Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2008-09-26 00:03:08
Mesaj konusu: Teknik Direktörün Kaderi…
|
|
|
Telefonun diger ucundaki teknik adam biraz sikintiliydi. Kisa bir süre dertlestik. Çalistirdigi takimdan yeni ayrilmisti, daha dogrusu ayrilmak zorunda kalmisti. Türk futbolunda isim yapmis deneyimli hocalardan biriydi. Futbolumuza verdigi emek büyüktü. Biraz sitem, biraz yilginlik vardi cümlelerinde. Nicedir, Türk futbolunda öncelikle cevap arayan sorulardan biri, hakli olarak onun da kafasina fena takilmisti,
Takimdan sorumlu teknik adamin, elindeki kadroyu yetersiz gördügü için transfer istemesi, takimini daha iyi yerlere tasima adina hedef belirlemesi, normal mi karsilanmaliydi, yoksa kovulmasi için sebep mi sayilmaliydi ?
Bu sorunu baska takimlarda da yasamis olmaliydi. Ezelden üç takima endeksli Süper Ligimizde, hedefsizlik ve inançsizlikla lanetli Anadolu takimlarinin kaderini degistirmek göründügü kadar kolay degildi. Bu inançsizligin nedenlerini sorgulama adina konusmaya basladiginiz zaman suratlar asilir, kaslar çatilirdi. Zaten, bu kaçinci ayrilikti, bu kaçinci elvada. Galiba futbol onu yormustu.
Konusmanin sonunda sikintisinin nedenini anlamistim.
Teknik Direktörün kaderi de bu olmaliydi...
****
Türk futbolunun, bir kiyma makinesi misali Teknik Direktörleri un ufak ettigi, futbol takimlarimizin bir sezonda bir kaç degisik teknik adamla yollarini önce birlestirip, sonra ani kararlarla ayirdigi, nice mutlu baslayan ama hüsranla biten beraberliklerin spor sayfalarinin mansetlerinden hiç eksik olmadigi bu hercai dönemde, aklima sikça takilan sorulardan biri hocanin da aklina takilmisti.
Neden basarisizligin faturasi hep ‘Teknik Adamlar’a ?
****
Bir kulüp baskani düsünün, adini futbol dedigimiz güzel oyun sayesinde duyurmus; onun baskanliga basladigi dönemde dogan çocuklar bugün lise çaglarinda. Elle tutulan, gözle görülen hiçbir basarisi yok, ne bir final, ne bir kupa. Kulüp onca zamandir yerinde saymis, tribünler issiz, taraftar küskün. Gidisat mehter marsi tadinda. Gelen gideni, gün geçmisi aratir olmus. Kulübün kapisindan gelip geçen teknik adamin sayisi onlarca. Kimilerine göre tek basari kümede tutunma.
Yönetimi belirleyen baskan, genelde transferi yapan da. Durum kötüye gidince, soyunma odasina kadar inip firçayi atan da.
Ringin diger kösesinde teknik direktör, sabirsiz serçe telaslarinda. Parali bir baskanin agzindan çikacak iki cümle sonrasi kariyeri bir anda tepe taklak. Her seferinde yeniden basladigi futbol macerasinda akibeti ayni. Her seferinde iki yenilgi sonrasinda, toz duman deryasinda.
Baskan ise hep rahat koltugunda...
Teknik direktörün kaderi, futbol üzerine hiç egitim almamis bir baskanin iki dudagi arasinda....
***
Çok bilindik bir basari öyküsüdür, Manchester United efsanesini yaratan Sir Alex Ferguson, Old Trafford’a patron olmadan önce iskoçya’nin Aberdeen takimini çalistirmaktadir. iskoç futbolunda çok basarilidir. 1986 yilinda Manchester United’in basina gelir, ancak görevde bulundugu ilk yedi sene boyunca takimi gözle görülen bir basariya imza atmaz.
Premier ligde ilk sampiyonlugunu 1993 yilinda yasar.
Yani göreve geldikten tam yedi sezon sonra…
***
Bilirim, sabir denilen, kaninda biraz Akdenizlilik, biraz da sarklilik olanlara dair degildir. Hep bundandir, acele yol vermeler ve acemi telaslarla kesilen biletler. iki yenilgi sonrasi kovulan teknik adamlar.
Yine de sormak gerekir,
Neden kulüplerine kök salmis basarisiz yönetimlere, baskanlara sabrederiz de, görevinde daha üç günlük teknik adamlara sabrimiz yoktur ?
Neden baskanlara kesilmez basarisizligin faturasi ?
Ayni yalan düzenlerin içinde dönüp dururken nafile bir telasla. “Bu kaçinci hoca” sorusu yerine, her degisim rüzgârinda tepetaklak olurken, nedense bozuk düzene dört elle sarilmayi yegleriz “insallah” lardan medet umarak. Birinden ötekine atlarken ve telef ederken kariyerleri, umutlari, heyecanlari, dünün kahramanlarini, bir bozuk düzene dört elle sarilmak kaderdir galiba…
Teknik direktörün kaderi de bozuk bir düzenin içinde yitip gitmektir, bilhassa bizim futbolumuzda...
***
Nottingham Forest efsanesinin yaraticisi, 20 Eylül 2004 senesinde, 69 yasinda mide kanserinin pençesinde aramizdan ayrilan ve ingiliz futbolunun gelmis geçmis en basarili teknik adamlarindan kabul edilen Brian Clough’un teknik direktörün kaderi konusunda söylediklerine kulak vermek gerekir,
"If a chairman sacks a manager that he initially appointed, then he should go as well."
Eger bir baskan göreve kendisinin getirdigi teknik adami kovuyorsa, kendisi de gitmelidir…
***
simdi takiminizi düsününün, baskaninizi, onun seçtigi yönetimi, futbolcu transferlerini.
Ve yine düsünün son senelerde takimi çalistirmis kaderleri benzer teknik adamlari. Bir sezonda bir elin parmaklari kadar teknik adamla çalismis, istikrari asla yakalayamamis takimlari. Görevde bulundugu süre içinde sayisiz hoca ile yollarini ayirmislari.
Ve sorun kendinize su soruyu,
Eger bir baskan göreve getirdigi teknik adami kovuyorsa, kendisi de gitmeli midir ?
Sahi, siz memnun musunuz baskaninizdan ?
Ziya Adnan
|
|