Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2007-06-14 15:32:31
Mesaj konusu: Anadolu Takimlarina Dair Bir Yazi ...
|
|
|
Bu Sene sampiyon Anadolu’dan Çikmazi …
Türkü, türkü, destan, destan
Karatopragin, askla dolu
Yüzyillarin egilmez basi
Asla diz çökme Anadolu….
Taylan Ayik…
“Türk futbolunun ilerlemesi için, futbolu Anadolu’ya, yurdun dört bir yanina yayin…” demisti 5 Mart 1940 dogumlu Alman Teknik adam Sepp Piontek. Bize dair hersey gibi, o da zamanla unutuldu, bu yazi ona. Türk Milli takiminin basinda üç sezon geçirdi (1990 – 1993). Yorgun futbolumuza bir nefes. Kimilerine göre, (ki buna bendeniz de dahildir), gençlere verdigi önem ile simdi ki Türk Milli takiminin temellerini atti, yeni bir anlayis getirdi futbolumuza.
Nicesinin yildizi, onun sayesinde parladi…
O, Türk futbolunun kurtulusunun, Anadolu’dan geçtigini, futbolu bu kadar yürekten seven, Avrupa’nin en genç nüfusuna sahip olmakla övünen bir ülkenin, genç potansiyelden yararlanmasi gerektigini, ilerlemek için rekabeti olusturmanin sart, çözümün kendi içimizde oldugunu, futbol dermanimizin özümüzden gelecegini, disaridan medet ummanin nafile oldugunu;
bir zaman sonra anlamisti…
O, anladi anlamasina, anlatmaya çalisti dili döndügünce, ama biz anlamadik. Hiç anlamadik. O yüzden, simdilerde yabanci sinirlamasini kaldirma ugrasi, o yüzden, her sezon futbol çöplügüne dönmüs ligimizde ki tatsiz tuzsuz maçlar…
Ben derim ki, Biz Seni Hiç Anlamadik Bay Piontek …
Gerets’ler, Zico’lar, Tigana’lar, Daum’lar, Alex’ler, Nobre’ler. Siki durun, simdi, nur topu gibi 34 yasinda ki Roberto Carlos (dogum tarihi 10 Nisan 1973). Fenerbahçe’ye hayirli olsun, ama Türk futboluna ne hayri olur ki acaba.
Bunca Avrupa kulübü dururken, Fenerbahçe’ye gelmesinin en büyük nedeni “tamamen duygusal” degil midir aslinda…
***
Bir de Teknik Direktör hadisesi var, Türk futbolunun kasidikca kanayan yarasi. Bunca Türk Teknik adam varken, yasitlari çoktan emekliye ayrilmis, pek yorgun Feldkamp gelecek sezon Galatasaray’in hocasi. Muhterem 73 yasinda. Yasina hürmetimiz sonsuzdur, ama…
Ersun Yenal, Hikmet Karaman, Ridvan Dilmen, Riza Çalimbay, Reha Kapsal, Yilmaz Vural ve adini yazmadiklarim, kulaklariniz çinlasin, zor degil mi kendi yurdunda sürgün olmak, sizler hep ikinci planda …
Zor degil mi, kendi ülkende, kendi meslegini istedigin sartlarda yapamama.
Zor degil mi, bakkal mentalitesi ile holding yönetmeye çalisan, sark kurnazi, beyaz çorapli, tacir baskanlarin her daim iki dudagina bakma.
Agzinla kus tutsan …
Zor degil mi, hem de kendi ülkende …
Sabirlarin nicedir tükendigi yerde, Hans Peter Briegel ile anlasmis Ankaragücü. Dogru ise, ne kadar kalici olur ki kürkçü dükkanimda. Ankara’nin sari laciverdini, iki sezondur küme düsmekten kurtaran Hikmet Karaman hocam muhtemel pek sasirmistir. Kimbilir, belki artik o da alismistir bunca vefasizliga…
***
Bir zaman sonra yeniden baslayacaktir kablosu kesik Türkcell Süper Ligi, tam biraktigimiz yerde. Yeni umutlar, yeni yabanci bombalar, egolari pek sisik tacir baskanlar, ve elbette kötü bir çingene dügününü andiran kavgalar. sampiyon simdiden bellidir, tabi az çok, düsecek takimlarda. Anadolu takimlarinin hemen hepsinin hedefi, yine lige tutunmaktir, düsmemektir.
Onlar, bir kötü filmin üçüncü sinif figüranlari.
Baslarinda, istanbul takimlarinda kongre üyelikleri bulunan baskanlar, yöneticiler. Filmin hemen her karesinde, gariban figüranlar dayak yedikce esas oglanlardan, çoklari avuçlari patlayincaya kadar alkis tutar, sevinç çigliklari yankilanir televizyon kanallarinda.
Zira benim ülkemde futbola dair sevdalar, hep istanbul’a…
***
2007 – 2008 sezonunda, on sekiz takimli ligde, bes istanbul, dört Ankara takimi. Ligin yarisi, istanbul ve Ankara’dan. izmir ise yine suskun, çok zamandir unutulmus. Tipki Eskisehir gibi, Zonguldak gibi, Ordu gibi, Samsun gibi, Malatya gibi, Diyarbakir gibi, Antalya gibi, Adana gibi gibi…
Bilirim, Karadeniz taraftari çok özler, kirmizi beyaz Samsunspor’unu. Türk futboluna Tanju Çolak, Ertugrul Saglam, Serkan Aykut, ilhan Mansiz, Tümer Metin gibi yildizlari kazandirmistir, ama ah o sahipsizlik belasi yok mu kaderde, üstüne bir de iyi yönetilmemeyi ekleyince …
Dogu ve Güney Anadolu takimlarinin Süper ligde esamesi bile okunmaz artik, belki de spora en fazla ihtiyaç duyduklari zamanlarda. “Spor baris, sevgi ve kardesliktir” yazsa da her haftasonu sahaya çikan takimlarimizin tasidiklari pankartlarda., benim ülkemde pankartlarda yazilanlara kimse inanmaz ki nasilsa…
Artik, ne Erzurum, ne Diyarbakir, ne de Van Süper ligimizde……
simdi, dogu ve güneydogu’dan Bir Gaziantepspor, ama o da eskiyi mumla ….
Yedi tepeli bir sehre, o sehrin üç takimina endeksli, oligarsik düzeni asla asamamis futbolumuzda, nicedir azar azar eridi, Anadolu, kimilerinin kasasinda kilit, kimileri amatör kümelerde, toprak sahalarda, borç bataginda. El birligi ile bitirdik, tebrikler en basta tarafli, reytingi her degerin üstünde tutan, spor (Istanbul) medyasina, pek tebrikler.
simdi, geride kalan, ben gibi, Anadolu figüranlarinI hatirlayan orta yas geçkinlerinin, ‘ Bir zamanlar…’ diye baslayan hazin sohbetleri, artik aramizda olmayan eski takimlarimiza, ilgisizlik yüzünden kaderine terk edilmislere dair…
Her futbol,sezonunun açilisinda gözlerim arar durur, Türk futbolunun mihenk taslarini Eskisehirspor’u, Göztepe’yi Altay’i, Karsiyakaya’yi, Samsunspor’u, yüregimde nafile bir umut…
Edirne’de Fenerbahçe’liler derneginin açildigi günlerde, Roberto Carlos gelmis Türkiye’ye, hayirli olsun yurduma ve Türk futboluna. Bu gelis, hükmü günlerce sürecek bol malzeme yaratmistir medyamiza, her ne kadar dönüsü bir kaç satirda geçistirilecek bile olsa da…
Keske, Edirne sakinleri, kendi sehrinin takimina bu kadar sahip çiksa, ama iste, biz Bay Piontek’i hiç anlamadik…
Velhasil, futbolumuzda ki en hazin hadise de budur galiba…
Ziya Adnan
|
|