Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2011-06-19 12:42:07
Mesaj konusu: Uydurma Bir Transfer Hikâyesi...
|
|
|
O Arjantinli yildiz futbola bizim ülkemizde baslasaydi...
Bir transfer sezonu daha geçerken...
Türk futbolunun duayen baskanlarindan 4 Ekim 1935 dogumlu ilhan Cavcav, ülke futbolunda nam salmis “futbolcu izleme komitesi”ni Arjantin’in Rosario sehrine, futbol dünyasinda ani sani duyulmamis, üstelik “growth hormone deficiency” (büyüme hormonu yetersizligi) teshisi konulmus genç bir yetenegi izlemeye gönderiyor...
24 Haziran 1987 dogumlu genç futbolcu adayini, “Newell's Old Boys” takiminin antrenmanlarinda on bes dakika kadar izleyen Cem Onuk baskanligindaki teknik heyet, çocugu pek ciliz, pek küçük, pek zayif bulduklarini, aslinda yetenekli oldugunu, ancak “sert ligimiz”in müthis temposuna dayanmasinin zor, hatta imkânsiz olacagini dile getiriyor. “Bilica’nin, çelimsiz çocugun bacagini eline verecegi!” korkusuyla bu transfere sicak bakmadiklarinin altini çizip, konuyu baskanlarina “tek sayfalik rapor” halinde sunuyor.
Ancak daha önce nice transferlere imza atmis, hatta Real Madrid’e futbolcu satmis olan kurt baskan, “canim kaybedecek ne var, en fazlasindan bir uçak bileti!” düsüncesiyle yola çikarak, fabrika isçisi bir baba, temizlikçi bir annenin dört çocugundan biri olan küçük Arjantinliyi babasi ile birlikte, asil ve kibar belediye baskani Melih Gökçek’in dört dönem yönettigi, yapma fiskiyeleri ile sakil bir Arap sehrini andiran Baskent’e getiriyor.
Tabii çocugun ayda 1000 dolara yaklasan tedavi masraflarini da üstleniyor.
“ilk zamanlarinda çok utangaçti” diyor onun yildiz takimindaki hocasi. Gülümseyerek devam ediyor, “pek konusmaz, hep önüne bakardi...”
***
Yildiz adayi Türk futbolunda...
Kisa sürede genç takim antremanlarinda göz doldurmaya basliyor küçük futbolcu. Ancak o sezon Gençlerbirligi (A) takimini bes ayri teknik direktör çalistirdigi, hiçbiri de alt yapiya kadar gidip maçlari izleyecek kadar zaman bulamadigi için, sadece alt yapida düsük ücretlerle çalisan hocalar, simit ve çay esliginde yakindan izleme firsati buluyor yetenekli gencin hünerlerini.
O sezon, Ankara takimi “Kursunlu Süper” ligi 14. sirada, küme düsen takimlarin hemen üzerinde bitiriyor...
Sezon bitince, yeni sezon için anlastiklari teknik direktörle, iki hafta sonra anlasamayip sorunlar yasayan kulüp yönetimi, hocanin mukavelesini daha ilk antremanina çikmak nasip olmadan feshediyor. Haliyle, Baskent’e Alex Ferguson gibi kalici olma hayaliyle gelen teknik direktör de bavullarini toplamak zorunda kaliyor. Böylece Baskent’in Cumhuriyet ile yasit al-karali kulübü, 2000 senesinden günümüze kadar gelen 11 sezonda, 18. hocayla da yolunu ayiriyor.
istikrardan söz açilmisken, Sir Alex Ferguson’un görevde bulundugu 6 Kasim 1986 tarihinden bu yana, Gençlerbirligi’ne 42. hocanin veda ettigini belirtelim.
Haliyle bizim Arjantinli gencin de (A) takima çikma umudu da baska bir bahara kaliyor...
***
ilk sezonunu genç takimda attigi 42 gol ve 35 assistle tamamlayan Arjantinliyi, bir sonraki sezon “pismesi için” Gençlerbirligi’nin alt yapisi konumunda olan üçüncü lig temsilcisi Hacettepe’ye yolluyor baskan...
O sezon, Cebeci Stadi’nin bos tribünlerinde oynanan maçlarda yildizi parlayan, sezon sonunda üçüncü lig gol krali olan 1.69 boyundaki futbolcu bir anda futbolun gündemine oturuyor. Pazar aksamlari yayinlanan ve sabaha kadar süren futbol programlarindan birinin dördüncü saatinde, kirli sakalli yorumcunun, ”Vay anam vay, neler dönmüs Serhat ya!” cümlesi üzerine, genç yildizi transfer etmek için ülke futbolunun en zengin üç kulübü kiyasiya yarisa giriyor.
“Kara Kartallar”in, futbol aleminde “tüpçü” lakabiyla anilan baskani, bu transfer için kesenin agzini açtiklarini, bu futbolcuya karsilik geçtigimiz sezon Gaziantepspor’dan aldiklari iki forvet ve bir orta saha oyuncusu ile 5 milyon Euro para verebilecegini söylüyor.
Bunun üzerine harekete geçen “Sari Kanaryalar”in sempatik ve kimseyi kirmayan baskani, yildirim hiziyla cipine atlayip bizzat Ankara’ya kadar giderek Gençlerbirligi kulübü ile yarisi pesin, 12 milyon Euro karsiliginda Arjantinli futbolcuyu renklerine bagliyor. Bu arada futbolcunun babasi fiyat konusunda artis istese de baskan, onu ikna ediyor.
Ülke basini, direksiyon koltugunda baskan, arka koltukta “UFO görmüs sincap” misali bakan futbolcunun yedi tepeli sehre gelisini mansetlere tasiyor.
O esnada Ankara’da, bir uçak bileti fiyatina getirdikleri futbolcudan “un çuvali” dolusu para kazanan Cavcav ve ekibi sevinçle ellerini ogusturuyor.
***
Genç Semih mi, O mu ?
ilk sezonunda 28 yasindaki “Genç” Semih’in yedegi olarak genelde kulübede geçiren futbolcu yeteri kadar forma sansi bulamazken, oynadigi 26 maçta 14 gol atiyor, ancak kimine göre çok zayif olusu, kimine göre ise istanbul gecelerinde kiz arkadasi ile fazla görünmesi futboluna olumsuz yansiyor. Bu arada istanbul basini düzenli olarak “Semih mi, o mu?” sorusuna cevap ariyor.
Bir ara, vatandasliga geçirildikten sonra, “Musa” adini alip Türk Milli Takimina seçilmesi gündeme gelirken, Cuma namazlarina gitmedigi için bu düsünceden vazgeçiliyor...
12 Kasim’da, Fenerbahçe’nin sampiyonlar Liginde Valencia ile oynadigi maçta ciddi sakatlik geçirirken, üç ay sahalardan uzak kaliyor genç futbolcu. Bu dönemde, Sabah gazetesindeki kösesinde futbolcuyu yazan Hincal Uluç, “korkak futbolu nedeniyle sakatlandigini, sahada çok zayif ve çelimsiz göründügünü, bu çocuktan kesinlikle futbolcu olmayacagini” dile getiriyor.
Bu yazi üzerine ikiye bölünen spor yazarlarindan Erman Toroglu’nun basini çektigi bir kisim yazar, “boyuna degil islevine bakmak gerektigini” savunurken, karsi görüsü savunan baska bir yazar, “bu futbolcunun kalici olmasi halinde bikini giyip Taksim meydaninda dolasacagini” iddia ediyor.
4 Mart günü oynanan Türk futbolunun “El Clasico”sunda 10 kisi kalan Fenerbahçe, genç futbolcunun ayagindan kazandigi gollerle maçi 3-3’e tasirken, Besiktasli futbolcular kaçan galibiyete yaniyor.
O maçta sakatlanan ve alti hafta sahalardan uzak kalan futbolcu için ülkenin ileri gelen futbol yorumcularindan biri; “sakatligin çok fazla seks yapmaktan meydana geldigini, futbol oynadigi zamanlarda kendisinin de bu sorunu yasadigini” dile getiriyor.
Mesele, kendisine danisilan Haydar Dümen’in konuya açiklik getirmesi sonrasi kapaniyor.
O sakatliktan sonra sahalara dönen genç futbolcu, oynadigi üç maçta iki gol atarken, 28 Nisan tarihinde oynanan Galatasaray maçinda bir kez daha sakatlaniyor. Basinda çikan haberlere göre, bazi yöneticiler bir ikinci kez ayni sakatligi yasayan futbolcuyu göndermenin yollarini ariyor.
***
Veda...
Arjantinli futbolcu, geçirdigi üç sezondan sonra elinde bavulu tek basina havaalaninda, ülkesi Arjantin’in yolunu tutarken, Türkiye’yi, Bogaz’i, kebabi ve lokumu çok sevdigini, ancak uyum sorunlari yasadigini, bir gün mutlaka yeniden ülkemize gelmek istedigini söylüyor.
Fenerbahçeli yazarlardan birinin “gol makinesi diye aldik, çamasir makinesi çikti!” cümlesinin hatirlatilmasi üzerine gülümserken, kendisini geçirmeye gelen menajerine el salliyor.
Bu arada, onu kulüp yönetiminden ve taraftarlardan kimsenin ugurlamamasi gözlerden kaçmiyor.
Onun uçaginin kalktigi saatlerde, üç büyük takimin baskanlari Gençlerbirligi’nin 20 yasindaki yeni yildiz adayini transfer etmek için kollari sivadiklarini, bu transferi gerçeklestirme adina hiçbir özveriden kaçinmayacaklarini dile getiriyor.
Uzaklarda, Gençlerbirligi’nin duayen baskani bir kez daha ellerini ogusturuyor...
Ziya Adnan
*Bu yazi tamamen bir hayal ürünüdür. Günümüzde dünyanin en iyi futbolcusu kabul edilen o genç Arjantinli, “profesyonel futbol yasantisina Barca yerine bizim ülkede baslasaydi neler olurdu?” sorusuna nacizane yaklasimimdir...
|
|