Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2007-07-12 14:49:45
Mesaj konusu: TARAFTARIMIZ ULUS BAKER'I KAYBETTIK...
|
|
|
Genclerbirligi taraftari, ODTU Sosyoloji Bolumu Ogretim Uyesi, Birikim Dergisi yazari Ulus Baker'i genc yasta karaciger yetmezligi nedeniyle kaybettik...
Basimiz sagolsun...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ismail_demirkan_çalýþkan
Site Admin
Kayıt: Mar 12, 2004
|
Tarih: 2007-07-12 14:52:18
Mesaj konusu:
|
|
|
Çok üzüldüm :!: :cry:
Ailesinin , sevenlerinin ve tüm taraftarlarimizin basi sagolsun...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2007-07-12 14:52:30
Mesaj konusu:
|
|
|
ALLAH'tan rahmet diliyorum. Hepimizin basi sagolsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
abreg_celem
Site Admin
Kayıt: Jan 03, 2005
|
Tarih: 2007-07-12 14:52:34
Mesaj konusu:
|
|
|
Ailesine ve tüm camiamiza bassagligi diliyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2007-07-12 14:53:12
Mesaj konusu:
|
|
|
Çok üzücü bir haber. Kelimelerin gücü bu üzüntüyü anlatmaya yetmiyor, basimiz saolsun. Ailesine sabirlar diliyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ozan_guler
Site Admin
Kayıt: Oct 22, 2003
|
Tarih: 2007-07-12 14:59:26
Mesaj konusu:
|
|
|
Basimiz sagolsun, :(
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
keremgokten
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2006
|
Tarih: 2007-07-12 15:01:56
Mesaj konusu:
|
|
|
Basimiz sagolsun.Ailesi ve yakinlarina sabir diliyorum..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2007-07-12 15:42:38
Mesaj konusu:
|
|
|
basimiz sagolsun.. seveleri bu aksam 18.00'de kocatepe dipnot kitabevi önünde toplanacakmis.. imkani olanlarin gitmesi iyi olru sanirim..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
cansoyer
Site Admin
Kayıt: Jan 13, 2005
|
Tarih: 2007-07-12 16:24:25
Mesaj konusu:
|
|
|
hem gençlerbirligi camiasinin hem de türkiye entelektüel dünyasinin basi sagolsun,
topragi bol olsun...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2007-07-12 16:28:41
Mesaj konusu:
|
|
|
Allah rahmet eylesin.Yakinlarina bassagligi diliyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mustafa_erata
Site Admin
Kayıt: Jan 11, 2005
|
Tarih: 2007-07-12 16:49:46
Mesaj konusu:
|
|
|
Ulus Baker'i kaybettik ..
2 Temmuz'dan beri Çapa Tip Fakültesi Hastanesinde karaciger yetmezligi teshisiyle yatmakta olan Ulus Baker'i kaybettik. Naasi annesinin yanina gömülmek üzere Kibris'a gönderilecek.
12 Temmuz Persembe günü saat 18:00'de Dipnot Kitabevinde, 13 Temmuz Cuma günü saat 14:00'de ODTÜ GiSAM'da arkadaslari ve ögrencileri Ulus Hoca için toplanilacaktir. Cumartesi istanbul'da Birikim dergisinde ve haftaya ODTÜ Sosyoloji bölümünde anma toplantilari yapilacaktir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ozgurbalci
Site Admin
Kayıt: May 28, 2006
|
Tarih: 2007-07-12 16:51:59
Mesaj konusu:
|
|
|
Türkiyenin degerini asla anlamadigi ve yeterince taniniyamadigi
degeri...Çok üzgünüm...Erken... yine... hep erkennnn....
Basimiz Sagolsun...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
omur_yazici
Site Admin
Kayıt: Jan 12, 2005
|
Tarih: 2007-07-12 17:39:43
Mesaj konusu:
|
|
|
Basimiz sagolsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
asuman_goksel
Site Admin
Kayıt: Mar 29, 2007
|
Tarih: 2007-07-12 17:52:48
Mesaj konusu:
|
|
|
inanamiyorum, çok üzüldüm. Sevenlerinin basi sagolsun...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ates_sendil
Site Admin
Kayıt: Sep 16, 2003
|
Tarih: 2007-07-12 18:13:24
Mesaj konusu:
|
|
|
Basimiz sagolsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Ertugrul_Eryigit
Site Admin
Kayıt: May 27, 2005
|
Tarih: 2007-07-12 18:17:23
Mesaj konusu:
|
|
|
Tanimiyorum ama Gb taraftari olmasi vede bir akademisyen olmasi dolayisiyla üzüldüm.
Allah rahmet eylesin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
evren_isik
Site Admin
Kayıt: Apr 09, 2006
|
Tarih: 2007-07-12 18:41:12
Mesaj konusu:
|
|
|
hepimizin basi sagolsun...çok üzüldüm, çok degerli bir düsünürdü. hocamizdi.
[url]http://www.korotonomedya.net/kor/index.html?gundem[/url]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
efesavas
Site Admin
Kayıt: Dec 17, 2002
|
Tarih: 2007-07-12 18:46:58
Mesaj konusu:
|
|
|
Çok üzüldüm.Sevenlerine bassagligi diliyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ercumenttuncalp
Site Admin
Kayıt: Oct 05, 2004
|
Tarih: 2007-07-12 20:30:20
Mesaj konusu:
|
|
|
"iyi insanlar,atlarina binip gidiyorlar..."
Degerli insan rahat uyu. Yakinlarina ve Gençlerbirligi taraftarina bas sagligi diliyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mustafa_erata
Site Admin
Kayıt: Jan 11, 2005
|
Tarih: 2007-07-12 21:51:43
Mesaj konusu:
|
|
|
yarin (cuma günü) ankara odtü gisam'da ve istanbul iletisim yayinlari toplanti salonunda es zamanli olarak saat 14:00 de toplanilacaktir. cumartesi günü birikim dergisinde ve haftaya çarsamda odtü sosyoloji bölümünde anma toplantisi olacak.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Ahmet_Ay
Site Admin
Kayıt: Nov 19, 2006
|
Tarih: 2007-07-12 22:09:35
Mesaj konusu:
|
|
|
Yakinlarina bas sagligi diliyorum Allah Rahmet Eylesin
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
seyhun_akar
Site Admin
Kayıt: Mar 16, 2003
|
Tarih: 2007-07-13 00:07:34
Mesaj konusu:
|
|
|
degerler zengini azinligin serefli üyelerinden biri daha sonzuluga gitti..
basimiz sagolsun..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Ozgur_Dirim_Ozkan
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2007-07-13 10:11:17
Mesaj konusu:
|
|
|
Vay be...Ulus Hocanin vefat haberini alacagim aklima gelmezdi,bu haberi Alkaralar'dan alacagim ise hiç aklima gelmezdi.
Entelektüelligi falan bir kenara birakirim da, polemiklerdeki efendi üslubu, ama bu üslupla karsindakini yerin dibine geçiren genis bilgi birikimi ve kivrak zekasi her zaman sadece beni degil tüm sosyoloji camiasinin takdirini kazanmistir.
1994'te bir keresinde Metid dersimize gelmisti, sinifça birsey anlamamistik o ayri...
3 sene boyunca degistirmedigi kirik gözlügüyle, odasinda çiçekleri sulamak için kullandigi Yeni Raki sisesiyle, 8 senede bitirdigi doktora teziyle ve daha birçok efsanesiyle unutulmaz Ulus hoca.
Topragi bol olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2007-07-13 10:55:03
Mesaj konusu:
|
|
|
ODTÜ'nün ünlü hocasi Ulus Baker öldü
13/07/2007 Radikal
ANKARA - "Ulus Baker 1960 dogumlu. Kibris, Rusya, Fransa ve Türkiye'de yasadigi söylenir. Muhtelif dünya dillerine vâkif bulundugu, hemen her konuda -Spinoza dahil- söyleyecek bir seyleri oldugu bilinir. En son ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nde çalistigi belirtilmektedir." Yazari oldugu Birikim dergisinin ve ögretim üyesi oldugu ODTÜ'nün internet sitelerinde sadece bu satirlarla tanitiliyordu Ulus Baker. Yazdigi yazilardan ve hakkindaki efsanelerden daha fazlasi da pek bilinmezdi zaten. Türkiye'nin kendine has entelektüellerinden biri önceki gün hayata veda etti.
Felsefeci ve siyaset bilimci Ulus Baker en son Bilgi Üniversitesi kadrosundaydi. Giyim kusam, saglik sihhat gibi seylerle hiç ilgilenmedi. Giles Deleuze'den çeviriler yapti... Yazilarini 'Asindirma Denemeleri' diye, çalismalarini 'Siyasal Alanin Olusumu Üzerine Bir Deneme' diye kitap yapti...
Kaldirildigi hastanede böbrek ve kalp yetmezliginden öldü. Ulus Baker, bugün memleketi Lefkosa'da, Selimiye Camii'nde kilinacak ikindi namazindan sonra topraga verilecek. (Kültür Sanat)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2007-07-13 11:08:53
Mesaj konusu:
|
|
|
Ulus, her neredeysen... (Tanil Bora, Birikim Güncel)
Ulus Baker hakkinda, ardindan konusuyor olmanin kederli idrakiyle konusmak, onun kaybini kabullenmek, ne zor. Oysa beklemiyor olamazdik bunu, pekâlâ bekliyor olmamiz gerektigini itiraf etmeliyiz kendimize. Az degil, söyle böyle bir on yildir durumu adim adim vahimlesiyordu. "Vahim" kelimesini sever, anlamini genisleterek, bazen de evcillestirerek kullanirdi Ulus. "Siradan" bir kötülüge "vahim" diyebilirdi, kikirdeyerek. Onun vahameti evcillestiren diline kandik, kosullarinin asama asama agirlasan "normallerine" alistik, alismaya riza gösterdik.
Onun iradesiz, neredeyse tümüyle "kendi"siz görünen seytan tüylü yumusakliginin ardinda, herkesi, hepimizi boyun egdiren böyle acayip bir irade sakliydi. Sanki "mahremi" gibi olan varolussal bir alana müdahaleye izin vermeyen, acayip bir irade.
Hele sahiden vahimlesmeye basladigi yaklasik on yil evveline kadar, gerçekten tamamen "kendisiz" gibiydi Ulus; selbstlos gibiydi. O da Almancasiyla söylerdi muhtemelen. Bir kendilik hangi dildeyse, o dilde söylerdi... Kendi fizikî varligini hesaba katmayan, bahse konu etmeyen, sâfî Intellect gibiydi. Kendisinin, fizikî varliginin sorumlulugunu almamasinin görünüsü idi bu. Bekasinin temel ve ama süflî, süflî ve ama temel gereksinimlerini zimnen etrafina havale ediyordu. (Gereksinimlerin tanimlanmasina ise asla izin vermeden.) Sonralari, bir Intellect'ten ibaret olmadigini dillendirmeye baslamisti aslinda, bir bakima yardim sinyali veriyordu; ama "yardim"lara yine tam geçit vermeden. Uzattigi eli tutmaya kalktiginizda, kayip gidercesine avcunuzdan...
"Kamusal bir figür" olarak Ulus Baker... Kâmilen bir efsaneydi, degil mi? Medya-asiri, alternatif bir söhreti vardi onun. Nâmini isitenler, uzaktan bilenler için, "live" bir deli-dâhî imgesiydi... Onun hikâyeleri, anektodlari bire bin katilarak orada burada anlatilirdi. Zamanimizin (zamandisi) bir kahramani...
En yakinindakiler için de, efsane degil miydi biraz? Ulus'un "aslinda" kim oldugunu, nereden gelip nereye gittigini kim bilirdi, kim biliyor tam olarak? Sirli biriydi Ulus. O esnadaki "durumunun" tam ne olduguna dair rutin müphemliklerin berisinde, geçmisine dair, en yakinindakilere bile tastamam malûm olmayan muammalarin brandasi geriliydi. Bu-dünyada-olmamakliginin berisinde, o muammalar vardi muhakkak. Ama iste; oralar, herkese yasakti.
Çok insani etkiledi, kendine hayran ve âsik birakti Ulus. Çok insan baglandi ona. Çok insan kendini ondan sorumlu hissetti, onun sorumlulugunu hissetti. Etrafinda her zaman halka hala genisleyen bir gönüllüler çemberi oldu. En yakininda durup, ona ciddi ciddi mesai adayanlardan, kulagi onun haberlerinde olup da bir ihtiyacini karsilamaya amâde bulunanlara, giyâbinda onun nâmina karalar baglayanlara kadar. Kim inkâr eder; mihneti az degildi! Ama herkes cân-i gönülden talip oldu bu mihnete. Kimi süreli, kimi fasilali, kimi sokurdanarak, onun adina kahrolmanin ilenmesiyle, kimi dervisçe, ses etmeden... Ona muhterem bir kabile büyügüne, bir ulu ihtiyara ve bir çelimsiz çocuga siyanet eder gibi, rikkatle bakan bir cemaat bulutu vardi etrafinda. Ulus'tan endise etmeye angaje bir âcizler cemaati.
Ne çok insana ögretmenlik etti. Derli toplu bilgi edevatindan ziyade, büyüleyici köse bucaklari, göz kamastirici ters açilari (son zamanlarda görsel bilgiye yogunlasmisti) ögretti, yan bakmayi ögretti. Ulus Baker mitosunun vazgeçilmez bir unsuru, bildigi onca dildi; Ulus Baker muammasinin unsurlarindan biri de, bunlarin hangilerine tam tesekküllü hakim oldugu... Kadim Yahudi ilâhileri de dinledik onun sesinden, Afrika ninnileri de, Rus halk sarkilari da... Bilginin, düsünmenin, tefekkürün ummanina açilmanin sehvetini ögretti Ulus. Bir üniversite, akilla-fikirle-bilgiyle böyle sevisen bir adami, sirf bu vasfi ugruna, kendi faunasi içinde tutabilmeliydi aslinda; ama yoktu ki öyle bir fauna...
Yalnizca "teknik" anlamda ögrencilerden degil, onunla yârenlik eden herkesten, onun sohbet halkalarinda bulunan herkesten bahsediyoruz. Ki, sohbetin kendisi kadar sohbet kelimesini de ne kadar sever, ne kadar sik kullanirdi; konu, mesele, söz, söylem... hepsi "sohbet"ti onun dilinde.
Belirli bir baglama pek itibar etmeyen Ulus Baker müfredatindan okurlar da istifade etti. Onun tarzina uygun bir baslik altinda, Asindirma Denemeleri adiyla kitaplasan yazilari, yazabileceklerinin küçük bir küsuruydu. Aslinda, yazdiklarinin da. Muhtelif evlerde, muhtelif arkadas bilgisayarlarinda, muhtelif dillerde “birakilmis” nice yazi baslangiçlari, fragmanlari, çeviri parçalari, yorum hamleleri duruyor Ulus'un! (Sanal âlemde gezinen ahkâmini saymiyorum.) Belki de zaten “yazi” kasti tasimayan sesli düsünceler, fikir sohbetleri... Ulus Baker'in simdi mahrum kaldigimiz sözü sohbeti...
Kimselere benzemeyen birisiydi, melek gibi bir arkadasimizdi. Hâlesi vardi onun. Altindaki adami da görünmezlestiren bir hâle.
Gittigi yer her neresiyse, hangi dinin cenneti, hangi hiçlik, hangi ebediyetse, orada kendine mahsus bir statüsü olacagi kesin. Anlayamadiklarimiz, yapamadiklarimiz, beceremediklerimiz için hakkimizi helâl etsin. Ama asil, her neresi ise orasi, ne olur artik kendine iyi baksin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2007-07-13 11:32:37
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Ulus! (12.07.2007)
Yazar Ahmet Çigdem
Bir keresinde "ne çok obitüer yazmak zorundayiz, bu ne kötü bir dünya"
demistin. Aynen öyle. Fakat bu bir sey degil. Gerçek bir Ulus Baker,
aslinda, burada olsa, simdi yüzünü bana dönerek ve elbette bir parmagini
çürük disine dayarak, "ölenler için degil, yasayanlar için -obitüer-
yazmaliyiz" derdi. Nereye gittin bilmiyorum, sorsam, mirildanarak
söyleyeceksin, duyamayacagim, kimse duyamayacak, duysak, gittigin yeri,
kendinle ilgili her konuda oldugun gibi, o kadar siradanlastiracaksin ki,
bir müddet sonra, "aslinda" gitmedigine inanacagiz. simdiden zaten
gitmedigine dair rivayetler dolasmaya baslamistir bile.
Canim Kardesim,
Seni taniyan herkes gibi sana karsi kendimi sorumlu, suçlu hissediyorum,
bilesin. Orada sunu yapsaydim, sunu yapmasaydim, burada sunu söyleseydim,
sunu söylemeseydim diyecegim bin tane vak'a hatirliyorum. Sana sorumlu
olmamiz, sana kendimizi borçlu hissetmemiz, seni sevdigimizdendi. Seni çok
sevdik Ulus. Seni sevmek Ulus, zor bir meslekti. Bunu kabul et.
Bir insan daha eksildi dünyadan.
Sevgili Ulus, bana, bize kizma. N'olursun!
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_sezer
Site Admin
Kayıt: Oct 01, 2006
|
Tarih: 2007-07-14 01:03:23
Mesaj konusu:
|
|
|
Çok üzüldüm ailesine ve yakinlarina bassagligi diiyorum
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
aksitozkural
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2007-07-14 16:40:35
Mesaj konusu:
|
|
|
Ben bu degerli renkdasimi ne yazikki hic tanimadim. Yazilanlari okudugumda cok deger verilen, biraz siradisi, mutevazi, yasami basite indirgerken calisma alanlarina buyuk katkilari olan bir deger olarak algiladim. Hem Tanil Bora, hem de Ahmet Cigdem'in yazilari beni de cok etkiledi.
Hepimize bassagligi diliyorum. Aile bireylerine de sabir ve metanet diliyorum.
Ne de guzel bir isimmis: ULUS
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2007-07-14 20:12:50
Mesaj konusu:
|
|
|
Ben de sahsen tanismadigim Ulus Baker'i, sevgili Tanil Bora ve Ahmet Çigdem'in güzel yazilariyla biraz olsun tanimis oldum. Bu arada internetten birkaç yazisini da okuma firsati buldum. Böylesine degerli ve derinlikli bir bilim insaninin genç yasta aramizdan ayrilmasi büyük bir kayip...
Ailesinin, yakin arkadaslarinin ve kisaca hepimizin basi sagolsun...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Can_ALAKOC
Site Admin
Kayıt: Apr 27, 2004
|
Tarih: 2007-07-16 04:36:54
Mesaj konusu:
|
|
|
Ulus'un Hayaleti
Necmi Erdogan
Evet, o bir efsaneydi. Orada burada anlatilan, bildigi dillerden kilik kiyafetine kadar çesitli motiflerle bezenen bir efsane. Biz arkadaslari onun olur olmaz hikayelere konu edilip sohbet malzemesi olmasina gücenirdik; hatta söylenirdik zaman zaman. Ulus kendisi hakkindaki efsaneye dair hiçbirsey söylemedi. simdi artik söylemenin vakti: Efsaneler kahramanlarini anlatirlar, evet; ama asil olarak da kendilerini anlatanlari anlatirlar. Artik yetsin Ulus'un gözlügü yahut varliginin gerçekligi gibisinden anekdotlar. simdi bunlari anlatip duranlarin niye anlatip durduklari sorusunu sormalari zamani. Hadi Ulus gibi Deleuzian sekilde söyleyelim. Ulus'un sizoanalizi, hadi diyelim psikoanalizi mümkündü belki; bilirsiniz o mevzularin da piriydi; ama en az onun kadar Ulus anekdotlarini dillerine dolayanlarin da sizoanalizi lazim bana kalirsa. Niye o hep kendi fizik varligini, bedenini önemsemez, yoksar (görünür) ve kendini salt fikir-düsünce-duygu (intellect-affect) gibi kurarken, insanlar israrla onu gözlük-kemer gibi zahiri seyler üstünden konustular? O kendi bedenini Deleuze'ün deyisiyle "organsiz beden" gibi bassiz sonsuz bir akis, serbest bir yogunluk, göçebe bir tekillik, taslasmamis bir üretkenlik seklinde kurmusken böyleydi bu. Tipki Deleuze'ün "organsiz beden"i gibi "sinirlanmasina", akisinin "kesilmesine", müdahale edilmesine karsi durdugu için saglikla ilgili baskilara direndi belki de...
Sorunun cevabi belki de sunda gizli: Ulus esigin insaniydi. Zamanimiz ile baska bir zamanin, üniversite ile üniversite disi hayatin, hareketsizlikle salt yogunlugun, zahiri olan ile salt içkinligin esiginde durdu hep. Ulus'un kendi düsünüs tarzi Deleuze gibi rizomatikti. Ki rizom da esiktir esasinda. Yazilari da hep bitmek bilmez esikler hissi verir insana. Basi ve sonu yoktur. (Ama sonuna geldiginizde "nerede abicim bu yazinin devami?" diye düsündügünüz yazilari vardir sahiden.) istediginiz yerden girip istediginiz yerden çikabilirsiniz; hep bir geçis-akis halindesinizdir; "abi bi nefes alsaydik suracikta azcik eglesip" diye düsünürsünüz.
Evet, Ulus "normal" degildi; ama onun o "tuhaf" konumu bizim normalligimizin ne kadar kurgusal oldugunu da gösteriyordu. Belki de biz fazla normallesmistik. Önüne gelen bilgisayarda yazi yazip, sonra da onu yarim birakip unutup giden ve mesele konusuldugunda da "ben bisi yazmistim ama..." diyen biriydi o. Belkide gerçek entelektüeli bitirip bastigi yazilariyla degil, yarim kalmis yazilariyla ölçüp tartmak lazim. Yayin sayisi, indeksli dergi, doktora derecesi, isim yapma vs. umurunda degildi onun. Hiçbir zaman bir CV'si olmadi mesela; ki ona da yakismazdi oturup CV'sini çikarmak. Belki de biz intellect'e fazla araçsal, islevsel, çikarsal yaklastigimiz için Ulus'un tavri tuhafti, yersiz yurtsuz idi. Tanil'in da dedigi gibi o sehvetle düsündü; kimi baskalari ise Üniversite As yahut entelektüel-kültürel sermaye piyasasinda yaptiklari rasyonel bir yatirim gibi düsündüler fikri-bilgiyi. Tam da sevisir gibi düsündügü için ?Tanil'in deyisiyle- mevcut üniversite faunasina dahil olamazdi. Ama bir fikir olarak "üniversite"nin sahici ve gayriresmi temsilcisiydi; o fikre bagli oldugu için de, dahil olamasa da asla disinda da olmadi.
Benjamin vaktiyle diyalektikçi için düsünmenin tarihin rüzgarinda yelken açmak oldugunu söylemisti; sözcükler de yelkenlerdi sadece ve çatilip kavram olurlardi. Ulus için de düsünmek yelken açmakti, yelkenleriyle ummana dalmakti. Aramizda olsa severdi belki bu benzetmeyi. Çünkü o da Deleuze gibi kavramlari alet çantasi gibi düsünürdü. Ulus'un düsüncesini sehvetli kilan da buydu. Tutkuyla, hesapsiz, plansiz programsiz yelken açmak. O yüzden de mevcut akademyanin faunasinda ona uymayan bir taraf vardi. Çünkü akademik statükonun istedigi ve dayattigi böyle yelken açmak degil, intellect diyarina yapilan günübirlik turlara yahut paket programlara katilmakti. Nereye gidip ne göreceginizi aslinda bildiginiz, tasarlanmis, cazibesi ve merak uyandiriciligi önceden düsünülmüs ve hatta imal edilmis mekanlara düzenlenen turlar Ulus'a göre degildi. Ve bir yelkenli gibi yalnizdi aslinda. Dostlari, arkadaslari olmasina ragmen. Hep yelkenlisine yanasan balikçilar olmasina ragmen. Yolculugunun çesitli anlarinda ona refakat eden o balikçilari tevazu ve sevecenlikle selamladi; onlara sofrasini açti hep. Ama simdi sormanin vakti geldi: Kaç balikçi, refiki-refikasi onun yelkenlisine yanastiktan sonra kendi limanina dönmenin vaktinin geldigini içinden geçirmedi? Hatta bunun için sabirsizlanmadi? Yanlis anlasilmasin, takalarini limanlarina çevirip onu unuttuklarini söylemiyorum. Zaten unutulamadigi için konusulup durmadi mi hep?
Eser Köker Ulus'u Kibris'a, adaya benzetmisti. Belki yelkenlerini biraz da adaya, adasinin sokaklarina, annesine dönmek için açmisti hep. Kimbilir... Hiç çaktirmadi ki bunu benim bildigim. Tanil'in dedigi gibi herkese yasak olan alanlardi bunlar.
O çok düsünür tanitti bize. Ama baskalari gibi bir acenta-bayi degildi. Deleuzecü degildi; bizzatihi bir baska Deleuze'dü; onun yazdiklarini devam ettirir gibi yazdi. O yüzden de hem üniversiteydi, hem de üniversitenin disi. Daha kalbinin durdugu günün sabahinda onun uzun yillar önce Deleuze-Haudricourt'tan dogru yazdigi dogrudan eylem-dolaysiz eylem bahsi üstüne tekrar okur ve yazarken onun katkisini zihnimde tekrar teslim etmis, onu anmistim. Güya yazdigim seyi okuyacakti da tartisacaktik... Olmadi.
Onun normalligi-bizim normalligimiz derken aklima Ulus'un da sevdigi sinemadan bir örnek geliyor. Bunuel'in Özgürlügün Hayaleti filmi. Orada anlatilan da tersine çevrilmis kodlarin mevcut kodlarin ne kadar kurgusal oldugunu göstermesidir. Belki de Ulus hakkinda bu kadar laf üretilmesinin nedeni tam da bunu öteleme gayretiydi; onun o "tuhaf" görünen salt yogunlugunun verdigi huzursuzlugu giderme gayretiydi belki de... Tipki Bunuel'in filminin sonunda kugunun hapsoldugu hayvanat bahçesi gibi degil mi "kampus" dedigimiz yer de bir sekilde? Ulus da tipki o kugu gibi karistirmadi mi bahçedeki huzur ve nizami?
Evet, o bir hayalet. Marx'in hayaleti, Deleuze'ü hayaleti, Spinoza'nin hayaleti. Ama asil olarak, onun deyisiyle "kanaat toplumundaki" intellect'in hayaleti. Bunuel'in yatak odasindan geçirdigi kugu gibi özgürlügün hayaleti. Hayaletler de esiktedir zaten. Bu dünya ile öte dünya arasindaki esikte. Tipki Ulus'un hayatinda oldugu gibi. Hayaletler de bedensiz ama ruh-duygu olarak vardir. Tipki Ulus'un bedenini yoksamasi ve safi intellect olmasi gibi. Hayaletler de konak sakinlerinin sabit sohbet mevzuudur. Tipki kimi insanlar için Ulus gibi. Ben onun bizi terkettigine inanmiyorum; hayaletler çekip baska yere gitmezler zaten. Ulus'un hayaleti de hep burada, bizimle olacak. Göremesek de hissedecegiz. Onun gibi sehvetle düsündügümüzde gözlügünün üstünden bakip gülümseyecek bize; biliyorum.
----------------------------------------------------------------------------
Gittigi yer her neresiyse, hangi dinin cenneti, hangi hiçlik, hangi ebediyetse, orada kendine mahsus bir statüsü olacagi kesin. Anlayamadiklarimiz, yapamadiklarimiz, beceremediklerimiz için hakkimizi helâl etsin. Ama asil, her neresi ise orasi, ne olur artik kendine iyi baksin.
Tanil BORA'nin yazisindaki son cümle ne kadar manidar...Hem sevgi, hem sitem, belki bir yakaris.
Böylesi degerlerin ne kadar nadir yetistigini ancak yitirdigimizde hatirliyoruz. Ondan ders almamis olduguma o kadar pisman ve ders alamayacagim için o kadar üzüntülüyüm ki.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2007-07-18 10:00:21
Mesaj konusu:
|
|
|
sabah gazetesi pazar ekinde bir yazi vardi ulus bey hakkinda. bazi yazilari bekletirim zaman olmayinca, onui da yeni okuyabildim.
tanimiyorum ama gerçekten degerli bir insanimizi genç yasta kaybetmisiz.
insan onun hakkinda bilgi sahibi oldukça daha çok üzülüyor.
bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. bu kadar çok kisinin kalbinde taht kurduysa mekaninin da cennet olduguna inaniyorum. taraftarlar olarak bilemiyorum ne yapabiliriz onu anmak adina...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Serhan_Mersin
Site Admin
Kayıt: Mar 05, 2005
|
Tarih: 2007-07-18 12:48:36
Mesaj konusu:
|
|
|
Ulus Baker'in GiSAM'da dersini dinlemis olabildigim için ben de kendimi sansli kabul ediyorum. Onun gibisi kesinlikle zor gelir.
Asagida Radikal'den Eray Özer'in 17 Temmuz tarihli yazisi var, Ulus Hoca ve Gençlerbirlikliligi üstüne:
Ulus Baker... Fish knows everything*
Hiç unutamadigim bir futbol yazisi var... 'En çok etkilendigim spor yazilari' siralamasi yapsam ilk bese girer, zirveyi de epey zorlar. isin tuhafi böylesi güçlü, çarpici bir yaziyi kaleme alan kisi bir spor yazari degil, hatta eger yakindan tanimiyorsaniz futbolla bir iliskisi olduguna bile süpheyle bakabileceginiz bir isim. Geçen hafta hayatini kaybeden Ulus Baker ve onun 2002 Mayisi'nda Radikal Futbol'a yazdigi Valeri Lobanovski yazisindan bahsediyorum.
Sadece Lobanovski'nin ardindan onun bir portresini çizmekle kalmamis, modern futbolun tarifini de yapmisti Ulus hoca. Lobanovsky'nin son 'icadi' sevçenko'dan bahsederken yapmisti bunu. Çaktirmadan.
Ulus Baker'in, bir yil boyunca ODTÜ GiSAM'da benim Modern Görsel Sanatlar dersime giren çok sevdigim hocamin arkasindan çok sey yazilip çiziliyor, daha da çok sey yazilir elbet. Ama sanki onun futbolla kurdugu iliski en çok bu sayfaya yakisir gibi geldigi için yaziyorum bunlari. Ayni sayfayi paylastigim ve Ulus hocami benden çok daha iyi taniyan ustalarin affina siginarak...
Her seyi oldugu gibi futbolu da bir baska, alisilagelmisin disinda severdi Ulus hoca. Bir ders esnasinda o ansizin söyleyip sonra unuttugu ödevlerden biri olarak, "Maç yayinlari esnasinda kamera kullaniminin ülkelere ve liglere göre ne gibi farkliliklar gösterdigini inceleyin bakalim" deyivermisti mesela. Geçen yil Galatasaray'in Bordeaux maçinda Fransizlarin kamera kullanimi beni delirttiginde yapmadigimiz bu ödev gelmisti aklima... Aslinda ne kadar hos bir konu degil mi? Sahiden içinde bulundugumuz kültüre, futbol stiline göre degisiyor naklen yayinlarda kamera kullanimi.
Sonra Ankara'da oldugumu ögrendigi bir gün kullanmayi hazzetmedigi telefonundan bir baskasina aratip "Aksam Gençlerbirligi maçina gidelim mi?" deyisi canlaniyor zihnimde, Ulus Baker ve futbol deyince... Adlarini bilmedigi Gençlerbirligi futbolcularini 'siyahiler ve digerleri' olarak ayirmasi geliyor... Gol olunca sorardi ama: "Kim atti?" Sonra doktora tezinin jürisine girmek üzereyken (yani 'normal' bir insanin kalp krizi geçirmesi gereken bir esnada) tam kapida bana rastlayip, büyük bir rahatlik içerisinde "Gençler bu sene ne yapar?" diye sormasi...
Film izlerken izlemiyormus, maç seyrederken ilgisi baska yerdeymis, siz konusurken dinlemek yerine bir seyler düsünerek uzaklara bakiyormus gibi duran Ulus hocamin aslinda hepsini bize çaktirmadan hepimizden çok ama çok daha basarili bir sekilde yapiverdigini belki de biraz geç kalarak 2002 Mayisi'nda Lobanovski yazisini okudugum gün anlayivermistim. Suda dalgin dalgin yüzen bir balik gibiydi Ulus hocam... Kendisini sikan, ait olmadigi bu akvaryumun içinde bütün dünyaya, yasananlarin tümüne kayitsiz bir halde yüzdügünü düsündügünüz anda anlardiniz ki aslinda 'Fish knows everything.' Topragi bol olsun!
* Balik her seyi biliyor. Arizona Dream/In The Death Car
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|