Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
aksitozkural
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2008-10-29 10:53:49
Mesaj konusu: CUMHURIYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
|
|
|
CUMHURIYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
Cumhuriyetimiz ile yasit Genclerbirligi'mizin ve tum Genclerbirliklilerin Cumhuriyet Bayramini 1923 ruhu ile kutluyor, yasamimiz boyunca Ataturk devrimleri ve Cumhuriyet ilkelerine bagli kalacagimiza namusumuz uzerine soz veriyoruz.
Hos gelisler ola
Mustafa Kemal Pasa
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
haydar_gerlevik
Site Admin
Kayıt: Apr 03, 2003
|
Tarih: 2008-10-29 11:01:01
Mesaj konusu:
|
|
|
Nice 85 yillara..
Bize cumhuriyeti armagan edenlere sonsuz minnetlerimizi sunariz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2008-10-29 12:49:02
Mesaj konusu:
|
|
|
tüm ülkemizin bayrami kutlu olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-10-29 14:59:01
Mesaj konusu:
|
|
|
Cumhuriyet Bayrami tüm ülkemize kutlu olsun.
_____________________________________________________________________
2001 senesinde Manavgat Ögretmenevinin girisinde gördügüm ve Cumhuriyet'in 75. yil kutlamalarindan kalma,bellegime kazinan su sözü de günümüze uyarlanmis biçimde sizlerle paylasayim:
1 yasindaki kadar genç ve dinamik
1000 yasindaki kadar köklü ve güçlü
Cumhuriyet 85 yasinda
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
caglayan_erel
Site Admin
Kayıt: Jan 07, 2005
|
Tarih: 2008-10-29 15:17:09
Mesaj konusu:
|
|
|
Bu dünyada hiç bir halk, hiçbir millet ve hiçbir anne-baba, tek yürek ve tek bilek olup böylesi bir cumhuriyeti böylesine haklilikla ve gururla kurmamistir.
Dünyanin en onurlu ve en temiz cumhuriyeti; Cumhuriyetimiz' in 85. yili kutlu olsun.
Nice 85 yillara...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
cengizyalvac
Site Admin
Kayıt: Mar 16, 2008
|
Tarih: 2008-10-29 16:22:25
Mesaj konusu:
|
|
|
bütün camianin cumhuriyet bayramini tebrik ederim
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-10-29 17:02:13
Mesaj konusu:
|
|
|
Hasan Cemal
KLASiK 29 EKiM YAZISI OKUMAK iSTEYEN BU YAZIYI OKUMASIN
!
29 Ekim Çarsamba 2008
Evet, bugün 29 Ekim, Büyük Bayram. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulusunun 85. yilini kutluyoruz.
Evet, ben de katiliyorum, modern Türkiye'nin kurulusunda bu tarihin yeri yadsinamaz.
Evet, Atatürk ve dava arkadaslarinin istiklal Savasi'yla birlikte gerçeklestirdikleri bu reformcu atilim, tarihimizdeki en önemli dönüm noktalarinin basinda geliyor.
Bunlar malum.
Ezbere bilinmekte.
Çünkü her 29 Ekim'de yinelenen bir söylem.
Ayrica, aradan 85 yil geçti ama bu klasik söylemin disina genellikle çikilmaz, çikilamaz. Devletin resmi ezberi buna pek izin vermez. Cumhuriyet devleti tabulastirmistir bu klasik söylemi...
Cumhuriyet'e elestirel yaklasmaktan, Cumhuriyet'i sorgulamaktan hoslanmayiz.
Oysa Cumhuriyet'in kurulusunda yalniz artilar yok, eksiler de var, 'asiriliklar' da fazlasiyla var. Aradan 85 yil geçmesine ragmen daha hâlâ bunlara gözümüzü kapatiyoruz.
Kapattigimiz için de baslangiçta yapilan bazi yanlislarin bugün Türkiye'ye birçok bakimdan nasil ayakbagi oldugunu göremiyoruz.
Ya da görmek isimize gelmiyor.
Bunlar öyle yanlislar ki, bugün demokrasi dogru dürüst oturmamissa, bugün hukuk devleti dogru dürüst adalet dagitamiyorsa, bugün özgürlükler düzeni dogru dürüst islemiyorsa, baslangiçta yapilan yanlislarin bugün de devam ettirilmesinden kaynaklaniyor.
85 yildir degismedi.
Her 29 Ekim'le birlikte "Laik Cumhuriyet'in korunmasi" üzerine neredeyse ezbere bildigimiz nutuklar dinleriz.
'Korku nutuklari'dir bunlar.
Hep 'düsmanlar'dan söz edilir bu nutuklarda, gelip Cumhuriyetimizi ham yapacak düsmanlar... Dile kolay, tam 85 yildir ayakta kalabilmis 'düsmanlar'...
Bu 'düsmanlar'in Cumhuriyet'in yanlislariyla yaratildigi, 85 yildir da bu yanlislarda israr edildigi, birinci sinif demokrasi dislandigi için ayakta kaldiklari pek öyle akil edilmez.
Bu yanlislardan biri:
"Türk var, Kürt yok!"
Türk ulus devletini yaratmak için, üniter bir devlet kurmak için Kürtleri yok saydik, Kürtçe'yi yasakladik. 1925'de çikardigimiz sark islahat Plani'nin 41. maddesinde Dogu ve Güneydogu illeri tek tek sayildiktan sonra söyle denir:
"Hükümet ve belediye dairelerinde ve diger kuruluslarda, çarsi ve pazarlarda Türkçe'den baska dil kullananlar, hükümet ve belediyenin emirlerine aykiri davranmakla suçlanacak ve cezalandirilacaktir."
Canip Yildirim'in 'Anilar'indan 1930'lara iliskin bir bölüm:
"Türkçe konusmayanlara para cezasi verildigi yillar... Öyle bir hiz verdiler ki bu ise, artik köylü sehire gelmemeye basladi. Diyarbakir'in kenarinda yakin köyler var, fakir köyler... Bunlar geçimlerini saglamak için yogurdu ayran yapar, bu ayrani getirirlerdi esek sirtinda, sokaklarda bagirirlardi, 'Hayde dev hayde dev!'(Hadi ayrana gel, ayrana gel) diye... Belediyenin zabitalari bunlari alir götürürlerdi, haydi bakalim para cezasi..."(Taha Akyol'un kösesi, Milliyet, 11.10.08, s.21)
Bu yasak bitmedi.
12 Eylül askeri yönetimi de 1980'lerin basinda Kürtçe yasagini tekrarladi.
Daha bu yakinlarda, Diyarbakir'da bir genç 12 Eylül'ün Kürtçe yasagini söyle animsiyordu:
"15-20 yil OHAL ile(Olaganüstü Hal ile) yasadik. PKK'nin ilk baslama yillarinda, Kürtçe'nin yasak oldugu dönemde insanimiz firindan ekmek isterken, Kürtçe, 'Jiminra bi nan bide bi Turki' derdi. Yani 'Bana bir ekmek ver, ama Türkçe diyorum!' Böyle bir yasak olabilir mi? Devlet bizim yasadigimiz acilari anlamali..." (Mine senocakli'nin Diyarbakir izlenimleri, Vatan, 22.10.08, s.19).
Bu acilar bugün de sürüyor.
Devlet 'bu acilari' anlamadi.
85 yildir anlamadi.
Belki de anlamak isine gelmiyor. Belki de rejim üzerindeki agirligini sürdürmek için bu 'düsmanlar'a ihtiyaci var. Belki de demokrasiyi bu yüzden sevmiyor. Demokrasi ve hukuk tam anlamiyla gelirse, ayricaliklari elden gidecek diye korkuyor. Belki de bu nedenle 85 yillik 'yanlis'larda israr ediyor.
'Kürt meselesi'nde oldugu gibi, 85 yillik bir yanlisi daha var Cumhuriyet devletinin.
Bu da 'laiklik'le ilgili.
Bunca yil öylesine militan bir laiklik tarifinde inat etti, öylesine laiklik uygulamalarinin altina imza atti ki, demokrasilerde vazgeçilmez olan bazi bireysel hak ve özgürlükleri çignedi.
Bir baska deyisle:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, geçen 85 yilda, 'Kürt meselesi'nin yanina bir de 'Laiklik sorunu'nu koydu. Türkiye'nin 'bölünmez bütünlügü'nü korumaktan söz ede ede, 'irtica'yla mücadele diye diye birinci sinif demokrasi ve hukuk devletine kapiyi kapatti bu ülkede...
Bugün de kapatmaya çalisiyor.
Çünkü 'demokrasi'den korkuyor.
'Hukuk'tan korkuyor.
Ve bu korkular onca yildir Türkiye'yi kanatiyor; maddi ve manevi açilardan tüketiyor; refah ve kalkinma yarisinda ayakbagi oluyor.
Bu korkulardan kurtulmak lazim.
Türkiye'nin önünü açmanin yolu, Cumhuriyet devletini birinci sinif demokrasi ve hukukla tanistirmaktan, bunun için de öncelikle Kürt ve laiklik sorunlarini çözüm rayina oturtmaktan geçiyor.
85 yilin sonundaki umumi manzara böyle.
Parlak degil.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-10-29 17:19:41
Mesaj konusu:
|
|
|
Suriye,Irak,Çin gibi Cumhuriyetler'de yasamaktansa Hollanda,isveç,Belçika,ingiltere gibi kralliklarda yasamayi tercih ederim.
Çünkü Cumhuriyet tek basina özgürlüklerin garantisi olmuyor.
Çünkü,Cumhuriyet'te ülkenin basinda bir kral olmamasi, o ülkenin basinda bir diktatör ya da tek parti fasizminin olmadigi olmayacagi anlamina gelmiyor.
Cumhuriyet tek basina laikligin teminati degildir. 'Cumhuriyet olunca laiklikte olur'inanci kuru bir ezberdir.Laiklik ancak demokrasi ile mümkündür.
Demokrasi farkliliklarin bir arada,kimsenin kimseye benzemek zorunda olmadan,en farkli olanin bile farkliligini rahatça yasayabildigi bireysel özgürlüklerin teminat altinda oldugu bir düzendir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
evren_isik
Site Admin
Kayıt: Apr 09, 2006
|
Tarih: 2008-10-29 17:24:51
Mesaj konusu:
|
|
|
"irfanakalp"]Suriye,Irak,Çin gibi Cumhuriyetler'de yasamaktansa Hollanda,isveç,Belçika,ingiltere gibi kralliklarda yasamayi tercih ederim.
Çünkü Cumhuriyet tek basina özgürlüklerin garantisi olmuyor.
Çünkü,Cumhuriyet'te ülkenin basinda bir kral olmamasi, o ülkenin basinda bir diktatör ya da tek parti fasizminin olmadigi olmayacagi anlamina gelmiyor.
Cumhuriyet tek basina laikligin teminati degildir. 'Cumhuriyet olunca laiklikte olur'inanci kuru bir ezberdir.Laiklik ancak demokrasi ile mümkündür.
Demokrasi farkliliklarin bir arada,kimsenin kimseye benzemek zorunda olmadan,en farkli olanin bile farkliligini rahatça yasayabildigi bireysel özgürlüklerin teminat altinda oldugu bir düzendir.
+1923*
+1923**
*Gençlerbirligi'nin kurulusuna atfen
**Cumhuriyet'in kurulusuna atfen
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
abreg_celem
Site Admin
Kayıt: Jan 03, 2005
|
Tarih: 2008-10-29 18:00:01
Mesaj konusu:
|
|
|
"irfanakalp"]Suriye,Irak,Çin gibi Cumhuriyetler'de yasamaktansa Hollanda,isveç,Belçika,ingiltere gibi kralliklarda yasamayi tercih ederim.
Yav irfan Abi, çok güzel söylemissin ama benim anlayamadigim, "Türkiye Cumhuriyeti"ni mi Suriye, Irak, Çin gibi cumhuriyetlerle ayni kefeye koyuyorsun, yoksa "Türkiye Cumhuriyeti" olmasaydi simdi büyük ihtimalle tâbi olacagimiz Osmanli imparatorlugu'nu mu Hollanda, isveç, Belçika, ingiltere kralliklariyla ayni kefeye koyuyorsun?
Neyse, asil konuya döneyim.
Tüm Türkiye'nin Cumhuriyet Bayrami'ni kutluyorum.
a|c
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-10-29 18:31:46
Mesaj konusu:
|
|
|
Cumhuriyet Bayramimiz kutlu olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
efesavas
Site Admin
Kayıt: Dec 17, 2002
|
Tarih: 2008-10-29 19:05:46
Mesaj konusu:
|
|
|
Herkesin cumhuriyet bayrami kutlu olsun, yasasin Cumhuriyet...
"Laiklik olmadan demokrasi olmaz". Batili anlamiyla demokrasi, hele Hasan Cemal gibi liberallerin (bunlardan liberalde olmaz ya neyse) kutsadigi "liberal demokrasi" modernitenin içine dogmustur. Rasyonel akilla, modern hakikat rejimi ile, daha dogrusu aydinlanma felsefesi ile demokrasi ayrilmaz bir bütünlük arz eder. Feodal kalintilardan ve birey özgürlügü yerine mürit biatini koyan tarikatlardan beslenen düzene demokrasi, demokrasinin üzerinde yükselecegi toplumsal zemini yok eden, açik seçik bir pasif devrim süreci yürüten "siyasal islam" a politik, hele hele demokratik mesruiyet atfedenlere de demokrat denmez.
Demokrasinin amentüsü olan emek örgütlenmelerine karsi açiktan düsmanlik yapan, toplumu özü itibariyle anti-demokratik olan piyasa mekanizmasi etrafinda örgütlemeyi amaçlayan, dünya halklarinin basindaki en büyük bela olan NEOLiBERALiZMiN avukati Hasan Cemal'in demokrasi sözcüsü kesilmesi ise trajikomik olmak disinda bir anlam ifade etmez.
"Demokrasi olmadan laiklik olmaz" sözü ise ne yazik ki teorik olarak hiçbir anlam ifade etmiyor. Demokrasi olmadan, fasizan bir yönetim altinda uygulanan laiklik; elbette makbul, istenir, arzu edilir birsey olmaz. Fakat "demokasi olmadan laiklik olmaz" demek abesle istigaldir. Madem demokrasi olmadan laiklik olmuyor; Baas rejimlerini, Kuze Kore'yi, eski Sovyetler Birligi'ni nasil açiklayacaksiniz?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-10-30 00:49:04
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili arkadaslar biraz önce Can Dündar’in yönettigi ‘Mustafa’ adli filmi seyrettim. Bilindigi gibi Atatürk ile ilgili birçok belge, kanit, hatira defteri gibi seyler 70 yildir açiklanmiyor ve sansürleniyor. Gerçekler bizlerden saklanmis. Bilindigi gibi Can Dündar bu filmi yapmak için gerekli olan Atatürk’e ait belge ve hatira defterini inceleyebilmek için 15 yil bekledi ve sonunda izin alip yasak olan Genelkurmay ve Cumhurbaskanligi arsivlerine girdi. Belgeleri sinirlida olsa filmde kullandi.
simdi size filmden bir sahne; Atatürk’ün annesi Zübeyde hanim izmit’te vefat eder ve Atatürk haberi alir almaz izmit’e gider ve sabaha kadar gazetecilerle sohbet eder. O sohbette Atatürk, A Emin Yalman’in sorusunu söylediklerinin yayinlanmamasi kosuluyla söyle cevapliyor, “Binaenaleyh, basli basina bir Kürtlük tasavvur etmekten ise, bizim Teskilat-i Esasiye Kanunu mucibince zaten bir nevi mahalli muhtariyetler tesekkül edecektir. O halde hangi livanin ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir. Bundan baska Türkiye’nin halki mevzuubahis olurken, onlari da beraber ifade lazimdir. ifade olunmadiklari zaman, bundan kendilerine ait mesele ihdas etmeleri daima variddir.”(Söylev 1,S 301,325)
Yani Atatürk,”Kürtlere özerklik verilmeli diyor” Oysa son 30 yildir Bizim Cumhuriyetimiz ne yapmis, Kürt sözüne bile tahammül edememis. Binlerce Kürt vatandasini Türkçe konusmuyor diye iskenceye tabi tutmus hapise atmis.
Fransa gibi laik bir ülkede Türbanli ögrenciler üniversiteye girebilirken bizde ise basörtülü ögrencilerin ögrenim özgürlügü engellenmis.6–7 Eylül olaylariyla istanbul’da Yahudilerin, Ermenilerin ve Rumlarin mallari yagma edilip yakilp yikilmis ve onlar Yunanistan’a, israil’e kaçirtilmis. Nazim Hikmet’e hiçbir suçu yokken 13 sene katiksiz hapis yatirilmis.
Sevgili Agreb bazen Türkiye Cumhuriyetini de Suriye, Irak, Çin gibi Cumhuriyetlere benzetiyorum. Çünkü bakiniz Diyarbakir cezaevinde yatan bir tutuklu basindan geçenleri söyle anlatiyor; “Disaridaki beton avludaki egitimden canli dönemeyecegimizden korkuyorduk. Çünkü bu egitimler iskenceyle yapiliyordu. Avlunun ortasinda bir kapak vardi. Oradan hapishanenin ya da mahallenin lagimi akiyordu. Her birimiz tek tek o lagim suyunun içine indiriliyorduk. Lagimin içinde nefesimiz kesilene kadar tutuluyorduk. Diyarbakir Cezaevi’nde yatan herkes yasadi bunu. O pisligi içmedim, yemedim diyen gururu yüzünden yalan söylüyordur.(…) Kisti, bir hafta boyunca gece o beton avluda suyun içinde yatirildik. ihtiyacimizi suyun içinde yapip, isinmaya çalisiyorduk.
Elimde sigara söndürme izini görüyorsunuz. Yumurtalik bölgemde de sigara, kibrit söndürdüler. Mahkemede bir hemserime tebessüm ettim diye bir gardiyan elime bes milimlik çivi çakti. Copu isirtip, tekmeyle vurdular ve sonra agzimdan dislerimi copla birlikte çikardilar. Agzima soktuklari copu saga sola döndürdüler.
Abbas Çelik diye bir köy sahibi vardi. Ogluyla birlikte içerideydi. Ogluna soktuklari copu çikartip babanin agzina veriyorlardi. Sonra babaya soktuklarini oglunun agzina veriyorlardi.”
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
hacisenol
Site Admin
Kayıt: Nov 22, 2005
|
Tarih: 2008-10-30 00:58:54
Mesaj konusu:
|
|
|
Cumhuriyetimizin 85. yasi hepimize kutlu olsun.Daha nice 85 lere...
Yasasin Demokrasi, yasasin Cumhuriyet...
DEMOKRASi=CUMHURiYET
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
abreg_celem
Site Admin
Kayıt: Jan 03, 2005
|
Tarih: 2008-10-30 13:03:32
Mesaj konusu:
|
|
|
irfan Abi,
Tenezzül edip sorumu cevapladigin için tesekkür ederim öncelikle. Ancak ben hâlâ daha bu basliga yazdigin üç mesajinin amacini anlayabilmis degilim. Lütfen yanlis anlama, düsüncelerini ya da yazdiklarini küçümsemek anlaminda söylemiyorum bunu. Ben sadece, senin mesajlarinla “Cumhuriyet Bayramimiz Kutlu Olsun” konu basligini bagdastirmaya çalisiyorum, fakat basarili olamiyorum.
Yani ne bileyim, mesela Aralik ayi basinda açilacak olan “Kurban Bayraminiz Kutlu Olsun” topiginde, farz-i misal, “siyasal islamin yükselisinin tehlike yarattigi” fikrini savunan bir yazi yazarsan (-ki bu düsüncedesin demek istemiyorum, örnek veriyorum. Sonuçta herkes düsüncesinde özgürdür) ben o yaziyi o topicle bagdastirmayi da beceremem…
irfan Abi,
Demokrasi gelismis bir toplumun olmazsa olmazlarindan biridir, bu konuda hemfikiriz. Ancak bu konuda da kavram karmasasi var malum; Küçücük bir salonda sigara içenler çogunlukta diye sigara içmeyenlerin temiz nefes alma özgürlügünü kisitlarlar ve buna çogunlugun karari yani demokrasi adini takarlar, mesela… Halbuki, demokrasi, aynen senin kelimelerinle, en farkli olanin bile farkliligini rahatça yasayabildigi temel bireysel özgürlüklerin teminat altinda oldugu bir toplumsal yapidir. Dolayisiyla gerçek bir demokraside çogu zaman azinligin temel özgürlüklerini güvence altina almak amaciyla çogunlugun bazi özgürlükleri kisitlanmak durumundadir.
Ama…! Çogunlugun hangi özgürlükleri kisitlanir? Ne kadar kisitlanir? Bunun bir ölçüsü var midir? Yani mesela sigara içmeyenlerin nefes alma özgürlügünü saglamak amaciyla sigara içenlerin sigara içme özgürlügünde kaç gram/litre/metre/vs. vs. kisitlamaya gidilir??? Tabii ki bunun bir ölçüsü yoktur, olamaz. Çünkü demokrasi kanunlarla, yönetmeliklerle, AB’nin kiçini yalama yöntemiyle getirilecek bir sey degildir. Bunu bizzat halk kendi dinamikleriyle olusturur. O salonda sigara içen adam, “yav ben yarim saat sigara içmesem bana bir sey olmaz, ama yanimdaki adam yarim saat sigara dumani teneffüs ederse helak olur” diyebilmelidir; herhangi bir kritere, kanuna, kurala ihtiyaç duymadan, kendiliginden… Dolayisiyla demokrasi, biraz abartili bir ifade de olsa, aslinda toplumsal bir sanattir.
Ahan da bu toplumsal sanatin icra edilmesi için de o toplumun her açidan belli bir olgunluk düzeyine gelmesi gerekir. ingiltere, Belçika, isveç gibi örneklerde halk büyük ölçüde o olgunluga ulasmistir ve orada monarsi altinda dahi toplum en âlâ demokrasiyi olusturur ve yasatir.
Ancak, 1923 Türkiyesi’ne gidersek, bir seçenek olarak, bir tarafta agalarin, bir tarafta seyhlerin, bir tarafta beylerin sultasi altinda, her alanda iradesini sergileme özgürlügü elinden alinmis olan halkin basinda padisah ya da kral olarak kalinacak ve ayni biat kültürü ile kolayca ülke yönetilecekti.
Ha, bunun sonunda maalesef senin iyi niyetle düsündügün gibi ingiltere tarzi bir krallik degil, büyük ihtimalle Suriye ya da Irak tarzi bir monarsi olacak ve o monarsilerin basina gelen bizim de basimiza gelecekti…
Diger bir seçenek olarak, Türkiye’nin o günkü halkini, demokrasiyi kendi dinamikleriyle olusturmasi için ihtiyaç duyacagi o olgunluk ve çagdaslik seviyesine getirmek amaciyla hareket edilecekti –ki bu hareket basli basina bir proje idi. Ve bu projenin en önemli ayagi cumhuriyet rejiminin kurulmasiydi.
Bugünün tuzu kuru kosullarinda insafsizca elestirdigimiz, adini duymaya tahammül edemedigimiz ve diktatör yaftasi yapistirdigimiz Mustafa Kemal Atatürk ve TBMM ise, bir diktatörün asla arzu etmeyecegi ikinci yolu tercih etti.
Tercih edilen projenin ilk adimi olan bu cumhuriyetin, örnegi verilmis olan Suriye, Irak, Çin ya da örnek verilmemis olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri gibi cumhuriyetlerden farkini Bekir Coskun dün çok güzel ifade etmis:
[quote:1343e01eb2]Bir yabanciya sorsaniz:
"Sizin cumhuriyetlerinizin içinde hiç 'dans' var mi?.."
sasilasip öyle gider yabanci.
Oysa bizim cumhuriyetimizin içinde "sapka" da var.
Dans var...
Balo var..
Pantolon var...
Ceket var...
Bizim cumhuriyetimiz, yeryüzündeki hiçbir cumhuriyete benzemez. O, yönetim biçiminden çok, bir yasam biçimidir.
Sevgili irfan Abi, sonuçta söylemek istedigim sudur: 1923 Türkiyesi’nin içinde bulundugu kosullarda -ve hatta günümüzde de- Cumhuriyet, ikimizin de inandigi demokratik toplumun olusturulmasi için elzemdi. Nitekim, uzun vadede demokratik toplumun var olmasi için gerekli adimlar her alanda atilmaya baslamisti. Ancak Atatürk döneminde dahi var olan ve bizzat Atatürk’ün de mücadele ettigi kraldan çok kralcilar ve sonraki dönemlerin gerçek diktatör zihniyetli yöneticileri otoritelerini korumak amaciyla cumhuriyetin yüzünü demokratiklesmeden ziyade yöneticilerin iktidarini güçlendirme yönüne çevirdigi de bir gerçek. iste asil mücadele edilmesi gereken sey cumhuriyet degil, bu zihniyettir. Ancak bu gelismelerden cumhuriyet rejimini sorumlu tutmak ya da bu bahaneyle cumhuriyetin kazanimlarini küçümsemek büyük hata olur.
Yani, sitemizde Cumhuriyet’in yildönümünün heyecanla ve gururla kutlandigi bir günde ve baslikta, cumhuriyetin bu toplumu getirdigi noktayi yok sayan, Diyarbakir’da yasanan olaylari ortaya koyarak “iste sizin cumhuriyetiniz bu!” gibi bir yaklasimla topige limon sikmak bence çok yersiz. sunu hepimiz bilmeliyiz: bugünkü cumhuriyete alternatif olarak önümüzde “isveç, Belçika, ingiltere gibi bir monarsi” diye bir seçenek yok arkadaslar… Bizim önümüzde, “Yeni Osmanli imparatorlugu” ya da “Büyük Ortadogu islam Kralligi” ya da bu paralelde isimlendirilecek bir monarsi seçenegi var. Cumhuriyet rejimi elimizden giderse karsimiza çikacak sey budur…
Dolayisiyla, eger demokratiklesme konusunda ülkemizde bir eksiklik görüyorsak, bence öncelikle Türkiye kosullarinda demokrasinin vazgeçilmezi olan cumhuriyete sahip çikmamiz ve bu cumhuriyeti kutlayanlara bu heyecani ve mutlulugu çok görmememiz, biraz saygi duymamiz gerekir. Bir seylerin mücadelesini vereceksek bu mücadele cumhuriyete, cumhuriyetin degerlerine ve Atatürk’e karsi degil, demokrasinin karsisindaki en ciddi engel ve/veya tehdit olan seyhler, agalar, beyler, reisler düzenine ve biat kültürüne karsi olmalidir. Tabii yüregimiz yetiyorsa…
a|c
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-10-31 10:46:46
Mesaj konusu:
|
|
|
Atatürk'ün basyaveri Salih Bozok anlatiyor :
"Baskumandan, düsmandan kurtardigi izmir'de geçirecegi ilk geceyi yasiyordu. Mustafa Kemal Pasa izmir'de ilk gecesini çalisarak geçirdi. Zengin bir sofra hazirlandigi halde ufak tefekle karnini doyurdu ve geç vakitlere kadar çalisti. Ertesi sabah erkenden uyandik. Hafif bir kahvaltidan sonra vilayet konagina gittik. Vali, ingiliz konsolosu ile konusuyordu. Biz gelince vali ayaga kalkti ve konsolos ile Mustafa Kemal Pasa'yi tanistirdi. Konsolos iyi Türkçe biliyordu. Pasa valiye sordu:
-"Konu nedir ?"
Vali anlatti:
-"Sayin konsolos, ingiliz tabasi vatandaslarla Rum ve Ermeni azinligin güven altinda olup olmadigindan endiseleniyorlar. Ben kendilerine herkesin güven altinda oldugunu bildirdim".
Mustafa Kemal Pasa konsolosun Türkçe bildigini biliyordu, buna ragmen kendisine valiyi muhatap aldi:
- "Ee, peki daha ne istiyormus ?"
Bu soruya konsolos Türkçe cevap verdi:
-"Tabamiz için hükümetinizden yazili teminat istiyorum !"
Pasa:
-"Ne yani, Yunanlilar zamaninda siz tabanizi daha emniyette mi görüyordunuz ?"
Konsolos, kasilarak:
-"Evet" dedi, "Yunanlilar buradayken tabamizi daha emniyette görüyorduk."
-"Öyleyse buyurun, tabanizla birlikte Yunanistan'a gidin, efendim !"
Konsolos sinirlenerek sesini yükseltti:
-"Yani majestelerimin hükümetine savas mi açiyorsunuz ?"
Pasa:
-"Siz kiminle neyi konustugunuzu biliyor musunuz ? Ben Millet Meclisinin baskani ve Türk Ordulari Baskomutaniyim. Savas açmaya da baris yapmaya da tam yetkiliyim. Peki siz kimsiniz ? Hükümetiniz adina savas ve baris görüsmeleri yapmaya yetkili misiniz ? Böyle bir yetkiniz varsa görüselim. Yoksa (eliyle kapiyi gösterdi) buyurunuz disariya, efendim !.."
Konsolos, Mustafa Kemal Pasa'nin son sözleri üzerine sapsari kesildi ve tek bir kelime söylemeden kapidan çikti gitti. Mustafa Kemal Pasa, adamin arkasindan valiye döndü:
-"Bunlara yüz vermeyin vali bey ! Bir donanma önünde pusacak, bir blöf karsisinda yelkenleri suya indirecek bir devletçik saniyorlar bizi! Küstahlik derecesine bakin, bana 'savas mi açiyorsunuz ?' diye soruyor. Barut kokan bir odada adamin sordugu seye bak ! Savas halinde degiliz sanki!"
Birkaç saat sonra, ingiliz donanmasi komutani hükümet konaginin kapisindan girerek Mustafa Kemal Pasa'nin odasina yöneldi. Nazik fakat öfkeli bir hali vardi. Rusen Esref kendisine ne istedigini sordu.
-"Baskomutan Mustafa Kemal Pasa ile görüsmek istiyorum !..
"Birlikte odaya girdiler, kapi kapandi. Amiral:
-"Çok güç kosullar altinda bir savas kazandiniz, sizi asker olarak içtenlikle kutlarim. Çanakkale'deki basarinizi rastlantiya borçlu olmadiginiz kanitlandi böylece. Büyük bir askerle tanistigim için memnunum." diyerek övgüler yagdirmaya basladi. Pasa, bikkin bir ifadeyle:
-"Bunlari geçin amiral. Çok isimiz var. Asil konuya gelin" dedi. Amiral bu tavir karsisinda bocalayarak konuya girdi:
-"izmir'de tabamiz ve sizin azinliklariniz Ermeniler, Rumlar var. Yeni askeri yönetim altinda bu insanlarin statüsü nedir? Güvende midirler ?.."
-"Hiç kuskunuz olmasin amiral. Tabaniz ve azinliklar hükümetimizin korumasi altindadir.
Suç islemeyenler, kendilerini güvende sayabilirler"
-"Peki suç isleyenler ?"
-"Suç isleyenler sayin amiral, muhtemelen sizin ülkenizde de oldugu gibi, adaletin huzuruna çikar. Suçlu olanlar, cezalarini çekerler."
-"Fakat Pasa Hazretleri, fevkalade günler geçirdik. Yunan ordusundan cesaret alan Rumlar simariklik yapmis olabilir. Bugün bu insanlar yerli halkin düsmanligi ile yüz yüzedirler.
Ermenilerin biliyorsunuz büyük bir bölümü göçe zorlandi ve önemli bir bölümü hayatlarini kaybetti. Bu ruh haliyle Yunan ordusu ile isbirligi yapmis, bazi Türklere zor günler geçirtmis olabilirler. Bunlar, fevkalade günlerin olaylaridir, bagislanmasi, hos görülmesi gerekir. Eger bu kisiler halkin husumetine birakilacak olursa, bütün dünya aleyhinize kiyameti koparir !.."
Son cümleye kadar amirali sakince dinleyen Mustafa Kemal Pasa, "dünyanin koparacagi gürültü" ile tehdit edilince amiralin sözünü kesti:
-"Üstünlük pozunuzu derhal bir kenara koyunuz amiral! Milletleri tehdit etmekten de vazgeçiniz. ingiltere ve müttefiklerinin kiyamet koparip koparmayacagini düsünmem bile ! Bunlar memleketin dahili isleridir ve de sizin bu islere karismaniza müsaade etmem. Majestelerinin devleti bizim azinliklarla ugrasmaktan vazgeçsin. Kim ki bize saygi beslemez, bizden de saygi beklemeye hakki olmaz"
Amiralin yüzü bembeyaz oldu:
-"ingiliz hükümetinin tabasini her yerde koruma hakki devletler hukuku teminati altindadir. Avrupa devletleriyle birlikte arkaladigimiz Rum ve Ermenilerin güven içinde bulundurulmasini sadece rica ettik. Yoksa biz bu güvenligi saglayacak güçteyiz..."
Pasa:
-"Arkaladiginiz Yunan ordusunun denizde yüzen cesetlerini herhalde görmüs olmalisiniz.
Ordumuz asayisi saglamistir. izmir limanini donanmaniza kapatiyorum. isterseniz, tabanizi gemilerinize doldurabilirsiniz. Donanmanizin en kisa zamanda limani terk etmesini istiyorum!"
Sert sözler karsisinda amiral ne yapacagini sasirdi:
-"ingiltere'ye savas mi açiyorsunuz ?"
Pasa:
-"Savas açmak mi ? Siz yoksa Sevr antlasmasinin halen yürürlükte oldugunu mu saniyorsunuz? Biz onu çoktan yirtip attik bile. Karsimda serbestçe oturusunuzu, sizi konuk saymama borçlusunuz ! Fakat nezaketimizi kötüye kullanmaniza müsaade edemem. su anda hukuken "baris antlasmasi yapmamis" iki devletiz. Savas hukuku halen yürürlüktedir.
Gemilerinizi derhal karasularimizdan çekmenizi size tekrar ve son defa ihtar ediyorum !..."
Bir balmumu heykeline döndü amiral....
Sert adimlarla girdigi Mustafa Kemal Pasa'nin odasinda oturdugu sandalyede küçüldükçe küçüldü ve sonunda kekeleyerek: "- Affedersiniz!" dedi, yerlere kadar egilerek geri geri kapiya gidip disari çikti. Olay kisa süre içinde sehirde duyuldu...
ingiliz ve Fransizlar kendi uyruklarini gemilere bindirmeye basladilar.
Birkaç saat sonra da sessizce çekilip gittiler..."
o zamanlar bes kurusu olmayan.. herseye muhtaç bir devletin yöneticisi bunlari söyleme gücünü her daim kendine ilke dinmis..
onun bunun dizinin dibinde veya kapilarinin önünde sira bekleyerek çokda rahat bir yasam sunardi bize.. kendide fazla üzülmezdi..
[size=18:9907325ac6]niye yapmadi ki?..[/size:9907325ac6]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-10-31 14:18:12
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Abreg, cevap yazmak için biraz bekledim. Çünkü devleti yönetenlerin bu bayramda nasil davranacaklarini görmek istedim. Böyle bir basligi firsat bilerek ülkemde 85 yil önce ilan edilen Cumhuriyetin aksakliklarini, eksikliklerini, yanlisliklarini burada elestirmem eger topige limon sikmaksa ben bu limonu her zaman sikmaya devam edecegim. Zaten bu tür hamaset yüklü “kandiliniz kutlu olsun”, “bayraminiz kutlu olsun”türü topiklere fazla ilgi göstermem. Ama ne zamanki “cumhuriyet bayrami” gibi bir baslik görürüm iste o zaman uzun yillar sonucu arastirip ulastigim dogrulari ve gerçekleri çevreme aktaririm. Bu dogrular benim kendi dogrularim degildir. Hayatin nesnel gerçekleridir. Ben laik cumhuriyetin korunmasi adina korku nutuklarini dinlemek ve ve hayali korkulara inanmak zorunda olmadigim gibi “ülkemizdeki iç düsmanlar” palavrasina da güler geçerim. Birileri, “seriat geldi geliyor”,”Türkiye yi bölecekler” diye devletin ve medyanin basin-yayin olanaklarini kullanarak gençligi ve vatandaslari hayali korkularla avutup asil sorunlari gizliyorlarsa bende elimdeki tüm olanaklarla yalana karsi mücadele ederek kendi vatandasini düsman olarak gören zihniyeti kanitlariyla sergiler ve elestiririm. Çünkü ben ve benim kusagim, bizzat devlet tarafindan körüklenen, “Önümüzdeki kis komünizm gelecek” gibi gerçeklesmeyecek olan seylerin korkulariyla büyütüldük.
Yukariya yazisini aktardigim Hasan Cemal gibi insanlarin neoliberal’ligin,Kemalistliginden,yada sosyal demokratligindan daha çok beni ilgilendiren sey, yillardir yapilan hatalari, yanlislari dile getirmeleridir.Giderek artan oranda elestiriler bazi uygulamalarin israrla hala devlet tarafindan devam ettiriliyor olmasindandir. Ve Milliyet gibi marjinal olmayan bir gazetede bunu cesaretle dile getirmis olmasi da ayrica takdire sayandir. Sadece onu degil onun gibi Cumhuriyetin ve Demokrasi’nin aksakliklarina parmak basan herkesi kutluyorum. Ben diyorum ki bu Cumhuriyet 85 yildir ayni hatalari israrla devam ettiriyor. Yer darligi nedeniyle bunlardan sadece birine örnek vermek isterim. Daha geçenlerde devlet,”terörün belini kirdik”, “bölücü örgütün son çirpinisi” gibi seyler söylemiyormuydu? Peki ayni seyleri 7–8 yil önce Tansu Çiller hükümeti söylememismiy di. Daha da önce 20-25 yil kadar önce Turgut Özal benzer sözler söylememismiydi. Daha da gerilere gidersek henüz Atatürk’ün hayatta oldugu 1930 yilinda Kürtlere karsi yapilan bir askeri harekâttan sonra 16 Temmuz 1930tarihli Cumhuriyet gezetesin de yazilan su cümleler bu günkü terör demeçlerine ne kadarda benziyor; “Agri dagi tepelerinde kovuklara iltica eden 1500 kadar saki kalmistir. Teyyarelerimiz sakiler üzerine çok siddetli bombardiman ediyorlar. Agri dagi daimi olarak infilak ve ates içinde inlemektedir. Eskiyaya iltica eden köyler tamamen yakilmaktadir. Zilan harekâtinda imha edilenlerin sayisi 15.000 kadardir. Zilan deresi agzina kadar ceset dolmustur…” Görüldügü gibi 70 yildir benim devletim ve ordum Kürt sorununa hep ayni mantikla gitmis ve bu yüzdende 1980’de sayilari 700–800 kisilik yerel olan bu örgüt bugün 6000–7000 kisilik dünyanin en geliskin örgütü haline gelmistir. Diyarbakir cezaevinde iskence gören Kürt gençlerinin, “ bir daha oraya düsmektense daga çikarim daha iyi “demesi acaba kimin suçudur. simdi Türk Silahli Kuvvetleri yillardir gittigi yolun bir çikmaz sokak oldugunu nihayet anlayarak bu isin bombayla, topla, tüfekle çözülemeyecegini gördü ve geçen hafta Genelkurmay, bakanlar kuruluna bir birifing vererek bugüne kadar inatla denemedigi yöntemleri uygulama karari aldi.
Neden ileri Cumhuriyetlerde ordularin bütün harcamalari denetlenirken neden benim Cumhuriyetimde Sayistay, bütün kurumlari destekliyor da sadece orduyu denetleyemiyor. Neden bu ülkenin Genelkurmay baskani,”af maf yok” diyerek kendisini meclisin yerine yani ulus iradesinin yerine koyuyor.
Neden benim Cumhuriyetimde önümüzdeki 25 yilda 50 bin kürt çocugu ile 15–20 bin Türk çocugu vurularak analarin yüregi yanacak.
Neden benim ülkemde devletin içindeki çeteler ortaya çikarilamiyor?
Neden faili meçhul cinayetler karanlikta kaliyor. Neden devletin polisi katillerle hatira fotografi çektirebiliyor.
Neden defalarca partiler kapatildigi halde tekrar kurulup ortaya çikiyor ve kapatmalar hiçbir ise yaramiyor. Bütün darbeci Subay ve Generaller bütün dünyada yargilanip cezasini çekerken neden benim darbeci generalim, içinde suçsuzlar ve çocuk yasta olanlar dâhil elli kisiyi idam ettigi halde. Türkiye’nin cennet kösesinde resim yaparak ödüllendiriliyor. Neden siyasi partilere dünyada görülmemis bir oran olan yüzde on baraji engel olarak konuyor.
Diyorsunki, “Yani, sitemizde Cumhuriyet’in yildönümünün heyecanla ve gururla kutlandigi bir günde ve baslikta, …” Birkere bu ülkede birçok resmi bayram gibi Cumhuriyet bayrami ‘da hiçbir zaman cosku ve heyecanla kutlanmadi. Bu ülkede cosku ve heyecanla kutlanan iki tane bayram vardir onlarda Kurban ve Ramazan bayramlaridir. Biliyorum söyledigim aci gerçeklere burada birçok kisi kiziyor-bozuluyor ama gerçekler aci oluyor.
Diyorsunki, “…eger demokratiklesme konusunda ülkemizde bir eksiklik görüyorsak, bence öncelikle Türkiye kosullarinda demokrasinin vazgeçilmezi olan cumhuriyete sahip çikmamiz ve bu cumhuriyeti kutlayanlara bu heyecani ve mutlulugu çok görmememiz, biraz saygi duymamiz gerekir.” Eger saygida kusur edenler varsa o kisi ben degil devletin tepesinde dolasan bazi kisilerdedir.29 Ekim Çarsamba günkü komediyi hep beraber izledik. Cumhurbaskani Gül dünyada benzeri olmayan bir sekilde Cumhuriyet bayrami için iki resepsiyon verdi. Biri esli biri essiz yani devletin bir bölümü Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaskani’nin esi ile yan yana gelmiyor. Deniz Baykal’da, “Kutlamalar bir Cumhuriyet kutlamasi sartlarini tasimiyor” diyerek törenleri boykot ediyor. Silopi’de DTP’ li belediye baskani törenlere gelmeyince koltuguna asker kiyafetli bes yasinda bir çocuk oturuyor. Balikesir’de Cumhuriyet kosusunu kazanan üç kizdan biri olan Nuriye madalya almak için kürsüde sevinçle beklerken madalya takacak olan albay kürsüye kadar gelip Nuriye’nin basörtülü oldugunu görünce geri dönüp gidiyor ve kizlara hiç kimse madalya takma cesaretini gösteremeyince kizlar hüngür hüngür aglayarak olay yerinden ayriliyorlar. Ve sende beni bütün bunlari alkislamadigim elestirdigim için kiniyorsun.
Birkaç kelime ile de efe savas’a cevap vermek isterim;
Türkiye’de laikli hiçbir zaman olmadi. seyh-ül islamligin fetva verme, mesrulastirma-kabullendirme islevi, Cumhuriyet döneminde Diyanet isleri Baskanligi tarafindan devralindi. Diyanet isleri Baskanligi aslinda “Din isleri Bakanligi”gibi çalismaktadir. Makam aracinin plakasi bile bakanliklarinki gibi kirmizidir. Osmanlidaki seriye Vekâletinin bugünkü devamidir.
Bir kurum olarak din, ayni Osmanlida oldugu gibi, devlet aygitinin bir bileseni olmaya devam etti. Medreselerin yerini ilahiyat fakülteleri aldi. Buda isim degisikliginden baska bir sey degildi.
Devlet 100 bine yakin imama ve din görevlisine maas öderken, Televizyonlarda ve radyolarda dini programlar yayinlanirken, okullarda din dersleri zorunlu haldeyken, genç kizlar basörtüsü ile Üniversitelere sokulmazken, Türkiye’de ne ölçüde laiklikten bahsedilebilir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
abreg_celem
Site Admin
Kayıt: Jan 03, 2005
|
Tarih: 2008-11-06 12:26:03
Mesaj konusu:
|
|
|
irfan Abi,
Belli ki bu konuda tamamen örtüsen düsüncelerimiz olsa da taban tabana zit fikirlerimiz daha fazla... Fikir ayriliklarimiz da çatir çutur yazisarak degil, karsilikli oturup konusarak keyif alacagimiz, birbirimizden çok sey ögrenecegimiz boyuta gelmis... Diger yandan, internetten uzak günlerimde baslik da zaman asimina ugradi. Dolayisiyla bir sey yazip konuyu uzatmamin anlami yok.
Bunun yerine, birgün karsilikli oturur uzun uzun dertlesir, tartisiriz. En azindan ben büyük keyif alacagima inaniyorum. Yalniz, tartisirken ilk firsatta birana limon sikacam, uyarmadi deme... :wink:
a|c
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2009-10-29 00:11:17
Mesaj konusu:
|
|
|
Cumhuriyet Bayrami'niz kutlu olsun. Cumhuriyet'in 86. yilini coskuylu kutluyoruz.
Cumhuriyet
1 yasindaki kadar genç ve dinamik
1000 yasindaki köklü ve güçlü
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-10-29 12:59:36
Mesaj konusu:
|
|
|
cumhuriyet fazilettir..
kanla irfanla kurulmustur.. devrimdir.. çok büyük bedeller ödenmesi bir yana;
milletimize sunulan yasam biçimi olmasi açisindan
en büyük bayramdir bu bayram..
herkese kutlu olsun..
herkese...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Devrim_Karaca
Site Admin
Kayıt: May 19, 2009
|
Tarih: 2009-10-29 13:47:09
Mesaj konusu:
|
|
|
Darbe ve seriat tehtidleri arasinda kalmadigimiz, baris içinde bir arada Güler Zere'lerin de Ceylan'larin da yasayabilecegi, nice yillar dilegiyle;
Cumhuriyet bayrami kutlu olsun...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2009-10-29 21:55:44
Mesaj konusu:
|
|
|
ulkemizin bayrami kutlu olsun..agzimizin tadi daim olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
aksitozkural
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2009-11-08 22:29:06
Mesaj konusu:
|
|
|
Cumhuriyet.......
Ebediyete kadar.
Mustafa Kemal'imizin aydinlik izinden....
Cok renkli
Cok sesli...
Laik....
Demokrat.....
Cok yasasin...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ozan_guler
Site Admin
Kayıt: Oct 22, 2003
|
Tarih: 2010-10-29 11:02:21
Mesaj konusu:
|
|
|
Türkiye Cumhuriyeti bundan 87 yil önce büyük zorluklarla ve büyük bir cesaretle kuruldu.
1923 de kurulan Gençlerbirligi, toplumsal yasamimizda önemli degisim ve dönüsümlere yol açan Cumhuriyet'in de kurulus habercisi oldu. :wink:
Hepimize kutlu olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
aksitozkural
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2010-10-29 14:58:35
Mesaj konusu:
|
|
|
Buyuk bir halki somuru duzeni ve kula kulluktan kurtaran, bize Cumhur olma bilincini veren, cagdas-laik-demokrat yasam biciminin ozu olan Cumhuriyet'mizin kurulusunun 87. yilini cosku ve sarsilmaz bir guven ile kutluyor, bize ozgurlugumuzu vermek icin hayatini futursuzca hice sayan kahraman vatan evlatlarina, banimiz Mustafa Kemal Pasamiza ve aziz silah arkadaslarina baglilik yeminini yineliyor onlari sevgi ve saygi ile aniyoruz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2010-10-29 15:17:47
Mesaj konusu:
|
|
|
Harap düsmüs, yakip yikilmis, küçük bir toprak parçasi disinda her yeri dört koldan isgal edilmis bir memleketin bagimsizlik azminden dogan, bir milletin uyanisinin 20. yüzyildaki en çarpici örnegidir Cumhuriyet. Topyekun yapilan Milli Mücadele sonrasi topyekun yönetimi yani milli egemenligi kabul eden yönetim seklidir Cumhuriyet. 1 yasindaki kadar genç ve dinamik, 1000 yasindaki kadar köklü ve güçlü, sonsuza degin var olacaktir Cumhuriyet.
Cumhuriyet'in 87. yili kutlu olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
efesavas
Site Admin
Kayıt: Dec 17, 2002
|
Tarih: 2010-10-29 15:44:20
Mesaj konusu:
|
|
|
Tüm ulusumuzun Cumhuriyet bayrami kutlu olsun.. Nice yillara :)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
oytun_akyol
Site Admin
Kayıt: Jul 01, 2007
|
Tarih: 2010-10-29 15:53:28
Mesaj konusu:
|
|
|
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktir fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktir.
Tüm Türkiyemizin Cumhuriyet Bayrami kutlu olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-10-29 16:14:47
Mesaj konusu:
|
|
|
"ozan_guler"]Türkiye Cumhuriyeti bundan 87 yil önce büyük zorluklarla ve büyük bir cesaretle kuruldu.
1923 de kurulan Gençlerbirligi, toplumsal yasamimizda önemli degisim ve dönüsümlere yol açan Cumhuriyet'in de kurulus habercisi oldu.
göbekleri beraber kesilmis sanki.. bu kadarmi olur?. kaderleri bile ayni.
87 yil sonra bu gün her ikiside iyi yönetilemiyor.. her ikiside büyük bir sikinti içinde..
ve her ikisininde gelecegi karanlik görünüyor..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Ahmet_Ay
Site Admin
Kayıt: Nov 19, 2006
|
Tarih: 2010-10-30 01:17:45
Mesaj konusu:
|
|
|
Tüm Türkiyemizin Cumhuriyet Bayrami kutlu olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|