Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2008-04-13 11:16:51
Mesaj konusu: Söyle, ne degisti sence?
|
|
|
Besiktas’in, sampiyonlar Ligi'nde evinde Liverpool’u 2-1 yendigi maçin hemen ertesinde…
Gazetelerin spor sayfalarinda paldir küldür bir efsane yaratildi, bir gecede.
Unutmadim. ‘Kara Kartal parçaladi’, manseti bir gazetede, bir digerinde ise ‘Kartal Efsanesi’. Kocaman puntolarla. Halbuki efsaneler, bir gecede veya bir sezonda yaratilmazdi. Efsane olabilmek icin, sürekli basariyi yakalamak gerekirdi. istikrar gerekirdi. Hemen her sezon çeyrek finaller, yari finaller oynamak gerekirdi. Tek serçe ile yaz gelmezdi. UEFA Kupasi’ni kazanmis Galatasaray’in, Avrupa arenalarinda ki hazin durumu ortadaydi. Büyük basariyi yakalamisti ama devami gelmedi. Sonrasinda, köy takimlarina elenip gittiler, basari bir anda hüsrana dönüstü. Galatasaray, Avrupa’da hiçbir zaman efsane olamadi.
O gece, Besiktas, iyi oynadigi bir maç sonrasi üç puan almisti ama bu maçin rövansi vardi.
Kaldi ki, futboldan az çok anlayan herkes, Liverpool’un teknik olarak çok daha iyi bir takim oldugunu görebilirdi. Maçin neredeyse tamami Besiktas’in sahasinda oynanmisti. Yan toplarda zayifligi bariz Besiktas defansina karsi, Benitez, Crouch’u oyuna erken alsaydi kanimca skor çok farkli olurdu.
ilk maçtaki dizilis hatasini gören Benitez, farkli bir anlayisla çikti Anfield stadinda ki maça, ve tarihi farki yakaladi Liverpool. O maçtan sonra, ingiliz gazetelerinde ‘Her Hafta Sizinle Oynayabilir miyiz’ mansetleri vardi. Bir maçta efsane yaratan spor medyamiz bir anda sus pus olmustu. Sevinci ve üzüntüyü her daim en uçlarda yasamaya alismis taraftarin artik ders almasi gerekirdi. Avrupa Birligini hayal eden insanimizin Avrupali gibi düsünmeyi ögrenmesi gerekirdi. ‘Tek serçeyle yaz gelmeyecegini’ bilmesi gerekirdi. Ama sark kültürü agir basti. Tek maçta kahraman yaratanlar, yine tek maçta alay konusu yaratti. Bir gazetede, Besiktas’li futbulcularin gözleri bantli takim posteri yayinlandi.
Oysa, biri kötü, digeri dünyanin en iyi liginde oynayan iki takim arasinda daglar kadar fark olmasi dogaldi.
•••
Efsane yaratma hastaligi, Fenerbahçe’nin, istanbul’da Chelsea’yi yendigi maçin ertesinde yine nüksetti. Yine tek maçta efsaneler yaratildi. Bir gazete “Yeni kurban Chelsea” manseti. Oysa ayni Fenerbahçe, iki sezon önce sampiyonlar Ligi’nde sifir puan çekmisti. Ayni Fenerbahçe’nin Avrupa’da gözle görülen, elle tutulan hiç bir basarisi yoktu. Fenerbahçe, tarihinde ilk kez grup maçlarindan bir üst tura çikmayi basarmisti.
Karsisindaki rakip dünyanin en pahali takimlarindan biriydi. O kadar inandi ki Türk insani ‘tek gecelik efsaneye’, bir gazetenin yaptigi ankette Fenerbahçe’nin Chelsea’yi eleyecegi seçimi açik ara önde gitmekteydi. Eski Baskan Ali sen, Fenerbahçe’nin finalde M.United ile oynayacagini iddia etti. NTV’deki pazartesi aksami programinda, Hincal Uluç, Chelsea’nin defansinin zayif oldugunu, Fenerbahçe’nin ikinci maçta mutlaka gol atacagini buyurdu. Oysa Chelsea, Premier Lig’de, M.United’in arkasindan kalesinde en az gol görmüs ikinci takimdi. Üstelik sahasinda kolay gol yemezdi, istatistikler bakmayi bilenlere yalan söylemezdi…
Tipki ulema spor yorumcularimiz gibi, taraftarim da gerçegi degil, gönlünden geçeni dile getirdi. Ama ilk maçi iyi analiz eden görebilirdi ki, oyunun ilk 15 dakikasinda, Fenerbahçe sahasindan çikamadi. Kaleye tek sutu yoktu. Üstelik kendi evinde. Chelsea yakaladigi firsatlari gole çevirse ilk yari üç farkla biterdi. Evet, bu kadro belki tarihinin en iyi kadrosuydu ama karsisinda dünyanin en zengin takimlarindan biri vardi. Rekabetsizlikle lanetli Türk Futbolu’nun en zengin takiminin bile, derin sularda basina bir kaza gelmesi an meseleydi. Kaldi ki, takimlarimiz geçmiste Leeds’den, Manchester’a nice Atekinsiz geceler yasamislardi. Yine öyle bir ‘hasar gecesine’ icabet etmek her an mümkündü.
Fenerbahçe buraya kadar gelerek, basarili bir sampiyonlar Ligi macerasina ilk kez adim atmis, gelecege dair umut vermisti, ama abartmamak gerekirdi. Ayni Chelsea, geçenlerde Coca Cola temsilcisi Barnsley’e deplasmanda yenilip, kupadan elenmisti.
Efsane olmak için tek galibiyet yetmezdi….
•••
Son yillarda izledigim en vasat Chelsea takimi, daha henüz maçin baslarinda buldugu golle öne geçti. ilerleyen dakikalarda, oyunda dengeyi kurdu gibi görünse de, gol pozisyonu üretmekte zorlandi Fenerbahçe ve son dakikalarda yedigi ikinci golle sampiyonlar Ligi’ne veda etti. Hakemden sikayet edenlere, hafta sonunda oynanan maçlari düsünün derim, Kayseripor ve Gençlerbirligi’nin ‘derin futbol’ karsisinda nasil ezildigini, nasil gasp edildigini. En azindan Alman hakem, Fenerbahçe’yi Chelsea karsisinda Kayserispor konumuna düsürmedi.
Neticede, Fenerbahçe efsane olamadan ama gelecege dair umut vererek veda etti. Gelecek sezon Fenerbahçe’nin sampiyonlar Ligi’ndeki konumu yaptiklari atilimlarin daha net göstergesi olacaktir.
Velhasil bir sezon daha geçiyor ömürden. Bir sezon daha futbolla yatip futbolla kalktigimiz. ‘Kursunlu’ Süper Lig’imizde, bir sezon daha toz duman içinde. Adaletsiz, rekabetsiz. Tek gecede kahramanlar, o kahramanlara dair efsaneler yaratildi yine. Sonra. Sonra yine tek gecede, temenniler içi bos cümlelerde kaldi. ilker Yasin’in buram buram hamaset kokan abuk yorumlarinda yitirdik umutlari…
Ve aslinda, Türk futbolu ne büyüdü, ne küçüldü. Kendi liginde rekabeti ve adaleti asla saglayamamis, üç esas oglan ve figüranlarla dolu Kursunlu, itis kakis ligimize ahlarla vahlarla geri döndük. Bu dönüs, geçmis sezonlara göre biraz rötarli. Ve umutlar yine bir dahaki bahara kaldi.
Bilirim, spor sayfalarinda ayni teraneler yazilacaktir yine, çok bilen çok yanilan futbol ulemalarimiz ayni masallari anlatmaya devam edecektir. Tek gecede efsaneler ve kahramanlar yaratilacaktir yine. Ve ilker Yasin’in ucuz yorumlari kulak tirmalayacaktir…
Söyle, ne degisti sence?
Ziya Adnan
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ercumenttuncalp
Site Admin
Kayıt: Oct 05, 2004
|
Tarih: 2008-04-13 11:46:41
Mesaj konusu:
|
|
|
Ziya kardesim ellerine saglik. Bu yalanci efsanelerin, gerçek efsanelerden farkini nede güzel yazmissin.
Yazinin en can alici tarafida, bir diger farklarinin, hakeminde ellerinden tutmasi gerekliligidir.
Avrupadada bunu elde ederlerse, bir gecelik degil, üç gecelik efsane olabileceklerdir.
Bizim genç Oftasin, puan almadigi efsane kalmamasida, bunu en iyi sekilde anlatiyor zaten.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-04-14 14:49:06
Mesaj konusu:
|
|
|
Tarih 8 Aralik 2007 günlerden cumartesiydi. Yazdan kalma güzel ilik bir gündü. Sabah esimle birlikte istanbul’a gitmek üzere Ankara’dan yola çiktik. istanbul’a gitme sebebimiz ise orada hem okuyup hem çalisan kizimizi ziyaret etmek içindi. Arabayi ben kullaniyordum. Saat 10 gibi bizi bir araba solladi. Sollayan otonun içinde iki genç delikanli vardi. Sari lacivert formalari ve atkilari muhtemelen Fener yum’dan alinmaydi. Açik olan ön sag pencereden bakan genç, geçerken bizim eski model tüplü arabayi küçümseyen gözlerle süzdü. Onlar uzaklasip kaybolduktan bir süre sonra yine modeli yüksek bir otomobilde bu kez dört sari lacivertli erkek taraftar vardi. Esime dönerek,”Tabi ya bu aksam onlarin GS ile Derbileri var, Kadiköy’e maça gidiyorlar”dedim. Boluyu da geçtikten sonra Sapanca’da mola verdigimiz tesiste iyice kalabaliklasmislardi. Öbek-öbek, grup-grup’tular. Hepsinin de üzerlerinde formalari vardi. Çay içmek için yaklastigim yerde bir çalisanin,”çaylar on dakika sonra çikacak” demesiyle, bir fenerli gencin, “parasi neyse veririz” dedigini duydum. Ben bu cümleyi daha önce de duymustum evet-evet bir maçta, “Fener diye bagirin parasi neyse veririz” yazan bir bez asmislardi. Bu söz üzerine digerleri gülüstüler adeta zengin bir holding sahibinin simarik çocuklari gibiydiler. Dört kisilik masada oturan evli olduklarini tahmin ettigim bir çift ve yanlarinda da iki küçük çocuklari vardi. Ailenin bütün üyeleri Fb formaliydi. Aile, “parasi neyse verelim” lafina siritinca bende bu gruba,”nerelisiniz siz arkadaslar” diye sordum.”Boluluyuz” yanitini alinca birazda kalabaliktan cesaret alarak,”bakin gençler çikarin su istanbul formasini da memleketinizin takimi olan Boluspor’u tutun “diye baslayan kisa bir antistanbul konusmasi yaptim. Anadolu’nun küçük ve mutaassip bir sehrinin çocuklari olmalarinin verdigi saygi ve efendice bir tavir ile”biz Bolu’yu da tutuyoruz ama…”seklinde cevap verdiler.
Rakipleriyle yarismak yerine düsmanla savasmaya giden askerlere benzeyen bu çocuklari kim böylesine simartip bu hale getirmisti. “Fenerlinin Fenerli den baska dostu yoktur. Parada bizde çoktur” der gibi bakan bu gençler 25–30 yil öncesinin FB sini görseler bu durumda olurlar miydi acaba? Kökü Ali sen’in baskanlik dönemine kadar uzanan yakin geçmiste, hemen her kurumla, kurumlarin basindaki insanlarla, Futbol kulüpleri ve kulüp baskanlariyla hem kurumsal hem de kisisel çatismalara girismislerdi. Bu durum Aziz Yildirim’in baskan seçilmesiyle aynen ve dozu daha da artarak devam etmisti. Federasyon’u, Kulüpler Birligi’ni, MHK’yi ve daha birçok kurumu Fenerbahçe düsmani olarak görüyordu. Rakip kulüp baskanlarini, spor adamlarini asagiladilar. Onlarin sorunlariyla alay ettiler. Davranis bozukluklari sergileyip muhataplariyla düzeysiz atismalara giristiler. Aziz Yildirim, Medya’ yi küçümsedi. Kulüp televizyonu, kulüp dergisi ve kulüp web sitesiyle iletisimi yeterli görüp elindeki bu araçlarla medya ile rekabete giristi. Yöneticisine, Teknik direktörüne futbolcusuna konusma yasagi getirdi. Ama o katiligin içine insan sicakligini koyamadi. Fenerium satislari, kombine bilet kampanyalariyla taraftari müsteri’ye dönüstürdü. O çok özendigi Avrupa kulüpleri’nin liglerinde borcu olan takimlar bir alt kümeye gönderilirken, Aziz bey, sik sik Ankara’ya gidip kulübü’nün borçlarini ya sildirdi ya da uzak bir tarihe erteletti. Hiç sikilmadan da, “yeterli paramiz var Ronaldo’yu bile alabiliriz” türü laflar sarfetti. Yüz yillik çinara tek basina sahip olmak istedi. Ormani ve öteki çinarlari yok saydi. Bütün bu davranislari ve söylemleri ile sadece bir tek kisiyi kendisine hayran birakabildi. O kisi tokalasmak için elini uzatan ancak uzattigi eli havada kalan ilhan Cavcav’di.
Fenerbahçe’yi büyüttükçe Avrupa’da sevilecegini sandi. Dünya kulübü oluyoruz dedi. Ama yanildi. Birkaç gün önce Avrupa’nin en sevilen ve en çok taninan 20 kulübü içerisinde can düsmani olarak gördügü Galatasaray’in adi vardi. Bu yil Avrupa da çok basarili olmalarina ragmen kendi isimleri bu ilk yirminin yakinina bile ugrayamadi. Aziz Yildirim’in bütün bu insanüstü gayretlerine ragmen neden Ümit özat Alman ligine, Tuncay ve Anelka ingiltere ligine gitmisti de bütün israrlara karsi Fenerde kalmamislardi. Neden Marco ve digerleri de Avrupa liglerine gitmek için gün sayiyorlardi.
Sebep gayet açikti. Bencilce ve öfkeyle kendi kulübünü zenginlestirip diger garibanlarla arayi açmakla sorunlar çözülmüyordu. Çünkü limana dalga geldiginde sadece bir gemi degil bütün gemiler beraber yükseliyordu. Sular çekilince de hepsi beraber iniyordu. Kulüp olarak gelismek, zenginlemek ve sismek bir noktadan sonra ise yaramiyordu. Önemli olan kulüplerinde içinde bulundugu süper lig’in kalitesinin ne düzeyde olduguydu. Stadyumuyla, ulasimiyla, birbirine yakin kuvvetteki takimlariyla, gerçekten özerk federasyonuyla, taraf ve takim tutmayan hakemleriyle, seyircisiyle her seyiyle iyi bir ligde oynamak istiyorlardi. Fenerbahçe 9 verirken neden 8 veren ingiliz ligine gidiliyordu. Futbolun, kitleleri kaynastiran degil ayristiran bir unsur haline geldigi ülkemizden uzaklasip “spor dostluk ve kardesliktir”palavrasi’nin daha az atildigi kaliteli liglere gidiyorlardi. Çünkü artik onlar Türkiye de zengin bir kulüpte oynamak yerine ingiltere gibi kaliteli ve adil bir ligin oldugu ülkeleri tercih ediyorlardi. Artik tüketiciler ürünü saticidan daha iyi taniyorlardi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-04-14 17:39:15
Mesaj konusu:
|
|
|
bizim cephede de degisen bisey yok ki.. kime ne deyim simdi ben?.
10 yil boyunca bir arada oynattik, çok genç çok dirençli bir takim yaptik, is yapabilme kabiliyeti yüksek oyunculari 90 dakika kosar hale getirdik, hepsinden önemlisi birlikte oynamanin önlenemez gücünüde yükledik bu çocuklara; istanbulda, en paçoz istanbulluyu yenmek yetti bu olusuma..
bunlarda oldu digerleri gibi.. bu kadarcik devrim hepimize yetti..
ucundan azcik ve olduda bitti masallah..
daha bi durun yaslari henüz 23 gibi mesajlar geliyor..
yahu sorunda burada degilmi?. yas 23.. fetih yasini geçmisler artik..
korkaklik, basiretsizlik, inkar sonucu bu nesilde böyle gitti.. yenisine bakacagiz..
ben hiç kimsede kabahat aramiyorum anlasilacagi üzere..
ünlü bir ozanimizin dedigi gibi: "aradim hatayi kendimde buldum"..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-04-14 19:18:13
Mesaj konusu:
|
|
|
Güzel bir yazi. Sevgili Ziya, eline saglik.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2008-04-15 00:19:22
Mesaj konusu:
|
|
|
en çokta bana koyan ankaradaki[size=24:bf21d76413] istanbul çocuklari[/size:bf21d76413]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
NuriBabic
Site Admin
Kayıt: Jan 24, 2008
|
Tarih: 2008-04-15 12:02:30
Mesaj konusu:
|
|
|
Ziya bey son derece önemli ve güzel bir mevzuya deginmis.Elinize saglik.
Çocukluk günlerimiz o saf duru günler.Gözümüzü açtik.Etrafimiza baktik.Sirtima sari-kirmizi eski çubuklu bir formayi geçirmis halamin oglu.Ankarada dogmusum ve sirtimda sari-kirmizi gs formasi.ilginç ve de hazin.
Sonra bu forma ile askimiz ve sevgimiz çig gibi büyümeye basladi gs le.Ancak o heyecanli ve kanimizin hizli aktigi devrelerden geçerek belli bir olgunluk derecesine yaklasmaya basladiktan sonra olaylara daha realist yaklasmaya basladim.
Niçin gs.neden?sorulari benim kafami tirmalamaya basladi.Bir Ankarali olarak neden istanbul?
ingiltere premier ligde maçlari izlerken takimlara ve taraftarlara bakiyorum.Herkes kendi bölgesinin takimini destekliyor ve sahip çikiyor.
Bizde niye böyle?Baskentte takimlarimiz var ve bu degerlere sahip çikilmiyor.Ben bu konuyla ilgili olarak elimden geldigince çevreme sahiplenilmesi gereken degerlerle ilgili olarak bilgi vermeye ve durulmasi,taraf olunmasi gerçek yerin burasi olmasi gerekliligini anlatmaya çalisiyorum.
Bundan yillar önce bir gençler-gs maçinda gs kapalisinda yer aldigim dönemlerde gençlerbirligi sahaya çikmis ilk olarak ve gs seyircisi yuhalamisti bu onurlu takimi.Ben bunu içime sindiremedim ve bu yuhalamalara ayakta sahaya çikan 11 simsegi alkislayarak cevap verdim.O gün içimi acitan su anda içinde bulundugum ve bulundugum yerdende gurur duydugum maratonda çok az bir seyirciyle takimina sahiplenmeye çalisan asil insanlardan olusmus taraftarimizin takimlarina sahip çikmalariydi.
Aileler,ankaralilar çocuk dogar dogmaz bjk,gs,fb yi birakip gençlere,ankaragücüne ve diger degerlerimizi çocuklarimiza empoze etmeleri gerekliligidir.
Babadan ogula geçer gibi bir istanbul sevdasi alip gidiyor basini.Ama ben çok mutluyum.Olmam gereken yerdeyim.
GENÇLERBiRLigiNDEYiM
kizimida kirmizi - siyah sevgisiyle büyütmekteyim.mutluyum,huzurluyum.
Ziya bey degisecek,çok sey degisecek.Degismek zorunda....
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|