Alkaralar

Ziya Adnan · Site Admin Kayıt: May 06, 2003

Abdullah Gegiç ve Baskin Soysal’in Anisina... Geçenlerde, 2008 Avrupa sampiyonasinin onca tozu dumani, onca gürültüsü içinde, çok satan gazetelerin birinde küçük bir vefat haberi çarpti gözüme, okurken beni çok eskiye götüren. Günümüz futbolcularinin özel yasantilarini, sevgililerini, ask kaçamaklarini, palas pandiras transfer haberlerini büyük puntolarla neredeyse tam sayfa duyuran aymaz spor medyamiz, Türk futboluna unutulmaz hizmetleri dokunmus teknik direktörün ölümünü bir kaç satirda geçistirmisti. Geldigimiz çagin pespayelige bulanmis gündelik hayatinda, bunca vefasizliga aslinda sasirmamak gerekirdi. Adi, her ne kadar orta yas kusaginin altindakiler için pek bir sey ifade etmeyecek olsa da, o hocalarin hocasiydi. Onun konustugu futbol ortamlarinda, digerleri susardi. Ögrencilerinin arasinda Fatih Terim, senol Günes, Mustafa Denizli gibi Türk futbolunda isim yapmis teknik adamlar vardi. Ömrünün 35 senesini ülkemizde geçirmis, bir dönem Milli takimi da çalistirmisti. 1996 senesinde, Partizan Belgrad takimini Avrupa sampiyon kulüpler kupasinda finale tasidi. Öncesinde Eskisehirspor (1967-1971), Fenerbahçe (1966-1967), Besiktas (1972-1974), Bursaspor (1974-1975) takimlarinda görev yapti. Türk futbolunda en uzun süre antrenörlük yapmis yabanci teknik direktör ünvani ona aittir. Eskisehirspor’u çalistirdigi dönemde, Türk futbolunda Anadolu devrimini baslatmis, Kirmizi simsek’ler onun döneminde Avrupa kupalarinda firtina gbi esmistir. Bu yazi, Sirbistan’in Voyvodina özerk bölgesinin baskenti Novisad’da bir hastanede, yüksek tansiyona bagli beyin kanamasi nedeniyle, 21 Haziran 2008 tarihinde, 84 yasinda hayata gözlerini yuman efsane teknik direktörün anisina; Bu satirlar, artik aramizda olmayan hocamiza; Abdullah Gegiç; 1924 Yugoslavya Yenipazar dogumlu futbol profesörü. FC Wien, OFK Beograd, Sarajevo takimlarinda futbol oynadi. Yugoslav Ümit, B ve A Milli takimlarinda görev yapti. Köln spor akademisini bitirdi. Ayni üniversitede yüksek lisans ve doktora yapti. 1979 senesinde Türk vatandasligina geçti ve bir süre Milli takimi da çalistirdi. 1967 senesinde, Fenerbahçe'yi birakip Eskisehirspor’a gidisini su cümlelerde özetlemisti, "Dünyanin en güzel kentlerinden biri olan Istanbul'u ve Fenerbahçe gibi büyük bir takimi birakip Eskisehirspor'a geldim. Çünkü Eskisehirspor'da dokuz tane üniversite ögrencisi var. Futbol zekâ ile oynanir, futbol matematik gibidir. Haliyle bu güzel oyunu da en güzel tahsilli insanlar oynar." Eskisehirspor’da bulundugu dönemde, Es-Es ler futbolumuza yeni bir soluk getirdi, renk katti. Onun dönemimde, Kirmizi simsekler Sevilla’yi Kupa Galipleri kupasinda yenerek, bir ispanyol takimini eleme basarisi gösteren ilk Türk takimi olarak tarihe geçti. 1968-69 sezonunda, onun önderliginde Es Es ler, Galatasaray ile girdigi sampiyonluk yarisini son haftalarda rakibine kaptirdi, ikincilik ile yetinmek zorunda kaldi. O, Türk futbolunun mihenk taslarindan biriydi… Topragin bol, mekanin cennet olsun hocam. Keske aramizda olup, o çok sevdigin Kirmizi Beyazli takimin, Avrupa sampiyonasinda son dört takim arasina kaldigini görebilseydin. Ve keske görebilseydin, Es-Es lerin yeniden futbolumuza dönüsünü… Türk futbolu sana minnetardir. Huzur içinde yat… *** Ve tam okudugunuz satirlari yazarken, Ankara’dan yürek yakan bir vefat haberi daha geldi. Çocukluk yillarimin unutulmaz kalecisi Baskin Soysal, uzun süredir tedavi gördügü hastaliga yenik düsmüs ve 67 yasinda aramizdan ayrilmisti. Hacettepe, ve Ankaragücünde forma giyen 1941 Lüleburgaz dogumlu sarisin dev, döneminin önemli kalecilerinden biriydi. 1970-71 sezonunda kalesinde en az gol gören kaleci olarak tarihe geçti. Ankaragücü’nün 1971-72 sezonunda Türkiye Kupasi’ni ilk kez Ankara’ya getirisinde kaleyi yine o korumustu.. Ankaragücü’nün 8 kisiyle istanbul’da Fenerbahçe’yi yendigi kupa maçinda kalede o vardi. Sekiz yil Ankaragücü’nde forma giydi. Bir dönem Vefa’nin da kalesini korudu. Futbolu biraktiktan sonra bir süre kaleci antrenörlügü yapti. Sonrasinda Bodrum’a yerlesti. Geçtimiz günlerde aramizdan ayrildi Baskin Soysal. Ölüm haberi sevenlerinin yüregini yakti. Çok sevdigi Ankaragücü’nün Tandogan’da ki tesislerinde düzenlenen törenden sonra, vasiyet ettigi gibi, son on senesini geçirdigi Bodrum Gündogan’da topraga verildi. Huzur içinde yat çocukluk yillarimin efsane kalecisi, son yolculuguna ugurlayamadigm için bagisla, melekler yoldasin, mekanin cennet olsun… *** simdi her ölüm haberinde biraz daha eksiliyor siyah beyaz yillarin yildizlari. Her kayan futbol yildizinda, eskiye özlem biraz daha büyüyor. Takvimlere bakarken degil, ölüm haberlerini duyunca yaslaniyor insan. Bos çerçeveler birer ikiser dolarken, bir zamanlar yesil sahalarimizda parlamis futbol yildizlari sessiz sedasiz kayip giderken aramizdan, onlardan geriye, hatiralar, saramis solmus fotograflar kaliyor baktikça içimizi acitan. Eskiyi bilenlerin yürekleri, her ebedi ayrilik haberinde biraz daha fazla sizliyor, kör bir biçak saplaniyor yüreklere, gidenlerin acisi içimize akiyor. Ve her ayrilik sonrasinda biraz daha eksiliyoruz... Ziya Adnan

necdet_ozkazanci · Site Admin Kayıt: Apr 22, 2003

Eline saglik Ziya. Abdullah Gegiç gerçekten de büyük bir futbol adamiydi. Eskisehirspor'la birlikte çok büyük basarilara imza atmisti. Büyüklügünden ve o basarilardan olsa gerek mahalledeki arkadaslarimizdan birinin lakabi Gegiç'ti. Baskin da büyük bir kaleciydi. Ama Tandogan'daki tören Baskin'in büyüklügüne yakisir bir tören olmadi. Çünkü ilgi azdi. Baskan Cemal Aydin da ortalikta yoktu, tatilini kesip gelemedi herhalde. Oysa camiaya mal olmus böyle futbol adamlarin cenazesine binlerce kisinin katilmasi gerekirdi. ikisinin de ruhlari sad olsun.

FiratAycik · Site Admin Kayıt: Jul 26, 2006

Sen Gittin, Hüzünlendik Biz Yine... Bir yildiz daha kaydi. Kaydi ama isigini bize birakti. Bir efsane midir yoksa su an ben mi uyduruyorum bilmiyorum. Ama derler ki her raki masasinda eserleri okundukça sad olurmus ruhu. Yolu raki masasindan ya da bir meyhaneden geçen herkesin bulustugu noktadir Semahat Özden. [URL=http://img56.imageshack.us/my.php?image=imagewx2.jpg][img:22f7bad92c]http://img56.imageshack.us/img56/382/imagewx2.th.jpg[/img:22f7bad92c][/URL] [URL=http://img294.imageshack.us/my.php?image=image2bp4.jpg][img:22f7bad92c]http://img294.imageshack.us/img294/3889/image2bp4.th.jpg[/img:22f7bad92c][/URL] Odur herkesin ezbere bildigi, iki tek atinca avaz avaz söyledigi enfes sarki “Aksam oldu hüzünlendim ben yine”nin bestecisi. Odur ama, genelde bilinmez terennüm edenlerce ismi. Adi yalnizca yillarca hizmet verdigi Ankara Radyosu’nda ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda (TRT) zikredilir. Ancak herkes onu sever bilerek ya da bilmeyerek. Herkes bilmese de saygi duyar kendisine. Çünkü yazili olmayan kurallara göre raki içerken efkarlaniyorsak bir sarkidan sebep, o sarkiyi yapanin elleri öpülesidir. Bu sevgiyi bilen de kendisidir her zaman. Çünkü kendisini tanimayanlarin sarkilarini nasil da sevdiklerini, söyledigini, agladigini görmüstür. Kaldi ki erkeklerin aglamayacagi, kadinlarin da hiçbir yerde herhangi bir hislerini “çaktirmayacaklari” ögretilmis bir memlekette koca koca kadinlarin ve adamlarin bir meyhane masasinda yer yer gözyaslariyla söylemekten kaçinmadiklari bu sarkiyi söyleyenle de, besteleyenle de bir gönül baglari vardir. Bunu da herkes bilir. Bazi ebeveynlerin çocuklarina söyledigi ninniler Balik burcuna neden agliyorsun diye sorulmaz. Bu da astrolojinin kanunudur. Çünkü içinde alkol ve Semahat Özden varsa her balik burcu aglar. (bkz: Ben). Ve evet bu da dahil tüm genellemeler yanlistir. Ancak alkol de efkarin kardesi, hüznün ablasi, kederin abisidir. Acil durumlarda kirilacak bir kalp vardir. Hele hele masanizda buzlu bir raki, beyaz peynir ve kavun, bulundugunuz mekanda bir pikap varsa bastan kalbinizin kirilacagi konusunda ortaklasilmistir. Semahat Özden bazi ebeveynlerin çocuklarina söyledigi ninniler bestelemistir. Ve o çocuklar bu ninniler nedeniyle meyhaneleri sevmislerdir. Her mevsim içimden gelip geçersin... Ussak makami bir mektuptur “Her mevsim kalbimden gelip geçersin.” Yüzüne çagrilan kapinin ardindan gözyaslariyla söylenmesi gerektigi yazar prospektüsünde. Aç ya da tok fark etmez ama alkolle alinmasi gereklidir. Özden “her mevsim içimden gelip geçersin, sen vefasiz yolcu kalbim viran edersin, merhaba demeden, elveda dersin, sen vefasiz yolcu kalbim viran edersin” der ve sakiye doldur dersiniz. Sakiler sizi anlar. Bazen kardesiniz, arkadasiniz, anneniz, babaniz anlamaz ama sakiler anlar. Sakiler de en çok Özden’i. Dün gece mehtaba dalip... Deniz gören bir yerdeyseniz ve yakamozlara kadeh kaldiriyorsaniz bir kadehi de Özden için kaldirmali ve dalgalarla birlikte söylemelisiniz: “dün gece mehtâba dalip hep seni andim, öyle bir an geldi ki mehtap seni sandim. sevgili rüyana mi aldin beni bir dem, öyle bir an geldi ki mehtap seni sandim...” Sanrilar olmadan olmaz. Olmamalidir da... Yalnizligin insana neler yaptirdigini çok iyi bilen Özden melodilerle ruhlara nasil degecegini bilir. Ve ‘Aksam oldu hüzünlendim ben yine...’ Tüm zamanlarin en kederli sarkilari diye bir albüm yapilacaksa bir gün, A1 sarkisinin hangisi olacagi tartisilmayacaktir. Bugüne kadar Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Bülent Ersoy, Ahmet Özhan, Nalan Tokyürek, Ebru Gündes, Emel Sayin, Zekai Tunca, Faruk Tinaz gibi sayisiz ismin, sayisiz kez okudugu, yeryüzünün efkarlanilan her yerinde zirve bu eserindir. Herkes “Hasret kaldim gözlerinin rengine” derken düser, “Gel mehtabim, gel sevdigim gel yine” derken cosar... Hiç kusku yoktur ki bu sarkiyla bazi bünyeler kükremis sel gibidir, tasar. Ne güzel bestecimizdin sen Semahat Özden Alaturkanin en güzide bestelerine imza atmis, sesi ve eserleriyle birkaç kusagi etkilemis, yalnizlarin gecelerine damgasini atmis Özden 1913 yilinda Üsküdar’da geldi dünyaya. Pakize Hanim ile Yüzbasi ishak Efendi’nin kizi olan sanatçi Üsküdar Kiz Sanat Okulu’ndaki ögretimini müzik askindan dolayi yarida birakir. O esnada Lemi Atli, Refik Fersan, Fahire Fersan gibi usta sanatçilardan dersler almaktadir. 1939 yilinda Yüzbasi Faruk Ergökmen ile evlenir ve uzun yillar Ankara Radyosu’na ses sanatçisi olarak girer ve emekliligine kadar Ankara Radyosu’nda görev yapar. Özdenses’in ilk plagi “Beklerim Her Gün” 1941 yilinda yayinlanir. ilk bestesini 1940 yilinda yapan sanatçi “Aksam oldu hüzünlendim ben yine”, “Her mevsim içimden gelir geçersin” ve “Dün gece mehtaba dalip” gibi eserleriyle adini müzik tarihine yazdirir. Hem de altin harflerle... 35 bestesi TRT repertuarina alinan Özden 1971 yilinda istanbul’a gelerek istanbul Radyosu’nda çalismaya basladi. Kadiköy Belediyesince adi Kadiköy Kültür Merkezine ismi verildi. Üsküdar Boybey sokaga Semahat Özdenses Sokagi denildi. Ya sonra? Her kiymetli sanatçi gibi yalniz, fakir ve hasta öldü. Her yerde ne degerli bir kimse oldugunu söyleyen sanatçilar kendisine sahip çikmadi. Ameliyat parasi gerekti, herkes bakariz dedi. Yilmaz Morgül’ün verdigi parayla ameliyat oldu. Üç yildir Ünal Huzur ve Özel Bakim Evleri’nde kaliyordu. Gögüs kanseriydi. Nisan ayinda Kültür ve Turizm Bakani Ertugrul Günay tarafindan huzurevinde kendisine “Kültür ve Sanat Hizmet Ödülü” takdim edilmisti. Bu sabah (3 Temmuz) tedavi gördügü Kartal Devlet Hastanesi’nde hayatini kaybetti. Neyse... Bir yildiz daha kaydi. Kaydi ama isigini bize birakti. Bir efsane midir yoksa su an ben mi uyduruyorum bilmiyorum. Ama derler ki her raki masasinda eserleri okundukça sad olurmus ruhu. Neyse, saat 18:24. aksam oldu, hüzünlendim ben yine... Bawer ÇAKIR [size=9:22f7bad92c]Kaynak: www.bianet.org[/size:22f7bad92c]