Alkaralar Dinlenme Tesisları Forum Ana Sayfası
 
Onursal Bakan Hadisesi
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ziya Adnan
Site Admin

Kayıt: May 06, 2003

Mesaj Tarih: 2008-12-26 18:45:42      Mesaj konusu: Onursal Baskan Hadisesi… Alıntıyla Cevap Ver

Son zamanlarda futbolumuzda sikça gündeme gelen, ingilizceden dilimize yerlesmis (Honorary President) ‘Onursal Baskan’, tabiri, sözlüklerde ‘bir kurulusa onur vermek için sorumlulugu veya yetkisi olmadan baskan seçilen kimse’ olarak tanimlanir. Bati ülkelerinde gelenek olmus, çalistigi kurulusa uzun seneler önemli hizmetler vermis kisilerin, köselerine çekildikten sonra bile zaman zaman fikirlerine ve görüslerine basvurulmasini anlatir. Kisaca, medeni ülkelerde ‘Onursal Baskan’ yakistirmasi, ‘Bize o kadar unutulmaz hizmetler verdin ki, seni asla unutmayacagiz’ anlamina gelir… *** Çok zaman önce bilge bir adam tanimistim. O zamanlar sevimli bir ingiliz danismanlik sirketi olan Pricewaterhouse’da is hayatina yeni atildigim yillardi. sirketin basindakilerden olan adam 60’ina girmisti ve kösesine çekilme hazirligi içindeydi. Geçmiste önemli projelerde görev almis, nami tüm sirkete yayilmisti. Konusunda ondan iyisinin olmadigi söylenirdi. Ülkemde de bir süre çalismisti, her firsatta ‘istanbul’un Avrupa’nin en güzel sehri’ oldugunu söylerdi. ingiliz aksani ile kirik Türkçe cümleler kurar, istanbul’a dair gülümseten hikâyeler anlatirdi. Bir sirketin en önemli degerinin insan olduguna inanir, ‘paradan önce insan’ gelir derdi. 90’li yillarin sonunda, sirketler arasi büyük bir evlilik sonucu büyüdü PW. Adinin sonuna diger ortagindan miras ‘C’ harfi eklendi. Ancak büyüdükçe sevimliligini, insani degerlerini yitirdi. Büyüdükçe, buram ‘para’ kokan, genç beyinleri kullanarak, en üsttekilerin servetlerine servet katan ‘insansiz’ ve ruhsuz bir sirket haline geldi, büyüdükçe özünü kaybetti. Ve sanirim, ayrilisindan çok zaman sonra bile görüslerine basvurulan o bilge adamin yeri asla dolmadi. *** Geçenlerde haberi geldi. Bu sezon kendi evinde maç kazanamamis, küme düsme tehlikesini yakindan yasayan Ankaragücünün kir saçli baskani Cemal Aydin, her maçta aleyhine yapilan onur kirici tezahüratlara artik dayanamamis olacak ki istifa ettigini açikladi. Aslinda daha önceleri de sikça istifa etmisti ama herhalde bu kez tepkiler agir basti. Öylesine sevindi ki taraftar bu istifa haberine, Ankara’da istifayi kutlayan bir yürüyüs bile düzenlendi. O gün Türk futbol tarihinin en genis katilimli taraftar korteji, tesislere yürüdü. O gün, elim bir trafik kazasi sonucu genç yasta aramizdan ayrilan Gökçe Karatas’in adini tasiyan tesislerin, oldubittiye getirilerek ‘Cemal Aydin’ tesisleri olarak degistirilmesini hiç bir zaman kabullenmemis Ankaragücü taraftari, o onuru gerçek sahibine teslim etti. Kir saçli adamin görevde bulundugu 12 sene boyunca Ankaragücüne sayisiz futbolcu gelmis geçmis, takimin basinda otuza yakin teknik adam görev yapmisti. Ersin Yanal dönemi hariç, kulüp her sezon küme düsmeme kavgasi vermisti. Gelecek sene yüzüncü kurulus yilini kutlayacak olan kulübün görüntüsü içler acisiydi. Nicedir kulüp üyeligi gerçek taraftara kapatilmis, dünyaya kapali bir Komünist partisi tadinda yönetilmekteydi. Bagimsiz denetimlerden uzak, ‘tamamen duygusal’ iliskilerin yasandigi son dönemlerde, her türlü saibenin altindan kulübün adi çikar olmustu. Neredeyse her sene gerçeklesen göstermelik kongreler de, es dost, akraba oylari ile seçilen, ‘Ankaragücüne baskan olmasinin Ankaragüçlülerin ayibi oldugunu’ defalarca yinelemis Fenerbahçe kongre üyesi baskaninin çok geç kalinmis gidisinin sevinci Ankara semalarinda henüz yasanirken, bu kez hikâyenin trajik-komik perdesi basladi. istenmeyen adam istifa etmisti ama yerine kendisi gibi avukat olan vekilini tayin etmisti. Aslinda pek gitmis de sayilmazdi. Öyle ya, gidecek olan ceketini alir, arkasina bile bakmadan çeker giderdi. Oysa görünüse göre, her maçta taraftarin yakasi açilmadik küfürlerinin hedefi ‘eski baskan’, bundan sonra kulübün ‘Onursal Baskani’ olacak, o ‘unutulmaz!’ hizmetlerine’ biraktigi yerden devam edecekti. Kir saçli adam, kendi kendini 'Onursal Baskan' ilan etmisti. Yine satilacakti takimda yildizi parlayan futbolcular, yine sergilenecekti bilindik oyunlar, yine sikinti çekecekti taraftar. Kimbilir, belki yakin gelecekte uygun bir firsatini bulursa, Türk futbolunda daha önce defalarca izledigimiz senaryoyu bir kez daha sahneye koyacak, ‘Kulübü sahipsiz birakacak degiliz’ diyerek ‘kutsal göreve’ yeniden talip olacakti. Görev askiyla yanip tutusmak dedikleri bu olsa gerekti. 6 Temmuz 1995’de aramizdan ayrilan Türk edebiyatinin unutulmaz ustasi Aziz Nesin hayatta olsa, mutlaka kir saçli baskan hikâyesini o müthis kalemiyle kâgida dökerdi. Ölümünden kisa bir süre önce, “Sondan bir önceki hiçbir görevini yapmayanlarin, son görevimizi yapiyoruz' deme ikiyüzlülügünden tiksiniyorum…" cümlesi duruma uygun düserdi. Eger bugün hayatta olsa, görevde bulunduklari zaman diliminde kulüplerini bir adim ileriye götürememis baskanlarin, istifa sonrasi kendi kendilerini ‘Onursal Baskan’ ilan etmelerini kimbilir nasil yorumlardi. *** Bugünlerde televizyon kanallarinda yayinlanan bir reklam var, izlerken gülümseten. 40’li yaslarda kara kuru biyikli adam, bir yandan döner keserken, bir yandan, “Hi My name is John , I am 20 years old and I live in New York , I love parties and I love ‘enamels’ and I love you!” diyor, bir zamanlarin 'Mahir’ini' andiran komik ingilizcesiyle. (Merhaba, benim adim John, 20 yasindayim, New York’ta yasiyorum, partiye gitmeyi, ve hayvanlari ve seni seviyorum!) … ‘Ayda, 14,95 YTL’ye istediginiz kisi’ olabilirsiniz reklamin temasi… O reklami izlerken merak ettigim, O paraya ‘Onursal Baskan’ da olunur mu acaba? Ziya Adnan
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Mesajları göster:    
Forum kilitlenmiştir Forum kilitlenmiştir