Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2008-08-18 14:36:22
Mesaj konusu: Mor Beyaz Hacettepe …
|
|
|
Agustos 2008,
Ankara…
sehirler de konusabilseydi eger, anlatabilseydi.
Bir zamanlar bir ulusun dirilisinin simgesi iken, bir zamanlar Atatürk’ün Baskent’i iken, zamanla unutuldugundan, istanbul kökenli siyasilerin elinde üvey evladi muamelesi gördügünden sikâyet ederdi süphesiz. Konusabilseydi eger, bir zamanlar ülkenin göz bebegi iken, simdilerde kaderine terk edilmislikten, yalnizliktan, ilgisizlikten dem vururdu. Gözlerden uzak bir yerlerde, kendi haline terk edilmis akibetini bekleyen yasli bir huzur evi sakini gibi geçmisine agit yakardi. Sararmis solmus eski bir siyah beyaz fotografa dair olurdu cümleleri.
simdilerde yerlerinde yeller esen, kaybettigi degerlerini arardi nafile bir çabayla. Malum artik ne Kugulu Park, ne Akün sinemasi, ne Çagdas Sahne. Yakinda, Merkez Bankasinin bile yeller esecek yerinde. Sonra muhtemel baska bir kiymetlisi gidecek. Ve bu gidisle, bir zaman sonra kaybedecek hiç seyi kalmayacak. Her köse basinda mantar misali biten, birbirinin ayni ruhsuz alis veris merkezleri, yitirdigimiz o sehir ruhunun yerini alamayacak.
sehirler de konusabilseydi eger, anlatabilseydi.
Ankara, talihsiz Baskent’im…
Tüm degerleri, hoyrat ellerde birer ikiser çalinmis, yagmalanmis, bir zamanlar genç ve güzelken, zaman içinde yipranmis, yorgun düsmüs yasli bir kadin misali eski günlerini özleyen, gençligine agit yakan bitap sehrim. Giderek sakil bir Arap sehrini andiran, yapay fiskiyeleri, alt ve üst geçitleri, steril beton yiginlariyla yalniz, çorak görüntüsüyle eskiyi bilenlerin yüreklerini acitan sevdamizin sehri...
Ankara, aklimda hep eski siyah beyaz bir fotograf...
***
Yeni futbol sezonunun baslamasina az zaman kala. Geleneksel Spor Yazarlari Turnuvasinda. Yasli 19 Mayis stadini yenileme çalismalari nedeniyle, maçlar pek gicir Asas stadinda. Ama gicir da olsa, Ankara’dan, vefakâr 19 Mayis stadindan çok uzaklarda.
Her sene biraz daha azaliyor tribün çocuklari, her sezon biraz daha küskün Ankara taraftari, her sezon biraz daha hedefsiz Ankara takimlari. Biri 1910 da, digeri 1923 de kurulmus iki köklü Ankara takimin maçinda tribünler bos, yeni sezona dair umutsuzluklar agizlarda. Dört takimla da temsil edilse, aslinda her sene biraz daha eksiliyor Ankara futbolu. Hedefsizlik ve inançsizlikla lanetlenmislik, iyi yönetilmemek kader oluyor.
Ankara futbolu, sehri gibi geçmisine agit yakiyor…
***
Bir sonraki maçta, yasi 40’in altinda olanlarin hiç tanimadigi, mor-beyazli takim sahaya çikarken, eskiyi düsünüyorum. Evlerimizde Digitürk’ün, naklen yayin pazarlarinin, dev ekran plazma televizyonlarin, saatlerce süren hep istanbul odakli futbol programlarinin, amigo futbol yorumcularinin, mazisi pek kisa hormonlu belediye takimlarinin olmadigi siyah beyaz yillarda onlar hayatimizda vardi. 1959 yilinda kurulmus ligimizin basina, ‘Süper’ yakistirmasi yapistirilmadan çok önce. 60’li yillarin baslarinda, yesil sahalarimizda mücadele etmisler, hiç sampiyon olmamis olsalar da eskiyi bilenlerin hafizalarina kazinmislardi. simdinin nesli hiç tanimasa da onlari, mor beyaz bir zaman hayatimizda vardi. Daracik sokaklari, eski esnafi, sarapçilari, dumancilari, kalaycilari, halkacilari, kabadayilari ile namli bir Ankara semti idi Hacettepe.
Mahallelerine ölesiye bagli Ankaralilarin takimiydi. 1961–1962 sezonunun bitiminde, olayli bir final sonrasi birinci lige çikmislardi. 1968 senesine kadar oynadigi Birinci ligden düstügünde, geride bir mahallenin enkazi üzerine yükselmis, adini mahalleden alan bir hastane birakti. Yalniz mahallesini degil, mor beyazini da yitirdi Hacettepeliler. Tanil Bora ve Levent Cantek’in çalismasi, (‘Ankara Futbolu: Memleket Futbolunun Kenar Semti) Hacettepe’nin yok olusunu su cümlelerle anlatir,
Bu kendine mahsus camia, bu Hacettepe takimi, mahallesiyle birlikte batti. ihsan Dogramaci’nin hastane projesi, baskentin huzurunu kaçiran Hacettepe’yi tedip hatta tenkil harekâtina dönüstü. Tüm mahalle istimlâk edilip meskûnlar ‘dagitildi’. Hacettepeliler dogup büyümedikleri, asla mahalleleri gibi sevemeyecekleri yerlere saçildilar.
sehirlerde konusabilseydi eger, en renkli mahallesinin unutulmus, hazin hikâyesini anlatirdi.
***
Hacettepe takimi sahaya çikarken, hani bu apansiz dönüse, reenkarnasyon’a sevinmis olsam bile, hüzün kapliyor içimi. Zaman içinde yitirdiklerimiz geliyor aklima. Her seyi aslina döndürmek mümkün olsaydi keske, ama olmuyor iste. Mahallesini, sevenlerini, en önemlisi ruhunu kaybetmis bir takimdan sadece renkler kalinca geriye. Bu yasamda hiçbir sey asli gibi olmuyor, tabiatin kanunu iste. ‘Hacettepe döndü’ diye sevinenler, o kadar genç ki yaslari ve o kadar uzak ki eskiye.
Velhasil, ne kadar sevinmis olsam bile bu apansiz dönüse, Hacettepe, kaybettigimiz bir degerin ardindan nicedir yarali ruhumuza yapilan pansuman gibi, "hos bir temenni" sadece...
Bundan çok zaman önce civil civil mahallesini kaybeden sevdamizin sehrinde, eskinin renkleri solup kaybolurken birer ikiser, mor beyaz zamanla yitirdigimiz degerleri animsatiyor sadece…
Ziya Adnan
|
|