Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2007-10-20 13:30:33
Mesaj konusu: Hakan Kutlu Söylesisi…
|
|
|
Bir yaz daha geçti ömürden. Bir yaz daha. Güz yapraklarinin Ankara’yi sarip sarmalamaya basladigi zamanlarda bir araya geldik ‘kaptanla’. Türk futbolunun, takimina sevdali emektar futbolcularindan... Baslangiçtan sona kadar ayni takimin formasini giymis, sevinçleri, hüzünleri, zaferleri, hüsranlari tek takimda yasamis. Bunca vefayi eksiltmeden tasimak için takimina ölesiye sevdali olmak gerekir... Yürekten sevmek, hiç vazgeçmemek gerekir...
Artik çok kalmadi onlardan. Futbolun demirbaslari, adlari takimlarini çagristiran...
Karsinizda Hakan Kutlu...
• Geçmise uzanarak, bize, futbola nasil basladiginizi, kariyerinizi, bugünlere nasil geldiginizi özetleyebilir misiniz? …
14 Ocak 1972 dogumluyum. Futbol ile ilk defa 7 yasinda Anittepe’de, Ankara Bölge Spor Okulu’nda tanistim. su anda Gençlerbirligi’nde görev yapan Cem Hoca (Cem Onuk), o dönem okulun hocasiydi. Bir sene okula devam ettim. O dönemde benimle birlikte futbol oynayan Cafer ve Tarik, Gençlerbirligi takimina geçtiler. Benim de Gençlerbirligi’ne geçmem istendi ama, koyu Ankaragüçlü olan agabeyim buna karsi çikti. O sene beni Ankaragücü Spor Okulu’na yazdirdi. 8 yasindaydim.
Ankaragücü’nde minik, yildiz, genç, ve PAF takimlarinda oynadim ve hepsinde kaptanlik yaptim.
1988 – 1989 sezonunda, 17 yasinda Ankaragücü A takiminin formasini giydim. Fatih Terim’in Ankaragücü’nün basinda oldugu yillardi. O sezon, PAF takimdan A takima yükseldim. Takim, hafta içinde antremanlarda çift kale maç yapardi, ve ben de kadroda yer alirdim. 2006 sezonunun sonuna kadar Ankaragücü’nde forma giydim.
Ankaragücü tarihinde, en uzun süre ve en çok maçta forma giyen oyuncu olduguma inaniyorum.
• Bildiginiz kadariyla, Türk futbolunda ayni takimda sizden daha uzun süre forma giymis futbolcu var mi?...
Bildigim kadariyla yok. Galatasarayli Bülent Korkmaz aklima gelen tek isim. Ama onun da futbola hangi alt yapida basladigini bilemiyorum. Profosyonel olarak Galatasaray’da basladi ve futbolu Galatasaray’da birakti. Oynadigimiz maç sayisi olarak herhalde yakin olmamiz gerekir. Bülent Korkmaz’dan baska, ayni takima benim kadar uzun hizmet etmis bir futbolcu oldugunu sanmiyorum.
• Sizi Ankaragücü’nde bu kadar uzun süre tutan nedenler nelerdir?…
Ankaragüçlülük bir kültürdür ve ben bunu her zaman söylerim.
Ankaragücü taraftari olan birinin ailesinde de mutlaka Ankaragüçlüler vardir. Babasi, kardesleri de mutlaka Ankaragüçlüdür. Benim agabeyim de Ankaragüçlüydü ve bu sevdayi, bu kültürü bana o asiladi. Kulüple ters düstügüm, hatta ayrilmanin esigine geldigim zamanlar da oldu. Ama ayrilmaya yüregim elvermedi. Sevdali olmam, burada olmamin en büyük nedeni herhalde. insan sevdiginden kolay vazgeçemiyor...
• Transfer teklifleri aldiniz mi?…
Alti veya yedi sene önce Ünal Karaman’in Trabzonspor’da kaptan oldugu dönemde, Trabzonspor israrla beni istedi. Ankara’da oynayacaklari bir maçtan önce beni imzaya çagirdilar. Önce kabul ettim ama gidemedim. Gitsem mutlu olmayacaktim. Yuvamdan ayrilamadim. Baska takimlardan da transfer teklifleri aldim ama hiç birini kabul etmedim.
• Futbol kariyeriniz boyunca hangi teknik adamlarla çalistiniz?…
Türk futboluna üst düzeyde hizmet etmis neredeyse bütün hocalarla çalistim. Bir tek Giray Bulak’la çalisma sansim olmadi.
• Birlikte çalismaktan en çok keyif aldiginiz teknik adamlar kimlerdir diye sorsam...
Beni ilk kez A takima kazandiran Samet Hoca’dir, emegi büyüktür. Ersun Yanal, son derece bilgili, kaybetmeyi sevmeyen, bilimsel çalisan, çok degerli bir teknik direktör. Bana futbola dair ögrettikleri, ilerideki futbol yasamimda kullanabilecegim bilgileri kazandirmasi açisindan Ersun Hoca’nin yeri çok ayridir. Hikmet Karaman, benim için hem çok degerli bir hoca, hem de iyi bir agabey, iyi bir arkadastir. Rahmetli Tevfik Hoca’yi çok severdim. Futbol bilgisi üst düzeydeydi. Reha Kapsal’i da bilgisi ile ayri bir yere koyarim. Aslinda her hocadan bir seyler ögrendim. Yanlis oldugunu düsündügüm seyler bile, futbol adina benim için önemli birer deneyim.
• Birlikte çalismaktan en çok keyif aldiginiz futbolcular kimlerdi?...
Arkadas olarak, Ahmet Yildirim’i Gökmen Baris’i, Hakan Keles’i ve kaleci Zafer’i ayri bir yere koyarim. Onlarin yeri bende ayridir. iz birakan kadro derseniz, ligi dördüncü bitirdigimiz Ersun Yanal’in basinda oldugu kadroyu unutamam. O takimin ayri bir havasi, ayri bir ruhu vardi. Sonrasinda rahmetli Tevfik Lav döneminde de o heyecan devam etti.
• Uzun yillar Ankaragücü’nde forma giymis bir futbolcu olarak, Ersun Yanal’in basinda oldugu ve ligi dördüncü bitirdiginiz takimda ne gibi farkliliklar vardi?...
18 sezon Ankaragücü’nde forma giydim. Amatör, ama formasi için savasan takim ruhunu ilk kez Ali Osman Renklibay‘in teknik direktörlügü zamaninda -ki, çok genç bir kadroydu- bir de Ersun Yanal döneminde gördüm. O takimin farki zaten ligde belli oldu. O sezon, üç istanbul takimini da biribiri ardina yenisimizi unutamam. Takimda inanilmaz bir arkadaslik, inanç ve özgüven vardi.
• Futbola ilk basladiginiz yillarla, simdiki zamanlari karsilastirsaniz...
Benim ilk yillarimda, yani Samet Hoca’nin döneminde Ankaragücü bir çikis içerisindeydi. Ama sonrasinda hizli bir düsüse geçti takim. Bu düsüs, taraftara, kulübün yönetimine, velhasil tüm camiaya yansidi. Takim düstükçe taraftarlar tribünü terk etmeye basladi. Zamanla sevdalar azaldi. Taraftar hakli olarak takimdan basari bekliyor. Ankaragücü, 90’li yillarda uzun süren bir düsüs dönemi yasadi. Ama son sezonlarda camiaya bir hareketlilik geldi. Bu canlanma iyi kullanilirsa, önümüzdeki senelerde ses getiren bir takim olacagimiza inaniyorum.
• Futbola dair hiç “Keske” dediginiz oldu mu?...
Futbol yasamimda pek ‘keske’ demedim. Yapmak istediklerimi gerçeklestirdigime inaniyorum. sunu söylemem gerek, ben maddiyati hiçbir zaman ön plana çikarmadim. Eger daha fazla para kazanmak isteseydim, bir takimdan digerine atlardim. Tam tabiriyle ‘çikar gezerdim’ ve bugün kazandigimin en az üç, dört katini kazanirdim. Ama ben hiç bir zaman parayi ön planda tutmadim. Sevdigim bir takimda, kendimi daha fazla gelistirmek için çaba sarf ettim.
• Sizce Ankaragücü’nde Türk futbolunda ses getirecek potansiyel var mi? Ankaragücü dördüncü büyük olabilir mi?...
Öncelikle, ben bu büyük tabirini asla kabul etmiyorum. ‘Üç istanbul takimi’ diyelim isterseniz. Büyük derseniz, bana göre en büyük Ankaragücü. Aslinda, bir Baskent takimi olarak sampiyonluklar yasamasi gereken bir takim. Ama Türkiye’nin bu sartlarinda bir Anadolu takimin sampiyon olmasi o kadar zor ki... Ama bunu basarabilecek bir takim varsa, o da taraftari ile, mazisi ile Ankaragücü’dür. sampiyon olamasak bile zirveye oynayan bir takim olmaliyiz. Türkiye Kupasi bizim için gerçekçi bir hedef olmali.
Ancak, sampiyonluk derseniz, maddi açidan bunun zor oldugunu söylerim. Potansiyel mutlaka var ama maddi olarak istanbul takimlari ile bas etmek zor. Havuz sisteminden -degistirilmis haliye bile- en büyük payi istanbul takimlari aliyor. Üç takim, pasta payinin yüzde altmis besini alirken, diger onüç takimin yüzde otuz besini paylastigi adaletsiz bir sistemde, Anadolu’dan sampiyon çikmasi zor. Maddi sartlar istanbul takimlarina yaklasirsa, sampiyonluk gerçekçi bir hedef olabilir. Ankarali is adamlarinin kulübe destek olmasi gerekir. Mesala, Ankarasapor’un maddi olanaklari Ankaragücü’nde olsa, takim her sezon sampiyonluga oynar.
• Sizce Türk futbolunda, gelecekte Anadolu’dan bir sampiyon çikar mi?...
Çikabilir ama is yine maddiyata geliyor. Kendi düsüncem, bir gün Anadolu’dan bir sampiyon çikarsa bu Ankaragücü olur. Taraftari olmayan bir takimin sampiyon olmasi mümkün degil ve bu yalniz Türkiye için degil tüm ülkeler için geçerli. Ankaragücü’nün taraftar anlaminda müthis potansiyeli var.
• Sizce küskün Ankaragücü taraftarlari var mi? …
O kadar çok ki... Yalniz, bilhassa bu sezon taraftarin takima daha çok sahip çiktigini düsünüyorum. Takimin bu sezonki kadrosu geçen sezonlara göre çok daha iyi. Sezon basinda yeni bir kadro olusturuldu ve takim iyi futbol oynuyor. Ayni zamanda, eski Ankaragüçlüler de kulüp bünyesinde çalismaya basladi. Birlik ve beraberlik adina bunun da olumlu bir adim oldugu gerçek.
• Futbolu biraktiniz ama, hala kulübünüze hizmet ediyorsunuz. simdiki görevinizi, gelecekte yapmak istediklerinizi bize özetler misiniz?...
Ben su an yaptigim isi geçici olarak görüyorum. Zira, ben kulübüme teknik adam olarak hizmet etmek istiyorum. Sezon basinda bu konu gündeme geldiginde, Sayin Cemal Aydin çok çabuk yipranabilecegimi, teknik direktörlük konusunda biraz pismem gerektigini söyledi, ki, bence hakliydi. Bu konuda biraz tecrübe kazanmam gerektigini anlatti. Yardimci antrenörlük, veya sportif direktörlük seçeneklerini önüme koydu. Bir süre düsündükten sonra, yardimci antrenörlügün benim yapima uygun olmadigi kararina vardim. su anda spotif direktör, teknik menajer olarak görev yapiyorum. Ama en büyük hayalim, gelecekte teknik direktör olarak kulübüme hizmet etmek...
• Sportif direktörlük sadece futbolu mu kapsiyor, yoksa baska branslardan da sorumlu musunuz?...
ilgilenebildigim kadari ile diger branslara da zaman ayirmaya çalisiyorum. Ancak, futbol öncellikli. Mesala ben voleyboldan çok anlamam, ama bu konuda uzmanlasmis arkadaslara elimden gelen her destegi veririm. Futbolda bile benim anlamadigim konular olabilir. Basarili olmak için iyi bir ekip çalismasi gerekir.
• 1910 yilinda kuruldu Ankaragücü ve yüzüncü yilina az bir zaman var. Yüzüncü yil için düsünceleriniz nelerdir? Hedeflerinizi bizimle paylasir misiniz?…
Yüzüncü yilimizda amatör ruhla oynayan, formasi için savasan, çok iyi bir kadro kurmak ilk hedefimiz. Alt yapidan en az sekiz veya dokuz futbolcunun ilk onsekizde yer aldigi genç bir kadro... Yalniz gerçekçi olmak lazim. sampiyonluktan önce, Ankaragücü’nün en büyük hedefi, en büyük sevdasi Türkiye Kupasi’dir. Yüzüncü yilimizda ‘mutlaka kazaniriz’ diyemem. Zira, futbolda hersey mümkündür. Ama o kupayi kazanmak için bir kadro olusturuldugunu herkese hissetirmek, camia olarak buna inanmak gerekir.
• Türk futbolunda sike ve saibe var midir?…
içtenlikle söyleyebilirim, futbol hayatimda paraya dayali sikeye rastlamadim. Ancak ‘hatir sikesi’ -ki, kelime itibari ile kötü bir tanim, var. Futbol da, yasam gibi insani duygulari içinde barindiyor. Bir sezon beraber futbol oynadiginiz takim arkadaslariniz, bir sezon sonra küme düsme potasindaki bir takimda forma giyiyor. Haliyle, sezon sonunda onlarla maç yaptiginiz zaman, ister istemez duygular ön plana çikiyor.
Buna sike degil ama ‘hatir oyunu’ demek gerekir herhalde.
• Ankaragücü’nde unutamadiginiz maçlar mutlaka vardir, bir kaçini bize anlatir misiniz?...
Ersun Yanal’in Ankaragücü’nden ayrildigi sezon oynadigimiz Gençlerbirligi maçini unutamam. Zaten Ankaragücü – Gençlerbirligi arasinda oynanan maçlar her zaman büyük çekismeye sahne olur. Ama bu hepsinden farkliydi. Ersun Hoca’nin bizden hatali bir sekilde ayrilmasi bizi hirslandirmisti. (Bu arada, Ersun Hoca’yi çok severim ama gidis sekli yanlisti).
Maçtan sonra -ki 1-0 kazanmistik- sahaya Ankaragücü bayragini dikisimi unutamam. O maçin yeri ayridir.
Rahmetli Tevfik Lav zamaninda oynadigimiz bir Samsunspor maçi vardi. Samsunspor 1 – 0 öndeyken, benim bir hatam yüzünden 2 - 0 maglup duruma düsmüstük. Moralim bozulmustu. Ondan sonra benim yikildigimi gören takim arkadaslarim ‘Hakan Abi üzülme, biz bu maçi alacagiz’ diyerek inanilmaz bir dayanisma ve takim ruhu sergilediler. ilk yarisini 2 – 0 yenik kapattigimiz maçi 3 - 2 almistik.
• Türk futbolunda istikrar sikintisi oldugu bir gerçek. Ligin henüz basindayiz ve her sezon oldugu gibi teknik direktör kiyimi yasaniyor. Sizce bu istikrar sorununun nedeni nedir? Neden bu kadar siklikla teknik direktör degistirir takimlarimiz?…
Türkiye’de kulüpler inanilmaz baski altinda çalisiyorlar ve taraftarin basarisizliga tahammülü yok. Sabir yok. Basarisizlik karsisinda fatura ilk önce teknik direktöre kesiliyor. Bence sezon basinda seçim dogru yapilmali ve seçim yapildiktan sonra kolay vazgeçilmemeli. Bir teknik direktörün geçmiste yaptiklari geleceginin aynasidir. Sabir lazim. Ve en önemlisi inanmak lazim. Çalistigi ilk sezonunda takiminda basarili olmus teknik direktöre, ikinci sezon ‘basarisiz gidiyor’ diye yol vermek kanimca yanlis.
• Gelecekte bir gün Hakan Kutlu Ankaragücü’ne baskan olmak ister mi?…
Büyük onur duyarim. Her zaman da düsünürüm. Ama önce iyi bir teknik direktör olmak, bu kulüpte basarili olmak istiyorum. Futbolcu olarak misyonumu çok iyi tamamladigima inaniyorum. Bugün, bana hala ‘Kaptan’ diye hitap ediliyorsa bu benim basarili oldugumun göstergesidir. Ben, bilhassa alt yapidan yetisen gençlere, takim arkadaslarima iyi örnek oldugumu düsünüyorum.
• Türk hakemligi hakkindaki görüsleriniz nelerdir? Geçmis ile kiyasladiginiz zaman iyiye gidis var mi?...
Türk futbolunda hakem olmak gerçekten çok zor. Hakemler maça çikarken rahat degiller. Kafalarinda o kadar çok soru isareti oluyor ki... Bu da performanslarina yansiyor. ‘Hata yaparsam bu takim beni yakar. Zira federasyonla arasi iyi’ düsüncesi ön plana çikiyor. Haliyle üzerlerinde inanilmaz bir baski olusuyor. Bu da maç esnasinda ortaya çikiyor. Bilinçaltinda yatanlar, hakemleri ister istemez yönlendiriyor.
• O zaman, bazi takimlar kollaniyor mu diye sorsam…
Kollaniyor diyemem ama hakemin üzerinde bir baski olusturuldugu gerçek. Hakem ister istemez hata yapiyor. Zira, bilinçaltinda yatanlar maç esnasinda performansina yansiyor.
• Futbol oynadiginiz yillarda, sizin hakemlerle araniz nasildi?…
Ben hiç bir zaman hakemlerle sorun yasamadim. Rakip futbolcular da bana her zaman çok saygili davranmislardir. Hele son sezonlarda bu konuda hiç sikinti yasamadim. Kirmizi kart gördügüm maçlar olmustur (üç veya dört olarak hatirliyorum), ama bunlar da pozisyon geregidir.
• Kendinize örnek aldiginiz bir futbol adami oldu mu?…
Örnek demeyelim ama çok begendigim futbolcular vardir. Mümkün oldugunca çok maç izlerim. Haliyle begendiginiz futbolcular da oluyor.
• Türk futbolundaki ‘yabanci futbolcu kisitlamasi’ hakkindaki görüsleriniz nelerdir?…
Her ne kadar kendi kulübüm yabanci kisitlamasinin kaldirilmasini istese de, ben yabanci kisitlamasinin dogru olduguna inaniyorum. Türk futboluna maalesef çok sayida kaliteli yabanci futbolcu gelmiyor. Zaten transfer çalismalarinin da hakkiyla yapilmadigi gerçek. Bugün hala kasetten izleyerek futbolcu transfer eden kulüplerimiz var. Eger ingiltere gibi siki sartlar getirilecekse, yabanci futbolcu sayisi serbest olabilir. Ama günün sartlarinda, simdiki uygulama kalmali. Yoksa futbolumuz dünya futbolunun çöplügüne döner.
• Hakan Kutlu futbolun disinda kalan zamanlara ne yapar? Zamaninizi nasil geçirirsiniz?…
Evliyim, 9 yasinda bir kizim, ve minik bir oglum var. Zamanimin çogunu kulüpte, geri kalan zamanlari evimde ailemle geçiririm. Sinema severim. Futbolcularin at yarisi, bahis vs. oynadigi bilinir ama ben kumari hiç sevmem ve yanimda oynanmasina da izin vermem. Maç izlemek en büyük hobimdir.
• Son olarak, yasadiginiz komik, sizi gülümseten bir aninizi anlatir misiniz?…
su an aklima gelen, Rizespor’dan bize transfer olan Ümit Ozan ile ilgili komik bir anim vardir. Bir gün antremanda hosuma gitmeyen bir hareket yapti. Ben de onu sert ama uygun bir dille uyardim.
Baska futbolcu olsa belki alinir bozulurdu. Ama Ümit inanilmaz bir hazir cevaplilikla,
‘Ya Hakan Abi, 1910’dan beri Ankaragücü’ndesin, yeter artik...’ dedi..
Hepimiz çok gülmüstük...
Söylesi için tesekkür ederim…
Ziya Adnan
10 Ekim 2007
|
|