Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2005-10-27 17:16:08
Mesaj konusu: ANADOLU TAKIMLARI NEDEN iSTiKRARSIZ...
|
|
|
"Kursunlu Süper Ligimiz” baslayali on hafta olmus;
zirvede alisilageldik iki istanbul’lu ve peslerinde bu sene lige yeni çikan ve Teknik Direktörleri Werner Lorant önderliginde ilk siralari zorlayan Sivasspor. Tebrik etmek gerekir. Ayrica Kayseri’nin iki takimi Kayseri ve Erciyesi’de unutmamak lazim. Erciyes gerçekten iyi bir takim kurmus ve bu sezon kendinden çok söz ettirecek gibi…
Besiktas ve Trabzonspor ise cadi kazani görüntüsünde, kazan fokur fokur kayniyor ve bilhassa Trabzonspor’un bu tatsiz zamanlarda sefkate,. sükunete, kilit oyuncularinin bir an önce sahalara dönmesine, velhasil kazani ufak ufak sogutmaya baslamasina ihiyaci var gibi…
Ama asil üzerinde düsünülmesi gereken, Anadolu takimlarinin müthis istikrarsiz ve amaçsiz görüntüleri.
Cogu “bitse de gitsek” havasinda…
Geçmis sezonlarda, bilhassa kendi sahasinda rakiplerine kök söktüren Malatyaspor, bu sezon ligin dibine demir atmis, oynadigi on maçta 7 yenilgisi var ve kalesinde 22 gol görmüs. Malatyaspor’un henüz galibiyeti yok.
Ayni sekilde Denizlispor, Diyarbakir, Samsun, Rizespor, Ankaraspor ve Gençlerbirligi’de gerek oynadiklari futbol, gerek puan cetvelinde ki konumlari itibari ile taraftarlarini hayal kirikligina ugratiyor. Her ne kadar Gençlerbirligi, son Manisa Vestel deplasmanindan üç puanla sen dönmüs olsa da ligde bulunduüu 12. lik konumu onlara yakismiyor, geçmis sezonlarda ligin zirvesini zorlayan ‘Al Karalar’ dan taraftarlari daha büyük isler bekliyor…
Belediye’nin maddi-manevi hormonlamasi ile iyi bir kadro kurmus olan Ankaraspor ise, on maçta ancak iki galibiyet alabilmis. Saffet Susic yönetiminde son haftalarda çikis yakalayan Ankaragücü ise ligde sekizinci sirada, ve bilhassa Ankaraspor maçinda son dakikalarda buldugu goller ile taraftarlarini sevindirmis, gelecek haftalar için ümit vermis. Ancak onlarda da istikrar sorunu var, Saffet Susiç, son iki sezonda sari lacivertilerin basina gelen altinci Teknik adam. Baskan Cemal Aydin ise neredeyse on senedir baskanlik yapiyor.
***
Peki Anadolu takimlari neden böylesine inisli çikisli, istikrardan uzak bir görüntü çiziyor ?
Anadolu takimlarinin maclarinda tribünler neden bos kaliyor ?
Neden spor programlarinda saatlerce süren istanbul takimlarinin görüntülerinin, ‘hakem size penalti verdi bize vermedi’ nakaratlarinin, sandalci kavgalarinin’ yerine, Anadolu takimlarinin sorunlarina egilme ihtiyaci duyulmuyor, bu istikrarsizligin nedenleri tartisilmiyor…
Zira onlarin sinifta kaldigi bir lig, Avrupa arenasinda topyekün sinifta kaliyor…
Hala göremiyor musunuz, orada güçlü olmak için burada güçlü bir ligin olusmasi ve rekabet ortaminin gelismesi gerekiyor…
Avrupa’da basari için, kendi ligimizin güçlü olmasi sart oluyor…
Onlarin tribünleri bosaldikca Türk futbolunun içi bosaliyor…
Türk futbolunun ilerlemesi adina, gürültüden duyulmayan seyleri duymak, görünmeyen seyleri görmek için birilerin kulaklarini ve gözlerini artik Anadolu’ya çevirmesi. oralarda neler olup bittigini gözlemlemesi gerekiyor.
Bunca toz, duman ve hep imtiyazli olanlara dair gürültülerde, Anadolu takimlarinin problemleri, yönetim eksiklikleri, iç hesaplasmalari, maddi sorunlari orta yerde tartisilmali diyorum.
Duyuyor musunuz…
Zira, üstün körü geçistirilmis ‘satmasinlar kardesim, oyuncularina sahip çiksinlar’ cümleleri kanayan yaralara merhem olmuyor…
Spor programlarinda, Besiktas ve Trabzonspor masaya enine boyuna defalarca yatirilirken, onlarin kapanmak bilmeyen yaralarina eli degen herkes tarafindan pansuman yapilirken, Malatyaspor’un perisan görüntüsünün sebepleri arastirilmali, gözlerden ve gönüllerden uzak olsa da (malum nüfusun yüzde doksani yalnizca üç takimla ilgileniyor) yönetilis biçimi didiklenmeli, transfer politikasi incelenmeli ve gözler önüne serilmeli, görünmeyen seyler, eteklerdeki irili ufakli taslar ortaya dökülmeli…
is bilmez baskanlar, futboldan anlamaz yöneticiler, sirf kendi isimlerini ön plana çikarmak adina kulüp yöneticiligine soyunmus kurnaz ‘Anadolu tüccarlari’ desifre edilmeli, kulüpler denetlenmeli…
Futbol kulüpleri artik dernek olarak yönetilmekten çikarilmali…
Sayisiz teknik adam ve futbolcunun her basarisizlikta ‘günah keçisi’ ilan ediligi futbolumuzda, artik basarisiz yönetimler. yöneticiler, baskanlar da basarisizligin hesabini vermeli...
Zira, Anadolu takimlarinin istikrarsiz görüntüsü, bos tribün manzaralari ligin kalitesini düsürüyor, Fenerbahçe tempoyu bile yükseltmeye gerek duymadigi antreman havasinda oynanan maçta, Malatyaspor’u, hem de deplasmanda elini kolunu sallayarak geçiyor, ama Avrupa arenasinda karsisina güçlü bir takim çikinca tüm yurttan koro halinde ‘Eyvah” sesleri duyuluyor…
***
Bir arkadasim anlatmisti;
ilkokula giderken, önündeki sirada oturan iki arkadasi varmis;
bunlardan biri çok varlikli, taninmis bir ailenin çocugu, digeri ise hayli fakir gariban bir ailenin ogluymus. Birbirinden çok farkli küçükler yani, mutlaka büyüyünce de öyle olacaktir. Ögretmen, her derste zengin aile çocugun dertleri, sorunlari ile ilgilenir, onun sorunlarina egilir, ona sefkat ve alaka gösterir, hemen yaninda oturan gariban çocugun yüzüne bile bakmazmis.
Aslinda gariban olan daha zeki bir çocukmus ama ……
Ve bir zaman sonra, ilgisizilikten olsa gerek, gariban olani okula gelmez olmus…
Bir süre sonra devamsizliktan kaydini silmisler, zamanla unutulup gitmis…
Bugün Türk futbolunun içinde bulundugu durumda bundan pek farkli degil. Kötü yönetimler ve ilgisizlik yüzünden artik okula devam etmeyenler, ya da gelecekte devam etmeyecegi asikar olanlar,
Ve her daim, yalnizca zengin çocuklarinin sorunlari ile ilgilenenler…
Tatsiz tutsuz bir lig, rekabet kavramindan uzak maçlar;
ve sinif olarak girdigimiz her imtihanda hayli basarisiz bir görüntü çizdigimiz hazin Avrupa maceralari..
Anadolu takimlarinin sorunlarini büyüteç altina alma zamani gelmedi mi sizce ?
Ziya Adnan"
|
|
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2005-12-08 17:20:45
Mesaj konusu:
|
|
|
Adana Demirspor'un sitesinden alinmis bir yazi...
YEREL TAKIM(LAR)I DESTEKLEMEK
Bir memur çocugu olarak farkli sehirlerde bulundum. içine dogdugumuz futbol aski, tüm safligi ve romantizmiyle bizi de kusatmisti dogal olarak. Gelenek olarak getirdigimiz “büyük anlatilar”in yaninda bulundugum sehrin takimlarina karsi da hep yakinlik duydum.
Zaman geçti- devran döndü; bos kaliplarin içi doldu, futbolun safligi bozuldu; büyük anlatilara karsi elestiriler artti ama yerli takimlara (özelinde Adanademirspor’a) baglilik gittikçe derinlesti. Bu yazinin amaci da bu bagliligin yapitaslarina göz atarak, bir nevi iç sorgulama/rahatlama yasamaktir. “Nasil?” diye sormadan önce “neden?”e göz atmak, verilecek öznel cevaplarla okuyucularin da kendi özelliklerine deginip beraber paylasilacak genelliklere ulasabilmektir.
Öncelikle, yerel takimlara baglilik, “ana-akim”in içinde birbirine benzemeye karsi tutunacak bir daldir. Küresellesme (emperyalizm) potasinda erittigimiz farkliliklara inat, kendini korumaya çalismaktir. Dolayisiyla yerel takim sempatisi, bir ‘karsi-argüman’dir. Bu özelligiyle karsi tarafin argümanlarina baglilik ve muhafazakarlik gibi çikmazlara yolu düsmektedir. Ama bu çikmazlar, içinde tasidigi direnç ile sistemin aktigi “bozulma”ya ve çürümeye karsi bir durus olarak, saygi görmelidir, kanimca. Bu durumda amaç bazi inançlari muhafaza etmek degildir sadece; bunun ötesinde gidisatin yönüne ve istanbul’un oligarsisine karsi bir degistirici/dönüstürücü bir gücü içinde hissetmektir.
Öte yandan bu halet-i ruhiye, derin bir romantizmle kendini besler; belki de beslemelidir. Bu yasamsal öge, karsinizdaki “kalpsiz dünya”ya karsi bir panzehirdir çünkü. Takiminiz çogu zaman istedigi konumda degildir, sermayenin kiskacinda kendi kalmak/olmak çabasindadir. Bir yani gelecege-güzel günler umuduna dönükken bir yani gelenegin nostaljisindedir. Romantizmin kaynagi bu ikinci yönden kaynaklanir.(bknz: Adanademirspor) Gelenekten gelen gücü, duraganliktan çikarip, ileriye atilim gücüne çeviren, bu romantik ideallerdir. Bu idealler, bu plastik ürünler çaginda, agzinizin tadidir ayni zamanda; yaratilan ritüeller-gidilen deplasmanlar-futbolculara ezberletilen marslar, böylesi bir duygunun ürünüdür.
Yerel takimlari desteklemek, “cinnetin genis sahralari”nda dolasmak anlamindadir. Gelenegi koruma güdüsü, degisim istegi, istenilenle olan arasindaki fark içinizdeki çeliskileri artirir, yasadiklariniz karsisindaki çaresizlik sizi rahatlikla delirtebilir. Hakem facialarina karsi eli kolu bagli kalmak, güçten baska hiçbir seyin “para” etmedigi masa baslarinda parasiz kalmak, kaygilanmak – deplasmana otobüsle giden futbolculariniz ve taraftarlarinizin yolda hissettigi kadar olmasa da... Bu, karanlik odada kara kedi aramaya benzer; çogu zaman irrasyonel içgüdülerle hareket edersiniz.
içinden çiktiginiz kentin size karsi duyarsizlasmasi da bir diger aci yani yerel takim taraftari olmanin. Adana’da FB-GS maçini yayinlayan cafelerin-kahvelerin hasilatiyla, zor durumda kalarak esya piyangosuna bel baglayan Adanademirspor’un piyangosundan kaç bilet alinabilirdi acaba?(Biletler birmilyon’a sehirdeki standlardan ve kulüp binasindan edinilebilir) Ya da seçmenlere hemsehrilik baglarini kanitlamak isteyen belediye baskan adaylari, takimin zor durumu için nasil kaynaklar yaratabilir? izmir’in futbol takimlarinin yasadigi türden bir çöküsü, yakinda “güneyin incisi” Adana ve Mersin için de bekleyebiliriz. Çünkü benzer sosyo-kültürel dönüsümler, sehirlerin içini bosaltti; aidiyet duygusu kayboldu. Benzer örnekler, takimi 3-0 öndeyken ve sampiyonluk yolunda ilerlerken 4-3 kaybettigi maç sonrasi Antepli Fenerlilerin sehirde tur atmasi; bir iki sene sonra benzer durumdaki Gençlerbirligi’nin kendi kendini durdurmasi için verilemez mi?
Büyük takimlarin “topluma mal olmasi” nasil bir süreçte olmustur? “kendi çocuklarinin” kurdugu takimlarin birakin topluma yöreye mal olamamasi nasil bir hezimettir? Çocuklarimiza önce Demirspor sevgisi yerine üç büyükler sevgisi asilamak nasil bir teslimiyettir… Sorular uzar; biri de su: haftasonunuzu, cüzi bir ücret ödeyip yesil sahanin kokusunu duyarak izleyeceginiz, bir maçta degerlendirmeye ne dersiniz?
kaynak: www.adanademirspor.org.tr
|
|