Alkaralar

adem_erkocak · Site Admin Kayıt: Apr 22, 2008

yaklasik 2,5 aydir bir belgesel çekmeye çalistigim arkadasim Emre'nin bugünkü BirGün'de çikan ilk yazisi... [color=red:e8958155f0]KALBi OLAN iZLEMESiN[/color:e8958155f0] EMRE SARIKUs Babam beni ilk defa bir futbol maçina götürdügünde 5 yasinda bir çocuktum. Hayal meyal hatirladigim o güne dair unutamadigim iki sey vardi. Biri, atilan son golden sonra babamin aldigi çikolatanin tadiydi, digeri de yesiline vuruldugum o sahada Metin Ali ve Feyyazla birlikte kosmayi ne kadar çok istedigimdi. ikincisi hiçbir zaman gerçeklesmedi. Çikolatanin tadi da bir süre sonra yavas yavas bozuldu. Olan biteni fark ettigimde Yeni Türkü’nün ‘Telli Telli’ sarkisi diskolarda çalinmaya baslamisti ve sarkinin “yenik düsüyor her sey zamana, biz büyüdük kirlendi dünya” kismini artik daha az insan söylüyordu. Sonradan ögrendim ki ben 5 yasinda bir çocukken babam da daha eskiyi ariyormus. Meger önce çikolata degil futbol bozulmus. Demek tesadüf degilmis futbolun gerçek hayati anlatmasi… Daniel Jarque, 26 yasinda ve Espanyol takiminin kaptaniydi. Takiminin kamp yaptigi bir otelin odasinda kalp krizine yenik düstügünde, ertesi güne unutulacak birkaç ufak haberin konusu oldu, hepsi bu… Oysa futbolculugu vahsi futbol piyasasinda 94 milyon avro etmeyecek kadar gerçekti ve daha 26’sinda baba olabilecek kadar da insandi. Ama Jarque’nin ölümü bile bu çaga yabanciydi. Kimsenin umursamadigi bir oyunbozan, eyvallah demeden gitmisti. Geçen yüzyil, futbolun kesfiyle kutsanmisti. Bu yüzyilsa, futbolun yok olmasiyla lanetleniyor. Futbol adina onun disinda ne varsa konusuluyor. Kulüplerin marka degerinin hesaplanmasi, harcanan paralar, sponsor yarislari, üniversitelerde futbol yönetimi adi altinda açilan isletme programlari, sonradan görme “entellerin” futbol diye bir oyun oldugunu fark etmeleri, petrol milyarderi seyhlerin kulüpleri satin alip dünyayi ele geçirdiklerini sanmalari, televizyonlardan aldiklari milyarlarca lirayi begenmeyen ve söyledikleri her saçmalik için agizlarinin içine bakilan eski futbolcu bozuntularinin önlenemez çogalisi, özel hayatindaki tüm sorunlari stadyumda küfrederek kusan taraftarlar ve artik hem tabelaya hem kameraya oynayan “aktör” futbolcular futbolun yok oldugunu anlatiyor. Kanallar, görüp görebileceginiz en iyi futbol bu diye HD yayina geçerken, gazeteler her gün baska bir transfer yalaniyla onu daha cazip hale getirmeye çalisiyor. Bir maçin zorlugunu futbolcular degil, 1’e 2,5 ya da 3’lük bahis orani belirliyor. Artik çimler bile suni olmusken nostaljiye duydugumuz özlemi belki de bir tek ‘bugünü yasayabilenler’ anlamiyor. islam Çupi 2001’in ilk günlerinde kaleme aldigi bir yazisinda “Ben 1932 yerine 2000 yilinda istanbul’da dogsaydim, ne top oyununa sevdalanir, onu ne oynar, ne seyreder ne de sonuçta yazardim. ilk nefretim olurdu futbol…” demisti; degisen hayati ve futbola olan askini anlatirken... Bunu yazdiktan bir ay sonra Çupi usta bu yüzyili terk etti. Ölümü kayitlara “ani kalp durmasi” olarak geçti.

umityasar_oztoprak · Site Admin Kayıt: Sep 16, 2008

Güzel olmus ellerine saglik.. Sanirim forum kismina yazilmis. Ben ilk basta yeni bir köse mi açildi BirGün'de diye düsündüm...

necdet_ozkazanci · Site Admin Kayıt: Apr 22, 2003

Güzel bir yazi... Hiçbir seyin eskisi gibi olmadigi günümüzde futbol da eski futbol degil... Eskiden ülkemizde, özellikle entelektüel kesimde alt siniflarin, ayak takiminin sporu olarak hafiften hor görülen futbol, her geçen gün biraz daha elitlesiyor, sanayilesiyor. Kulüplerin ürün satislari, sifreli televizyon yayinlari, sponsorluk anlasmalari vs. gibi birçok unsur, futbolu degistiriyor ve baskalastiriyor. Hele bir de bizde futbolun "üç büyükler" temeli üzerine oturtulmasi ve neredeyse tüm futbol eglencesinin ve ekonomisinin bu temel üzerinde dönmesi kitleleri kendi kentlerinin takimlarina destek vermekten alikoyuyor, statlardan uzaklastiriyor ve digitürk salonlarinin müdavimleri haline getiriyor. Geçen haftanin maç özetlerine baktigimda, Bursaspor-Ankaragücü maçi hariç neredeyse Anadolu takimlarinin kendi aralarindaki tüm maçlarin bombos statlarda oynandigini gördüm. Büyük ölçüde Digitürk ve iddaa gelirlerine bagimli hale gelen kulüpler için eskiden çok önemli olan tribün gelirlerinin simdi önemini yitirmesi, bedava bilet, rant gibi rezillikleri de beraberinde getiriyor. Eskiden, Beden Terbiyesi il Müdürlügünce bastirilip satilan biletlerin kesik parçalarini birbirine yapistirip maça girmeye çalismak gibi bireysel eylemler, simdiki duruma bakilinca çok masum kaliyor. Bu, çok hazin bir tablo... Tabii ki bu ortamda futbolcular da eski futbolcular degil... Bugün, Ziya ile birlikte Ankaragücü'nün eski futbolcularindan olan ve geçtigimiz 5 ay futbol subesi sorumlulugu görevinde bulunan Hikmet Hancioglu'nu ziyaret edip sohbet ettik. Ankaragücü'nün stadi tiklim tiklim doldurdugu en iyi ve güçlü dönemlerinde yillarca forma giyen Hikmet Hancioglu, simdiki vasat futbolcularin bile kazandigi kadar parayi hiçbir zaman bir arada görmediklerini söyledi. Bu arada anilardan bahsederken laf lafi açti ve o günkü bilet fiyatlarina iliskin bir hesap ve karsilastirma yaptik. Örnegin, Ankaragücü'nün 1. ligdeki ilk sezonu olan 1981-1982 sezonunda Adanaspor ile oynadigi lig maçinda Maraton için satilan biletlerin fiyati 300 liraydi. Ben ise çalistigim iste 15.000 lira maas aliyordum. Benim o zaman yaptigim görevi simdi yapan bir kisi su anda 3.000 lira civarinda maas aliyor. Bu rakamlari birbirine oranladigimizda 15.000 lira maasla alinan 300 liralik maç biletinin fiyati, bugün 3.000 lira kazanan bir kisi için 60 liraya geliyor. Yani biz o zaman Ankaragücü-Adanaspor maçi için aldigimiz Maraton biletine bugünün 60 lirasini ödemisiz. Ve o maçta, statta simdi oldugu gibi koltuk olmayip, seyirciler uzun tahta siralarda daha sikisik bir sekilde oturabildiginden, hatta merdivenler de tamamen doldugundan, hiç abartmiyorum 30.000'e yakin seyirci vardi. Saat 15.00 ya da 16.00'da baslayacak maç için giseler sabah saat 10.00'da açilmisti ve biletlerin tamami satildigi için kapilar saat 12.30'da kapanmisti. Sadece bu maçta degil, diger birçok maçta da ayni seyleri yasadik. Ama o kalabalikta, o hengamede adeta üst üste oturmamiza, bazen tuvalete bile gitmekte zorlanmamiza karsin tribünlerdeki mahseri kalabaligin rengarenk görüntüsünün kendine özgü büyüsü ve güzelligi, gök gürültüsü gibi patlayan tezahüratlar ve gol sevinçleri, hepsi birbirinden özgün pankartlar, sahaya atilan arjantinler ve konfetiler, futbolcularin amatörce bir duyguyla tribünlerle bütünlesmeleri gibi birçok olay bizi doyurmaya ve mutlu etmeye yetiyordu. Maç bittiginde, tribünlerdeki binlerce kisi daha stattan ayrilmadan gelecek maçi iple çekmeye basliyordu. iste o günlerden bugünlere geldik. simdi ise Gençlerbirligi'nin bir sezonluk kombine bileti 60 lira... Ankaragücü'nün bu Cumartesi aksami oynayacagi istanbul Büyüksehir Belediyespor maçinin bilet fiyatlari Kale Arkasi: 1 lira, Maraton: 2 lira, Kapali: 3 lira... Bakalim maçta kaç kisi olacak?

umityasar_oztoprak · Site Admin Kayıt: Sep 16, 2008

o zamanlarda Ankara takimlari ayni günde pespese oynuyorlarmis maçlarini. bir maç biletine 2-3 maç izlenebiliyorken hangi takimi tutarsa tutsun herkes tuttugu takimin maçindan sonra bütün Baskent takimlarina destek oluyormus...

Ahmet_Ay · Site Admin Kayıt: Nov 19, 2006

Futbolun içine sermaye kisacasi para girmesi onu bir alt sinif oyunu olmaktan çikardi, sermaye sahiplerinin rant araci haline getirdi. sifreli yayinlar yüzünden insanlar futboldan sogudu. Kulüpler daha fazla kazanç elde ettikleri için bu ise ses çikarmadilar. iddaa olayi da ayni sekilde. Eskiden çocuklar futbolu sevdigi için futbol oynamak isterken, simdi maddi boyut ön plana çikti. Bu da amatör ruhla oynayan futbolculari aratti.

Baris_Ugurlu · Site Admin Kayıt: Oct 27, 2007

Getafe'nin gol sevincine sponsor almasi: 8O http://vliegendenederlander.blogspot.com/2009/07/burger-king-getafe-gol-sevincini-sundu.html