umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2005-07-28 14:48:32
Mesaj konusu: Çocuklugumun futbolu...
|
|
|
Çocuklugumun futbolu
ERAY ÖZER
Radikal 2 / 24 Temmuz 2005
Futbol denilince akla havada uçusan dolarlar, bomba süsü verilmis transferler geliyor simdilerde. Oysa içinden patlak toplar, ezilmis kola kutulari geçen çocuklugum ögretmisti bana, baska bir futbolun mümkün oldugunu...
simdilerde yok terli terli soguk su içmelerimiz ve kalmadi çocuklugumun geçtigi, içinden geçip büyüdügüm toprak arsa. Belki futbol topumuz yoktu. Fakat futbol topuna ihtiyaç da yoktu. Top yuvarlaktir diyenlere inat kosardik üzerine basilmis kola kutusunun ardindan ve köseli de olsa topumuz maçlarimizin hiçbirinin sonucu önceden kestirilemezdi. Top asla bekledigimiz köseden gelmezdi, köseli kutunun azizligi... Sonra saha futbol oynamaya müsait de degildi. Ne farkeder? Kaleci eliyle topu her oyuna sokusunda büyük bir cüretle kafa atmaya kalkardik kola kutusuna, yahut vole çakmaya. Bir kola kutusuna vole çakabilmek ugruna arsadaki çukuru görmeyip içine düsmemden unutmam bunu yaptigimizi. Çünkü alnimda olayin bir hatirasini hala saklarim. Bilmem 80'lerin ilk yarisi oldugu için miydi oynamak isteyen herkes oynardi. Kutu koladan patlak plastik toplara terfi ettik bir süre sonra. Oyunun inandiriciligi artsa da hâlâ beklenen köseden gelmiyor, ya da bir türlü gelemiyor, gole giden yolda kaliveriyordu patlak topumuz.
Ergenlik bozdu bizi
Sonra 90'lara geldik, plastik toplarin patlamamis olanlari girdi hayatimiza. Bilmem doksanlara geldigimizden midir, topun sahibi seçerdi oynayacaklari. Oynayamiyorsak çok üzülmezdik ama. Nasil olsa ortalik hâlâ sahipsiz maça müsait kola kutusu kaynamakta...
Ergenlik bozdu bizi. Yuvarlagin mesin olanini aldik elimize belki ama doksanlar devam ettikçe daha bir oynatmaz oldu topun sahibi çocuklar. Üstelik kizlarin görebilecegi alanlarda ezilmis kola kutusunun, patlak topun pesinden kosmaya utanir olduk. Bazen dayanamadik oynadik, kizlar oradan geçerken yeni çikmaya baslayan sivilcelerimize kadar kizardik. Ah su kizlar... Bitirdiler bizi ve çiçegi burnunda futbol kariyerimizi. Arsalar yavas yavas azaliyordu ve biz inceden okul bahçelerine ve paramiz oldugunca hali sahalara kayiyorduk.
Kim demis futbol insana bir seyler ögretmez diye. Ben o sahalarda ögrendim topum yoksa veya en iyisi degilsem oyuna alinmayacagimi. ilk kasti faulü oralarda yaptilar. Onda devre yirmide biter maçlar ögretti ezik kola kutusunu paylasmayi oynamak isteyen her arkadasla. Arsadaki çukurun içinde farkina vardim arkadaslarimin beni ne kadar sevdiklerinin ve omuzlarda okulun revirine tasinirken anladim hayatta her güzel sutunuzun hemen yanibasinda koca bir çukur oldugunu. Okulun bekçisi Veysel Abi pesimiz sira kovalarken algiladim geri kalan hayatimda oynamak istedigim oyunu bana kolay kolay her yerde oynatmayacaklarini. ilginçtir o zamanlar sabahtan aksama kadar bilmem kaç kere yaptigimiz maçlarla sürekli hayatimizda olan futbol dilimizde pek yoktu. Kim hangi takimi tutardi çok hatirlamam. En fazla hangi takimi tuttugumuzu bilirdik, bir de 'nasil koyduk geçen hafta'yi, sampiyonlugu falan. ince puan hesaplari yapmazdik o zaman, ince hesap adami degildik yani. Koymussak koymusuzdur, sampiyon olmussak olmusuzdur, o kadar. Yaz, kis, sicak, soguk demeden oynardik, sadece oynardik. Arada bir maç yapmaktan sikilir, dokuz aylik, japon kale veya gol atan kaleye ile baska hazlarin pesinden kosardik. Yine ilginçtir, top oynamaktan hiç sikilmazdik. Belki de futboldan sikilmamayi ögretti çocuklugumuz bizlere. Belki de bu nedenle futbolu sevmeyenler anlamaz nasil sikilmadan saatlerce futboldan söz edebildigimizi. Çünkü biz asiliydik; çocukluktan...
Esek kadar adamlar
Ergenlesme artikça, damarda akan kan daha bir delirdikçe maç yapmaya olan ilgimiz azaldi. Esek kadar adamlar olarak kamusal alanlar olan sokak aralari ve arsalardan özel alanlarimiz olan hali sahalara çekildik iyice. Futboldan hiç hazzetmeyen ve gözlerine, memelerine vuruldugumuz kizlar görmesin diye belki de. Oramizdan buramizdan killar tüyler fiskirirken bizler futbol sevgimizi yer altina çektik. Farkliydik ya bir de, öyle herkes gibi futbol hastasi olmamak lazimdi. Yabanci müzik dinlemeli, ne bileyim siir yazmaliydik. Top oynayacagimiza dergi çikarmali, sinemadan anlamaliydik. Kisacasi siradanlasmamaliydik. Ne yapacaksak yaptik ama gözümüz hâlâ çaktirmadan puan cetvelinde! Üniversiteye hazirlaniyor ve zart zurt âsik oluyorduk. Fakat hâlâ önce gazetenin spor sayfasini okuyorduk. Futbol muhabbetlerini harbici arkadaslara ayiriyorduk ve futbola olan düskünlügümüze siyaseten uygun bir çikis ariyorduk. Artik topumuz veya hali sahaya verecek paramiz vardi, iyi oynayan kötü oynayan bir arada maç yapabiliyorduk. Fakat bu sefer de kizlari zengin ve yakisikli olanlara kaptiriyorduk. Sahipsiz asklardan kirik kalplerimize ilaç gibi geliyordu her bir galibiyet. Kisaca biz futbol oynuyor, gol atiyor, gol yiyorduk ve bu esnada hayattan yenebilecek gollere karsi baraj kuruyorduk. Futbol bize hayata dair çok sey ögretiyordu. Belki de bu yüzden futbolu çok seviyorduk...
|
|