Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-07-16 12:48:38
Mesaj konusu: ingiliz ligleri, takimlari ve oyunculari ile ilgili yazilar
|
|
|
ingiliz amatör liglerinin en üstünde "conference national" olarak adlandirilan lig vardir. bu lig, premier league, league championship, league one ve league two'nun (tümü profesyonel ligler olarak kabul edilir) arkasindan gelir ve tüm ülke çapindadir.
konferans liginin altinda ise kuzey ve güney konferans ligleri yer alir (conference south ve conference north). bu iki ligin altinda ise southern premier league, northern premier league ve isthmian premier league yer alir. tüm amatör liglerin adi genelde sponsorlarinin ismi ile anilir.
amatör liglerden ilk dört basamaktaki profesyonel liglere yükselmek için sampiyon olmak ya da ligi yükselme basamaginda yer almak yetmez. profesyonel ligin gereklerini yerine getirmek gerekir ki en önemli unsur da kulübün stadinin profesyonel lig kurallarina uygun olmasidir. 90larin ikinci yarisinda hep küme düsme potasinda yer alan torquay united, amatör kümede sampiyon olan takimlarin (o zamanlar sadece 1 takim yükseliyordu) stadlarinin lig normlarinda olmamasi sebebiyle kümede kalmistir.
fc united, manchester united'in Glazer'lara satilmasindan sonra taraftarlarca 2005 yilinda kurulmustur ve su anda northern premier league'in bir alt kümesi olan NPL Division One North'ta yer almaktadir. fc united su anda ingiltere ligleri piramidine göre 8. basamakta yer almaktadir. geçen sezonun seyirci ortalamalarina bakildiginda fc united, toplamda 92. sirada yer almaktadir (ingiltere'de premier league'de 20, arkasindan gelen üç profesyonel ligde de 24'er takimdan toplam 92 profesyonel takim bulunmaktadir).
taraftarlarca kurulan kulüpler arasinda en kaydadeger hikaye afc wimbledon'un hikayesidir. 2002 yilinda wimbledon fc'nin sahipleri kulübü 70 mil uzaga, milton keynes'e tasimislar ve taraftarlarin çok sevdigi kulüp menejerinin (yani teknik direktör) görevine son vermislerdir. bunun üzerine taraftarlar, afc wimbledon'u kurmuslardir. afc wimbledon'a süpriz bir de sponsor bulunmustur: eski championship manager, su andaki football manager oyun serisini yapan si games. afc wimbledon su anda isthmian premier league'de yer almaktadir (ingiliz ligleri piramidinde 7. basamak) ve geçen sezonu (3 puani da silinmistir) sampiyon hampton & richmond'un 7 puan gerisinde 5. olarak tamamlamistir. 2, 3, 4 ve 5. takimlar arasinda oynanan play off maçlarinda ise basarili olamamistir. milton keynes'e tasinan takim da ismini milton keynes dons olarak degistirmistir ve league two'da (4. lig) yer almaktadir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-07-16 13:22:53
Mesaj konusu:
|
|
|
afc wimbledon, ilk olarak fc wimbledon adi ile kurulmak istenmis, ancak bi isim milton keynes'e tasinan wimbledon fc'nin adi ile fazla benzediginden futbol federasyonu'nun londra subesi tarafindan reddedilmistir. daha sonra kurucular, kulübün adini AFC Wimbledon olarak tescil ettirmislerdir. afc'nin açilimi association football club olsa da "a fans' club" yani "bir taraftar kulübü" açilimi daha çok kabul görmüstür.
sonradan ismini milton keynes olarak degistiren eski kulüp, uzun süren tartismalar sonucunda eskiden alinan tüm kupalari London Borough of Menton'a (borough ilçe, kasaba anlamina gelir) bagislamayi kabul etmistir. ayrica wimbledon fc ile ilgili tüm marka haklari da ayni ilçe/kasaba'ya devredilmektedir. menton bu haklari elde eder etmez afc wimbledon'a aktaracaktir.
konu ile ilgili afc wimbledon'un resmi sitesinde asagidaki açiklama yapilmistir:
The supporters of AFC Wimbledon believe that our club is a continuation of the spirit which formed Wimbledon Old Centrals in 1889 and kept Wimbledon Football Club alive until May 2002. We consider that a football club is not simply the legal entity which controls it, but that it is the community formed by the fans and players working towards a common goal. We therefore reproduce the honours won by what we believe was, and will always be, 'our' club, in our community.
türkçesi ise söyle:
AFC Wimbledon taraftarlari kulübümüzün Wimbledon Old Centrals tarafindan 1889'da olusturulan ve Wimbledon FC tarafindan 2002 yilina kadar sürdürülen ruhun devami oldugunu düsünmektedirler. Biz bir futbol kulübünün sadece yasal olarak olusturulan bir tüzel kisilikten olusmadigini, ortak bir hedef çerçevesinde hareket eden taraftarlar ve futbolcular tarafindan olusturulan bir topluluk oldugunu düsünüyoruz. Bu yüzden bu kupalarin her zaman bizim olduguna inandigimiz ve bizim olarak kalacak kulübümüze ve toplulugumuza ait oldugu inancindayiz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-07-16 13:47:12
Mesaj konusu:
|
|
|
bir de vefa örnegi verelim. 1994 - 2001 yillari arasinda wimbledon fc formasi giyen (toplam 285 maç) jamaika milli takiminda da 14 kez forma giyen marcus gayle, 2007 - 2008 sezonunda afc wimbledon'a dönmüstür. yeni kulübün kurulum sürecinde tüm eski futbolculara yapilan çagriya verilen cevaplardan biri de bu olmustur.
marcus gayle, 1996-1997 sezonunda fa cup'ta (federasyon kupasi) manchester united'i eleyen golü atmistir, belki benim gibi hatirlayan vardir.
wimbledon fc, milton keynes'e tasinma karari alindiktan 1 sezon sonra bunu gerçeklestirmis ancak selhurst park'ta oynadiklari son sezon taraftarlarin boykotu sebebiyle iflas etmis ve kayyuma devrolmustur.
afc wimbledon'un kurulusunu takip eden iki sene içinde kulüp iki kere sampiyon olurken ayni süre içinde milton keynes'e tasinan takim iki defa küme düsmüstür.
milton keynes'e tasinan takim, bir de rekora sahiptir. ingiliz liglerinde (ilk dört basamaktan bahsediyoruz) bir sezonda en fazla maç kaybeden ikinci takimdir (33 maglubiyet).
wimbledon fc'nin milton keynes'e tasinma kararinin arkasindaki sebep maçlarina yeterince seyirci çekememesidir. ancak tasinma gerçeklestikten sonra da maça gelen seyirci sayisinda kayda deger bir artis olmamistir.
sonuç ise tarihine ve kulübüne sahip çikan taraftarlar kulübün ruhunu yasatmaya devam etmisler, en sonunda da resmen wimbledon fc'nin devami olarak kabul görmüslerdir.
eklemek gerekli. afc wimbledon ilk kuruldugunda daha sponsoru ya da stadi bile yokken binlerce kombine bilet ve çok fazla ürün satarak kulübe gelir saglanmis, si games'in destegi de bunun üstüne eklenince kulüp bugünlere gelmistir. afc wimbledon'un tüm yas gruplarinda kadin ve erkek olmak üzere 25 ayri futbol takimi bulunmaktadir. bayan takimi da ingiltere'de ikinci seviyedeki ligde mücadele etmektedir.
kurulusundan beri takip ettigim takimin önimizdeki yillarda ingiltere liglerine (ilk dört basamaktan bahsediyorum) dönecegine inaniyorum. "crazy gang" (çilgin çete) olarak anilan takimi tekrar premier league'de görmeyi çok isterim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-07-16 14:05:55
Mesaj konusu:
|
|
|
yazmaya doyamadim...
crazy gang olarak anilan wimbledon takiminin kaptanligini vinnie jones yapmaktaydi.
futbolu biraktiktan sonra basarili bir aktör oldu. ilk filmi 'lock, stock and two smoking barrels"tan sonra snatch, swordfish, gone in sixty seconds'un da arasinda bulundugu toplam 35 filmde rol aldi.
otobiyografisi olan "vinnie" adli kitap ise 1999'da yayinlandi ve vinnie jones'in da kariyerinin sonunu getirdi. orman kanunlarina olan bagliligini ifade eden vinnie, takim arkadaslarina yapilan kasitli faullerin intikamini almaya her zaman hakki oldugunu anlatmisti.
vinnie, bir maçin 5. saniyesinde sari kart görmeyi basararak tarihe de geçmistir. ayrica kendisi gibi olaylariyla taninan paul gascoigne'in testislerini avuçlayarak ününe ün katmistir.
su anda 42 yasinda olan vinnie jones, futbola dönmek istedigini de belirtmistir. adres olarak ise benim de yaklasik 20 yildir taraftari oldugum, tarihinde ilk defa 3. ligde oynayacak olan leeds united'i göstermistir. ben de heyecanla vinnie'yi leeds united formasiyla görmeyi bekliyorum. yasi geçmis de olsa leeds united'in aradigi lider kisi olacaktir. eh, yardimci antrenör gustavo poyet bile lisansini tekrar çikarip futbola dönmeyi planlarken vinnie jones da kesinlikle takima yakisir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ermanpulgat
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2006
|
Tarih: 2007-07-16 15:25:37
Mesaj konusu:
|
|
|
"orcanyigit"]yazmaya doyamadim...
crazy gang olarak anilan wimbledon takiminin kaptanligini vinnie jones yapmaktaydi.
futbolu biraktiktan sonra basarili bir aktör oldu. ilk filmi 'lock, stock and two smoking barrels"tan sonra snatch, swordfish, gone in sixty seconds'un da arasinda bulundugu toplam 35 filmde rol aldi.
otobiyografisi olan "vinnie" adli kitap ise 1999'da yayinlandi ve vinnie jones'in da kariyerinin sonunu getirdi. orman kanunlarina olan bagliligini ifade eden vinnie, takim arkadaslarina yapilan kasitli faullerin intikamini almaya her zaman hakki oldugunu anlatmisti.
vinnie, bir maçin 5. saniyesinde sari kart görmeyi basararak tarihe de geçmistir. ayrica kendisi gibi olaylariyla taninan paul gascoigne'in testislerini avuçlayarak ününe ün katmistir.
su anda 42 yasinda olan vinnie jones, futbola dönmek istedigini de belirtmistir. adres olarak ise benim de yaklasik 20 yildir taraftari oldugum, tarihinde ilk defa 3. ligde oynayacak olan leeds united'i göstermistir. ben de heyecanla vinnie'yi leeds united formasiyla görmeyi bekliyorum. yasi geçmis de olsa leeds united'in aradigi lider kisi olacaktir. eh, yardimci antrenör gustavo poyet bile lisansini tekrar çikarip futbola dönmeyi planlarken vinnie jones da kesinlikle takima yakisir.
abi ellerine saglik bir futbol takiminin biyografisi gibi okudum marcus gayle döndü'yü görünce aha da vinnie Jones da dönse bari dedim altta cevabimi aldim. ben de Leeds hastasiyimdir da hatta Londra'da ortalikta deliler gibi beyaz düz 2001-02-03 sezonunun (efsane kadro) formasini sorustururken baya da bi ters bakis yedim.
ooff kadroya bak Dennis Wise (Hala menajer di mi bu arada?), Gus Poyet, Vinnie Jones. eh bi roy keane eksik. hepsi oynasa maç basina 3ü kirmizi görüp atilir heralde.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-07-17 09:41:05
Mesaj konusu:
|
|
|
valla benden baska ilk defa bir leeds united taraftari görüyorum türkiye'de erman
roy keane sunderland'in menejeri su anda. premier league'e geri döndüler.
leeds united'in basinda ise dennis wise var, yardimcisi da gustavo poyet.
belki takip etmemissindir, yakin geçmiste olanlari yazayim.
leeds united'in su andaki sahibi ken bates. chelsea'yi abramovic'e satan adam. chelsea de malum kanli biçakli oldugumuz takim. garip isler. leeds'in eski sahibi peter ridsdale de cardiff'in basinda, ki her cardiff maçinda olay çikti son iki sezonda. garip olan ise sabikali leeds taraftarlarinin degil, cardiff taraftarlarinin olaylari baslatmalari.
leeds united, geçen sezon son haftaya girilirken kayyuma devroldu, yani iflasini açikladi. ken bates çakalca kulübün iflasini açiklayip, iki saat içinde de yeni kurdugu sirketle takimi geri satin aldi. bu satista kulübün 7.7 milyon pound olan vergi borcu karsiliginda 77000 pound ödemeyi taahhüt etmisti. daha sonra ingiliz gelirler idaresi satisi durdurdu. ken bates teklifini 616000 pound'a çikardi (1 pound'da 8 pence), ancak kulüp geçtigimiz hafta tekrar satisa çikarildi. ayrintilari açiklanmayan ihale yine ken bates'te kaldi ancak diger teklif sunanlar yine mahkemeye gidecek gibi duruyorlar.
takim tarihinde ilk defa 3. seviyede bir ligde mücadele edecek. tam transfer döneminde kayyuma devroldugu için de takima transfer yasagi geldi. bu yasak geçtigimiz hafta sona erer ermez oyuncu satislari basladi. david healy fulham'a, robbie blake ise burnley'e gitti. daha önce de sözlesmesi biten yaklasik 10 oyuncu takimdan ayrilmisti. bunlarin arasinda en büyük kayip, geçen sezon takima kisa vadeli bir kontratla gelen ve az daha takimi kümede tutan kaleci casper ankergren. bu sezon takim yine alt yapidan gelecek oyunculara bel baglamis durumda.
herseye ragmen su anda geçtigimiz sezona göre daha fazla kombine satilmis durumda ki bu satislarin daha da artmasi öngörülüyor. üç sezon önce 100 milyon pound'un üstünde olan borç da 30 milyon pound'a indirilmis durumda. bu süreçte takimin stadi elland road ve antrenman tesisleri top arch da satildi ve leasing yolu ile geri alindi. valencia ile sampiyonlar ligi yari finali oynayan kadrodan kalan tek oyuncu gary kelly de 10 sezonun sonunda takimdan ayrildi (5 yillik kontratinda takimda bu kontratin sonuna kadar kalirsa alacagi prim sebebiyle kaptan takimdan ayrilmamisti)
aslinda bu da önemli bir ipucu gençlerbirligi gibi takimlar için. ingiltere'de kulüpler oyuncularina uzun vadeli kontratlar önerirlerken hep kontratin sonuna kadar kulüpte kalinmasi durumunda bu oyunculara ek bir prim verirler.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-07-17 10:40:16
Mesaj konusu:
|
|
|
ziya abi ian rush ile (de) ilgili güzel bir yazi yazmis. ben de iki satir karalayayim dedim...
Match! adinda ingiliz futbol dergisi vardir, 1994-1997 arasinda her hafta alip takip ettigim.
ian rush ile bir röportaj vardi. baslik "bir golcü'nün özellikleri"
sanirim 10-12 madde vardi. aklimda kalan iki tanesi...
rush, bir golcünün agzinin iyi laf yapmasi gerektigini söylüyordu. defans oyunculari ile maç sirasinda hep muhabbet (!) edermis. tabii onlar cevap vermeye çalisirken ben topu alip gitmis, gol atmakla mesgul olurum diyordu.
saydigi tüm özelliklerin en önemlisi ise hiç beklemeyecegimiz bir seydi: biyik!
iyi golcü biyikli olur demisti rush. baksaniza benim biyigim var, john aldridge'in biyigi var. ikimiz de çuval dolusu gol atiyoruz.
1996 - 1997 sezonunda ise leeds united'da forma giymisti rush. bir sezon için de olsa kendisini beyaz forma ile izlemek nasip olmustu. 36 maçta sadece 3 gol atabilmisti ama rush bizim takimda da forma giydi diyebiliyoruz simdi.
aldridge demisken, rush basarili bir menejer olamadi (henüz) ancak diger biyikli arkadasi john aldridge'in akillara zarar bir basarisi var. 1999 - 2000 yilinda çalistirdigi tranmere rovers (o zamanlar simdi league championship olarak anilan ikinci ligde idi takim) ile lig kupasi finaline kalmisti. takimin en önemli özelligi ise mali durum yetersizligi sebebiyle kadrodaki biri hariç tüm oyuncularin herhangi bir transfer ücreti ödenmeden alinmis olmasiydi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ermanpulgat
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2006
|
Tarih: 2007-07-17 12:02:35
Mesaj konusu:
|
|
|
"orcanyigit"]valla benden baska ilk defa bir leeds united taraftari görüyorum türkiye'de erman
roy keane sunderland'in menejeri su anda. premier league'e geri döndüler.
leeds united'in basinda ise dennis wise var, yardimcisi da gustavo poyet.
belki takip etmemissindir, yakin geçmiste olanlari yazayim.
leeds united'in su andaki sahibi ken bates. chelsea'yi abramovic'e satan adam. chelsea de malum kanli biçakli oldugumuz takim. garip isler. leeds'in eski sahibi peter ridsdale de cardiff'in basinda, ki her cardiff maçinda olay çikti son iki sezonda. garip olan ise sabikali leeds taraftarlarinin degil, cardiff taraftarlarinin olaylari baslatmalari.
leeds united, geçen sezon son haftaya girilirken kayyuma devroldu, yani iflasini açikladi. ken bates çakalca kulübün iflasini açiklayip, iki saat içinde de yeni kurdugu sirketle takimi geri satin aldi. bu satista kulübün 7.7 milyon pound olan vergi borcu karsiliginda 77000 pound ödemeyi taahhüt etmisti. daha sonra ingiliz gelirler idaresi satisi durdurdu. ken bates teklifini 616000 pound'a çikardi (1 pound'da 8 pence), ancak kulüp geçtigimiz hafta tekrar satisa çikarildi. ayrintilari açiklanmayan ihale yine ken bates'te kaldi ancak diger teklif sunanlar yine mahkemeye gidecek gibi duruyorlar.
takim tarihinde ilk defa 3. seviyede bir ligde mücadele edecek. tam transfer döneminde kayyuma devroldugu için de takima transfer yasagi geldi. bu yasak geçtigimiz hafta sona erer ermez oyuncu satislari basladi. david healy fulham'a, robbie blake ise burnley'e gitti. daha önce de sözlesmesi biten yaklasik 10 oyuncu takimdan ayrilmisti. bunlarin arasinda en büyük kayip, geçen sezon takima kisa vadeli bir kontratla gelen ve az daha takimi kümede tutan kaleci casper ankergren. bu sezon takim yine alt yapidan gelecek oyunculara bel baglamis durumda.
herseye ragmen su anda geçtigimiz sezona göre daha fazla kombine satilmis durumda ki bu satislarin daha da artmasi öngörülüyor. üç sezon önce 100 milyon pound'un üstünde olan borç da 30 milyon pound'a indirilmis durumda. bu süreçte takimin stadi elland road ve antrenman tesisleri top arch da satildi ve leasing yolu ile geri alindi. valencia ile sampiyonlar ligi yari finali oynayan kadrodan kalan tek oyuncu gary kelly de 10 sezonun sonunda takimdan ayrildi (5 yillik kontratinda takimda bu kontratin sonuna kadar kalirsa alacagi prim sebebiyle kaptan takimdan ayrilmamisti)
aslinda bu da önemli bir ipucu gençlerbirligi gibi takimlar için. ingiltere'de kulüpler oyuncularina uzun vadeli kontratlar önerirlerken hep kontratin sonuna kadar kulüpte kalinmasi durumunda bu oyunculara ek bir prim verirler.
abi eline saglik,
iste hafif tabirle "tatli sert" ,futbolculari (Keane, Wise, Jones) bir takimda toplayim dedim fantezimde. gerçi Taggart fena dövmüstü Wise i bi zamanlar ama olsun onu da aliriz kadroya.
iste leeds taraftarligi var da baska takimlara da sempatim var tabi. ama ben açikçasi Leeds taraftarinin ve sehrinin imaji fazla hos olmadigi için çekinirdim bu sempatizanliktan. Gerçi istanbul'da en azili holiganlar türkiye'ye dayanamadi iki tanesi öldürüldü.. Cardiff maçlarinda çikan olaylari da Cardiff liler çikarmis. adamlarin Leeds'lilerin günahini mi aliyoz ne? :)
Bu arada Leeds'in suanki kadrosunda 17 sözlesmeli futbolcu oldugu için , 3 transfer yapma hakki verilecekmis diye okudum bi yerlerde. hadi bakam hayirlisi
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-07-17 12:06:31
Mesaj konusu:
|
|
|
ingiltere süper liginin bugünkü ününe kavusmasinda en önemli isimlerden biri süphesiz Eric Cantona’dir. Cantona ile ilgili birkaç satir yazmak istedim.
Cantona, modern futbolun bence gelmis geçmis en önemli oyuncularindandir. Pele’yi eski görüntülerden, Maradona’yi ise canli yayinlarda izlemis biri olarak diyebilirim ki Cantona’yi izlemek bana her zaman daha büyük keyif vermistir.
Eric the King (Kral Eric), yakin geçmisteki en yetenekli, ancak en fazla tartisilan oyunculardan biridir. Herkes onu Manchester United - Crystal Palace maçinda oyundan atildiktan sonra kendisine hakaret eden Matthew Simmons adli taraftara attigi kung-fu tekmesi ile hatirlar. Halbuki bu Cantona’nin en ciddi olayi olmaktan çok uzaktir (en medyatik olayi olsa da).
Eric Cantona, ingiltere’ye 1992’de geldiginde aslinda futbolu birakmistir. 1991’de Nimes formasi giyerken maöin hakemine kizarak elindeki topu firlatmis ve sahayi terk etmistir (görüntüsünü bulamadim ama hakemin kartini beklemeden sahayi terk ettigini bizzat görmüstüm). Fransa Futbol Federasyonu’nun kendisine verdigi bir ay futbol oynamama cezasini begenmeyen Cantona, kendisine ceza veren komite üyelerini özellikle uykuda olduklari saatleri seçerek tek tek aramis ve kendilerine nazikçe (!) “aptal” olduklarini söylemis, akabinde de cezasi iki aya çikarilmistir. Buna iyice sinirlenen Eric, 1991’de futbolu biraktigini açiklamistir. Kendisini yogun ugraslar sonucunda futbola dönmeye ikna eden isim ise o dönemdeki Fransa Milli Takimi’nin basindaki Michel Platini’dir.
Platini’nin israrlari sonucunda sansini ingiltere’de denemeye karar veren Eric Cantona, adaya Sheffield Wednesday ile antrenmanlara çikmak ve denenmek üzere gelir. Wednesday, Cantona’yi deneyecegini düsünürken araya giren Leeds United, Cantona’yi renklerine baglar. Sonuç ise aslinda kimsenin beklemedigi sekilde gelisir. Premier League’in kurulusundan önceki son birinci lig sampiyonlugunu daha bir sezon önce bu lige çikan Leeds United kazanir. Ertesi sezon basinda Liverpool ile oynanan Charity Shield (lig sampiyonu ile federasyon kupasi sampiyonunu karsi karsiya getiren maç) maçinda ise Leeds United, Liverpool’u 4-3 yenerken, Cantona hat-trick yaparak yildizlasir. Leeds United’in (halen sevgi ile anarken bir yandan da nefret ettigim) hocasi Howard Wilkinson, Eric Cantona’yi inanilmaz zeki bir hareketle 1.2 milyon pound’a Manchester United’a satar (ki bu futbol tarihinin muhtemelen gelmis geçmis en dogru, en iyi ve en kelepir transferidir).
Eric’li yillarinda Manchester United, bes sezonda dört kere lig sampiyonu olurken, iki kere lig sampiyonlugu – federasyon kupasi dublesini yapmayi basarir. 25 Ocak 1995’te Crystal Palace maçindaki uçan tekmesi Cantona’ya 1 gece hapis, 120 saat kamu hizmeti ve 7 ay futboldan men cezasi getirir. Cantona, bunu bile kullanmayi bilecek kadar zekidir. Cantona’nin yoklugunda Manchester United, sampiyonlugu Blackburn Rovers’a kaptirmistir (bu, Cantona’nin ingiltere’de sampiyonluk yasamadigi tek sezondur). Ancak Eric, futboldan uzak kaldigi sirada Nike’in reklam yildizligini yaparak gerek kendisinin gerekse kulübünün ününe ün katmistir. Cantona’nin cezasinin bitisi, Cantona’nin o döneme kadar yer aldigi reklam kampanyalarinin en önemlisine sahne olur. Nike’in reklaminda Eric, çikis tünelinin sonundaki basamaklarin önünde yakasini dikmis sekilde durmaktadir. Yerde ise demir parmaklikli bir kapi gölgesi vardir ve kapi yari açiktir. Reklam spotu ise söyledir: They punished him for his mistakes. Now it’s somebody else’s turn (Onu hatalari için cezalandirdilar. simdi sira baskasinda). Yakasini dikerek dünya çapinda bir akimi baslatmis olan Eric, hakimin kim oldugunu göstermeyi kafasina koymustur. Gösterir de, Manchester United, takip eden iki sezonda da sampiyonlugu kazanir. Akabinde de Eric Cantona, 31 yasinda futbolu birakir.
Eric Cantona, Alfredo Di Stefano, George Best ve Ryan Giggs gibi yildiz isimlerle bir ortak özellik tasimaktadir. Kariyeri boyunca hiç Dünya Kupasi’nda mücadele etmemistir. Milli takim kariyeri de çok parlak degildir. 1988’de bir milli maç sonrasi Fransa takiminin basindaki Henry Michel’e ettigi hakaret dolu sözler sonucunda milli takimdan atilmistir. Ancak Cantona’yi milli takimdan uzaklastiran Henry Michel’in sonu pek iyi olmaz ve kendisi kovulur. Yerine geçen Michel Platini’nin ilk isi Cantona’yi milli takima geri çagirmak olur. Euro 92’de Fransa milli takiminin forvet hatti rüya gibidir: Eric Cantona – Jean Pierre Papin. Sonuç ise hüsran olur. Fransa tek bir maç kazanamadan kupaya veda eder. isveç ile 1-1, ingiltere ile 0-0 berabere kalan Fransa, son maçinda kupayi kazanacak olan Danimarka’ya Lars Elstrup’un 87. dakika’da attigi gol ile 2-1 yenilerek veda eder (maç berabere bitseydi Fransa gruptan çikiyordu, bunu eklemek gerekli). Bir sonraki turnuva 1994 Dünya Kupasi’dir. Fransa gruplardaki son iki maçinda evinde önce grupta galibiyeti olmayan israil, sonra da Bulgaristan ile oynayacaktir. israil, Fransa’yi deplasmanda 3-2 yenerek inanilmaz bir sonuca imza atar. Son maçta Fransa’ya 1 puan yeterli olacaktir. Maç 1-1 berabere devam etmektedir. Maçin son dakikasinda David Ginola, orta sahada topu kimseye pas vermeyerek bir hata yapar ve baslayan kontra atagi Emil Kostadinov gole çevirir. Maç biter ve Cantona sahneye çikar. Topu kaptiran Ginola’ya sahanin ortasinda “girisir”! Bu maç, Cantona, Ginola ve Papin’in milli takim kariyerlerindeki son maç olur.
Futbol hayatini sonlandirdiktan sonra Cantona plaj futboluna merak sarar. 2005’te düzenlenen ilk plaj futbolu dünya kupasinda Fransa’nin basindadir ve kupayi, bu sporun en önemli ülkesi olan Brezilya’nin evinde kazanmayi basarir.
Nike’in reklam yildizi olan Cantona, halen bu markanin reklam filmlerinde oynamaya devam etmektedir. Cantona’nin ingiliz futbolu için önemini ise asagidaki reklam çok iyi açiklamaktadir:
[img:9eb83f7561]http://img503.imageshack.us/img503/1425/ericcantonanikeub9.jpg[/img:9eb83f7561]
('66 ingiliz futbolu için önemli bir yildi. Eric dogmustu)
(1966'da dünya kupasini kimin kazandigini hatirlayalim)
iki de video koyalim
[url]http://www.youtube.com/watch?v=4xFDcB7IS4M[/url]
[url]http://www.youtube.com/watch?v=psUK_CyAeCs[/url]
gol sevinçlerine dikkat ediniz...
vakti olanlar için de uzun bir video. cantona'nin 10 golü var.
[url]http://www.youtube.com/watch?v=88c35LiGYnI[/url]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-07-17 12:10:27
Mesaj konusu:
|
|
|
"ermanpulgat"]
Gerçi istanbul'da en azili holiganlar türkiye'ye dayanamadi iki tanesi öldürüldü..
ben yari final kuralari çekilirken galatasaray'in çikmasi için dua ettim. çikinca da mutluluktan uçmustum. maça gittigimde leeds united taraftarlarinin arasina nasil girecegimin hesabini yaparken olaylar oldu. annem ve babam leeds united'a olan sevgimi bildiklerinden maça gidecegimi de tahmin etmislerdi. olaylardan sonra ikisi ayri ayri arayip çok yogun baski yaparak sami yen'e gitmemem konusunda beni ikna ettiler. yoksa oradaydim yani...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
seyhun_akar
Site Admin
Kayıt: Mar 16, 2003
|
Tarih: 2007-07-18 13:05:50
Mesaj konusu:
|
|
|
SEVGiLi ORCAN PAYLAsIMLARININ DEVAMINI BEKLiYORUZ..
yazicidan cikitiyla bu bilgiler kütüphanede saklanir.. benim cok hosuma gitti.. futbol kültürüne merakli biri olarak bu tür marjin gelismeler oldukca ilgi cekici..
aman diyem devamini getir..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2007-07-18 13:56:43
Mesaj konusu:
|
|
|
Robbie Fowler - Liverpool'un, ozellikle kop tribunun efsanesi...
[quote:734bc52965]iste size Ugur Meleke ' nin yazisi...
The Guardian'la 4 Eylül 2005'te yaptigi röportajda, neredeyse bütün Liverpool taraftarlarinin içinde yasayabilecegi kadar gayrimenkule nasil sahip oldugu soruldugunda anlasilmis, Robbie Fowler'in sirri... "Beckham, Rooney, Gerrard, Scholes, Cole, McManaman, Ferdinand... Hepimizin ortak bir yani var: Çocuklugumuzun sosyal konutlarda, kisitli imkanlar içinde geçmesi. Belki de o futbol topunun pesinden bu kadar iyi kosabilmemizin nedeni de bu... Çocukken ona sahip olamamis olmamiz "
9 Nisan 1975'te Liverpool'un asagi mahallelerinden Toxteth'de dogmus Robert Bernard "Robbie" Fowler. Annesi ve babasi da, hatta onlarin babalari ve dedeleri de daha ziyade suç oraninin yüksekligi ve egitim seviyesinin düsüklügü ile taninan Toxteth'lilermis. Fowler'in UEFA Kupasi'nda Brann Bergen'e attigi golden sonra formasinin altinda yazan "isten çikarilan Liverpool'lu 500 liman isçisine destek verin " mesajindaki kiymet bilirligin nedeni, babasinin gündelik islerde çalisarak kardeslerine bakmaya çalismasi gerçeginde gizli...
Aslinda Robbie ve 3 kardesi gerçekte hiçbir zaman bir aile sahibi olamamislar, çünkü bir dargin bir barisik yasayan anne ve babasi hiç evlenmemis. 1993'te Anfield'a ilk kez çikip Lig Kupasi'nda Fulham'a 5 gol birden atinca da, o sirada annesinin evinde kaldigi için sevincini sadece onunla paylasabilmis genç Robbie... 1 yil sonra babasinin da tribünde oldugu maçta Arsenal'e karsi 4 dakika 32 saniye içinde yaptigi hat-trickse halen Premier Lig tarihinin en hizli üçlemesi olarak tarih kitaplarindaki yerini koruyor.
1994-1995 sezonunun basinda henüz 19 yasinda iken Liverpool'la yaptigi 5 yillik kontrat, onu ingiliz spor tarihinin en genç milyoneri yapti. Sonraki 3 yil boyunca her sezon 30'un üstünde gol atma basarisiyla yetinmedi Fowler, sempatik ve hassas tavirlariyla da tek kanalli dönemin Avrupa'dan Futbol'unun da yildizi olmayi sürdürdü. Gerek 24 Mart 1997'de Arsenal karsisinda lehine verilen haksiz penaltiyi bilerek kaleci Seaman'a nisanlamasi, gerekse ayni sezon gol sevinci için kendisine kosan taraftari korumak için polisin üstüne atlamasi üzerine, KOP tribünleri, daha 20'li yaslarinda gelmis geçmis en büyük Liverpool efsanelerinden biri olan Fowler'a "saint" (aziz) unvanini verdi.
"Aziz" Fowler, büyük dostu McManaman'la birlikte satin aldigi atlara, sirf yaris anlaticilarina zorluk olsun diye "some horses" (bazi atlar) ve "another horse" (baska bir at) isimlerini verecek kadar zeki ve esprili bir adam... Kaydettigi bir gol sonrasi orta sahaya dogru kosan hakemin ayagi takilip düsünce, onun üstüne atlayip hakemi de gol sevincine dahil edecek kadar da eglenceli... Saha çizgilerinin beyaz tozunu burnuna çeker gibi yaparak Everton'li uyusturucu kullanan futbolculara mesaj vermeye kalkacak kadar cüretkar ama korner diregini mikrofon olarak kullanip taraftarla sarki söyleyerek golü kutlayacak kadar da sevimli...
Kendisine soru soran bir paparazziye neden saldirdigi veya Chelsea'li Graeme Le Saux'ya neden hakaret ettigi soruldugunda ise, "Hiç rol yapmadim" diyor Robbie... "Adanin en popüler ve en çok kazanan futbolcusu oldum, ama hâlâ Macca (Steve McManaman) ile birlikte yan komsunun bahçesinden elma çalmak istiyoruz. 30 yasindayim, 3 kizim var, ama Toxteth'teki günlerimden hiçbir farkim yok".
Zaten geçtigimiz 25 Mayis'ta Liverpool'un Milan'la oynadigi sampiyonlar Ligi finali için istanbul'a sessiz sedasiz gelip, maçi herhangi biri gibi taraftarlarla birlikte tribünden izlemesi de anlatiyor her seyi... Robbie, o günden beri bil ki, ben de, biz de, senin evinde yasiyoruz!
Adalet lütfen!
Fair play! Yani "adil oyun", futbolun popüler slogani... Seyirci, maçlara sadece takimina destek vermeye gelerek, sporcu centilmen ve erdemli bir biçimde sahada mücadelesini vererek, yazar da oyunun güzelligini ve sporun sosyal hayata olumlu tesirini yazarak katki yapacak oyunun adillesmesine... Ama geçtigimiz hafta Highbury'de Arsenal-Wigan kupa maçini Arsenal'in 2-1 kazanip elenmesi adaletsizligine taraftarin, sporcunun, yazarin çizerin yapabilecek hiçbir seyi yok.
FIFA'nin esit puanli takimlari ayirmada her turnuvada farkli bir kistas kullanarak nasil bir karmasaya yol açtigini yazmistik daha önce... Bu karmasanin bir baska neticesi de, iki ayakli kupa maçlarinin uzamasi halinde ortaya çikan belirsizlik. ingiltere Lig Kupasi yari finalinde Wigan ilk maçi, Arsenal de ikinci maçi ayni skorla 1-0 kazandilar. Highbury'deki maç, haliyle uzatmaya gitti. Uzatmalarda Arsenal ve Wigan birer sayi daha buldular, ve maalesef turu geçen Wigan oldu. Çünkü deplasman golü avantaji uzatmalarda da hâlâ geçerli... "isviçre ile 180 dakika sonunda 4-4 berabere kaldik, ama elendik" demisti sevgili Mehmet Demirkol ... Bence de, normal sürede deplasman golü avantaji bile tartisilmasi gerekirken, uzatmalara gitmis bir müsabakada hâlâ dis sahada atilan golün avantaj sayilmasi, en hafif ifade ile "saçmalik"... Oyunun gerçekten adil olmasini istiyorsaniz, kurallari koyarken adil olmalisiniz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2007-07-18 14:00:51
Mesaj konusu:
|
|
|
Fowler'in UEFA Kupasi'nda Brann Bergen'e attigi golden sonra formasinin altinda yazan "isten çikarilan Liverpool'lu 500 liman isçisine destek verin " mesaji...
[img:451d8eff43]http://img529.imageshack.us/img529/1575/fowler31awse1.jpg[/img:451d8eff43]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
orcanyigit
Site Admin
Kayıt: Oct 08, 2003
|
Tarih: 2007-09-11 12:56:49
Mesaj konusu:
|
|
|
18 yillik bir leeds united taraftari olarak olan biteni gun gun oldukca yakinen takip ediyorum. ah vah edilecek bir durum kalmadi artik ortada. federasyon uyeliginin dusurulmesi acikcasi bir anlam da ifade etmiyor. sadece federasyon toplantilarinda oy verme hakkimiz elimizden alindi. bir de FA Cup finali icin kulubumuze bilet ayrilmayacak. Ayni federasyon uyesi takimlar, Leeds United'in gectigimiz sene kayyum'a gecip geri satilmasi ile ilgili usulsuzluk oldugu gerekcesiyle %75 Leeds United aleyhine oy kullanarak kulubun bu sezon -15 puan ile lige baslamasina sebep oldular (gecen sezon sonunda da 10 puani silinmisti kulubun).
Ken Bates (Abramovic'e Chelsea'yi satan adam, su anda Leeds United'in sahibi) sutten cikmis ak kasik degil, hatta kendisini sevmem ve de kulubun su andaki durumunda onun da payi var, kume dusmeden de cozulebilirdi sorunlar, ama nedense bir sene beklemeyi
tercih etti ve bir alt lige indi kulup.
Su anda 5 mac sonunda 5 galibiyet ile 0 puanla sonuncu durumda Leeds United League
One'da (ustten sayarsak 3. lig). bir galibiyet daha alinca 5 sira yukari tirmanabilecek takim. ayrica ingiliz liglerinde (ilk 5 siradaki ligler) puan kaybi olmayan baska takim yok su an itibariyle.
Takimin basinda Denis Wise var, yardimcisi ise Gustavo Poyet. Takimin transfer yasagi ligin baslamasina 6 gun kala kaldirildi. Bu yasaga ragmen Leeds United'a gelmek icin baska takimlara transfer olmayan futbolcular oldu. Halen 10'un ustunde oyuncu alinmis bulunuyor ve de takima takviye yapilmaya devam ediliyor.
Deli mi bu futbolcular, ne isleri var premier league'den championship'ten kalkip league one ekibi Leeds United'a transfer oluyorlar diyen olursa da halen futbolu seven futbolcularin varliginin ispatidir bu. tarihe gecmek isteyen oyuncular leeds united'i tercih ettiler. peki nasil mi olacak? Leeds United'in ortalama seyirci sayisi su anda Wigan, Fulham, Reading ve en sasirticisi Middlesborough'tan daha yuksek. Her mac da seyirci sayisi artiyor. Icerde oynanan uc mactaki katilim sirasiyla soyle oldu:
Southend 24,036
Luton 26,856
Hartlepool 26,877
Sozun ozu, Leeds United, cok kisa bir sure icinde Premier League'e geri donecek. Bunun olmasini istemeyen insan sayisi isteyenden daha cok, ancak takim dibi gorup yukselise gecmis durumda. Su anda takimi satmayi dusunmedigini soylese de Ken Bates, yeni yatirimci arayislarinin asla bitmeyecegini soyluyor. Newcastle United'in eski baskani Frank Shepherd, en son adi gecen insan ve ne Ken Bates ne de kendisi gorustuklerini yalanlamiyorlar.
Kulubun neden iflas ettigini, neden puanlarinin silindigini, neden FA uyelik haklarinin elinden alindigini da ayrintisiyla yazabilirim ama onlar futbol disi seyler biraz. finans vs ile ilgili. ingiliz ticaret hukugu ve ilgili federasyon kurallari sebep oldu bunlara. Kurallardaki bir acik da Leeds United'in bundan faydalanmasi sebebiyle kapatildi. zaten bu yuzden de hala Leeds United aleyhine davalar suruyor. illegal olmayan bir iflas-kayyum-geri satis proseduru uygulandi ve bunu engellemek icin yeni yollar icat edildi. bu sebeple hala Leeds aleyhinde calismalar devam ediyor. Ama takimin en onemli hakki elinde: Futbol oynamak...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|