Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2010-04-02 00:41:02
Mesaj konusu: Eve Dönüs, Thierry Henry...
|
|
|
Baharin habercisi bir günde kuzey Londra’nin Emirates stadinda sampiyonlugu kovalayan ev sahibi takim, Premier lige tutunma mücadelesi veren West Ham United karsisinda. Asina yüzler bu maçtan çok, yakin zamanda oynanacak sampiyonlar Ligi çeyrek final maçinin telasinda. Velhasil bugün konumuz ‘Barca’ ve Ridvan Dilmen’in o güzel tanimlamasiyla ‘Haksiz Rekabet’ Lionel Messi.
Önümdeki sirada oturan otuzlu yaslardaki Arsenal formali çift, her maçta oldugu gibi el ele...
Genç kadin, ‘inanamiyorum’ diyor, ‘neredeyse dört sene geçmis aradan. Zaten zaman dedigin nedir ki. ‘Balayimizda, Paris’teydik. Üzülmüstük o gün kupayi alamadigimiz için, oysa aldigimiz en güzel evlilik hediyesi sampiyonlar Ligi kupasi olacakti....’
Onlari izlerken, Ocar Wilde’in aski özetleyen o güzel tanimlamasi geliyor aklima;
‘Bir erkek bir kadini gerçekten severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadinlar kesin olarak manasini kaybeder miydi acaba?’
Esine bakarak devam ediyor genç kadin,
Belki bu sefer sans bizden yana olur, tabi Messi’yi durdurabilirsek...
Messi’yi durdurabilmek! simdi Arsenal’in sampiyonlar Ligi macerasindaki en önemli sorunu bu olmali.
Bir hafta içinde iki kez üst üste hat-trick yaptigi maçlardan sonra, ‘The Guardian’ gazetesinin onun hakkinda yazdigi bir makalede okumustum. Zaragoza’nin orta saha oyuncusu Ander Herrera, ‘Ben Messi’nin insan oldugundan pek emin degilim’ diyordu. Farkli yenildikleri maçtan sonra Zaragoza Teknik Direktörü José Aurelio Gay, ‘Bu aksam bir kez daha Diego Maradona’yu izledim’.
Ve devam ediyordu, ‘Hatta muhtemel daha iyi versiyonunu...’
***
Arsenal ve Barca, en son 17 Mayis 2006 tarihinde Stad de France‘da sampiyonlar Ligi finalinde karsi karsiya gelmisti.
Ordaydim...
Sakatligi nedeniyle o sezonu erken kapatmisti Messi, izleme firsati bulamamistik. Barcelona taraftarlari karsi kale arkasinin tribününün tamamini doldurmus, sarkilar söylüyorlardi. Baslama vurusundan önce açtiklari, tribünün neredeyse tamamini kaplayan dev flamayi unutmadim. Bu yasamda gördügüm en müthis futbol söleninin sansli misafirlerinden biriydim. Kaleci Lehmann’in atilmasiyla 10 kisi oynamak zorunda kalan Arsenal, ilk yarida Sol’un kafa golüyle öne geçmis, ancak ikinci yarida kalesinde gördügü gollerle 2-1 maglup olmustu. Londra takimi adina güzel baslayan bir maç, ne yazik ki ayni güzellikte bitmemisti. Hele de maç 1-0 Arsenal’in üstünlügü ile devam ederken, Henry’nin kaleci ile karsi karsiya kaldigi pozisyonda kaçirdigi o firsat.
Arsenal macerasi öncesinde, bes sezonda sadece 31 gol atabilmis Henry, Londra takiminda geçirdigi sekiz sezonda (1999-2007) 254 maçta 174 gol kaydetmis, Premier lig sampiyonluklari yasamis bu müthis golcü, muhtemel kariyerinin en önemli firsatini harcamisti. Güzel baslayan bir gün kotu bitmisti Arsenal taraftarlari adina.
O pozisyon gol olsa belki farkli olurdu hersey...
***
Ve beklenen gün...
59,572 taraftarin önünde, ev sahibi sampiyonlar ligi çeyrek finalinin ilk maçinda Barca karsisinda. Stadin hoparlörlerinde, günümüzden 40 sene önce 1970 senesinin Nisan ayinda, Elvis Presley tarafindan söylenmis o güzel sarki bir kez daha yankilaniyor kuzey Londra semalarinda.
when no-one else can understand me
when everything i do is wrong
you give me hope and consolation
you give me strength to carry on...
Thierry Henry, simdi 32 yasinda Barcelona formasiyla. Maçtan önce, eski takimina gol atarsa asla sevinmeyecegini, hatta bu maçta oynamak bile istemedigini dile getirmisti. Arsenal taraftari hiç unutmadi kulüp tarihinin en büyük golcüsünü. Ama gel gör ki, sairin misralarinda ki gibi ‘Savrulup gitmek varmis ayri yörüngelerde’.
Maçin baslamasiyla birlikte gözler Diego Maradona’nin sempatik versiyonuna kililtleniyor. ilk 20 dakikada dalga dalga geliyor Barca Arsenal kalesine. Messi’nin liderliginde oyunu istedigi sekilde yönlendiriyor misafir takim. Tek forvetle oynayan Arsenal’in orta sahasi ürkek, ileri uç oyunculari yetersiz kaliyor. Ofansif yönüyle iyi ama defansif açidan zayif Nasri, Arsenal’in solundan gelen ataklarda Daniel’i marke etmekte zorlanirken, oynanan son lig maçinda sakatlanan Fabregas, takimini ateslemeye çalisiyor.
Maçin 27. dakikasinda, Arshavin, yerini Eboue’ye birakirken, devrenin bitimine bir dakika kala, sakatlanan Gallas’in yerine Denilson giriyor oyuna. Barca, topa yüzde 71 sahip oldugu bu yarida Arsenal kalesini dokuz kez yoklarken, ev sahibi takim bir kez bile gelemiyor rakip kaleye. Devrenin bitis düdügü ile yanimda oturan yasli Arsenal taraftarinin ‘Men against boys’ (Adamlar çocuklara karsi) cümlesi özetliyor iki takim arasindaki farki. Arsenal, tarihi farktan kalecisinin gününde olmasi sayesinde kurtuluyor bu yarida..
Ancak, ikinci yarinin baslamasiyla birlikte beklenen gerçeklesiyor. Arsenal savunmasinin hatasindan yararlanan Ibrahimovic asirtma bir vurusla öne geçiriyor ispanyol takimini. O kadar erken geliyor ki gol, devre arasinda kahve molasina çikmis Arsenal taraftarlari koltuklarina dönüslerinde golün tekrarini dev ekranlardan izliyor saskinlikla. Futbol takimindan çok bir silindiri andiran Barca’yi izlerken, aklima eskilerin ‘bu kara dag dayanmaz’ cümlesi geliyor. 53. dakikada yakaladigi ilk net pozisyonu gole çeviremiyor Arsenal, Bendter’in yakin mesafeden vurdugu kafayi Valdes çikariyor.
Arsenal taraftarlari kaçan firsata yanarken, Barcelona, 59. dakikada ikinci golünü buluyor. Xavi Hernandez’in ara pasini degerlendiren ibrahimoviç, sert bir sutla takimini 2-0 öne geçiriyor.
Bu golden sonra, farkin açilacagini düsünenleri fena yaniltiyor Arsenal’in gençleri. Bacary Sagna’nin yerine giren Theo Walcott takimina hareket getirirken, 69. dakikada farki bire indiren golü buluyor. Bu gol atesliyor ev sahibi takimin tribünlerini, farkin artacagina inanlar bile tezahürata basliyor. Arsenal, bu golden sonra baskisini artiriyor ve 84. dakikada Puyol’un, Fabregas’i düsürmesiyle penalti kazaniyor. Puyol’un atilmasiyla 10 kisi kaliyor Barca. Bu pozisyonda kaval kemigi çatlamasina ragmen kullandigi penalti atisini gole çeviriyor Cesc.
Maçin bitis düdügü ile birlikte Arsenal tribünleri kaptan Fabregas adina sarkilar söylerken, eski bir Arsenal’li Henry selamliyor taraftarlari.
Haftaya siki bir rövans maçi bekliyor futbolseverleri...
***
Tribünler bosalirken, haftasonu bizim diyarlarda oynanan dünya derbisini ! düsündüm. Ekranlari basinda ülkemden uzaklarda oynanan bu futbol sölenini izleyenler sormuslardir mutlaka, ‘bizimkisi futbol ise bunlarin oynadigi nedir ?’ sorusunu. James Cameroon‘un ‘Terminatör’ filmindeki yokedici robotu andiran Barca karsisinda zor durumlara düsse de yenilgiyi asla kabul etmeyen Arsenal’in gençlerini izlerken, ‘bu ruhu bizim takimlara asilamak için daha kaç bahar geçirmek gerekir?’ sorusudur cevap arayan.
Futbolu degil de, hastalikli bir tutkuyla renkleri sevenlere, sürekli futbolun marka degerinden dem vuranlara, Pazar aksamlarinin futbol programlarinin bitmez geyiklerinin baymis aktörlerine, üç büyükler masalinin kandirilmislarina hatirlatmadir bu nefesleri kesen maç.
Kirik bacagiyla mücadeleye sonuna kadar devam eden, 22 yasindaki Katalan Cesc Fabregas’a ayrica selam olsundur...
Ziya Adnan
|
|