Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2009-10-30 01:47:24
Mesaj konusu: Derbi’ye Sahip Olabilirsin Ama Futbola Asla...
|
|
|
Güzel ve yalniz ülkemde olup bitene uzaklardan bakarken, bazen öylece kaliyor insan. Hani bazen bakar, ama içiniz kaldirmadigi için basinizi baska tarafa çevirmek istersiniz ya, bazen öyle bir durum ülkeme uzaktan bakmak. Geçenlerde, Güneydogu açilimi adi altinda 34 PKK’li nin yurda kesin dönüs yaptiklari günlerde, bir gurup ögrenci PKK propagandasi yaptiklari için tutuklanmisti. Aziz Nesin yukarlardan bir yerlerden bakiyorsa tüm olup bitene, gülmüstür kesin.
Sonra ayni günlerde, ‘Dünyanin en büyük derbisi’, oynandi, tüm dünya ülkelerinde sadece tek benim ülkemde naklen yayinlanan. Bir büyük Türk yalanina topluca inanma hali...
Oysa dünya futbolunda nam salmis büyük derbilerin ortak özellikleri, ‘mezhep ayrimina’ dayanmalaridir. Tipki, ‘Old Firm’ olarak bilinen, futbolun en eski derbisi Glasgow derbisinde oldugu gibi. Celtic ile Glasgow Rangers arasinda oynanan maçlarda siddet görüntüleri hiç eksik olmaz, derbinin ne demek oldugunu o ‘savasi’ yakindan izleyenler bilir. Celtic, Katoliklerin takimidir, Rangers ise Protestanlarin. 10 takimli iskoç Premier liginde, iki takim bir sezonda birbirleriyle dört kez karsilasir. O günlerde, maçtan çok mezhep çatismasini andiran görüntülere sahne olur Glasgow sehri, o günlerde iskoçya’da hayat durur.
O günlerde, futbol asla yalnizca futbol degildir...
Bizim büyük kabul ettigimiz derbi ise, ayni firindan ekmek alip, ayni okula giden, ayni kiza salya sümük asik olan çocuklarin, belki de hayatlarinda stadini görmedikleri takimlari arasinda oynanan, üstelik futbol kalitesi açisindan tatsiz tuzsuz maçlara sahne olan öylesine bir maçtir aslinda. Üstelik bol medya sosuna ragmen. Koca bir ülkeyi sadece Istanbul’dan ibaret sayan futbol medyamiz, bunca zaman ayni ilgiyi baska takimlara göstermis olsa, mesela Karsiyaka – Göztepe derbisini izlemek daha mi az keyif verirdi acaba.
Koskoca bir sezonu, iki vasat derbiye baglayinca, o ülkenin Milli takiminin da Dünya kupalarinda ve Avrupa arenalarinda boy göstermesi hayal oluyor haliyle. Futbol medyamiz kendi kendini yiyip bitiren asalaklar gibi kemiriyor Türk futbolunu. Genç nesilleri aldatmanin yolu, bir büyük yalandan geçiyor...
Türk futbolu, yel degirmenlerine karsi savasan Don Kisot misali, kendi yarattigi kahramanlarinin pesinde kosarken, futbolumuz her geçen gün biraz daha eksiliyor...
***
Geçtigimiz günlerde, bizim maçtan önce Liverpool’un Anfield stadinda ev sahibi takimin Premier lig lideri Manchester United karsisinda oynadigi nefes kesen maçi izlerken, ‘Bunlarin oynadigi futbol ise, bizimkisi nedir?” sorusu geçti aklimdan. ‘North West’ (Kuzey Bati) derbisi olarak bilinen bu rekabetin geçmisi 1894 tarihine uzanir. Liverpool, bir zamanlar ingiltere’nin en önemli liman kenti iken, Manchester kanalinin açilmasiyla önemini yitirmistir. Zaman içinde tersanelerin kapanmasi, issizligin yükselisi, aralarinda on kilometre mesafe bulunan iki sehir sakinlerinin nefretini körükler. ingiliz futbolunun en çok kupa kazanmis iki takiminin maçlari kiyasiya mücadeleye sahne olur. Bizim ‘sahane’ derbiyle ayni gün oynanan ve bir kez daha futbolu sevdiren maç Avrupa’dan Asya’ya, dünyanin 202 ükesine naklen yayinlandi.
Bizim maçin yayini ise Edirne’den Van’a...
Bizim ‘mahalle maçina’ dair aklimda kalanlar, maçtan önce sahada yasanan kavgalar, yan hakemin kafasina atilan üç dikis, gariban kameramanin kafasinda patlayan votka sisesi, maça onbir dakika geç çikan hakem üçlüsü, tribünlerde sürekli küfür, sahada keyif vermeyen futbol, ofsayttan atilan bir gol, penalti olup olmadigi tartismaya açik pozisyon, sürekli itisip kakisan futbolcular, sahaya yagan su siseleri, kalecinin gözüne tutulan lazer, ve maçtan sonra tüm spor kanallarinda sabaha kadar geyik...
Ve bunun adi futbol, inanmak isteyenlere...
isin hazin tarafi, sahaya yagan onca siseye, ve hakemin kafasina atilan dikislere ragmen, ev sahibi takima verilecek cezanin komikligi. Bir, bilemedin iki maç saha kapanma, üstelik sahasi kapanirsa 70 bin kapasiteli izmir’de oynanir maçlar, ceza degil mükafat sanir görenler...
Uzun süredir Premier ligde nice kiran kirana maçlar izlemis, ‘A’ lisansimi bu diyarlarda tamamlamis bir futbolsever olarak bildigim, hakemlerden biri maçtan önce atilan bir sise ile yaralansa, o maçin asla baslamayacagidir. Üstelik ev sahibi takim, kendi sahasinin güvenligini saglamak zorunda oldugundan çok ciddi cezayla karsilasir.
Türk futbolunda en son puan silme cezasi ne zaman gerçeklesmistir, bileniniz var mi?
Kadiköy’de, Galatasaray bilmem kaç maçtir kazanamiyormus, sari-kirmizili takim mentalite olarak hazir degilmis, Arda soyunma odasinda aglamis, vs vs. Peki sizce Türk futbolu ne kadar zamandir kazanamiyor dersiniz? Sürekli futbolumuzun marka degeri üzerine, bos keseden atip tutanlara sormak gerek bu soruyu...
Önümüzdeki yaz aylarinda, Dünya Kupasinin oynandigi futbol zamanlarinda, bu büyük derbinin kasedini sarar sarar yeniden ailecek izlersiniz artik. Sonra yeni sezon baslar, yeniden iki derbiye kitlenir kalirsiniz...
Yazilanlara bakarsak, bunca toz, duman, kan revandan sonra Fenerbahçe’ye bir maç ceza gelecekmis.
Sahi Türk futbolunu kim yönetiyor, bileniniz var mi?
Ziya Adnan
|
|