Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-01-17 15:53:34
Mesaj konusu:
|
|
|
Bende bir solukta okudum.Ellerine saglik güzel olmus.Yazinin(Hikaye)'nin içinde uzun uzun konusulacak birçok konu var.Özellikle amatör kulüplerin fakirligi ilk göze batani.Geçen yil Anil,Bahçelerüstü-Ünaytid'da oynarken izlemeye gittigimde bütün maçlari ayni forma ile oynuyorlardi.Sebebini sordugumda,"...baska formamiz yok.Yikayip yikayip giyiyoruz.Bu formalari'da zaten sagolsun tuhafiyeci bir abimiz yaptirmisti o da,iflas edip dükkani kapatti.Bunlar eskiyince ne yapacagiz bilmiyorum." demislerdi.
Bir baska konuda su Çinçin semti.Bilindigi gibi uzun yillardan beri politikacilari rahatsiz eden üç semt vardir.Bunlar istanbul'da Sulukule,Ankara'da ise Hacettepe ve Çinçin'dir.Hacettepe'yi yillar önce hallettiler.simdi sira'da Sulukule ve Çinçin var.Sulukuleliler,Fatih Sultan Mehmet daha istanbul'u almadan önce oranin yerlileriymis.Yani onlar 500 yildan daha fazladir oradalar.simdi sehir plancilari'nin tüm karsi çikmalarina ragmen bu müziksiyen'lerin evleri yikiliyor.Çinçin ide yakinda dagitacaklar.Çocuklugumun geçtigi Samanpazarinda yillar önce Esenpark ve Tarihi Terlikçiler çarsisi vardi.Samanpazari'na terlik almaya gelenler yokus asagi inip Hamamönü'ndende Ayakkabilarini alirlardi.8-10 tane Ayakkabi magazasi vardi.Ancak 1986 yillarinda Altindag Belediyesi orayi katletti."Belediye Sarayi"diye bir biçimsiz beton yigini'ni oraya kondurdular.Hamamönündeki ayakkabicilar bir bir kapandi ve bugün hiç kalmadi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Site Admin
Kayıt:
|
Tarih: 2008-01-17 15:14:51
Mesaj konusu:
|
|
|
Necdet Abicim, çok seviyorum sizi ben yaaaa :)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mustafa_ates
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-01-17 14:18:04
Mesaj konusu:
|
|
|
islerimin fazlaligi ve benim gözümde fazla ehemmiyeti olmamasi nedeniyle ADS maçini pas geçmistim.
Ama Necdet abi'nin yazisini okuyunca maça gitmis gibi oldum hatta maça gidipte alacagim keyiften çok daha fazlasini buldum.
Necdet Abi'nin son birkaç yazisini okuyunca su yorumu çikariyorum:
Artik yukarilara bakmayi birakip, önümüzü görelim..
19 Mayisin içindeki çim saha ile disardaki yan sahalar ve trübün altindaki amator kulüpler arasinda öyle çok büyük mesafeler yok, hepsi bagirsan duyulacak mesafede...
Ve maalesef bizi de yavas yavas stadin disindan gelen o sesler kendine çekiyor gibi..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2008-01-17 14:11:50
Mesaj konusu:
|
|
|
abicigim Çinçinde yetismis güzide futbolcumuz Ali Eren'i sormayi unutmussun :)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2008-01-17 13:55:18
Mesaj konusu:
|
|
|
Necdet Abi,
Yazini büyük bir keyifle okudum, arkadaslarima ilettim. Eline saglik.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
aksitozkural
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2008-01-17 12:25:36
Mesaj konusu:
|
|
|
Aziz Polatlili: Benim nobel edebiyat odulu adayim.
Ciddiyim, cok ciddiyim.
Artik bellegimde giderek flulasan anilarimi yeniden canlandiran, bunu da bize yasatan insan.
Mutesekkirim.
Lutfen yazin. Ne yazarsaniz yazin.
Benim gozumde her acidan cok degerlisiniz ama,
Folklorik ozelliginiz acisindan da bir anitsiniz.
Siz anladiniz onu.
Muhabbetle.
Rize maci sabahi gorusmek uzere.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ozan_guler
Site Admin
Kayıt: Oct 22, 2003
|
Tarih: 2008-01-17 12:13:44
Mesaj konusu:
|
|
|
ÇESEKA yazisinin kisa özetini telefonda babadostundan dinlemistim.
Ama yazi baska bir sey, anlatimi daha güçlü oluyor. Hele Polatlili'nin kaleminden çikmissa.
19 Mayis Stadinin altinda yasam mücadelesi veren onlarca futbol tutkunu çilekes var.
Demek ASAs'li Zafer ve Gençlerli ilker ÇE SE KA dan yetismisler, vay be.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-01-17 17:11:26
Mesaj konusu:
|
|
|
Eline saglik Necdet abi. yine çok güzel bir yazi. Her geçisimde satadin altinaki o ufak yerlere bakar oralarda neler dönüyor diye düsünürüm. Biraz olsun sayende ögrendik.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-01-17 03:15:28
Mesaj konusu: ÇESEKA: ADI YETER!
|
|
|
Tarih: 15 Ocak 2008 Sali… Yel yepelek evden firladigimda saat 13.00’ü gösteriyordu. Gençlerbirligi’nin Adana Demirspor’la oynayacagi Türkiye Kupasi grup maçi saat 13.30’da baslayacakti. Acaba maç baslamadan yetisebilir miydim? Biraz zordu ama imkânsiz da degildi. Telasla otobüs duragina kosarken, sansim varmis ki o anda bir otobüs de duraga yanasti. Ben de tempomu artirarak otobüse yetistim ama nefes nefese kalmistim. Son zamdan çok etkilendigi için üzgün ve solgun olan kartimi makineye okuttuktan sonra bos bir koltuga oturdum. Sokullu Caddesi üzerinden Ulus’a giden otobüs her durakta biraz daha kalabaliklasti ve binen yolcu sayisi çok fazla oldugu için duraklardaki zaman kaybi da artti. iller Bankasi’nin önündeki duraga geldigimiz zaman saat 13.40’i gösteriyordu. Kendi kendime söylendim: “Ulan kelek!” dedim. “Zamaninda çikmazsin yola, ondan sonra bu yasta kos babam kos. Aha yetisemedin iste maça. Baslayali on dakika olmustur simdi. On dakika da stada gidecegim diye geçer; gitti maçin yirmi dakikasi!”
iller Bankasi’nin oradaki isiklar yayalara yesil yaninca stada dogru bir kosu tutturdum ki demeyin gitsin. Allah sizi inandirsin, beni o halde görenlerden “Olimpiyatta bes bin metre mi kosuyorsun oglum be!” diyenler olmustur yani.
Neyse, 19 Mayis Stadi’nin Gençlik Parki karsisindaki kapisina geldigimde saat tam 13.47 olmustu. Kosmaya devam ederek Gecekondu’nun oradaki giselere yöneldim. Bu arada içimden de görevlilerin, “Maç baslayali on yedi dakika oldu. Bundan sonra nasil olsa artik kimse gelmez” diyerek giseleri kapatmamis olmalarina dua ediyordum.
Ve ne yazik ki korktugum basima geldi! Giseler kapaliydi. Polisler oradaydi ama giselerde kimsecikler yoktu.
Polislere sordum: “Giseleri kapatmislar mi?”
“Valla kimse yok gisede. Bilmiyoruz biz de ne oldugunu.”
Ulan ise bak ya! Biz bir taraftar olarak hiçbir fedakârliktan kaçinmadan bu yasta ve bu sogukta kosarak maça gelelim. Ama gisedeki elemanlar maç basladiktan sonra hiç olmazsa yarim saat bile beklemesinler.
Çok kizmistim! Kosar adimlarla Maraton girisine segirttim. Amacim, Maraton’un önündeki güvenlik görevlilerine önce küçük bir saka yapip onlarla ahbap çavus iliskisi kurarak maça biletsiz girmekti.
Bu duygu ve düsüncelerle Maraton’un önüne geldim. iki güvenlik görevlisi kapinin önünde yarenlik ederek vakit geçiriyorlardi.
“Selamin aleyküm arkadaslar!” diyerek sicak bir ortam yaratmak istedim ve tabii hemen karsiligini aldim: “Aleyküm selam usta! Gençler mi, Adana Demir mi?”
“Gençler… Ama görüyorum ki bu maçin önemi nedeniyle giselerde bilet kalmamis herhalde bilader!”
“Ne?”
“Bilet kalmamis herhalde diyorum. Giseler kapali da…”
“saka yapiyorsunuz herhalde.”
“He he he… Evet, saka yapiyorum tabii. Nereden anladiniz?”
“Bu statta yer çoktur. Ne zaman gelirseniz gelin bilet bulunur da ondan.”
“Eee! Niye kapali o zaman giseler?”
“Maç saat 16.00’da basliyor. Daha açilmaz tabii.”
“Saat 16.00’da mi? Hay canini albizlar alsin! Ben 13.30 diye biliyordum ya! Ne yapacagiz simdi?”
“Valla sen erken gelmissin usta. Biraz dolas istersen. Yarim saat sonra falan gelir gisedekiler.”
“Tüh! Hava da çok soguk be! Nasil dolasacagiz simdi disarida? En iyisi bir kahveye gidip çay içmek anasini satayim.”
“Öyle tabii. içiniz isinir.”
“O zaman ben ufaktan ufaktan, suradan yaylanayim. Hadi eyvallah!”
Stattan çikarak eski Meclisin önünden Anafartalar’a yöneldim. Oradan da Konya Sokaga girip elektronikçileri gezmeye basladim. Envai çesit uydu alicilari ve modüller sergileniyordu vitrinlerde: Yazilimlisi, yazilimsizi, yabanci sifreli kanallari kartsiz çözeni, kartli çözeni… Ne istersen, arzuna göre bastir parayi al anasini satayim! Nitekim ben de söyle sekilli bir uydu alicisi alsam da evdeki emektari degistirsem mi acaba diye düsündüm ama sonra vazgeçtim. Neden? Çünkü elimde uydu alicisiyla stada girmeye kalkarsam, statta kaynana ziriltisini bile yasaklamis olan Ankara Emniyet Müdürlügü’nün görevlileri uydu alicisini sahaya atabilecegim gerekçesiyle elimden alabilirlerdi ve çikista da geri alamayabilirdim de ondan! Ne olur ne olmaz! Çaktiniz köfteyi!
Bu duygu ve düsüncelerle yeni uydu alicisi alma düsüncemi baska bir güne erteledim ve sicak çay içebilecegim bir kahve aramak üzere Maliye Bakanligi’nin eski binasinin arka tarafinda kalan sokaklara yöneldim. Daha önce o sokaklardaki kahvelerden birinde çay içmisligim vardi. Çocuklugumun Polatli’sinda babamin ocakçi olarak çalistigi kahveye çok benziyordu. Ayni kahveyi elimle koymus gibi buldum. Hiç ara vermeden üst üste tavsankani renginde üç bardak sicak ve taze çay içerek kendime geldikten sonra Rüzgârli Sokak üzerinden stada dogru yola çiktim.
Stada geldigimde saat 15.00 olmustu. “insallah giseler açilmistir” diye dua ederek giselere dogru giderken Maraton girisinin orada Umut Kuruç’u gördüm. Bir yandan bana el salliyor, bir yandan da biletini gösteriyordu. Hos geldin, bes gittin derken hepimizin çok yakindan tanidigi ve sevdigi, yillarin Gençlerlisi Muhtar amca geldi yanimiza. Onunla da sarilip kucaklastiktan sonra, Muhtar amca bize o ayazda birakin reddetmeyi, üzerine baliklama atlayacagimiz bir teklifte bulundu: “Gelin gençler, aha suradaki Çaliskanlarspor’a gidelim de birer çay içelim!”
Tabii ben, arsizlik edip de hemen teklifin üzerine atlamis görüntüsü vermemek için “Bilmem ki, olur mu ki, gitsek mi ki, kem küm…” gibi bir seyler söylemeye çalistim. Ama sonra “Madem istiyorsun, seni mi kiracagiz? Hadi gidelim de birer çay içelim bari be Muhtar amca!” dedim. Umut da tamam deyince hep birlikte stadin altindaki amatör kulüp odalarindan birinde bulunan Çaliskanlar Spor Kulübü’ne kapagi attik.
Kisa adi ÇSK olan Ankara’nin oldukça eski amatör kulüplerinden mor-beyaz-mavili Çaliskanlar Spor Kulübü’nün baskani Sefa Taskiran ile kulüp idarecisi Zeki Öymez bizi çok sicak karsiladilar ve oturmamiz için hemen birer tane plastik sandalye ayarladilar: “Ooo! Muhtar amca hos geldin, hos geldin. Buyurun, buyurun! Sizler de hos geldiniz.”
“Arkadaslarla beraber bir çayinizi içelim dediydik de Sefa baskan.”
“Tabii, tabii… Ne demek canim! Çayi da simdi demlediydik zaten. Hep beraber içeriz simdi!”
Muhtar amca bana döndü: “Ben buraya hep gelirim biliyon mu? Sag olsunlar tanirim hepsini. Demli çaylarini içerim bir güzel.”
“Sen de sag ol Muhtar amca!”
“Çok iyi arkadaslardir, sizden iyi olmasin!”
“O senin iyiligin Muhtar amca!”
Sefa baskan, bir yandan masasindaki futbolcu lisansi, liste gibi belgelerle ugrasirken, bir yandan da dis sahadaki antrenman için gelmis olan genç futbolculara ögüt verip uyarilarda bulunuyordu: “Hava çok soguk aslanim. Aman siki giyinin, sirtinizi saglam tutun da üsütmeyin ha!”
Ben, kisa süren tanisma faslindan sonra hemen lafa girdim: “Bu Ankara’daki amatör takimlar içinde ismini en sevdigim takimlardan biri ÇESEKA, öteki de Onbirates’tir. ikisinin de adi çok sekilli yani. Hele sizin takimin kisa adinin söylenisi var ya, bitiyorum valla! Ayni CSKA Moskova ya da CSKA Sofya takimlarini andiriyor.”
Sefa baskanla Zeki baskan, bu methiyemi onaylayan utangaç ve kalender bir gülümsemeyle kafalarini salladilar.
“Bu Çaliskanlarspor esas olarak nerenin takimi?” diye sordum.
“Çinçin’in takimiyiz” dedi Sefa baskan. “Dogma büyüme Çinçinliyiz. Bizim Zeki’yle tam kirk bes senedir ruh gibi arkadasiz. Kirk bes senedir yedigimiz içtigimiz ayri gitmez. ikimiz de emekliyiz simdi. Ta 1976’da federe olduk. O zamandan beri de burada böyle devam ediyoruz iste.”
“Kaçinci amatör kümedesiniz?”
“Amatör kümede takimimiz yok maalesef! A genç, B genç ve C genç kümede oynuyoruz.”
“Yapma ya! Niye?”
“Para yok, pul yok! Nasil oynayalim?” diyerek söze girdi Zeki baskan.
Sefa baskan da onu tamamladi: “Amatör maçlarin çogunu Batikent, Sincan gibi uzak sahalarda oynatiyorlar.”
“Bir servis 100 liradan asagi degil yani. Nasil götürüp getirecen futbolculari?” dedi Zeki baskan.
Sefa baskan, arkadasi Zeki’yi onayladi ama yine de bir açik kapi birakti: “Biz de emekli adamlariz. Para bulmak kolay degil yani… Ama gene de önümüzdeki sezon ikinci amatörden baslasak mi acaba diyoruz arkadaslarla.”
“Valla iyi olur ya!” dedim. “ÇESEKA gibi bir takima amatör küme yakisir yani!”
“insallah bakalim! Ama çok sikintili oldu artik bu is. Misal buradan da çikarmak istiyorlar bizi. Zaten elektrigi kesik, suyu akmaz. Bugün elektrigin olduguna, suyun aktigina bakma. Gençler’in maçi var ya, ondan… Maç olmadigi zaman ikisi de kesik!”
“Bu kadari da ayip ya!” dedim. “Ayip ediyorlar yani!”
“Öyle!” dedi Sefa baskan, üzüntülü bir sesle.
Zeki baskan da derdini dökmeye yer ariyordu sanki: “Zor ama seviyoruz iste kulüple ugrasmayi. Bizden baska da kimse kalmadi ilgilenecek biliyon mu? Biz de ne yapalim, kahve köselerinde pineklemektense burada gençten futbolcu neyim yetistirelim, bir ise yarayalim diyoruz iste.”
“Haklisiniz valla ya! Amatör kümede kulüpçülük zor is dogrusu... Ben de bizim Polatli Esentepespor federe olmadan önce bir yil baskanlik yaptigim için bilirim biraz. Biz 80’li yillarda çok ugrastik ama sokamadik o zaman takimi amatör kümeye.”
Esentepespor’da yöneticilik yaptiysan Ahmet Kaynak’i da tanirsin herhalde.”
“Tanirim tabii canim. Tanimaz miyim?”
“Bazen buralara geldiginde görüsürüz hala. Bir de sey vardi, idareci… Neydi adi ya? Dilimin ucunda ama… Dur, dur… Hah Bekçi Ahmet!”
“Köse Ahmet’i diyorsun degil mi? Tanirim tabii, tanimaz miyim? O benim mahalle arkadasim… Takimi amatör kümeye sokmak için en çok o ugrasti zaten. Her gün Polatli’dan Ankara’ya geldigini bilirim yani.”
“Bir de antrenörü vardi Esentepespor’un. Adi neydi la Zeki?”
“Deli Burhan’i mi diyon?”
“Hah, tamam. Deli Burhan!”
“Vay be! Bizim Deli Burhan’in nami Çinçin’de bile duyulmus yani. Evet, biz de mahallede öyle derdik. Ama simdi duyduguma göre antrenörlükte uzun zaman geçirince lakabi da degismis.”
“Öyle mi? Ne olmus?”
“Otto Burhan! Hani Otto Bariç var ya, lakabi ondan geliyor herhalde.”
“Demek Otto Burhan ha? Burhan iyi çocuktur ya! Bir de Gogo var, tanidigim. Amigo…”
Nedendir bilmem, babam da dâhil mahalledeki birçok kisi Ogu’ya “Gogo” ya da “Gogu” derdi. iste simdi de Sefa baskan, bizim Ogu’ya babam gibi “Gogo” diyordu. Hemen düzeltmek için üstüne gittim: “Bizim Ogu’yu diyorsun degil mi?”
“Evet, evet. Gogo…”
“Ogu bizim Esentepe'nin bebelerindendir. iyi arkadasimdir. Yillardan beri de Polatlispor’un amigosu... Hiç birakmadi ya! Geçen hafta Polatlispor-Yenimahalle Belediyespor maçinda birlikteydik. Bayagi tezahürat yaptik yani.”
Sefa baskan kafasini sallayip, “Gogo! Demek geçen hafta buradaydi ha!” diyerek gülümsedi. Sonra da baska bir konuya geçti: “Gençler’deki Mehmet Çakir var ya…”
“Hee!”
“Sokullu’nun bebelerindendir o, biliyon mu? Babasi da arkadasimdir yani. Damacanayla su satardi babasi.”
“Öyle mi?”
“Tabii. Amcasinin da halk otobüsü vardi. Çakir da aha su kadarcik bir bebeydi; amcasinin otobüsünde çalisirdi bazen. Orada çok gördüm onu.”
“Vay be! Demek öyle! Çakir’a bak ya!”
“simdi iyi futbolcu oldu kerata! iyiligine de iyi çocuktur, ben severim yani.”
Bu arada çay demini almis, ortaligi taze çayin nefis kokusu kaplamisti. Büyük cam kupalarda ikram edilen sicacik demli çaydan ilk yudumu alirken gözüm duvardaki gazete sayfasina ilisti. Asasli Zafer’in ayaginin kirildigina iliskin bir haberdi bu: “Ooo! su duvarda asili gazete haberindeki kim yahu? Bizim Zafer degil mi o?”
Umut heyecanla atildi hemen: "Evet, evet. Zafer bu..."
“Hee! Asasli Zafer! Biz verdik onu Asas’a, biliyon mu? Cem Onuk’la iyi tanisiriz da...”
“Yapma ya! Çaliskanlar’dan yetisti yani?”
“Tabii. iyi çocuktur. Çok severim ben. Hakikatli çocuktur Zafer.”
“Öyledir. iyi çocuk gerçekten…”
“Hani Ordu’da bacagi kirilmisti ya, iste onun haberi bu duvarda asili olan…”
“Yaa! Bacagi kötü kirilmisti çocugun. Ama iyilesti sonra."
“iyilesti, iyilesti. Hani bir de ilker vardi ya Gençler’de."
“Hee!”
“O da bizim Çinçin’in bebelerindendir. Bizden gitti Gençler’e. Çok küçüktü, lisede okuyordu daha.”
“Biliyorum ilker’i, biliyorum. Elinde lise kitaplariyla okula giderken fotografi çikmisti gazetelerde. Ne iyi çocuktu o ya. Yetenekliydi biliyor musun? Gerçi Gençler’de pek fazla kalamadi ama iyi çocuktu yine de.”
“Öyleydi. Bak, aha bu da fotografi…”
“Nerede simdi ilker?”
“ilker mi? Sariyer’de oynuyor simdi. Bizim Zeki’nin oglunun adi da ilker. O da profesyonel futbolcu.”
Söz ogluna gelip dayaninca, Zeki baskan gururla karisik bir utangaçlikla gülümseyerek, “Bizim Çinçin’den çikan iki topçunun adi da ilker” dedi. “Biri ilker Dalçiçek, öteki de ilker Öymez, yani benim oglan! ”
“Senin oglan hangi takimda?”
“Adanaspor’da oynuyor simdi.”
Nefis çaydan okkali bir yudum daha aldiktan sonra sordum: “Öyle mi? iyi iyi… Ne güzel ya! Nasil durumu? Kadroya girebiliyor mu?”
“Giriyor, giriyor. Girmez mi? iyi yani. Allah’a sükürler olsun.”
“Kaç yasinda?”
“Yirmi yedi yasinda.”
“Ooo! Yasi biraz ilerlemis ya! Hani, diyecektim ki insallah daha üst liglerde oynar. Ama biraz zor gibi ha?”
“Öyle. Zor tabii bu yastan sonra… Ama olsun, onun için bu kadari da iyidir yani.”
“Nasil, parasini zamaninda alabiliyor mu? Yoksa bosa mi kürek çekiyor? Parasini zamaninda almak da bir futbolcu için önemli yani, öyle degil mi?”
“Zamaninda aliyor parasini canim. Bir sorunu yok. Kendine yeter yani. Baskan iyi adam Allah için. Allah ondan razi olsun.”
“Adanaspor nasil? Takim iyi mi?”
“iyi iyi. Gruptan çiktilar iste. iyi adamlar var. Tecrübeli adamlar var. Hani Angaragücü’nde bir Yilmaz vardi ya, Yilmaz Özlem…”
“Hee!”
“O da Adanaspor’da biliyon mu? Benim oglanla beraberler.”
“Vay be! Yilmaz futbolu birakmadi mi daha yahu?”
“Yok, birakmadi. Oynuyor hala. Otuz alti yasinda ama gençlere tas çikartir valla. O kadar hirsli yani.”
“Yilmaz iyi futbolcuydu ya! Hele o frikikleri yok mu?”
“Bir frikikler atiyor hala, bir görecen. Olmaz böyle bir sey ya! Müthüs valla! Bayagi da gol atti yani frikikten biliyon mu?”
“iyi ya! Yilmaz, futbolun emektarlarindandir valla. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalisir hep.”
“Öyle tabii. Takimin da abilerinden... Güzel toparliyor yani takimi. Ne diyelim, kazaniyor iste ekmegini. Helal olsun!”
Bu arada kulüp odasina genç çocuklar gelmeye devam ediyor ve giysilerini degistirerek biraz sonra baslayacak antrenmana hazirlaniyorlardi. Sefa baskan da her geleni soguk havada üsütmemesi, sirtini sicak tutmasi için uyarmayi ihmal etmiyordu.
Sohbet böyle sürüp giderken aklima 1973 yilinda yasadigim bir ani gelince Sefa baskanla Zeki baskana sordum: “Ya bu Çinçin, Ziraat Fakültesi’nin neresine düsüyor?”
“Ehem! simdi Ziraat Fakültesi’nin arka tarafindan yukari dogru gidiyon tamam mi? Siteler tarafina dogru… Siteler’i biliyon mu? Telsizler’e yakin…”
“Tamam, tamam… Sanirim Çinçin’di orasi. Ben, 1973 yilinda on yedi yasindayken ön kayit yaptirmak için Ziraat Fakültesi’ne gitmistim biliyor musun? Zaten o zaman Ankara’yi da iyi bilmiyorum yani. Oradan çikinca tersim dönmüs, yolumu kaybetmisim. Böyle olunca tanimadigim, bilmedigim bir mahalleye girdim.”
“Eee!”
Muhtar amca burada lafa karisti: “Mahallenin bebeleri, bizim kizlara asiliyon diye dogdüler mi yoksa seni? He he he!”
“Yok canim, dayak falan yemedim” dedim. “Tam tersi, bir kahvenin önüne geldigimde, Ziraat Fakültesi’ne ön kayit yaptirmak için Polatli’dan geldigimi, Ulus’a gitmek istedigimi ama yolumu, yönümü kaybettigimi söyleyip yol sordum. Sag olsunlar iyi insanlardi. Yol gösterdiler, çok yardimci oldular valla! Onlarin tarifiyle tekrar geldigim yere geri döndüm, dogru yönümü buldum, sonra da bir dolmusa atladigim gibi ver elini Ulus!”
Sefa baskan, “O zamanlar iyiydi bizim Çinçin” dedi. “Yardim ederlerdi yabancilara. Adam dogdükleri de olurdu gerçi amma… Hak edenleri dogerlerdi tabii.”
“simdi nasil acaba Çinçin?” diye sordum.
“Tadi yok!” dedi Sefa baskan üzüntülü bir sesle. “Çinçin eskisi gibi degil artik. Eskilerden pek kimse kalmadi. Giden gidene… Evler de yikilacak zaten. Yakinda tam çakal çukal yatagi olur yani.”
“Öyle!” dedi Zeki baskan gülümseyerek. “Ben hariç tabii! Ben ayrilamadim, birakamadim iste bir türlü.”
Sefa baskan onaylayarak kafasini salladi: “Misal, ben de Keçiören’e tasindim. Herkes bir yere dagildi anlayacagin. Ama bizim Zeki hala orada. La Zeki, bir sen kaldin Çinçin’de ama sen de gidersin yakinda. Eli kulaginda yani… Öyle degil mi?”
“Hee! Bize de yol görünüyor” dedi Zeki baskan.
“Hayrola?”
“Valla Çinçin’i bosaltacaklar iste. TOKi (Toplu Konut idaresi) toplu konut neyim yapacakmis. Aktas Mahallesi var ya, oradan dogru geliyorlar bu tarafa. Bizim Çinçin’dekilerin de arsa tapu tahsis belgeleri var biliyon mu? Misal on iki katli, on dört katli apartmanlar dikip, bir daireyi 80.000 YTL’ye satacak; birazi pesint, geri kalani uzun taksit…”
“Bedava vermiyor yani?”
“Yok canim, ne bedavasi! Parayla satacak konutu.”
“Peki, konut sahiplerinin evleri ne olacak? Arsa bedelleri ne olacak?”
“Arsa bedeli yok. Evi de kendi yikmiyor yani. Misal, 2.500 YTL yikma parasi verip sana yiktiracak. Sonra da problem çikarsa, bana ne gardasim, parayi alip evini kendin yiktin deyip çikacak isin içinden. He he he!”
“Demek öyle ha?” dedim.
“Öyle!” diyerek kafasini salladi Zeki baskan. Oldukça düsünceli ve kaygili görünüyordu. Dogdugu ve bugüne kadar yasadigi Çinçin’den bir gün ayrilmak zorunda kalacak olmasi onu tedirgin ediyor gibiydi sanki.
Artik çaylarimizi bitirmistik. Muhtar amca saatine bakti ve “Namaz vakti yaklasti” der gibi “Maç vakti yaklasti. Hadi bize müsaade!” diyerek kalkti. Biz de ÇESEKA’nin bu iki emektar ve kalender yöneticisine, kirk bes yil boyunca birbirinden hiç ayrilmamis iki can arkadasa çay için tesekkür ettik; tanistigimiz için memnun oldugumuzu söyledik. Vedalasip, Maraton girisinden stada girdik.
Muhtar amca statta gördügü bir arkadasiyla birlikte Maraton’un soluna yöneldi. Maçin baslamasina biraz daha zaman vardi Biz de Umut’la Çayci Memis’in yanina gittik. Ve orada da kendiliginden bir futbol sohbeti basladi. Anlasilan Çayci Memis de takimdan memnun degildi. “Böyle de olmaz ki canim!” dedi. “Takimin takim gibi oynamasi lazim... Futbolcularin pasli oynamasi lazim... Atilan paslar hiç yerini bulmuyor kine!”
“Haklisin” dedim. “Organize olamazsan iste böyle sürünürsün!”
“Misal, hani bir zamanlar Mose, Kuse, Kona geldiydi ya…”
“Hee!”
“O gün spor yazarlari kupasi maçi var tamam mi? Bu Mose, Kuse, Kona da yeni gelmisler yani.”
“Biliyorum. ilk geldikleri sezonu söylüyorsun.”
“Evet. ilk geldikleri sezon… Maçin ilk devresinde takimdaki öteki futbolcular bunlara hiç top atmiyorlar tamam mi? Tabii onlar da hiçbir sey yapamiyorlar. Nasil yapsinlar kine! Top gelmeyince…”
“Bazen olur öyle. Yeni gelenlere pek top atmaz eski futbolcular.”
“Evet. Neyse, devre oldu. Cavcav asagi bir indi. Hepsine firçayi atti ki, ikinci devrede herkes bunlara top atmaya basladi.”
“Bak sen! Demek öyle ha? Cavcav asagi inince...”
“Tabii. inmez mi? iyi pas alinca, baktim basladilar onlar da sallamaya! isi bilecen gardasim. Sen top atmazsan nasil oynasin adam? Öyle degil mi?"
“Öyle!” dedim. “Neyse, hadi sana hayirli isler!”
“Sag ol!”
Artik maç baslamak üzereydi. Biraz hafta arasi, biraz da hava çok soguk oldugundan, biraz da zaten her zaman öyle oldugu için tribünlerde fazla seyirci yoktu. Gençlerbirligi taraftarlari Sag Kapali ve Maraton’da, Adana Demirspor taraftarlari ise Sol Kapali’daydi. Kale arkasi tribünleri ise kapatilmisti. Böylesine soguk bir havada ellerinden geleni yapmaya çalisan tüm futbolculari, teknik adamlari, hakemleri ve maça gelen vefakâr futbolseverleri de kutlamak gerekiyordu.
Hakemler ve takimlar sahaya birlikte çiktilar. Hem Gençlerbirligi’ni hem de Adana Demirspor’u ayri ayri çagirdik tribüne.
Gençlerbirligi, maçin 14. dakikasinda Mehmet Çakir’in attigi golle Adana Demirspor’u 1–0 yenerek gruptan çikmayi garantiledi. Oldukça iyi bir takim olusturmus olan Adana Demirspor da dirençli bir futbol oynadi. Bir toplari direkten döndü. Vefakâr taraftarlari da Sol Kapali’da yaptiklari tezahüratlarla takima iyi destek verdiler.
Maçtan sonra futbolcularimizi tribüne çagirip alkisladik. Bu arada El Saka’ya Arapça, “EL SAKA EL SAKA! BEHABBEK EL SAKA!” diye tezahürat yaparak onu sevdigimizi söyledik.
Ardindan, Sefa baskanin deyisiyle Sokullu’nun bebelerinden olan Mehmet Çakir da kendine yakisan bir güzellik yapti ve tel örgülere kadar gelerek, formasini çikarip seyircilere yolladi. Formayi küçük bir taraftar kardesimiz aldi ve böylece yasami boyunca unutamayacagi güzel bir aninin sahibi oldu.
Rüzgârli Sokak tarafindaki kapidan çikarken, Atatürk Spor Salonu’nun yanina geldigimizde, zaten zirveye çikmis olan keyfimizi cilalamak için Nedim’in de önerisiyle hep birlikte güzel ve coskulu bir “BiR BABA HiNDi” çektik:
BiR BABA HiNDi!
HEEY ALLAH!
OLAYDI siMDi!
HEEY ALLAH!
PiLAVI DA BENDEN!
HEEY ALLAH!
KAsIgI DA SiZDEN!
HEEY ALLAH!
YALLAH YALLAH!
HEEY ALLAH!
YALLAH YALLAH!
HEEY ALLAH!
Çok güzeldi!
Arkadaslarla vedalasip, Dikmen otobüslerinin yanastigi Büyük Tiyatro’nun önündeki duraga yöneldim. Maç sirasinda pek hissetmemistim ama stattan çikinca anladim ki ayaklarim soguktan buz kesmisti. Neyse ki çok fazla beklemeden körüklü, eski bir ikarus otobüs çiglik çigliga duraga yanasti ve bizi de aldiktan sonra sarsilip inleyerek yeniden hareket etti. Bereket versin emektar ikarus’un içi sicacikti ve o dondurucu Ankara ayazinda iyi geldi tabii. is çikis saati oldugu için otobüs her durakta binenlerle biraz daha doldu ve Güvenpark’in önündeki durakta, telasla evine gitmeye çalisan bir yigin yolcunun da hücum edip itis kakis binmesiyle iyice yükünü aldi. Yeniden tingir mingir yola çiktik. Meclis kavsagindan sonra biraz içim geçmis, dalmisim.
Dikmen Polis Evi karsisindaki duraga kadar geçen o kisacik sürede gördügüm minik rüyada kendimi ÇESEKA’nin kulüp odasinda Muhtar amca, Umut, Sefa baskan ve Zeki baskanla konusurken buldum. Ellerinde birer bardak demli çay, neseyle gülümsüyorlardi.
Ve bir ara hep birlikte, koro halinde söyle dediklerini duydum: “Bu ÇESEKA var ya gardasim, bu ÇESEKA. sekil semal budur! Adi yeter be! Öyle degil mi?”
“Evet, öyle!” dedim. “Haklisiniz valla. sekil semal budur! ÇESEKA: Adi yeter!”
Tam o anda emektar ikarus, Dikmen Polis Evi duraginda çigliklarla sarsilarak durunca gözlerimi açtim. Disarida kar, fazla hissettirmeden ince ince yagiyordu. Pencerenin bugusunu sildim ve disari baktim. Bir an için ÇESEKALI Zeki baskanin Çinçin’e bagliligi ve Çinçin’de yikilacak evler hakkinda söylediklerini animsadim. Âsik Mahzuni’nin, 1970’li yillarda ortaligi kasip kavuran ve en çok da kendisiyle Edip Akbayram’dan dinlemeyi sevdigim o tadina doyulmaz naif türküsü yankilandi kulaklarimda. Sözlerinin bir bölümü animsadigim kadariyla söyleydi:
iNCE iNCE BiR KAR YAgAR,
FAKiRLERiN DÜZÜNE.
NEDEN FELEK iNANMIYOR?
FUKARANIN SÖZÜNE.
YANDIK YANDIK,
ÖLDÜK ÖLDÜK.
BiZ AÇLIKTAN.
ETME AgAM N’OLUR!
N’OLUR, N’OLUR, N’OLUR!
ADAM MI ÖLÜR?
YOL YAPILINCA,
OKUL OLUNCA,
TOPRAK VERiNCE,
iNSAN SEViNCE.
N’OLUR, N’OLUR, N’OLUR!
Kalin saglicakla.
Necdet Özkazanci-POLATLILI
16 Ocak 2008, Çarsamba.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ozgurbalci
Site Admin
Kayıt: May 28, 2006
|
Tarih: 2008-01-17 03:50:49
Mesaj konusu: Re: ÇESEKA: ADI YETER!
|
|
|
Uzun zamandir siteye yazmamakla birlikte firsat buldukça topicleri takip etme sansim
oldu.Bu gece de girip bakayim derken necdet abinin muhtesem bir uslupla insani bi anda
sanki o ani yasamis izlenimi veren yazisinin içinde dalmis giderken buldum kendimi ,
biseyler yazmadan duramadim.Ellerine saglik necdet abicim, okumak büyük keyifti..suan
saat 03.47 ve ilk okuyanlardan oldugum için kendimi sansli hissediyorum :P :P
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-01-17 16:52:29
Mesaj konusu:
|
|
|
Eline saglik Necdet abi, eline yüregine saglik. Yorgun bir aksamüstü zihinsel olarak dinlendirdigin için ayrica tesekkürler.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-01-17 18:07:41
Mesaj konusu:
|
|
|
Çok tesekkürler arkadaslar. Bu güzel sözlerinize layik miyim bilemiyorum. Begendiginize sevindim ve mutlu oldum.
Son zamanlarda "öteki futbol"a biraz fazla meylettim ama iyi geldi bana da... Bu basit hikayelerle, uzun zamandir ihmal ettigim öteki futbolu da yeniden anlamaya çalisiyorum. Tabii oralarda biraz dolasinca kendiliginden bayagi malzeme de çikiyor yani... :wink:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2008-01-17 18:16:32
Mesaj konusu:
|
|
|
bu topigi ve necdet abinin bu yazisini unutmayin arkadaslar. Alkaralarin gelecegi ile ilgili çok önemli bir proje bu yazi ile basliyor. Süprizler çok yakinda.....
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
adnan_mutlu
Site Admin
Kayıt: Oct 28, 2006
|
Tarih: 2008-01-17 19:24:45
Mesaj konusu:
|
|
|
necdetcigim oftas maçinada geç geldin dikkatimi
çekti maça girdiginde dakika 24.44 dü sende ortasini
bul gayri. çinçin benim dogdugum yer sene 1956
ilkeri'de 1992 yilinda o zamanin parasiyla 5 milyona
sefeda almistik ilker 15 yasindaydi y.beyazitta okuyordu
ben o zamanlar kulüpde çalisiyordum. eski anilar
tazelendi tesekkürler necdet.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Ertugrul_Eryigit
Site Admin
Kayıt: May 27, 2005
|
Tarih: 2008-01-17 19:48:14
Mesaj konusu:
|
|
|
Evet çok güzel bir yazi bize normal siradan gelen seyler gözlem gücü, bilgi birikimi ve yazma kapasitesi olan birinin elinde nasil sekilleniyor tabi duygularinida aktarmasi sonucu böyle oluyor.
Necdet abi sen yazmaya bizde okumaya devam edelim.
Eline saglik.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-01-17 19:59:09
Mesaj konusu:
|
|
|
"bulent_atlas"]bu topigi ve necdet abinin bu yazisini unutmayin arkadaslar. Alkaralarin gelecegi ile ilgili çok önemli bir proje bu yazi ile basliyor. Süprizler çok yakinda.....
Takim mi satin aliyoruz yoksa? ilk isim önerisi benden gelsin. Alkara Gençlik
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2008-01-18 00:31:50
Mesaj konusu:
|
|
|
necdet abi isyerinde vakit olmadigi için yazini simdi okuyabildim.
tek kelimeyle uçurdun beni..gerçekten aldin baska diyarlara götürdün..yazi bitince o uzak diyarlardan oldugum yere kafa üstü çakilmis gibi oldum. vallah sagol, billah sagol...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-01-18 00:52:21
Mesaj konusu:
|
|
|
Necdet Abi'yi izlemeye devam ediyoruz!Hatta bir de benzetmede sinir olmazdan hareket ederek söyle bir söz söyleyeyim.Edebiyatta Sait Faik,sinemada Yavuz Turgul,futbol yazinininda Necdet Özkazanci.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
senolakdemir
Site Admin
Kayıt: Apr 24, 2006
|
Tarih: 2008-01-19 12:26:51
Mesaj konusu:
|
|
|
Necdet abi herhalde en güzel ifade elinize saglik olur,
Çogumuzun basina bu erken yada geç gitme ile ilgili birani gelmistir ,
Sizden esinlendim bir tanede ben aktarayim,
Yil 1989 Ankaragücü -Eskisehirspor Türkiye kupasi maçi,
O yilarda, Ankaragücü,Kupa Beyi namiyla müthis ilgi çekiyor,
Maç kaçirmak mümkün mü!
ilk maç Ankara da oynanmis skoru hatirlamiyorum,
Rövansa gidiyoruz,
Üniversiteden Mustafa diye bir arkadasi ikna ettim maça gidecegiz,
Atladik otobüse ,indik Eskisehire,
Nasil heyecanliyiz,ES ES seyircisi muhtesem,
Ankaradan 100 otobüs gelmis,yikiyorlar ortaligi,
Sanki asil maç trübünde,
Hangi taraftar daha iyi diye UEFA jüri göndermis,
Türkiyeden de jüride ,
Amigo Birol ,hani her yerden çikar ya,
tabi bunlar bizim görmeyi hayal ettiklerimiz,
oysa ortalikta,
NE seyirci var, ne de stad gönderinde takimin bayraklari,
Köftecisi yok ,simitçisi yok,tikirti hak getire,
Bakistik arkadasla birbirimize,
Ne oluyor ki dedik ya!
Ne mi olmus?
Siz 2.5 saat öncemi gittiniz di kosaraktan stada,
Biz 1 hafta önceden gitmisiz megerse oturaraktan stada,
Bu yaziyi umarim Adnan abi okumaz,
benim sabanliklarimla ilgili o kadar çok malzeme var ki elinde.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
serkan_gungordu
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-01-19 12:33:39
Mesaj konusu:
|
|
|
Bugün sabah 7.30'da babam trenle istanbuldan gelecekti. yolda aradi, yol sartlarindan dolayi sabah 9 gibi ankara'da olacagini söyledi. ben 8.30 gibi garin önüne gittim, baktim otopark parali... otoparkada parami vercez, arabayla dolasirim diye düsündüm. ne yapsam diye arabayla dolasirken kendimi 19 mayis dis sahalarinin önünde buldum. 2 nolu sahada, yol tarafindaki kalenin önünde maç öncesi son hazirliklarini yapan genç oyunculari izlemeye basladim. sonra bir baktim ki, formalarinin üzerine giydikleri esofmanlarda kocaman ÇSK yaziyor. Tam maç baslayacakken babam geldigi için oradan ayrilmak zorunda kaldim. valla özendim çocuklara, büyük bir heyecanla hazilaniyorlardir. Ne oldu maçlari acaba, nereden ögrenebilirz ki?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
anil_akalp
Site Admin
Kayıt: Aug 07, 2006
|
Tarih: 2008-01-19 19:19:22
Mesaj konusu:
|
|
|
"serkan_gungordu"] Ne oldu maçlari acaba, nereden ögrenebilirz ki?
http://aaskf.org.tr/sezonbilgileri/macsonuclari/1agenc/1agencms.html
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-01-19 20:10:39
Mesaj konusu:
|
|
|
Güzel sözlerinizle beni mahçup ediyorsunuz arkadaslar. Tesekkürler.
Bu arada Serkan'in merak ettigi maç sonucunu Anil'in verdigi linkten bulunca "Vay be! ÇESEKA'ya bak!" deyip Sefa baskani, Zeki baskani ve ÇESEKALI bebeleri tebrik etmekten kendimi alamadim. :wink:
ANKARA 1. (A) GENÇ KÜME MÜSABAKA SONUÇLARI
14 NCÜ HAFTA
1 NCi GRUP
ÇALIsKANLARSPOR (ÇSK): 7
AKYURT BLD.SPOR: 1
Madem ki Polatez'i alamiyoruz, ÇESEKA'daki bebeleri ve özellikle de golcülerini mutlaka yakin izlemeye almamiz lazim bence. Sanirim aradigimiz golcü ya da golcüler orada. :wink:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2008-01-21 01:37:00
Mesaj konusu:
|
|
|
necdet abi anca okuyabildim bu güzel yazini.. gerçekten eline yüregine klavyene :) saglik.. bizim sokullunun bebesi çakir atmya devam ediyor..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
tunc_ocal
Site Admin
Kayıt: Apr 18, 2006
|
Tarih: 2008-03-01 03:05:40
Mesaj konusu:
|
|
|
Ben niye rast gelmedim bu yaziya daha önceden hay kafama...
Bu satirlarin yazari lisansi çikmamis olsa da Çeseka ile idmana çikmis, Atatürk Lisesi - Çeseka hazirlik maçlarinda kaleyi korumustu 14-15 yaslarinda.
Maçlari 19 Mayis dis sahada ve su anda hatirlayamadigim uzak bir sahada yapmistik. Ama Çesekali oyuncularin maçtan sonraki kumanyalari, tüm ekmek arasi çoban salata ve kola bile gözümün önünde. Çok saglam takimdi. Biz Ankara'daki sayili ortaokul takimlarindandik ama bizden hep bir gömlek üstün top oynarlardi.
Antrenmana nerde çiktigimizi ise ayni o kumanyalar gibi çok net hatirliyorum. Takimimizin basindaki güzide beden egitimi ögretmeni Sebahattin Hocamiz daha maçalarin baslamasina aylar varken yaz tatilinde Ankara'da olanlardan birkaç kisiyi Sefa Hoca'nin Çesakasi ile birlikte idman yapmak üzere 19 Mayis'a götürdü. Biz dis sahada oynayacagimizi düsünürken birden ters istikamete Atatürk Kültür Merkezi'ne dogru yürümeye basladik. Çesakalilarin çogu yaz dönemi futbol okuluna yazilmis bebelerdi. Demek ki küçüklere o tarafta idman yaptiriliyordu. Neyse 19 Mayis'tan çiktik, caddeyi de geçtik, Kültür Merkezi'ne girdik, bahçesinde sapsari otlar arasindan geçerek bildiginiz mahallede top teptigimiz arsalara benzeyen bi yere geldik.
Birkaç kuka, birkaç yelek, birkaç top, toz duman ile birlikte günesin anlinda yapilan bir idman. O kadar sikintiya degmez yaz tatilinde, zaten bizim takimin idmanlari baslar bikaç hafta sonra diye gitmedik bi daha. Ama kaptanimiz Engin Çeseka'ya devam etti. Çok saglam bi stoperdi. Bizim okuldaki idmandan çikar, aksam Çesaka'nin idmanina giderdi. Onun Çeseka'da kazandigi tecrübe, bizim takimca Çeseka ile yaptigimiz maçlarda kazandigimiz tecrübe belki de bizi namaglup Ankara sampiyonu yapti.
Bu arada Sefa Hoca'da 19 Mayis dis sahalarinin ilhan Cavcav'iydi resmen. Hatta o dönemde "abi adami 1 Milyar bonservisle satmislar" diye bi dedikodu ortalikta dolaniyordu. Engin ordan Telekom'a gitti ama daha sonra malum yol ayriminda üniversiteyi seçti ve ODTÜ'ye gitti. O müthis Atatürk Lisesi kadrosunda jübilesini en geç yapan topçu 17 yasindaydi heralde. O kadro aynen lise takimina dahil olabilse, ÇSK'nin çok daha iyi olanaklari olabilse, dersle topu bi arada götürebilmenin bir yolu bulunabilse belki de aramizdan çikardi 2-3 futbolcu.
Her maçtan önce ÇSK'nin önünden geçince bunlar gelir aklima.
Necdet Abi ne kadar tesekkür etsem azdir. Ne güzel yazmissin ellerin dert görmesin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-03-02 15:41:08
Mesaj konusu:
|
|
|
Tesekkürler Erdem, tesekkürler Tunç... Genç arkadaslardan ÇESEKA ile ilgili anilari olanlarin bulunmasi da ne güzel.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
omur_yazici
Site Admin
Kayıt: Jan 12, 2005
|
Tarih: 2008-06-25 09:21:21
Mesaj konusu:
|
|
|
ÇESEKA Basketbol okulu ???
Dün Eskisehir Yolu'ndan Ankara'ya girip, Akay Köprüsü'nden çikar çikmaz Kocatepe Camii yönüne dönmüs gidiyordum ki ÇESEKA Basketbol Okulu'na kayitlardan bahseen bir afis gördüm.
Hem ÇESEKA olmasi, hem de basketbol omasi ilginç geldi. Paylasmak istedim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-06-28 00:21:25
Mesaj konusu:
|
|
|
Bu ÇESEKA Basketbol Okuulunu bulalim da isimden dolayi telif hakkimizi isteyelim Ömür. :wink:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
omur_yazici
Site Admin
Kayıt: Jan 12, 2005
|
Tarih: 2008-06-28 00:35:54
Mesaj konusu:
|
|
|
"necdet_ozkazanci"]Bu ÇESEKA Basketbol Okuulunu bulalim da isimden dolayi telif hakkimizi isteyelim Ömür. :wink:
Abi ben yarin tam adresi ögreneyim. Hatta yolumun üzeri zaten bir de fotosunu çekeyim. :wink:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
omur_yazici
Site Admin
Kayıt: Jan 12, 2005
|
Tarih: 2008-06-30 12:01:20
Mesaj konusu:
|
|
|
"omur_yazici"]"necdet_ozkazanci"]Bu ÇESEKA Basketbol Okuulunu bulalim da isimden dolayi telif hakkimizi isteyelim Ömür. :wink:
Abi ben yarin tam adresi ögreneyim. Hatta yolumun üzeri zaten bir de fotosunu çekeyim. :wink:
Necdet Abi,
Fotograf biraz kötü çikti ama sözümü tuttum.
Kocatepe Camii'nin yukarisindaki okulun bahçesi. Fakat görüldügü gibi ÇESEKA'nin degil, ÇSKA 'nin basketbol okuluymus. :oops: isimden dolayi telif alamayiz yani :lol:
[img:0960e3ca6f]http://img246.imageshack.us/img246/4734/45809457mb1.jpg[/img:0960e3ca6f]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2008-06-30 12:25:27
Mesaj konusu:
|
|
|
bu CSKA bizim çaliskanlar degil belli ki.. adamlar tee moskof'tan :) kalkip ankaraya gelip, genç yeteneklerimizi bulup sovyet diyarlarina götürmek için basketbol okulu açmislar! :D
http://www.cskabasket.com/?lang=en
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
aksitozkural
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2008-06-30 13:02:45
Mesaj konusu:
|
|
|
CSKA Sofia'yi da es gecmiyelim. Renkleri kirmizi-beyazdir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2010-11-01 09:05:17
Mesaj konusu:
|
|
|
Oktay Eksi'nin iktidarin HES kararlari ile ilgili yazdigi "Bu zihniyet anasini da satar" cümlesi isini kaybetmesine neden oldu. istifasi bile iktidar partisinin öfkesini dindiremedi. Bakan Taner Yildiz'in sarfettigi bir cümle var ki ÇSK'li dostlarimizi epeyce rencide etmis olmali. Demis ki:
Eksi'nin kullandigi kelimeyi tekrar etmeyecegim, aile terbiyem de buna müsait degil. Tabii ki ona cevap vermek için Ankara Çin Çin mahallesinde bir tanidigim var."
Koskoca mahalleye agir bir ithamda bulundugunun farkinda degil galiba.
Niye Ankara Çinçin Mahallesi aklina gelmis ki? Bu cümleyi "Ona cevap vermek için Kasimpasa'li bir tanidigim var" seklinde kursaydi sonrasinda ne olacagi az çok tahmin edilebilir sanirim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2010-11-01 11:04:49
Mesaj konusu:
|
|
|
"onur_aydogan"]Oktay Eksi'nin iktidarin HES kararlari ile ilgili yazdigi "Bu zihniyet anasini da satar" cümlesi isini kaybetmesine neden oldu. istifasi bile iktidar partisinin öfkesini dindiremedi. Bakan Taner Yildiz'in sarfettigi bir cümle var ki ÇSK'li dostlarimizi epeyce rencide etmis olmali. Demis ki:
Eksi'nin kullandigi kelimeyi tekrar etmeyecegim, aile terbiyem de buna müsait degil. Tabii ki ona cevap vermek için Ankara Çin Çin mahallesinde bir tanidigim var."
Koskoca mahalleye agir bir ithamda bulundugunun farkinda degil galiba.
Niye Ankara Çinçin Mahallesi aklina gelmis ki? Bu cümleyi "Ona cevap vermek için Kasimpasa'li bir tanidigim var" seklinde kursaydi sonrasinda ne olacagi az çok tahmin edilebilir sanirim.
Abi dur. Hikmetlerinden sual olunmaz. Siteyi falan mi kapattiracaksin basimiza :)
saka bir yana benim yasim genç ama daha büyük abilerimiz daha iyi bilirler sanirim. Hiç bir dönemde halkla bu kadar dalga geçildigini hatirlamiyorum.
Not: Eksi'nin ifadesi çirkin ve bir yazar için kabul edilemezdir. Aynen iktidar partisi mensuplarinin gün asiri medyaya yansiyan bir çok demeci gibi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2010-11-01 12:04:12
Mesaj konusu:
|
|
|
Ural'cigim yanlis anlama olmasin, puan durumuna bakarken son sirada Kasimpasa gözüme ilisti, bu nedenle Kasimpasa yaziverdim. Spor, siyaset ve sanat dünyasina çok degerli sahsiyetler kazandirmis bir önemli ve güzide bir semtimizdir Kasimpasa.
Oktay Eksi'de çok yakisiksiz bir laf etmis, kesinlikle tasvip etmiyorum. Bakanimizin da Çinçin'de yasayan agzi bozuk bir tanidigi oldugunu, bu nedenle öyle dedigini, mahalleye karsi bir art niyetinin olmadigini tahmin ediyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|