kazanan yetmislik baskanlarinin kürsüye çikip ellerini yumruk yapip dirseklerini kirarak kollarini geriye çekerken kalçalarini öne dogru siddetli bir sekilde iteklemek suretiyle yaptigi müstehcen hareketin salondaki birçok üyenin muhalefet tarafina geçmesine sebep oldugunu.
[size=18:5a4ea95fca]“KURTULUs”VE “KURULUs”[/size:5a4ea95fca]
Bu güne kadar yasananlari ve yönetimin uygulamalari konusunu burada uzun uzun aktarmak gereksiz zaten en yeni sempatizanimizdan en kidemli üyelere kadar herkes az çok mevcut sorunlardan haberdar. simdi 2000’lerin de ötesine bakabilecek “taraftarin umutlari” ni saf disi etmeyen Gençlerbirligi’ni ayakta tutan ilkelerle oynamayan degisime genis boyutlar içinde bakabilen bir yönetimin “kurulus”unu düsünmek zorundayiz. Her ne kadar meshur “Düsünen adam” heykeli, gelismis ülkelerde üniversite bahçelerini süslerken bizde sadece “Bakirköy ruh ve sinir hastaliklari hastane bahçesi”ni süslese de biz gelecegi düsünmeye devam edecegiz. Bir muhalefet iki yol izleyebilir… Biri iktidarin yaptiklarini izleyip ona göre gündelik muhalefet yapmaktir. Diger yol ise Gençlerbirligi’nin sorunlarina bakmak, üzerinde düsünmek, Gençlerbirligi ne uygun uzak görüslülük ve hedef belirlemektir. Gerçek gençlerliler, Gençlerbirligi’nin gelecegini sirtlayacak gerçek gençlerli yöneticilerin bekleyisi içindedirler. Önce kurtulus daha sonra da kurulus gerçeklesecektir. Özetle bir yol ayrimina varmis bulunmaktayiz.
[size=18:5a4ea95fca]ALKARALAR:[/size:5a4ea95fca]
Tarihte daima daha iyi bir toplum ve yasamin öncüleri ve yol göstericileri, ”okuyan”, ”sorgulayan” ve çözümler sunan mürekkep yalamislar olmustur. Rahati yerinde olan bir burjuva çocugu, babasinin fabrikasinda emegi sömürülen, ezilen bir isçinin sözcüsü ve yol göstericisi olmustur. Olabilmistir her ne kadar babasi tarafindan “hain”likle suçlansa bile. Gençlerbirligi taraftari da kabaca iki guruba ayrilabilir. Bir tarafta ezik, ekonomik olarak güçsüz, güce ve güçlüye tapan basinda daima bir yol göstericiye ihtiyaç duyan, çok çabuk sevinip aniden çok çabuk üzülen ve de kulüp baskanlari ile parti baskanlarinin zaman zaman kitlesellik gerektiginde ihtiyaç duyulan “cefakâr” “vefakâr”, özünde yigit ama her türlü kallesligi ve arkadan vurmayi ögrenmis, geleceginden fazla umutlu olmayan kesim. Diger tarafta genelde üniversite egitimi almis “muhalif”, “sorgulayici” ve “elestirel” kesim. su anda maraton tribününde maçlari izleyen ve “Alkaralar ruhu”nu benimsemis bu grubun diger bir özelligi de “bagimsiz”, ”güdümsüz”, ”akortsuz” olusudur. Soran ve sorgulayan, ithal tezahüratlara kulak asmayan, güçsüzden yana olan,”her seyi özellestirebilirsiniz ama bizi asla özellestiremezsiniz” diyen, para ile susturulamayan ve para ile bagirttirilamayan bir gruptur Alkaralar. Genellikle Gençlerbirligi’nin sportif basarilarindan sonra “gençler”li olmayan, 25000 kisilik Ali Sami yen de ayagi kayip düsen bir Gençlerbirligi’li futbolcuya gülünmesi sonucu gençlerli olandir Alkaralar. Kendi kalbindeki takim sevgisi ile takimi arasina hiçbir tarikat reisini sokmayan, hediye ile kandirilamayandir. Mide bulandirici ve haksiz kazanilmis “rant” dan uzak durandir alkara.Dayanismacidir Aklara.
iste bu özelliklerinden ve de “muhalif” duruslarindan dolayi kulübü daha iyi yönetmeye aday olanlarin görüs alip verecekleri, fikirlerinden ve tasarilarindan yararlanacaklari bir taze kuvvettir Alkaralar.”Akla” ve “bilim”e öncelik tanimalarindan dolayi gelecegin tasarlanilmasinda basvurulmasi gereken bir kesimdir Alkaralar. Duyarlidir ve yasi geregi de olsa gözü pektir alkaranin.Bütün bu özellikleri dolayisiyledirki internet sitesi www.alkaralar.com ulusal basinin bile dikkatini çekmis ve gerekli zamanlarda bir “basucu sitesi” olmustur.
Alkaralardan ve diger bazi taraftar gruplarindan sadece fikir ve tasarilarindan yararlanmak yetmez. Önümüzdeki dönem kulüp yönetimleri bu gruplari yönetime de almak zorundadir. Bu da ancak yönetim ve iletisimin ortakligindan meydana gelen “yönetisim” (governance) yolu ile olacaktir. Nedir yönetisim?
[size=18:5a4ea95fca] GELECEgiN YÖNETiMi,”iYi YÖNETisiM”OLMALIDIR: [/size:5a4ea95fca]
Geldigimiz noktada artik sahislardan çok kurumlar ortaya çikmaktadir. Bu durum geçmiste de böyleydi. Ancak göstermelikti. Çagimizin yönetim sekli artik yönetisimdir. Yönetisimde zengin baskanlara ve zengin yönetim kurulu üyelerine ihtiyaç yoktur. Yönetim ile iletisimin etkin bir sekilde isletilmesidir. Ancak günümüzde yönetisimin daha iyi isleyebilmesi için yeni bir tartisma mevcuttur. O da “iyi yönetisim” (good governance) dir. iyi yönetisimin temel ilkeleri:
1. Katilimci
2. Stratejik vizyona sahip
3. Hesap verebilir
4. Hukukun üstünlügünü gözeten
5. seffaf
6. Esitlikçi
7. Etkin
8. Cevap verebilir
iYi YÖNETisiMiN TEMEL ÖZELLiKLERi VE BAsLICA UNSURLARI
1. Hukukun üstünlügü
2. Yönetimde açiklik
3. Hesap verme sorumlulugu
4. Yönetim ahlaki
5. Rekabete ve piyasa mekanizmalarina islerlik kazandirmak
6. Dijital devrime uyum
7. Yerinden yönetim
8. Kurallar ve sinirlamalar
9. Toplam kalite
10. Denetim
11. Etkin sivil toplum ve katilim
12. Toplumu güçlendirme
Yazi çok uzadigindan yönetisim konusunu bu baslik altinda baska bir yazida ele almak düsüncesiyle ve görüsmek dilegiyle.
iRFAN AKALP 01.04.2007[size=12:5a4ea95fca][/size:5a4ea95fca][size=12:5a4ea95fca][/size:5a4ea95fca][size=12:5a4ea95fca][/size:5a4ea95fca]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Arda_Kucukahmetler
Site Admin
Kayıt: Aug 09, 2003
|
Tarih: 2007-04-01 17:40:40
Mesaj konusu:
|
|
|
irfan abi...Yazini Gençlerbirligi baslikli baska forumlarada altinda senin imzan olmasi suretiyle kopyaladim.
istemezsen oradaki kopyalari silebilirim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2007-04-01 18:13:22
Mesaj konusu:
|
|
|
"Arda_Kucukahmetler"]irfan abi...Yazini Gençlerbirligi baslikli baska forumlarada altinda senin imzan olmasi suretiyle kopyaladim.
istemezsen oradaki kopyalari silebilirim.
Sevgili Arda olur tabi neden olmasin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ercumenttuncalp
Site Admin
Kayıt: Oct 05, 2004
|
Tarih: 2007-04-01 18:25:44
Mesaj konusu:
|
|
|
Sayin irfan Akalp
Önce zaman ayirip bu önemli tahlili yapmanizdan dolayi sizi kutluyorum. Altina imzami atarim. Samimi söylüyorum, 'surasida eksik olmus' denebilecek bir bölüm yok.
Normalde böyle bir alt yapisi olan kulüpte bu yanlislarin olmamasi lazim. Ama "banami ögreteceksiniz ?" zihniyeti var ya, bu elestirilerin görüsülmesini bile engelliyor.
Bizim camiamizda Sayin ilhan Cavcav hariç, hiçbir baskan adayinin elestiriye kapali
olacagini sanmiyorum. Dolayisiyla o günler gelene kadar hepimiz dogruda bulusabiliriz, ama bir kisi hariç. O da karar alici oldugundan biraz daha sabir tavsiye ediyorum.
Netice alamamak, bizleri asla küstürmemeli, aksine mücadeleye seviyeli bir sekilde devam etmeliyiz. Zaten bizim taraftarimizi diger kulüp taraftarlarindan ayiran en önemli özellikte bu degilmidir ?
Saygilarimla
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2007-04-01 18:36:07
Mesaj konusu: Re: NASIL BiR YÖNETiM iSTiYORUZ ?
|
|
|
"irfanakalp"]Gençlerbirligi taraftari da kabaca iki guruba ayrilabilir. Bir tarafta ezik, ekonomik olarak güçsüz, güce ve güçlüye tapan basinda daima bir yol göstericiye ihtiyaç duyan, çok çabuk sevinip aniden çok çabuk üzülen ve de kulüp baskanlari ile parti baskanlarinin zaman zaman kitlesellik gerektiginde ihtiyaç duyulan “cefakâr” “vefakâr”, özünde yigit ama her türlü kallesligi ve arkadan vurmayi ögrenmis, geleceginden fazla umutlu olmayan kesim. Diger tarafta genelde üniversite egitimi almis “muhalif”, “sorgulayici” ve “elestirel”] kesim. su anda maraton tribününde maçlari izleyen ve “Alkaralar ruhu”nu benimsemis bu grubun diger bir özelligi de “bagimsiz”, ”güdümsüz”, ”akortsuz” olusudur. Soran ve sorgulayan, ithal tezahüratlara kulak asmayan, güçsüzden yana olan,”her seyi özellestirebilirsiniz ama bizi asla özellestiremezsiniz” diyen, para ile susturulamayan ve para ile bagirttirilamayan bir gruptur Alkaralar. Genellikle Gençlerbirligi’nin sportif basarilarindan sonra “gençler”li olmayan, 25000 kisilik Ali Sami yen de ayagi kayip düsen bir Gençlerbirligi’li futbolcuya gülünmesi sonucu gençlerli olandir Alkaralar. Kendi kalbindeki takim sevgisi ile takimi arasina hiçbir tarikat reisini sokmayan, hediye ile kandirilamayandir. Mide bulandirici ve haksiz kazanilmis “rant” dan uzak durandir alkara.Dayanismacidir Aklara.
irfan abi bu siniflandirma haricinde yazdiklarina katilirim. Ama bence bu kadar keskin sekilde ayirmayiz tribünü. Çikarci degil gerçek taraftar olup da kendini Alkara olarak tanimlamayan birçok taraftar var.
Ayrica koyu yaptigim tabirlerden de rahatsiz oldugumu dile getirmeliyim. Eger ikiye ayirirsak tribünü, her Alkara olmayana böyle sifatlari dorgudan yüklemis oluruz ki bu da hos bir sey olmaz. Ne Alkara ne de o çikarcilardan olan taraftarlarin sayisi bence bu 2 gruptan da daha fazla. Evet Alkaralar olarak etkili bir grubuz ama tribünde kitlesellikten bir hayli uzaktayiz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2007-04-01 20:08:32
Mesaj konusu: Re: NASIL BiR YÖNETiM iSTiYORUZ ?
|
|
|
"erdem_ceydilek"]"irfanakalp"]Gençlerbirligi taraftari da kabaca iki guruba ayrilabilir. Bir tarafta ezik, ekonomik olarak güçsüz, güce ve güçlüye tapan basinda daima bir yol göstericiye ihtiyaç duyan, çok çabuk sevinip aniden çok çabuk üzülen ve de kulüp baskanlari ile parti baskanlarinin zaman zaman kitlesellik gerektiginde ihtiyaç duyulan “cefakâr” “vefakâr”, özünde yigit ama her türlü kallesligi ve arkadan vurmayi ögrenmis, geleceginden fazla umutlu olmayan kesim. Diger tarafta genelde üniversite egitimi almis “muhalif”, “sorgulayici” ve “elestirel”] kesim. su anda maraton tribününde maçlari izleyen ve “Alkaralar ruhu”nu benimsemis bu grubun diger bir özelligi de “bagimsiz”, ”güdümsüz”, ”akortsuz” olusudur. Soran ve sorgulayan, ithal tezahüratlara kulak asmayan, güçsüzden yana olan,”her seyi özellestirebilirsiniz ama bizi asla özellestiremezsiniz” diyen, para ile susturulamayan ve para ile bagirttirilamayan bir gruptur Alkaralar. Genellikle Gençlerbirligi’nin sportif basarilarindan sonra “gençler”li olmayan, 25000 kisilik Ali Sami yen de ayagi kayip düsen bir Gençlerbirligi’li futbolcuya gülünmesi sonucu gençlerli olandir Alkaralar. Kendi kalbindeki takim sevgisi ile takimi arasina hiçbir tarikat reisini sokmayan, hediye ile kandirilamayandir. Mide bulandirici ve haksiz kazanilmis “rant” dan uzak durandir alkara.Dayanismacidir Aklara.
irfan abi bu siniflandirma haricinde yazdiklarina katilirim. Ama bence bu kadar keskin sekilde ayirmayiz tribünü. Çikarci degil gerçek taraftar olup da kendini Alkara olarak tanimlamayan birçok taraftar var.
Ayrica koyu yaptigim tabirlerden de rahatsiz oldugumu dile getirmeliyim. Eger ikiye ayirirsak tribünü, her Alkara olmayana böyle sifatlari dorgudan yüklemis oluruz ki bu da hos bir sey olmaz. Ne Alkara ne de o çikarcilardan olan taraftarlarin sayisi bence bu 2 gruptan da daha fazla. Evet Alkaralar olarak etkili bir grubuz ama tribünde kitlesellikten bir hayli uzaktayiz.
Sevgili Erdem,yazi fazla uzar ve asil konudan uzaklasirim endisesiyle elestirdigin bu bölümü yeterince açmamis yada açamamisim bu konuda haklisin.
1-Çikarci olmayip gerçek taraftar olan ama ayni zamanda alkara olmayan birçok arkadas var.Çok dogru.
2-yazida konu edilen iki guruptanda olmayan sayicada çok fazla olan sessiz bir çogunlugunda oldugu dogru.Yazimda bu da vurgulanmamis.
3-Yeni olusum dan da bahsetmedim oysaki orada da çok degerli arkadaslar var ve çabaliyorlar.
4-Çikarci olan grupta da zaten çikarini gözeten kisi sayisi bir elin parmaklarini geçmez bu da yeterince tarafimdan vurgulanamamis
Koyu yaptigin tabirlerden rahatsiz olmana gelince; Orada daha çok bizde pek fazla olmayan ancak toplumsal bir gerçek olan "tribüncü"lügü vurgulamaya çalistim.Elbetteki sende bende ekonomik olarak güçsüzüz ve alkaralar içindede ekonomik olarak güçsüz birçok arkadas var.Bu konuyu söyle açiklayayim; 2002 genel seçimlerinde AKP'yi iktidara getiren olgu yüzde 7 dolaylarinda oy alan Genç Parti dir.Eger Genç Parti bu oranda oy almasaydi bugün iktidarda bir kualisyon hükümeti olacakti. Çünkü GP bu oylari Meclise giremeyen diger üç partiden çalmisti.iste GP'ye yüzde 7 oy veren bu kesim,mevcut partiler ile yasaminin degisecegine inanmayan ancak içinde bulundugu koyu cehaletin etkisiyle tepkiyle Cem Uzan'in hiçbir zaman gerçeklesemeyecek abartili vaatlerine inanan ve demokrasilerde zalim diktatörleri iktidara tasiyan bir tehlikeli katman olmasindandir.Ancak bu tabaka hiçbir zaman kötü gidisten sorumlu tutulamaz ve yargilanamazlar çünkü onlari bu denli cahil birakanlar daha önceki yönetimlerdir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2007-04-04 01:25:05
Mesaj konusu:
|
|
|
MALi KONGRE YAKLAsIYOR:
Bilindigi gibi önümüzdeki Mayis ayinda kulübümüzün mali kongresi vardir..Bu kongre'de bugünkü kulüp yönetiminin harcamalari,gelirleri,giderleri transfer ücretleri gibi taraftarlarida yakindan ilgilendiren konular görüsülüp oylanacak ya kabul edilecek yada reddedilecek.Ancak denetim kurulunun hazirlayip kongreye sunacagi denetçi raporu,kongre günü toplanti basladiktan sonra kürsüden okunacak.Mali rapor okunduktan sonra divan baskani,"kabul edenler"diye salona soracak eller kalkacak ve "kabul etmeyenler"diye tekrar soracak yine eller kalkacak inecek ve "kabul edilmistir"denilerek yönetim mali konularda aklanacaktir.
Bilindigi gibi 2006 yilinin sonlarina dogru Maliye bakanligi'nin yaptigi denetimlerde Gençlerbirligi kulübü,Vergi Usul Kanunu na göre suç islemis ve tarihinde görmedigi kadar astronomik bir ceza ödemisti.Bu konu ile ilgili olarak kongre üyelerininde yönetim kuruluna hesap sorma ve kürsüden raporun lehinde yada aleyhinde konusma yapma ve elestiri yöneltme haklari vardir.Ancak rapor üzerindeki rakamlar ve hesaplamalarin daha saglikli ve eksiksiz yapilabilmesi için raporun birkaç hafta önceden üyelere verilmesi gerekir düsüncesindeyim.
Bilindigi gibi bazi Avrupa ülkelerinde ve özellikle ispanya'da kulüp taraftarlarinin,kulüp yönetimi/yöneticileri üzerinde olaganüstü bir etkisi vardir.Taraftar sadece "kürek çeken"degil ayni zamanda "dümen tutandir".Yine ispanyol kulüplerinden Barcelona'da yönetim ve taraftar kafa kafaya vererek tüzükte bazi degisiklikler yapmislardir.
simdi raporun önceden ele geçirilmesinin tek bir yolu vardir o da Noter kanaliyla denetçi raporunu istemek olacaktir.Bunu bu hukuki yolla istemekte,Gençlerbirligi Alternatif Yönetimi'ne düsmektedir.
Önümüzdeki seçimlerde yönetime gelecek olan yeni kulüp baskani ve yönetim kurulu nun ilk olarak ele alacagi konulardan birisi,tüzükte degisklik yaparak hesap verebilir,cevap verebilir,seffaf bir yönetimin temeline ilk harci koymasi olmalidir.
Çünkü günümüzde iyi yönetisim'in Temel özellikleri ve Baslica unsurlari arasinda;"yönetimde açiklik","hesap verme sorumlulugu"ve "yönetim ahlaki"gelmektedir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2007-04-05 03:55:39
Mesaj konusu:
|
|
|
SAVUNMA:
GENÇLERBiRLigi SPOR KULÜBÜ DERNEgi DiSiPLiN KURULU BAsKANLIgI'NA
Öncelikle;Kulübümüzün profosyonel takiminin idmaninda;Kulüp baskani ilhan Cavcav'a karsi onur ve haysiyetini rencide edici ve küçük düsürücü söz ve davranislarda bulundugum iddiasi(ki bu söz ve davranislarin ne oldugu,tarihi vb.gibi belirleyici unsurlar tarafinizdan ilgi yazinizda gösterilmemistir) hiçbir surette gerçekle bagdasmadigi gibi; tarafimdan sarfedilen söz ve davranislar onur ve haysiyetini rencide edici ve küçük düsürücü içerikte degildir.Kaldi ki dernek yönetiminin hukuki sinirlar içerisinde üyeleri tarafindan elestirilmesi dernek üyelerinin en dogal hakki oldugu gibi,tarafimca simdiye kadarki tüm söz ve davranislarimda elestiri sinirlari içerisinde kalinmis vehukuka aykiri herhangi bir söz ya da davranista bulunulmamistir.
Açikça belirtmek gerekir ki; sahsimca Kulüp Baskani ilhan Cavcav'a karsi onur ve haysiyetini rencide edici ve küçük düsürücü söz ve davranislarda hangi söz ve davranislarimla bulunduguma dair iliskin hiçbir arastirma yapilmayan ve suçlamaya konu suç ve davranislarimin ne oldugu hakkinda fikir sahibi olmadigim gibi,içerikleri hakkinda da hiçbir açiklama veya gerekçe bildirilmeyen; yalnizca baskan aleyhinda beyanlarda bulundugum iddiasiyla Disiplin Kurulu'na sevk edilmem,savunma hakkimin kisitlanmasi sonucunu dogurdugundan mesnetsiz ve hukuka aykiri islemlerin sonucunda aleyhime alinacak kararlara iliskin yasal haklarimi kullanacagimi bildiririm.
Sonuç itibari ile; Gençlerbirligi'ne gönül vermis benim gibi bir üye tarafindan; söz konusu haksiz uygulamanin sahsimda tarifi mümkün olmayan derin bir üzüntü yarattigini bildirir,yapilan bu yanlis uygulamanin ve mesnetsiz talebin Sayin Baskanliginizca reddine karar verilmesini talep eder,saygilar sunarim.
Saygilarimla
irfan Akalp
3771 nolu üye
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2007-04-15 18:21:47
Mesaj konusu:
|
|
|
TARAFTARLIgIN ÇÖKÜsÜ:MÜsTERi iLisKiSi
Endüstriyel futbolun krizi,kusku yok ki seyirci ile kulüp arasindaki baglantiyi kuran, "taraftarlik"kurumununda krizidir.Endüstriyel futbol modelinin ve onun ülkemizdeki hayranlarinin futboldaki temel öznesi taraftar degil müsteridir.
Günümüzde dünya ölçegine bakildiginda artik Ulus ve Ulusal ekonomiler hiçe sayilip uluslararasi tekellerin egemenlgi sözkonusudur.Bu,vatani olmayan sermayenin dünyayi yöneten yegane kuruluslari ise ;Dünya Bankasi DB,Uluslararasi para fonu iMF,Dünya Ticaret Örgütü DTÖ ve iktisadi isbirligi ve Kalkinma Teskilati OECD dir.Bu kuruluslar 2000'li yillarda artik devleti bir "firma",Basbakani bir "isadami" ve vatandaslarida bir "müsteri" olarak görmekte ve geri kalmis ülkeleri buna göre yeniden insa etmeye çalismaktadirlar.
Ayni sekilde Endüstriyel Futbolda,Futbol kulüpleri bir "firma",kulüp baskami "isadami-patron" ve taraftarlarda "müsteri" yada "çalisan" olarak algilanmaktadir.Durum böyle olunca kulüp yönetimibdeki baskan yani "isadami-patron" firmayi "profosyonel yönetici"lere emanet etmektedir.Bu "profosyonel"lerin hangi takimi tuttuklarinin ise hiçbir önemi olmamaktadir.Kulüp baskanlarinin koltuklarini birakmak istememelerinin bir sebebide budur.
Eski dönemlerdeki gücünü taraftar ve camiadan alan,"en büyük baskan bizim baskan" artik taraftar ve camiadan uzaklasmakta ve Endüstriyel futbolun kulüp içine uzanan bir kolu durumuna gelmektedir.Bu durum kulübün misyonunuda etkilemekte ve eskilerden geriye sadece kulübün amblemi kalmaktadir.
Tribünlerden yükselen,"cimbomlu"yada "Fenerli Baskan istemiyoruz" haykirisi özünde kulübün gerçek taraftarindan uzaklastirilmasina karsi bir tepki ve protestodur.Gençlerbirligi kulübü baskaninin devamli olarak "taraftar"kelimesini israrla kullanmayip,"Ankarali Sporseverleri maçlarimiza bekliyoruz" daveti aslinda büyük futbol pastasindan birazcikta olsa nasiplenebilme istek ve arzusudur.
Sözkonusu olan Ankara'li sporseverlerin tribüne gelmesinin saglanmasi olunca dogaldirki üç istanbul takimini tutan isadamlarini kulübün en önemli noktalarina getirip görevlendirmekte bir sakinca yoktur.Nasil olsa bu Fenerli ve Cimbomlu isadami yöneticilerimiz "sürdürülebilir kalkinma","sürdürülebilir karlilik", "sürdürülebilir büyüme" konusunda o kadar çok sey bilmektedirlerki, "sürdürülebilir tribün geliri"de onlar için " çocuk oyuncagi "dir."
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ozan_guler
Site Admin
Kayıt: Oct 22, 2003
|
Tarih: 2007-04-16 10:41:42
Mesaj konusu:
|
|
|
Ankara Gençlerbirligi Spor Kulübü'nün mali genel kurul tarihi belli oldu mu ?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2007-04-16 13:37:23
Mesaj konusu:
|
|
|
Formalite icabi verecekleri Anayurt gazetesi ilanini bekliyorum. Yakinda çikar abi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Ertugrul_Eryigit
Site Admin
Kayıt: May 27, 2005
|
Tarih: 2007-04-16 14:16:47
Mesaj konusu:
|
|
|
Mali Kongre olsa ne olacak.
üye yaptigi 1200 kisiden 500 nü getirse istedigi her seyi oylayip kabul ettirir.
Temellere dinamik konmus bi kere
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2007-04-16 14:34:32
Mesaj konusu:
|
|
|
yönetim mönetim istemiyorum.
yönetilmeyelim daha iyi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
omur_yazici
Site Admin
Kayıt: Jan 12, 2005
|
Tarih: 2007-04-16 16:43:36
Mesaj konusu:
|
|
|
"mehmet_galip"]yönetim mönetim istemiyorum.
yönetilmeyelim daha iyi.
Sevgili Mehmet Galip;
Biz yönetilemeziz zaten. Degil mi?
Yönetil(eme)mekten degil bizim acimiz sanirim. Yönetenlerin, elinde oyuncak edip "Yönettik" dediklerinin durumundan.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
metin_bekensir
Site Admin
Kayıt: Nov 11, 2006
|
Tarih: 2007-04-17 11:51:59
Mesaj konusu:
|
|
|
Ankaraliyim diyen taraftar az oldugu gibi yönetici de yok denecek kadar az,
abiler hep istanbul takimlarinin yönetiminde, belki de orda kurabilecekleri is iliskileri için
istanbul stadlarindan loca almayi tercih ediyorlar.
Ben Ankarali, insaatçi, Çok ama çok parali baskan istiyorum.
Stad/alisveris merkezi diksin. bu ise para harcasin,
en önemlisi yildizlar yildiz adaylari getirsin,
iyi ücret ödeyecegi futbol emekçileri ile çalissin
yönetimi ise genç, çagdas, yenilikçi, cesur, aktif, sehir hayatinin her alaninda,
ticaret, basin, siyasal, sosyal...misyonu yayabilecek adamlar olsun.
biz de stada gidip iyi vakit geçirip süper futbol seyredelim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2007-04-18 10:29:10
Mesaj konusu:
|
|
|
fakir ama onurlu bir baskani tercih ederim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
metin_bekensir
Site Admin
Kayıt: Nov 11, 2006
|
Tarih: 2007-04-18 11:39:34
Mesaj konusu:
|
|
|
tamam, ülkenin en iyi altyapi antrenörleri bulunsun toplansin, yetenekli altyapi futbolcu ordusu olsun, yönetim dürüst ve ilkeli olsun ekonomik gücü farketmez,(daha gerçekçi/ ulasilabilir oldu böyle zaten.)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
AfsinGENC
Site Admin
Kayıt: Aug 09, 2002
|
Tarih: 2007-04-20 13:46:23
Mesaj konusu:
|
|
|
Kayserispor'dan Fenerbahçe ve Galatasaray'a öfke
Oktay ENSARi / KAYSERi,20(DHA)
KAYSERiSPOR Kulübü Baskani Recep Mamur, teknik direktörleri Ertugrul Saglam'la Mehmet Topuz ve golcü Gökhan'in her gün bir kulübün anlasmaya vardiklarina iliskin haberlere öfkelendi, “isteyene, imzali resimlerini gönderelim“ dedi.
Ertugrul Saglam'la gözde oyunculari Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz'la mukavelelerinin bulundugunu, [color=black:ecf8f31960][size=18:ecf8f31960]yeni sezonda ligde zirve mücedelesi vereceklerini söyleyen kulüp Baskani Recep Mamur[/size:ecf8f31960][/color:ecf8f31960], söyle devam etti:
''KASITLI YAPILIYOR''
“Herkes kendi kendine gelin güvey oluyor. Gece rüya görüp haber yapiliyor. Artik bu yazilanlar, söylenenen asiriya kaçti. Daha önce defalarca anlattim, söyledim. Hatta istanbul'da bilboardlara Türkçe ve ingilizce Gökhan ve Mehmet Topuz'u satmayacagimizi anlatan afisler astiracagimizi söyledik. Hala israrla Gökhan’in Galatasaray'a, Mehmet Topuz'un Fenerbahçe’ye gittigi yaziliyor, çiziliyor. Kulüp yöneticilerinin basta teknik direktörümüz olmak üzere oyuncularimizla ilgili transfer haberleri gündeme getiriliyor. Bunlar kasitli olarak yapilip, önümüz kesilmek isteniyor. Her halde son çare olarak gazetelere ve televizyonlara ilan verip, (Bizim satilik oyuncumuz yok. Bizi rahat birakin) diyecegiz. Ligde 3'üncülük kovalarken, oyuncularimizla ilgili transfer haberleri ve bu konuda 3 büyüklerin yöneticilerinin verdikleri beyanatlari kasitli ve belli bir taktik dahilinde yapildigini düsünüyoruz. Yeter artik. Oyuncularimizin da, kulübümüzün de pesini biraksinlar.“
''TRANSFERi HEMEN ÇÖZECEgiZ''
Baskan Recep Mamur, gerek yurtiçi gerekse yurt disindan gelen transfer tekliflerine de kulaklarini tikadiklarini, sari kirmizili ekipte mukavelesi biten basta kaptan Bülent Bölükbasi olmak üzere diger oyuncularla teknik kadronun verecegi rapor dogrultusunda tek tek görüserek yeni sezon öncesi iç ve dis transferi erkenden çözümleyeceklerini açikladi.
iste ben böyle baskan istiyorum basimda. hedefe kosarken dahi tüm oyuncularimiz satiliktir diyen bir zihniyet istemiyorum..........
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
haydar_gerlevik
Site Admin
Kayıt: Apr 03, 2003
|
Tarih: 2007-04-20 14:20:59
Mesaj konusu:
|
|
|
Böyle bir yönetim istiyorum..
"iMZALI FOTOgRAFINI ALIRLAR!"
[img:8b4ad0f74c]http://www.ajansspor.com/resim/saglam_topuz_unal_imza.jpg[/img:8b4ad0f74c]
3 büyüklere ilginç gönderme! "isterlerse Ertugrul Saglam, Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz'un büyük boy imzali fotograflarini gönderebiliriz".. iste bu sözler Kayserispor Baskani Recep Mamur'a ait. Baskan Mamur, medyada çikan transfer haberlerine çok tepkili..
www.ajansspor.com
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2007-04-20 15:17:20
Mesaj konusu:
|
|
|
birakin oyuncularin tümünü.. ceket bile satilik..
aksamlari serin olur ankara.. kar mar yagar diyen yok.. para olsun yeterki..
eyvallah parada lazim ama onu kazanacagimiz yerler belli.. degilmi?.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|