Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2005-09-20 18:55:00
Mesaj konusu: iDDAA, BAHiS, SPOR TOTO VE O STAD …
|
|
|
Gecen hafta sonu oynanan Ankara derbisinde kendi taraftarina saldiranlari duydugum zaman icimden yazmak geldi, uzun olduysa af ola.....
***
Geçen gün eski bir arkadasimin yanina ugradim, amacim geçerken halini, hatirini sormak, gönül almakti…
Malum, “ziyaretin iyi olani kisa olanidir” derler, az bir zaman oturur kalkarim diye düsünmüstüm…
içeriye girdigimde arkadasimin önünde bilindik bir gazetenin spor sayfasi duruyordu, ve üzerinde eski Spor Toto kuponlarini andiran kuponlar vardi…
Arkadasim tamamen önündeki kupona odaklanmisti, beni görünce ayaga kalkti, kisa bir selam sabahtan sonra önündeki kuponlarin ne oldugunu sordum…
“Iddia” dedi ve yüzüme ‘ne yani bilmiyor musun…’ gibisinden bakti…
“O ne ola ki” diye soracaktim ama bu konuda ki bilgisizligimin boyutunu anlamis olacak ki sormama firsat vermeden anlatmaya basladi,
‘Iddaa’ o hafta sonu oynanacak bütün maçlar üzerine bahis oynamak icin kurulmus bir sistem, yalniz Türkiye ligleri degil, Avrupa’nin, hatta güney Amerika’nin bütün liglerine ait maçlar üzerine bahis oynamak mümkün…
Gözüm kuponda yazili olan ingiltere Premier ve birinci liginine ait maçlara takildi…
“Peki sen Avrupa takimlari hakkinda ne kadar bilgiye sahipsin “ diye sordum,
Yanit olarak müzip bir eda ile “Az biraz malumatim var…” dedi…
Geldigimiz noktada, medeniyet denilen tek disi kalmis canavarin eli kolu yesil sahalara kadar uzanir konumdaydi, hem de dünyanin neresinde olursak olalim, bize hiç bilmedigimiz takimlar hakkinda bile yorum yapma, bahis oynama firsatini sunuyordu…
Tüm yasaminda Edirnde’den öte adim atmamis yurdum taraftari, haklarinda hiç malümati olmadigi halde, West Bromwich Albion – Wigan Athletic takimlarinin arasinda oynanacak maç üzerine hararetli bir tartismaya giriyor, ve hangisin daha iyi takim oldugu hakkinda fikir yürütüyordu…
Ben oradan çikarken, onlar hala West Bromwich maçinin sonucunun ne olacagini tartisiyorlardi, bir ara bana baktilar, ama yüzümde bir isik görmemis olacaklar ki hararetli tartismalarina devam ettiler…
Ayni günün gazetelerinin spor sayfalarinda, Türk futbolunun yildiz oyuncularindan Trabzonspor’lu Gökdeniz’in adinin karistigi sike olayi vardi, büyük puntolarla yazilmis…
***
Arkadasimin yanindan ayrilirken aklima eski zamanlar geldi…
Benim zamanimda ‘Iddaa’ yoktu, ‘Bahis’ yoktu, internet yoktu, bahis olarak oynanan bir Spor Toto vardi, onun da içerigi kendi mütevazi liglerimizden öte geçmezdi…
Bilgisayarlar, scannerler veri tabanlari pek bilinmedigi için, doldurulan kuponlar Spor Toto çalisanlari tarafindan birer birer kontrol edilir, degerlendirilirdi…
Ankara’da, Mithatpasa’da büyükçe sayilabilecek bir binasi vardi Spor Toto’nun, ve Ortaokul ve Lise yillarimda, okul çikisi Spor Toto’da calisan annemi görmeye gider, orada çalisan kadinli, erkekli memurlarin önlerinde yigilmis olan binlerce kuponu nasil birer birer kontrol ettiklerini gözlemlerdim, gerçekten mesakatli bir isti, emek ve sabir istedigi asikardi…
Annemle, is çikisi Kurtulus’ta oturdugumuz eve dogru yürürken, bütün gün yüzlerce kuponu kontrol etmekten bitap düsmüs ‘gözlerinin ne kadar yorgun oldugundan’ bahsederdi, ama tüm zorluguna ragmen isini severdi…
simdilerde Spor Toto’ya olan ilgi iyice azaldi, yerini iddaa’lar, Bahis’ler, velhasil elogluna dair bilinmedik takimlarin adlarinin geçtigi kuponlar aldi…
***
Aslinda benim zamanimda Digitürk’te yoktu, maç izlemek için mutlaka stada gitmeniz gerekirdi, simdi ki gibi evinizin bir kösesine kurulmus büyük ekran plazma televizyondan maçlari canli olarak izlemek mümkün degildi, o yüzden futbolu seven, mutlaka stadin havasini düzenli olarak koklardi…
Maçlar evlerde degil, stadlarda izlenirdi…
Ve babamin elimden tutup götürdügü o stadta, köfte arabasinin önünde uzun kuyruklar olusan Köfteci Ferit, bir orkestra sefi edasi ile Ankara taraftarinin tezahuratini yönlendiren Amigo Sefa, koca koca kavanozlarin içinde tadina doyulmaz tursularini satan Tursucu Hursit, tüm Gençlerbirligi taraftarlarinin yakindan tanidigi “Cikolataci amca”, takimina karsiliksiz bir sevda ile tutkun taraftarlar, takimin basarisi için kendi ceplerinden para harcayan baskanlar, yöneticiler, ve saha da oynadiklari takimin formasina asik oyuncular vardi;
hani kramponlari olmadigi için lastik ayakkabilarini siyaha boyayip sahaya çikan, transfer döneminde önlerine konan paralari;
‘Ben takimimi hiç bir seye degismem’ diyen kadri, kiymeti bilinmemis oyuncular…
Büyük paralar karsiligi istanbul kulüplerine transfer olacak iken, “Hiç bir takima gitmem, ben bu takima sevdaliyim, futbolu burada birakirim” diyerek sonuna kadar takiminda kalan, sonrasinda sokaklarda çiçek satarak hayatini idame ettirmeye çalisan, ömrümünün son yillarini sefalet ve açlik içinde geçirmis, sefil bir ölümün pençesinde aramizdan sessiz sedasiz ayrilan Tatar Metin gibi oyuncular…
Benim zamanimda gerçek sevdalar vardi…
***
simdilerde o stada olan ilgi iyice azaldi, iyice yaslandi ve issizlasti bir zamanlarin mabedi…
iç çekismeler, rant kavgalari, “ben sen” hesaplari, kendi çikarlarini her sevdanin üzerinde gören, takimina degil kendine sevdali baskanlar, yöneticiler, taraftarlar, neredeyse servet sayilacak meblaglar karsiliginda baska takimlara transfer olan, ya da olmayi planlayan oyuncular, adi sike söylentilerine karisanlar, parayi her sevdanin üzerinde tutanlar, kötü yönetimler…
Zamanla maddiyat sevdaya galip geldi…
ArtIk o stadda ne Köfteci Ferit kaldi, ne Amigo Sefa, ne Tursucu Hursit, ne Çikolataci amca, ne Tatar Metin….
Birer ikiser sessiz, sedasiz çekildiler hayatimizdan;
geriye onlari ve onlarin sevdalarini hiç bilmeyen yeni nesiller;
ve o güzel günleri özlemle hatirlayan o eski ve yalniz stad kaldi…
Ziya Adnan
|
|