Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2009-12-02 00:46:20
Mesaj konusu: Arsene Wenger Yillari...
|
|
|
Yildiz futbolcuya degil, yildiz futbolcu yaratmaya inanirim...
Arsene Wenger
Takvimler 1 Ekim 2009’u gösterirken, uzaklarda bir futbol devi, kulüp tarihinin en uzun süre Teknik Direktörlügünü yapan hocasinin 13. senesini kutladi. Onun, Arsenal ile beraberligi 1996 senesinin güz aylarinda baslamisti. O senenin Agustos ayinda Arsenal, Bruce Rioch ile yollarini ayirmis, yeni bir Teknik Direktör arayisi içindeydi. Gazetelerin spor sayfalarinda her gün yeni bir adayin adi geçiyordu. Premier Lig kurulali dört sene olmus, Manchester United, Newcastle United, Liverpool ve Blackburn Rovers yeni ligin agir toplariydi.
O sezon Manchester United sampiyon olmus, bir önceki sezon ise Blackburn Rovers kupayi kaldirmisti. Arsenal ligi besinci bitirmesine ragmen, taraftarlar oynanan futboldan ve alinan sonuçlardan hosnut degildi. Kuzey Londra takimi mutlaka sampiyonluga oynamaliydi.
O dönemde Fransa Milli takiminda görev yapan Gerard Houllier’in önerisi ile Arsenal’in Baskani David Dein, takimin basina Arsene Wenger’i getirdiklerini açikladi. Japonya’nin ‘Grampus Eight’ takiminda görev yapan, adi sani pek duyulmamis bir Teknik Direktörün Arsenal takiminin basina getirilmesi futbol aleminde saskinlikla karsilandi. Ertesi gün, Londra’nin en yüksek tirajli gazetesi Evening Standard’in ilk sayfasinda büyük puntolarla “Arsene Who” basligi vardi. Geçenlerde bir söylesisinde, Wenger’in sözleri bu durumu çok güzel özetliyordu.
“Görevin bana verilmesine ben bile sasirmistim. Adaylar arasinda kariyerleri benden çok daha parlak olanlar vardi. Üstelik ben daha önce ingiltere’de bir takim çalistirmamistim...”
Göreve baslamasindan bir ay önce, Wenger, David Dein’den iki futbolcunun transfer edilmesini istedi. Fransiz futbolcular Patrick Vieira ve Remi Garde. Vieira, sonraki yillarda Arsenal takiminin kaptanligina kadar yükselecek, Highbury tribünlerinde adina sarkilar söylenecekti. Wenger, Arsenal takimiyla ilk maçina 12 Ekim 1996 tarihinde çikti, kuzey Londra takimi o maçi 2-0 kazandi. Arsenal, o sezon gol farki ile Newcastle United’in ardindan ligi üçüncü bitirecekti.
Wenger’in, ikinci sezonunda (1997-98), Arsenal hem Premier ligi, hem Federasyon Kupasini kazanarak tarihinde ikinci kez böylesine büyük bir basariya imza atti. Geçmis yillarin sampiyonu Manchester United’a 12 puan fark atmis, ligin bitmesine iki hafta kala sampiyonlugu garantilemisti. Wenger’in transferleri arasinda Emmanuel Petit, kanat oyuncusu Marc Overmars ve genç golcü Nicolas Anelka vardi.
***
Ancak ondan sonra gelen sezonlarda ayni basariyi yakalayamadi Wenger’in ögrencileri. 1998-99 sezonunda, Premier ligi Manchester United’in ardindan ikinci sirada bitirdi. 2001 sezonunun UEFA Kupasi finalini Galatasaray’a kaybederken, ayni sezon Federasyon Kupasi finalinde Liverpool’a 2-1 maglup olmustu. 2001 yaz aylarinda, Arsenal’in ezeli rakibi Tottenham Hotspurs’un kaptani ve degisilmez defans oyuncusu Sol Campbell’in Arsenal takimina transferi ada futbolunda sok etkisi yaratti. Campbell ilerleyen yillarda, Tottenham tarihinde kazandigi kupalardan daha çok kupa kaldiracak, Premier ligi kazanmis bir takimin kaptanligini yapacakti.
O dönemde takima yeni katilanlar arasinda, Fredrik Ljungberg ve Robert Pires’de vardi.
süphesiz, Wenger’in, Arsenal takimina kazandirdigi futbolcularin basinda Thierry Henry gelir. Juventus takiminda sag kanatta görev yapan ve ilk onbire girmekte zorlanan Fransiz futbolcu, o dönem Juventus takimiyla sahaya çiktigi 16 maçta üç gol atmisti. 1999 senesinin Agustos ayinda, Arsenal’e 10 milyon Sterlin karsiliginda transfer oldu, sonraki yillarda Arsenal tarihinin en fazla gol atan futbolcusu olarak rekor kitaplarina geçti. 1999 – 2007 seneleri arasinda oynadigi 254 maçta 177 gol atan Fransiz forvet, günümüzde Barcelona formasi giymektedir.
Geçtigimiz günlerde, Emirates stadinda oynanan lig maçinda tribünlerde yerini aldi Henry. Uzun süre susmadi Arsenal taraftarlarinin alkislari. Kimbilir, belki de yakin bir gelecekte yeniden Arsenal’a döneceginin habercisiydi o gün onun adina söylenen sarkilar.
***
2001-2002 sezonu bir kez daha üç takim arasinda müthis bir çekismeye sahne oldu. Sezonun son maçina, Old Trafford stadinda alacagi bir puanin sampiyonluk için yetecegini bilen Arsenal, beraberlikle yetinmedi ve Sylvain Wiltord’un 56. dakikada attigi golle maçi 1-0 kazanarak kupayi kaldirdi. O sezon, Federasyon Kupasi finalinde Ray Parlour ve Fredrik Ljungberg’un golleri ile Chelsea’yi 2-0 yenerek kupayi bir kez daha kazandi.
Wenger’in en büyük basarisi, hiç süphesiz 2003-2004 sezonunun sonunda yasandi. Takim sezonu yenilgi almadan bitirdi. Bu basariyi daha önce, Avrupa futbolunda sadece Ajax ve AC Milan gerçeklestirmisti.
Wenger, o senenin Ekim ayinda mukavelesini 2088 senesine kadar uzatacak sözlesmeye imza atti. Baskan David Dein’in Nisan 2007’de görevi birakmasindan sonra Fransiz Teknik Direktörün huzursuz oldugu ve Real Madrid takimin basina geçecegini yazdi gazeteler. Ancak, yazilanlarin aksine, 6 Eylül 2007’de kendisini Arsenal’de üç sene daha tutacak sözlesmeyi imzaladi.
***
2005 senesinden günümüze kadar geçen dört sezonda kupa kazanmamis olsa da, Arsenal taraftarinin degisilmezidir Wenger. Her maçta adina söylenen sarkilar yankilanir Emirates stadinin tribünlerinde. Onun, çocuk sayilacak yastaki ögrencileri dünyanin en zor ligi kabul edilen Premier ligde mücadele verirken, keyif veren maçlarda izleyenlere seyir zevki yasatirlar. Cesc Fabregas, Robin Van Persie, Theo Walcott, Aaron Ramsey, Jack Wilshere, Carlos Vela, Denilson ve digerleri.
Onlari izlerken, bizim futbolumuzda gençlerin bahtsizligi gelir aklima. ingiliz takimlarinin pesinde kostugu, ama Fenerbahçe’nin yedek kulübesine bile layik görülmeyen Abdülkadir Kayali gelir. Her sezon basinda çuval dolusu paralari üçüncü sinif yabancilarin ayaklarina saçanlar, alt yapilarinda unutulmus cevherlerin farkinda bile degildir çogu zaman. Haliye, kisa dönemde basari arzusu, uzun dönemde kaybedilmis, iskalanmis nesilleri getirir.
Geçen aksam sampiyonlar Ligi maçinda Besiktas karsisina çikan Manchester United takimin bebelerini izlerken, bizim gençleri aradi nafile bir umutla gözlerim. Nasil da sevindik bir üst turu garantilemis, üstelik çoluk çocukla sahaya çikan takimi yendik diye. Skor iyi, peki sahada oynanan futbolumuzun kalitesi?
Bebelere karsi oynadigimiz bir maçin yildizinin kalecimiz olmasi, futbola bakis penceremizi anlatiyor aslinda.
***
Geçtigimiz günlerde 60 yasina basti ‘Profesör’ lakapli, Strazburg üniversitesinden ekonomi Master’li Fransiz Teknik Direktör. Yakin geçmiste onunla yapilan bir söylesi de
okumustum. Japonya’da yasarken ‘Sumo güresi’ izledigini ve kendisini en çok etkileyenin, müsabakanin sonunda kimin galip geldigini anlayamamak oldugunu, kazanan güresçinin rakibini küçük düsürmek istemedigi için duygularini asla açik etmedigini anlatmisti. Devam ediyordu Wenger,
‘Ben gol sonrasinda, golü atan futbolcunun rakiple alay edercesine dilini disariya çikardigini tek bu ülkede gördüm!
Gençlere bu kadar önem veren, çok iyi bir ögretmenin nice senelerde Arsenal’in basinda sahaya çikmasi dilegiyle, nice mutlu yillara. Her maç öncesi Emirates stadinin hoparlörlerinde çalan, Elvis Presley’in o güzel sarkisinda ki gibi;
That's the wonder, the wonder of you...
Ziya Adnan
|
|
serkan_gungordu
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-12-04 20:06:05
Mesaj konusu:
|
|
|
Hafta içinde oynanan kupa maçinda City'e 3-0 yenildi Arsenal... Hafta içinde de Chelsea'ye ayni skorla yenilmisti gunners. Son haftada 2 maglubiyet alan Wenger2in cani çok sikilmis olacak ki, maçtan sonra Mark Hughes'un elini sikmayarak havada birakti. Mark Hughes maçtan sonra "6-2 kaybettigimiz maçtan sonra ben Wenger'in elini sikmistim, onun bu maglubiyetten sonra elimi sikmamasini nezaketsizlik olarak degerlendiriyorum. Kimse yenilmek istemez ama nezaketi de elden birakmamak gerekir" anlamina gelen bir açiklama yapti. Wenger bu açiklamaya "kimin elini skip sikmayacagima ben karar veriririm" seklinde bir cevap vererek tavrini sürdürdü.
Hafta içinde de flying Dutchman'da Wenger ile ilgili takimda tecrübeli oyuncu tutmamasi nedeniyle elestirisel bir analiz yapilmisti. Bu yaziya göre, Arsenal'in tüm dinamizmine ragmen tam olarak basarili olmamasinin sebebi, tecrübeli oyuncu eksikligi.... Ziya Abi'nin duygusal yazisini okuduktan sonra, Linkini buraya koydugum yaziya da bir göz atmanizi tavsiye ederim. iki farkli bakis açisiyla Arsene Wenger...
[url]http://vliegendenederlander.blogspot.com/2009/12/wengerin-problemi-part2.html[/url]
"113 yillik Arsenal kulüp tarihinin en basarili menajeri Arsène Wenger. ingiltere futbol tarihinde, ingiliz olmayan ve duble yapabilmis, yani ayni sezon içinde hem lig hem de kupayi kazanabilmis tek teknik adam (1998 ve 2002). 2004 yilinda Arsenal, tarihindeki son sampiyonlugunu elde ettiginde sezon boyunca tek bir yenilgi bile almamisti ve bu onun ve Arsenal'in Premier Lig tarihinin bu alanda bir ilki gerçeklestiren unvanlara sahip olmasini sagladi. Futbol sahasinda rüstünü ispatlamis bir adam olmasinin yaninda son derece kültürlü bir adam. Strasbourg Üniversitesi'nden Elektrik Mühendisligi diplomasi ile mezun olmus ve Ekonomi Master'i yapmis bir adam. 4 dil biliyor, saygili, agirbasli, beyefendi görünümlü. süphesiz yasayan en büyük 10 teknik adamdan birisi. Arsenal kulüp efsanelerinin arasinda artik. 5-10 yil sonra bir basamak daha yukari çikip kulüp baskanligi koltuguna oturmasi bekleniyor. Yarattigi takimlar hep göze hos gelen, pozitif, sürekli rakip kaleye gitmeyi düsünen takimlar, bu yüzden de genelde taraftar topluyor....ve bu adamin çalistirdigi takimin müzesinde 4 sezondur tek bir kupa dahi yok.
21 Mayis 2005'te, ingiltere FA Cup Finali'nde, normal süresi ve uzatmalari 0-0 biten maçta Manchester United ve Arsenal penalti atislarina geçtiler. Patrick Vieira, attigi penalti ile Arsenal'e su ana kadar müzesine giren son kupayi kazandirdi ve ardindan Torino kentinin yolunu tuttu. Dakar dogumlu Fransiz, Juventus formasi için Londra'dan ayrilirken Arsenal'in tüm kupa kazanma gelenegini de alip götürdü sanki. Wenger Vieira'yi Emirates'e geri döndürmeye ugrasti bu sezonun baslangicinda. Belki de o gelenegi tekrar canlandirmak içindir kimbilir. O sezon Chelsea 50 yil aradan sonra Jose Mourinho yönetiminde Premier Lig sampiyonu oldu. Sir Alex ve Wenger'e yeni bir rakip teknik adam ve kulüp çikmisti. izleyen sene de karsi koyamadilar ona. Ama Ferguson'un Cristiano Ronaldo ve Wayne Rooney'in yardimiyla cevap vermesi çok uzun zaman almadi. Arsenal ise halen cevap verebilmis degil. Chelsea son 4 yilda, Manchester United'la rekabet konusunda Arsenal'in yerini almis durumda. ingiliz futbolunda Premier Lig uygulamasina geçildikten sonra 10 yil boyunca süren 2 takim hegemonyasina (1994-95 Blackburn sampiyonlugunu saymazsak) önce üçüncü bir takim katildi sonra da Gunners, ikinci takim koltugunu bu yeni takima kaptirdi. Chelsea bu sezon Ancelotti yönetiminde sampiyonluga ulasirsa Wenger'in 13 yilli kariyeri boyunca kazandigi lig sampiyonlugu sayisina, düzenli olarak zirveye oynamaya baslamasindan itibaren geçen, sadece 5 yilda ulasacak. 2004 yilindaki son sampiyonluktan beri ligin diger 3 büyük takimina (Manchester United, Chelsea, Liverpool) karsi 32 maç oynadi Arsenal ve bunlardan sadece 8'ini kazanabildi. 11 beraberlik ve 13 maglubiyet yaziyor tabloda.
Lider Chelsea'den 1 maçi eksik olan Arsenal 11 puan geride. Henüz 14 maçin geçildigi ligde, Arsenal gibi bir takimin çok fazla puan kaybettigini söylemek lazim. 13 maçta 18 gol yediler ki bu da oldukça yüksek bir rakam. Pazar günü maçin basindaki 15 dakikalik bölüm disinda Chelsea, Arsenal'e sadece skor açisindan degil oyun açisindan da büyük bir üstünlük kurdu. Maç sonrasi Arshavin'in attigi ancak iptal edilen golden ve kendilerinin üstün oldugu istatistiklerden bahsetti Fransiz ama, ayni maçin basinda Bacary Sagna ceza sahasinda Nicolas Anelka'yi indirmis ve pozisyon es geçilmisti. Ve, onun adina üzülerek söylemek gerek, sahadaki oyun istatistiklerle desteklenecek gibi görünmüyordu. Takim Robin Van Persie'nin yokluguyla, ki bu yokluk 3 ay boyunca sürecek, hücum hattinda inanilmaz etkisiz durumda. Eduardo, Arsenal gibi bir takimin hücumunu sirtlayacak durumda degil. Nicklas Bendtner hiç degil. Andrey Arshavin, Rusya'nin Slovenya'ya elendigi dünya kupasi play-off maçlarinda rezalet bir performans ortaya koydu ve hala bu dönemi atlatmisa benzemiyor. Bu yüzden Wenger devre arasinda takima bir santrafor takviyesi yapmak için haril haril çalisiyor. Hatta The Guardian bugün "Wenger'in ilgilendigi 583. santrafor" seklinde isi biraz da dalgaya almis.
Geçtigimiz yil kasim ayiydi. Bloga yazdigimiz Wenger'in Problemi yazisindan alintilar yapalim. "yas ortalamalarini 21-22 seviyesine getiren Wenger'in takimin dinamizmi ile beraber gelen tecrübesizlik ve olgunluk eksikligini çektigi açik. Arsenal sampiyonlar Ligi maçinda da, Lig Kupasi maçinda da, Premier Lig maçinda da, Stoke City'e karsi da, Fenerbahçe'ye karsi da, Chelsea'ye karsi da, Barcelona'ya karsi da ayni taktikle oynuyor.....Manchester United, Chelsea ve yarisa yillar sonra bu sene dahil olabilecek gibi duran Liverpool'in Wenger'in takimindan bir artisi var. Sahaya formasini gönderse oynayabilecek en az 2-3 oyuncusu var tümünün. Arsenal'in ise böyle bir oyuncusu yok. Belki Fabregas. Ama sonrasi? Adebayor henüz o etkiyi yapabilecek bir oyuncu degil. Benim düsüncem ara transferde orta sahaya, defansa ve forvet hattina birer tecrübeli ismin transfer edilmesi yönünde. Bu takim son kez Premier Lig'in zirvesine çiktiginda bu, Adams, Bergkamp, Vieira gibi isimlerin sayesinde olmustu. Tabi bu her firsatta övdügümüz "gençlere güven" olgusunu elestirdigimi göstermiyor. Sadece bazen genç jedilarin arasinda bir jedi masterin bulunmasi iyidir. Arsenal'in Luke Skywalker'i çok ama onlara sahada önderlik edecek bir Obi Wan Kenobi'si yok. Bu bulundugunda Wenger "rakiplerin çok sert oynayarak genç oyuncularini yildirdigindan" dert yanmayacaktir...Aynen 1995'te Fergie'nin yavru kuslari, o zamanlar 20'lerinde olan Beckham, Scholes, Butt, Neville kardesler ve Ferguson'un namini kurtaran Eric Cantona gibi"...
Aradan, tesadüftür ki tam 1 yil geçmesine ragmen dertler asagi yukari ayni. 1998 yilinda Wenger'in ilk sampiyonlugunu yasadigi kadro, Seaman, Dixon, Winterburn, Vieira, Bould, Adams, Platt, Wright, Anelka Bergkamp, Overmars seklindeydi. 2002'deki sampiyonlukta Seaman, Keown, Adams, Ashley Cole, Van Bronckhorst, Parlour, Ljungberg, Pires, Vieira, Bergkamp, Henry onbirini 2004'te Lehmann, Edu, Clichy, Lauren, Campbell, Vieira, Pires, Ljungberg, Kolo Toure, Herny ve Reyes kadrosunu görüyoruz. Takim bu hafta, Emirates'de 3-0 maglup oldugu Chelsea maçina, Almunia, Vermaelen, Gallas, Traore, Sagna, Billong, Denilson, Fabregas, Arshavin, Nasri, Eduardo kadrosuyla çikti. Arsenal'e 3 sampiyonluk kazandiran kadroda Tony Adams, Martin Keown, Sol Campbell gibi isimlerin isgal ettigi tandem, Hollanda Ligi'nde tandem oynamis Vermaelen'e ve Gallas'a teslim artik. Henry, Bergkamp, Anelka gibi isimlerin forma giydigi hücum hatti ise Eduardo ve Bendtner gibi isimlere. Arsenal'in kadro yapisinda gözle görülür bir yavanlasma ve liderlik eksikligi var. Fabregas bunu yapabilecek düzeyde degil henüz bunu kabul edelim. Bir üstteki paragrafta anlatmak istediklerimizi bu paragrafla degerlendirmek daha yararli olacaktir. Bundan 7-8 sene önce kalesini yukaridaki defans adamlarina ilaveten Vieira, Van Bronckhorst, Gilberto Silva, Emmanuel Petit gibi isimlerle defans ve orta sahada savunan Arsenal bugün Gallas, Vermaelen, Djorou, Alexandre Song gibi isimlerle savunmak zorunda.
ingiliz futbolu bu sezon ufak çapta bir evrim geçireceginin sinyallerini verdi. Liverpool ve Arsenal hem maddi anlamda hem de sportif basari anlaminda yerinde sayiyor hatta geriliyorlar. Manchester City, Tottenham Hotspur gibi kulüpler ise geriden gelerek tepeye ortak olmak istiyorlar. Ara transfer döneminde Fransiz teknik adamin piyasaya hizli dalacagi söyleniyor. Benim görüsüme göre 3-4 oyuncuyu satip yerlerine 3-4 oyuncu transfer etmek zorundalar. 1 veya 2 forvet, 1 defans oyuncusu, 1 veya 2 orta saha oyuncusu. Yoksa bu gidis Arsenal'i 1950-1980 arasindaki 30 yilda sadece 3 sampiyonluk kazandiklari, Nick Hornby'nin Fever Pitch yillarina götürecek simdiden söyleyelim."
|
|