Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-12-05 21:38:32
Mesaj konusu: Futbolcu Fabrikasi Krizde
|
|
|
FUTBOLCU FABRiKASI KRiZDE
Dünyadaki ekonomik kriz Türkiye’yi yeni-yeni etkisi altina alip büyük-küçük birçok fabrika isçi çikartmaya ve isi yavaslatmaya baslamisken acaba Gençlerbirligi futbolcu fabrikasi bu krizden ne ölçüde etkilendi. Aslinda Gençlerbirligi futbol fabrikasinin krizi, dünya ekonomik krizinden çok daha önce baslamisti.
Kendisi ve baskani eski olan Gençlerbirligi kulübü yönetimi, zaten uzun zamandir kulübün en temel sorunlarina yeni ve orjinal bir bakis açisi sunamamakta ve kalici çözümler bulamamaktaydi.
Mayis 2006 tarihinde yapilan kulüp genel kurulu ile baslayan yönetim krizi o tarihten bu yana yukaridan asagi yayilarak organizmanin hemen, hemen tamamini sardi.
“ Yeniden Yapilaniyoruz” ve “Bizde hataliydik” tarzi yapilan açiklamalar bir ise yaramadigi gibi artik inandiriciligini da yitirmis görülüyor. Son birkaç sezondur yönetimin yaptigi acemice hatalardan sonra, yapilan özelestirinin samimi olmadigi bu sezon kendisini daha yakici bir sekilde hissettiriyor. Artik eski yönetimin çekilip yerine yepyeni ve genis katilimli bir yönetim ihtiyaci kaçinilmaz hale geliyor. Bir sezonda 4–5 teknik direktör degistirerek kan degisimi yapma çabalari hem çok pahaliya patliyor, hem düsüse çare olamiyor, hem de gittikçe genisleyen daha genis bir çevre tarafindan, “mevcut yönetimin israrla koltuga yapisma çabasinin gözlerden saklanmasi” olarak degerlendiriliyor.
Artik yeni bir toplumsal sözlesme, yeni bir deklarasyon kaçinilmaz hale geliyor. “Maliye’ye, Sigorta’ya ve devlete tek kurus borcumuz yok” söylemi giderek anlamini yitiriyor ve yetersiz kaliyor. Birkaç yil öncesine kadar Gençlerbirligi kulübüne hayranlik, kiskançlik ve sempatiyle bakan Kayseri, Sivas gibi ikinci lig takimlarina bugün tam tersi olarak Gençlerbirligi taraftarlari sempatiyle bakiyorlar. Bu bakis, onlarin sportif basarilarindan ziyade istanbul takimlarina karsi yürüttükleri tutarli transfer politikalari gibi konulara da ait oluyor. Bu tutarli transfer politikasi ve diger konulardaki tutumlar dogal olarak sportif basariyi da beraber getiriyor. Zira artik ‘futbolcu alim satimi’ ile krize teget geçmek ve fabrikayi ayakta tutmak mümkün olmuyor.
BU DURUMA NASIL GELiNDi
Bilindigi gibi 2006 yili kongresinde mevcut yönetime muhalefet ederek baskanlik seçiminde yeniden aday olan sn. ilhan Cavcav’a ‘hayir’ diyen kulüp üyeleri, daha önce yönetimde de bulunmus, asil takimi Gençlerbirligi olan ikinci bir takimi olmayan üyelerdi. O tarihte yapilan seçimlerde ise yönetim kurulu, çogunlugu istanbul takimlarini tutan kisilerden olustu. Ercüment Tunçalp’in “tören askeri”ne benzettigi bu yönetim kurulu, baskanin yanlis karar ve uygulamalarina karsi hiçbir elestiri yöneltmeyip ‘tek adam’in her kararini sessizce onayladilar. En aci olani da bu yöneticilerden biri olan ve ayni zamanda Gençlerbirligi ikinci baskani da olan Tarik Artukmaç’in Fenerbahçe yöneticisi Murat Özaydinli ile beraber ispanya ya gidip Roberto Carlos’u Türkiye’ye getirerek havaalaninda basin mensuplarina sov yapmasiydi. Tarik Aktukmaç’in Roberto Carlos ile yanak yanaga poz verip resim çektirmesi bir aci gerçegi kanitliyordu; Murat Cavcav, Önder Cavcav gibi isimlerle kulübün Cavcav ailesinin sirketlerinden biri sayilmasi ve bu durumun kaniksanmasi. isin daha da aci olan tarafi ise ilhan Cavcav’a bir sey olsa Gençlerbirligi kulübünün basina geçecek olan kisinin ‘hasta fenerli’ Tarik Aktukmaç olmasiydi.
Asil amaci Gençlerbirligi’ne futbolcu yetistirmek olan ASAs-OFTAs-HACETTEPE’nin süper lige çikip kulübün bestepedeki tesislerinde antrenman yapmasi da ayrica incelenebilecek baska bir olumsuzluk ve huzursuzluk kaynagidir.
14 Mayis 2006 günü yapilan Genel Kurul da yaptigi konusmasinda baskan ilhan Cavcav söyle diyordu,"Ben hizmet için geldim, hizmet için varim. Yeniden seçilirsem, alt yapidan gelen gençlerle 2 yil içinde sampiyonlugu yakalayacagimiza inaniyorum"
biraz sonra seçimlere geçiliyor ve yeniden baskanliga seçilen cavcav, tesekkür konusmasi için kürsüye geldiginde bu defa söyle diyordu;"3 yil içinde büyük bir hamle yaparak basarilara kosacagiz. sampiyonluk için hedefe omuz omuza hep birlikte kosacagiz. Umarim bugün bize muhalif olanlar da bu 3 yil içinde dogru yolu bulup dönerler." Görüldügü gibi hedef belirleme ve hedefe giden yolda yapilacak isler hiç ciddiye alinmiyor. Kulüp yöneticileri adet yerini bulsun tarzinda kendi kendilerine sezonluk hedefler bulup(Kupa, Avrupa)bunu ancak sorulunca yarim agizla söylüyorlardi.
Bir diger önemli sorunda seçimlerde oy kullanma hakki olup kulübün gelecegi hakkinda söz ve oy sahibi olan kulüp üyeleridir. 5000 kisiye yakin olan bu üyeler, yönetimin yedegi olma pozisyonundadirlar. Bu kisilerin içinden bazilari, kulübün resmi renklerini bile bilmemektedirler. Gençlerbirligi ile uzaktan yakindan ilgisi olmayan, hayatinda hiç maça gitmemis aslinda fenerli, Besiktasli, gs’li olup Gençlerbirligi’ni ikinci takim olarak tutan bu kulüp üyeleri takimin ve kulübün mali, idari, sportif sorunlarini kendilerine fazla dert etmemektedirler.
BiR ÖNEMLi TARiH, RiSP VE AYMAN’ IN GiDisi
Gençlerbirligi, 2007 yilinin baslarinda Besiktas ile kupada Ankara da karsilasmis, Risp ve Ayman’in da oynadigi bu maçta muhtesem bir oyunla maçi 3–0 kazanmisti. Ancak bu Risp ve Ayman’in kirmizi siyahli formayla oynadiklari son maç olacakti. Bütün itirazlara ve uyarilara ragmen yönetim bu iki oyuncuyu göndermis ve karsi çikanlari ise baskan, ‘hesap bilmemezlik’ ile suçlamisti. Ancak bu transferin bedeli çok agir oldu. Takimin omurgasini allak bullak eden ve bir daha dikis tutmayip bugüne kadar sarkan bu olumsuzluk kulübe çok pahaliya patladi. Asil hesabi bilmeyenlerin Baskan ve onun kukla yönetimi oldugu anlasildi.
Nitekim Kasim 2007 tarihinde Gençlerbirliginin küme düsme hattindan bir türlü çikamamasi sonucu Gencler.org sitesinde yapilan bir ankette taraftarlar kötü gidisten yönetimi sorumlu tuttu. ‘Sizce bu günkü durumdan kim sorumlu’sorusuna cevap verenlerin yüzde yetmisi yönetimi sorumlu tuttu. Bu anketin sonucu ayni zamanda kulüpteki önemli bir gereksinim olan DEgisiM ihtiyacinin da bir göstergesiydi.
- DEVAM EDECEK-
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-12-06 00:29:16
Mesaj konusu:
|
|
|
BiR ÖNEMLi TARiH, RiSP VE AYMAN’ IN GiDisi
Gençlerbirligi, 2007 yilinin baslarinda Besiktas ile kupada Ankara da karsilasmis, Risp ve Ayman’in da oynadigi bu maçta muhtesem bir oyunla maçi 3–0 kazanmisti. Ancak bu Risp ve Ayman’in kirmizi siyahli formayla oynadiklari son maç olacakti. Bütün itirazlara ve uyarilara ragmen yönetim bu iki oyuncuyu göndermis ve karsi çikanlari ise baskan, ‘hesap bilmemezlik’ ile suçlamisti. Ancak bu transferin bedeli çok agir oldu. Takimin omurgasini allak bullak eden ve bir daha dikis tutmayip bugüne kadar sarkan bu olumsuzluk kulübe çok pahaliya patladi. Asil hesabi bilmeyenlerin Baskan ve onun kukla yönetimi oldugu anlasildi.
Nitekim Kasim 2007 tarihinde Gençlerbirliginin küme düsme hattindan bir türlü çikamamasi sonucu Gencler.org sitesinde yapilan bir ankette taraftarlar kötü gidisten yönetimi sorumlu tuttu. ‘Sizce bu günkü durumdan kim sorumlu’sorusuna cevap verenlerin yüzde yetmisi yönetimi sorumlu tuttu. Bu anketin sonucu ayni zamanda kulüpteki önemli bir gereksinim olan DEgisiM ihtiyacinin dogdugunu göstermisti.
Sayin irfan Akalp böyle demis yüzde yüz katiliyorum yüzde yüz dogru bir teshis tesekkürler benimde düsüncelerimi aktardigi icin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-12-06 20:00:14
Mesaj konusu:
|
|
|
SUSSAM GÖNÜL RAZI DEgiL, KONUsSAM FAYDASI YOK
Gençlerbirliginde düsüsün tescillendigi tarih nedir? Diye bir soru sorulacak olsa benim bu soruya yanitim,’Risp ve Ayman’in gönderilmesi’seklinde olur. Risp ve Ayman olayindan sonra yasanan bir baska olumsuzlukta Brezilyali oyuncular Sandro ve Tozo’nun getirilmesiydi. Daha sonra Sirp oyuncularin transferleri ile de dikis tutturulamayinca bu sefer sik sik teknik direktör degisikligine gidildi. Yönetimde panik ve endise kendisini daha fazla hissettirdikçe kalici olmayan, günü kurtarmaya yönelik bu geçici tedbirlere çare diye sarilindi. Ancak köklü degisimler yapilmadan ve uzun vadeli düsünülmeden sorunlarin çözülemeyecegini yönetim bir türlü anlayamadi. Teknik direktörlerin sik sik degistirilmesi beraberinde yeni hocanin bazi oyunculari gönderip listesindeki oyuncularin alinmasi gibi çok hizli bir transfer trafigini de beraber getirdi. Bu da birçok gelecek vadeden genç yetenegin, daha kendini kanitlayamadan, uyum sorununu atlatamadan elden kaçmasina- kaçirilmasina sebep oldu.
Mahatma Gandhi’nin söyle bir sözü vardir; “ Bir insani ancak gerçekten uyuyorsa uyandirmak mümkündür. Ama eger uyumuyorsa, uyku taklidi yapiyorsa, dünyanin bütün gayretlerini sarf etseniz, uyandiramazsiniz.”
Ülkenin televizyon kanallarindaki yorumcular bile artik sorunun yönetimde oldugunu her programda dile getirir olmuslardi.2007–2008 sezonu sonlarina dogru Mehmet demirkol, “Gençlerbirligi artik ilerlemiyor. Bunda en büyük pay Gençlerbirligi yönetiminin. Gençlerbirligi yönetiminin artik miadini doldurduguna inaniyorum”diyordu. Erman Toroglu ise yine geçen sezonki Galatasaray maglubiyetinden sonra gazetedeki kösesinde, ilhan Cavcav’a hitaben, ‘özelestiri yap’ basligi altinda sunlari söylüyordu,
"....Sakin skora aldanip da "G.Saray çok iyi oynamis,böyle bir skor almis" demesinler.Çünkü bir G.Birligi vardi,Allah muhafaza.ilhan Abi'nin aynaya bakip, "Aynen devam mi edeyim,yoksa bazi seylere daha mi dikkat edeyim? Diye özelestiri yapmasi lazim.
Gittigi yol ve uyguladigi plan son derece yanlis. Yani ilhan Cavcav kendisiyle oynuyor, kendine ihanet ediyor. Daha dogrusu kendini vurmak üzere. Bir düsün ilhan Abi. istersen "tamam" de istersen " devam" Ama sakin böyle gitme. Sevgili ilhan Abi.sen esas takimla ugrasamazken,hata yaparken,ikinci takimda daha büyük hatalar yapmaya basladin.O ikinci takimi(Oftas)Metin Diyadin götürüyordu,oraya da takoz koydun.Karar ver,her tarafta dans etme...."
Evet birde Metin Diyadin’in gönderilme sebebi ve gönderilme sekli vardi ki,bu da yönetimin hatalari basligin altinda sayilabilecek ve bir baska yazinin konusu olabilecek ayri bir vefasizlik örnegidir. Futbol dünyasinda pek sik rastlanmayan futbolcularin, hocalarinin boynuna sarilip aglama sahneleri Gençlerbirliginde görülmüs ve bu sahneler defalarca kanallarin spor programlarinda gösterilmis hatta ana haber bültenlerine bile konu olmustur.
Yine taraftar sitesi alkaralar.com forum da görüslerini dile getiren Arda Küçükahmetler yanlis transferler konusunda yönetime söyle sesleniyordu,“ “Yönetimin transfer anlayisi takimin eksik yerlerini örtmek üzerine degil... Alindiginda 1 veya 2 senede parlayip takima para kazandirabilecek oyuncu bulmak üzerine kurulu bir anlayis. Bakin Burhan, CARLE, Petkoviç vs... hem ucuz hemde iyi paraya satisi yapilabilecek adamlar. 650 ucuz degil mi yoksa... eh bir sene sonra 1650 olunca ucuz kalacak ve araya KAR payi girecek”.Arda Küçükahmetler.16 Agustos 2007
iste kulüp üyesi bile olmayan ama yillardan beri takimini izleyen, aksayan yönleri önceden gören, sorgulayan, uyaran, çözüm yollari gösteren birçok taraftardan birisi olan Arda arkadasimizin uyarisi. Bu teshis ve tesbitinin ne kadar dogru oldugu, aradan tam 14 ay geçtikten sonra anlasilacak ve kulüp baskani ilhan Cavcav, fazla hoca degistirmesi sebebiyle elinden çikardigi Petkoviç ve Carle’nin gittikleri takimlarda harikalar yaratip kendi milli takimlarina çagirildigini duyunca pismanlik duyacaktir. Ancak her zaman oldugu gibi sayin baskanimiz, “faturayi sizin adiniza mi keselim”sorusuna ‘hayir’ yanitini verecek ve fatura basligina bu sefer Mesut Bakkal adini yazdiracaktir. Bu günlerde güncel olan ve ajanssspor kaynakli olup basinda yer alan su haber çok çarpici ve anlamlidir;
“on yillara kadar yaptigi transferlerle dikkat çeken, ancak son yillarda yabanci futbolcu transferinde yüzü bir türlü gülmeyen Gençlerbirligi'nde baskan ilhan Cavcav, sezon basinda gönderdigi Nikola Petkovic'in pismanligini yasiyor. Baskent ekibinde bir sezon geçirdikten sonra, Kizilyildiz'a gönderilen Petkovic'in burada harika bir performans sergileyip, milli takima kadar yükselmesi Gençlerbirligi yetkililerini pisman etti. Halen Ankaragücü'nde görev yapan Mustafa Kaplan'in Gençlerbirligi'nde çalistigi zaman, uzun incelemeler sonrasinda Gençlerbirligi'ne kazandirdigi Petkovic'in Mesut Bakkal tarafindan makas yedigi ortaya çikti. Avrupa Ümitler Futbol sampiyonasi'nda final oynayan Sirbistan'in yildizi olan Petkovic'in Mustafa Kaplan tarafindan 21 yasindayken Gençlerbirligi'ne transfer edilmesi Avrupa'nin ünlü yetenek avcilari tarafindan önemli bir transfer olarak nitelendirilmisti. Gençlerbirligi'nde fazla forma sansi verilmeyen Petkovic, devre arasinda Hacettepespor'a kiralanmis, bu sezon basinda ise yok pahasina Kizilyildiz'a verilmisti. 1986 dogumlu Petkovic'in Kizilyildiz'da üstün bir performans ortaya koymasi ve Sirbistan A Mili Takimi'na çagrilmasi, en çok ilhan Cavcav'i pisman etti. Petkovic'in performansini yakin çevresiyle paylasan ilhan Cavcav'in "Böyle bir yetenegi çok çabuk elimizden biraktik. Biraz daha beklesek çok iyi bir oyuncuya sahip olacaktik. simdi yana yakila defansin soluna adam ariyoruz. Elimizdekinin kiymetini bilememisiz. Petkovic'i Mesut Bakkal oynatmak istemedi. Adam simdi milli takimda oynuyor. Kaybimiz büyük" dedigi ögrenildi.
ilhan Cavcav'in Petkovic için pismanligini anlattigi esnada Bank Asya 1. Lig'de oynanan Manisaspor-Karsiyaka maçinda, Gençlerbirligi'nden kiralik olarak giden Ferhat Kiraz'in 2 gol birden atmasi Cavcav'in keyiflerini iyice kaçirdi. Cavcav'in, "Ferhat'i da Mesut Bakkal istemedi. simdi sol tarafa adam ariyoruz. Kendi gönderdigimiz gencecik çocuk 2 gol birden atiyor" dedigi kaydedildi.”
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-12-13 14:16:54
Mesaj konusu:
|
|
|
Risp ve Ayman in gönderilmesini konu eden bir baslik altinda Serkan Güngördü arkadasimizin iki yil kadar önce 6 Ocak 2007 tarihinde yaptigi su çarpici ve birçok seyi özetleyen yorumu ise buraya alinmadan geçilemeyecek degerdedir. söyle demis Serkan,
“Bundan 10 sene önce, ne kadar basarili olursaniz olun para etmiyordu. Kupa sampiyonlugu, ligde dereceye girmek, Avrupa'da 1–2 tur atlamak vs. Hiç biri oyuncu satmak kadar para getirmiyordu. Üstelik Bosman kanunlari henüz bizim ülkeye ugramadigindan, istanbul'un düdükleri futbolcunu almak için öpe öpe sana para ödemek zorundaydi.
Bugün ise durumlar degisti. Artik Bosman var, futbolcular eskisi kadar para etmiyor. Üstelik aldigin her basari sana nakit olarak dönüyor. Kadronu 1–2 sene koruyarak, Türkiye kupasi zaferi ve ligi ilk 5'de bitirmek (ki çok zzor seylerden bahsetmiyorum) 11–12 milyon dolar para kazandiriyor. Üstelik UEFA'da da gruplara kaldin mi, bu para 15–16 milyon dolara kadar çikiyor. Buna karsilik takiminin iskeletini olusturan en istikrarli 3 oyuncunun satisi karsiligi kazandigin para 2,5 milyon Euro.
söyle bir gerçek var. Gençlerbirligi kulübü hala 10 yil öncesinin kurallarina göre yönetiliyor. Futboldaki degisimlere ayak uyduramadik. Bu degisimlere ayak uyduran Kayserispor, V.Manisaspor gibi takimlar sürekli güçleniyor biz ise sürekli yerimizde sayiyoruz. Bu transferleri yaparak ne yazik ki, kulübün gelecegini, 15 milyon dolarlik hedefimizi, takimin rengini de satiyoruz. Bu transferler olursa, özellikle Risp giderse kimse taraftardan destek beklemesin. Çünkü bu takima en içten bagli olanlar bile, son yapilanlarla gerçegi görecekler."(Serkan Güngördü)
“Küçük olsun benim olsun” diyen yönetim ile Gençlerbirligi taraftarlari arasinda zaten evvelden beri belli bir mesafe vardi. Yasanan birkaç olay yönetim ile taraftarin birbirlerinden daha da uzaklasip yabancilasmasina ve iyice uzaklasmasona sebep oldu. Bu olaylardan birincisi Risp ve Ayman’in transferi, ikincisi maraton kombineleri nin iptal edilme girisimi, üçüncüsü de 5–0 lik Manisaspor maglubiyetinden sonra maraton tribününe yapilan-yaptirilan sözlü ve fiziki saldiriydi.
Gençlerbiriligi kulübünde, Baskan ve yönetimin taraftara olan soguklugu ve yabanciligi göreve gelen teknik direktörlere daima yansimistir. Onlarca Teknik direktörün hemen hemen hiçbirinin seyirci ve taraftari yücelten, en azindan yalandan da olsa pohpohlayici bir söz etmemesi, bu hocalarin kötü niyetinde ve karakter yapilarinda degil, yönetimin bu konuda yeterli hassasiyeti ve duyarliligi göstermiyor olmasinda aranmalidir.
.Geçen sezonun basinda maraton kombinelerini yasaklayarak taraftarin burnunu sürtmeye çalisan yönetim, ayni sezonun son bir iki haftasinda ise küme düsme korkusuyla panikleyip tribün biletlerini bedava yapmisti. Bu konu da buruk bir ani olarak hala anilarimizda yasiyor ve bize çiçero’nun su özlü sözünü animsatiyor, “Hayat merdivenini çikarken, insanlara iyi davranalim. Çünkü inerken gene ayni insanlara rastlayacagiz
Son olarak sunu söylemek isterim.Nasilki sirketleri kriz degil kötü yönetim batiriyorsa, kulüpleride kriz degil kötü yönetim batirir.
YÖNETiM iSTiFA
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|