Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2005-04-29 13:53:01
Mesaj konusu: Katil Kim...
|
|
|
Gecenlerde gazete sayfalari arasinda, kucuk puntolarla, satir aralarinda kendisine minik bir yer bulmus, onemsiz gorunen bir haber gozume carpti;
Bursa'da Fenerbahçe ile Galatasaray taraftari iki ilkögretim okulu ögrencisinin tartismasi, yakinlarinin da katilmasiyla kavgaya dönüstü. 17 yasindaki T.Ç.'nin biçakla yaraladigi ayni yastaki L.A.'nin, kaldirildigi hastanede beyin ölümü gerçeklesti. Yakalanan T.Ç. Emniyet Müdürlügü Çocuk subesi'ne götürüldü.
15 yasindaki O.A., ‘En büyük Cimbom’ diye slogan atinca, Fenerbahçeli arkadasi 14 yasindaki B.P. “Benim yanimda kimse ‘Cimbom’ diye bagiramaz diyerek bicaga sarilmisti…
Sonra kavgaya, cinayete donustu olay…
***
O gun, yani bu haberin birkac sayfa ilersinde, spor sayfalarinda, tam uc sayfa, koca koca puntolar ile yazilmis, Istanbul takimlari ile ilgili haberler vardi, vurmali, kirmali, bol acili, bol tehditli, yolsuzluklardan dem vuran, mafya kelimesinin satir aralarinda gectigi, suclayanlar, suclananlar, baskanlar, yoneticiler, futbolcular vardi;
velhasil hep “En Buyuk" olma iddiasinda olanlar vardi yazilanlarda…
Herkes ‘Biz En Buyuguz…’ diye haykiyordu satirlarda…
Kimisi bilmem kac milyon taraftarindan, kimisi Avrupa’daki basarisindan, kimisi ise gelecekte en buyuk olacaklarindan dem vuruyordu…
Yalnizca Istanbul takimlari vardi spor sayfalarinda …
Ayni sayfalarda, tarafsizlik ilkesini coktan unutmus, taraftari olduklari takimin cigirtkanligini yapan futbol ulemasi spor yazarlarinin diktdorgen icine alinmis buram buram Istanbul kokan yazilari vardi, kimisi eski oyuncusu, yoneticisi, kimisi ise muridi idi takiminin, vur desen vurur, ol desen olurdu, cok fena Istanbul’lu idi hepsi, ilisikte resimleri vardi…
Cocuklugumuzda okudugumuz kovboy degilerindeki maceralarda, birbirlerini duelloya davet eden asik suratli kovboylar geldi aklima…
Yalnizca uc takim ve onlarin yandaslarinin feryat, figanlari vardi arka sayfalarda…
Buyuk puntolar ile yazilmis yazilar, Gladyator filiminde ki Maximus edasi ile cekilmis resimler vardi…
Spor degil, kotu kokan bir sidik yarisi idi toz duman icersinde gorunen perisan manzara…
***
“Eskiden de boyleydi”, diye dusundum, eskiden de boyleydi…
Benim cocukluk, genclik donemlerinde de boyleydi, okudugum okullarda, yasadigim mahallelerde, arkadas sohbetlerinde, hayatlarinda stadlarini, hatta yedi tepeli sehri gormedikleri halde, o sehrin takimlari ile ozlesmis, her daim Istanbul takimlari ile ovunen bir neslin fertleri ile buyudum ben…
Kime “Hangi takimi tutuyorsun ?” diye sorsan, mutlaka bir Istanbul takimini adini hecelerlerdi “arkasina “dogma buyume’ kelimelerini ekleyerek…
Sark cephesinde degisen bir sey yoktu…
Dogup buyukleri sehrin takimlarina sirtini donup, daima guclunun yaninda, onun cephesinde yer alan, ‘uc buyukler’ masalina inandirilmis, zayifi ezen, paraya, guce, ve gucluye tapan, ‘zafer avcisi’ bir neslin fertleri ile gecti yasantim…
Bunca yokluk ve sefalet icinde, yalnizca formalarinda yildizlar ile gururlanan, kendi yarattigi masalin kahramanlarin gercek olduguna inanan ve o masal kahramanlari ugruna kavga eden, olen, olduren bir neslin fertlerinin haberlerini okudum gazetelerde…
Paraya ve gucluye tapan, yoksulu ve gucsuzu ezenler ile gecti seneler…
“Birgun degisir mutlaka bu yitik duzen, birgun biter mutlaka bu bezirgan saltanati, birgun bu kabile duzeni yikilir…” diye hep bekledik ama nafile…
Bezirgan saltanati hic bitmedi…
Sonra bizler buyuduk, ozel televizyon kanallarinin evlerimizde ‘konuk degil, ev sahibi olmasindan sonra’ daha da artti Istanbul cigirtanligi…
Cografyamda ki insanim nerede olursa olsun, Istanbul’daki eglenceyi, televole kesitlerini, Istanbul takimlarinin maclarini, canli yayinlarini, onlara dair yapilan roportajlari, kavgalarini, senliklerini, solenlerini, sevinclerini, uzuntulerini, atlarini, yatlarini, koprulerde asili devasa flamalarini her daim izler hale geldi…
Nerede yasarsa yasasin, vatandasin evinde buram buram Istanbul kokan bir bolum mutlaka vardi…
Evinde, Istanbul ve Istanbul’a dair seyler hep yani basindaydi, hafta sonlari, hemen hemen her kanalda spor programi adi altinda, Istanbul takimlarinin canli yayinlari, hemen sonrasinda ozet goruntuleri, sonrasinda yorumlar, gozlemler, uzerlerinde ki formalari cikarmaya hacet gormeyen futbol yorumculari, velhasil merakinizi giderecek hersey mevcuttu spor programlarinda…
Istanbul’da yasamasa bile vatandasim, Istanbul evindeydi artik…
Sonra cogaldilar, ve cogaldikca daha cok beyinler yikandi, daha cok muritler katildi derebeylerinin saflarina, nufus artikca, gucluler daha da guclendi, yoksullar ise hepten eridi, bitti…
Bunca haksizligin, adaletsizligin, esitsizligin icinde, mazlumun belini bukerek yukselirken bir kaci, digerleri birer ikiser silindi hayatimizdan, ilgisizlikten, yokluktan, sefaletten…
Korler ulkesinde tek gozlu krallarin hanedanligi kok saldi, medyanin inkar edilemez gucu sayesinde, yurdum taraftari inandirildi bu masal kahramanlarinin gercekligine…
Futbol konusu gecen her yerde yalnizca Istanbul vardi;
digerleri uzun ve kotu bir filmin figuranlari olmaktan oteye gecemediler, ilgisizlik, yokluk ve safelet yuzunden futbol sahalarindan birer birer kayip giderken asirlik cinaralar, onlarin neden bu duruma geldigini konusma geregi bile duymadilar spor ulemalari,
onlarin gazete sayfalarinda, onlarin televizyon kanallarinda varsa yoksa uc takim vardi…
Formalarinda yildizlar vardi…
Kasalarinda paralar vardi...
Birer, ikiser kasalarina kilit vurulurken gecmis donemlere adlarini yazdirmis ‘Anadolu kulupleri’, o sehirlerde dogmus, buyumus, aileler kurmus, evletlat yetistirmis, para kazanmis sanayiciler, is adamlari, zenginler, Istanbul takimlarininda sahip olduklari ‘yoneticilik’ sifatlari ile ovunduler;
kendi sehirlerinin takimlarinin icler acisi halini gormezden gelerek…
Yalnizca uc takima endeksli futbol arenasinda, digerleri, birer, ikiser eriyip giderken bu yazik duzen de;
Gazetelerin satir aralarinda, muridi olduklari takimlar yuzunden birbirlerini olduren, kotu bir masalin gercekligine inandirilmis, medya kurbanlari genclerin haberleri vardi…
Ziya Adnan
|
|