Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2010-04-29 21:40:43
Mesaj konusu: Bati Londra’nin Mütevazi Takimina Dair...
|
|
|
Geçenlerde, çok bilindik gazetelerin birinin yaptirdigi bir ankette okumustum, Türk futbolunda en çok taraftarin yüzde 33.8 ile Galatasaray’da oldugunu yaziyordu. Ankete göre sari kirmizili takimi, yüzde 26.6 ile Fenerbahçe ve 18.4 ile Besiktas takip ediyordu. Bu ankete göre, futbolseverimizin yüzde 80’e yakini üç takimdan birine gönül vermisti. Tüm yasami yedi tepeli sehre endekslemis bir ülkenin, futbolunu da üç takima baglamasi sasirtmamaliydi elbet.
Neticede hayatta ne varsa, futbolda da o vardi...
Ayni saatlerde, uzaklarda Premier ligin bir alti ‘Championship’de Newcastle United, Blackpool’u 4-1 ile geçtigi maçta, 47,010 taraftarinin önünde sampiyonlugunu ilan ediyordu. Ve Premier ligden düsmesi kesinlesmis Portsmouth, Wembley stadinda oynanan Federasyon kupasi yari final maçinda Tottenham’i eleyip finale kalirken, tribünleri doldurmus binlerce taraftarini sevince boguyordu. ‘League One’da (Üçüncü Lig) sampiyonluga kosan Norwich City, 24,888, taraftarinin önünde MK Dons ile berabere kaliyordu. Velhasil, maç günleri Ada’nin tüm stadlarinda görülen kalabalik tribün manzaralari, bizim issiz statlarla kiyaslandiginda ortaya yaman bir çeliski çikiyordu.
Futbolun besiginde her takim kendi taraftari için büyüktu zira. Hükmünün Edirne’den öteye geçmedigi, üç takimli paranoyak bir ask masaliyla avunurken ezelden kandirilmislar, futbolun besiginde ‘rekabet’ kavrami geçerliydi. Her sezon Avrupa maceralarimizdan geriye kötü anilar kalirken, Avrupa arenalarinda sapir sapir dökülürken takimlarimiz, her maceranin sonunda, bize ait olmayan takimlarin basarilarini yazardi gazeteler. Alismistik. Her yeni sezon, bir önceki sezonunun izlerini tasirdi. Bizim takimlarimiz toz duman olurken sampiyonlar liginde, ve eski adiyla UEFA Kupasinda, kötü bir filmi tekrar tekrar izlerken, uzaklarda mütevazi bir ‘aile takimi’ kaliteli bir ligde oynamanin birikimiyle UEFA Kupasinda son dört takim arasina kaliyordu.
Bu yazi, Ada futbolunun ‘aile takimina’. ..
***
Fulham Fc;
Bati Londra’nin zenginler kulübü Chelsea’nin yanibasinda yer alan Fulham semtinin, kendi yagiyla kavrulan mütevazi takimi. Kurulusu 1879 senesine dayanan Fulham FC, 2004’de 125. senesini kutladi. Londra’nin en eski profesyonel futbol kulübü, maçlarini 25,700 kapasiteli Craven Cottage stadinda oynuyor. 2009-2010 sezonunda evinde oynadigi maçlarda 409,244 taraftari agirlamis o eski stad. Maç basina taraftar ortalamasi 24,073.
Tarihi boyunca çok fazla kupa kazanmamis olmasina ragmen, takimin formasini giyen futbolcular arasinda Johnny Haynes, George Cohen, Bobby Robson, Rodney Marsh Alan Mullery gibi yildizlar göze çarpiyor.
90’li yillarin ortalarinda Misirli isadami Mohamed Al-Fayed’in kulübü satin almasindan sonra makus kaderi degisiyor Londra takiminin. Bes sene içinde takimin Premier ligde yer almasini hedefleyen Al-Fayed’in planlari tutuyor, siyah beyazli takim 2000-2001 sezonunda Premier lige yükseliyor. 1968 senesinden beri ülkenin en üst liginden uzak kalmis takimin taraftarlari tekrar güzel günleri dönüsü kutlarken, o sezon oynadigi 46 maçta 27 gol atan Louis Saha, Fulham’in en göze batan oyuncusu oluyor.
Ancak, takimin kaptani Chris Coleman’in geçirdigi trafik kazasi sonucunda bir seneye yakin yesil sahalardan uzak kalmasi üzüyor taraftarlari. Takim 2001- 2002 sezonunu 13.sirada tamamliyor.
2002-03 sezonunun neredeyse tamamini ligin alt siralarinda geçiren takimin küme düsmesine kesin gözüyle bakilirken, ligin son bes haftasinda on puan toplayarak kümede kalmayi basariyor.
Günümüzde Al-Fayed’in baskanligini yaptigi Fulham FC, 2008 – 2009 sezonunda Premier ligdeki en iyi derecesini elde ederek ligi 7. sirada bitirdi ve bu sezon UEFA liginde oynamaya hak kazandi.
Kupada gurup maçlarindan sonra bir üst tura çikan takim, son 16 takim arasinda ilk maçiini italyan devi Juventus’a 3-1‘ik skorla kaybederken, ikinci maçi formalite olarak görenleri fena yaniltti. ikinci maçta Juventus’u 4 golle geçerek çeyrek finale adini yazdirdi. Transfer piyasalarinda hemen her sezon har vurup harman savuran bizim büyüklerin! daha ilk turda havlu attiklari UEFA Kupasinda Fulham’in basarisini yabana atmamak gerek. Bir sonraki turda Alman Wolfsburg’u iki maçta da yenen Fulham, tarihinde ilk kez yari finale yükselirken, Teknik Direktörleri Roy Hodgson, golsüz biten Hamburg maçinin rövansinda Alman takimini devirmenin planlarini yapiyor.
***
‘Kursunlu’ Türkcell Süper ligin marka degerinden dem vuruyorlar sürekli. Sadece üç takima ait futbol programlari eksik olmuyor televizyon kanallarindan. Haksiz rekabet üzerine kurulu bozuk bir düzen, haliyle perisan bir manzarayi getiriyor beraberinde.
Maç günleri ülkenin statlarinda tribünleri dolmayan bir ülkede, futbolun marka degeri ne kadar olabilir ki oysa? Geçenlerde okumustum, bu sezon Manchester United’i kendi evnde oynadigi maçlarda 1,4 milyon taraftar izlemis. Muhtemel, bizim Kursunlu Süper ligin bu sezon oynanan tüm maçlarda ki taraftar toplamindan daha fazla
Bu durumu, ülkenin ‘ekonomik sartlari’ ile açiklamaya çalisanlara, Anadolu takimlarinin statlarini ziyaret etmelerini öneririm. Çok uzaga gitmeye de gerek yok aslinda. Ankara’nin Cumhuriyet’le yasit güzide kulübünün bir maçina, veya istanbul Olimpiyat stadinda bos tribünler önünde oynanan bir maça bile gitmeleri, bilet fiyatlarina bir göz atmalari bile yeter.
Yakin geçmiste, Diyarbakirspor’un istanbul’da Galatasaray ile oynadigi maçi izlemistim. Sezon basinda kadro kurmakta zorlanan Diyarbakirspor, sezon içinde iyice dagilmisti, Türk futbolunun hazin yüzünü sergiliyordu görmesini bilenlere. Ülke futbolunu üç takimdan ibaret sayanlarin pek umurunda degildi elbet ‘Diyar’in iç acitan hikayesi. Tipki futbolu aile boyu oyuncak etmis bir Belediye Baskaninin haris ellerinde yok olmaya mahkum edilmis Ankaraspor’un umurlarinda olmadigi gibi. Tipki alt liglerde çile çeken köklü kulüplerimizin sessiz hikayelerinde yazildigi gibi. Ülkemin batili yüzü izmir’in, Süper ligde tek takimin olmayisi gibi. tek Haliyle bu ucube düzende görüp görebilecegimiz 50 senede bir Dünya Kupasi, Türk futbolunun yazik manzarasi...
Üç takimin medya masallari ile büyüyen çocuklar diyarinda, nüfusun yüzde sekseni üç takimdan birinin taraftariymis. Oysa anlasalar ki, digerlerinin figüran olmaktan öteye geçemedigi, maç günleri tribünlerin dolmadigi bir cografyada, futbolun asla ilerlemeyecegini. Türk futbolunun artik kendi ‘Fulham’larini çikartmasi gerektigini.
Uzaklarda bir yerlerde mütevazi bir aile takimi eski adiyla UEFA Kupasinda bizim haramilerin yapamadiginii basarirken, biz hala kendi acikli masalimizda ‘kimin taraftari daha çok’ teranesinde avunuyoruz. Küçük bir akvaryumda yasarken, kendini derin okyanuslarda sanan balik misali. Avrupa’da esamesi okunmayan iki vasat takimin aralarinda oynadiklari maçin dünyanin ‘en büyük derbisi’ olduguna inaniyor, koca bir sezonu iki, bilemedin üç maça bagliyoruz.
Avrupa’nin en genç nüfusunu topytekün iskalarken, dermanimizi elogullarinda bulacagimizi saniyoruz. Hastaligimiz kaderimiz oluyor, tutkularimiz lanetimiz.
Ülkenin futbolsever nüfusunun yüzde sekseni üç takimdan birinin taraftariymis...
Ne hazin....
Ziya Adnan
|
|
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2010-05-01 15:00:39
Mesaj konusu:
|
|
|
Eline saglik Ziya... O aile takimi, yari finalde Hamburg'u eleyerek finale kaldi. Bizimkiler de daha Edirne'den yeni çikmisken, yani daha yolun basindayken zorunlu nedenlerle geri dönmek zorunda kalmislardi. Geçen haftanin maçlarina söyle bir göz attigimizda, Galatasaray-Bursaspor maçinda 30.000, Besiktas-Sivasspor maçinda 30.000, Kasimpasa-Fenerbahçe maçinda 10.000, Eskisehirspor-Trabzonspor maçinda 10.000, Gençlerbirligi-Antalyaspor, Gaziantepspor-istanbul Büyüksehir Belediyespor, Denizlispor-Ankaragücü, Kayserispor-Manisaspor maçlarinda da 3.000'er kisiden toplam 12.000 seyirci oldugunu varsayarsak, bu hafta Süper Ligdeki tüm maçlari toplam 92.000 seyircinin izledigini söyleyebiliriz. Tabii bu rakamlarin hormonlu oldugunu da belirtmeden geçmemek lazim. iste koskoca, anli sanli, dünya derbilerinin oynandigi, Türk'ün Türk'e propagandasindan ibaret olan Süper Ligin tribündeki marka degeri...
|
|
senolakdemir
Site Admin
Kayıt: Apr 24, 2006
|
Tarih: 2010-05-07 14:13:57
Mesaj konusu:
|
|
|
istanbul da iki kez karsilastigim yerleri farkli temalari ayni konusma:
GS -Antalya Kupa maçi yer pideci
Antalya golü atiyor ben tesadüfi gördüm sevindim, ve sevincimi belli ettim,
Hemen sordular Fenerlimisin bilader,
Yoo Gençlerliyim bilenine dedim ,
Antalya kupayi alsa ne olur ki,
Avrupa da ne yapacak ki?
Hiç olmazsa bizimkiler yapar bir seyler!
Sivas geçen sene gittide ne yapti,
Bizimkiler sayesinde havuz var para kazaniyor millet vs vs vs
Bizimkiler derken sadece GS yi de kastetmiyor ilginç olani,
Üç paranoyayi da temsil ediyorlar,
biraz yüklen sen söylesin,sen böylesin
Kutsal ittifak olusuyor,
ekranlardan yada gazete sütunlarindan tasan sahte kavgalarinin aksine.
Yer bir cafe
Bursa Gs maçi devre arasi disaridayim,
iki vatandas,saçlarina ak görüslerine çig düsmüs olan türlerden,
Azizim Bursa sampiyon olsa ne olacak ki'
Bizimkilerde para var ,kamuoyu var ,altyapi var, varda var,
BUNLAR DA NE VAR Ki
iki çift laf edeyim dedim kiyamadim...
Ne zamanima ne de sözcüklerime.
|
|