Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2007-09-27 13:52:11
Mesaj konusu: CEZA ...
|
|
|
insan Portreleri - Bizden ve Onlardan...
Onun adi, simdi çok eskilerde kaldi, hatta neredeyse unutuldu. Hazin. Bir zamanlar Ingiliz futboluna damgasini vuran teknik adamdi. Britanya adalarinda, futbola dair en çok konusulanlarin basinda. Hemen her gün spor sayfalarinda, televizyon ekranlarinda...
Yeni nesiller onun adina pek asina olmasa da, bu yazi sampiyonluklar yasamis Iskoç futbol adamina...
1980’li yillarin ortalarinda, Ingiliz futbolunda bir teknik adamin yildizi bir anda parlayiverdi. Hem de hiç umulmadik bir zamanda. 14 Mayis 1986 da Arsenal’in teknik direktörü olarak göreve basladiginda, kuzey Londra’nin köklü kulübü 1979 senesinden, o zamana hiç kupa kazanmamisti. ‘Topçularin’ eski sa-sa li günlerinin yerinde yeller esmekteydi.
Taraftar takimdan umudunu kesmis gibiydi.
O, Arsenal’den önce, Crystal Palace, QPR ve Milwall takimlarini çalistirmisti, gözle görülen basarisi yoktu. Çoklari, onu Arsenal için yeterli görmüyordu. Ama göreve gelmesi ile Arsenal’in kaderi kisa bir sürede degisti. 80 li yillarin sonlarinda Arsenal, Ingiliz futbolunun en çok konusulan, en basarili takimi haline geldi. Takimin basinda oldugu sekiz sezonda, (1986-1995), Arsenal iki lig sampiyonlugunu (1989 – 1991), iki kupa, bir Avrupa Kupa galipleri kupasini kazandi (1994).
Basarinin, saglam savunma anlayisindan geçtigine inanan, ‘gol yemezsen nasilsa gol atarsin’ felsefesini Ingiliz futboluna getirendir. Disiplin ve kati savunma anlayisindan taviz vermez. Bugün, Emirates stadinda söylenen ‘One – nil to the Arsenal’ tezahürati onun döneminde hayat bulmustur. Onu sisteminde, Arsenal, genelde uzun topla golü atar ve maçi 1-0 kazanirdi, yenemese bile yenilmezdi. Futbol görselligi adina, o dönemin Arsenal takimini Izlemenin pek keyifli oldugunu söyleyemem ama, ama bir de ‘kazanan hep haklidir’ durumu var, pek siklikla yinelenen.
David Seaman, Nigel Winterburn, Lee Dixon, Tony Adams, Ian Wright gibi yildizlari Arsenal’e kazandirdi. Ancak basarisiz oldugu transferler de oldu. Eddie McGoldrick, Glenn Helder, Pål Lydersen gibi.
Her ne kadar yükselisi çabuk olmussa da, düsüsü de ayni hizla. 1995 senesinin subat ayinda, futbolcu transferlerinden komisyon almakla suçlandi. Lydersen ve John Jensen transferlerinde, Rune Hauge adinda ki Norveçli bir menajerden 425 bin Sterlin komisyon aldigi ortaya çikti. Skandal, ingiliz futbol kamuoyuna bomba gibi düstü. Bir sene futboldan uzaklastirildi, bu ceza Arsenal kariyerinin sonu oldu.
Cezanin bitiminde, Leeds United (1996 -1998) ve kuzey Londra’nin diger takimi Tottenham Hotspurs’u (1998 - 2001) çalistirdi. Leeds United da ki ilk sezonunda, Premier ligin en az gol atan takimi olmasina ragmen, o sezon ligde kalmayi basardi. Bir sonra ki sezon, Leeds United ligi besinci bitirdi. Ancak gittigi tüm statlarda, utanci taraftar tezahüratlarina konu oldu. Deplasmanlarda, rakip takim taraftarlari, ona ‘monopol paralari’ firlatti. ingiliz futbolseveri komisyon olayini asla unutmadi…
Ona verilen cezayi az bulanlar, aslinda verilmis en büyük cezanin böylesine büyük utançla yasamak oldugunu bir zaman sonra anladilar. Zamanla, kapilar birer, ikiser yüzüne kapandi. Futbol sohbetlerinde adi geçmez oldu. Kaybedilmis bir kimlik misali futboldan silindi.
Velhasil, futbolsever, onu hiç afetmedi.
30 Kasim 1944, Lanarkshire dogumlu, Arsenal takiminda sampiyonluklar yasamis, bir zamanlar Ingiliz futboluna yöne vermis, Iskoç teknik adamin adi George Graham’dir.
Ve bugün ingiltere’de hiç bir takimi çalistirmamaktadir…
***
Geçtigimiz günlerde, Milliyet gazetesinin bas sayfasinda bir haber gözüme çarpti, aklima George Graham olayini getiren. Haberde, ‘Çete suçundan’ yargilanirken, yurtdisina kaçan birine, vize islemleri konusunda Besiktas kulübüne devreye sokarak yardim ettigi söylenen Sinan Engin’in davasina bakan hakimin esinin, Besiktas kulübünde 2006 yilinda ise basladigi yaziliyordu.
Hatirlanacagi gibi, bu ‘yardim’ olayindan sonra Sinan Engin Besiktas kulübünden ayrilmisti. Bir sure Türk futbolseveri bu ayriligi konustu, tartisti. Tipki bir zamanlar ingiltere’de George Graham’in tartisildigi gibi.
Sonra…
Insanlar gibi, toplumlar da hafiza zayifligina yakalaniyorlar. Unutmaya ve unutturmaya sartlanmislikla ilgili. Bizimle ilgili. Bazen en büyük cezayi toplumlar veriyor, bedeli agir oluyor ihtiraslarin, düsünmeden atilan adimlarin
Bazen de bir çirpida unutuluyor tüm olup biten, kötü bir film kaldigi yerden devam ediyor…
Bilir misiniz, ingiltere’de araç kullanirken cep telefonu ile konusmanin cezasinin, olasi bir kazada iki sene hapis oldugunu.
Ve ayni cezanin ülkemde 52 YTL oldugunu…
***
simdi, ikinci kez, Türk futbolun en köklü kulüplerinin birinde, Besiktas’ta menajer Sinan Engin. Bir kaç hafta önce, bir Besiktas maçinda bir açilan ‘Mafya Babalarin degil, Hakki Babanin takimi’ diye pankart da yok artik. Unutuldu. Bu ülkede yasanan herseyin kisa sürede unutuldugu gibi.
.
Sözün bittigi yerde, saire kulak vermek lazim,
“kaç zamandir duru, yalin, çaliskan, iyi insanlar özlüyorum
'içtenligin' ya da 'dünya görüsünün' kirletmedigi
kendime bir yeni yil karti yazarak bunlari diliyorum
aranip duruyorum adresini yitirdigim insanlari
vitrin camlarina yansiyan yüzlerde
bilmiyorum kalmis midir adresini yüzlerinde tasiyan insanlar
hala bir umut var midir
çikmaz bir sokaga benzeyen bu avare avunmasi vitrinlerde…”
(Mirildandiklarim)
Ziya Adnan
|
|