Daghan Irak'in attigi "Bu haftaki Agos'ta Rober Koptas'in yaptigi Rafael Demircan röportajini özellikle G.Birligi sevenler kaçirmasin. Cuma'ya kadar alin." twitinin ardindan büyük bir merakla röportaji buldum. Gerçekten çok güzel bir röportaj olmus, mutlaka okuyun.
http://www.daplatform.com/news.php?nid=22160
"ozhan_yuksel"]Daghan Irak'in attigi "Bu haftaki Agos'ta Rober Koptas'in yaptigi Rafael Demircan röportajini özellikle G.Birligi sevenler kaçirmasin. Cuma'ya kadar alin." twitinin ardindan büyük bir merakla röportaji buldum. Gerçekten çok güzel bir röportaj olmus, mutlaka okuyun.
http://www.daplatform.com/news.php?nid=22160
müthis. sagol özhancim.
"ozhan_yuksel"]Daghan Irak'in attigi "Bu haftaki Agos'ta Rober Koptas'in yaptigi Rafael Demircan röportajini özellikle G.Birligi sevenler kaçirmasin. Cuma'ya kadar alin." twitinin ardindan büyük bir merakla röportaji buldum. Gerçekten çok güzel bir röportaj olmus, mutlaka okuyun.
http://www.daplatform.com/news.php?nid=22160
Geçen gün görmüstüm, merak ediyordum. Tesekkürler!
Röportajda adi geçen Fatih Sipahioglu arkadasimin babasi, asil adi Fatin. Geçenlerde konusurken babasinin eski Gençlerbirligi üyesi oldugunu, ilhan Cavcav'i baskanlik için ikna ettiklerinden bahsetmisti. Röportaji okurken görünce hemen arkadasimi aradim. Rifat Demircan'la Türkiye'de oldugu zamanlar görüsürlermis, 'Rifat Amca' diyor yani.. Fatin Sipahioglu ise su an, Gençlerbirligi'ni halen takip etmesine karsin, koyu bir Fenerbahçeli. :D
Gerçekten müthis bir yazi.
Belki trübünlerde boy atip serpilen yaygin bir taraftar kitlemiz yok ama,
Çok derinlere inen, kolay kolay sökülüp atilamayan ve sadece karsiliksiz sevgi ile beslenen Köklerimiz var...
Agos'ta yayinlanan bu yazidan geçtigimiz günlerde görüstügümüz Mehmet Galip haberdar etti beni de... Gazetedeki yaziyi buraya nasil aktaririz diye düsünürken Özhan sagolsun, ayni yazinin yayinlandigi baska bir kaynagin linkini verip bizi kurtarmis :)
Demircan hakkinda bir diger yaziyi Baskin Oran'in sitesinde asagidaki linkten bulabilirsiniz:
http://baskinoran.com/gazete/101a)Adam-tr(10-05-2002).rtf
a|c
Yazilardan Mehmet Galip, Abreg zinciri ile haberdar olmustum. Hemen Agos'u aldim ve her iki yaziyi da bir yandan içim aciyarak, bir yandan da büyük bir mutlulukla okudum. Burada, net ortaminda paylasilmasi çok güzel olmus.
Rafael Demircan'dan Tanil abi de kitabinda bahsediyor. O bölümleri de bir ara buraya eklesek güzel olur. Özellikle elinde o teknoloji olanlara sesleniyorum.
Hakikaten güzel bir röportaj, büyük merakla okudum. Burada da yine Cavcav'in çok derinlerde bir yerde olan "delikanli" tarafini görüyoruz..Kulüp için degerli insanlari dislayacak, düsüncesizlikler yapacak kadar hoyrat, ama son kertede iyi bir sey yapacak kadar saglam..
Biraz uzun ama hepsini yazmak istedim;
Gençlerbirligi’ni Ayakta Tutanlardan Biri: Rifat Rafael Demircan
Geçen cumartesi günü evde kod yazarken telefonum çaldi. Ural heyecanli bir sekilde, Rifat Demircan’i ya da Rafael Demircan’i taniyip tanimadigimi soruyordu. Biraz da kod yazmanin verdigi afallama ile bir süre düsündükten sonra tanimadigimi söyledim. Bunun üzerine, Rifat Demircan’in 1948′li Ankarali bir Ermeni oldugunu, babasi ile birlikte siki birer Gençlerbirlikli olduklarini, özellikle Kirmizi-Siyahlilarin parasiz, sahipsiz geçen çöküs yillarinda (1969-82) ellerinden geldigince takimi sirtlamaya çalisanlardan biri oldugunu, seksenlerin ortasinda “çesitli” nedenlerle ülkeyi terk edip Avustralya’ya yerlestigini ve su anda orada yasadigini anlatti. Röportaji ve Rifat Demircan’in kim oldugunu merak etmistim. Ural, gazeteyi saklayacagini ve bu röportaji bir sekilde nete koyup, paylasirsak çok sevinecegini söyledi. Ben de ocr’dan geçiririz diye düsünmüstüm.
Sali günü Erdem röportajin linkini gönderdi. Yaziyi büyük bir ilgi, hüzün, saskinlik ve mutlulukla okudum. Gerçek adi olan Rafael’i kullanamayan, bu yüzden birçok ismi olan (Ermeni Rifat, Rifat, Refai, Rafi, Rafael) Rafael Demircan’in çocukluk anilari, binlerce kilometre uzaga zorunlu gidisi ve orada duydugu vatan hasreti ile hüzünlendim. Gençlerbirligi ile ilgili anlattigi ve hiç bilmedigimiz, hiç duymadigimiz satir arasi bilgileri ile sasirdim. Gençlerbirligi sevgisi ve en kötü döneminde kulüp için yaptiklari ile mutlu olup, gurur duydum.
Röportajin yayilmasini da saglamak için macanilari.com’da yer alan, 1979-80 sezonunun son haftasinda Ankara’da oynadigimiz ve amatör kümeye düsmekten son anda kurtuldugumuz Gençlerbirligi 1-2 Çorumspor (http://www.macanilari.com/getir.php?fid=197919804928&aid=100155) maçina ekledim. Ardindan da röportajda bahsi geçen diger maçlara alintilar yaptim.
Persembe günü röportaji yapan Agos’tan Rober Koptas’a ulasarak “yasindan ötürü muhtemelen yoktur ama” diye içimden geçirerek Rafael Demircan’a ulasabilecegim bir mail adresinin olup olmadigini sordum. O da göndermis.
Dün sabah kelimeleri seçmeye özen göstererek ve biraz da kasilarak bir mail hazirladim. Merhaba Rafael amca diye basladigim mailde, röportaji okurken hissettiklerimi anlatip, “Gençlerbirligi’nin tarihini arastiran Tanil abi (Bora) veya benim gibi Gençlerbirlikliler, 1969-1982 arasinda geçen ‘çok çok kötü’ dönemde takimin ayakta kalmasi için hayatlarini ortaya koyan sizin gibi birkaç Gençlerbirlikliyi sürekli karsilarinda buluyorlar. Bizler bugün Gençlerbirligi’ni biliyorsak ve seviyorsak bunun en büyük sebebi sizin gibi bu ise gönüllerini ve hayatlarini koymus insanlardir. Bu yüzden rahmetli babaniza ve size ne kadar tesekkür etsem/etsek azdir…” diye yazdim.
Yaklasik 2 saat sonra Rafael amcadan cevap geldi. sasirdim ve heyecanlandim. Mail;
“Canim kardesim Mehmet Ali
gonderdigin mektup u okudum cok duygulandim guzel sozlerin icin tesekkur ederim sagol varol ben bu makinayi kullanmayi pek beceremiyorum nokta virgul yok beni idare et bu yastan sonra bu memlekette buna da sukur diyorum bende ingilizcede yok ama yasamaya calisiyoruz” diye basliyordu.
Ardindan da röportajini ekledigim Çorumspor maçimizin linkine tikladiginda yasadiklarini yazip aklina gelen anisini paylasiyordu;
“Canim kardesim mail in altindaki link i tikladim karsima G Birligi 1 CR spor 2 yazdi tuylerim diken diken oldu ben o gun takimin basindaydim Fehmi bastuzel hocamizdi takimi asagi yukari sayarim o haftanin basinda bazi futbolcularimiz (isimleri aklimda ) ilk sali antremaninda rifat abi corum sporlu idareciler ellerinde canta dolusu paralarla bize geldiler Hasan Sengel abim hicte paramiz yokken takimi kizilca hamamda kampa aldik korktuk corum bizi 4 farkli yense bizi geciyordu mac gunu cebeci stadina direk geldik yedek kulubesinin arkasidaki turibin i corumlu taraftarlar doldumustu mac basladi hocayla ben titriyoruz ve korkuyoruz huylandigimiz seyler olabilir diye ve oldu da 30 .dakikada mac2 0 corum onde hocayla biz hemen 2 adami degistirdik(isimleri ezberimde) devre oldu cikardigimz 2 adam kacti BEN Devrede topculara ne dedigimi Kaleci Turgaya Haruna orta saha levent e yani ogun ordaki cocuklara sorun 2 yari Harun golu atinca biraz rahatladim ve macta oyle bitti o macta bizi arkadaslarini satan adamlar bir daha kulubun onunden gecemediler gozumuzede gorunmediler.”
Mailin sonunda da duygularini paylasiyordu;
“Canim Mehmet Ali kardesim beni ne gunlere goturdun ama cok sagol bu da buda benim ilacim hatiralarla yasiyorum burasi Turkiye gibi degil herkes kendi keyfinde benim esim de 20 sene evvel vefat etti anliyacagin tek basimayim once Allahin sonra da devletin sayesinde yasamaya calisiyorum
Canim Kardesim once Tanil boraya cok selam soyle kitapta benden bahsettigi icin tesekkurlerimi ilet ayrica isim isim saysam yer yetmez G Birlikli olupta tanimadigim yokki sen tum camiaya beni taniyan tanimayan tum gencler lilere tum ankaraya tum anadoluya selam soyle
yazdigin icin sagol seni ve herkesi selam sevgi hurmetlerle operim saglicakla kalin rrr”
Maili okurken çok duygulandim. Ardindan cevap yazarak elimden geldigince selamlarini iletecegimi söyledim. Ve izin verirse yazdigi maç anisini kendisini üye yapip, kendi adina macanilari’na girmek istedigimi söyledim ve bizim gazete kupürleri disinda çok fazla bilgi sahibi olmadigimiz 70 ve hatta 80li yillardaki maçlarla ilgili anilarini zaman buldukça yazarsa ben de siteye girebilecegimi ekledim.
Hizlica cevap geldi;
“Canim kardesim Mehmet Ali
Sen beni bayagi heyecanlandiriyorsun bu da bana keyif veriyor simdi mail i okudum aninda yaziyorum
Canim Mehmetim ben sana 1972 1980 arasi hic unutamiyacagim maclar var bu maclari sana yazarim
her her hafta olmadi 10 gun icinde sonucunu simdi bildigimiz ama ne sartlarda nasil gittigimiz neler yasandigini bilmediginiz deplasman
maclardan sana yazarim sen yayinlarmisin anlatirmisin orasini ben bilemem bu arada sizin merak ettiginiz bir seyler olursa sorarsaniz
aklimda kaldigi kadar yazarim istedigin zaman yaz cevaplarim simdilik kafam durdu su anda burasi akamin 10 u
canim kardesim Hasan Sengel abimi ilk gordugun yerde hic cekinme saril op bu avustralya dan rifat abim icin de gerisine sen karisma bak ne oluyor
sadece Hasan abim degil onun gibi yuzlerce abim arkadasim kardes lerim var sen bizim o surundugumuz zamanlardaki insanlari tanirsin hepsine selam soyle
simdilik bunlari yaziyim sanirim gerisi kendiliginden gelir ama benim yazi seklim bu baskasina aklim ermez nokta virgul yok anadolu isi yazacagim
herkese selam sevgi hurmetler saglicakla kalin rrr”
Bu güzel cevaptan sonra Rafael amcayi üye yapmak için siteye girdim. Fakat ortada bir sorun vardi. Rafael amca acaba hangi adi ile görünmek isterdi. Önce gerçek adi olan Rafael’i kullandim ama sonradan Türkiye’de taninan ismi olan Rifat’i da eklemem gerekir diye düsündüm. Ama ona danismaliydim. Rafael amcanin samimi cevaplari ile birlikte ben de artik kendisine Rafael abi demenin daha dogru oldugunu düsünerek yeni mailimde abi diyerek durumu anlattim ve ne yapayim diye sordum.
“aslanim ali
simdi oldu
ben rrrr yaziyom cunki rifat refai rafael rafi diye gitti gidiyor
sen ce raf i iyiyse rafi olsun ama turkiyede rifat derlerdi ona gore
yayinliyacagin yazilari bana gonder bende okuyum
saglicakla kalin rafi”
Böylece bir de Rafi ismi eklendi listeye. Ben de tüm isimleri kullanmanin dogru oldugunu düsünüp, “Rafi “Rifat” Demircan ya da Rafi “Rafael Rifat Refai” Demircan nasil abi? ” diye mail attim. Cevabina kahkahalar attim;
“yav alim
sen beni oldurecen vallahi gulmekten catliyacam tam yaziyom bir tane daha
ama en sonunda bulduk ermeni rifat tan terfii ettik rifat refai rafi rafael demircan
tamam anlastik bir tane daha yazsan gulmekten gidecem ona gore
hosca kal rrrr”
Ve sonunda “Rifat Rafael Demircan” olarak üyelik islemlerini tamamladik. ilk anisi olarak da Çorumspor maç anisini yazdim: http://www.macanilari.com/getir.php?fid=197919804928&aid=100513
Bu yazismalar sirasinda bundan sonraki maillerde “Rafi abi” diye hitap etmenin en dogrusu olacagina karar verdim.
Dün aksam Ural, Zeynep, Pinar, Yüce ve Özge ile birlikte yemek yedik. Aksamin tek konusu Rafi abi, röportaji ve yazismalarimizdi. Gecenin ilerleyen saatlerinde Rafi abiden iki tane mail daha geldi. ikisinde de Avustralya’da gece yarisi olmasina ragmen uykusunun tutmadigini söyleyip Cemalettin Sakallioglu, Harun Erol ve transferinde rol oynadigi kaleci Turgay Keskin’e selamlarini iletmemi rica ediyordu. Az önce Cemallettin abiyi arayip selamlarini ilettim. O da mutlu oldu ve Rafi abiye hemen ulasacagini söyledi.
Rafi abi ile yaptigimiz tüm konusmalarda onun Gençlerbirligi’ne, dostlarina, arkadaslarina, Ankara’ya, Anadolu’ya olan özlemi vardi. Özellikle son attigi iki mailde uykusunun tutmadigini belirtmesi ve hatirladigi isimleri yazip selamlarini iletmemi söylemesi içimi burktu. Ayrica ilk mailden itibaren tüm yazismalarda ortaya koydugu sicakligi ve samimi tavirlari ise ne kadar beyefendi ve saygi duyulasi bir insan oldugunu gösterdi.
Tüm bu yazismalari buraya aktararak, hem bu vatanli olmalarina ragmen uzakta yasmaya mahkûm edilen insanlardan birinin özlemini dile getirmek, hem de onca sahipsizlige ve parasizliga ragmen Gençlerbirligi’nin ayakta kalmasi için tüm kalplerini ortaya koyan Rifat Rafael Demircan, Hasan sengel, Cemallettin Sakallioglu, Harun Erol ve daha sayamadigim bir sürü Kirmizi-Siyahliya kendi adima tesekkür etmek istedim. Çünkü bu insanlar olmasaydi, sadece 3 takimin yasama hakkinin oldugu bu ülkede Gençlerbirligi de diger onlarca köklü kulüp gibi ya kapisina kilit vurulmus ya da amatör kümede sürünüyor olacakti…
http://www.mehmetalicetinkaya.com/2012/05/genclerbirligini-ayakta-tutanlardan-biri-rifat-rafael-demircan/
ben de yazistim bugün Rafael Amca'yla. Hayatimda duydugum en güzel ve en orijinal sevgi sözleriyle karsiladi beni. "Altindag bebesi" Rafael amcayi siteye de üye yapacagiz insallah.
herkese sevgi, selam gönderdigini belirtti. Yazayim da üzerimde kalmasin Rafael Amca'nin selami..
Rafi, Rifat, Rafael abimizin gönderdigi selam ve sevgileri aldik kabul ettik.
Kendisini ile ayni takimi tutmaktan gurur duydugumu belirtebilirim.
3 Delilerin yerini 250 - 350 deliler aldi, degisen bir sey yok.
Yahu bizim Chris Avustralya'li degil mi?
Kendisine görev verelim, gitsin Melbourne'e bulsun Rafi abimizi.
Böyle uzaktan yazisarak olmaz yoksa.
Yakin markaja alalim Rafi abimizi. Onu gurbette yalniz birakmayalim.
Çogunluk tarafindan ötekilestirildigi için adini kullanamayan ve kimligini ifade edemeyen insanlarimizdan biri Rafael Demircan... Güzel ve anlamli bir film konusu olabilecek bir hayat yasamis. Uzun yillar önce bizim gazetelerden takip ettigimiz Gençlerbirligi'nin en sikintili dönemlerine yakindan taniklik etmis. Kulübümüz ona manevi anlamda borçlu... Güzel bir röportaj olmus. Röportaji yapan Rober Koptas'a ve yayinlayan Agos gazetesine tesekkürler...
Sevgili Rifat Demircan Kardesime ben de biraz önce mail gönderdim.
Cevabini dört gözle bekliyorum.
iste budur Gençlerbirligi.
Kisaca Rifat Demircan'dir sevdiginiz-sevdigimiz kulübümüz.
Sevgili kardesimizi yüreklerimize kazidik.
Ebediyen............
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1088837&Yazar=ERKAN-GOLOGLU&CategoryID=103
Erkan Gologlu'nun güzel yazisi.
ERKAN GOLOgLU
Spor / 23/05/2012
Televizyonda bir askeri atase öldürüldü diye haber var, bir Ermeni tarafindan! Kadri Hoca bir firladi, bilmem ne yaptigimin Ermenisi diye! Bir tane Ermeni bulsam keserim falan. (...) Sezon basi, daha takimi yeni kampa topladik, ben disari çiktim. Sonra Kadri Hoca yanasti, “Benim hayatimi bir Ermeni kurtardi, ben köprü altlarinda hirsizlik yapardim, kusura bakma” dedi. “Ben sana kizmiyorum, ben bu islere kiziyorum, seni Ermeni kurtarmis da beni kim kurtaracak!” dedim. Adi geçen Kadri Hoca, Kadri Aytaç’tir.
Gençlerbirligi gönül tarihinin müstesna sayfalarina yazdigimiz bir ‘Agbimizin’ sözlerini aktardim yukariya. Takim Üçüncü Lig’den amatör kümeye düstügünde intihar etmeye giden, liglerin birlestirilmesiyle hayata dönen, üç kurusluk gelirini takimin dar günlerinde futbolcuya prim olarak dagitan bir esnaftan, Rafet, Raffi, Rafael Demircan’in hasret dolu selamina bu köse vesile olsun istedim. Hayati Ankara, futbol ve Gençlerbirligi askiyla geçen Agbimin kalbine dokunmak istedim.
Kurdugum cümle, ne kadar uzun olursa olsun Agbimin meramini anlatmaya yetmez. http://www.agos.com.tr/rifat-derlerdi-ama-ben-rafaeldim-1473.html. Siz iyisi mi Rober Koptas’in söylesisini bu adresten okuyun.
“Gençlerbirligi 1. Lig’e çikinca benim Ermeniligim göze batmaya basladi. Fazla öne çikmayayim dedim” diyor bu güzel Agbim. Sonra gurbetin yolunu tutuyor. Gençlerbirligi taraftari arasinda, güçlü degil ama sesi duyuyorum: “Keske Gençler 1. Lig’e çikmasaydi da sen Melbourne’a gitmeseydin.”
Raffi Agbi bak ne diyecegim? Biz senin ‘Kadri’ni de bilemedik kiymetini de. Raffi Agbi, bir ses ver. Gel tribüne, sana biz üçlü çekelim. Gönlümüzün üstünde getirelim, sonra sen istersen yine git. Ama bir daha gitme!
Bu gazetede 17 Temmuz 2010 günlü yazimda (http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1008469&Yazar=ERKAN-GOLOGLU&CategoryID=96) andigim Selçuk da orada olacaktir.
Kadri Aytaç’a “Beni kim kurtaracak” diyordun ya Agbi, asil bizi kim kurtaracak? Gel kurtar.
Bu takimin taraftari olmakla bir kez daha gurur duydum, sagolun arkadaslar.
Bu arada röportajda söz edilen GB - ESES Kupa finali maçini bugün gibi hatirliyorum. O yillarda atesli bir ESES taraftari idim. 19 Mayis'in neredeyse 3/4'ü Eskisehir'den gelen taraftarla doluydu. Çok ümitliydik, ama 5-0 yenilip dagilmistik.
Gençlerbirlikli Eski Futbolcular Derneginin açilisinda Baskan Hasan sengel'e, pazar günü yapilan Genel Kurulda ise Kaptan Cemalettin'e selam ve sevgilerini ilettik Rafael Demircan.
Zaten Cemalettin ile yazisiyormussun. Öyle dedi.
alkaralar'a yazmani bekliyoruz Rafael abi.
rafael Demircan'la ilgili yaziyi tekrar okudum.. yine duygulandim..
çizmeci ilkokulunda o bahsedilen ahsap yapida degil de; yanina yapilan betonarme binada okudumda ondan..
sinifimizda ohannes isminde ermeni asilli bir arkadasimiz vardi. son sinifa kadar birlikte okuduk ama son sinifta göremedik kendisini. sonradan ögrendik ki ayrilmis, -herhalde- yurt disina gitmis, artik gelmeyecekmis. çok büyük bir ihtimalle rafi abimizin bir yakini olabilir.
okudugumuz yillarda bir sikinti yoktu. ne bizden, nede çevreden. ama ortada da böyle bir izlenim hasil olmus. tabii birde bizim sikintiyi hissetmememizde o zamanlar keçiörenin baglik-bahçelik oldugu ve nüfusunun çok az bir yogunluga sahip olmasini eklemek isterim.
zaten rafi abimizin yazisinda bahsettigi gibi son zamanlarda rahatsizlik artmis.. yani bahsedildigi gibi mesele sonradan kurcalanmaya basladi.
sakin zannedilmesin ki; böyle bir sey olmadi diyorum. oldu.. söylenenlerin tamami oldu ama bir kenarda bekletiliyordu ve zamani geldi ortaya karisik sürüldü.
tamda sinirsiz arti emek sermaye birikiminin planladigi, arzuladigi ve istedigi biçimde..
yanlis anlamaya mahal vermemek için tekrar söylüyorum: sicilimiz kötü olabilir, bunu bastan kabul edelim ama zamanlama çok ilginç gelmiyormu kimseye?.
ben demedim bu ülkede bir basbakan iran'dan bahsederken çikti: "bizim onlarla bir isimiz olmaz, onlar sii biz sünniyiz" dedi.. basbakan seviyesindeki birinin agzindan çikan bu laf zaten yurt disinda hiçde duyulmadi ama ya yurt içinde?. kimse çikip demedi: "bir basbakana düsen görev birlestirmektir, ayirmak degil" diye..
hassas konular uzatmayacagim ama ucu bize dokandi. genede kisa keselim ama sunuda söylemeden olmaz..
geçenlerde sevgili irfan ile baska bir konuda karsilikli fikirlerimizi yaziya dökerken bahsetmistim "Bahreyn hariç" diye.. kimse çikipta sormadi Bahreyn niye hariç diye..
iste bahreyndeki mesele bu mesele.. zamani geldi çember daraliyor, sinirsiz arti emek sermaye birikimi bölüyor ve parçalamaya, yutmaya baslayacak..
emperyalist sikisinca savas çikarir.. bunu artik bütün dünya halklari belledi çok sükür..
ama genede ne hikmetse bu oyun tutar.. çünkü gene çok önceleri gene böyle bir forumda bahsetmistim: "artik sömürü düzeni kemdine yeni stratejiler gelistirdi, sizi en sevdiginizle aldatiyor" demistim.. buyrun Fenerbahçe davasina: mahkeme kapisinda sabahlayan, polisle çatisan, coplanan ve biber gazina maruz kalan kemiklesmis ve bütünlenmis taraftarlar yeni yönetim kurulunu gördükten sonra, bu nasil isti diye birbirine bakiyor simdi.
cia, nato, feto üçgeninde çirpinan güzel yurdumun naçar insanlarina ben söyleyeyim: ver kupayi, al baskani oynadiniz.. artik açarsiniz gözünüzü
konumuza dönersek büyük emperyalist sikismisti, Irak'a koydu rahatladi.. bakin artik sesi çikiyormu?. kuzey afrikadaki düzeltme, bozulma ve dizilme hareketine katilmadi bile.. oraya katilan kriz kiskacindaki fransa ve italya'dan artik sizlanma ve vizildama sesleri geliyormu?.peki kimden geliyor?. bütün bunlari yapacak gücü ve kudreti olmayan yunanistan'dan..
herkes birine koydu rahatladi, bizede bu allahin çulsuzu suriye düstü.. iki çiplak bir hamama yakisirdi çünkü.. unutmayalim diye söylüyorum geri planda kalmasina ragmen Bahreyn'deki meseleyi unutmadan bizimle suriyenin arasindaki durduk yere çikan sorunu dikkatle izleyelim..
lütfen dikkat göz, gez, arpacik ve hedeftekilerin dördüde müslüman.. ikisi sii, ikisi sünni..
ne kadar garip dimi Firat'in dogusunda gidip bir hafta taitl yapayim deseniz, artik sizi caydiracak yakinlariniz çogunlukta.. bölünme böyle olur, daha baska nasil olacak?. sinirlari belli, bayraklari var, vize uyguluyorlar.. bir tek para basmamislar.. zaten o cografyada da dolar kullaniliyor.. ben bölmedim o böldü..
siyasi parti liderlerimizden birinin mezhebide siilik mezhebi ama sünni olan bir baska parti lideri ona çikisiyor: "niye sen hakkini aramiyorsunda ben ariyorum" diye..
bu ülkenin insanlari ne zaman dalipta birbirlerine yaklassalar; bir sey oluyor bölündükleri akillarina geliyor.. getiriliyor.. mesela uluderede..
benim dediklerime katilmayabilirsiniz, hatta saçma diyebilirsiniz, yok artik diyenleriniz çogunlukta olsada anlarim ama bunlar olmadi diyemezsiniz..
bunlar oldu..
Soner Yalçin/Hürriyet
Bizim güzel Ermenilerimiz
HRANT Dink’in cenazesindeki "Hepimiz Ermeni’yiz" pankarti ve slogani bazi çevreler tarafindan "hiyanet" olarak görüldü.
Açilan bir pankartla, atilan bir sloganla "Türklügümüzü kaybediyoruz" vehmine kapiliverdik!..
Bizim Türklügümüz ne zamandan beri "pamuk ipligine" bagli algilanir oldu.
Ve, biz ne zamandan beri "kendimize benzemeyene", "bizden olmayana" karsi hosgörümüzü kaybettik?
Ne oldu bize?
"Hiyanet" gibi agir bir sözcügü kullananlarin, Türk tiyatrosu deyince gururla adini andigimizNasid Özcan’a ve çocuklari Adile Nasit-Selim Nasit’e bir özür borcu yok mu?
Peki ya "digerlerine"?
Siyah-beyaz filmlerin "Horoz Nuri’si" Vahi Öz’ü; Türk sinemasinin sevimli, iyiliksever tonton amcasi Nubar Terziyan’i; Yesilçam’in en sicak bakan garsonu/hizmetçisi Sami Hazinses’i; bir dönemin jönü Turgut Özatay’i; güldüren, kantolariyla herkesi eglendiren Toto Karaca’yi; bizim hayatimizdan kim çikarabilir?
Kirkor Cezveciyan yani Kenan Pars’siz Türk sinemasi düsünülebilir mi?
MÜZiK KARDEsLigi
Bu topraklarda kardeslik lafta degildir; kardeslik notalara dizilmistir.
"Sen Aglama", "Haydi Gel Benimle Ol", "Kavaklar" gibi onlarca sarkimizin bestecisiOnno Tunç bizden degil midir simdi?
Sezen Aksu bizden, Onno Tunç "onlardan" öyle mi?
sebnem Ferah bizden, Karin Karakasli "onlardan"?
Peki Garo Mafyan? O da mi "onlardan"?
Bu topraklara bunu yapmayin lütfen.
Sünnetli Rober Hatemo, neseli Hayko ve sivri dilli Arto bizim evladimiz degil mi?
Silviya N. Bursalioglu (Asu Maralman), Mine Kosan bizim bacimiz degil mi?
Kipirdamadan saatlerce duran manken-sair Vahe Kiliçarslan popüler kültürel hayatimizin rengi degil mi?
"Onlarsiz" öksüz kalmaz miyiz?..
MHP VE TKP’Li ERMENiLER
Geçmiste çok hata yapmadik mi; hani Názim Hikmet vatan hainiydi.
Rahmetli Alparslan Türkes, MHP kongresinde Názim Hikmet’in siirini okuyarak büyük ozana hakkini teslim etmedi mi? Kim bugün Alparslan Türkes’i "hiyanetle" suçlayabilir?
Levon Panos Dabagyan adini duydunuz mu?
istanbulludur, yazardir. CKMP ve MHP’lidir; 1969 senato seçimlerinde aday olmustur.Türkes’in istegiyle yillarca Ortadogu Gazetesi’nde makale yazmistir.
"Hiyanet" sözcügünü kullananlar; yillarca Ermeni diasporasinin tepkisini alan, "AB, Türk düsmani Ermeni yetistiriyor" diyen Dabagyan’a ayip etmiyor mu?
Sadece MHP’lisi degil, TKP’li Vartan-Jak ihmalyan kardesler de bizimdir.
iyisiyle kötüsüyle "onlar" bizimdir; ilk hayali ihracatçimiz eski DP Milletvekili Migirdiç sellefyan bile bizimdir!
Bu agir sözü kullananlar, ASALA terörünü kinamak için 1982’de Taksim’de kendini yakan Ermeni Artin Penik’e özür borçludur...
"Hiyanet" öyle mi?
Tarihimiz, dilimiz yok olmasin diye yillarca didinen Prof. Pars Tuglaci’nin yüzüne nasil bakacagiz simdi?
Yarim asirdir "Kulis" adli tiyatro dergisini çikaran 97 yasindaki tiyatrocu Agop Ayvaz’a bu agir mi agir lafi nasil açiklayacagiz?..
Faili meçhul cinayete kurban giden Kirikor Zohrap’tan Migirdiç Magrasyon’a uzanan edebiyatçilar Anadolu’yu, bizim hikáyemizi anlatmadilar mi, yazmadilar mi?
Yapmayin, "onlar" biziz; biz ise onlar...
DEMiR YUMRUK
Sevgili çocuklar, arkadaslar, maçlarda "Ermeni degiliz" diye pankart açiyorsunuz!
Peki, kendi paralariyla 1912 Stockholm Olimpiyatlarina giden ve ay yildizli bayragimizi uluslararasi turnuvada ilk dalgalandiran Vahram Papazyan ve Migirdiç Migiryan adini hiç duydunuz mu?
Ya milli olan diger "bizim" sporcularimiz; Harutyan Artan, Zareh Kalpakciyan, Hagop Yavruyan, Varujan Köseoglu, Vahriç Melkonyan, Sarkis Güllap’i kim unutabilir?
"Onlarsiz" Türk spor tarihi yazilabilir mi?
"Demir yumruk" Garbis Zakaryan boksta ilk istiklal Marsi’mizi çaldiran, bayragimizi göndere çektiren sporcumuzdu.
Zakaryan, ayni zamanda Cemal Kamaci gibi ilk Balkan sampiyonumuzu yetistirdi. Garbis Zakaryan ile Cemal Kamaci, birbirlerini "öteki" olarak mi gördü?
MiMARi GURURUMUZ
Osmanli mimarligindan -yedi kusak hizmet vermis- Balyan Ailesi’ni çikarabilir miyiz? BirakalimBalyanlar’in yaptigi Çiragan Sarayi, Dolmabahçe Sarayi gibi onlarca (Kuleli Askeri Mektebi, Selimiye Kislasi, Gümüssuyu Askeri Hastanesi, Malta Köskü vb.) övünç duydugumuz tarihi yapiti; Bezmiálem Valide Sultan Camii, Ortaköy Camii, Hamidiye Camii, Pertevniyal Valide Sultan Camii gibi istanbul’un en güzel camilerini yapan Balyan Ailesi degil midir?
Camiler bizim ise her tuglasinda, kirecinde, çimentosunda emegi olan Balyanlar da bizimdir. Aksi düsünülebilir mi?
En güzel cami fotograflarini Ara Güler çekmedi mi?
Fotograflarini çektigi Picasso’ya, Salvador Dali’ye sorsaydiniz keske; Ara Güler’i kim olarak biliyorlardi?
Ben söyleyeyim, "bizden" biri!..
Peki, Osmanli’dan Türkiye’ye uzanan fotografçiligimizin kuruculari Kevork ve Viçen "Abdullah Biraderler"i kim bizden saymaz?..
Sadece fotograf mi? Resim tarihimizden Manas Ailesi’ni çikarabilir miyiz?
Bati tarzinda ilk Osmanli tiyatrosunun kurucusu Agop Vartovyan’i (Güllü Agop); ilk opera toplulugunu kuran, ilk Türk opereti "Arif’in Hilesi"ni besteleyen -Dogu’nun Verdi’si denen-Dikran Çuhaciyan’i minnetle/övgüyle anmiyor muyuz?
Bugün Devlet Opera Balesi’nin sahneledigi Carmen’in basrol oyuncusu Aylin Ates’le gurur duymuyor muyuz? Çuhaciyan’dan Aylin Ates’e uzanan bu tarihsel miras bizim degil midir?
Atatürk’ün dans ögretmeni de Ermeni’ydi
Büyük kurtarici Mustafa Kemal, dans ögretmeni Prof. Ardes Panosyan’i; dis doktoruSürenyan’i "onlardan" mi saydi saniyorsunuz? Çok yanilirsiniz...
Sultan Abdulaziz’in davetlisi olarak istanbul’a gelen ressam Rus Ermenisi ivan Konstantinoviç Ayvazovski’yi bizden biri olarak bagrimiza basmadik mi?
Misafir Ayvazovski’yi bile bagrina basan Anadolu, kendi evlatlarini "onlar" diye nasil görür?
Yildiz Porselen Fabrikasi’nin ilk bas desinatörü Garabed (sarll) Atamyan’in "Bende-i Atam" imzali porselenler, en degerli hazinelerimiz arasinda degil midir?
Ne zaman "onlar" oldu bizim sevdiklerimiz?..
Hz. Muhammed’den, Fatih Sultan Mehmed’den ögrendigimiz hosgörüyü ne zaman kaybettik biz?..
Ve biz "hiyanet" gibi agir sözleri ne kadar kolay telaffuz etmeye basladik...
Rafael abi UHA'ya (Ural Haber Ajansi) bugün verdigi demecinde Formasi ile su an tatilde oldiugunu, ilk maça formda girmek v formasinin hakkini vermek için elinden geleni yaptigini, ve ilk maçta aramizda olacagini ifade etmistir.