Alkaralar Dinlenme Tesisları Forum Ana Sayfası
 
Trkiye'nin Kalbi Ankara
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
deniz_orhan
Site Admin

Kayıt: Nov 05, 2003

Mesaj Tarih: 2008-08-25 18:59:49      Mesaj konusu: Türkiye'nin Kalbi Ankara Alıntıyla Cevap Ver

Çok ilginç bir belgesel var. Belgeselin hikayesi de burada: [url]http://www.ntvmsnbc.com/news/457279.asp[/url]. Kisaca; Atatürk'ün bir rus ekibe 1934 yilinda çektirdigi, 1969 yilinda da TRT'de gösterildigi sirada malum sebeplerden ötürü de gece baskini ile yayindan kaldirilan bir belgesel. Hikayesi detayli olarak yukaridakii sitede var. ilginizi çeker diye düsündüm, iyi seyirler. Burada da Cumhurbaskanligi resmi web sitesinin yayinladigi adres: [url]http://www.tccb.gov.tr/sayfa/ata_ozel/video/[/url]
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
seyhun_akar
Site Admin

Kayıt: Mar 16, 2003

Mesaj Tarih: 2008-08-26 10:57:39      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

isyerinden bakilmiyor, eve gidince bakalim bi nasil bi seymis..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
FiratAycik
Site Admin

Kayıt: Jul 26, 2006

Mesaj Tarih: 2008-10-14 01:01:25      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

[size=18:f27ac065c7]Ankara'nin Baskent Olusu[/size:f27ac065c7] "Türkiye Devleti`nin baskenti Ankara sehridir." "Efendiler, Lozan Antlasmasi`nin eklerinden olan düsman isgali altindaki topraklarimizi bosaltma protokolu uygulandiktan sonra, yabanci isgalinden tamamen kurtulan Türkiye`nin toprak bütünlügü fiilî olarak saglanmisti. Artik yeni Türkiye Devleti`nin baskentini bir kanunla tespit etmek gerekiyordu. Bütün düsünceler, Yeni Türkiye`nin baskenti Anadolu`da ve Ankara sehri olarak seçme lüzumunda birlesiyordu. Bu seçimde, cografî durum ve askerî strateji en büyük önemi tasiyordu. Devletin baskentini bir an önce tespit ederek, içten ve distan gelen kararsizliklara bir son vermek sartti. Gerçekten de, bilindigi üzere, baskentin istanbul olarak kalacagi veya Ankara olacagi konusunda öteden beri içeride ve disarida kararsizliklar görülüyor, basinda demeçlere ve tartismalara rastlaniyordu. Bu arada istanbul`un yeni milletvekillerinden bazilari, R e f e t P a s a basta olmak üzere, istanbul`un hükûmet merkezi olarak kalmasi geregini bazi örneklere dayanarak ispat etmeye çalisiyorlardi. Ankara`nin gerek iklim, gerek ulastirma araçlari ve gelisme kabiliyet ve istidadi ve gerekse mevcut tessisler ve kuruluslar bakimindan hiç de uygun ve elverisli olmadigini söylüyorlar; istanbul`un "payitaht" olmasi lâzimdir ve mutlaka olacaktir, diyorlardi. Bu ifadeye dikkat edilirse, bizim "baskent" deyimiyle kastettigimiz anlam ile, bu ifadelerdeki "payitaht"deyimini kullananlarin görüsleri arasinda bir fark bulmamak mümkün degildir. Bundan dolayi, bu konuda zaten kesinlesmis bulunan kararimizi resmen ve kanunî yoldan ilân ettirerek,"payitaht" sözünün de yeni Türkiye Devleti`nde kullanilmasina gerek kalmadigini göstermek lâzim, geldi. Disisleri bakani i s m e t P a s a,9 Ekim 1923 tarihli tek maddelik bir kanun tasarisini Meclis`e teklif etti. Altinda daha on dört kadar zatin imzasi bulunan bu kanun teklifi,13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüsme ve tartismalardan sonra çok büyük bir çogunlukla kabul edildi. Kabul edilen kanun maddesi sudur : "Türkiye Devleti`nin baskenti Ankara sehridir." [size=9:f27ac065c7]Kaynak: Nutuk[/size:f27ac065c7] Ankara'nin Baskent Olusu Lozan Baris Antlasmasi`nin TBMM tarafindan onaylanmasindan sonra, istanbul 23 Eylül 1923`ten itibaren tahliye edilmeye baslandi. 6 Ekim 1923`de istanbul`un yabanci isgal kuvvetleri tarafindan bosaltilmasi tamamlandi. Yabanci isgal kuvvetlerinin istanbul`dan ayrilmasi, gündeme hükümet merkezi sorununu getirdi. ismet Pasa (inönü) hükümet üyesi olmakla beraber, Ankara`nin baskent olusunu öngören önergeyi 9 Ekim 1923`te on dört arkadasi ile birlikte, Malatya Milletvekili olarak TBMM`ne verdi. ismet Pasa, Ankara`nin hükümet merkezi olmasi konusunu acil bir sorun olarak görmekte ve Lozan`dan itibaren zihnine yerlesmis bulundugunu ifade etmektedir. ismet Pasa`ya göre, Ankara`nin baskent olmasi iç ve dis çesitli sebeplere dayanmaktadir: "Lozan`da Bati dünyasinin murahhaslari, mütehassislari, diplomatlari ile görüsüyorum. Bunlar istanbul Hükümeti`ni istanbul muhitini taniyan insanlar ve yeni devletin o muhitin insanlarina göre kurulmasini arzu ediyorlar. Bunu her hallerinden anliyorum. Bizim bakimimizdan meselenin daha ehemmiyetli ve degisik cepheleri var. Bir defa Bogazlar askeri bakimdan tamamiyla açik, tamamiyla emniyetsiz. Bu vaziyetteyiz. Lozan Antlasmasi`yla elde edebildigimiz neticeler ve tarihi sartlar bizi endiseye sevk ediyor. Ayrica Anadolu`nun ortasinda bulunarak ve bir Anadolu hükümeti olarak yeni devleti çalistirmak istiyoruz". ismet Pasa`ya göre; Ankara`nin hükümet merkezi olmasi meselesinin, hilafetle bir ilgisi yoktur. Fakat, Ankara hükümet merkezi olunca, hilafet bir bakima devletimizin disina atilmis oluyor: "Gerçi biz hilafeti devamli bir müessese olarak düsünmüyoruz, Fakat Ankara`nin hükümet merkezi olmasi ve hilafet merkezinin istanbul`da bulunmasi, ondan kurtulmak için ayrica bir temel vasita olacaktir." Teklif edilen Anayasa maddesi gayet kisadir: Türkiye Devletinin makarri idaresi Ankara sehridir." Ancak teklif edilen kanun maddesinin gerekçesi, Ankara`nin yeni Türkiye`nin merkezi olmasi geregini açiklamaktadir. Gerekçe özetle, yeni Türkiye`nin varliginin, ülkenin kuvvet kaynaklarinin gelismesinin saglanmasi, Anadolu`nun merkezinde baskent tesis etmek lüzumunu açikliyor ve cografi ve stratejik durum, iç ve dis güvenlik de bunu gerekli görüyordu. 13 Ekim 1923`te TBMM`de kabul edilen tek maddelik bir yasa ile Ankara, yeni devletin baskenti olmus ve böylece devlet merkezinin istanbul olacagi yolundaki çekismelere son verildigi gibi, Cumhuriyetin ilani için de bir adim atilmistir. Bu, ayni zamanda Milli Mücadele`nin basindan beri uygulanan Ankara`nin istanbul`a hakim olacagi esasinin bir sonucu idi. [size=9:f27ac065c7]Kaynak: www.ankara.gov.tr[/size:f27ac065c7] [size=18:f27ac065c7]Ankara Tarihi[/size:f27ac065c7] Ankara’da yapilan arastirmalar, kentin Paleolitik Çag’dan itibaren yerlesme alani oldugunu göstermektedir. Kizilcahamam yöresinde yapilan çalismalarda; Paleolitik Çag’a ait buluntulara rastlanmis olup, Eti Yokusu, Ahlatlibel, Karaoglan ve Koçumbeli’nde de Eski Tunç Çagi’na ait buluntular ortaya çikarilmistir. Hitit döneminde Ankara’nin bir askeri garnizon olarak kullanildigi bilinmektedir. Büyük Hitit imparatorlugu’nun tarihe karismasindan sonra kent ve yöresinde M.Ö.7. yüzyila kadar Frigyalilar egemen olmustur. Ankara’nin kent olarak ilk kurulusu Frigya dönemindedir. Frigya’nin baskenti Gordion bugünkü Ankara sinirlari içinde kalmaktadir ve iç Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden birisidir. Efsanelere göre Ankara’yi da büyük Frigya Krali Midas kurmustur. Frigyalilar buraya gemi çapasi anlamina gelen “Ankyra” adini vermislerdir. Daha sonralari kent “Engürü” olarak da adlandirilmistir Yörede bulunan tümülüsler, özellikle M.Ö. 750-500 yillari arasinda Ankara yöresinde Frigya yerlesmesinin önemini göstermektedir. Kent ilk dönemlerden beri ticaret yollarinin kesistigi bir konuma sahip olmustur. Frigya devletinin yikilisindan sonra Lidyalilar M.Ö. 547 yilina kadar bölgeye hakim olmustur. Daha sonra Ankara, Kral I.Dareios döneminde Perslerin egemenligine geçmistir. Yaklasik 200 yil süren Pers egemenligi döneminde Ankara’nin önemli bir konaklama yeri ve ticaret kenti durumuna geldigi belirtilmektedir. M.Ö. 333’de Makedonya Krali Büyük iskender Persleri yenerek Ankara’yi kendi imparatorluguna katmistir. M.Ö. 278-277 yilina kadar Büyük iskender’in egemenliginde kalan kent, Avrupa’dan Anadolu’ya gelen Galatlarin bir kolu olan Tektosaglarin sehre girmesiyle Galatlarin kontrolüne girmistir. Ankara Kalesi bu dönemde, Galatlar tarafindan insa edilmistir ve kalede görülen ilk yapi bu devirden kalmadir. Ankara, Cumhuriyet döneminde ikinci kez layik görülecegi baskent olma onuruna, bu dönemde Galatia'nin baskenti olarak erismistir. Daha sonra bölgede siyasi birligi kuran Romalilar, Ankara’yi ele geçirmis, Roma imparatoru Augustus M.Ö. 25 yilinda kenti egemenligine almis, bu bölgeyi Roma’nin bir eyaleti olarak Roma imparatorlugu’na baglamis ve Ankara Galatia’nin baskenti olarak hüküm sürmeye devam etmistir. 1. ve 2. yüzyillarda Ankara, Anadolu’da Roma yol aginin çok önemli bir kavsagi niteligini kazanmis, yönetimsel ve askeri islevleri gelismis bir kenttir. Kent Roma döneminde içislerinde bagimsiz ve demokratik yapida yönetilmistir. Bu dönemde halk tarafindan “Demoj” ve “Bule” adi verilen iki ayri gruptan olusan bir belediye meclisi seçilirdi. Bu Meclisler bütün gereksinimlerini saptardi ve böylece kentin iç yönetiminde Kent meclisi ve Halk Meclisi bütün kararlari almak yetkisine sahip olurdu. Bu dönemde kentin alt yapisi tamamlanmis, kente 60 Km uzakliktaki Elmadag’dan tas borularla getirilen su mahallelere dagitilmistir. M.S. 3. Yüzyil ortalarinda Roma imparatorlugu’ndan ortaya çikan Sosyal ve ekonomik çöküntüye paralel olarak kent o günlere kadar korudugu açik kent niteligini yitirmis ve çevresi surlarla çevrilmistir. Daha sonra Bizans imparatorlugu’nun eline geçen kent 334-1073 yillari arasinda Bizans imparatorlugu’nun hâkimiyeti altinda kalmistir. imparatorluk baskenti istanbul’a tasininca, Bizans döneminde Ankara’dan geçen ve baskenti doguya baglayan yollarin önemi daha da artmistir. Bu yollar; M.S. 10. yüzyila kadar Ankara’ya, diger Bizans kentleri gibi para ekonomisinin gelistigi, örgütlü bir ekonomik yapisi olan önemli bir merkez özelligi kazandirmistir. Bu dönemde kent planinin temel ögeleri; kenti düsman saldirilarina karsi koruyan kalin surlar, pazar yeri islevini gören agora ve kilisesidir. Ayrica tahil depolari, ambarlar ve hamamlar islevlerini sürdüren diger önemli ögelerdir. 1071 yilinda Selçuklu Sultani Alparslan’in Malazgirt’te Bizans ordularini yenmesinden sonra 1073 yilinda Ankara, Türklerin eline geçmistir. Türkler büyük bir hizla kirsal alana yerlesmis ve tarimsal üretime katilmislardir. Kent daha sonra 12. ve 13. yüzyillarda Selçuklu sultanlarinin da çabasiyla transit ticarette önemli bir gelisme göstermistir. Bu tarihten baslayarak Osmanlilar tarafindan Anadolu’nun siyasal birliginin kurulmasina kadar geçen sürede kent, Türk beylikleri, Bizans ve Mogol egemenligi altinda degisik dönemler geçirmistir. 1300’lü yillardan baslayarak Ahi merkezlerinden biri olarak ticari islevlere sahip olan Ankara, Osmanli imparatorlugu’nun yükselme döneminde de önemli bir ticaret merkezi olmaya devam etmistir. Ankara’daki Ahi örgütü, kervanlarin ve ordunun deri ve demirden yapilmis malzeme gereksinimini karsiliyordu. Ayni zamanda iç Anadolu’da genis bir bölgede üretilen tiftik Ahiler tarafindan Ankara’da isleniyordu. 1304’de görevli özerklik verilerek Osmanli Devleti’ne baglanan Ankara, I.Murat zamaninda kesin olarak Osmanli topraklarina baglanmistir. 1402 yilinda Timur ordulari ile Osmanli Sultani Yildirim Beyazit arasindaki Ankara Meydan Savasi sirasinda Ankara ve çevresinin büyük ölçüde harap olmasina karsin, Anadolu birligini yeniden kuran II.Murat zamaninda kent yeniden onarilmistir. Bu dönemde su yollarina kadar bütün alt yapi tesisleri, hanlar, hamamlar ve diger kamu binalari onarilmistir. Ankara 16-19. yüzyillar arasinda birçok yabanci gezginin de ugrak yeri olmustur. Gezginler yazdiklari seyahat namelerinde kentle ilgili çok dogru bilgiler vermis, çizdikleri gravürlerle o döneme iliskin görsel malzeme saglamislardir. 19. Yüzyil sonlarinda Deutshe Bank ile Osmanli Devleti arasinda imzalanan antlasmayla kente demiryolunun yapilmasi konusunda anlasmaya varilmis ve 1889’da baslayan yapim çalismalari sonunda 1892’de ilk tren Ankara’ya gelmistir. 20. Yüzyilin basinda yasanan savaslar, Osmanli imparatorlugu’nun yikilisi ve 1917 yangininin da etkisi ile gücünü yitiren kent, Kurtulus Savasi sirasinda yeniden önem kazanmaya baslamistir. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaslari Ulusal Kurtulus Savasi’ni Ankara’dan yönetmisler, ilk Ulusal Meclis yine Ankara’da toplanmistir. Kurtulus Savasi’nin idare edildigi bir merkez olarak, adi milli mücadelemizin sembolü haline gelen Ankara, 13 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin baskenti olduktan sonra hizli bir gelisme göstermis, bir yandan Prof. Dr. Hermann Jansen’in hazirladigi kent plani çerçevesinde imar hareketleri hizlanirken diger yandan, kamu yönetiminin baslica kurumlari kentte örgütlenmeye baslamistir. Nüfusu 1920’lerde 25 bin dolaylarinda olan kent büyümüs ve 1990’li yillarda 4 milyona ulasmistir.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
onurnazliaka
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-10-14 20:29:37      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ankara'mizin Baskent olusunun 85. yili kutlu olsun. :)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
cengizyalvac
Site Admin

Kayıt: Mar 16, 2008

Mesaj Tarih: 2008-10-14 20:51:58      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

III. Devletin bütünlügü, resmî dili, bayragi, millî marsi ve baskenti MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayragi, sekli kanununda belirtilen, beyaz ay yildizli al bayraktir. Millî marsi “istiklal Marsi”dir BAsKENTi ANKARADIR O KADARRRRRRRR
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Mesajları göster:    
Forum kilitlenmiştir Forum kilitlenmiştir