Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2006-02-13 23:56:18
Mesaj konusu: Ülke Gerçegi…
|
|
|
Futbolumuz – Boy Aynamiz…
Hakem olmadan önceleri, çok önceleri, daha minicik bir çocukken futbolu sevmistir mutlaka, malum hemen her erkek çocugu futbolu sever. Adi “Ahmet” veya “Mehmet” olsun, soyadi “Aci” ya da “Tatli” ne fark eder ki, mutlaka çogumuzda oldugu gibi onda da çok küçükken baslamistir futbol aski…
Siyahlardan, kartlardan, düdüklerden çok önce…
Belki onu da babasi elinden tutup ilk maçina götürmüstür, muhtemel o da sormustur “Ofsayt nedir baba ? “ diye ve pek muhtemel verilen cevabi anlamakta zorlanmistir…
Sonra arkadaslari olmustur mahallede okulda, ve görmüstür ki futbola dair sohbetler de çogunlukla “üç takimin” adi telafuz edilir, zaten neredeyse hemen tüm tanidiklari da onlara sevdali degil midir…
Mahalle bakkalindan, sinif ögretmenine, futbol fanatigi kapi komsusu amcadan, babasina, abisine, en yakin kankasina kadar hemen herkes…
Zaten biz de futbolsever nüfusun yüzde doksani üç takimdan birini tutar, ve ilerleyen zamanlarda o da idrak etmistir bu gerçegi, futbol denen oyunun aslinda cogunlugun ego tatmini üzerine kuruldugunu…
Maçlara gide gele, gazetelerin spor sayfalarini okuya okuya, ve televizyon kanallarinda ki spor programlarini izleye izleye görmüstür ki, bizim cografya da çogunlugun istedigi kazandigi sürece ortalik süt limandir, ögrenmistir ki mutlulugun anahtari çogunluga uymaktir…
Zaten çocuklugundan beri sampiyonluk kupasi istanbul disina pek çikmamistir, bir kez Trabzon, ama simdi o da çok geçmiste kalmistir, daha lig sezonu baslamadan kupanin hangi sehire gidecegini çocuklar bile bilmektedir…
Sonra tabiat geregi büyür o çocuk, tabi futbol aski da birlikte, gün gelir hakem olur, yükselir, siyahlar, kartlar, düdükler. Tabi onunla beraber küçüklügünde aklina kazinmis ülke gerçegi de;
“herkes güçlüyü sever, herkes kazanani sever”
bu kurali hiç unutmamak gerekir…
Hakemdir ama o bilir ki, taraftari kalabalik olan takim istedigi puani alamaz, o gün hakem de onlarin aleyhine hatalar yaparsa maç tekrar bile oynanabilir..
Çoktan anlamistir, istanbullu’larin puan kaybetmemesi gerektigini...
O da unutmaz zaten, belki iyi niyetlidir, ama elbette bir de ülke gerçegi…
Bizim cografya da herkes güçlüyü sever…
Unutmamak gerekir…
***
simdi, biz bütün bunlari bildigimiz halde neden kizariz ki hakemlere, neden kizariz ki elle atilan golleri göremeyenlere, kendini ceza sahasinda yerlere atip penalti kazanan oyunculari süzemeyenlere, “küçüklere” gösterilen kirmizi kartlara, sözüm ona “büyüklere” ayni kirmizi kartlari gösteremeyenlere…
Her daim zengini, her daim güçlüyü, en çok sevileni, en çok taraftari olani mümkün oldugunca kollayanlara…
Neden kizariz ki ülke gerçegini çarçabuk ögrenmis ve tatbike koyulmus Brezilya’li futbolcuya…
Neden kizariz ki hep “büyüklerin” kayrilmasina…
Zayifin ezilmesi, güçlünün korunmasi, herseyin para oldugu, herkesin güce tapmasi gerektigi zaten bize küçüklügümüzden beri ögretilen degil midir…
Hep büyükten yana olmak bizim ülkenin gerçegi degil midir…
Haksiz yere kirmizi kart gören “küçük” takim kalecisinin isyani neyi degistirir ki…
Maç sonrasi söylenen yazik sözler, kurulan cümleler, özürler neyi degistirir ki…
***
Bir zaman önce, baklava çalan gariban çocuklarin hazin bir hikayesi vardi, uzun süre gazetelerde yazilmis, tartisilmisti, sonra ne oldu onlara bilen var midir…
Tabi bir de, devleti soyup sogana çeviren, sonra sanki hiçbir sey olmamiscasina elini kolunu sallayarak yurt disinda beyler pasalar gibi yasayan hep en güçlüler…
Bu ülke de son elli seneye damgasini vurmus bir devlet büyügünün “aile fotografi” yayinlanmisti gazetelerde, etrafinda pek asina simalar, sonra o fotografta boy gösterenlerin hemen hepsinin kirli çamasirlari …
Bir de su var tabi, bu ülkenin en sevilen televizyon dizisi “Kurtlar Vadisi” degil midir…
iste bu yüzden, saha içinde ki siyahli adama çok kizmamak gerekir, malum o da bu hastalikli sistemin ürünü. “Büyük ve Küçük” teranesine inandirilarak yetismis, hatayi büyügün aleyhine yaparsa alacagi tepkinin o nisbette büyük olacagini idrak etmis durumda…
Kizmamak gerekir;
“Böyle basa böyle tarak…” demek gerekir...
Hukuk sisteminde bile adaleti saglayamamis bir ülkenin futbolundan adalet beklemek saflik degildir de nedir…...
Futbolumuz, boy aynamiz...
Elli senede bir dünya kupasinda boy gösterebildik, Avrupa kupalarinda ise durumumuz ortada...
Rekabetin olmadigi yerde anca bu kadar...
Bilge bir adam söylemisti...
Zayif, daima adalet ve esitlik ister, halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile degildir.
Ziya Adnan
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
aksitozkural
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2006-02-14 14:01:31
Mesaj konusu:
|
|
|
Baska eklenecek bir sey yok.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2006-02-14 21:25:58
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Ziya, eline saglik...
Futbolun iyice keyfi kaçti. Bu, özellikle Fenerbahçe, Besiktas ve Galatasaray gibi milyonlarca taraftari oldugunu iddia eden takimlar için de geçerli. Artik onlar da tribünleri dolduramiyorlar. Futbolun en önemli özelligi olan mücadele olgusunu zayiflatirsaniz ve bitirirseniz, gelecegimiz nokta kazananin da kazanmaktan zevk almadigi bir ortam olacaktir. simdi ben örnegin bir Fenerbahçe taraftari olsaydim, Nobre'nin yaptigi bu aldatici hareket sonrasinda kalecinin oyundan atilmasiyla 10 kisi kalan ve oyun düzeni tamamen bozulan bir takim karsisinda alinmis olan 5-0'lik galibiyetten dolayi bir sevinç duyamaz ve zevk alamazdim... Nitekim, artik birçok Fenerbahçe taraftari bile Fenerbahçe lehine yapilan hakem hatalarina, Fenerbahçeli futbolcularin hakem aldatici hareketlerine hosgörüyle bakmiyor. Artik lig lideri ve sampiyonlugun en büyük adayi Fenerbahçe bile tribünlerini dolduramiyor. insanlar, ne yazik ki futboldan her geçen gün biraz daha soguyor. Eger Nobre o pozisyonda gerçekten ayagi takilip düsmüsse, kalecinin kendisine temasi da olmadigina göre, dürüst bir oyuncu olsaydi, hakeme gidip kendisinin ayaginin takilip düstügünü söyler ve Serdar Tatli'nin yanlis kararini düzelttirirdi. Böyle yapsaydi futbolseverlerin ve taraftarlarinin gözünde büyür, sayginlik kazanirdi; tipki Erciyessporlu Cenk gibi... Ama o ne yapti? Hakemin penalti ve kirmizi kart kararindan sonra arkadasiyla bu durumu kutladi. bütün Fenerbahçeli futbolcular çok sevinip penaltiyi kutladilar. Yani Nobre ve diger Fenerbahçeli futbolcular emek hirsizligi yapmis oldular. Oysa Fenerbahçe'nin böyle bir penaltiya ve gole çok mu ihtiyaci vardi? Hayir. Büyük bir ihtimalle Fenerbahçe o maçi yine kazanacakti. iste futbolcular, yöneticiler böyle yapa yapa futbolun zevkini kaçirdilar...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2006-02-15 09:21:12
Mesaj konusu:
|
|
|
dogru aslinda...hiçbirseyin düzgün olmadigi bir futbol sisteminde sadece hakemleri düzeltmeye çalisiyoruz. :!:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2006-02-15 10:21:03
Mesaj konusu:
|
|
|
Ükemizde futbola olan ilginin her geçen gün azaldiginin bir ispati da benim. Eskiden kimin maçi olursa olsun 1.lig maçi oldugu gün daha sabah uyanir uyanmaz heyecanini yasardim. Aksam tv'nin karsisina geçip sicak çay esliginde izleyecegim maçin hayalini kurardim. simdi evde Digiturk olmasina ragmen G.Birligi maçlarindan baska süper lig maçi seyredemiyorum. En önemli nedeni yukardaki degerli yorumcularin belirttigi gibi rekabetin kalmamasi. Eskiden de liglerimizde yetenekli oyuncu azdi, futbolu kalitesi kötüydü ama bugüne göre daha fazla rekabet ve mücadele vardi. Eskiden mahalle aralarinda futbol turnuvalari düzenlenirdi. O amatör oyunculari izlemeye yüzlerce insan gelirdi sirf mücadele, heyecan ve rekabet oldugu için.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-08-15 21:45:57
Mesaj konusu:
|
|
|
Tarih 8 Aralik 2007 günlerden cumartesiydi. Sabah esimle birlikte istanbul’a gitmek üzere Ankara’dan yola çiktik. Arabayi ben kullaniyordum. Saat 10 gibi bizi bir araba solladi. Sollayan otonun içinde iki genç delikanli vardi. Sari lacivert formalari ve atkilari muhtemelen Feneryum’dan alinmaydi. Açik olan ön sag pencereden bakan genç, geçerken bizim eski model tüplü arabayi küçümseyen gözlerle süzdü. Onlar uzaklasip kaybolduktan bir süre sonra yine modeli yüksek bir otomobilde bu kez dört sari lacivertli taraftar vardi. Esime dönerek,”Tabi ya bu aksam onlarin GS ile Derbileri var, Kadiköy’e maça gidiyorlar”dedim. Boluyu da geçtikten sonra Sapanca’da mola verdigimiz tesiste iyice kalabaliklasmislardi. Öbek-öbek, grup-grup’tular. Hepsinin de üzerlerinde formalari vardi. Çay içmek için yaklastigim yerde bir çalisanin,”çaylar on dakika sonra çikacak” demesiyle, bir fenerli gencin, “bize hemen getir parasi neyse veririz” dedigini duydum. Ben bu cümleyi daha önce de duymustum evet-evet bir maçta, “Fener diye bagirin parasi neyse veririz” yazan bir bez asmislardi. Bu söz üzerine digerleri gülüstüler adeta zengin bir holding sahibinin simarik çocuklari gibiydiler. bu gruba,”nerelisiniz siz arkadaslar” diye sordum.”Boluluyuz” yanitini alinca birazda kalabaliktan cesaret alarak,”bakin gençler çikarin su istanbul formasini da memleketinizin takimi olan Boluspor’u tutun “diye baslayan kisa bir antistanbul konusmasi yaptim.
Rakipleriyle yarismak yerine düsmanla savasmaya giden askerlere benzeyen bu çocuklari kim böylesine simartip bu hale getirmisti. “Fenerlinin Fenerli den baska dostu yoktur. Parada bizde çoktur” der gibi bakan bu gençler 25–30 yil öncesinin FB sini görseler bu durumda olurlar miydi acaba? Kökü Ali sen’in baskanlik dönemine kadar uzanan yakin geçmiste, hemen her kurumla, kurumlarin basindaki insanlarla, Futbol kulüpleri ve kulüp baskanlariyla hem kurumsal hem de kisisel çatismalara girismislerdi. Bu durum Aziz Yildirim’in baskan seçilmesiyle aynen ve dozu daha da artarak devam etmisti. Federasyon’u, Kulüpler Birligi’ni, MHK’yi ve daha birçok kurumu Fenerbahçe düsmani olarak görüyordu. Rakip kulüp baskanlarini, spor adamlarini asagiladilar. Onlarin sorunlariyla alay ettiler. Davranis bozukluklari sergileyip muhataplariyla düzeysiz atismalara giristiler. Aziz Yildirim, Medya’ yi küçümsedi. Kulüp televizyonu, kulüp dergisi ve kulüp web sitesiyle iletisimi yeterli görüp elindeki bu araçlarla medya ile rekabete giristi. Yöneticisine, Teknik direktörüne futbolcusuna konusma yasagi getirdi. Ama o katiligin içine insan sicakligini koyamadi. Fenerium satislari, kombine bilet kampanyalariyla taraftari müsteri’ye dönüstürdü. O çok özendigi Avrupa kulüpleri’nin liglerinde borcu olan takimlar bir alt kümeye gönderilirken, Aziz bey, sik sik Ankara’ya gidip kulübü’nün borçlarini ya sildirdi ya da uzak bir tarihe erteletti. Hiç sikilmadan da, “yeterli paramiz var Ronaldo’yu bile alabiliriz” türü laflar sarfetti. Yüz yillik çinara tek basina sahip olmak istedi. Ormani ve öteki çinarlari yok saydi. Fenerbahçe’yi büyüttükçe Avrupa’da sevilecegini sandi. Dünya kulübü oluyoruz dedi. Ama yanildi. Avrupa’nin en sevilen ve en çok taninan 20 kulübü içerisinde can düsmani olarak gördügü Galatasaray’in adi vardi. Bu yil Avrupa da çok basarili olmalarina ragmen kendi isimleri bu ilk yirminin yakinina bile ugrayamadi. Aziz Yildirim’in bütün bu insanüstü gayretlerine ragmen neden Ümit özat Alman ligine, Tuncay ve Anelka ingiltere ligine gitmisti de bütün israrlara karsi Fenerde kalmamislardi. Neden Marco ve digerleri de Avrupa liglerine gitmek için gün sayiyorlardi.
Sebep gayet açikti. Bencilce ve öfkeyle kendi kulübünü zenginlestirip diger garibanlarla arayi açmakla sorunlar çözülmüyordu. Çünkü limana dalga geldiginde sadece bir gemi degil bütün gemiler beraber yükseliyordu. Sular çekilince de hepsi beraber iniyordu. Kulüp olarak gelismek, zenginlemek ve sismek bir noktadan sonra ise yaramiyordu. Önemli olan kulüplerinde içinde bulundugu süper lig’in kalitesinin ne düzeyde olduguydu. Stadyumuyla, ulasimiyla, birbirine yakin kuvvetteki takimlariyla, gerçekten özerk federasyonuyla, taraf ve takim tutmayan hakemleriyle, seyircisiyle her seyiyle iyi bir ligde oynamak istiyorlardi. Fenerbahçe 9 verirken neden 8 veren ingiliz ligine gidiliyordu. Futbolun, kitleleri kaynastiran degil ayristiran bir unsur haline geldigi ülkemizden uzaklasip “spor dostluk ve kardesliktir”palavrasi’nin daha az atildigi kaliteli liglere gidiyorlardi. Çünkü artik onlar Türkiye de zengin bir kulüpte oynamak yerine ingiltere gibi kaliteli ve adil bir ligin oldugu ülkeleri tercih ediyorlardi. Artik tüketiciler ürünü saticidan daha iyi taniyorlardi.
Fenerbahçe dergisinin Agustos 08 sayisinda, “Dünyada söz sahibi olmak” baslikli yazi,Aziz Yildirim’in mesajlarina ayrilmis. FB’ nin hedefleri yeni basliyormus. Aragones ve Güiza’ nin transferi ile zaten Türkiye’de transfer gündemini belirleyen FB artik Avrupa transfer piyasasinda da söz sahibi bir kulüp oldugunu ispatlamis. Tesis atilimlarinin, yeni arayislarla ve yeni projelerle birlikte sürecegini söylemis. Ve “FB, HER BAKIMDAN VE HER ANLAMDA DAHA ZENGiN BiR KULÜP HALiNE GELECEKTiR.”diyerek FB’ nin büyük hedefleri dogrultusunda yeni bir dönemin basladigini belirtmis.
Ancak sira yavas yavas FB’nin maraton seyircisi olan genç FB’ye gelmis. Zenginlesen kulüp ve onun hirsli yönetimi bazi taraftarlara “Maraton tribününden uzaklastirma”operasyonu’nu baslatmis. Genç FB’liler bir bildiri ile yönetimlerini kinamislar. Diger bir taraftar gurubu olan “Grup CK”danda destek gelmis. Bir kaç yil öncesine kadar “parasi neyse veririz”diyen bu gençler siranin kendilerine geldigini anlamislar ve bildirilerinde söyle demisler, “Türkiye`de kökünü halktan almis bir kulübün, halk ile bagini kopararak salt elit ve seçilmis kisilerin kulübü yapilmasi üzüntüyle izlenmektedir. Bir baska ifadeyle Fenerbahçelilik gibi bir kavramin, tutku ve sevdanin yerine moda akimi yapilmasi sindirilememektedir.
Tribünlerimizin en eski ve köklü olusumlarindan GFB` nin, çesitli hamlelerle tribünlerden yok edilmek istenmesine sahit olunmaktadir.1980 yillari ile birlikte vücut bulan, ayni zamanda "efsane maraton" olarak tabir edilen tribünü yillarca ayakta tutmus, Kadiköy ya da deplasman siniri gözetmeksizin Fenerbahçe aski için kulübüne destek olmus, en zor günlerde yönetimin yaninda olmus GFB grubunun yok edilme isteginin ne için amaçlandigi merak edilmektedir.
Kulübümüzde ve Türk Sporunda önemli devrimlere imza atmis Sn. Baskanin, konumunun geregi olarak uzlasmaci bir tutumun aksine, her defasinda ‘’tribüncü’’ kesimi dislayici bir tavir sergilemesi tarafimizca anlasilmamaktadir. Fenerbahçe’ yi Avrupa standartlarinin üstüne çikarmak amaç edinilirken, bu yükselisin salt para ile olmayacagi ve beraberinde maneviyat teskil eden degerlerinde bulundurulmasi gerektigi kat-i dogrularin ürünüdür.
sirket yönetmekle kulüp yönetmeyi bir tutan anlayislarin, bizi biz yapan degerlerden anlamayacagi düz mantigin sonucuyken, omuz omuza oldugunu her firsatta dillendiren kesimin yasanan çesitli ve sürekli sorunlar karsisinda duyarsiz ve pasif kalmasi tarafimizdan kabul görmemektedir.
Kisisel veya kurumsal hedeflerini Fenerbahçe ve Fenerbahçe tribünlerinin önüne geçirenlerin varligi, bizleri bu tribünde birligin olmayacagi mantigina yöneltmistir
’’Bana dokunmayan yilan bin yasasin’’ mantigi ile, bugün ve dün olan kalitsal sorunlara kayitsiz kalanlar sunu iyi bilmelidir ki; bu rüzgar hep ayni yöne esmeyecektir. Degerlerimizi kaybetmemize neden olan çesitli tribün sorunlarina duyarsiz kalanlar, er geç bu rüzgardan nasibini alacaktir.
Saygilarimizla...
Grup CK
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
haydar_gerlevik
Site Admin
Kayıt: Apr 03, 2003
|
Tarih: 2008-08-18 09:18:12
Mesaj konusu:
|
|
|
[quote:10241f13d2]"Kahrolsun endüstriyel futbol!"
Süper Kupa finalinde G.Sarayli taraftarlar ilginç pankartlar açti...
Hem endüstriyel futbolun göbeginde olmak hem de böylesi bir pankart..
Traji-komik
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
seyhun_akar
Site Admin
Kayıt: Mar 16, 2003
|
Tarih: 2008-08-18 10:01:24
Mesaj konusu:
|
|
|
ne yapsak bu olumsuz futbol gelismeleri üzerine; acep komple futbol tutkumuzu ve taraftarligimizi birakip kürek yarislarina mi yönelsek, belki orda adaletsizlik yoktur, belki de adaletsizlik olana kadar en azindan üç-bes sene gecer, biz de o zamana kadar gönlümüzün genisligince adaletli bi sekilde taraftarlik yapariz.. gideriz gölbasina bir de oraya 5000 kisilik bir tribun.. walla olmaz olmaz, olur mu olur yani..
:)
----
bu arada bu grup ck da kimdi yaw..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-08-18 13:29:21
Mesaj konusu:
|
|
|
Cefakar Kanaryalar
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-08-26 10:41:28
Mesaj konusu:
|
|
|
Tarihi skandal
Haluk Ulusoy yönetiminin benzeri görülmemis skandali.
20 Ekim 2007'de oynanan ve Besiktas'in deplasmanda 3-2 galip geldigi maçta; Kadrosunda 3 PAF oyuncusuna yer vermedigi ve kural ihlali yapildigi bilgisayar tarafindan bildirilmesine halde Siyah-Beyazlilar hükmen yenik sayilmadi. Kurallar uygulansaydi Sivasspor Süper Lig'i 3. bitirecek ve Besiktas'in yerine UEFA Kupasi'na katilacakti.
Sivasspor'un resmi basvurusunun ardindan ortaya çikan bu rezalet Mahmut Özgener'e bildirildi. Yazida Besiktas’in sözkonusu maçta 18 kisilik kadrosuna 3 PAF oyuncusu dahi etmedigi belirtiliyor ve “Besiktas’in o maçla ilgili esame listesi federasyona ulastigi anda, bilgisayar sistemimiz otomatik olarak siyah-beyazli ekibin listesinin kurallara uygun olmadigini bildirmistir” deniliyor.
iste simdi dikkat! Skandalin en ilginç yani ise su:
Besiktas’in hükmen yenilgisine gerekçe olacak bilgisayar uyarisinin kayitlarda bulunmasina karsin isleme konulmamis olmasi.
Genel Sekreterlik makamina hiç gitmeyen bu uyarinin ayrica Ulusoy ve yönetiminin önüne de gidip gitmedigi bilinmiyor. Sümenalti edilen bu kayitlar daha sonra göreve gelen Hasan Dogan Federasyonu’ndan da saklanmis.
TFF dün konuyla ilgili olarak söyle bir açiklama yapti:
"Sivasspor Kulübü; 20.10.2007 tarihinde Trabzonspor ile Besiktas arasinda oynanan müsabakada, Besiktas'in müsabaka isim listesinde bulundurmasi zorunlu olan futbolculari bulundurmadigi, bu nedenle hükmen maglup sayilmasi gerektigi, bunlarin yapilmamis olmasi nedeniyle kendilerinin 2007-2008 sezonunda Turkcell Süper Lig 3'üncüsü olamadiklarini iddia ederek, ugradiklari zararin giderilmesi amaciyla Türkiye Futbol Federasyonu'na bir basvuru yapmistir.
Futbol Müsabaka Talimati'nin 27. maddesinin 4. fikrasi geregince, bu tür itirazlarin müsabakayi takip eden bes gün içerisinde yapilmasi gerekirken, süre içerisinde yapilmadigi anlasilan bu basvuru usulden rededilmistir.
Bu basvuru üzerine yapilan inceleme sonucunda, söz konusu Besiktas'in Turkcell Süper Lig Müsabakalari Statüsü'nün 9. maddesine aykiri olarak, müsabakanin oynanacagi tarihte, kulübe tescil edildigi tarih üzerinden en az iki yil süre geçmis ve 01.01.1985 veya daha sonra dogmus bir TC vatandasi profesyonel futbolcuyu müsabaka isim listesinde bulundurmadigi tespit edilmistir.
Ancak, Sivasspor'un itirazini süresinde yapmamis olmasi ve dolayisiyla bu aykiriligin tespit edilememis olmasi nedeniyle Futbol Müsabaka Talimati'nin 27. maddesinin 5. fikrasi geregince Besiktas'in hükmen maglup sayilmasi hukuken mümkün degildir.
Bununla birlikte konu ile ilgili incelemeler Federasyonumuzca gerçeklestirilecek ve kamuoyu ile paylasilacaktir."
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
seyhun_akar
Site Admin
Kayıt: Mar 16, 2003
|
Tarih: 2008-08-26 10:52:24
Mesaj konusu:
|
|
|
su rezillige bakar misiniz allah için..
hem suçlular hem güçlüler.. hala bu takimlari tutanlara akil sir erdiremiyorum..
hirsiz takimin saftirik popülist zafer avcisi güruhlari..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-08-27 14:42:08
Mesaj konusu:
|
|
|
Vay anam vay!Aferin Haluk'un fedaileri ve sonra da bunu saklayan Hasan Dogan'in elemanlari!Ulen sevgili kardeslerim hem hukuk çigniyor hem de hukuk çignemeyi kilifina uyduruyorsunuz ya aferin!
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Arda_Kucukahmetler
Site Admin
Kayıt: Aug 09, 2003
|
Tarih: 2008-08-27 20:46:41
Mesaj konusu:
|
|
|
Türkiye rezil rüsva oldu
Rezil olduk cümle aleme. Turistlerin kaziklandigi görüntüler gizli kameraya çekildi. O program Almanya'da yayinlandi.
Türkiye'de turistlerin kaziklandigi görüntülendi. Türkiye'nin rezil oldugu anlar Alman televizyonu RTL'de yayinlandi. Ekstra Magazin (Extra-Das RTL-Magazin) adli program, biri Türk digeri Alman kadini Türkiye'ye yolladi.
Baslarindan geçen olaylar gizli kameraya çekildi. Hürriyet'te Cengiz Semercioglu, bu programi izleyenlerden. 5 ayri mekandan sadece brisi Alman turiste dürüst davraniyor..
(...)
1- Hamburgercide
Herkesin görebildigi yerde asili olan fiyatlari Türk kadina lira, Alman kadina euro olarak söylediler.
Yani Türk kadin hamburgeri 6 liraya, Alman kadin 6 euroya aldi.
Üstelik çok ünlü bir fast food zinciriydi bunu yapan, markayi buzlayarak vermelerine ragmen ne oldugu anlasiliyordu.
Kameralar geldiginde bütün satis görevlileri bir yerlere kaçisti, sonra bir görevli çikti piskince "Alman kadina sattigimiz fiyatlar pahali degil" dedi.
2- Takside
Türk kadinla Alman kadin ayni yerden taksiye bindiler ayni mesafeyi gidip ayni yerde indiler.
Türk kadin 20 euro ödedi, Alman kadin 30 euro...
Kameralar Alman’i tasiyan taksiciyi bulup sordu.
"Anlasamadik, çok dolastik yol uzadi" falan dedi.
Sonradan anlasildi, gece tarifesi açmis.
3- Magazada
Alman kadin bir magazaya girip çanta satin aldi, 70 euro ödedi.
Bunlarin hepsi gizli kamerayla çekiliyor.
Bir süre sonra Türk kadin ayni magazaya girip ayni çantayi aldi, 30 euroya...
Sonra kameralar geldi, neden böyle yaptigini sordular bizim uyaniga...
Neyse ki bu satici insafli çikti, özür dileyip 40 eurosunu iade etti Alman’in.
4- Kuyumcuda
Alman kadin kuyumcuya girip 170 euroya bir kolye aldi.
Ardindan dükkana giden Türk kadin ayni kolyeye 130 euroya ödedi.
Kameralar gelip "Bu fark turist olmasindan mi kaynaklaniyor" diye sorunca dükkan sahibi sinirlendi.
Basladi bagirmaya; "Serbest piyasa bu, istedigimi istedigim fiyata satarim size ne oluyor, kimse karisamaz bana" diye...
Almanlar neye ugradiklarini sasirip çiktilar dükkandan.
5- Restoranda
Alman kadin bir restorana girip, mezeler, yemekler siparis etti.
Ardindan Türk kadin girdi, ayni yemekleri yiyip ayni seyleri içti...
Siki durun!
ikisi de kurusu kurusuna ayni parayi ödedi.
Kameralar mikrofon uzatinca da restoran sahibi; "Bizim için din, dil, irk fark etmez. Her müsterimiz önemlidir, her müsteriye ayni hizmeti ayni fiyata sunariz" dedi.
Derin bir ohh çektik, nihayet dürüst bir satici çikti diye...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-09-03 15:37:49
Mesaj konusu:
|
|
|
su iftar çadirlari konusunda uygun bir topik bulamadigimdan buraya sikistirayim dedim.
Doksanli yillarin ortalarindan itibaren moda olan ve belediyeler tarafindan kurulan iftar çadirlarinin finansmaninin belediye bütçesinden karsilanmasi megerse yasakmis, yasal olarak mümkün degilmis.
iftar çadirlari sehirlerin merkezi yerlerine kuruldugundan ve fakirlerin ise sehirlerin disinda yasamasindan dolayi bu çadirlarda yemek yiyenlerin hemen hemen tamamini iftar parasini ödemeye gücü yeten kisiler olusturuyormus. Diger taraftan bu çadirlar, kurulduklari mekânlarin çevresindeki lokantaci ve lokanta çalisanlarini ramazan ayi boyunca issiz birakiyormus.
Yillardir her ramazanda sehrin merkezine kurulan bu gösterisli iftar çadirlari, belediye baskanlarinin reklâmina hizmet eden bir uygulamadan öte geçemiyor. Üstelikte bu çadirlardaki yemeklerin finansmanini belediyelere is yapan sirketler karsiliyormus.
Belediyeler artik bu iftar çadiri gösterisine bir son verseler çok iyi olacak. Bunun yerine ramazan ayinda ekmekle ayni malzemeden yapilan ve sadece sekli degisik olan ve ekmege göre yüzde 40 daha pahali olan ramazan pidesindeki su haksiz kazanci önleseler çok çok daha iyi olacak.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Baris_Ugurlu
Site Admin
Kayıt: Oct 27, 2007
|
Tarih: 2008-09-08 03:48:14
Mesaj konusu:
|
|
|
Ramazan davulculugu hakkinda bir iki sey yazmak istiyorum. Adettendir diye halen sürüp giden bu gelenegin ne kadar ise yaradigi bence tam bir soru isareti. su an sahura 1,5 saat var ve davulcular yarim saatten beri davul çaliyorlar. Birincisi, kim neden sahura 2 saat evvelden kalksin; ikincisi de hakikaten ise yarayarak insanlari uyandirabiliyorlar mi davulcular? Yaklasik 10 yillik sahura kalkma geçmisimde davulun sesini duyup da uyandigimi hatirlamiyorum. Bu yetmezmis gibi eger davulcular sahneye çikana (!) kadar uyuyamazsam hiç uyuyamiyorum en kötüsü. Eger saat 2 buçuga, üçe kadar uyumazsam benim uykum sahura kadar "yalan oluyor"... Uyuyani uyandirmayan ama uyumayani da uyutmayan davulcu camiasini hiddetle kiniyor, bu "gelenegin" bir an önce son bulmasini diliyorum. Gerçi son bulursa degerli davulcularimiz nasil "bagis toplayacak"? Gecenin bu saati baska hiçbir konuda böyle hararetli yazi yazamazdim... :twisted:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-09-08 04:06:13
Mesaj konusu:
|
|
|
Bak davulculuk da iyi sektör.Girmek lazim bu sektöre.Gelecek yil Ramazan davulculugu ihalesine katilalim. 8) Ama mahalleyi iyi seçmek gerekli.söyle iyi nufüslu.En iyisi Demetevler'e gidelim,bak oradan 40 kattan para kazaniriz.
3 gecedir dikkat ediyorum da bizim davulcu hep ayni saatte geçiyor.Güzergah çizmis galiba kendine göre.
Bir de bizim bu bölgede davulcu enflasyonu var.Bizim ev 6. caddede.6. caddenin sag tarafi Hilal Mahallesi ve biz semt olarak Çankaya'da yer aliyoruz.6. caddenin diger tarafi Yukari Dikmen Mahallesi ve Yukari Dikmen Mahallesi semt olarak Dikmen'de yer aliyor.6. cadde hem iki mahalle hem de iki semt arasi sinir.Neyse ben genelde bizim mahallenin davulcusunun sesini duyuyorum.Ara sira da karsi mahalle hesabina 6. caddenin Dikmen tarafinda karsi mahallenin davulcusu da dolasiyor ve ondan da siftahlaniyoruz.
Bir ara bir laf çikmisti.Yukari Dikmen Mahallesi'ne iki davulcu bakiyor diye.Çünkü bu mahalle 2004 yilinda parçalanana kadar devasa boyutta olan Sancak Mahallesi gibi büyüktü.Yani etrafini dolasinca yaklasik 7-8 kilometre ediyordu.Oysa bizim mahallenin etrafi en fazla 3-4 kilometre.
Ramazan davulculari bilirsiniz bahsis istemeye birden çok kez gelir.Kaçan kaçar,evde yokuz deriz genelde de.Bahsisten kaçmak için uydurlan genel yalan da ''Ev sahibi teravih namazina gitti''dir.
Ramazan davulcularina bir önerim var.Kaygisizlar'i bilirsiniz.Orada da Kültigin,Kürsat ve Alper mahallenin davulculuk isini zorla almislardi.Adamlar o devirde müthis (!) bir ilke imza atmis ve davul çalmak yerine kaydettikleri davul sesini tasinabilir bir müzik setine vererek davul çalmaktan kurtulmuslardi.Gani Müjde'nin dizinin ilk bölümülerinde sikistirdigi bu komiklik aslinda bir cinlige de isik tutabilir.Ne güzel olur davulcular açisindan degil mi?Teybe davul sesini kaydet ve davul çalmaktan kolun yorulmasin,biraz teyp tasi. :roll:
___________________________________________________________________
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Arda_Kucukahmetler
Site Admin
Kayıt: Aug 09, 2003
|
Tarih: 2008-09-12 23:22:39
Mesaj konusu:
|
|
|
Bir nesil bu iskencelerle büyüdü!
iste 12 Eylül 1980 darbesinin unutulmayan hala tüyleri diken diken eden iskenceleri.
12 Eylül 2008 / 12:58
Gazeteci Oguz Güven'in 78 kusagini anlattigi "Zordur Zorda Gülmek" adli kitabinda insanin kanini donduran iskence yöntemleri anlatiliyor.
12 Eylül 1980 darbesinin öncesi ve sonrasinda "78 kusagi" diye adlandirilan gençlerin yasadigi trajikomik gerçek öykülerin yer aldigi kitap yeni öykülerle genisliyor.
3. Baskisini yine 12 Eylül'ün yildönümünde yapan kitapta, bu kez Diyarbakir Cezaevi'nde uygulanan iskence yöntemleri de tüm ayrintilariyla anlatiliyor. iste, Diyarbakir Cezaevi Gerçegiyle Yüzlesme Arastirma ve Adalet Komisyonu raporundan akillara durgunluk veren iskence yöntemleri:
FALAKA: Yaygin ve sürekli uygulandi. Ayak tabani, ellerin içi gibi vücudun kasli bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapi, pik demir vb. vurularak gerçeklestirilirdi. Bu yöntem, ayak tabanlarini ve el ayalarini patlatir, kaba yerleri ezer, morartir, tirnaklari sökerdi. El ayak gibi herhangi bir yeri kirar, sakat birakirdi.
KÖPEK SALDIRTMA: Tutuklu çirilçiplak soyulur, kurt köpegi üzerine saldirtilirdi. Köpegin ilk kaptigi yer bacak arasi olurdu.
ZlNCiR: 20-25 metre uzunlugundaki zincirin uçlari iki tutuklunun boynuna baglanir, tutuklular sirt sirta verdirilerek ters yönde hizla itilir. Tutuklu tek ayagindan zincire baglanir, bu zincir yüksek bir yere asilir, tutuklu bayilincaya kadar askida kalirdi.
GERME: Tutuklunun bir bacagi merdiven kenarligina baglanir, diger bacagi da açik birakilan kogusun gözetleme deligine baglanip kapi kapatilir, tutuklunun bacaklari kogus kapisinin eni kadar gerilir ve öyle kalirdi. Kosusturulur, zincir tam gerilince, her iki tutuklu da sirtüstü yere düserdi.
AYAKTAN ASMA/TEPE: 50-60 kisi havalandirmaya alinirdi. Gardiyan "tepe ol" komutu verince tüm tutuklular üst üste bindikten sonra, bir tutuklu da üst üste yatan tutuklularin üstüne çikar, istiklal Marsi'nin on kitasi okutulurdu.
KULE: Havalandirmaya çikan tutuklular alti kisilik daire olustururlardi. Bunlarin üzerine 3-4 kat olacak biçiminde tutuklular çikarildiktan sonra, gardiyanin "yikil" komutuyla kule olusturan tutuklular kendini yere birakir ve böylece tutuklularin degisik yerlerinde kirilma, incinme ve çikik olurdu.
RANZA ALTI: Gardiyanlar ellerinde kalaslarla kogusa girip, "ranza alti ol" komutunu verince, kogusta bulunan tutuklularin hepsi ranzalarin altina girerdi. Herhangi bir yerlerinin açikta kalmamasi gerekiyordu. Ranzalarin altina tüm tutuklular sigmadigi için kiminin eli, kiminin kolu disarida kaldigindan, gardiyanlar ellerindeki kalaslarla tutuklularin disarida kalan kisimlarina vurmaya baslardi.
KANTAR: Tutuklular havalandirmada çirilçiplak soyundurulup tek sira halinde dizilirler, siranin ön tarafinda duran tutuklu sirt üstü yatirilirdi. ikinci tutuklu, yatan tutuklunun testis ve erkeklik organlarindan tutarak yukari kaldirir, tutuklunun kaç kilo geldigini söylemesi istenirdi. Tüm tutuklular birbirini tartana kadar bu islem devam ederdi.
KERVAN: Havalandirmada, tutuklular tek sira dizilir, her tutuklu önündeki tutuklunun sirtina bindirilir, bacaklari, altindaki tutuklunun boynundan asagiya sarkitilir ve kulaklarindan tutmasi istenirdi. Gardiyanin komutuyla tutuklular yürümeye baslar ve bu islem tutuklular ayakta duramayacak duruma gelene kadar sürerdi.
SEHPA: Tutuklu gece kogustan alinip, kogus koridorunda gardiyan ve subaylardan mizansen olarak olusturulan bir mahkemede sorgulanirdi. Mahkeme, tutukluyu idam cezasina çarptirir, ikinci katin merdiven kenarligina bir ip geçirilip, ipin ucuna tutuklunun boyun kemigini kirmayacak düzeyde kalin bezden bir ilmik takilir, tutuklunun boynu bu ilmige geçirilir ve temsili infaz gerçeklestirilirdi. Tutuklu tam bogulacagi sirada ip açilirdi.
COP SOKMA: Gardiyanlar copu zeytinyagina batirir ve yagli copu tutuklunun makatina zorla sokardi. Sonra bu copu kendisine ya da bir baska tutukluya yalatirlardi.
ÇEK-ÇEK: Tutuklu çirilçiplak soyundurulur ve erkeklik organina bir ip takilirdi. Gardiyan ipin diger ucunu alip hizla kosar, tutuklu da zorunlu olarak gardiyanin pesinden kosar.
LAgIM SUYUNA SOKMA: Tecrit bölümünün alt katindaki bazi tuvaletlerin delikleri tikanir. Hücrelerin pisligi ve lagim sulari burada biriktirilir, diz boyu kadar olusturulan pisligin içine tutuklu atilir ve pislik yedirilirdi.
KiTAP OKUMA: Kogusta bir tutuklunun eline kitap verilir, tutukluya avazi çiktigi kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulurken, diger tutuklular bu sözcükleri tekrarlarlardi. Sabahtan aksama kadar yapilan bu islem sirasinda, tutuklular ayakta durmak zorundaydi.
MARs SÖYLETME: Cezaevinde bulunan herkes elli'yi askin marsi ezberlemek zorundaydi. Bu marslar tutuklularin ses telleri tahris oluncaya kadar söyletilirdi.
ÖL DEDigiMDE: Tutuklu havalandirmanin orta yerine çikarilir, hazir ol durumuna geçirilirdi. Gardiyanin "öl" komutuyla tutuklu kaskati, eklemlerini kirmadan yere düsürülürdü. Bu islem gardiyanin keyfine göre tekrarlanirdi.
SiGARA iÇiRME: Bunun çok çesitli yöntemleri vardi. En çok uygulananlari sunlardi: Kogusta kalan tutuklularin eline bes adet sigara verilir, sigaralarin tümü yakilarak devamli agzinda tutulurdu. Gardiyanin "çek-birak" komutuyla sigaralar bitinceye kadar içirilir, sigaralar-filtreleri dahil- tutuklulara yedirilirdi. Bu sirada kogus pencereleri kapatilir, havasizlik ve dumanla bogulma ortami yaratilirdi.
BANYO: Tutuklular çirilçiplak soyundurulur ve tek sira halinde banyoya götürülürdü. Banyoda sabun kullanilmazdi. Hortumla tazyikli su tutuklularin üzerine fiskirtilirdi. Daha sonra tutuklular koridora çikarilir, "Yat-sürün" komutuyla tutuklular yerlerde süründürülerek koguslarina götürülürdü.
SAYIM DÜZENi: Tutuklular günde en az bes kez sayilirdi. Her sayimdan önce, tutuklular sayim düzenine geçer, sayim talimi yaptirilir, yüksek sesle tekmil verilir, rahat-hazir ol ile, çöker kalkarlardi.
GECE NÖBETi: Geceleri her kogusta mevcuda göre 2-7 kisiye kadar tutukluya sirayla nöbet tutturulurdu. Nöbet sirasinda devriye gezen gardiyanlar, kogusun mazgal deligini açar, nöbetçi tutuklunun mazgaldan disari elini uzatmasini ister, tutuklunun ellerine cop veya kalasla istedigi kadar vururdu.
LOKOMOTiF: Tutuklular havalandirmaya çikarilir, iki kisi çirilçiplak soyundurulur, bunlardan birisi domalip iki eliyle diz kapaklarini tutar, digeri de arkadan bunu kucaklardi. Gardiyanin "uygun adim mars" demesiyle her iki tutuklu havalandirmada dolasirlar, diger tutuklular zorunlu olarak bunlari izlerdi.
PiSLiK YEDiRME: Her havalandirmanin ortasinda bir lagim çukuru vardi. Lagim sulari ve insan pislikleri burada toplanirdi. Tutuklulara bu çukurdan avuç avuç pislik alip yemeleri istenirdi.
isEME: Havalandirmada bir tutuklunun yere yatmasi istenir, diger tutuklulara, yerde yatan tutuklunun yüzüne isemesi istenirdi..
TECAVÜZ: Cezaevinde görev yapan gardiyanlar, genç tutuklulara merdiven altlarinda zorla tecavüz ederlerdi. Ayrica iki tutuklu çirilçiplak soyundurularak birbirlerine tecavüz etmeleri istenirdi.
HASTANE: Hastanede de cezaevindeki kurallar geçerliydi. Hasta, tuvalete götürülmez, yatakta da hazir ol vaziyetinde yatardi.
VEREM: Veremlilerle, saglam tutuklular birbirinden tecrit edilmez, ayni kapta yemek zorunda birakilirdi. Ayni battaniyenin altinda yatirilirlardi. Veremlilerin balgamlari tahlil yapilacak bahanesiyle toplanir, karavanadaki yemeklere karistirilir ve bu yemekler tüm tutuklulara yedirilirdi.
AYAKTA BEKLETME: Bu yöntem cezaevinde her gün geçerliydi. Sabah saat 05'den aksam 17-19'a kadar tutuklularin oturmasi yasakti.
KONUsMA YASAgI: Kogus içindeki iki kisinin birbiriyle konusmasi, tutuklunun gülmesi ve düsünür gibi görünmesi yasakti. Böyle bir suçu isleyen tutuklulara yukaridaki iskence yöntemleri uygulanirdi.
GECE BASKINI: Nöbetçi subay ve gardiyanlar, gece geç saatte tutuklularin kogusuna girerek, uyku sirasinda tutuklulara cop veya kalaslarla dayak atarlardi.
AVUKAT-ZiYARET DAYAgI: Avukat görüsmesine ve diger görüsmelere gidip gelirken tutuklulara dayak atilirdi. Görüslerde hiçbir sey konusulmamasi tembih edilirdi. Tutuklular avukatlariyla savunma konusunda görüs alisverisinde bulunamazlardi.
MAHKEME DAYAgI: Tutuklular mahkemeye götürülürken cenaze arabasina bindirilirlerdi. Elleri arkadan kelepçeli olurdu. Cenaze arabasina binerken ve çikarken gardiyanlar tarafindan dövülürlerdi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-09-16 02:04:33
Mesaj konusu:
|
|
|
SUÇ VE CEZA
Geçen haftanin en önemli olayi nedir? Diye sorulsa haftanin en önemli iki, hatta üç olayi vardir derim. Geçen haftanin en önemli olayi ne Hacettepe’nin Fener’i suni çimde yenmesi ne Gençlerbirligi’nin ilk galibiyetini almasi nede Terim tamburaci telefon konusmasidir.
Haftanin en önemli birinci olayi Ali Sami yen de gol yememekte direnen bir kaleciye binlerce GS taraftarinin ana-avrat küfür etmesi ise ikinci önemli olayi da Kadiköy disindaki Volkan Demirel’in hakeme gökyüzünü göstermesidir.
Peki, üçüncü olay nedir diye sorulacak olursa o da ilk iki olayla baglantisi oldugunu düsündügüm, Fatih Terim’in Belçika maçindaki hal ve hareketleridir.
Ömer Çatkiç’in bir kaleci olarak görevi, sorumlu oldugu kaleye ellerini ayaklarini ve vucudunun diger organlarini kullanarak futbol topunun girmesini önlemek ise ne suç islemistir?
Suçu, kalecilik görevini yerine getirirken gereginden fazla gol kurtararak korudugu kaleye topun girmesini önlemek ve Galatasaray’i çok önemli üç puandan mahrum birakmak olmustur.
Oysaki GS ve FB seyircisi durduk yere hiçbir kaleciye küfür ve hakaret etmez.
Bir kalecinin iyi kurtarislar yaparak Kadiköy’den veya Sami Yen’den takimina puan ya da puanlar kazandirmasi adeta vatan hainligi ile bir tutulur hale getirilmistir. Seyirciler küfür etmislerdir. Evet, ama onlar sadece perdenin önündekilerdir. Asil suçlular yani “futbolun derin adamlari”ise geridedirler. Fener kalecisi Volkan’in asabiyeti sadece asabi ve sinirli ruh haliyle açiklanabilirmi? Son yillarda en gergin maçlarin Milli Maçlar disinda FB ve GS’nin maçlari olmasi acaba bir tesadüfmü? Yine ayni sekilde çok iddiali Milli maçlarin Saracoglu ve Ail Sami Yen’e alinmasi bir tesadüfmü? Yine birçok ülke Milli takimlarina yurtdisindan hoca getirirken bizim illede Terim gibi TC vatandasi hocalarda israrimiz bir tesadüf olabilirmi? Kazanmak! Sadece kazanmak üzerine kurgulanmis üç takim var bu ülkede. Onlarda, Milli Takim, Galatasaray ve Fenerbahçedir. Gönüllerde ayri bir yeri olan sifo Mehmet’e bile kazanmis rakibe çelme taktiran bir milli takim zihniyeti ile yogrulan futbolumuz ya da futbolunuz daha birçok kalecilere Ömer lere koro halinde küfür ettirecektir. Yarin Kayseri’nin öbür gün Gaziantep’in, Kocaeli’nin kalecileri bu iki statda küfürler yiyeceklerdir.Nedeni sudur, bu ülke futbolu iki takimin rekabetinden ve çekismesinden ibarettir.Tipki PKK terörü bir ekonomi yaratmis ve binlerce insan “kan dökülmesi”nedeniyle para kazaniyorsa ayni sekilde bu iki takimin çekismeside günümüzde büyük bir ekonomi ve menfaat guruplari yaratmistir.Derin güçler açiktan açiga sunu söylüyorlar, “insan gibi çik sahaya pasa pasa gollerini ye efendice kaybol artislik yapma”
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-09-20 12:50:53
Mesaj konusu:
|
|
|
ÖFKE KAMERAYA YAPIsMIs, KALEDEKi HAÇ DA NE OLA?
Kayseri’de bir belgesel çekimi...
Ekip günler öncesinden hazirligini tamamlamis, Anadolu Uygarligi adli belgeselin çekimi için Kayseri’nin yolunu tutmus.
Amaç basit,
Anadolu’da yasayan uygarliklari gerçege yakin sahneler ve oyuncularla canlandirmak.
Peki gerçeklestirmek basit olmus mu?
iste orada derin bir nefes aliyor
ve
bu ülkede nelerin basit gibi görünüp de,
kâbusa dönüsebilecegini hatirliyoruz.
•••
Ekip, seksen bes ilde gerçeklestirmeyi düsündükleri belgeselin çekimlerine Kayseri’den basliyor.
Kayseri Kalesi önünde kameralar yerini almis, çekime hazir.
Buraya kadar her sey güzel,
her sey tadinda...
Taa ki, kalenin surlarina, o dönemi canlandirmak için üzerinde haç resmi olan flamalar takilana kadar...
Sonrasi malum,
bastan ayaga bir kamera sakasinin içinde yasiyormusuz hissi uyandiran
canim ülkemin
canim insanlari,
bir, iki derken toplaniveriyor kalenin önünde.
Olay yerine haberciler de dahil olunca, önceki gece ana haber bültenlerinde yer alan görüntüler çikiyor ortaya.
“Kaldirin kardesim o paçavralari” diye bagiriyor biri.
Bir baskasi ondan hararetli, almis grup psikolojisinin en patlamaya yakin gazini
“Müslüman bir ülke burasi” diye bagirarak, bu ülkenin en bildik, en ünlü sözlerinden birini tekrarliyor.
Grup kizgin,
grup atesli.
Bu tahammülsüzlügü, biliyoruz biz.
Madimak’tan...
6-7 Eylül olaylarindan...
Kahramanmaras katliamindan...
Bu öfkekinin alevini biz, çok iyi taniyoruz...
•••
“Gericiysek gericiyiz kardesim! Kaldirin onlari” diye bagiriyor kameralara,
grubun içinden baska öfkeli yurttas.
O ana kadar, durumun trajikomik atmosferi içinde haberi izleyen insanin
komige yakin durusu bozuluveriyor.
Sonbaharin ardindan gelen ilk kar gibi yapisiyor insanin yüzüne
hikâyenin soguk, trajik episodu..
“Gericiysek, gericiyiz!”
Takvimlerin, saatlerin, yaslarin
hep ileriye sardigi yasamda
“geri geri” gitmenin sindirile sindirile kabulü
degiveriyor insanin yüzüne, buz gibi
•••
Çekim duruyor haliyle
Yönetmen saskin
“Haçli bayragina bilmeden tepki gösterenler, mutlaka pisman olacaktir. Birkaç gün sonra Hunat camisinde Selçuklulari çekecegiz. Bize tepki gösterenler o zaman ne yapacak?”
diye soruyor habercilere…
Sahi ne olacak?
ister misiniz o zaman törenle sehrin anahtarini versinler belgeselcilere!?
Olur mu olur hani
Her zaman yapmaya alistigi gibi
trajediden komige
isik hiziyla geçiverir
benim canim ülkem
yine…yine…
GÖZDE BEDELOgLU. Birgün. 19.09.2008
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-09-25 17:51:07
Mesaj konusu:
|
|
|
Adanasporlu futbolcuyu aracinin içinde dövdüler
ADANA, (DHA)
Adanasporlu genç futbolcu sehrin göbeginde aracinin içinde saldiriya ugrayip arabasinin da darp edildigini açiklarken "Bana saldiranlarin üzerinde mavi lacivertli formalar vardi. Bu kadar da düsmanlik olmaz" dedi
Sezon basinda Adana Demirspor'dan transfer edilen Adanaspor'un genç futbolcu Emrah Bedir önceki gün sehrin en islek caddelerinden biri olan Gazipasa Bulvari'nda araciyla gezerken, üzerinde mavi lacivert forma bulunan bir grubun saldirisina ugradigini, kendisiyle birlikte aracinin da darp edildigini söyledi.
Emrah Bedir, "Gündüz saatlerinde gerçeklesen saldiri aninda aracimda takim arkadaslarim Emre Hizarci ve Tayfun Onat da vardi. Üzerinde mavi lacivertli forma bulunan bir grup aniden aracin yaninda belirdi ve açik olan camdan bana vurmaya basladilar. Araçla olay yerinden hizla uzaklasmasaydim daha da kötü durumlar yasayabilirdik" dedi.
EMRAH "ÇOK ÜZGÜNÜM"
Emrah Bedir söyle devam etti: "Ben 3 yil Adana Demirspor formasi giydim. Profesyonel bir futbolcuyum. Ekmek parasi kazaniyorum. Aileme bakiyorum. Sezon basi Adana Demirspor'a bonservis bedeli kazandirarak Adanaspor'a transfer oldum. Bu yapilanlari hak etmiyorum. Transfer oldugum günden bu yana telefonla ve mail yoluyla sahsima küfür ediliyor.Turuncu beyazli takima gelmesem beni baska bir kulübe satacaklardi. Olaylari Adana Demirspor camiasina mal etmiyorum ve mavi lacivertli camianin da bu olanlari kinayacagini düsünüyorum. Kendini bilmez bir kaç taraftarin gerçeklestirdigi bu olayin bir daha yasanmamasini diliyorum. Türkiye'de bu olayin bir çok örnekleri var. Bugün Rüstü Besiktas'ta, Emre Belezoglu da Fenerbahçe'de oynuyor. Futbolcunun takimi olmaz. Adanaspor'u seviyorum ve burada da mutluyum. 2 Adana takiminin rekabeti böylesi bir düsmanlik içinde olmamali"
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-10-03 17:19:53
Mesaj konusu:
|
|
|
'Borçlanirken bize mi sordun Gökhan?'
F.Bahçe’de düsüs yasayan Gökhan’in “Lamborghini aldim, borcum var, sözlesmemi uzatalim, ek para verin” dedigi Yildirim’in “Bize mi sordun borçlandin?” demesi, genç yildizi küstürdü
Vatan gazetesinin haberine göre; F.Bahçe'de son günlerde alinan kötü sonuçlar nedeniyle teknik direktör Luis Aragones ile baskan Aziz Yildirim, elestiri oklarinin hedefi haline gelmis durumda. Ancak taraftarin büyük isler bekledigi bir futbolcunun ’hayâl kirikligi’ yaratmasi ise en büyük üzüntü konusu. Bu isim ise Gökhan Gönül... Geçen sezonun en gözde ismi olan hatta birçok Avrupa ekibinin transfer listesine giren Gökhan’in bu sezon yasadigi ’büyük düsüs’ün arkasindaki sir perdesi aralanmaya basladi. iste Gökhan’in yasadigi performans düsüklügünün nedeni:
‘ÖNCE BANA GELiN!’
KANARYA’DA 1 milyon YTL’ye oynayan G.Gönül, hesapsiz harcamalari sonrasi maddi sorun yasamaya basladi ve darbogaza düstü. Önce kendine bir ev, ardindan 190 bin Euro’ya Lamborghini marka araba aldi. Ev ve arabanin parasini ödemekte zorlaninca “Ne sorununuz olursa olsun bize gelin” diyen baskan Aziz Yildirim’in kapisini çaldi. Genç yildiz “Baskanim ev ve araba alip, borçlandim. Ödeme zorlugu çekiyorum ve kendimi maçlara veremiyorum. Gelin sözlesmemi uzatalim, uzun yillar F.Bahçe’de kalayim. Bana biraz zam ve ödeme yapin. Borçtan kurtulayim” diye konustu
GiTMEK iSTiYOR
BU sözlere çok sinirlenen Aziz Yildirim “Sen 260 bin Euro’luk araba alirken bana mi sordun? Ev alirken bize mi danistin? simdi bana gelip para istiyorsun. Böyle bir sey olamaz. Sen sahada isini yap” diye tersler. Lamborghini’nin vergisini bile ödeyemedigi için geçici plakayla kullanan, kredi kartlari sisen, ödemelerde zorlanan Gökhan’in borçlarini kapatamayinca, aklini tam olarak sahaya veremedigi ve bu nedenle kötü futbol oynadigi ögrenildi. Bu kirginlik sonrasi Gökhan’in, 2010’da bitecek sözlesmesi sonrasi F.Bahçe’den ayrilip, Avrupa’dan gelen tekliflere bakacagi ve kalmak istemedigi ögrenildi.
Milliyet:03.10.2008
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-10-09 19:02:41
Mesaj konusu:
|
|
|
kalkti. Sabah ezaninin insan ruhuna huzur veren sesi oda çinde yankilaniyordu. 88 yasindan beklenmeyecek bir
çeviklikle pencereye dogru yöneldi. Pencereyi açmasi
ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharin güzel
kokusu ve kus civiltilari dolustu. Penceresinden
gözüken Kurtulus Parkina bakarak yasli cigerlerine
sabahin ilik esintisi ile doldurdu. Abdestini aldi,
sabah namazini kildi. Mutfaga yöneldi. Çayla birlikte
bir iki lokma bir seyler atistirdi. Oturma odasina
yöneldi. Eski bir fiskos masasinin yanindaki koltuguna
ilisti. Masanin üstü çerçeveler ile doluydu. Bir
tanesine uzandi, caminin üzerinde titreyen
parmaklarini dolastirdi. Çerçevenin içindeki
fotografta istiklal madalyali kara yagiz bir adamla,
makyajsiz olmasina ragmen güzelligi göz alan bir
kadin birbirlerine bakarak gülümsüyorlardi. Yasli
kadin 'Günaydin
Anne, Günaydin Baba' dedi. Usulca yerine koydugu
çerçeveye bir bakis daha attiktan sonra baska bir
çerçeveyi eline aldi. Bu siyah beyaz fotografta da subay
üniformali bir adamla bir gelin yan yana duruyorlardi.
Yasli kadin çerçeveyi titreyen dudaklarla öptü.
'Günaydin Kocacigim' dedi. Kadin bu çerçeveyi de
biraktiktan sonra üçüncü ve son çerçeveye uzandi.
Artik gözlerinden yas damliyordu. Fotograftaki biri
erkek digeri kiz çocuklara bakip 'Günaydin
Evlatlarim' dedi. Tüm çerçevelere kisaca göz atip
'Sizleri, hepinizi çok özledim' dedi.
Gözlerinde biriken yaslari sildi. Artik aglamak
için bile yasli hissediyordu kendini. Agir agir
dogruldugu koltugundan eski telefonuna dogru yöneldi.
Agir agir numaralari çevirdi. Karsisina çikan
adama 'Bir taksi istiyorum' dedi ve adresi verdi.
Kapisini kilitleyip, apartman merdivenlerine yöneldi.
Yillarca çekmedigi zorluk kalmamisti ama simdi bu
merdivenler hayatinin en büyük engeli olmustu. Agir
ve dikkatli bir biçimde iniyordu. Sabirsizlanan taksi
soförünün çaldigi korna sokagi inletiyordu.
'Patlama be adam' dedi. Nihayet taksiye binebildi.
'Teyze hos geldin' dedi 25-30 yaslarindaki soför.
'Nereye gidiyoruz?' Kadin kisa bir sessizligin
sonunda 'Tüm bir gün beni tasirmisin?' diye sordu.
'Sana 500 lira veririm.' Adam küçümser bir
gülümseme ile, 'Mal sahibi benden her gün 500 lira
istiyor teyze' dedi.
Kadin gülümsedi
'O zaman sana 650 lira verecegim ne dersin?'
'Kurtarmaz ama senin güzel hatirini kirmayayim.
ilk önce nereye gidecegiz?'
'Anitkabir'e'
'Anitkabir'e mi?
'Evet'
'Tamam teyzecigim'
'Yas kaç teyzecigim?'
'Seksen sekiz'
'Masallah Allah uzun ömür versin teyzecigim'
'Allah saglikli mutlu ömür versin oglum'
'Haklisin teyzecim'
Taksi Anitkabir'in kapisina gelmisti. soför
'Teyzecigim geldik' dedi. Dalgin görünen kadin
'Evladim burada yardimina ihtiyacim var' dedi.
'Benimle gel' Adam sasirmisti. 'Tabii teyze'
dedi. Kuskulu gözlerle 'Bizi buraya alirlar mi?'
diye sordu.
O ana kadar dalgin ve yorgun görünen kadin, bir anda
irkildi. Gözlerinden ates fiskirarak 'Ne demek
almamak? Sen daha önce hiç gelmedin mi buraya?' dedi
'Hayir'
'Kaç yildir Ankara'da yasiyorsun?'
'Ben Ankaraliyim teyze. Dogma büyüme'
'Ee o zaman'
'Ne bileyim bir kez okulla gelmistik bayramda. Bayram
olmayinca burasi kapali saniyordum ben'
Kadin sinirli bir sekilde kafa salladi.
soför utanmisti. Mozoleye çikan mermer
merdivenlere kadar konusmadilar. Merdivenlere
geldiklerinde soför kuskulu bir sekilde
'Nasil çikacaksin Teyze?' diye sordu.
'Her ay nasil çikiyorsam öyle'
'Her ay geliyormusun?'
'Evet'
Uzun bir ugrasla merdivenleri çiktilar. Mozoleye
dogru agir agir ilerlediler. içerisi çok serindi.
soför büyük bir azimle yürümeye çalisan kadinin
koluna girmisti. Kadinin nefes alislari
siklasmisti. Nihayet mozolenin önüne geldiler. Kadin
soförün kolundan ani bir hareketle kurtuldu. Çantasini
açti. Tek bir karanfil çikardi. Mozoleye dogru
ilerledi. Çiçegi mozoleye koydu. soför saskinlikla
olayi seyrederken kadinin agzindan su sözlerin
döküldügünü fark etti. 'Hayatim boyunca sana
verdigim sözü tutmak için çalistim' Agir agir
geriye çekilen kadin ellerini açip Fatiha okumaya
basladi. soför kisa bir saskinligin ardindan ona
katildi. Kadin bir anlik suskunluktan sonra 'Hadi
gidelim' dedi.
Geldiklerinden çok daha agir bir sekilde arabaya
döndüler. soför kadinin durumundan endiselenmeye
baslamisti. 'Yoruldun mu Teyze' dedi.
Kadin sustu. Bir süre suskunluktan sonra 'Evet hem de
çok yoruldum' diye cevapladi.
'Nereye gidiyoruz?'
'Bankaya'
soför arabasindaki kadinin herhangi biri
olmadigini anlamisti. Bu yasli kadinin
Atatürk'e verdigi söz ne olabilirdi? En sonunda
dayanamadi.
'Teyzecigim bir sey sorabilirmiyim?'
'Sor bakalim evladim'
'Anitkabir'de Atatürk'e bir söz verdiginizi
söylemistiniz. O söz nedir?'
'Uzun hikaye evladim'
'Olsun be teyze anlat ne olur'
'Ben lisedeyken bizim okulumuza gelmisti Atatürk.
Beni de ona çiçek vermek için seçmislerdi. Çiçegi
verdigimde bana ismimi sordu. Bende 'Adalet' dedim.
Bunun üzerine 'Ne güzel ismin varmis' dedi. 'Okulu
bitirince ne olacaksin' dedi bana. Hemsire dedim. Oda
'Güzel meslek ama bence sen Hakim ol ismine çok
yakisir' dedi. Ben kadindan hakim olmaz ki dedim.
Kaslarini çatti, 'Sen istedikten sonra olur. Senden
söz istiyorum hakim olacaksin' dedi .'
'Sen ne dedin peki?'
'Mustafa Kemal emretmis ne denir? Söz verdim.'
'Peki olabildin mi Adalet Teyze?'
'Evet ben Cumhuriyetin ilk kadin hakimlerindenim.'
'Vay be. Sende ne hikaye varmis Adalet Teyze'
'Herkesin bir hikayesi vardir evladim. Herkesin
hikayesi de kendine göre degerlidir. Eger insanlarin
hikayelerini bilip anlayabilirsen insanlara daha
anlayisli davranabilirsin'
'Haklisin Adalet Teyze. Bu bankami gelmek
istedigin'
'Evet'
'Yardim edeyim mi? Bende geleyim mi?'
'Hayir. Sen burada bekle lütfen.Bu arada adin neydi
evladim'
'Osman teyzecigim'
'Tamam Osman. Beni 45 dakika kadar sonra buradan al
olur mu?'
'Tamam teyzecigim'
Adalet hanim bankadan içeri girdi. Osman
öglen saatinin geldigini fark edip yemege gitti. Yemek
boyunca Adalet hanimi düsündü. 'Kim bilir neler
yasamis, neler görmüstür' diye düsündü. Tam
vaktinde bankanin önündeydi. Adalet hanim 15 dakikalik
gecikme ile geldi.
'Hos geldin Hakim Teyze'
'Çok uzun zamandir bana Hakim
denmemisti.'
'Hosuna gitmediyse söylemeyeyim?'
'Yok aksine hosuma gitti. Sagol'
'Nereye gidiyoruz?'
'Seyranbaglarina'
'Tabii'
'Hakim Teyze çok yer gezmissindir sen'
'Tüm Anadolu'yu karis karis gezdik
rahmetli kocamla'
'Ne is yapardi amca?'
'Subaydi.'
'Ne zaman vefat etti?'
'1952'de'
'Çok olmus.Gençmis'
'Kore savasinda sehit oldu.'
'Allah rahmet eylesin Hakim teyze'
' Sagol'
'Seyranbaglari' na geldik nereye
gidecegiz?'
'Saga sap. ikinci binanin önünde
dur.'
'Tamam.Buyur Hakim Teyze.Geleyim mi ben'
'Yok bekle burada'
Osman beklemeye basladi. Bir ara merak
etti. Binanin uzaktan görünen levhasina bakti.
'Seyranbaglari Kiz Yetistirme Yurdu' yazisini
okudu. Anlam veremedi. 'Bu kadin burada ne yapar ki?'
diye düsündü.
Yarim saat sonra Adalet hanim göründü.
Yaninda orta yasli kibar bir hanim vardi. Adalet
hanimi arabaya agir agir bindirdi. Kadin 'Adalet
Hanim size ne kadar tesekkür etsek azdir. Her zaman
yanimizdasiniz. Kizlarda sizi çok seviyor. Ne olur
arayi çok uzatmayin. Yine gelin' dedi.
Adalet hanim, bugulu gözlerle 'insallah. Kizlara
selamimi söyleyin. Bende onlari çok seviyorum. Onlara
iyi bakin' dedi.
Araba hareket etti.
'Nereye Hakim Teyze?'
'Hemen iki sokak öteye'
Osman iki sokak ötede bu sefer baska bir
binanin önüne park etti. Bu binada da 'Ankara
Seyranbaglari Huzurevi' yaziyordu.
'Bekle beni'
'Tabii Hakim Teyze'
Yine 1 saate yakin bir bekleyisin sonunda
bu sefer etrafinda bir çok yasli kadin ve adamla
çikageldi Adalet Hanim. Sarilip öpüstükten sonra
oradan ayrildilar. Osman dikiz aynasindan Adalet
Hanim'in gözlerinden akan yaslari fark etti.
'iyi misin Hakim Teyze'
'iyiyim Osman. Eski dostlari görünce insan bir hos
oluyor'
'Nereye gidiyoruz?'
'Cebeci Asri Mezarligina'
'Tamam'
'Teyze nerelisin sen?'
'Aydin Sökeliyim. Babam orada pamuk ekerdi. Annem ev
hanimiydi. Sonra Kurtulus Savasi oldu. Babam savasa
gitti. Söke isgal oldu. Biz daglara kaçtik annemle.
Saklandik dag köylerinde. Savas bitince Söke'ye
döndük. Allah'a sükür Babam'da sag salim döndü
savastan.'
'Sonra ne oldu?'
'Liseye Aydin'a gönderdi babam. Orada Atatürk'le
karsilastim. Sözümü tutmak için istanbul'a
gittim. Hukuk fakültesine girdim. Orada rahmetli esimle
karsilastim. O Harbiye'de okuyordu o zaman. Mezun
olunca evlendik..'
'Çocugunuz var mi?'
'Bir kizim bir oglum vardi.'
'Neredeler simdi?'
'Oglum disislerinde çalisiyordu.'
'Ne güzel'
'1978'de Fransa'da Ermeniler öldürdüler.'
'Üzüldüm Hakim Teyze. Basin sag olsun. O da
babasi gibi sehit oldu yani'
'Evet. sehit babanin sehit oglu. Allah kimseye
evlat acisi vermesin.'
'Amin. Ya kizin?'
'O esi ve çocuklari ile izmit'te yasiyordu.
Ögretmendi. 1999'da depremde hepsi vefat ettiler.'
'Allah rahmet eylesin.Bos bogazligimla üzdüm
seni Hakim Teyze kusura bakma'
'Sanki sormasan aklimdan çikiyorlar mi
evladim.Sen üzülme sagol'
'Geldik Teyze'
'Tamam evladim. Al iste paran artik gidebilirsin.'
'Hakim teyze buradan nasil döneceksin? Ben seni
bekleyeyim eve birakayim.'
'Yok beni alacaklar buradan'
'Hakim Teyze bu para fazla. Kusura bakma ben sana yalan
söyledim. Taksinin sahibi benden 350 lira bekliyor. Affet
beni. 350 'yi ona veririm. Gerisi kalsin. Bende para
istemem. Bugün senden aldigim hayat dersinin parasal
karsiligi yok zaten.'
'Çocuklarin var mi?'
'iki tane ellerinden öperler.' Taksinin
günesliginden çocuklarinin resimlerini çikarip
gösterdi.
'Adlari nedir?'
'Kemal ve Ayse'
'Oglumun adi da Kemaldi.'
Sessizligin ardindan Osman'in elindeki parayi
ittirdi Adalet Hanim..
'Onlara bir seyler al benim için. Onlari okut. Ama
yalansiz, dolansiz, çok çalisarak helal lokma ile
büyüt ve okut. Atatürk'ün bana yaptigi gibi
içlerindeki gücü fark etmelerini sagla. Bir de
vatanini, milletini sevmelerini ögütle onlara.'
Osman Adalet Hanimin ellerine sarilip öptü. Ona iyi
evlatlar yetistirecegine söz verdi. Adalet hanim
mezarligin kapisindan agir agir içeri girerken;
Osman yasli gözlerle onu izliyordu. Hayatinin en
büyük dersini kendisi küçücük, yüregi yasadigi
acilara ragmen kocaman ve güçlü bu yasli kadindan
almisti. Osman arabasini mal sahibine götürmeye karar
verdi. Bu gün daha fazla çalisamazdi.
Ertesi gün Ankara'da garip bir yagmur yagiyordu.
Sanki gök delinmisti. Osman taksiyi mal sahibinden
almis, duraga gelmisti. Çay ocaginin yaninda duran
gazeteyi aldi. ilk sayfadaki haberlere göz gezdirdi.
Siyaset doluydu gazete. Hiç anlamazdi. Sikilip adli
olaylarin yer aldigi üçüncü sayfayi açti.
Taksiciler arkadaslari ile ilgili kötü haberleri
genellikle oradan alirlardi. Göz gezdirirken bir haber
dikkatini çekti.
'Dün gece geç saatlerde Cebeci Asri mezarliginda
bulunan cesedin Cumhuriyet tarihinin ilk Kadin
Hakimlerinden Adalet YILMAZ'a ait oldugu belirlendi.
Adalet YILMAZ'in bulundugu yerdeki mezarlarin esine ve
ogluna ait oldugu belirlendi. YILMAZ vefat ettigi gün
bankadaki tüm parasini çektigi, bu parayi ikiye
bölerek Seyranbaglari' ndaki bir kiz yetistirme yurdu
ile bir huzurevine bagisladigi belirlendi.Finance
It's Now Personal
Guides, news,
advice & more.
Yahoo! Groups
Everyday Wellness Zone
Check out featured
healthy living groups.
Discover photos
and scrapbooking
groups in the
Familyographer Zone
.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2008-10-09 19:57:32
Mesaj konusu:
|
|
|
suat bey bu yazi gerçekmi bilmiyorum ama harbi etkileyici.
okurken duygulanmamak elde degil...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-10-09 20:17:12
Mesaj konusu:
|
|
|
Gerçek Mehmet Bey ben okurken agladim
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-10-10 18:29:00
Mesaj konusu:
|
|
|
FiYASKOLAR iMPARATORLUgU VE iMPARATORU
muslumgulhan@birgun.net / 16:09 10 Ekim 2008
Türkiye’de yapilan islerin temel unsurlarinin tartisilamadan uygulamaya konulmasi gibi, prensiplere benzeyen sosyolojik kurallarimiz vardir. Ama ne prensip denilebilinir ne de kural denilebilinir, sanki bir sartli refleks.
iste AB kriterleri… iste ekonomik yapilanma… iste kültürel degerler… iste spor politikalari.
Neye el atsak elimizde kaliyor.
Arastirma yok, analiz yok, plan yok, zaman yok. Her sey uygulama sirasinda açiga çikacak, ondan sonra önlem alinacak. Bu arada kaybedilen enerji ve zaman cepten gidecek. En önemlisi ortaya çikacak fiyaskolarin sorumlulugunu kimse almayacak, orta yerde kalarak sogumaya terk edilecek
Sportif anlamda elimizde iyi bir örnek var. iste Kayserisporlu Turgay’in Ulusal Takim fiyaskosu. Turgay, Avusturya orijinli futbolcudur. Orada ulusal takimlarda oynamaya hak kazanacak kadar kaliteli futbolcu oldugu zaten ulusal takimlara çagrilarak belli olmustur. Her seyi emek harcayarak kazanmistir.
Kayserispor’a gelmesiyle hem Kayseri’ye hem de Türkiye Futbolu’na katki saglayacagi alenen kendini belli etmistir.
Bilindigi gibi bizde adettendir. Üç büyüklere karsi iyi oynayan futbolcu Ulusal Takima alinir. Daha önceden begenilemez nedense teknik heyet tarafindan. Neyse konumuz bu degil, konumuza dönelim.
Ulusal kadro açiklandiginda Turgay’da aday kadroya çagrilmisti ki hak ettigine cani gönülden inaniyorum.
Kampa katilan Turgay, daha sonra FiFA tarafindan oynayamayacagi açiklamasi ile kamptan ayrilmisti. Çünkü ortada duran kaliteli bir fiyasko vardi: Daha önce Avusturya Ulusal takiminda görev almis olmasidir.
Böyle bir sey olabilir mi? söyleyebilirsiniz tanri askina.
Nasil arastirma yapmadan Turgay, Ulusal Takim’a çagriliyor?
Ve en önemlisi bunun sorumlusu kim?
Gelismis ülkelerden birinde bunu yapsaniz, görevinize son verilir ve alay konusu olursunuz.
Ama bizde olmuyor olamiyor. simdi sogutmada bekleyecek.
Tabii ki bu fiyasko da, Nuri, Halil, Yildiray, Fatih Tekke, Caner’in Ulusal Takim’a daha önce alinmamalarinin baska bir versiyonu.
Bu fiyasko, Mesut Özil’in, Serdar Tasçi’nin Ulusal Takim tarafindan daha önceden sahip çikilamayip Alman Ulusal Takimi’ni tercih etmelerinin baska bir versiyonu.
Bu fiyasko, kaliteli oyunculardan olusmus bir takimin, organize kaos takimina dönüstürülmesinin baska bir versiyonu.
Aslinda bu fiyasko, yüzümüze samar gibi vuran; Türkiye Futbolu’nun fiyaskodan baska bir sey olmadiginin kanitidir
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-10-11 16:12:52
Mesaj konusu:
|
|
|
[size=18:dae0716c24]sehit Ailesine Polisten Dayak[/size:dae0716c24]
Diyarbakir’da, PKK’li teröristlerin servis minibüsüne düzenledigi hain pusuda, 4 aylik hamile esi Seda’yi kursunlardan korumak isterken, sehit düsen polis memuru Ramazan Tavsanci’nin ailesi bir haftada ikinci büyük aciyi yasadi. Tavsanci’nin sehitlikte fenalasan kardesi Sami’yi hastaneye yetistirmek isteyen yakinlari polis memurlarinin saldirisina ugradi. Üzücü olay söyle gelisti:
13 yillik polis memuru Ramazan Tavsanci (34) ile 4 aylik hamile esi ve meslektasi Seda, servis otobüsüyle evlerine dönerken PKK’li teröristlerin otomatik tüfeklerle açtiklari çapraz atesin ortasinda kaldi. Silah seslerinin yankilanmasiyla esini koltuktan asagi iterek koruyan ve elinde silahiyla sehit olan Tavsanci, önceki gün Edirnekapi sehitligi’nde resmi devlet töreniyle topraga verildi.
Acisina Dayanamadi
Esi kucaginda can veren acili es Seda, 6 yasindaki oglu Çagri, Tavsanci’nin agabeyleri Niyazi ve Sami, dün Edirnekapi sehitligi’ne gelerek, önceki gün topraga verdikleri sehitleri için dua etti. Acinin büyüklügüne dayanmayan agabey Sami Tavsanci, bu sirada aniden kardesinin mezarinin üstüne kapaklanarak, fenalik geçirdi. Sami Tavsanci’nin mezarin üzerine yigilmasiyla panige kapilan Tavsanci ailesi, ikinci bir ölümle karsilasmamak için hemen hastanenin yolunu tuttu.
Utanç Tablosu
Vatan Caddesi üzerindeki istanbul Emniyet Müdürlügü’nün arkasinda bulunan hastanenin önüne dogru ilerlerken, yanlis yola girdiklerini fark eden Tavsanci ailesi otomobille geri geri giderken, arkalarinda bulunan 34 TH 994 plakali sivil otomobildeki 3 polisle tartismaya basladi. istanbul Emniyet Müdürlügü binasinin tam da önünde yasanan tartismaya, kisa bir süre içinde 4 trafik polisi de katildi. Tartismada kisa bir süre sonra yumruklar konusmaya basladi.
Küfür Edip Saldirdilar
Yedigi dayak sonucu iki gözünün altinda da morluklar ve darp izleri olusan acili agabey Niyazi Tavsanci, “Hastamiz oldugunu, hastaneye yetistirmeye çalistigimizi söylememize ragmen 4 resmi trafik polisi ve 3 sivil bize saldirdi. sehit yakini oldugumuzu söyledik. Aldirmadilar. Küfür ettiler, polisiz, vatanseveriz diye geçinen insanlar bunlar. iki gözüm de morardi. Yüregimdeki aciya bir de bu eklendi” dedi.
Ramazan Bosuna mi Öldü
sehit kardesinin mezarinda fenalik geçiren ve hastane yolunda polisten dayak yediklerini belirten diger kardes Sami Tavsanci ise “Önceki gün agabeyimi ellerimle topraga verdim. Baygin halde polisten dayak yiyoruz. Böyle bir sey olamaz. Kardesim bosuna mi öldü” diye konustu.
Kaç Kisiydi Sayamadim
Kavga sirasinda yüzünden yaralanan Tavsanci ailesinin bir yakini da “Kaç kisi olduklarini sayamadim. 15’e yakin sivil ve resmi polis vardi. Ben sehidimi bosuna mi topraga verdim” dedi. Sami Tavsanci’ya, 29 Mayis Hastanesi’nde ayakta tedavi yapildi. Tavsanci ailesi daha sonra yeniden Edirnekapi sehitligi’ne dönerek sehit kardeslerine dua okumaya devam etti.
Kaynak:Aksam
_____________________________________________________________________
Bu polis dayagi haberleri can sikiyor.Dün de Ankara'daki dayak haberlerini televizyondan izledim.Bugünse dünkü olayin üstüne bir de bu olayi gördüm,igrençligi buraya aktarayim dedim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Baris_Ugurlu
Site Admin
Kayıt: Oct 27, 2007
|
Tarih: 2008-10-24 22:27:10
Mesaj konusu:
|
|
|
internet yasaklarinin suyu çikali çok oluyor, bugün suyunun suyunun ... da çikti sonunda. Blogger.com ve blogspot.com siteleri de yasaklandi! Chris Abi'lerin sitesi gibi birçok blog sitesine artik ulasilamiyor (veya arkadan dolanarak kendimizi avutuyoruz)...
http://www.chip.com.tr/konu/Son-Dakika-Blogger-a-erisim-yasagi_9292.html
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2008-10-24 22:44:14
Mesaj konusu:
|
|
|
Arka kapidan girmek için bir adres: http://www.vtunnel.com/
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ErdemGokturk
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2008-10-25 09:26:40
Mesaj konusu:
|
|
|
bu isin suyu çikti artik. ben kendi 3 kurusluk günlük siteme neden arka kapidan dolasarak ulasayim ki?
"Freedom is the freedom to say that two plus two make four. If that is granted, all else follows." - George Orwell 1984
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-10-28 19:00:39
Mesaj konusu:
|
|
|
[quote:42a0a56527]Bursa 4. Agir Ceza Mahkemesinde küçük yasta kiz çocuguna cinsel istismarda bulunmak suçlamasi ile tutuklu yargilanan Yazar Hüseyin Üzmez (76), Adli Tip Kurumunun verdigi, ''beden ve ruh sagliginin bozulmadigi'' yönünde rapor dogrultusunda serbest birakildi
BURSA'da 14 yasindaki B.Ç.'ye cinsel istismarda bulundugu iddiasiyla tutuklu bulunan Hüseyin Üzmez (76), ikinci durusmasinda tahliye oldu. ilk durusmada B.Ç. ve babasi Bekir Ç.'nin sikayetçi olmamalari, ikinci yargilamaya ise B.Ç.'nin adli tiptan beklenen raporunun zamanindan çok erken gelmesi sonucu tahliye olan Üzmez, mahkeme heyetine, "Allah sizden razi olsun" dedi.
Vakit Gazetesi yazari Hüseyin Üzmez'in tutuklanmasina neden olan olay, inegöl Cumhuriyet Savciligi, küçük yastaki kizlari B.Ç.'yi para karsiligi erkeklere sattigi öne sürülen anne Livaze Ç. ile babasi Bekir Ç.'nin telefonlarini dinlemeye almasi sonucu basladi. Livaze ve Bekir Ç. çiftinin telefonlarini dinlemeye alan savcilik, Vakit Gazetesi Yazari Hüseyin Üzmez'in B.Ç.'ye cinsel tacizde bulundugunu ortaya çikarmisti. ilerleyen yasi nedeniyle cinsel iliskiye giremeyen Hüseyin Üzmez'in, B.Ç. ve annesinin cinsel organlarini oksayip öptügü telefon görüsmelerinden belgelenmisti. Bursa Polisi, geçtigimiz Nisan ayinda Hüseyin Üzmez ile B.Ç. ve annesi L.Ç. 'yi gözaltina almisti. 26 Nisan günü genis güvenlik önlemleri altinda Mudanya Adliyesi'ne çikartilan Hüseyin Üzmez ile Livaze Ç. tutuklanirken, B.Ç. ise Sosyal Hizmetler il Müdürlügü tarafindan koruma altina alinmisti.
Hakkinda 25 yila kadar hapis cezasi istemiyle Bursa 4. Agir Ceza Mahkemesi'nden, "Küçük yastaki kiza cinsel istismarda bulunup ruh sagligini bozmak" suçundan dava açilan Hüseyin Üzmez ile "Kizini fuhusa tesvik" suçundan 20 yil hapsi istenen Livaze Ç.'nin yargilanmasi geçtigimiz Eylül ayinda baslamisti.
PEDAGOGLARIN KONTROLÜNDE AgLAMIsTI
Geçtigimiz Eylül ayinda yapilan ilk durusmada B.Ç. ile babasi Bekir Ç., önceki ifadeleri kabul etmeyip, Hüseyin Üzmez'den sikayetçi olmamisti. Mahkeme, B.Ç.'nin yasanan olaydan ne kadar etkilendiginin belirlenmesi için istanbul Adli Tip Kurumu'nda muayenesini istemisti.
Normalde 6 ayda gerçeklesen bu prosedür jet hiziyla 40 günden önce tamamlandi. Bu süre içersinde istanbul Adli Tip Kurumu'na çagrilan B.Ç. muayene edildi. Yapilan kontrolde ilk durusmasina iki pedagog ile gelen, yargilanma öncesi sürekli sakinlestirilen, durumda ise gözyaslarini tutamayip aglayan B.Ç.'ye uzmanlar, yasananlardan hiç etkilenmedigi tanisi koydular.
RAPOR LEHiNE GELiNCE RAHATTI
Hüseyin Üzmez ile Livaze Ç.'yi tasiyan cezaevi arabasi bugün öncekilerin aksine gazetecilerin fotograf ve görüntü almamasi için adliye binasinin içersine girdi. B.Ç.'nin katilmadigi durusmada babasi Bekir Ç. hazir bulundu. Geçtigimiz durusmada oldugu gibi takim elbise giyip kiravat takan Hüseyin Üzmez, beklenen raporun lehine gelmesinden dolayi oldukca sakin görüldü. Mahkemede tanik olarak dinlenen Ayse Üzmez, esinin bu suçu isledigine iliskin görgüye dayali bilisinin olmadigini söyledi. iddialardan sonra B.Ç.'nin Teyzesi Esma ile görüsüp konustugunu belirten Ayse Üzmez, "Bana iddialarin asilsiz oldugunu söyledi. Esimin böyle bir suçu isledigine inanmiyorum" dedi. Mahkemede sahit olarak dinlenen Hüseyin Üzmez'in Teyzesinin torunu serif Aykin ile Üzmez'i Mudanya'da taniyan Ali Ersoy ise iddialarin dogru olduguna inanmadiklarini açikladilar.
ALLAH RAZI OLSUN HAKiM BEY
Yaklasik 30 dakika süren durusma sonunda Mahkeme heyeti, Hüseyin Üzmez ile Livaze Ç.'nin tahliyesine karar verdi. Hüseyin Üzmez'e yurt disi yasagi koyan mahkeme heyeti, B.Ç.'nin suç tarihi itibariyla gerçek yasinin tesbiti için tam teseküllü bir devlet hastanesine sevkini kararlastirdi. Tahliyesini ögrenen HÜseyin Üzmez, mahkeme heyetine dönerek, "Allah sizden razi olsun. Son günlerde gazete ve televizyonlarda çikan haberleri gördünüz. Ben meshur bir insanim. Hakkimda yazilanlar ve söylenenler tamamen iftiradir. Ben söhretimin bedelini ödüyorum. Allah sizden tekrar tekrar razi olsun diyorum" dedi.
sOK RAPOR isE YARADI
Bursa’nin Mudanya ilçesinde 26 Nisanda düzenlenen operasyon kapsaminda, Bursa 4. Agir Ceza Mahkemesinde tutuklu yargilanan Yazar Hüseyin Üzmez (76) tarafindan "cinsel istismara" ugradigi
iddia edilen 14 yasindaki kiz çocuguyla ilgili istanbul Adli Tip Kurumunun, "beden ve ruh sagliginin bozulmadigi" yönünde rapor verdigi bildirildi.
RAPOR JET HIZIYLA TAMAMLANDI
Bursa'da, 14 yasindaki B.Ç.'ye cinsel istismarda bulundugu suçlamasiyla Bursa 4'üncü Agir Ceza Mahkemesi'nde yarin ikinci kez hakim önüne çikacak olan Hüseyin Üzmez'le ilgili geçen ay yapilan ilk durusmada, mahkeme heyetinin B.Ç.'nin yasanan olaydan ne kadar etkilendiginin belirlenmesi için Adli Tip Kurumu'nda yapilmasi istenilen muayene sonuçlari tamamlandi. Normalde ortalama 6 ay içersinde gerçeklesen bu tür kontrol ve sonuç bildirilmesi, 40 gün içersinde tamamlandi. istanbul Adli Tip Kurumu 6'nci ihtisas Dairesi tarafindan yapilan muayene ve hazirlanan 17 sayfadan olusan rapor, Bursa'ya ulastirildi. Yapilan kontrolde, B.Ç.'nin psikolojisinin olaydan dolayi bozulmadigi görüsüne yer verildi.
ÜZMEZ TAHLiYESiNi iSTEYECEK
Hüseyin Üzmez iddiaya göre bir süredir iliskisi olan 36 yasindaki L.Ç. adli kadinin 14 yasindaki kizi B.Ç. ile evlenmeye kalkistigi, istanbul ve Mudanya'daki evinde defalarca cinsel saldirida bulundugu iddiasiyla geçen 25 Nisan günü Mudanya'da gözaltina alinmis, sorgusunda B.Ç. ile evlenmeyi düsündügü, o nedenle birlikte oldugunu söylemisti. Mudanya Sulh Ceza Mahkemesi 26 Nisan günü Hüseyin Üzmez ile suça yardimci oldugu gerekçesiyle B.Ç.'nin annesi L.Ç.'yi tutuklamisti. B.Ç. ise Sosyal Hizmetler il Müdürlügü tarafindan koruma altina alindi.
Hakkinda 25 yila kadar hapis cezasi istemiyle Bursa 4'üncü Agir Ceza Mahkemesi'nde, dava açilan Hüseyin Üzmez ile ‘kizini fuhusa tesvik’ suçundan 20 yil hapsi istenen L.Ç.'nin yargilanmasina yarin devam edilecek.
Bursa E Tipi Cezaevi'nde yaslilar kogusunda tutuklu bulunan Üzmez'in sorusturma asamasinda sikayetçi olan, ilk durusmada ise sikayetini geri alan B.Ç. ile babasi Bekir Ç.'nin ifade degisikliklerinden sonra, yarinki yargilamada da tahliyesini isteyecegi ögrenildi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-10-29 09:55:38
Mesaj konusu:
|
|
|
TRT 1 de Cumhuriyet bayrami törenlerini izliyorum hani Atatürkün bir sözü varya benim naciz vücudum bir gün toprak olacak ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yasayacak TRT 1 bunu nasil söyledi biliyormusunuz benim degersiz vücudum bir gün toprak olacak ve devami ben önce kulaklarima inanamadim esime sordum ay evet dedi sasirdik kaldik.Bu kadarda olmaz pes.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
alperakdemir
Site Admin
Kayıt: Feb 23, 2006
|
Tarih: 2008-10-29 10:30:25
Mesaj konusu:
|
|
|
TDK sözlügünden de bakarsaniz, naçiz'in Türkçe karsiliginin "degersiz" oldugunu görebilirsiniz Suat Bey.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-10-29 10:37:02
Mesaj konusu:
|
|
|
Nacizane denince degersiz anlamimi geliyor Sayin Alper Akdemir o kadarmi öz Türkceci oldu TRT burada dokundurma oldugunu nasil farkedemezsiniz
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-10-29 10:47:04
Mesaj konusu:
|
|
|
Osmanlica Türkce sözlükte sizin dediginiz gibi Farsca bir sözcük ve hic anlaminda ama halkimizin bunu bildigini zannetmiyorum neden buna gerek gördü TRT bilemiyorum ama naciz nacizanenin hic anlaminda olduguna dogrusu bende sasirdim gerci bu laf bile Atatürkün büyüklügünü gösteriyor tesekkürler Alper kardesim
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-05 15:06:37
Mesaj konusu:
|
|
|
ATATÜRKÇÜ DÜsÜNCE DERNEGi GENEL MERKEZININ “MUSTAFA” FILMI HAKKINDAKI ACIKLAMASI:
***' ATATÜRKÇÜ DÜsÜNCE GENEL MERKEZi****
*Suay KARAMAN
Atatürkçü Düsünce Dernegi Genel Sekreteri
*'Mustafa' Hakkinda --- BAsARAMAYACAKLAR
On bes yil gibi çok uzun bir zamana yayilan Can Dündar’in hazirladigi “Mustafa” adli film, bilinç altinda farkli bir Atatürk portresi olusturmaya çalismaktadir. Bu sekilde yapilan Atatürk’le ilgili filmleri hazirlayip yayinlamak, gerçekten büyük sorumsuzluk sayilmalidir. Tarihe karsi, Türk ulusuna karsi ve tüm insanligin övünç kaynagi olan büyük bir öndere ve lidere karsi yapilan bir sorumsuzluktur..
Filmin adindan baslayalim: Can Dündar’in en iyi yaptigi sey, asirmadir. Sari Zeybek adinin da ilk olarak kendi aklina geldigini söylemisti zamaninda. “Mustafa” adi için “benim aklima geldi” dedi ama 1909 ile 1995 yillari arasinda yasayan yazar Mehmet Rakim Çalapala’nin, 1944 yilinda yazdigi “Mustafa: Atatürk'ün Romani” adli eserini kendisi gibi herkesin unuttugunu sandi.
Filmde tarihi ve siyasi konulara girildiginde birçok soru isaretiyle karsilasiyorsunuz. Dikkat çekici bölümlere göz atmakta yarar var. Film Atatürk’ün karga kovalamasiyla basliyor. Atatürk'ün üç yasinda ölen abisi Ahmet'in cesedi Selanik'teki mezarinda çakallar tarafindan yeniyor. Can Dündar'in yorumuna göre bu olay Atatürk'ün kader anlayisini derinden etkiliyor. Atatürk küçükken hocasi Kaymak Hafiz'dan dayak yiyor ve hemen okuldan ayriliyor. Ancak bu dayagi hiç unutmuyor. Can Dündar'a göre yillar sonra Atatürk'ün medreseleri kapatmasi, Kaymak Hafiz'dan rövansin alinmasi anlamina geliyor. Babasi Ali Riza Efendi'nin ölümünden sonra annesi Zübeyde Hanim'in tekrar evlenmesine tepki olarak Atatürk, askeri liseye yazilarak evden uzaklasiyor. Manastir askeri okulunda Atatürk'ü canlandiran sahsin seçimi de, ince hesaplarin sonucunda olsa gerek..
Çanakkale’de Deniz Savaslari’nda Atatürk yok ama cepheden Madam Corinn’e yazdigi mektuplar var. Atatürk istanbul’da satafatli bir hayat sürerken, bütün parasini tefecilere kaptirmis. Bunun üzerine Anadolu’ya geçmeye karar vermis. Atatürk, Samsun’a gitmeden önce sarayda Vahdettin’le bir görüsme yapar. Bu görüsmede Vahdettin Atatürk’e; “Pasa, bu devleti siz kurtarabilirsiniz ve kahraman olarak kitaplarda anilirsiniz” diyor. Yani Vahdettin vatan haini degil, ama nedense biz anlamamisiz.. Bu konusmadan iki ay sonra Atatürk için çikarilan idam fermanini hangi Vahdettin imzalamisti acaba? ingiliz’lerin Malaya zirhlisiyla ülkeden kaçan Vahdettin degil miydi?
Filmde, Atatürk’ün izmit’te bazi gazetecilerle yazilmamak üzere yaptigi görüsmede, Kürtlere özerklik verilmesi fikrinde oldugu ortaya konuyor. Bu konunun arkasi gelmiyor, Atatürk'ün bu konuyla ilgili düsüncelerine hiç deginilmiyor. Atatürk’ün, cahillerin seviyesine inmem diyerek, sanki halki küçük gördügü imaji veriliyor. Atatürk 1930 yilinda halkin arasina karistiginda herkesin mutsuz ve karnini doyuramaz durumda oldugunu görüyor. Can Dündar’in yorumu söyle; “Çevresindeki dalkavuklar halkin istiraplarini Atatürk'ten gizleyip iyi göstermeye çalistilar. Atatürk gerçekle yüzlesince çok üzüldü ve sabaha kadar uyuyamadi.”
Atatürk’ün manevi oglu için gerçek ogluydu havasi verilerek, gayri mesru iliskileri oldugu ve çocugu oldugu imalarina yer veriliyor. En yakin arkadaslarini bile gözünü kirpmadan ölüme gönderen ve kendi heykellerini diktiren bir diktatör oldugu imaji yaratiliyor. Anlamsiz bir sekilde, Atatürk'ün arkasinda uzun boylu adamlarin oldugu bir fotograf gösterildikten sonra, bir Fransiz gazetesinde ne kadar kisa boylu oldugu vurgulaniyor. TBMM’yi Cuma günü namazdan sonra, dua okutarak açtigi halde, son bölümde dinsiz oldugu vurgulanmaya çalisiliyor. Kendisi hakkinda seyhülislam tarafindan verilen “dinsiz” fetvasini yikmak için, 22 Nisan olarak karar verilen TBMM açilis gününü Cuma gününe denk gelen 23 Nisan’a aliyor. Can Dündar’in yorumuna göre, Atatürk ileride gerçeklestirecegi amaçlarina ulasmak için simdilik böyle hareket ediyor.
Atatürk için çevresinde kimse kalmamisti ve yalniz öldü denilerek kisiligiyle ilgili kuskular gündeme getiriliyor. Atatürk için günde bir büyük raki, üç paket sigara ve on bes kahve içiyordu denilerek, içki düskünü ayyas bir portre çizilmis. Devletle ilgili tüm önemli kararlarin o meshur içki masalarinda alindigi ifade edilerek ciddiyetten uzak bir tablo çiziliyor. Zaten Atatürk son yillarini issiz güçsüz, can sikintisinda balolar, davetler ve içki masalarinda geçirmis. Üstelik son sahnelerde çalgiciya kadeh kaldiran içki düskünü yalniz bir adamin mizanseni yaratilmis.
Daha bunun gibi akilda kalmayan nice sahneler var. Böylesine gerçekle ilgisi olmayan mesajlarin ustalikla yerlestirildigi filmin, Cumhuriyetimizin 85. yildönümünde gösterilmesi de farkli bir anlam tasimaktadir.
Sayin Prof. Dr. Özer Ozankaya, ögrencisi olan Can Dündar'a, Sari Zeybek, ve Gölgedekiler filmleri için de buna benzer elestirileri bizzat yüzüne karsi söyledigi zaman: “Aaa, Hocam, bunlar hiç aklima gelmemisti.” yanitini almisti. Sayin Ozankaya’ya göre “Mustafa” filmiyle ilgili benzer elestiriyi yöneltmenin artik yarari yoktur. Çünkü Can Dündar’in söz konusu davranislari bilerek sürdürdügü çok açiktir.
Can Dündar bu filmi yapmadan önce “Nutuk” gibi, “Tek Adam” gibi kitaplari okusaydi, belki tarihi degistirerek bazilarina sirin gözükmekten kaçinirdi. Ama belki de bu film özellikle yaptirilarak, Atatürk’ü sevenlerin bilinçlerini degistirmek, Misak-i Milli sinirlarindan vazgeçmek görevi üstlenilmis olabilir.
Emperyalizm isbirlikçileri, ulus devlet karsitlari, seriatçilar ve numaraci cumhuriyetçiler yillardir elbirligiyle Atatürk’ü asagilamaya, devrimlerini yikmaya çalisiyorlar. Armstrong’un “Bozkurt” kitabinda, Vamik Volkan'in “Ölümsüz Atatürk” kitabinda, ipek Çalislar’in “Latife” kitabinda,
Tolga Örnek'in “Gelibolu” filminde ve simdi de Can Dündar’in “Mustafa” filminde oldugu gibi.. Ama hepsinin ve daha nicelerinin ortak bir noktasi var: Yaniliyorlar ve basaramayacaklar...
http://www.add.org.tr/index.html?option=com_content&task=view&id=1749&Itemid=1
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-11-05 16:17:41
Mesaj konusu:
|
|
|
"suat_kaya"]ATATÜRKÇÜ DÜsÜNCE DERNEGi GENEL MERKEZININ “MUSTAFA” FILMI HAKKINDAKI ACIKLAMASI:
***' ATATÜRKÇÜ DÜsÜNCE GENEL MERKEZi****
*Suay KARAMAN
Atatürkçü Düsünce Dernegi Genel Sekreteri
*'Mustafa' Hakkinda --- BAsARAMAYACAKLAR
On bes yil gibi çok uzun bir zamana yayilan Can Dündar’in hazirladigi “Mustafa” adli film, bilinç altinda farkli bir Atatürk portresi olusturmaya çalismaktadir. Bu sekilde yapilan Atatürk’le ilgili filmleri hazirlayip yayinlamak, gerçekten büyük sorumsuzluk sayilmalidir. Tarihe karsi, Türk ulusuna karsi ve tüm insanligin övünç kaynagi olan büyük bir öndere ve lidere karsi yapilan bir sorumsuzluktur..
Filmin adindan baslayalim: Can Dündar’in en iyi yaptigi sey, asirmadir. Sari Zeybek adinin da ilk olarak kendi aklina geldigini söylemisti zamaninda. “Mustafa” adi için “benim aklima geldi” dedi ama 1909 ile 1995 yillari arasinda yasayan yazar Mehmet Rakim Çalapala’nin, 1944 yilinda yazdigi “Mustafa: Atatürk'ün Romani” adli eserini kendisi gibi herkesin unuttugunu sandi.
Filmde tarihi ve siyasi konulara girildiginde birçok soru isaretiyle karsilasiyorsunuz. Dikkat çekici bölümlere göz atmakta yarar var. Film Atatürk’ün karga kovalamasiyla basliyor. Atatürk'ün üç yasinda ölen abisi Ahmet'in cesedi Selanik'teki mezarinda çakallar tarafindan yeniyor. Can Dündar'in yorumuna göre bu olay Atatürk'ün kader anlayisini derinden etkiliyor. Atatürk küçükken hocasi Kaymak Hafiz'dan dayak yiyor ve hemen okuldan ayriliyor. Ancak bu dayagi hiç unutmuyor. Can Dündar'a göre yillar sonra Atatürk'ün medreseleri kapatmasi, Kaymak Hafiz'dan rövansin alinmasi anlamina geliyor. Babasi Ali Riza Efendi'nin ölümünden sonra annesi Zübeyde Hanim'in tekrar evlenmesine tepki olarak Atatürk, askeri liseye yazilarak evden uzaklasiyor. Manastir askeri okulunda Atatürk'ü canlandiran sahsin seçimi de, ince hesaplarin sonucunda olsa gerek..
Çanakkale’de Deniz Savaslari’nda Atatürk yok ama cepheden Madam Corinn’e yazdigi mektuplar var. Atatürk istanbul’da satafatli bir hayat sürerken, bütün parasini tefecilere kaptirmis. Bunun üzerine Anadolu’ya geçmeye karar vermis. Atatürk, Samsun’a gitmeden önce sarayda Vahdettin’le bir görüsme yapar. Bu görüsmede Vahdettin Atatürk’e; “Pasa, bu devleti siz kurtarabilirsiniz ve kahraman olarak kitaplarda anilirsiniz” diyor. Yani Vahdettin vatan haini degil, ama nedense biz anlamamisiz.. Bu konusmadan iki ay sonra Atatürk için çikarilan idam fermanini hangi Vahdettin imzalamisti acaba? ingiliz’lerin Malaya zirhlisiyla ülkeden kaçan Vahdettin degil miydi?
Filmde, Atatürk’ün izmit’te bazi gazetecilerle yazilmamak üzere yaptigi görüsmede, Kürtlere özerklik verilmesi fikrinde oldugu ortaya konuyor. Bu konunun arkasi gelmiyor, Atatürk'ün bu konuyla ilgili düsüncelerine hiç deginilmiyor. Atatürk’ün, cahillerin seviyesine inmem diyerek, sanki halki küçük gördügü imaji veriliyor. Atatürk 1930 yilinda halkin arasina karistiginda herkesin mutsuz ve karnini doyuramaz durumda oldugunu görüyor. Can Dündar’in yorumu söyle; “Çevresindeki dalkavuklar halkin istiraplarini Atatürk'ten gizleyip iyi göstermeye çalistilar. Atatürk gerçekle yüzlesince çok üzüldü ve sabaha kadar uyuyamadi.”
Atatürk’ün manevi oglu için gerçek ogluydu havasi verilerek, gayri mesru iliskileri oldugu ve çocugu oldugu imalarina yer veriliyor. En yakin arkadaslarini bile gözünü kirpmadan ölüme gönderen ve kendi heykellerini diktiren bir diktatör oldugu imaji yaratiliyor. Anlamsiz bir sekilde, Atatürk'ün arkasinda uzun boylu adamlarin oldugu bir fotograf gösterildikten sonra, bir Fransiz gazetesinde ne kadar kisa boylu oldugu vurgulaniyor. TBMM’yi Cuma günü namazdan sonra, dua okutarak açtigi halde, son bölümde dinsiz oldugu vurgulanmaya çalisiliyor. Kendisi hakkinda seyhülislam tarafindan verilen “dinsiz” fetvasini yikmak için, 22 Nisan olarak karar verilen TBMM açilis gününü Cuma gününe denk gelen 23 Nisan’a aliyor. Can Dündar’in yorumuna göre, Atatürk ileride gerçeklestirecegi amaçlarina ulasmak için simdilik böyle hareket ediyor.
Atatürk için çevresinde kimse kalmamisti ve yalniz öldü denilerek kisiligiyle ilgili kuskular gündeme getiriliyor. Atatürk için günde bir büyük raki, üç paket sigara ve on bes kahve içiyordu denilerek, içki düskünü ayyas bir portre çizilmis. Devletle ilgili tüm önemli kararlarin o meshur içki masalarinda alindigi ifade edilerek ciddiyetten uzak bir tablo çiziliyor. Zaten Atatürk son yillarini issiz güçsüz, can sikintisinda balolar, davetler ve içki masalarinda geçirmis. Üstelik son sahnelerde çalgiciya kadeh kaldiran içki düskünü yalniz bir adamin mizanseni yaratilmis.
Daha bunun gibi akilda kalmayan nice sahneler var. Böylesine gerçekle ilgisi olmayan mesajlarin ustalikla yerlestirildigi filmin, Cumhuriyetimizin 85. yildönümünde gösterilmesi de farkli bir anlam tasimaktadir.
Sayin Prof. Dr. Özer Ozankaya, ögrencisi olan Can Dündar'a, Sari Zeybek, ve Gölgedekiler filmleri için de buna benzer elestirileri bizzat yüzüne karsi söyledigi zaman: “Aaa, Hocam, bunlar hiç aklima gelmemisti.” yanitini almisti. Sayin Ozankaya’ya göre “Mustafa” filmiyle ilgili benzer elestiriyi yöneltmenin artik yarari yoktur. Çünkü Can Dündar’in söz konusu davranislari bilerek sürdürdügü çok açiktir.
Can Dündar bu filmi yapmadan önce “Nutuk” gibi, “Tek Adam” gibi kitaplari okusaydi, belki tarihi degistirerek bazilarina sirin gözükmekten kaçinirdi. Ama belki de bu film özellikle yaptirilarak, Atatürk’ü sevenlerin bilinçlerini degistirmek, Misak-i Milli sinirlarindan vazgeçmek görevi üstlenilmis olabilir.
Emperyalizm isbirlikçileri, ulus devlet karsitlari, seriatçilar ve numaraci cumhuriyetçiler yillardir elbirligiyle Atatürk’ü asagilamaya, devrimlerini yikmaya çalisiyorlar. Armstrong’un “Bozkurt” kitabinda, Vamik Volkan'in “Ölümsüz Atatürk” kitabinda, ipek Çalislar’in “Latife” kitabinda,
Tolga Örnek'in “Gelibolu” filminde ve simdi de Can Dündar’in “Mustafa” filminde oldugu gibi.. Ama hepsinin ve daha nicelerinin ortak bir noktasi var: Yaniliyorlar ve basaramayacaklar...
http://www.add.org.tr/index.html?option=com_content&task=view&id=1749&Itemid=1
"MUSTAFA" FILMININ YARATICILARINDAN
ADD'NIN AÇIKLAMASINA CEVAP:
"Film Atatürk'e degil, onun üzerinden
rant saglayanlara zarar vermis olabilir"
Atatürkçü Düsünce Dernegi Genel Sekreteri Suay
Karaman'in
"'Mustafa' Hakkinda-Basaramayacaklar" baslikli basin açiklamasini
"Mustafa" filminin yaraticilari asagidaki açiklamayla yanitladi:
1. Suay Karaman "Can Dündar'in en iyi yaptigi sey, asirmadir"
diyerek filmin adinin Rakim Çalapala'nin Mustafa: Atatürk'ün Romani
adli kitaptan asirma oldugunu öne sürmektedir. Adi "Mustafa Kemal
Atatürk" olan bir insanin hayatini anlatan bir belgesel filmin adi ne
olsaydi asirma olmazdi acaba? "Mustafa Kemal", "Mustafa Kemal
Atatürk", yalnizca "Atatürk" ya da "Mustafa Kemal Pasa" olsaydi ne
denecekti?
2. Suay Karaman açiklamasinda "filmde tarihi ve siyasi konulara
girildiginde birçok soru isaretiyle karsilasiyorsunuz" diyerek küçük
Mustafa'nin karga kovalamasi, abisi Ahmet'in cesedini çakallarin
parçalamasi, hocasi Kaymak Hafiz'dan dayak yemesi, annesinin tekrar
evlenmesi gibi olaylari örnek vermektedir. Bu olaylarin hepsi bizzat
Mustafa Kemal Pasa tarafindan Ahmet Emin Yalman'a anlatilmis ve 10
Ocak 1922 tarihli Vakit gazetesinde yayinlanmistir. Bu söylesi Sadi
Borak'in Atatürk Resmi Yayinlara Girmemis Söylev, Demeç, Yazisma ve
Söylesileri ile Kaynak Yayinlari tarafindan yayimlanan Atatürk'ün
Bütün Eserleri'nde yer almaktadir.
3. Suay Karaman, "Manastir askeri okulunda Atatürk'ü canlandiran
sahsin seçimi de, ince hesaplarin sonucunda olsa gerek.." derken 14-
15 yasinda bir çocugun görüntülerine bakarak ne düsündügünü ve ne
demek istedigini kamuoyuna açiklamalidir.
4. Suay Karaman açiklamasinda "Çanakkale'de Deniz Savaslari'nda
Atatürk yok ama cepheden Madam Corinne'e yazdigi mektuplar var"
demektedir. Kendisinin ya filmi izlemedigini ya da izledigini idrak
edemedigini gösteren bu ifade, ayni zamanda büyük bir cehalet
göstergesidir.
i. Atatürk Çanakale'de deniz savaslarinda yer
almamistir. Çünkü kendisi karada görev yapan 19. Tümen'in
kumandanidir.
ii. Filmde Madam Corinne'e yazilan mektuptan
aktarilan yerlerde dogrudan savas anlatilmaktadir.
iii. Filmde, ayrica, Çanakkale Savasi'nin Mustafa
Kemal ile ilgili kismi kendi kaleme aldigi Anafartalar Muharebati'na
Ait Tarihçe adli hatirattan aktarilmaktadir ve bu kitap Ulug Igdemir
tarafindan ayni adla yayimlanmistir, ayrica Atatürk'ün Bütün
Eserleri'nde de yer almaktadir.
5. Açiklamada "Atatürk Istanbul'da satafatli bir hayat sürerken,
bütün parasini tefecilere kaptirmis" denmektedir. Bu cümlenin ilk
yarisi tamamen uydurmadir ve filmle hiçbir ilgisi yoktur, ikinci
yarisi ise filmde geçmektedir ve okumamiz önerilen Falih Rifki
Atay'in Çankaya adli eserinin "Yikilis" baslikli bölümünde
ayrintisiyla anlatilmaktadir.
6. Filme atfen, "Vahdettin Atatürk'e; 'Pasa, bu devleti siz
kurtarabilirsiniz ve kahraman olarak kitaplarda anilirsiniz' diyor.
Yani Vahdettin vatan haini degil, ama nedense biz anlamamisiz.."
denmektedir. Açiklayalim:
i. Mustafa Kemal Pasa'nin Vahdettin ile 15 Mayis
1919'da yaptigi son görüsme bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafindan
Falih Rifki Atay'a anlatilmis ve önce 1926'da yazi dizisi olarak,
sonra da Atatürk'ün Bana Anlattiklari adiyla kitap olarak defalarca
yayinlanmistir.
ii. Filmde daha sonra Vahdettin'in,
Ingilizlerin "Görevden alin" talebinden hemen sonra Mustafa Kemal'i
Istanbul'a geri çagirdigi, Ingiliz arsivinden belgelerle verilmistir.
7. Açiklamada "Filmde, Atatürk'ün Izmit'te bazi gazetecilerle
yazilmamak üzere yaptigi görüsmede, Kürtlere özerklik verilmesi
fikrinde oldugu ortaya konuyor."deniyor. Filmde denen
sudur: "Anayasada Kürtlere yerel özerklik verildigini
söyledi, 'Kürtlük adina ayri bir sinir çizmek, Türkiye'yi mahvetmek
olur' dedi."
i. Bu basin toplantisi TBMM zabit katipleri
tarafindan sözcügü sözcügüne kaydedilmis, anilan kisim ilk defa
2000'e Dogru dergisinde, sonra da Eskisehir-Izmit konusmalari 1923
adiyla kitap olarak yayinlanmistir. Ayrica Atatürk'ün Bütün
Eserleri'nde yer almaktadir.
ii. Konuyu daha iyi anlamak için o günlerde
yürürlükte olan Anayasa'nin ilgili maddesini de verelim ki, o
günlerde özerkligin zaten varoldugu anlasilsin:
"Vilâyat
Madde 11- Vilâyet mahalli umurda manevi sahsiyeti ve muhtariyeti
haizdir. Harici ve dahili siyaset, ser'i adlî ve askeri umur,
beynelmilel iktisadî münasebat ve hükûmetin umumi tekâlifi ile
menafii birden ziyade vilâyata, sâmil hususat müstesna olmak üzere
Büyük Millet Meclisince vaz edilecek kavanin mucibince evkaf,
Medaris, Maarif, Sihhiye, Iktisat, Ziraat, Nafia ve Muaveneti
içtimaiye islerinin tanzim ve idaresi vilâyet sûralarinin salâhiyeti
dahilindedir."
8. Açiklamaya göre, "Atatürk'ün, cahillerin seviyesine inmem
diyerek, sanki halki küçük gördügü imaji veriliyor." Filmde
Atatürk'ün Afet Inan tarafindan yayinlanan Karlsbad günlügünden su
satirlar aktarilmaktadir: "Elime büyük yetki ve kudret geçerse, ben
sosyal hayatimizda istenilen devrimi bir anda, bir darbe ile
uygulayabilecegimi saniyorum. Zira ben, baskalari gibi bu isin,
halkin anlayisini yavas yavas alistirmak suretiyle yapilacagini kabul
etmiyorum. Buna ruhum isyan ediyor. Ben, bu kadar yil egitim
gördükten, uygar yasami ve toplumu inceledikten ve özgürlügümü elde
etmek için hayatimi, yillarimi harcadiktan sonra neden cahiller
derecesine ineyim? Onlari kendi düzeyime çikaririm. Ben onlar gibi
degil, onlar benim gibi olsunlar." Takdiri izleyiciye ve okura
birakiyoruz...
9. Açiklamada "Atatürk 1930 yilinda halkin arasina karistiginda
herkesin mutsuz ve karnini doyuramaz durumda oldugunu görüyor"
deniyor ve filmdeki sahne eksik aktariliyor. Bu konuyla ilgili ;
Hasan Riza Soyak, Atatürk'ten Hatiralar, Ahmet Hamdi Baser,
Atatürk'le Üç Ay ya da Korkut Boratav, Türkiye'de Devletçilik, ayrica
Ismet Pasa'nin Defterleri'nde bu konuyla ilgili ayrintili bilgiler
yer almaktadir..
10. Basin Açiklamasi'nda "Atatürk'ün manevi oglu için gerçek
ogluydu havasi verilerek, gayri mesru iliskileri oldugu ve çocugu
oldugu imalarina yer veriliyor" demektedir. Filmde Mustafa Kemal Pasa
ile Abdurrahim'in birlikte yer aldigi fotograf gösterilirken yalnizca
su denmektedir: "Mustafa Kemal, 8 yasindaki Abdürrahim'i o dönem
orada evlat edindi." Tek bir cümleden bahsi geçen sonuçlara nasil
varildigi sorulmalidir.
11. Açiklamada "en yakin arkadaslarini bile gözünü kirpmadan ölüme
gönderen ve kendi heykellerini diktiren bir diktatör oldugu imaji
yaratiliyor" deniyor. "Diktatör" degerlendirmesi 3 Kasim 1927
tarihli Le Temps gazesinin yorumudur ve filmde söyle yer almaktadir:
"Gazi, savas sonrasi dünyada kendi iradesine bagli bir ulusal
hareketle tam ve kesin diktatörlügünü kuran tek lider oldu. Dinle en
çok yogrulmus bu gelenekçi ülkede, hayal edilebilecek en derin
ihtilali gerçeklestirdi. Bugüne kadar bütün varligi dini inancinin
hükmünde kalan bir halki, normal evrimin bütün asamalarini yakarak
adeta sihirli bir degnekle degistirmeye kalkisti. Bunu, insan gücünün
üzerinde çilgin bir girisim saymak gerekir."
12. Açiklamaya göre, Mustafa filminde "anlamsiz bir sekilde,
Atatürk'ün arkasinda uzun boylu adamlarin oldugu bir fotograf
gösterildikten sonra, bir Fransiz gazetesinde ne kadar kisa boylu
oldugu vurgulaniyor"mus. Söz konusu fotograf Mustafa Kemal'in Sivas
Kongresi öncesinde çekilmis tarihi fotograflarindan
biridir. "Ingiliz" gazetesinde geçtigi ifade edilen cümle ise
söyledir: "Avrupa'ya direnmeye kararli bu kisa boylu, saglam yapili
adam."
13. "TBMM'yi Cuma günü namazdan sonra, dua okutarak açtigi halde,
son bölümde dinsiz oldugu vurgulanmaya çalisiliyor. Kendisi hakkinda
seyhülislam tarafindan verilen 'dinsiz' fetvasini yikmak için, 22
Nisan olarak karar verilen TBMM açilis gününü Cuma gününe denk gelen
23 Nisan'a aliyor." deniyor. Nutuk'ta TBMM'nin açilisina iliskin
Mustafa Kemal'in bizzat kaleme aldigi ve bizim de filmde
kullandigimiz satirlar aynen söyledir:
"Efendiler, bu türlü olaylara bundan sonra daha genis çapta
rastlayacagiz. Büyük Millet Meclisi'nin toplanmasini ve açilmasini
saglamaya çalistigimiz günlerde, bizi en çok ugrastiran, Düzce,
Hendek, Gerede gibi Bolu bölgesindeki yerlerden baslayip, Nallihan,
Beypazari üzerlerinden Ankara'ya yaklasacak kadar genisleyen
gericilik ve isyan dalgalari olmustur.
Ben bir taraftan bu dalgalarin durdurulmasina çalisirken, bir
taraftan da Ankara'da toplanmakta olan ve genel durumu daha iyice
bilmeyen milletvekillerini dehsete düsürecek olaylar karsisinda
birakmamak ve böyle durumlarin ortaya çikmasiyla Meclis'in
toplanamamasi gibi ugursuz ihtimalleri önlemek çarelerini,
düsünüyordum.
Nihayet, gelebilmis olan milletvekilleriyle yetinerek, Meclis'in,
Nisanin 23'üncü Cuma günü açilmasina karar verdik. Bu karar üzerine,
21 Nisan 1920 tarihinde bütün memlekete yaptigim tebligat metnini, o
günün duygu ve düsüncelerine ne kadar uymak zorunda kalindigini
gösteren bir belge olmak bakimindan aynen bilgilerinize sunmayi
yerinde buluyorum."
"Son bölümde dinsiz oldugu vurgulanmaya çalisiliyor" iddiasina
gelince, saniriz filmdeki su sözlere atif yapiliyor: "Bizim devlet
idaresindeki ana programimiz, CHP programidir. Bunun kapsadigi
prensipler, idarede ve siyasette bizi aydinlatici ana hatlardir.
Fakat bu prensipleri, gökten indigi sanilan kitaplarin dogmalariyla
asla bir tutmamalidir. Biz, ilhamlarimizi gökten ve gaipten degil,
dogrudan dogruya hayattan almis bulunuyoruz."
Bu sözler Mustafa Kemal Atatürk'ün 1 Kasim 1937 günü TBMM açilisinda
yaptigi son konusmadan alinmistir yani Atatürk'ün neredeyse siyasi
vasiyetidir ve yorumlandigi gibi "dinsizlik" degil laiklik tanimidir.
14. Açiklamaya göre filmde "Atatürk için çevresinde kimse kalmamisti
ve yalniz öldü denilerek kisiligiyle ilgili kuskular gündeme
getiriliyor." Biz, Mustafa Kemal Atatürk'ün her büyük devrimci gibi
çevresinden ve toplumundan çok ileri oldugunu, bunun getirdigi bir
yalnizlik içinde yasadigini biliyoruz, dolayisiyla kisiligi hakkinda
hiçbir kuskumuz yok. Çünkü onun yasaminin ve yapitinin farkindayiz.
15. Açiklama yapanlarca izlenilmedigi asikar olan film hakkinda iddia
ediliyor ki, "Atatürk için günde bir büyük raki, üç paket sigara ve
on bes kahve içiyordu denilerek, içki düskünü ayyas bir portre
çizilmis." Filmde çizilen portreyi simdiden sayisi 500 bini asan
izleyici gördü: Bir Devrimci. Atatürk'ün yasaminin son döneminde ne
yaptigi ise yaverleri tarafindan tutulan Atatürk'ün Nöbet Defteri'nde
an be an kayitlidir ve bu defterler kitap olarak da basilmistir.
Ayrica Gazi Mustafa Kemal'in en yakinindaki arkadaslarinin anilarinda
yalnizlik ve içki konusu detayli bir sekilde yer almaktadir. (Cemal
Granda- Atatürk'ün Usagi Idim, Falih Rifki Atay- Çankaya, Hasan Riza
Soyak- Atatürk'ten anilar...)
Sonuç olarak filmde yansitilan "Mustafa"nin Atatürk'e zarar vermek
söyle dursun, aksine onu halkina ve genç kusaklara daha sahici, daha
samimi ve daha inandirici anlattigina inaniyoruz.
Film bir zarar verdiyse, bunca yil onun adini kullanarak devrimci
karakterini gizleyen, eserlerinin sansürlenmesine göz yuman, onu
kendi itirazina ragmen dogmalastirarak kliselere hapseden ve onun
ismi üzerinden rant saglayanlara vermistir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-05 16:33:21
Mesaj konusu:
|
|
|
Seni bu aciklama tatmin ettimi sevgili Ural detaylara girmeyecem sadece filmin isminin Mustafa olmasi bile yeter Mustafayla Mustafa Kemal ayni sey degildir aciklama hic tatmin edici degil Neymis Canakkalede denizde degilmis karadaymis ondan öyle ifade edilmis amma uydurma orada kastedilen savasi yönetmedigi bir takim kisilerle karada temas kurup cephe gerisinde oldugu kisaca bu cevabin hicbir aciklamasi Mustafa filminin adindan bile belli Atatürkümüzü kücültmek icin tasarlanmis bir film oldugunu kurtarmaz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-11-05 16:45:18
Mesaj konusu:
|
|
|
"suat_kaya"]Seni bu aciklama tatmin ettimi sevgili Ural detaylara girmeyecem sadece filmin isminin Mustafa olmasi bile yeter Mustafayla Mustafa Kemal ayni sey degildir aciklama hic tatmin edici degil Neymis Canakkalede denizde degilmis karadaymis ondan öyle ifade edilmis amma uydurma orada kastedilen savasi yönetmedigi bir takim kisilerle karada temas kurup cephe gerisinde oldugu kisaca bu cevabin hicbir aciklamasi Mustafa filminin adindan bile belli Atatürkümüzü kücültmek icin tasarlanmis bir film oldugunu kurtarmaz.
Konuyu ben tartismak istemiyorum. Siz ADD açiklamasini koydunuz ben de yapimcinin cevabini. ikisindede kisisel bir sey yok.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-11-05 17:07:55
Mesaj konusu:
|
|
|
"uralnadir"]
Sonuç olarak filmde yansitilan "Mustafa"nin Atatürk'e zarar vermek
söyle dursun, aksine onu halkina ve genç kusaklara daha sahici, daha
samimi ve daha inandirici anlattigina inaniyoruz.
Film bir zarar verdiyse, bunca yil onun adini kullanarak devrimci
karakterini gizleyen, eserlerinin sansürlenmesine göz yuman, onu
kendi itirazina ragmen dogmalastirarak kliselere hapseden ve onun
ismi üzerinden rant saglayanlara vermistir.
Ben yapimciya bu konuda kesin katiliyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-05 17:13:43
Mesaj konusu:
|
|
|
Yapimcinin neresine katiliyorsun sevgili Fatih günde 3 paket sigara 1 büyük raki icip icki masalarinda ickinin verdigi cesaretle savas kararlarini almis ayyas biri olarak tanitiliyor.Bir kere sunu söyleyeyim Atatürk hicbir savas kararini icki masasinda almamistir bunu en yakin masa arkadasi Falih Rifki Atay anlatiyor her tarafi yalan bir film.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-11-05 17:17:31
Mesaj konusu:
|
|
|
"suat_kaya"]Yapimcinin neresine katiliyorsun sevgili Fatih günde 3 paket sigara 1 büyük raki icip icki masalarinda ickinin verdigi cesaretle savas kararlarini almis ayyas biri olarak tanitiliyor.Bir kere sunu söyleyeyim Atatürk hicbir savas kararini icki masasinda almamistir bunu en yakin masa arkadasi Falih Rifki Atay anlatiyor her tarafi yalan bir film.
Meraktan soruyorum abi. Seyrettin mi filmi?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-05 17:26:42
Mesaj konusu:
|
|
|
Seyretmedim ama Hürriyet gazetesinde Yilmaz Özdil cok güzel özetlemis seyredenlerde ayni fikirdeler ne seyredecem adindan belli öne getirdigi konulardan belli kazandirdiklarini degil kendi özel hayatini abartarak kötüleyen bir film oldugu belli
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-11-05 18:13:42
Mesaj konusu:
|
|
|
Sayin Suat Kaya,
Filmi vizyona girdigi ilk gün seyrettim.Gitmediginiz görmediginiz bir film hakkinda haksiz yere suçlamalarda bulunup yargisiz infaz yapmayin.ilk yapacaginiz is filmi mutlaka seyretmenizdir.
Yetmis yildir bronz heykellerdeki sert bakisli, at üstünde uçar gibi giden, kati bakisli Atatürk ile resmi tapinma havasinda büyümüs olan benim gibi Cumhuriyet kusaklari için ‘Mustafa’ filmi ilk defa Atatürk’ün insani yanlarininin görülmesi nedeniyle bir travmaya yol açiyor. Mustafa filmi bize, âsik olan, sevgilisine Fransizca nefis mektuplar yazan, içki içen, arkadaslariyla eglenip sarki söyleyen, hedefine varmak için seytanla dahi el sikisan, gerektiginde görüslerini paylasmadigi insanlarla da isbirligi yapan, dans eden, aglayan, hüzünlenen bir tarihi kisiligin insani yönlerini tanityor. Bu insani yönlerinin ögrenilmesiyle birlikte Atatürk’e saygi dahada artarken, bazi “çilgin” Kemalistler iki kadeh fazla içiyor ya da kendini yalniz hissediyor diye filmin yönetmeni Can Dündar’i hemen Amerikan usagi ve vatan haini ilan ediyorlar. Sanatsal kaygilarla bile olsa resmi söylemin sinirlarina harfiyen riayet etmeyen masumane etkinlikleri dahi milli güvenlik problemi olarak nitelendirenler Mustafa’dan hazzetmediler. insan Atatürk’ün anlatilmasindan memnun kalmadilar.
Filmi görenler kadar, görmemis olanlarin da bir fikri var. Görenler de begenenler-begenmeyenler diye ikiye ayriliyor.
Oysaki görüntü kalitesi, müzikleri ve harika kurgusu ile Can Dündar, yetmis yildir yapilamayan Atatürk filmini selanik’ten baslatip Dolmabahçe de bitirerek onun hayatinin önemli birçok devresini anlatmis. Binlerce not, kitap, belge ve görüntünün arasinda iz sürerek sonradan kazanilmis “Kemal” ve “Atatürk”ten ayristirdigi saf ve yalin “MUSTAFA”yi bulmus, hissetmis ve izleyicinin keyifle izlemesi için olaganüstü bir özenle ama ayni oranda cesaretle belgesellestirmis. Su gibi akan sade bir metin ile de ayrica övgüyü hak etmis.
Can Dündar’in, zaman içerisinde silik bir fotografa dönüstürülmüs Atatürk’ü biraz yirtmaya yeltenmis olmasiyla birlikte izleyici Mustafa Kemal’le dogru düzgün, bugüne kadar kuramadigi empatiyi kurabilecegi bir portre ile karsilasiyor. Bu sayede bugüne kadar bize yanlis ögretilen silik Atatürk portresi renkleniyor. Sevdigi kadinlarla iliskilerini, onun da hepimiz gibi hislenip aglayabildigini ögreniyoruz.
Ayrica ve en önemlisi bugüne kadar yasak olan ve sansürlenen Atatürk'ün bizzat gün gün tuttugu hatira defterinden alintilarla yapilmis bir film bu.
Mutlaka görülmesi gereken bir film.Görmeyenler çok sey kaçirir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-05 18:26:19
Mesaj konusu:
|
|
|
Sayin irfan Akalp seninle basbasa oturup konusmamiz lazim bu sitede olmaz bak bakalim o zaman bu ülkede sadece Atatürkün özel hayati anlatilmakla demokrat olunuyormuymus.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-11-05 19:47:16
Mesaj konusu:
|
|
|
"suat_kaya"]Seyretmedim ama
Suat abi ben filmi seyrettim ve bu sebeple bu basliga ufak da olsa bir yorum yapma hakkini kendimde buldum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-06 11:25:41
Mesaj konusu:
|
|
|
filmin adi "mustafa" degil de; "alin size atatürk" olsaydi tam olacakti..
çünkü atatürk tarihin hiçbir döneminde bu sekilde saldiriya ugramadi. karsi devrimciler ve yobazlar ile onlarin patronlari ab uyumculari hiçbir zaman bu kadar fütursuz olamamislardi..
bunu ben degil "john dündar"'in kendisi söylüyor..
-sevgili can kusura bakmasin ama bu gerçektende john dündar.. az sonra-
- benim ilkokula giden oglum 10 kasim törenlerinde okumak için bir siir ezberliyor, "dur bi tahmin edeyim dedim" diyor; "sari saçlari alev alev.. mavi gözleri deniz gibi" dedim;
aa nereden bildin?.. nereden bildin?.. dedi oglum diyor..
ne akilli veletmis bee.. onun ta anasinada, babasinada maasallah.. sülalecek akil fiskiriyorlar..
atam sen kalkda ben yatam.. hüngür hüngürlere takilmista ondan yapmis bu belgeseli..
ne belgeseli.. televole atatürk..
nutuk'u mu okutacaktik 7 yasindaki bebeye..
hayir; 27, 37, 47,.. 77 yasindaki okudu da; 7 yasindakine mi okutamadik?..
bunun içinmi yaptin bu belgeseli?.
hadi gelsin beben ne anladigini anlatsin..
hedefteki çocuklarimizin hatirinda kalan bölüm üzerine:
"sigara ve içki üzerine açilan yogun kampanyalar benim kizimi müthis etkiledi.. bizide sigarayi biraktirdi..
simdi bu çocugun karsisina büyük devlet adami, essiz komutan, dünyanin önder kabul ettigi essiz insan diye sundugumuz kurtaricimizin elinde sigara ve içki var.. olsun tamam, olacak da...
dogum hanenin önünde paketler tüketmedik mi?. o zaman bizde birsey bekliyorduk dimi?.
ben maçlara 2 paket sigara ile gelirdim.. kimse söylememisti ki..
"insan atatürk" böylemi anlatilir?..
tip bilimi ve saglik örgütleri bu kampanyayi o zamanlarda baslatti da; atatürk uymadimi?.
baslarim küçüklerin fiziksel ve ruhsal gelismelerine, ben içerim mi dedi?
o zamanki ahval ve seriattan bir kaç kelime edipte bunlari ondan sonra göstersen -saklamiyoruzki- film kaç saniye uzar?.."
buda benim yorumum:
[color=darkred:014064a734]cumhuriyetimiz içki sofralarinda ayyaslar ve sarhoslar tarafindan kurulmadi..
devlet reisinin karsisinda özgürce, rahatça dr. resit galip örneginde oldugu gibi atatürk'le bile çatir çatir kavga edecek kadar fikirlerin serbestçe tartisildigi bir masada kuruldu. o masada içkide vardi sadece.. sadece ve özellikle..
neden özellikle?.
içki ve sigara içti diye canlara kiyildigi, sorgusuzca baslarin uçuruldugu ortamlardan gelinmisti bu masalara.. bu inanmasi imkansiz dönüsümü görmesek bile..
iki kelime edilmeye layik degilmi asilan bu süreç, katedilen yol?. bumu belgesel yapmak?.[/color:014064a734]
uzamasin diye filmin ismini ve sigara kismini bu haftayla sinirladik..
arkasi haftaya.. ama bu arada zamanlama ve hedef kitleye dikiz.. hedef kitle biz degiliz..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-11-06 21:34:05
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]bunu ben degil "john dündar"'in kendisi söylüyor..
.
Yok artik Mehmet abi. Can Dündar'a büyük haksizlik yapmissin.
2000 yilinda Hacettepe Ekonomi Kulübü'nde bendeniz faal iken konferansimiza icabet etmisti, kendisi ile tanisma firsati bulduydum. John olacak son adamlardan birisidir.
Adamcagizin yaptigi filmi de gördüm. Bu kadar elestirilmesi çok ilginç. Tüm Türkiye linç kampanyasi baslatti.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-11-06 23:05:05
Mesaj konusu:
|
|
|
Mehmet Güner söyle demis,
“sigara ve içki üzerine açilan yogun kampanyalar benim kizimi müthis etkiledi.. bizide sigarayi biraktirdi..
simdi bu çocugun karsisina büyük devlet adami, essiz komutan, dünyanin önder kabul ettigi essiz insan diye sundugumuz kurtaricimizin elinde sigara ve içki var. Olsun tamam, olacak da...”
iste bütün meselede burada, resmi ideoloji onu bize “essiz insan” olarak tanitmis. Onun da bizler gibi insan oldugu bizlerden 70 yildir saklanmis. Devletin resmi kurumu olan Türk Dil Kurumu onun Fransiz sevgilisine yazdigi mektuplarinda, “…dün gece senin kollarinda geçirdigim geceyi unutamiyorum”bölümünü sansürleyip bizlerden gizlerse ve Can Dündar’da Atatürk’ün bizzat kendi el yazisiyla tuttugu günlüklerden yola çikarak bir film yapmissa eline saglik iyi yapmis. Az bile yapmis. Bu film zaten daha yeni bir baslangiç. Bundan sonraki film Atatürk’ün babasi ile olan iliskisini anlatacak.
Bugüne kadar bizden saklanan Atatürk’ü gerçek ve insani yönleriyle tanidikça. Gökyüzünden yere indirip onunda bizim gibi agladigi,güldügü,korktugu,panikledigi kisaca etten kemikten ibaret bir insan oldugu anlasilinca tipki tarikat reisleri gibi Atatürk’ten rant elde edenler bu ise çok bozulup Can Dündar’a çamur atacaklardir.
Kimse su soruyu sormuyor, Bu Devlet onun ani defterini neden kendi vatandasindan 70 yildir sakladi ve saklamaya devam ediyor.?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
TuncGirek
Site Admin
Kayıt: Feb 03, 2008
|
Tarih: 2008-11-06 23:18:11
Mesaj konusu:
|
|
|
Film ile ilgili ADD'nin yazisi.
http://www.add.org.tr/index.html?option=com_content&task=view&id=1750&Itemid=1
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-07 00:30:44
Mesaj konusu:
|
|
|
Sayin irfan Akalp ve sevgili Fatih bunun Atatürkü kücültücü bir belgesel oldugunu nasil anlayamiyorsunuz Mehmet Güner bu Can Dündar denilen adama cok az bile demis John demis birak ülkeyi kurtaran bir insani ben irfan deyip özel hayatini anlatan bir belgesel yapsam veya Fatih deyip bir belgesel yapsam hosunuza gidermi bunun bazi cevrelerin oda insandi gibi sigintilarla kötüleme girisimine Can Dündarin alet olmasindan baska birsey degildir.Evet insandi ama 1000 yilda bir gelmis bir insandi Mustafa deyip asagilanamaz cünkü siradan bir insanin bile kabul etmeyecegi bir hitap tarzi ülkemizin kurtaricisina hic yakismaz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 00:35:54
Mesaj konusu:
|
|
|
"suat_kaya"]Sayin irfan Akalp ve sevgili Fatih bunun Atatürkü kücültücü bir belgesel oldugunu nasil anlayamiyorsunuz Mehmet Güner bu Can Dündar denilen adama cok az bile demis John demis birak ülkeyi kurtaran bir insani ben irfan deyip özel hayatini anlatan bir belgesel yapsam veya Fatih deyip bir belgesel yapsam hosunuza gidermi bunun bazi cevrelerin oda insandi gibi sigintilarla kötüleme girisimine Can Dündarin alet olmasindan baska birsey degildir.Evet insandi ama 1000 yilda bir gelmis bir insandi Mustafa deyip asagilanamaz cünkü siradan bir insanin bile kabul etmeyecegi bir hitap tarzi ülkemizin kurtaricisina hic yakismaz.
sormasi ayip ama bende merak ettim. izledin mi abi belgesel filmi...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-07 00:44:00
Mesaj konusu:
|
|
|
Yilmaz Özdilin yazisini okudum filmi özetlemis anlayacagin sahneler iste dikkati oda bir insandi sigintisiyla Mustafa adini vererek malum cevrelere sirin görünme amacli bir film gidipte izlenme oraninimi artirayim
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-11-07 00:49:12
Mesaj konusu:
|
|
|
Bazi süphelerim var arkadaslar.
Suat abiyi ben hiç görmedim ne maçta ne de baska bir yerde. Onu göreni de görmedim. Özellikle bizden kaçiyor.
Sanirim sanal bir üyelik ve yazan baska birisi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 00:50:15
Mesaj konusu:
|
|
|
"suat_kaya"]Yilmaz Özdilin yazisini okudum filmi özetlemis anlayacagin sahneler iste dikkati oda bir insandi sigintisiyla Mustafa adini vererek malum cevrelere sirin görünme amacli bir film gidipte izlenme oraninimi artirayim
bak ben izlemedim. izlemedigim sey için ahkam kesmiyorum. Yilmaz Özdil izlemis birak o kessin. illa her konuda tuzlukla kosmanin manasi yok bence....
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 00:58:02
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]Bazi süphelerim var arkadaslar.
Suat abiyi ben hiç görmedim ne maçta ne de baska bir yerde. Onu göreni de görmedim. Özellikle bizden kaçiyor.
Sanirim sanal bir üyelik ve yazan baska birisi.
Fatih bu sitede bir sanal karakterin bu kadar uzun süre benim elimden kaçabilecegini düsünmeni senin cahilligine veriyorum....
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-11-07 01:00:53
Mesaj konusu:
|
|
|
"bulent_atlas"]"fatih_salman"]Bazi süphelerim var arkadaslar.
Suat abiyi ben hiç görmedim ne maçta ne de baska bir yerde. Onu göreni de görmedim. Özellikle bizden kaçiyor.
Sanirim sanal bir üyelik ve yazan baska birisi.
Fatih bu sitede bir sanal karakterin bu kadar uzun süre benim elimden kaçabilecegini düsünmeni senin cahilligine veriyorum....
Bizler Engin Peksenleri, Ahmet Bulanklari görmüs kisileriz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 01:02:30
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]"bulent_atlas"]"fatih_salman"]Bazi süphelerim var arkadaslar.
Suat abiyi ben hiç görmedim ne maçta ne de baska bir yerde. Onu göreni de görmedim. Özellikle bizden kaçiyor.
Sanirim sanal bir üyelik ve yazan baska birisi.
Fatih bu sitede bir sanal karakterin bu kadar uzun süre benim elimden kaçabilecegini düsünmeni senin cahilligine veriyorum....
Bizler Engin Peksenleri, Ahmet Bulanklari görmüs kisileriz.
konuyu çok degistirme. Engin Peksen , Ahmet Bulan ile Suat Kaya bir mi. Sap var saman var Fatih ya....
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
evren_isik
Site Admin
Kayıt: Apr 09, 2006
|
Tarih: 2008-11-07 01:49:47
Mesaj konusu:
|
|
|
Sonunda izleyebildim belgeseli. Sari Zeybekvari bir üslup ve Atatürk üzerine bilmedigimiz ya da bilip de hiçbir zaman emin olamadagimiz meselelerin(hepsinin degil kuskusuz zaten 2 saatlik bir belgesele hepsini sigdirmak imkansizdir) güzel bir dökümü gibi geldi bana. Fakat üzerine yapilan yorumlar(bir kismini yorum kategorisinin disinda tutmakta yarar var. Çogu iftira, hakaret, komplo teorisi, içeriyor) ülkenin genel geçer tartisma üslubunu ve politik niteligini anlamak açisindan oldukça faydali oldu.
Mesela belgeseli izlemeyen, fakat izlemedigi halde Can Dündar’a agir elestirilerde bulunan insanlar dikkatimi çekiyor. Az da degiller, ciddi ciddi çoklar ve izlemedikleri bir belgesel hakkinda kanaatte bulunmaktan çekinmiyorlar(bir örnegi dün “genç bakis” programinda vardi). Üstelik izlememis olmayi bir övünç kaynagi olarak sunmayi da ihmal etmiyorlar. Valla çok klise olacak ama kullanmadan edemeyecegim: “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” deyisi bu kadar vücuda gelirdi. Bu beni çok sasirtiyor. Eskiden mi öyleydi yoksa eskiden öyle degildi de ben mi farkinda degildim tam emin degilim ama okumadigin, izlemedigin bir eser üzerine ahmak kesmek büyük günahti. simdi sanki marifetmis gibi “gitmedim gitmem de” gibi “delikanli” bir üslupla mesrulastiriliyor.
Bir de özellikle yine bu belgesel üzerine dikkatimi çeken bir uyari var. “Filme sakin gitmeyin” uyarisi. Bir protesto araci olarak protesto ettiginiz ürünü “tüketmemek” eylemi sik bir eylemdir ve ciddi boyutlara ulastigi zaman basariya da ulasir. Bu sekilde bir protestoda bir problem yok. Fakat bu belgesel için “gitmeyin” uyarisinin altinda bir “dimaginizi zehirlemeyin” uyarisi yatiyor. Yani ben filmi izledim her seyin farkina vardim zehirlenmeyecek kadar akilliyim fakat cahil “halk” izlemesin onlar zehirlenirler dili yürüyor. Genellikle bu uyariyi yapan kisi önce kendi kanaatlerini dillendiriyor ve ardindan “gitmeyin” diyor. Yani ben sizin için yorumladim gerek yok gitmenize. Gerçek burada, bende. Hem kendisini kanaat önderi sayiyor hem de hitap ettigi kesimi konunun öz kaynagindan, yani belgeselin kendisinden mahrum ederek bir anlamda kendi yorumunu gerçekligin kendisinin yerine koyuyor. Bu “kanaat önderleri” bundan önce bahsettigim “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi” kesimin de öncü kanaat önderi. Yani izlemeden elestiren kisi elestirisinin üslubunu ve içerigini bu “gitmeyin” uyarisini yapan “öncüden” beslenerek belirliyor. Bir anlamda bu iki tip arasinda “alan da memnun satan da” karsilikliligi var. gitmeyin diyen gitmeyenleri manipüle ediyor gitmeyen de bu gitmeyin diyen tarafindan manipüle ediliyor.
Bir de dikkat ettigim baska bir konu var. su Atatürk’ün içkisi, sigarasi ve kadinlarla olan iliskisine dair üretilen “fikirler”. Yillardir Atatürk’e çamur atmak isteyen “kesimler”, siyasi, toplumsal, ekonomik, tarihsel meselelerde argüman üretemediklerinden olsa gerek Atatürk’e sempati duyanlari alt etmek adina onu rakiyi sevmesinden vurmaya kalkarlardi. Bu açikça gerici, anti-demokratik, tekçi, fasizan, köktenci ve son derece muhafazakar bir argümandi ve Kemalist gelenegin öncü isimleri dahil çogu bu “saldirilari” ciddiye bile almazdi. Fakat simdi bakiyorum da belgesele önyargili belirli bir Kemalist kesim Atatürk’ü içkici gösterdi diye belgesele saldiriyor. Ayni üslubu kullaniyorlar. Atatürk’e saldiran kesimlerle bakis açilari ayni. içki içmek kötülüktür. O halde Atatürk içki içen biri olarak gösterilemez(ayrica belgeselde içki meselesi iki ya da üç cümlede geçiyor o kadar)Hayir arkadaslar, az biraz bilin de konusun. içki, özellikle raki, o dönemde-ve hala- asla köktenci kesimlerin iddia ettikleri gibi “alem yapmak” manasina gelmez(di). Can Dündar belgeselde gayet güzel anlatmis masanin “kültürünü”. Tekrar etmeme gerek yok, izlememis olanlar zaten hitap ettigim insanlar degiller.
Not: Bir de su çocuklar izliyor diye belgeseli elestiren bir “akil” var. etmeyin eylemeyin hiç cocuklara hitaben belgesel yapilir mi ?(/Onun adi zaten “çocuk belgeseli”) Ya da bir edebi, bilimsel eser üretilebilir mi? O zaman dünyanin en güzel belgeseli susam sokagi en ciddi bilimsel arastirmasi da yogurt kabinda fasulye yetistirmek olurdu. Çocuklarin rahatsiz olacagini düsündügünüz “ürünleri” çocuklara sunmamak gibi imkaniniz ve hakkiniz var. Fakat çocuklar görecek diye bir eseri yasaklama ve elestirme hakkiniz yok.
Sonnot: Belgesel bence kesinlikle bir Mustafa Kemal övgüsü. Son derece hissedilir bir pozitif duyguyla sinemadan ayriliyor insan. Hiçbir sey okumamis olsam belgesel hakkinda "amma da övmüs" derdim.
Belgeselde çalinan izmir Marsi'nin yeni versiyonu insanlar üzerinde hiç bu kadar etkili olmamistir kanimca.
Son ama kesin sonnot: Can Dündar'in çocugunun 10 Kasimda okumasi gereken siir üzerine söyledigi sey çok basit: benim zamanimda da ayni siir okunuyordu benim çocugum da ayni siiri okuyor, ve benim babam da ayni siiri okumus, üzerine bir sey konmamis. bu ülke siir yazmiyor. yazsa da okunmuyor...yoksa siir degil Nutuk okusun dedigi falan yok adamin. Belgeseli de bu mesele üzerine falan yaptigi yok. Zaten adam bütün hayatini kariyerini belgeselcilige vermis, adamin isini ve ürünlerini kimsenin basitlestirmeye hakki yok. En azindan emege sayg gösterin ve elestirilerinizi fikir düzeyinde tutun.
"biz daima gerçegi arayan ve onu buldukça ve buldugumuza inandikça ifadeye cesaret eden adamlar olmaliyiz"
mustafa kemal atatürk, 1931
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 10:21:16
Mesaj konusu:
|
|
|
yanlis anlamak isteyenlere zorla dogruyu anlatmak mümkün omaz.. olmayacak da..
dikkat edilirse içki gösterildi, sigara gösterildi vurun yobaza diye birsey yok..
içkide içti, sigarada içti saklayanda yok.. ama o devrin sartlari gözönüne alindiginda son derece normal ve karizmatik bir görüntü..
biz kalkmisiz redkitîn bile agzindan sigaranin alindigi bir dönemde bastira bastira gözümüze sokuyoruz bu sahneleri..
adida ne oluyor "atatürkün özel hayatini ögrenmemize neden engel olunmus".. hah iste mesaj yerine ulasmis irfan akalp örneginde oldugu gibi..
bu atatürkün özel hayati degil ki; bu televole atatürk.. tamam buda var tabii ama sadece bumu var?.
15 saniye montrö antlasmasi, yarim saat cigara ve içki muhabbeti.. bu oranlamayla ülke kurtarilmasi ve kurulmasi mümkün mü?. oranlamada bile haddini asan süreler var.. o zaman bu film amaçli bir film.. belgesel degil yani..
"essiz insan" özet.. özet..
atatürk dedikten sonra 6 gün ve 36 saatte okunan nutuk'u mu copy-paste yapacagiz..
nutuk ve diger atatürkü anlatan kitaplar okunmadan bu film izlenirmi sevgili evren?.
hedef kitle okumayan, okumayi sevmeyen aksama kadar sinema sinema dolasan, tv izleyen halkimiz ve onun içinden çikan neo gençligimiz.. sonuç zaten televole..
bence john dündar modaya uymus, televole çekmis.. biraksin artik belgeseli fatih..
[size=14:ee515b9598]mustafa'nin neden kitabi yok hiç düsündünüz mü?.[/size:ee515b9598]
çünkü atatürkçüler hemen okuyacak.. olabilr, zaten bilinmeyen birsey degilki diye gülüp geçecek.. baskada kimse okumaz zaten..
[size=18:ee515b9598]neden filmi var?..[/size:ee515b9598]
lütfen dikkat:
ataürkü okuyan, bilen ve bilerek seven kitle filmden çikarken normal bir yüz ifedesiyle olabilir, zaten bilinmeyen birsey degildiki diyor..
ama okumayan bilmeyen ve kulaktan dolma, diziden bilme atatürk asiklari ki; asiklar gerçektende, bumu diyor bumu bize anlatilan atatürk..
önce oku.. okumakla baslar hersey..
[size=18:ee515b9598]oku..[/size:ee515b9598]
not:
sadece içki ve cigara diger konulara deginmedim daha.. hafta hafta halledecem john dündari..
dadini çikaracam..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 10:43:31
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]filmin adi "mustafa" degil de; "alin size atatürk" olsaydi tam olacakti..buda benim yorumum:
[color=darkred:af74180011]cumhuriyetimiz içki sofralarinda ayyaslar ve sarhoslar tarafindan kurulmadi..
devlet reisinin karsisinda özgürce, rahatça dr. resit galip örneginde oldugu gibi atatürk'le bile çatir çatir kavga edecek kadar fikirlerin serbestçe tartisildigi bir masada kuruldu. o masada içkide vardi sadece.. sadece ve özellikle..
neden özellikle?.
içki ve sigara içti diye canlara kiyildigi, sorgusuzca baslarin uçuruldugu ortamlardan gelinmisti bu masalara.. bu inanmasi imkansiz dönüsümü görmesek bile..
iki kelime edilmeye layik degilmi asilan bu süreç, katedilen yol?. bumu belgesel yapmak?.[/color:af74180011]..
bundan niye alinti yapmiyorsunuz?.. kelime çarpiticilari sizi..
sen atatürkü git sinemada gör, daha önce onula ilgili yazilan bütün kitaplardan -filmde alinti yapilanlarda dahil- bi haber, ben ataürkü gördüm diye mesaj at.. nerede gördün?.. sinemada..
resit galip caddesindeki publardan diskolardan çikmazsiniz da; dr. resit galip kimdir atatürke o sofrada nasil firça attin, sonrada o diktatör(!) karsisinda nasil hayatta kaldin bi haber..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-11-07 10:44:04
Mesaj konusu:
|
|
|
John Dündar nedir Mehmet abi? Mustafa Kemal Atatürk'e dair bir belgeselde Onun adini sadece Mustafa diye kullandi diye elestireceksiniz sonra da dalga geçmek maksatli Can Dündar'in adini John diye kullanacaksiniz.
Bizler burada Takim adlarinda da kisi adlarinda da bunu yapmamaya maksimum gayret gösteren kisiler degil miyiz. Hatta en sevmediklerimizin bile adini. Ben bir elestiri yazarken en nefret ettigim kisinin adini bile dogru yazmaya özen gösteriyorum ve hepinizden bunu bekliyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 10:45:44
Mesaj konusu:
|
|
|
ilaveten bu belgeselde ciddi emegi olan Alkaralar'da var.... Bunu da atlamamak lazim. Üstelik John dediginiz ile adas...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 10:54:47
Mesaj konusu:
|
|
|
degismis.. degismis..
ondan dedim john diye..
bakin bu film "televole atatürk" diye sunulsaydi bizde öyle izlerdik çokda mutlu olurduk..
bunu kim merak eder?.. okuyan zaten biliyor.. ben orada olmayan çok seyi daha biliyorum.. okudum ve daha öncesini bildigim için ne varki bunda dedim..
ben atatürkün bu yönünüde görmek isteyenlere dedim:[size=18:03f49d9bf0]oku..[/size:03f49d9bf0]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 11:04:53
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]-sevgili can kusura bakmasin ama bu gerçektende john dündar..-
bumu yoksa.. bizim can mi bülent?.
can alakoç deme simdi birde..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-11-07 11:31:41
Mesaj konusu:
|
|
|
Filmi Görmeyenlere duyuruyorum; Film’de Atatürk anlatilmiyor, Film’de Mustafa Kemal anlatilmiyor. Film, de ’MUSTAFA’ anlatiliyooooor.
Ben Mustafa filmine vizyona ilk girdigi gün gittigimi söylemistim. Burada Suat Kaya gibi filmi görmeden yazi yazanlara cevap vermem. Ben filme girmekle kalmayip 1963 yilinda basilmis olan sevket Süreyya Aydemir’in, ‘Tek Adam’ adli kitabini okumaya basladim. su anda da okumaya devam ediyorum.
Kitabi okudukça Can Dündar’in birçok konuya deginmedigini-deginemedigini gördüm; Taa 1963 yilinda yazilan bu kitapta 27 yasinda dul kalan genç ve güzel sarisin Zübeyde’nin on yasinda yetim kalan Mustafa’si da anlatiliyor. Ali Riza Bey iflas edip kendini içkiye verince bagirsak kanseri olur ve 47 yasinda ölür. Zaten Zübeyde hanimla aralarinda 20 yas vardir. Ali riza bey bu genç ve güzel kadina iyi ve rahat bir hayat yasatamadigindan dolayi kendisini suçlar.
Mustafa Selanikte askeri idayi ye yani ortaokula gitmektedir. Birgün eve gelir ve evde yabanci bir adam görür. Zübeyde Hanim evde basi açik dolasmaktadir. Mustafa annesine “bu adam da kim” diye sorar. Zübeyde Hanim, o adamin evlendigi ikinci esi Ragip bey oldugunu söyler. Mustafa’dan gizli evlenmistir. Bu durumu gururuna yediremeyen Mustafa evi terk ederek uzak bir akrabasinin yanina siginir.
Kitapta bu ve bunun gibi Mustafa’ya ait birçok ‘ailevi’,’sahsi’ konular ele alindigi halde neden sevket Süreyya Aydemir vatan haini olmuyor da Can Dündar oluyor.
Eminimki yukaridaki sahne filme alinsaydi, bazi kendisine Atatürk’çüyüm diyen ama farkinda olmadan Atatürk’e zarar veren sahislar yeri gögü yikip saçini basini yolar, “Atatürk küçük düsürülüyoooor” diye bas bas bagirirlardi. Biz okumayan bir toplum oldugumuz için 1963 yilinda yazilmis bir kitabin iç sayfalarindaki bu tarihi ve insani gerçekler nasil olsa kitleler tarafindan fark edilmez diye düsünülmüs olmali. Ama bu insani ve tarihi gerçekler, film yapilirsa çoluk ÇOCUK herkez seyreder maazallah. Ve bütün bunlardan sonra birde Zübeyde hanimi sorar çocuklarimiz.”Basimiza is açilir”
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 12:18:31
Mesaj konusu:
|
|
|
bende tam tersini savunuyorum sevgili irfan..
filmde atatürk anlatiliyor.. ama adi mustafa..
dört dönemi var:
mustafa..
mustafa kemal..
gazi mustafa kemal..
gazi mustafa kemal atatürk..
tek basina birakilmis, terkedilmis, -can dündar'a göre- 57 yil kandirilmis, öldügünde yaninda kimse kalmamis olan mustafa mi?. atatürk mü?.
ben birsey demiyorum ki.. madem yapiyorsun, madem bilinmeyenleri, okumayanlara göstermek gibi son derece iyi bir niyetin var.. adini dogru koy bari..
"televolede atatürk" herkes bilsin ne izledigini..
taniyanlar, okuyanlar ve bildikleri için kiyas yapma yetenegi olanlar sunu bir belgeselde görmek ister:
içki ve sigara içtigi görülen ve hatta duyulan birinin sorgusuz ve yargisiz caninin alindigi meclislerden..
devlet reisiyle bile içkinin içilebildigi özgürce tartisilan, çatir çatir fikirlerin savunuldugu meclislere..
bu söylenmeden belgesel olurmu?.. bir yani eksik birakmak ne demek?.
kaç saniye uzadi film?..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 12:27:06
Mesaj konusu:
|
|
|
simdi böyle bir belgesele o iki küçük cümleyi eklemeden film yaparsan
ortaya böyle tek yanli bir görüntü çikiyor.. ve belgesel olmuyor iste..
buyrun, bendende beterleri var..
ben bunlari demiyorum haa.. ona göre..
ama bunlarda var.. olabilir.
Sarhos.
Kafayi bulunca aglayan...
Hoyrat.
Soguk.
Kalpsiz.
Çevresine eziyet eden ...
itiraz edeni asan...
Arkadaslarini satan...
Goygoycularin doldurusuna gelen...
Milletten bihaber.
Hatta milleti küçümseyen...
Alay eden .
Hesabini kitabini bilmeyen...
Bati hayrani.
Sefa düskünü.
O balo senin...
Bu balo benim, gezen.
Zampara.
Cephede bile kari-kiz düsünen...
Savasmadigi için sikilan...
Ordu varken, çete kurmaya kalkan...
Devrimleri intikam için yapan...
Dinsiz.
Kendi heykellerini diktiren...
Megaloman.
Bencil.
Günde 3 paket sigara içen.
Usul usul intihar eden ...
Psikolojik bunalimda...
Yalniz.
Çaresiz.
Basiretsiz.
Zavalli bir adam.
*
Mustafa’daki Mustafa bu.
*
Anafartalar 1 saniye.
isgal 2 saniye.
Tasi taragi toplayip kaçmak için, sigir sürüsünün çikardigi toz bulutundan bile tirsan... Sigir sürüsüyle düsman ordusunu ayirt etmekten aciz biri... Baskomutanlik meydan muharebesi desen... Taktigini falan baskasindan araklamis zaten.
*
Hak edilmis bence Oscar...
En azindan Nobel.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-11-07 12:34:06
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]bende tam tersini savunuyorum sevgili irfan..
filmde atatürk anlatiliyor.. ama adi mustafa..
dört dönemi var:
mustafa..
mustafa kemal..
gazi mustafa kemal..
gazi mustafa kemal atatürk..
?..[/b]
Bana Mustafa Kemal'i anlattilar.Biliyorum.
Bana Gazi Mustafa Kemal i de anlattilar.Biliyorum.
Bana Gazi Mustafa Kemal ide anlattilar. Biliyorum.Her bayram.Her 10 Kasim da Her 29 Ekim de her 23 Nisan da
Ama artik ben, benden sakladiklari Mustafa'yi tanimak istiyorum.Aglayan,Gülen,sinifta bogusan,sevgilisine mektup yazan,Geneleve giden,abdest alan,tras olan,killari uzayan,kirden bitlenen,istiklal caddesinde parasiz gezip vitrindeki tatlilara agzi sulanan vs vs vs.
Böyle beklentileri olanlara birisinin film yapmasi çok normal.Arz talep meselesi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-07 12:38:10
Mesaj konusu:
|
|
|
Sinemada Atatürkü ögrendigini sananlara bende cevap vermeyecem merak ediyorum Nutugu okumusmu acaba
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 12:44:04
Mesaj konusu:
|
|
|
sen sadece eksik kalan bilgilerede ulasmak istiyorsun sevgili irfan..
yani dedigin üzre onun hakkinda bimedigin bir bu yönleri kalmis.. zaten okuyormussun da, su anda..
atam sen kalkda ben yatam diyen birine; o dedigin mesele anlatilir mi?.
bende zaten bilenler için sorun yok ki diyorum. sende bütün bilenler gibi normal karsiliyorsun. bilen adamin kabul etmesi dogal.. bakis açisi meselesi..
bu ülkede kaç kisi okuyupta ögrendi atatürkü?.
kaç kisi eksik çekilmis bu belgeseli izleyecek?.
kaç kisi ilk defa tanisacak atasiyla?.
iki cümle yahu, iki cümle.. adam kiyas yapacak çünkü..
kaç saniye uzardi bu belgesel?..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-07 12:50:44
Mesaj konusu:
|
|
|
Siki durun o balolarda gezip icki icen olarak gösterilen Atatürkün okudugu kitap sayisi tam 3997 irfan Akalp bunuda biliyormu acaba
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2008-11-07 13:17:36
Mesaj konusu:
|
|
|
"suat_kaya"]Siki durun o balolarda gezip icki icen olarak gösterilen Atatürkün okudugu kitap sayisi tam 3997 irfan Akalp bunuda biliyormu acaba
yok valla inanmam. Listeside varmi okudugu kitaplarin. Toplam sayfa adedi kaç...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-11-07 13:22:39
Mesaj konusu:
|
|
|
Yeni belgeselcilere tavsiyeler:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kocatepe'de
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kitap Okuyor
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Söylev Veriyor
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Düsünüyor
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Askerlere Hitap Ediyor
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-07 13:22:54
Mesaj konusu:
|
|
|
Anitkabirde kayitlari var okuduguda kitaplarin alti cizili oldugundan belli bilinen 3997 daha bilimeyenlerde var ben biliyordumda gecen eski kültür bakani Namik Kemal Zeybekde söyledi
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-07 20:19:47
Mesaj konusu:
|
|
|
Özü Alinmis Bugday
Anadolu Ajansi’ndan Ali Güreli’nin haberine göre Adana’da bir un fabrikasi, bugdaydan elde edilen ve “ruseym” adi verilen ürünü gramlik paketler halinde piyasaya sürdü.
Ruseym, bugdayin islenerek una dönüstürülmesi sürecinde özel ayristirma islemleri sonucunda bir tonundan sadece bir kilogram elde ediliyor.
Karsiyaka Un Fabrikasi DisTicaret Müdürü Göktay Dönmez, bu maddenin dogal E vitamini deposu oldugunu belirterek dünyada “wheat germ” olarak bilenen ruseymin, bugdayin en tepesindeki embriyosu oldugunu, bu maddenin tohumun üremesini ve çimlenmesini sagladigini anlatti.
Dönmez “Ruseym, adeta bugdayin kalbi ve hayat kaynagidir” dedi. “Doganin altin sirri” olarak sunumunu yaptiklari ruseymin lif degeri yüksek, tokluk hissi veren lezzetli bir besin oldugunu anlatan Dönmez, bu ürünün kullanimi ve dolayisiyla tüketimini yayginlastirmaya çalistiklarini bildirdi.
* * *
Ruseym, soguk süt veya yogurt ile karistirilabiliyor, taze ya da kuru meyveye ilave edilerek zenginlestirilebiliyor. Çorba, salata gibi yiyeceklerin üzerine serpilerek kullanilabiliyor. Yemek pisirirken baharat yerine vitamin olarak kullanabilecek bu ürün, ayni zamanda dünya mutfagindaki çesitli yemek tarifleri için tercih ediliyor. E vitamininin yasliligi geciktirici özelligi ve vücutta hücre zarinin dayanikliligini saglamasi dolayisiyla bagisiklik sistemini destekleyerek kanserin önlenmesinde önemli rol oynadigi, kalp hastaligi riskini azalttigi, pihti azaltici etkisiyle kanin akiciligina, diyabetli hastalarda damar tikaniklarinin önlenmesine yardimci oldugu belirtiliyor. Ruseymin sinir sistemi hastaliklarinda olumlu etki gösterdigi, gözde katarakt olusumunu geciktirdigi, cildi güzellestirip kirisikliklari önledigi ve kisirlik tedavisinde etkin olarak kullanildiginin bilimsel çalismalarla tespit edildigi kaydedildi.
* * *
Peki, soframiza gelen ekmegin özü alinmis bugdaydan yapildigini biliyor muyduk? Kesinlikle hayir.
Ne zamandir bugdayin ruseymi aliniyor?
Yüzyillar önce de aliniyor muydu?
Türkler, dünyada en çok ekmek yiyen millettir, dolayisiyla ekmek olana kadar bugdayin basina gelenlerden haberi olmasi gerekmez mi?
Acaba diyorum, yedigimiz ekmek, özü alinmis bugdaydan yapildigi için mi, bütün degerlerimizin özü çalinirken haberimiz olmuyor?
Sakin ruseymi alinmis bugday yedigimizden olmasin!
___________________________________________________________________
Alinti:Yeniçag
Ekmekteki ruseymsizlik olayi dikkatimi çekti,sizlerle paylasayim dedim.
NOT:Bu özü alnmis buggay yazisi siyasi boyutlu bir yaziydi.Ancak tabi ki amacim ekmek konusundaki bu ilginçligi göstermek oldugu için ilgili bölümleri size aktardim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-10 12:02:52
Mesaj konusu:
|
|
|
ben mustafa altioklar gibi bilemem..
o bu belgesele film teknigi açisindan yaklasmis ve pekde begenmemis.. hatta hiç begenmemis..
ben o kadar bilemem..
ama film dolmabahçe sarayinin penceresine zoom yaparak basliyor, bi ara pencereyi tutturamayacak diyoruz, duvara dogru giderken pencereden içeri süzülüyoruz..
bu arada saray saga dogru bi yatip, sonra tekrar düzeliyor..
hareket-i arz oluyor zannederek garip duygularla bakarken; can dündar gerçektende etkileyici ses tonuyla anlatiyor.
4 mevsim isimli tablodan bahsederek basucunda bekleyen afet inan'a "buralardan gidelim afet, kaçalim bu kadir bilmezlerden" -son kismi bana ait- dedigini aktariyor..
bizde bu arada yalniz olmadigini anliyoruz.. terkedilmemis..
pencereden girersen odada kimseyi göremezsin zaten..
kapinin önü en ufak bir olumlu haber almak isteyenlerle dolu.. orayada baksaydin ya..
pencereden bakipta "terkedilmis" diye yapistirmanin ne alemi var.. gerçektende terkettigi bir kaç arkadasini neden terketmis baktinmi?. diktatör denen bir kimse sadece terketmis..
daha sonra babasi genç yasta ölen ve sicacik yuvasini terketmek zorunda kalan mustafa kendisine çali çirpidan bir ev yapiyor.. ve burasi onun siginagi oluyor.. mus..
ben hiçbir çocugun 4 tane sopa dikipte; üstünü kapatarak kendine siginak yaptigini görmedim..
bütün çocuklar önce çevreleriyle irtibatlarini keserler.. asla gökyüzüyle baglantilarini koparmazlar..
dikkat eden olduysa hemen minderleri eya baska bulduklarini etraflarina yayarlar..
"çocuk ve mimari" konu basligindan bile haberimiz yok..
haa önemlimi bu;
"recep" filmini çekseydik valla hiç önemi yoktu.. ama "mustafa"ya gereken önemi gösterecegiz arkadaslar.. bari bunu yapalim.. efendim onunla ilgili hiçbir kaynaga ulasamiyorum diye serzeniste bulundugumuza kimseyi inandiramayiz aksi halde..
bencede söyle önemli:
bütün çocuklar etraflarini kapatirken mustafa niye tepesini örttü..
yazik iste genç yasta siyirmis çocuk.. zaten babasida genç yasta ölmüstü. evden çikinca böyle oldu..
bizi bumu kurtardi?. yahu daha kulübeyi bile yanlis insa den çocuk;
bizi isgalden insaaya giden ve hala hakkinda kitaplar yazilan bu sürecimi tasarladi?.
21. yüzyila tasinan ve bundan sonraki yüzyillarda da bütün dünyaya örnek teskil edecek bir "tek" liderin her seyinden, her yönünden kiyaslamali olarak bahsetmeliyiz..
aksi takdirde belgesel dememeliyiz bu garabete..
can dündar'a sorarsan bu yapmis..
birde kimdi atamiza buna benzer bir sifati yakistiran?.. kimdi.. kimdi?..
veled-i zina diyen kimdi?. hasan mezarci dimi..
daha sonra kafayi siyiran kimmis gördük..
eveeett filme girmis bulunuyoruz..
"karanlikta uyuyamam çocuk" meselesi ve "ince memed" örnegi..
salih bozok'u hepimiz biliyoruz da; oglunun gözleri yasararak anlattiklari..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-11-10 14:35:48
Mesaj konusu:
|
|
|
DESTAN YAZAN GEMiLER siMDi NEREDE
Bilindigi gibi yakin tarihimizde destan yazip ülkenin kaderini degistiren nice gemimiz vardir. Bunlar içerisinde ilk akla gelen Atatürk’ün Samsun’a çiktigi Bandirma vapurudur. Nusrat mayin gemisi’de Çanakkale savasinin kaderini degistirmis çok önemli bir gemidir. Nusrat'in dösedigi mayinlar 18 Mart 1915'te Çanakkale harekâtinin kaderini degistirmis, ona "dünyanin en ünlü mayin gemisi" unvanini kazandirmistir. Nusrat’in mayinlari 639 kisilik mürettebatiyla Bouvet, onun ardindan Inflexible ve Bolva zirhlilarini sulara gömmüstür.Yine ayni sekilde Muavenet-i Milliye Muhribi Çanakkale Savasi esnasinda 12 Mayis 1915'i 13 Mayis'a baglayan gece ingiliz dretnotu HMS Goliath 'i ustaca gerçeklestirilmis bir operasyon sonucunda batirmis, bu operasyonun sonuçlari savasin kaderini etkilemistir. Bu anlamda Nusret Mayin Gemisi ile savasta çok kritik bir rol oynamis iki savas gemisinden biri sayilir.
Sultanhisar Torpidosu ise 30 Nisan 1915 günü AE–2 adli ingiliz denizaltisini batirmistir. AE–2, o devrin en gelismis denizaltisidir.
Toplumumuzda son yillarda gözlemlenen yakin tarihe ilgideki yükselis sayesinde bazi gerçekleri 70–80 yil sonra ögreniyoruz. Örnegin Atatürk’ün samsun’a çiktigi meshur Bandirma vapurunu okullarda bize söyle ögretmislerdi; “pusulasi olmayan, acemi bir kaptan tarafindan kullanilan, azgin dalgalarda bata çika ilerleyen küçük köhne bir silep. Hatta bir rivayete göre Bandirma’yi batirmak isteyen bir ingiliz gemisi gece karanliginda çok yakinindan geçer ama onu görüp fark edemez. Atatürk’ü daha kahraman yapmayi kendine vazife edinenlerin uydurdugu yalanlardan biride sudur; “Mustafa Kemal sik sik kaptan kösküne giderek kaptana,”rotamiz nedir. Sulara batmadan Samsun’a varabilecek miyiz” gibi sorular sormustur.
Oysaki isin dogrusunu ‘Bandirma Yolculari’ adli kitabi yazan Önay Yilmaz’dan ögreniyoruz. Atatürk'le birlikte Samsun yolculugunu yapmis olan dava ve yol arkadaslarinin hayattaki yakinlarini bir araya getirmis. Hepsi büyük özveriyle, bazilari uzak sehirlerden kalkip gelerek ellerindeki bilgi, belge ve anilari aktarmislar.Bandirma’nin tarihçesi söyle,gemi 1878 yilinda iskoçya’nin Glascow kentinde yolcu ve yük vapuru olarak insa edilmis. Geminin ilk sahibi Dussey and Robinson sirketi gemiyi 5 yil çalistirdiktan sonra 1883 yilinda Yunanistan 'daki H. Psicha Preus Firmasina satmis. Kymi adini alarak, geminin Londra'da olan kaydi Pire Limanina alinmis.1890 yilinda H. Psicha Preus firmasi gemiyi baska bir Yunanli firma olan Cap. Andereadis firmasina satmis , 12 Aralik 1891 tarihinde kaza sonucu batmis, ayni yil içersinde yüzdürülüp Kiymi adi ile istanbul Rama Derasimo firmasina satilarak istanbul Limanina kayit edilmis.
1894 yilinda o zamanki Deniz Yollari isletmesi anlamina gelen idare-i Mahsusa'ya nakledilmis ve Türk bayragi çekilerek, adi Panderma olarak degistirilmis.Marmara Denizi kiyilarinda, Tekirdag , Mürefte, sarköy , Karabiga , Erdek arasinda yük ve yolcu seferleri yapan gemi, idare-i Mahsusanin statü degistirerek 28 Ekim 1910 yilinda Osmanli Seyrüsefain idaresi (Osmanli Denizcilik isletmesi) olunca geminin adi Bandirma olarak degistirilerek posta vapuru haline getirilmis.
19 Mayis 1919 tarihinde Atatürk ve Silah Arkadaslarini Samsun 'a getirdikten sonra yine posta hizmetlerine devam etmis,1924 yilinda Türkiye Seyrüsefain idaresi tarafindan hizmet disi birakilmistir.1925 yilinda gemi Bozmaci ilhami isimli Türk armatöre satilmis, ve ayni armatör tarafindan 4 ay içinde hurda olarak parçalanmistir.
Geminin yapimina 1960 yilinda ele geçen geminin orijinal projesi isik tutmustur. Yapimina 2000 yilinda Samsun Dogupark alaninda aslina uygun olarak baslanmistir.18 Mayis 2003 tarihinde Recep Tayyip Erdogan tarafindan hizmete açilmistir.
Mustafa Kemal Atatürk, 9.Ordu Müfettisi olarak Padisah adina ordulari denetlemek üzere istanbul’dan yola çiktiginda yaninda 18 kisi bulunmaktadir. Yolculuk boyunca Atatürk, kaptan kösküne hiç ugramamis ve geceleyin teget geçtigi söylenen ingiliz gemisinin de yük gemisi mi yoksa baska bir gemimi oldugu karanlikta anlasilamamistir Sert havada, dalgali bir denizde, yol alan gemi,19 Mayis 1919 günü tütün iskelesine ulasmistir.
Korumayi degil hatirlamayi bile unuttugumuz bu tarihi hazineleri kendi ellerimizle sökmüsüz. Bu emanetlere sahip çikmayip onlarin perçinlerini söküp parçalayip hurdacilara satmisiz.
Bandirma vapuru, bir armatöre satilmis.1925’de haliçte sökülüp parçalanmis 85 yil sonra aklimiz basimiza gelmis ve maketini yapmisiz. Maket Samsunda sergileniyor.
Nusrat mayin gemisi ise 1962'de özel kisilerce satin alinmis, Kaptan Nusret adiyla kuru yük gemisi olarak hizmet vermistir.1990 yilinda Mersin açiklarinda alabora olmustur.1999 yilinda bir grup gönüllü tarafindan su yüzüne çikarilan Nusrat, 2003 yilinda Tarsus Belediyesi tarafindan, Çanakkale Savaslari ile ilgili heykellerin de yer aldigi bir çevre düzenlemesi ile anit haline getirilmistir.
Sultanhisar Torpidosuda 1938 yilinda sökülüp parçalanmis.
Muavenet-i Milliye’nin kaderi ise dahada aci olmus. Donanma atislarinda hedef tahtasi olarak kullanilmis.
Yavuz zirhlisinin da kaderi digerlerinden farkli degil.
iRFAN AKALP
10 KASIM 2008
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-10 15:02:18
Mesaj konusu:
|
|
|
Sayin irfan Akalp bir yerlerden bir kaynaklar gösterip tarihin bize farkli anlatildigini a sahsinin dogru söylemeyip b sahsinindogru söyledigini ispat etmeye kalkip dolayli yollardan Atatürkü farkli anlatmaya calismana hic gerek dolambacli yollarada girmeye gerek yok ben Atatürkü sevmiyorum de cik bu isin icinden sevmek zorundada degilsin demokrat bir ülkede yasiyoruz ilk sevmeyende sen olmayacaksim milyonlarca sevmeyeni var o zaman gercekten takdir edecegiz seni
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-10 15:34:22
Mesaj konusu:
|
|
|
son mesaja karsiyim. muhalefet serhimi koyuyorum..
ataürk'ü sevmiyorum diye birsey olamaz.. kimsede öyle demiyor zaten..
ataürk'ün ne sevilmeye, ne övülmeye, nede savunulmaya ihtiyaci var..
kendiside bizzat bunu söylüyor zaten: "beni övme sözlerini birakiniz.. gelecek için ne yapabiliriz siz onu söyleyin.."
yani "ögrenin" diyor. gelecek için ne yapabilecegimizi bulabilmenin yolu ögrenmek degil mi?.
-bunu mecburen yazdik.. hala "demedin" diyenler var. hemde eskilerden. yuh-
bizde onu tavsiye ediyoruz.. oku, ögren.. filmden ögrenme, kiyaslayacak alternatifi yok.. çünkü can dündar gerçektende usta belgeselci..
bu sefer durum ciddi...
herkes hepsini, her seyini ögrenmeye çalisiyor. sonuçta kendisini enterese edecek bir yanini bulacak..
herkese atatürk var..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2008-11-10 15:35:04
Mesaj konusu:
|
|
|
suat abi müdahale etmek zorundayim.. tartismayi lütfen kisisel boyuta tasimayalim.. bu tür kisisel yargilari bu kadar kolay kullanmazsan fena olmaz..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-10 15:47:07
Mesaj konusu:
|
|
|
Yok tartismiyorum sadce bir laf dikkatimi cekti ondan bu yaziyi yazdim irfan akalpin yazisinda bir söz var diyorki Atatürkü daha kahraman yapmayi kendine vazife edinenlerin uydurdugu yalanlardan biride sudur :Mustafa Kemal sik sik kaptan kösküne giderekkaptana rotamiz nedir.Sulara batmadan Samsuna varabilecekmiyiz gibi sorular sormustur.Eee sorsa ne olur sormasa ne olur bu Atatürkü kahramanmi yapar batirirmi aslinda buna cevap vermek istemistim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-14 10:34:11
Mesaj konusu:
|
|
|
pazartesi günü yazacagimiz elestiriyi bu güne aliyoruz. (ince memed'teki bir sahne benzerligi meselesi)
beklenmeyen üzücü bir olay oldu. atamizin son askerini, son silah arkadasini yitirdik.
birde mustafa balbay, sakaryada üniversiteli gençlere seslenirken bu filmle ilgili olarak bizim birinci mesajimizda söylediklerimizin kelimesi kelimesine ayni -yerleri degismis olabilir- cümlelerle görüslerini aktardi. aklin yolu bir.
ince memed demisken büyük usta yasar kemal bile özelestiri yapiyor da; bizimkilere özellikle hatirlattigimiz halde i-ih..
neyse filme dönelim:
ataürkün son askerine soramadik. çok isterdim sormayi ama olmadi.
sunu soracaktim: mustafa albayim, günümüzde G8 neyse; varolus mücadelesi verdiginiz amerika hariç o günün G7'si ülkeleri kovalarken hiç korkmadiniz mi?. tamam bizi çok seviyorsunuz, bu vatana asiksiniz da; bi yere kadar albayim.. dünyanin en kesif ordularinin 5'ini 7'sini kovalarken hiç korkmadiniz mi?.
gerçektende usta belgeselci, etkili yorumcu can dündar'a göre korkuyormussunuz..
uzatmaya hiiç gerek yok: filmde o etkileyici sesini degistirerek, yavsatarak;
ali çavus'a döndü ve dediki diyor "ben karanlikta yatamam ki çocuk"..
bizimki yorumluyor: korkak iste noolacak.. korkuyor..
daha önce kadin çarsafina sokulup, kaçirildigini da biliyoruz.
arkasindan destekleyici yorumda gecikmiyor: uzaktaki sigir sürüsünü düsman sanip, siperlere atladilar..
çizilen tablo: atama bez getirin..
benim yorumum:
atam ölmekten korkmuyor, yapacagi isler bitmeden hain bir suikast sonucu aramizdan ayrilmaktan korkuyor. adam hala is düsünüyor.. iside biz ve gelecegimiz.
silahi yastiginin altinda yatiyor. salih bozok'un oglu tv'de çikardi gösterdi. bi tuhaf oluyor insan.. utaniyoruz atam senden. yüzüne bakmaya yüzümüz yok..
atam kendi güvenligini kendi aliyor..
sevgili irfan akalp burada hakli, atam samsuna çikti, milletimin hepsi pesine takildi demek biraz abartili olmus..
bir kismida, karsi devrimci, yobaz, bagnaz ve tutucu büyük bir kismida onu vurmak için pesine takilmisti.. simdi oldu..
içeride bir isik kaynagi olsun istiyor.. içeri girenin kim oldugu, elinde ne bulundugunu görecek kadar bir isik kaynagi olsun istiyor.. noolacak demeyin silah da yastigin altinda..
aynisini kim yapmisti?. hani su çukurovanin zalim agasi -adi aklima gelmedi-.
oda farkli sebeplerle olsada sonuçta öldürülmekten korkuyordu ve odasinda uyurken her zaman bir gaz lambasi yanardi.
"ben memed, ince memed, bildinni beni" dedikten sonra 3 el ates ediyor ve mavzerden çikan mermilerin yarttigi rüzgarin gaz lambasini söndürdügünü büyük usta aktariyor..
okumaz, bilgiye ulasamaz, kiyaslama yapamazsaniz böyle olur.. o aga uyudu; atam uyumadi. bizim için canini bir faniye vermedi..
sigir sürüsünüde anlatayim mi?. gerek yok ama hedi gene görev bildik..
yahu sigir sürüsü, koyun sürüsü neyse iste hadi diyelimki düsman birlikleri..
el insaf can dündar be.. korkan adam silahini kapar siperemi girer, yoksa aksi yönde hizla kaçar mi?..
atam sipere atliyor en iyi bildigi seylerden biri.. gelsinler diyor.. korkaga bak.. üstelik o devirde bir tek araba onda var.. kaçacagina siper aliyor.. dünya devlerini gömdügü siper..
biz?.
biz ise napiyoruz?. onlar tertiplenmis, gerici, yobaz zannetmislerdi sigir sürüsünü;
biz ise belgesel yapabilen, devletin üst kademelerini ele geçirmis karsi devrimcileri, bagnaz ve gericileri sigir sürüsü zannedip geçiyoruz..
haftaya?.. ne bileyim biseyler var iste..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-14 10:51:19
Mesaj konusu:
|
|
|
ATA'NIN C.DÜNDAR'A MEKTUBU
Tek Kelimeyle MUHTEsEM….,
Lütfen dagitabildiginiz kadar dagitin…..
--------------------------------------------------------------------------------
Utandim çocuk
Beni anlatan bir film yapmissin .
Kizginim, utanç içindeyim.
Sana degildir kizginligim. Filmdeki Mustafa'dan da utanmis degilim.
Basaramamisim, bundandir utancim.
Komutam altinda, bu vatan için kanini akitan Türk askerlerinden utandim.
"Özgürlük" demistim, benim karakterimdir..
"Bilim" demistim, tek yol göstericidir.
Sen, "Karanliktan korkardi" demissin benim için.
Korkardim evet. Bu ulusu bogmak isteyen karanliklardan çok korktum.
Ama insaf be çocuk, korkup da kaçmadim ya.
Söküp atmadim mi o karanligi bu ülkenin üzerinden?
Diktatör demissin bir de. Hiç okumadin mi çocuk?
Nerde benim nesilleri emanet ettigim ögretmenler?
Anlatmadilar mi sana?
Baskomutan olarak cepheden cepheye kosarken, ve bütün kararlari tek basima alabilecekken neden bir meclis kurdum ben çocuk? Böyle diktatör olur mu?
Ah be çocugum.
Neden, nasil düsman ettiler seni bana?
Baktim asktan, sevgiden, aileden bahseden güzel seyler yazmissin bugüne kadar. Belli ki, Çaliskansin, zekisin. Kara cüppeleri ile milletin ümügüne çökmüs olan yobazlari çok iyi anlarim da çocuk, seni anlayamiyorum. Onlar zaten hiç sevmedi beni. Yüzyillardir süren iktidarlarini çekip almistim ellerinden. Sevmeyecekler beni elbette..
Peki sen çocuk, sen neden kol kola girdin bu kara kalplilerle?
Dedim ya, sana degil kizginligim.
Basaramamisim. Anlatamamisim demek ki özgürlügün kiymetini, bagimsiz bir ulusun, onurlu özgür bireyi olmanin ne büyük bir nimet oldugunu.
Yazik olmus, onca vatan evladinin kanina, onca ananin göz yasina. Veremem ki simdi hesabi, ne o gencecik bedenlere, ne de gözü yasli analara.
"Bu muydu ugruna bizi ölüme gönderdigin vatan?" derlerse,
"bu nesiller miydi, ölen evlatlarimizin kaniyla kurdugun ülkeyi emanet ettigin?" diye sorarlarsa
ne derim ben onlara be çocuk?
Olmadi be çocuk... olmadi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-11-14 10:56:12
Mesaj konusu:
|
|
|
Engin Çeber'in dövülerek öldürüldügü netlesmis, Hüseyin Üzmez hala disarida, Genel Müdür özürlüleri Sarah bagladi demis, Otomotiv fabrikalari zorunlu izinlere ve isten çikarmalara basladilar..
Fakat Atam Can Dündar'a mektup yazmis.
Ben bi mektup da Nimet Çubukçu'ya, Adalet Bakani'na falan bekliyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-11-14 14:11:45
Mesaj konusu:
|
|
|
“ Sözlü, oyunlu ve kadinli toplantilardan biri idi. O gece bazi asiri sahneler cereyan etti. Gülüse oynasa sabahladik. Atatürk benimle birkaç kisiyi sona birakti. Gece üstüne bir hayli dedikodu yaptik. Çikip gidecegimiz sira kendisine dedim ki: “simdiye kadar sizin için yalniz yabancilar yazdi. Biz yaninizdayiz. Sizi ve eserinizi daha iyi taniyoruz. izin verirmisiniz? Yakup Kadri ile sizin için bir kitap hazirlasak…” Ferah ve uyanik bir bakisla beni süzdü, “Dün geceyi yazacak misiniz? Dedi
—Canim efendim, bu kadar özelinize girmeye ne gerek var? Dedim.
—Ama bunlar yazilmazsa ben anlasilmamki… Siz de baskalarinin yazdiklarini tekrarlamis olursunuz. Dedi.
Yaptigini saklamak riyakârligindan, kendi gibi, halki da kurtarmaya çalisti.” (Falih Rifki Atay. Çankaya. Pozitif Yayinlari. Sayfa,12–13)
“Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur” ( Sakalli Celal)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2008-11-15 05:33:04
Mesaj konusu:
|
|
|
filme ulasmaya çok çalissam da henüz izleyemedim.. ama tartismalarin yürüdügü boyut ilgimi çektigi için bir hayli yakindan takip ettim..
eger ciddi ve seviyeli bir tartisma isterseniz, izlemediyseniz 32. günü.. buyurun..
http://www.kanald.com.tr/Video/Detail.aspx?id=10&videoId=881&typ=p
tabi filmi izleme sansini varsa önce onu izleyin bence :)
not: bu arada Baskin Hoca, Onur N'nin bilemedigi sorunun cevabi var..
ilk atatürk heykeli sarayburnuna dikilmis :D
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-15 14:37:14
Mesaj konusu:
|
|
|
"erdem_ceydilek"]
not: bu arada Baskin Hoca, Onur N'nin bilemedigi sorunun cevabi var..
ilk atatürk heykeli sarayburnuna dikilmis :D
Artik hiç unutmam.Baskin'a inat untumam. :D
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-17 11:38:00
Mesaj konusu:
|
|
|
sevgili suat kaya daha iyi açiklayacaktir ama;
ülkemizin en degerli oyuncularindan biri, üzerinde hiç kimse yokken kale çizgisinin disina düsüp yerde kivraniyor ve eli istem disi kalbine gidiyor.
basina ilk yetisen sivil bir sahis, belliki ardanin o andaki yüz ifadesinin ürpertisiyle yardim görevlilerini çagiriyor..
yardim görevlilerinden önce skippe geliyor. saglik görevlilerinin gecikmis olmasina da; daha sonra sükrediyoruz.
arda'yi sedyede yari çiplak ve onca mesafeyi hoplatarak tasidiklarini görünce..
kalp krizi geçiren bir sporcunun üzeri örtülürmü örtülmezmi o kismini sevgili suat kaya daha iyi bilir ama o vaziyette hoplata hoplata hemde en uzaktaki araca tasinmasi tam anlamiyla skandaldir.
orada bu degerli oyuncumuza birsey olsa acibadem hastanesi nasil bir özür dileyecektir?. hazirladimi acaba?.
her taraflarinda kuruluslarinin isimleri yazan kiyafetleriyle ortalikta boy göstermekle, show yapmakla olmuyor sayin acihiyar yöneticileri..
icraat önemli icraat.. ekipte doktor yok..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-17 11:47:18
Mesaj konusu:
|
|
|
Seyrettim sevgili Mehmet Güner tam bir skandlal üstünü örtecegine al bir tansiyon aletini tansiyonunu ölc nabzini say ambülans gelene kadar ambülans gelse ne olur doktor yoktur belki defibrilatör büyük bir ihtimalle calismiyordur oksijen maskesi varmi calisiyormu mechul oradaki görevliler kalp grafisi okumayi biliyorlarmi ilk yardimi biliyorlarmi mechul bu ülkede ne düzgünki bu isler düzgün olsun deveye sormuslar neren egri nerem dogruki demis.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-11-17 23:08:46
Mesaj konusu:
|
|
|
Gizli reklamin çesitli yolari:
Sigara sirketine ortakligin olsun,sigara içilen filme sponsor ol.Lpg sistemcisi ol,dizilerde lpg'li geyikler döndür,bir operaörden diger operatöre geç ve bunun reklamini yap ve Süper Lig karsilasmalarina hastanenin ambulansini göndererek açiktan bir reklam yap.
Reklam güzel ve ucuz ama reklamda tanitilan ürün fos çikti anlasilan.Saglik ekibi?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-11-18 11:15:19
Mesaj konusu:
|
|
|
> Horbo'nun Babasi Çolak Memo!
>
> BiRiNCi Dünya Savasi'nda Suriye cephesinde
> kolundan vuruldu; nami oradan geliyordu.
>
> Savastan sonra daga çikti; eskiya oldu. Zaman zaman
> Malatya'ya iniyordu erzak almak için.
>
> Dört tig gibi adamiyla gittigi sehir yolunda, hilal
> kasli, kara gözlü, bugday tenli bir kiza vuruldu:
> Emine.
>
> Sorusturdu; kiz miydi gelin mi? Emirler Köyü'nün
> agasi Vahap Aga'nin küçük kiziydi; daha henüz
> 15 yasindaydi.
>
> Köye heyet gönderdi; "Allah'in emri..."
>
> Vahap Aga sözlerini kesti: "Benim eskiyaya verecek
> kizim yok."
>
> Haberi alan Çolak Memo, 30 atliyla Emirler Köyü'nü
> basip Emine'yi kaçirdi.
>
> Küçük Emine, Çolak Memo'nun ilk karisi degildi.
>
> Çolak Memo, 13 kadinla evlendi. Dördüncüsünü bosar,
> bir daha alirdi.
>
> Cumhuriyet'ten sonra eskiyaliga ve mecburiyetten
> çokeslilige son verdi Çolak Memo.
>
> Emine, kocasi Çolak Memo'dan hep korktu.
>
> Bir gün evde kumalar Meryem, Bedriye ve Emine otururken,
> polisler bir hirsizlik sorusturmasi için eve geldi.
> Çolak Memo sorulara cevap verirken, diger odada üç
> karisinin konusup gülmelerine sinirlendi. Gidip,
> Emine'yi balkondan atti.
>
> Çolak Memo bu olay nedeniyle üç yil hapis yatti.
>
> 1933'te cezaevinden çikinca Emine'nin gönlünü
> aldi ve onu hamile birakti.
>
> Emine, Çolak Memo'dan dört çocuk sahibi oldu.
>
> Kocasi ölünce Malatya mensucat fabrikasinda
> çalismaya basladi.
>
> Büyük ogluna çok güveniyordu; çok çaliskandi,
> siniflari hep dereceyle bitiriyordu.
>
> Onu küçüklügünden beri "Horbo... Horbo"
> diye seviyordu.
>
> "Horbo" dayisinin kiziyla nisanliydi.
>
> Bir gün fabrikaya polisler geldi; Emine'yi alip
> karakola götürdüler.
>
> Oglunun ünlü gazeteci Ahmet Emin Yalman'a suikast
> yaptigini ögrendi.
>
> "Horbo" cezaevine giderken o da ameliyat
> masasina yatti; beyninde ur vardi.
>
> Yillarca oglunun cezaevinden çikmasini bekledi. Her
> gece agladi.
>
> Oglu cezaevinden çiktiktan bir süre sonra hayata
> gözlerini yumdu.
>
> Çolak Memo ile Emine'nin oglu "Horbo"
> kimdir bilir misiniz:
>
> Hüseyin Üzmez!
>
> Bursa'da 14 yasindaki B.Ç.'ye cinsel istismarda
> bulundugu iddiasiyla tutuklu bulunan Vakit Gazetesi
> yazari Hüseyin Üzmez.
>
> Nev-i sahsina münhasir biriydi; hayatinda iki sorudan
> nefret etti; ne zaman dogdun, Ahmet Emin Yalman'i niye
> vurdun?
>
> Önceki gün Bursa 4'üncü Agir Ceza
> Mahkemesi'ne giderken, kameramanlara el salladigi
> görüntüsünü izledim TV'lerde. içim burkuldu.
>
> Aklima babasi Çolak Memo geldi.
>
> Bir de, "Malatya Suikasti"ni anlattigi
> kitabinda yazdiklari: "italyan Lombrozo, 'Bazi
> insanlar dogustan suçludur' diyor. Ben buna
> inanmiyorum. Allah kulunun hasmi degildir. Dogustan
> suçlu yoktur." (S. 67)
>
> TV'de Hüseyin Üzmez'i elleri kelepçeli el
> sallarken izledigimde düsündüm; Çolak Memo'nun
> hiç mi suçu yok?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-11-21 23:03:39
Mesaj konusu:
|
|
|
‘ÜZMEZ’ KARARI VE “ADLi TIP”RAPORLARI
“Gözaltinda Cinsel Taciz ve Tecavüze Karsi Hukuki Yardim Bürosu” Avukatlarindan Eren Keskin 20 Kasim 2008 Persembe günkü Taraf gazetesinde çok çok önemli bir konuya temas etmis. Özetle su önemli noktalara deginiyor Eren Keskin,
• Yillardir ‘Adli Tip’in “siyasi islevini” anlatmaya çalisiyoruz. Hüseyin Üzmez’e verilen rapor yillardir iskencecilere veriliyor.
• Türkiye’de, iskencenin belgelenmesinde en önemli sorun, “resmi bilirkisilik” kurumu olan Adli Tip Raporlari’nin tek ve kesin delil olarak kabul edilmesi. Oysa Adli Tip, bir devlet kurulusu. Bir devlet organinin gerçeklestirmis oldugu iskence eylemini yine bir devlet kurumu olan Adli Tip’in raporlamasi isteniyor.
•
• Oysaki Avrupa insan Haklari Mahkemesi, gözaltinda tecavüze maruz kalan sükran Aydin davasinda Türkiye’yi mahkûm ederken gerekçe olarak “magdurun durumunun bagimsiz bir hekim raporu ile belgelenmemis olmasini”göstermisti. Bu karara ragmen, Türkiye’de yargi hala bagimsiz hekim raporlarini yeterli delil olarak kabul etmemekte israr ediyor.
• “Türk islam Sentezi” denilen ve devletin “resmi ideolojisini ”olusturan anlayis, son derece “mili ter” ve “erkek egemen” bir bakis açisidir. Hüseyin Üzmez de bu bakis açisi ve ideolojinin “en basit” örneklerinden biridir.
• Evet Hüseyin Üzmezi bir “Adli Tip”raporu kurtardi. Bugüne dek iskence yapan birçok polis ve askeri kurtardigi gibi.
• En sasirtici olan, Hüseyin Üzmez’ i kurtaran rapor medyada tartisilirken,iskencecileri kurtaran raporlarin yillardir tartisilmamis olmasi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-11-23 12:43:00
Mesaj konusu:
|
|
|
sARsAFsOV: CHP ve onun genel baskani Deniz Baykal sonunda gerçegi gördü. Bu ülkede seralarda domates yetistirir gibi halk partili insanlar yetistirmenin mümkün olmadigini anladi. Daha önceki seçimlerde oldugu gibi önümüzdeki yerel seçim sonucunda 4–5 gün eve kapanmak istemedigini belli etti. Sonunda tapulu araziye gecekondu yapmaya karar verdi ve ‘türban sov’unda daha ilerisine(pardon daha gerisine)gidip bir ‘çarsaf sov’ düzenledi.
Birden kafalara dank etti ki ne yapilacaksa iste bu yillardir begenilmeyen, tepeden bakilan, irtica alameti diye yerden yere vurulan, asagilanan, üniversite kapilarindan kovulan bu insanlarla yapilacak.
Birden derin uykudan uyanildi ve çocuklarinin diploma törenlerine sokulmayan, askerdeki ogullarinin yemin törenlerini kislalarda izleyemeyen, orduevlerinde çocuklarinin dügünlerinden kovulan bu kadinlar hatirlandi.
Ancak CHP ve onun çizgisinde yürüyen yandaslari ve Necla Arat gibi partililer bu duruma çok sasirip hayal kirikligina ugradilar. Genel baskanlarina, “Tehlikenin farkinda” olduklarini gösterip “Her türlü oy kaygisini bir yana birakarak laik Cumhuriyetten ödün vermemek gerekir” diyerek bogazlarina kadar sekilcilik ve biçimcilige batmis olduklarini gösterdiler. Bu basörtülü ve çarsafli kitleler CHP’ye önemli ölçüde oy verirse laik cumhuriyet güçlenir mi zayiflar mi? Sorusu üzerinde düsünmeyi bile akil edemediler.
Akil edemediler ve göremediler. Çünkü kendileri disinda büyük çogunluga ikinci sinif bir vatandas gibi bakmaya devam ediyorlar ve edecekler. Bunu en veciz biçimde Deniz Baykal söyle ifade ediyor, “Üniversitelerde türban çarsaf isterlerse orada dur deriz!” Bu söz bir baska açidan CHP’nin siyasi saskinligini gösteriyor. Halki sadece seçimden seçime oy veren kapici, çayci, çamasirci, bulasikçi, hizmetçi, temizlikçi olarak görüyorlar. Onlarin üniversitede okumasina, meslek sahibi olmasina tahammül edemiyorlar. Onlarin devamli sehrin varoslarinda kalmasini istiyor. “Orada dur”diyorlar.
Ancak kitleler hiçte sanildigi gibi saf degil. Kitleler, AKP’nin ve onun belediyelerinin dagittigi seçim sadakalarinin bilincinde oldugu kadar, Deniz Baykal’in ‘çarsafsov’ kurnazliginin da farkinda. Kitleler CHP’nin kendilerinin toplumsal özlemlerine karsi ne kadar duyarsiz oldugunu okumus tahsillilerden çok daha iyi biliyorlar.
irfan Akalp
23.11.2008
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-12-03 12:10:05
Mesaj konusu:
|
|
|
[quote:61ed53bf33]AVCILAR’da polis yelekleri giyerek müzikhol basan zorbalarin, kaçirdiktan sonra alti saat tecavüz ettikleri konsomatris C.K.’yi, sperm örnegi kalmasin diye zorla banyoya soktuklari ortaya çikti. C.K.’ya güvenmeyen üç sehir eskiyasi onunla birlikte banyoya girdi. Zorbalar, delil birakmamak için C.K.’yi yarim saat yikadi ve giyinmesine izin verdikten sonra evinin önüne birakti. Eskiya tehdit etmeyi de unutmadi: "Eger polise haber verirsen geri döner seni öldürürüz." 24 Agustos’taki olayin ardindan yakalanan Yusuf Kiliç ve Cesim Gelturan ile Yildirim Agababa tutuklandi. Cesim Gelturan’in cinayet, gasp ve oto hirsizligi, Yusuf Kiliç ile Yildirim Agababa’nin hirsizliktan poliste kayitlari bulundugu tespit edildi.
Gasp Büro Amirligi polisleri, süphelilerin polis yeleklerini Mercan’da bir dükkándan "Dizi film çekiminde kullanacagiz" diye satin aldigini belirledi. süpheliler polisin "Yeleklerini alirken zorluk çekmediniz mi?" sorusuna "Orada parayi verdikten sonra general üniformasi bile diktirebilirsin" diye cevap verdi. Polis baskinda kullanilan bir tabancayi ele geçirdi, digerini ariyor. Baskina katilan bir kisi ile bir tecavüzcü yakalanmadi. Zorbalarin, C.K.’yi, sahip olduklari sözde otelde maasla çalismasi için de teklif götürdügü ortaya çikti.
Kendilerini reddettim
C.K. yasadigi dehset dolu dakikalari söyle anlatti: "Daha önce de bara gelmislerdi. Ahlaksiz tekliflerini reddettim. Gece yeniden geldiler. Bu kez üzerlerinde polis yelegi ve job vardi. içeri girer girmez benim için geldiklerini anladim. Garsona vurdular ve kimlik kontrolü yaptilar. Saçimdan sürükleyerek disari çikarip arabaya bindirdiler. Yüzümü kazakla kapattilar. Yarim saat gittik. Yaninda bos arazi olan bir binaya girdik. Asansörle 5’inci kata çiktik. Yusuf, Cesim ve Yildirim sirayla bana tecavüz ettiler. Daha sonra beni banyoya sokup yikadilar. Ev sahibi beni götürüp evimin önüne birakti."
Halka soruluyor. Polis siddeti hakkinda ne düsündükleri hakkinda. Çogu insan elbette var ama suçlulara var seklinde cevap veriyorlar. Hala kisilerin aklinda polis haklidir imaji fazlasiyla sabit. Kötü muamelenin mutlaka zaten kötülere yapildigi konusunda nnetler.
Ben bu konuda Arka Sokaklar veya Gece Gündüz gibi dizilerin ciddi bir ideolojik islevinin oldugunu düsünüyorum. Ve gerek sokaktaki polis siddetinin gerekse de bu dizilerdeki gözümüze sokulan duurmun yeniden konusulmasi gerektigini düsünüyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2008-12-03 14:20:57
Mesaj konusu:
|
|
|
"irfanakalp"]sARsAFsOV: CHP ve onun genel baskani Deniz Baykal sonunda gerçegi gördü. Bu ülkede seralarda domates yetistirir gibi halk partili insanlar yetistirmenin mümkün olmadigini anladi. Daha önceki seçimlerde oldugu gibi önümüzdeki yerel seçim sonucunda 4–5 gün eve kapanmak istemedigini belli etti. Sonunda tapulu araziye gecekondu yapmaya karar verdi ve ‘türban sov’unda daha ilerisine(pardon daha gerisine)gidip bir ‘çarsaf sov’ düzenledi.
Birden kafalara dank etti ki ne yapilacaksa iste bu yillardir begenilmeyen, tepeden bakilan, irtica alameti diye yerden yere vurulan, asagilanan, üniversite kapilarindan kovulan bu insanlarla yapilacak.
Birden derin uykudan uyanildi ve çocuklarinin diploma törenlerine sokulmayan, askerdeki ogullarinin yemin törenlerini kislalarda izleyemeyen, orduevlerinde çocuklarinin dügünlerinden kovulan bu kadinlar hatirlandi.
Ancak CHP ve onun çizgisinde yürüyen yandaslari ve Necla Arat gibi partililer bu duruma çok sasirip hayal kirikligina ugradilar. Genel baskanlarina, “Tehlikenin farkinda” olduklarini gösterip “Her türlü oy kaygisini bir yana birakarak laik Cumhuriyetten ödün vermemek gerekir” diyerek bogazlarina kadar sekilcilik ve biçimcilige batmis olduklarini gösterdiler. Bu basörtülü ve çarsafli kitleler CHP’ye önemli ölçüde oy verirse laik cumhuriyet güçlenir mi zayiflar mi? Sorusu üzerinde düsünmeyi bile akil edemediler.
Akil edemediler ve göremediler. Çünkü kendileri disinda büyük çogunluga ikinci sinif bir vatandas gibi bakmaya devam ediyorlar ve edecekler. Bunu en veciz biçimde Deniz Baykal söyle ifade ediyor, “Üniversitelerde türban çarsaf isterlerse orada dur deriz!” Bu söz bir baska açidan CHP’nin siyasi saskinligini gösteriyor. Halki sadece seçimden seçime oy veren kapici, çayci, çamasirci, bulasikçi, hizmetçi, temizlikçi olarak görüyorlar. Onlarin üniversitede okumasina, meslek sahibi olmasina tahammül edemiyorlar. Onlarin devamli sehrin varoslarinda kalmasini istiyor. “Orada dur”diyorlar.
Ancak kitleler hiçte sanildigi gibi saf degil. Kitleler, AKP’nin ve onun belediyelerinin dagittigi seçim sadakalarinin bilincinde oldugu kadar, Deniz Baykal’in ‘çarsafsov’ kurnazliginin da farkinda. Kitleler CHP’nin kendilerinin toplumsal özlemlerine karsi ne kadar duyarsiz oldugunu okumus tahsillilerden çok daha iyi biliyorlar.
irfan Akalp
23.11.2008
irfan Bey, çok hassas bir konuda yerinde tespitler yapmissiniz. Yaziyi yazdiginizdan beri 10 gün geçmesine ragmen çarsaf tartismasi devam ediyor. Bu konuda kendi kafasiyla düsünen bir yurttas olarak her iki kesimin de samimiyetsizligini hayretle izliyorum.
Yillardir çarsaf türban diye ortaligi yirtan kesimlerden CHP'nin bu açilimindan memnun olmalarini beklerdim. Yillarca mücadele etmissin, rakip olarak gördügün kesim sana dogru bir adim atmis, takdir etmen gerekmez mi? Ama memnun olacaklarina telasa kapildilar. Gazetelerinde, televizyonlarinda Baykal'a yüklenmeye basladilar. Amaçlarinin türbana tesettüre özgürlük saglamak degil, bunlar üzerinden ortami gerip siyaset yapmak oldugunu belli ettiler.
CHP çarsaf açilimda samimi olsaydi, çarsaf üzerinden yapilan sekilci muhalafet anlayisina son verirdi. "Partime girer ama üniversiteye giremez" mantigi hem kendi partililerinizce hem de çarsafli kesimlerce inandirici bulunmaz. CHP içindeki "eyvah, parti elden gidiyor" diye feryat edenlerle, AKP'deki tesettür bayraktarligini yapanlar bence ayni degirmene su tasiyor. Toplumu çarsafla ortadan ikiye bölmeye ve gerginligi devam ettirmeye çalisiyorlar.
Ben CHP'nin çarsaf açilimini dogru bulanlardanim. Hatta "Kardesim biz çarsafla türbanla ilgilenmiyoruz. Kafalarin içine bakiyoruz. Baskasini çarsafa sokmaya çalismadikça kimsenin ne giydigine karismiyoruz" dese tesettür savunuculari bu kadar yandas bulamayacak.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2008-12-03 22:19:28
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Onur,
Türban yüzünden geçmiste birçok parti bu konuda serbesti saglamaya yönelik vaat ve beyanlarda bulunduklari için kapatildilar. simdi Beniz Baykal daha da ileri gidip çarsaf’a geleneksel kiyafetimiz diyor. Acaba CHP’ne de kapatilma davasi açilacak mi?
“1400 yillik islam tarihinde türbanin yeri yoktur. Yerli degil, disaridan ithaldir” diyen D.Baykal, esi çarsafli bir Cumhurbaskanini Çankaya’da görmeye tahammül edebilecek mi acaba?
Üniversitelerde basörtüsünü serbest birakan düzenlemeyi, “Bu is çarsafa kadar gider”diyerek iptal ettirip türbanin serbest birakilmasina siddetle karsi çikan, daha önceleri çarsafi, “Türkiye’yi geriye döndürmek, Türkiye’yi Ortaçag karanligina çekmek isteyenlerin”simgesi olarak niteleyen Baykal, partisine katilan çarsafli bir bayana rozet takarken bu giyisinin ‘geleneksel” oldugunu söyledi.
Tabii CHP asil tavrini seçim sonrasinda basörtüsüne serbesti saglanmasi yönündeki gelismeler olmasi halinde sergileyecek. CHP bu tutumunda samimi ise, bunu seçim sonrasinda da sürdürmesi gerekir. Aksi takdirde, “Ben dini degerleri istismar ettim” diyerek halktan özür dilemelidir. Ayni sekilde türbani Anayasa Mahkemesine götürdügü için Türbanli genç kizlardan da özür dilemelidir.
“Biz “Biz insanlarin giyim kusamiyla ilgili degiliz; tasidiklari degerlerle, savunduklari ilkelerle ilgiliyiz” diyen Deniz. Baykal, eger çarsafli bir bayani belediye baskan adayi olarak gösterirse iste o zaman onun samimiyetine ve dürüstlügüne inanilir.
Deniz Baykal,‘Geleneksel örtü’ diye çagdisi olan çarsafi hos görebiliyor, ise ayni sekilde ‘siyasi simge’ diyerek reddettigi ve daha çagdas olan türbani da reddetmemelidir.
CHP’nin katkilariyla din ve vicdan hürriyetinin alanini genisletici açilimlarin artik anayasal suç olmaktan çikarilmasi gerekmektedir. Böylece hem gerilimli bir sorun ortadan kalkmis olacak; bununla toplumda rahatlama saglanacak, hem de din gibi hassas bir konu çesitli partilere istismar konusu olmaktan kurtulmus olacaktir.
Aksi takdirde Ankara’daki ikinci meclis binasi olan müzede sergilenen su yazinin orada durmasi anlamini yitirecektir, “Kadinlar baska hiçbir ülkede bu kadar hizla ilerlememislerdir. Bir ulusun bu derece hizli degismesi, tarihte gerçekten esi olmayan bir olaydir.”(ingiliz Daily Telgraph Gazetesi)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2008-12-03 23:24:18
Mesaj konusu:
|
|
|
irfan Bey,
1920-1938 arasindaki dönemde öyle saglam temeller atilmis, öyle büyük ilermeler kaydedilmis, öyle büyük isler basarilmis ki 70 yildir bu mirasi yiyoruz hala tükenmedi. Ben insanlik tarihinin böyle bir ilerlemeye bir daha sahit olabilecegi sanmiyorum. Ülkemizin geleceginden çok umutluyum. En büyük düsmanimiz olan cehalet, iletisim imkanlarinin bas döndürücü bir sekilde artmasi sayesinde gücünü kaybediyor. Toplumu kandirmak eskisi kadar kolay degil artik. Düsünen, sorgulayan, piril piril bir neslin yetistigini gözlemliyorum. Bugün ülkenin önünü karartan yapay problemlerin orta vadede çözülecegini tahmin ediyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2008-12-04 10:19:39
Mesaj konusu:
|
|
|
her kepaze durum sonrasi olanlar gene oluyor..
ben bekliyorum kim çikipta söyleyecek: "milletin devlete güveni kalmamis"..
emniyet güçlerine falan degil, bu milletin devlete güveni kalmamis..
adam mekan sahibi; müdahale etmedi kabul de, 155'i aramiyor bile..
nasil arasin?. korku imparatorlugunda yasiyor..
telefonlar dinleniyor, sudan bir sebepten dolayi içeri alinanlarin yillar sonra cenazesi çikiyor..
millet bu rezil rüsva kanun disi adamlarla bir arada yasamayi ögrendi ne yazikki..
her zaman ayni terane..
deprem olur, açilir deprem yönetmeligi okunur..
yangin olur, açilir binalarin yangindan korunmasi hakkinda yönetmelik..
simdide cerrahpasa çikmis, polis vazife ve selahiyetleri kanununu okuyor..
dünyanin en mükemmel kanunlari ve yönetmelikleri bizde.. okusan noolacak ki, uygulamadiktan sonra?..
internet sitesinde kimligin bir kopyasini yayinladik bakin diyor.. soracaksiniz arkadas diyor..
kabahat gene vatandasta oldu.. kimlik sormadi diye..
arkadaslar biz o kanunu kendileri gibi kelimesi kelimesine bilmiyor olabiliriz..
ama mantik yürütüyoruz, çünkü kanun mantiktir..
benim mantigim sunu söylüyor: geç bunlari anam babam geç bunlari..
bu millet neden kimlik sormuyor veya hepsinde cep telefonu oldugu halde kimse neden polisi aramiyor?.
olayda dört ay önce olmus bu arada..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2008-12-04 13:43:53
Mesaj konusu:
|
|
|
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10503905.asp?yazarid=1&gid=61
Oktay Eksi'nin yukaridaki linkte verdigim yazisina göre 1 Aralik 2008 tarihinde 3 polis memuru tartismaya girdikleri sivil bir vatandasa kimlik soruyor. Bu sahis Celalettin Cerrah'in yardimcisi çikiyor ve kimlik soran polisleri ertesi gün görevden aldiriyor.
Birakin üniformali polise vatandasin kimlik sormasini, üniformasiz adama polisin kimlik sormasi bile basina dert oluyor. En yetkili agizin sanki bu ülkede degil de ayda yasiyormus gibi kameralar önünde "Kimlik sorun kardesim" demesine güleyim mi aglayayim mi karar veremedim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
suat_kaya
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-12-20 12:10:22
Mesaj konusu:
|
|
|
Ayip be Canan Aritman utandik senden Abdullah Gül haksiz olsa bile senin ettigin su lafla hakli konuma gecti günümüz dünyasinda en ayip sey bir insanin etnik kökenini irkini deklare etmek ve onu bu sekilde sözde asagilamak sanane onun kökeninden sen onun nasil bir insan olduguna bak baska insanlara zarari olup olmadigina bak sana olan davranislarina bak insanligina bak etnik köken bizim elimizde olan birseymi dogustan anne babamiza bagli olan bir sey birde meslektasim olarak bir doktor olacaksin senden utandim cok ayip ettin asil özürü senin dilemen gerekiyor.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2008-12-20 11:36:11
Mesaj konusu:
|
|
|
"Baris_Ugurlu"]Mustafa filmi denince aklima burasi geldigi için haberi görünce buraya yapistirmak istedim.
http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1030463&Kategori=siyaset&Date=20.12.2008&b=Mustafa%20sorgusu&ver=25
Özellikle su kismi alintilamak istiyorum:
[quote:a75a8f0a90]'Bregoviç Ermeni asilli'
Dilekçede, filmin müziklerini yapan Saraybosna dogumlu Goran Bregoviç'in Ermeni asilli oldugu öne sürülerek, "Ermeni soykirimi konusunda lobi çalismalari yapildigi su günlerde film için bilinçli olarak cimbizla seçilmis kisilerden biridir" ifadesine yer verildi.
Dilekçede, ayrica "Filmi Warner Bross dagitiyor. Dünya çapinda bir firma nasil oluyor da Dündar'a destek çikip dagitimi yapiyor? Bu, uluslararasi yabanci destekli bir programin parçasi oldugunun ispatidir. Atatürk'ün karga kovaladigi sahnede 'Yorgo' isimli Yunanli bir çocugun oynatilmasi, Ata'ya saygisizliktir. Türk çocugu kalmadi da Yunanli bir çocuk Atamizi canlandiriyor" denildi.
Abdullah Gül'den sonra Goran Bregovic de "Ermeni" çikti desenize! Irkçilik suç degil mi, anlamiyorum artik. Türüt'le Ozan Arif'e bir sey olmadiysa gerçi...
Yükselen deger. Bak CHP gibi kendini sosyal demokrat olarak adlandiran partinin tecrübeli milletvekili Canan Aritman bie Irk haritalari pesinde.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Baris_Ugurlu
Site Admin
Kayıt: Oct 27, 2007
|
Tarih: 2008-12-20 10:29:38
Mesaj konusu:
|
|
|
Mustafa filmi denince aklima burasi geldigi için haberi görünce buraya yapistirmak istedim.
http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1030463&Kategori=siyaset&Date=20.12.2008&b=Mustafa%20sorgusu&ver=25
Özellikle su kismi alintilamak istiyorum:
[quote:310c36f21c]'Bregoviç Ermeni asilli'
Dilekçede, filmin müziklerini yapan Saraybosna dogumlu Goran Bregoviç'in Ermeni asilli oldugu öne sürülerek, "Ermeni soykirimi konusunda lobi çalismalari yapildigi su günlerde film için bilinçli olarak cimbizla seçilmis kisilerden biridir" ifadesine yer verildi.
Dilekçede, ayrica "Filmi Warner Bross dagitiyor. Dünya çapinda bir firma nasil oluyor da Dündar'a destek çikip dagitimi yapiyor? Bu, uluslararasi yabanci destekli bir programin parçasi oldugunun ispatidir. Atatürk'ün karga kovaladigi sahnede 'Yorgo' isimli Yunanli bir çocugun oynatilmasi, Ata'ya saygisizliktir. Türk çocugu kalmadi da Yunanli bir çocuk Atamizi canlandiriyor" denildi.
Abdullah Gül'den sonra Goran Bregovic de "Ermeni" çikti desenize! Irkçilik suç degil mi, anlamiyorum artik. Türüt'le Ozan Arif'e bir sey olmadiysa gerçi...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2008-12-31 01:47:56
Mesaj konusu:
|
|
|
http://dmi.gov.tr/tahmin/stadyum.aspx
Meteoroloji genel müdürlügü stadyum tahminleri yapmaya baslamis. Tahmin edin bakalim hangi stadyumlar için bilgi var.
Mehmet (Galip) abi çok sever bu durumlari. :lol: :lol:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2008-12-31 02:34:38
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]http://dmi.gov.tr/tahmin/stadyum.aspx
Meteoroloji genel müdürlügü stadyum tahminleri yapmaya baslamis. Tahmin edin bakalim hangi stadyumlar için bilgi var.
Mehmet (Galip) abi çok sever bu durumlari. :lol: :lol:
Gözüm kapali söylüyorum:
inönü
Atatürk Olimpiyat
Ali Sami Yen
sükrü Saraçoglu
simdi gidip bakayim,yeni stad eklenmis mi?
Meteorolojinin bu 4 stadi seçmesi ne tesadüf?Sen Baskent'in orta yerindeki stadyumu unut git dagin basindaki Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda hava ölç. 8O
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2009-01-02 12:34:50
Mesaj konusu:
|
|
|
[size=18:b8d4ed13ee][color=red:b8d4ed13ee]isçiler is Birakti[/color:b8d4ed13ee][/size:b8d4ed13ee]
insaatta çalisan yüzlerce isçi Kurban Bayrami'ndan bu yana paralarini alamadiklari iddiasiyla is durdurma karari aldi. Eylem yapan isçiler kulüp baskani Adnan Polat'a da çagrida bulundu.
santiye disina çikarak basin mensuplarina açiklama yapan isçiler,yiyecek ekmek dahi bulamadiklarini söyledi.Aslantepe'de bulunan santiye önünde toplanan isçiler, haklarinin verilmesini istedi.Uzun süredir paralarini alamadiklari için çok zor durumda olduklarini söyleyen isçilerden Cemal Cürebal, "Paramizi vereceklerini söylediler ama hala bir kurus alabilmis degiliz.Kurban Bayrami'nda 100 YTL aldik. Ancak bu parayi evlerimize mi gönderelim? Yoksa karnimizi mi doyuralim." seklinde konustu.
isçilerden Ömer Üdek ise Galatasaray yönetimine seslenerek, "Futbolculara milyonlarca dolar ödüyorlar, isçiler olarak bizler de hakkimizi, emegimizin karsiligini istiyoruz. Neden bu durumu görmüyorlar? Sayin Polat sesimizi duysun." diye konustu.
Kaynak: Türkspor
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2009-01-16 22:12:36
Mesaj konusu:
|
|
|
Dün üzerinde sahte kimlikle yakalanan firari emekli general Levent Ersöz,2001-2004 yillari arasinda Güneydogu'da,Diyarbakir,Silopi, sirnak üçgeninde görev yapti.
Silopi'de 2001 yilinda iki HADEP'li Jandarma Alay Komutanligina çagirildi.içeri giren iki HADEP'liden bir daha haber alinamadi.Bu Hadep'lileri içeri alan kisi ise dün Levent Örsöz'ün yakalanmasi sirasinda yaninda bulunan Astsubaydi.
su anda isveç'te yasayan eski PKK'li ve eski Jitem'ci Abdulkadir Aygan, "Diyarbakir,Silopi, ve sirnak'ta kuyulara atilan cesetler'in yerlerini tek tek gösterebilirim" dedi.
Umalimki 2001-2004 yillari arasinda bu bölgedeki faili meçhul binlerce cinayet aydinlatilsin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2009-01-16 22:58:16
Mesaj konusu:
|
|
|
"irfanakalp"]Dün üzerinde sahte kimlikle yakalanan firari emekli general Levent Ersöz,2001-2004 yillari arasinda Güneydogu'da,Diyarbakir,Silopi, sirnak üçgeninde görev yapti.
Silopi'de 2001 yilinda iki HADEP'li Jandarma Alay Komutanligina çagirildi.içeri giren iki HADEP'liden bir daha haber alinamadi.Bu Hadep'lileri içeri alan kisi ise dün Levent Örsöz'ün yakalanmasi sirasinda yaninda bulunan Astsubaydi.
su anda isveç'te yasayan eski PKK'li ve eski Jitem'ci Abdulkadir Aygan, "Diyarbakir,Silopi, ve sirnak'ta kuyulara atilan cesetler'in yerlerini tek tek gösterebilirim" dedi.
Umalimki 2001-2004 yillari arasinda bu bölgedeki faili meçhul binlerce cinayet aydinlatilsin.
iki HADEP üyesinin gözaltinda kaybolmasi olayinda Türkiye AiHM'den ceza yemistir. Hikayeyi arayanlar nette bulur. oldukça iç acitici bir hikayedir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Arda_Kucukahmetler
Site Admin
Kayıt: Aug 09, 2003
|
Tarih: 2009-01-17 17:33:32
Mesaj konusu:
|
|
|
TRT çizgi filmde ‘Zaman’ reklami mi yapiyor?
Hürriyet yazari Cengiz Semercioglu, TRT Çocuk kanalinda her sabah yayinlanan ‘Ayi Paddington’in Maceralari’ adli çizgi filmde kahraman ayicigin “Nerede benim Zaman gazetem”, “Zaman Gazetesi’ni ver bana” gibi sözlerle gazetenin reklamini yaptigini yazdi.
Cengiz Semercioglu bugünkü yazisinda TRT Çocuk kanalinda yayinlanan ‘Ayi Paddington’in Maceralari’ adli çizgi filmde “Ayi Paddington ne zaman bir gazete okuyacak olsa her seferinde ismiyle cismiyle “Zaman Gazetesi’ni ver bana” diye sesleniyor” dedi. Semercioglu, TRT’nin gizli-açik reklam yapmanin yasak oldugu televizyonda, belli bir görüsü temsil eden gazetenin reklamini gizli de degil, açik açik yaptigini iddia etti.
Semercioglu’nun yazisi söyle:
Nasil mi oluyor? Bu isten TRT Genel Müdürü ibrahim sahin’in haberi var mi bilemiyorum. Ama pekala oluyor, hem de gizli falan degil TRT Çocuk kanalinda açik açik Zaman gazetesi reklami yapiliyor.
Bu tam bir skandal!
ibrahim sahin’in degilse bile TRT Çocuk kanali için STV’den getirilip kuruma yerlestirilen yöneticilerin görevden alinmasini gerektirecek kadar büyük bir skandal.
Olayi anlatayim;
Bir süre önce yayina baslayan TRT Çocuk kanalinda her sabah 08.30’da yayinlanan Ayi Paddington’in Maceralari adli bir çizgi film var.
Adindan da anlasilacagi üzere yabanci bir çizgi film bu, Türkçe seslendirme yapilarak yayinlaniyor kanalda.
Bu çizgi filmde Ayi Paddington ne zaman bir gazete okuyacak olsa her seferinde ismiyle cismiyle “Zaman Gazetesi’ni ver bana” diye sesleniyor.
Çizgi filmde gazetenin adi gazete degil ya da uyduruk bir marka degil; Zaman.
Tam bir köylü kurnazligiyla çocuklarin aklina Zaman gazetesi yerlestiriliyor.
Üstelik bu devlet televizyonunda yapiliyor.
Bu kadarina da pes artik.
STV’ye ait çocuk kanali Yumurcak da bu zaten yillardir böyle, tüm gazeteler Zaman, tüm kanallar Samanyolu adiyla aniliyor.
Ekranda en ufak bir markayi buzlatan RTÜK de Yumurcak’taki bu reklama yillardir seyirci.
Ne bir uyari ne bir ceza...
Kanal D dizisinde Hürriyet’i Milliyet’i, Show TV’de Aksam’i, atv’de Sabah’in logosunu görmeniz, adini duymaniz mümkün degil ama STV’nin Yumurcak’inda her dakika Zaman ve Samanyolu reklami var.
Hadi diyelim bu RTÜK’ün gözünden kaçti, devlet televizyonu nasil alet oluyor bu ise peki?..
Ayi Paddington’in Maceralari’nda dün sabah yayinlanan bölümde da ayni sey oldu.
Paddington, gazetenin verdigi promosyondan bahsederken “Nerede benim Zaman gazetem” diyerek sesleniyor.
Daha sonra bayiye giderek, “Bir Zaman gazetesi istiyorum” diyerek gazete aliyor.
TRT, gizli-açik reklam yapmanin yasak oldugu televizyonda, belli bir görüsü temsil eden gazetenin reklamini gizli de degil, açik açik yapiyor.
Hem de bir çocuk kanalinda, çizgi filmde bunun yapilmasi isin hiç de masum olmadigini, TRT’deki kadrolasmanin nasil cemaatçi dinamiklerle gerçeklestigini gösteriyor..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Arda_Kucukahmetler
Site Admin
Kayıt: Aug 09, 2003
|
Tarih: 2009-01-17 17:34:56
Mesaj konusu:
|
|
|
'Cengiz Semercioglu hayal görmüs'
Hürriyet yazari Cengiz Semerciogulu TRT’nin çizgi filminde Zaman gazetesi reklami yapildigini yazdi haber TRT ve Zaman tarafindan yalanlandi.
Cengiz Semercioglu bugünkü kösesinde, TRT Çocuk’ta yayinlan çizgi film ‘Ayi Pattington’in Maceralari’nda açik bir sekilde Zaman gazetesinin reklami yapildigini belirtti.
Semercioglu, programdan konusmalar aktararak, çizgi filmdeki karakterin agzindan ‘Zaman gazetesini ver bana’ ‘Nerede benim Zaman gazetem’ denildigini iddia etti. Semercioglu iddialarina Yumurcak TV'de açik bir biçimde STV, Zaman gazetesi reklami yapildigini da ekledi.
Zaman gazetesinin internet sitesinde Yusuf Bülbül imzasiyla yayinlanan haberde konusmalarin uydurmaca oldugu, böyle bir konusmanin kasetlerde yer almadigi iddia edildi.
Zaman gazetesinin internet sitesinde yayinlanan haberi:
TRT'den çizgi film yalanlamasi: Cengiz Semercioglu hayal görmüs
Hürriyet gazetesinin 16 Ocak tarihli Kelebek ekinde Cengiz Semercioglu'nun kaleme aldigi 'TRT çizgi filmde Zaman gazetesi reklami yapiyor' baslikli haberin yalan oldugu ortaya çikti.
Kösesinde TRT Çocuk'ta her sabah yayinlanan "Ayi Paddington'in Maceralari" adli çizgi filmde Paddington'in ne zaman bir gazete okuyacak olsa 'Zaman gazetesini ver bana' dedigini iddia eden Semerci'nin filmi hiç izlemedigi anlasildi.
Semercioglu'nun iddialari üzerine (gerçi izlemis gibi yazmis ama) adi geçen çizgi filmi üç defa izlediklerini söyleyen TRT Çocuk Genel Kordinatörü Can Soysal, "Konusmalarda Zaman gazetesi diye en ufak bir cümle ve kelime yok.
Orijinal çevirisine de baktik filmin. söyle ki; çizgi film kahramanimiz katilmis oldugu bir yarisma ile ilgili bir posta aliyor. Yarisma ile ilgili olarak da 'Sabah Postasi'nda yayinlanmis diyor. Buradan da anlasiliyor ki Cengiz Bey filmi izlememis. Zannediyorum disaridan biri söyledi kendisine. Keske bizi arayip sorsaydi. Kendilerine gerçekleri söylerdik. Biraz basin ahlakiyla ilgili bir durum bu. Köseden yazmak kolay bunlari. Yazdiklarindan da sorumludur ayrica." diyor.
Bazi dizileride dakikalarca gösterilen gazeteleri görmezden gelen Semercioglu'nun 'Benzer durum Yumurcak'da da yasaniyor' seklindeki yazisina ise Yumurcak TV Yayin Yönetmeni Meryem Akbal, "Bunlarin hepsi yalan. Biz bu konuda özellikle hassas davraniyoruz. Yayinlarimizda en ufak bir reklam yok." seklinde cevap veriyor.
izlemedigi ve görmedigi bir film hakkinda yazi kaleme alan Semercioglu'nun çizgi film karekteri Paddington'in olmayan konusmalarini tirnak içinde vermesi gazetecilik etigi açisindan yeni bir tartismayi baslatacak gibi görünüyor...
Cengiz Semercioglu’nun Hürriyet Kelebek'teki yazisi:
TRT çizgi filmde Zaman gazetesi reklami yapiyor
Nasil mi oluyor?
Bu isten TRT Genel Müdürü ibrahim sahin’in haberi var mi bilemiyorum ama pekala oluyor, hem de gizli falan degil TRT Çocuk kanalinda açik açik Zaman gazetesi reklami yapiliyor.
Bu tam bir skandal!
ibrahim sahin’in degilse bile TRT Çocuk kanali için STV’den getirilip kuruma yerlestirilen yöneticilerin görevden alinmasini gerektirecek kadar büyük bir skandal.
Olayi anlatayim;
Bir süre önce yayina baslayan TRT Çocuk kanalinda her sabah 08.30’da yayinlanan Ayi Paddington’in Maceralari adli bir çizgi film var.
Adindan da anlasilacagi üzere yabanci bir çizgi film bu, Türkçe seslendirme yapilarak yayinlaniyor kanalda.
Bu çizgi filmde Ayi Paddington ne zaman bir gazete okuyacak olsa her seferinde ismiyle cismiyle “Zaman Gazetesi’ni ver bana” diye sesleniyor.
Çizgi filmde gazetenin adi gazete degil ya da uyduruk bir marka degil; Zaman.
Tam bir köylü kurnazligiyla çocuklarin aklina Zaman gazetesi yerlestiriliyor.
Üstelik bu devlet televizyonunda yapiliyor.
Bu kadarina da pes artik.
STV’ye ait çocuk kanali Yumurcak da bu zaten yillardir böyle, tüm gazeteler Zaman, tüm kanallar Samanyolu adiyla aniliyor.
Ekranda en ufak bir markayi bir buzlatan RTÜK de Yumurcak’taki bu reklama yillardir seyirci.
Ne bir uyari ne bir ceza...
Kanal D dizisinde Hürriyet’i Milliyet’i, Show TV’de Aksam’i, atv’de Sabah’in logosunu görmeniz, adini duymaniz mümkün degil ama
STV’nin Yumurcak’inda her dakika Zaman ve Samanyolu reklami var.
Hadi diyelim bu RTÜK’ün gözünden kaçti, devlet televizyonu nasil alet oluyor bu ise peki?..
Ayi Paddington’in Maceralari’nda dün sabah yayinlanan bölümde da ayni sey oldu.
Paddington, gazetenin verdigi promosyondan bahsederken “Nerede benim Zaman gazetem” diyerek sesleniyor.
Daha sonra bayiye giderek, “Bir Zaman gazetesi istiyorum” diyerek gazete aliyor.
TRT, gizli-açik reklam yapmanin yasak oldugu televizyonda, belli bir görüsü temsil eden gazetenin reklamini gizli de degil, açik açik yapiyor.
Hem de bir çocuk kanalinda, çizgi filmde bunun yapilmasi isin hiç de masum olmadigini, TRT’deki kadrolasmanin nasil cemaatçi dinamiklerle gerçeklestigini gösteriyor..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2009-01-19 15:05:00
Mesaj konusu:
|
|
|
Tam iki yil oldu Hrant'i kaybedel, Hrant katledileli. Özledik Hrant'i.
iki yilda alinan yol neredeyse sifir. iki tane götü boklu çocugun hepimizle dalga geçmesine izin veriliyor ayni Hrant'in katledilmesine izin verildigi gibi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2009-01-19 15:57:36
Mesaj konusu:
|
|
|
[img:f9710d0a1b]http://www.ntvmsnbc.com/news/298885.jpg[/img:f9710d0a1b]
http://www.youtube.com/watch?v=JW8_6VcBbe4&feature=related
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2009-01-19 19:44:09
Mesaj konusu:
|
|
|
Tarihin yazilmis sayfalari yasanmisliklara, beyaz sayfalari ise yasanacaklara tekabül eder.
Türk-Ermeni iliskileri açisindan da iste, asirlardan gelen ve asirlara gidecek olan ortak yazgimiz bir kez daha önümüzde.
Atalarimiz geçmiste kendilerine düsen sayfalari iyi kötü doldurdular.
Asil sorun bugün bizim bu beyaz sayfalari nasil dolduracagimiz.
Geçmiste yasanan büyük felaketin sorumlulari gibi mi davranacagiz, yoksa o yanlislardan ders alarak yeni sayfalari bu kez uygar insana yakisir
bir sekilde mi yazacagiz?
Bu önümüze konmus en büyük sorumluluk.
Bu sorumlulugun geregini yerine getirmekten kaçinanlar ya da hala kötü ve aci yasanacaklarla doldurmak isteyenler, aslinda geçmiste yasanan o acilarin sorumlularindan hiç de asagi kalmayanlardir.
Biz, sorumluluk hissedenler ise onlara izin vermemeli ve bu sayfalarin ayni sekilde yazilmasini onlarin tekeline birakmamaliyiz.
Hrant Dink
5 Kasim 2005
‘iki Yakin Halk iki Uzak Komsu’ adli Kitabindan.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-01-21 17:10:00
Mesaj konusu:
|
|
|
Trabzonsporlu futbolculara ilginç ödül
Trabzonspor’un hafta sonundaki Fenerbahçe maçinda galip gelmesi halinde futbolcular ve teknik heyete ücretsiz silah atis poligonu üyeligi yapilacagi bildirildi. PAM Poligan Plaza’dan yapilan yazili açiklamada, Trabzonspor’un hafta sonunda Fenerbahçe’yi yenmesi durumunda tüm takim oyuncularina ve teknik heyete 6 aylik ücretsiz atis poligonu üyeligi yapilacagi belirtildi.
Galibiyet gollerini atan oyunculara ise 1 yillik üyeligin ücretsiz yapilacagi da kaydedildi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2009-01-22 21:41:49
Mesaj konusu:
|
|
|
Ülkemde asgari ücretle geçinmeye çalisan isçilerin grev ve toplu sözlesme hakki 12 Eylül 1980'de ellerinden alininmisken,emekli isçi maasiyla( 620 TL) geçinen sendika baskani Mustafa Özbek'in dudak uçuklatan mal varligi:
* Kirikkale-Samsun yolunda HABAs Gaz Dolum Tesisleri
* Ankara Çankaya'da 2 apartman
* Kusadasi'nda villa
* Ankara'da 12 dönümlük arazi üzerinde havuzlu villa
* Ankara Çubuk yolunda Metal Kooperatifi'nde bulunan dubleks villa
* Ankara Keçiören'de 2 daire
* Ankara Bahçelievler'de 2 daire
* Ankara Bilkent'te villa
* Ankara ODTÜ Kooperatifi'nde hisse
* Ankara Gazi Üniversitesi Kooperatifi'nde dubleks villa
* Bursa'da ultla lüks bir daire
* Kirikkale'de 5 katli, 10 daireli apartman, (Burada, Orman isletme Müdürlügü kiraci olarak oturuyor)
* izmir'de kooperatif hissesi
* Kirikkale'de 40 dönüm arazi
* Ankara OSTiM'de tüp gaz dolum tesisi
* Kendisine ait bir jeep, esi ve çocuklarina ait 4 otomobil
* Ankara Beysukent'te 4 katli villa
* Ankara Beysukent'te villa
* Ankara Çayyolu'nda kooperatif hissesi
* Çubuk'ta havuzlu çiftlik
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
irfanakalp
Site Admin
Kayıt: Jul 28, 2005
|
Tarih: 2009-02-03 23:57:33
Mesaj konusu:
|
|
|
TÜRKiYE'NiN SOLCULARI GERiCi, SAgCILARI iLERiCiDiR.
Düzenin yabancilasmasi adli, 1968 tarihli kitabinin sunus bölümünde idris Küçükömer söyle der;
"1-Türkiye'nin "solcu"lari gericidir.Üretim güçlerinin gelismesinden yana degillerdir,tek merkezli,yukari'dan asagiya otoriter bir örgütlenmenin savunucusudurlar.Halki yönetilecek sürü olarak görürler.
2- Türkiye'nin ilericileri "sag" cenahta görülen genis islamci halk kitleleridir. Onlara bu niteligi kazandiran, onlarin degismeye ve gelismeye,dönüsmeye açik olan sosyal, ekonomik, istekleridir. Bu istekler üretim güçlerini gelistiricidir,toplumdaki monolitik iktidar yapisini çatlatici ve çogulcudur." (Düzenin Yabancilasmasi. idris Küçükömer.Syf:7)
Görüldügü gibi bundan tam kirk yil önce idris Küçükömer adeta bugünün Türkiyesini anlatiyor.Türkiye'de 'Sosyal Demokrasi' yada 'Orta'nin Sol'u' denince akla gelen 20-30 isimden biri olan Ertugrul Günay, birkaç yil önce AKP'ye geçtiginde yer yerinden oynamis, kendilerini ülkenin sahipleri gibi gören,Ulusalci laik solcu'lar, Günay'a söylemediklerini birakmamislardi.Ulusalci Otoriter laiklerimize göre ilerici Ertugrul Günay, "gerici" bir partiye geçmisti.
Ancak bugün 2009 Türkiye'sinde "gerici" denen AKP'nin Kültür Bakan'i, yine bir "gerici" olan Ertugrul Günay'dir.Sol'un büyük sairi Nazim Hikmet'i "Soguk Savas" döneminde T.C vatandasligi'ndan çikaran tarihi ayiptan kurtulmak Ertugrul Günay'in Kültür Bakanligi'nda gerçeklesti. Aksam'daki fikralariyla 1968 kusagina yön veren, Türkiye isçi Partisi eski milletvekili, muhalif bir yazar Çetin Altan'da E. Günay'in bakanliginda ödüllendiriliyordu.
Yine geçen ay Yasar Kemal'de Cumhurbaskanligi Kültür ve Sanat Büyük ödülünü Çankaya'da Abdullah Gül'ün elinden almisti.Çetin Altan, susurluk kazasindan önce, "Devlette çete var" dedigi için 70 yasinda mahkemeye çikarilmisti. Oysa simdi ve nihayet yillar sonra devletin yargiçlari, "Devlette çete var" diyorlar.
irfan Akalp
03/02/2009
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2009-02-04 13:42:47
Mesaj konusu:
|
|
|
Aklima sadece "muhalefet gerekiyorsa onu da biz yapariz" yaklasimi geliyor. Uyusturucu tedavisi görenlerin aldigi ilaçlardaki etken maddeler gibi. Komaya girmesin, yoksunluk sendromunu fazla yasamasin diye. Çetin Altan'a ödül verilmesi, Nazimin adini agzina almamasi gerekenlerin onu bir lütufmus gibi vatandasliga geri almalari gibi. ve bizim de karsiliginda bunlari yiyip daha dün 1 Mayis'ta yedigimiz dayagi unutmamiz, Daha geçen ay bordrolarimiza yansiyn yüzde dörtlük zamla mutlu olmamiz isteniyor. Ben yemiyorum. bu adamlarin tamami gerici fasisttir. ilericilik yanlarindan geçmez bunlarin. Türkiye bugüne kadar gerçek bir sol alternatif yönetimi yasamadigi için karsilastirmalarin saglikli bir sag sol karsilastirmasi oldugunu düsünemem bile.
Gerçekten bir hareketin, partinin, devrimin ilericiligi ve gericiligini degerlendirecegim nokta ne Nazim'in vatandasliga alinisi, ne Çetin Altan'a verilen ödül ne de kiblesi belli olmayan heriflerin saf degisimleridir. Bakilacak tek yer vardir o da yoksullar için, emekçiler için ne getirdikleri, ne önerdikleri, hareketlerine karsi ne kadar tahammüllü olduklaridir. IMFile yaptiklari pazarliklardir. AKP iktidari ve yandaslari sonuna kadar gözümde gericidir.
[quote:d26464a3e1]Leman'dan Erdogan'a ilginç teklif
4 subat 2009
Basbakan Tayyip Erdogan, kendisini elestiren bir kapagi nedeniyle dava açtigi Leman Dergisi'nden 6 bin TL tazminat kazandi. Parayi Basbakan'in hesabina yatirdigini duyuran dergi, Çetin Altan'a ödül verirken yaptigi konusmayi da hatirlatarak ilginç bir teklifte bulundu. iste Leman'in Erdogan'a tazminat cevabi:
ÖDÜL VE CEZA
Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Gazeteci-yazar Çetin Altan'in istanbul'daki ödül törenine katilan Basbakan Erdogan, bugünkü Türkiye'nin geçmiste Çetin Altan'a yüzlerce dava açan ve Nazim Hikmet'i hapiste tutan Türkiye olmadigini söyledi.
Erdogan söyle devam etti: "Elestirel akil olmadan, elestiriye tahammül olmadan yol alamayiz. Söz olmadan yazi ve fikir olmadan uygarlik iddiamizi gerçeklestiremeyiz. Farkli düsünmek, birbirimizi anlamaya en azindan anlama çabasina mani olmamalidir. Demokrasinin temeli tahammül duygusudur. Türkiye artik ne Çetin Altan'i 300 kez mahkeme kapilarina çagiran ve düsünçeyi mahkum eden bir Türkiye'dir, ne de Nazim Hikmet'i 12 yil boyunca hapishanelerde tutan Türkiye'dir."
Sayin Basbakan
Bizim kapagimiza açtiginiz davadaki mahkumiyet kararimizi Yargitay da onayladi. Cezamiz olan 6 bin lirayi size yatirdik. Kaldi ki siz 25 bin lira istemistiniz. Bize ve karikatürcü arkadaslara açtiginiz davalar hosgörü ve tahammül sinirlariniz hakkinda büyük bir süphe, tartisma yaratti. Bu tavriniz Amerika insan Haklari raporuna bile girdi. Dünya medyalarinda saskinlikla karsilandi. Bu konuda kendinizi sorgulayiniz. Biz LeMan olarak Çetin Altan gibi simdiye kadar 300’den fazla davadan yargilandik. Size ödedigimiz gibi hesabini tutamayacagimiz para cezalari ödedik. Hapislerde yattik. Kaçak durumlarina düstük. Biz bu yolun yolcusuyuz. Ancak sizin artik bu izlediginiz yolun yolcusu olmamaniz sizin için ama daha önemlisi ülkemiz için daha hayirli olacaktir. Çünkü sizden önceki sag iktidar sahipleri gibi ülkesinin yazar çizerlerini davalarla bogusmaya, onlari sindirmeye çalismak ülkemizin adini lekelemekte, yazar çizerlerin ise onurunu parlatmaktadir.
Son olarak; Davos’taki tavrinizin devami olarak bizden kazandiginiz parayi Filistinli çocuklara bagislamanizi öneriyoruz. Bu bizim içimizi ferahlatacaktir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
adem_erkocak
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2008
|
Tarih: 2009-02-04 14:59:49
Mesaj konusu:
|
|
|
"irfanakalp"]TÜRKiYE'NiN SOLCULARI GERiCi, SAgCILARI iLERiCiDiR.
Düzenin yabancilasmasi adli, 1968 tarihli kitabinin sunus bölümünde idris Küçükömer söyle der;
"1-Türkiye'nin "solcu"lari gericidir.Üretim güçlerinin gelismesinden yana degillerdir,tek merkezli,yukari'dan asagiya otoriter bir örgütlenmenin savunucusudurlar.Halki yönetilecek sürü olarak görürler.
2- Türkiye'nin ilericileri "sag" cenahta görülen genis islamci halk kitleleridir. Onlara bu niteligi kazandiran, onlarin degismeye ve gelismeye,dönüsmeye açik olan sosyal, ekonomik, istekleridir. Bu istekler üretim güçlerini gelistiricidir,toplumdaki monolitik iktidar yapisini çatlatici ve çogulcudur." (Düzenin Yabancilasmasi. idris Küçükömer.Syf:7)
Görüldügü gibi bundan tam kirk yil önce idris Küçükömer adeta bugünün Türkiyesini anlatiyor.Türkiye'de 'Sosyal Demokrasi' yada 'Orta'nin Sol'u' denince akla gelen 20-30 isimden biri olan Ertugrul Günay, birkaç yil önce AKP'ye geçtiginde yer yerinden oynamis, kendilerini ülkenin sahipleri gibi gören,Ulusalci laik solcu'lar, Günay'a söylemediklerini birakmamislardi.Ulusalci Otoriter laiklerimize göre ilerici Ertugrul Günay, "gerici" bir partiye geçmisti.
Ancak bugün 2009 Türkiye'sinde "gerici" denen AKP'nin Kültür Bakan'i, yine bir "gerici" olan Ertugrul Günay'dir.Sol'un büyük sairi Nazim Hikmet'i "Soguk Savas" döneminde T.C vatandasligi'ndan çikaran tarihi ayiptan kurtulmak Ertugrul Günay'in Kültür Bakanligi'nda gerçeklesti. Aksam'daki fikralariyla 1968 kusagina yön veren, Türkiye isçi Partisi eski milletvekili, muhalif bir yazar Çetin Altan'da E. Günay'in bakanliginda ödüllendiriliyordu.
Yine geçen ay Yasar Kemal'de Cumhurbaskanligi Kültür ve Sanat Büyük ödülünü Çankaya'da Abdullah Gül'ün elinden almisti.Çetin Altan, susurluk kazasindan önce, "Devlette çete var" dedigi için 70 yasinda mahkemeye çikarilmisti. Oysa simdi ve nihayet yillar sonra devletin yargiçlari, "Devlette çete var" diyorlar.
irfan Akalp
03/02/2009
bu tip karsilastirmalar bizi iran islam devrimi dönemi sonrasina götürecek gibi... orada gerçek ilericilerin basina ne geldigini hatirlayiniz...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-02-04 17:35:13
Mesaj konusu:
|
|
|
"uralnadir"] bu adamlarin tamami gerici fasisttir. AKP iktidari ve yandaslari sonuna kadar gözümde gericidir.
Bu kadar genis bir genellemeden rahatsiz oldugumu belirtmeliyim. Birilerini bu kadar yuvarlak genellersen, seni de yuvarlarlar olmadik yerlerde. Bu aynen suna benzer. Alkaralarin alayi alternatif yönetimcidir diye bisey çikarttilar.. Bunun böyle olmadigini anlatana kadar bi tarafimiz çikti.
Ben kendimin ilericiligi ile ilgileniyorum. Kimin ilerici kimin gerici oldugu herkese göre farklilik gösterir. Ancak her kesimde ilerici her kesimde gerici zihniyetlerin oldugu konusunda eminim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
abreg_celem
Site Admin
Kayıt: Jan 03, 2005
|
Tarih: 2009-02-04 18:12:50
Mesaj konusu:
|
|
|
Pardon ama,
Biz daha "ileri" ve "geri"nin ayrimini yapamamisiz, "ilerici" ve "gerici"yi tartisiyoruz. Komik.....
a|c
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2009-02-04 18:48:20
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]"uralnadir"] bu adamlarin tamami gerici fasisttir. AKP iktidari ve yandaslari sonuna kadar gözümde gericidir.
Bu kadar genis bir genellemeden rahatsiz oldugumu belirtmeliyim. Birilerini bu kadar yuvarlak genellersen, seni de yuvarlarlar olmadik yerlerde. Bu aynen suna benzer. Alkaralarin alayi alternatif yönetimcidir diye bisey çikarttilar.. Bunun böyle olmadigini anlatana kadar bi tarafimiz çikti.
Ben kendimin ilericiligi ile ilgileniyorum. Kimin ilerici kimin gerici oldugu herkese göre farklilik gösterir. Ancak her kesimde ilerici her kesimde gerici zihniyetlerin oldugu konusunda eminim.
Bunu tehdit olarak mi alayim.
Yukarida neye ilerici neye gerici diyecegimi, neyi yeyip, neyi yemeyecegimi yazdim. AKP geridicir demekten zerre çekinmiyorum. Yuvarlayabilecek olan gelir dener. Kafalar o kadar karisik ki AKP'yi savunmak kimlere kamis. Yasasin TARAF.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ozan_guler
Site Admin
Kayıt: Oct 22, 2003
|
Tarih: 2009-02-04 19:02:53
Mesaj konusu:
|
|
|
Hani bu sitede siyaset konusmayacaktik.
Bu bizim ortak kararimiz degil miydi ?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
silinmis_kullanici
Site Admin
Kayıt: Aug 01, 2002
|
Tarih: 2009-02-04 21:56:19
Mesaj konusu:
|
|
|
"ozan_guler"]Hani bu sitede siyaset konusmayacaktik.
Bu bizim ortak kararimiz degil miydi ?
yok abi illa tartisilacak. Bu sitedekiler yasanan onca olaydan o kadar küsüp gidenden ders almazlar. Tartisalim. 2 mesajda tehditler baslasin 3 mesajda ben gidiyorumlar gelir. Süper.
Biri baslatti mi da zaten herkes hemen dalar. Baslatana mi kizmali devam ettirene mi.... Yoksa görür görmez silmeyip "bu sefer uzatmazlar" diye ümit eden benim gibi saf site yöneticilerine mi.... Anlamadim gitti..... irfan abiye mi yapma diyim, Ural'a mi yapma diyim, Fatih'e mi yapma diyim. 15 yasinda degiller ki 10 kere ayni seyi söyleyelim.... Rica ediyorum sokmayin su siyaseti allah askina su siteye ya.....
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
hacisenol
Site Admin
Kayıt: Nov 22, 2005
|
Tarih: 2009-02-04 22:08:24
Mesaj konusu:
|
|
|
"ozan_guler"]Hani bu sitede siyaset konusmayacaktik.
Bu bizim ortak kararimiz degil miydi ?
Lütfen bu konuda çok hassas olalim.Bu sitemizin en güzel TARAFidir sanirim. Herkesin dünya görüsü kendinedir. Bu sitede kimse kimseye HAKARET etmemelidir.
Yönetici arkadaslardan istegim bu konuda yazilacak her türlü mesajin DERHAL VE TARTIsMASIZ SiLiNMESiDiR.
siyasi fikirlerimiz farkliligi ZENGiNLigiMiZDiR ancak yeri bu site olmamalidir.
LÜTFEN HASSASiYET VE SAYGI TEMELiNDE OLALIM.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-02-12 21:29:16
Mesaj konusu:
|
|
|
[size=18:433ca23d9d]Muhtesem bir yazi. Bu ülkede böyle yazabilen 10 tane spor yazari olsa çok sey degisir ama 2-3 kisiler.[/size:433ca23d9d]
MERT AYDIN
Hesaplar kitaplar
simdi Galatasaray'a yaziyorum digerleri de alinsinlar. Farklari yok çünkü. Amaç apaçik. Adil düzen falan degil ha. Tam tersi. "Bize hata yapilsin" mesaji.
Türkiye artik öyle bir ülke halini aldi ki bagiranlar çagiranlar hemen suyun üstüne çikiyor. Bu kisiler hakli mi haksiz mi bakan yok. Önemli olan bagirmak bizde. Sesin yüksek çikmasi yani.
Türk futbolu da Türkiye'nin aynasi. Orada da bagirmak serbest. Medyayi yalanlamak serbest. En küçük hakem hatasini tarihi bir olay haline getirmek serbest. Hele bir de 3 büyüklerden biriyse bu kulüp; hakemin, federasyonun bir komplo içinde bulunduguna hükmetmek serbest. Haa sonunda bu bildirileri yayinlayan büyük kulüplerden birisi sampiyon oluyor. Nasil bir komploysa bu!
Galatasaray, Kayserispor ile 1-1 berabere kaldi. Ardindan da aslinda dalga geçilebilecek kadar komikliklerle dolu bir metin ortaya çikmis. Tipki geçmiste Fenerbahçe ve Besiktas'in benzer bildirileri gibi. Biz de oturup ciddiye aliyoruz bunlari. Ali Sami Yen yasasa muhtemelen uyarirdi yöneticilerini. "Çocuklar ne yapiyorsunuz" derdi. En azindan Eskisehirspor maçini yazdirmazdi bildirinin içine. "Yahu o maçta bizim Baros, eliyle düzeltip gol atmadi mi" derdi.
Lincoln'ün kirmizisi tartisiliyor. Ben kitap mitap anlamam. Kisisel olarak böyle bir durumda futbolcunun sari kart görüp atilmasi bana göre dogru degil. Tipki geçen sezon Gökhan Gönül'ün Galatasaray kupa maçinda taç atarken kirmizi kart görmesi ya da Hacettepeli Tozo'nun Galatasaray maçinda kibarca sari kart isterken atilmasi gibi. Bunlar futbolculari gereksiz bir disiplin elbisesinin içine sokmak isterken verilen kartlar.
simdi Galatasaray'a yaziyorum digerleri de alinsinlar. Farklari yok çünkü. Amaç apaçik. Adil düzen falan degil ha. Tam tersi. "Bize hata yapilsin. Daha çok elle, ofsayttan gol atalim. Bizim çocuklar tekme atsin, küfür etsin ama atilmasin. Rakibi atin. Bizim çocuklar yildiz" mesaji.
Dikkatinizi çekti mi? Artik Sivasspor ve Trabzonspor konusuluyor. Bu nedenle Anadolu'dan bir sampiyon çikmasinin korkusu da var büyüklerin içinde. Tabii ki kendileri olamazsa bir baska büyügün sampiyon olmasini istemezler. Ama Anadolu'dan çikacak bir sampiyon her seyi alt üst eder. Yayin gelirleri, sampiyonlar Ligi gelirleri. Bu sene bir büyük olur seneye digeri. Mantik buydu. simdi bu da elden giderse ne olacak? Korku bu. Saldirinin nedeni de bu.
Eger Anadolu takimlarindan biri sampiyon olursa hatalar daha fazla su yüzüne çikacak. Öbür türlü en azindan hakemler, federasyon güzel bahanelerdi. Taraftari uyutabilmenin en güzel yolu Türkiye'de. Ya simdi? Sivasspor ya da Trabzonspor sampiyon olursa kim hesap verecek? Güiza fiyaskosunun, Skibbe-Feldkamp-Sezgin-Üstünel çokbasliliginin, Demirören'in çakma bir Jesus Gil gibi davranmasinin hesabini kim verecek? Tüm hesaplar bunun üzerinedir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2009-02-12 22:56:53
Mesaj konusu:
|
|
|
Mert Aydin konuya basinin bakmak istemedigi,bakamadigi açidan bakmis.Bilinen,ancak 3 maymun oyunu yoluyla konusulmayan konuyu açik bir biçimde yazmis.Tebrikler. :wink:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
adem_erkocak
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2008
|
Tarih: 2009-02-25 15:28:11
Mesaj konusu:
|
|
|
http://www.ntvmsnbc.com/id/24940085/
bu adamlar neden "insan" olamiyor acaba?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-03-20 01:06:42
Mesaj konusu:
|
|
|
NTV’de bugün saat 12:00 ile 13:00 arasinda tarihe kara harflerle geçecek bir yayin yapildi.
NTV’de yayinlanan Seçim Otobüsü Programi’nda üç kisinin yaptigi aleni darbe çagrisi yayinlandi. Üstelik de olay bir “canli yayin kazasi” degildi. Program ekranlara banttan geldi.
NTV’nin yerel seçimin nabzini tutmak için yayina soktugu ve belediye otobüsü görünümünde bir otobüste vatandaslarin fikirleri alinarak yapilan yayin bir süredir provokatif bir hal almisti.
Otobüste farkli siyasi görüste insanlar adeta birbirine düsürülüyordu. Programin bugün sabah kusaginda yayina sokulan bölümünde ise tam anlamiyla bir skandal yasandi.
NTV'DEN CEVAP: EKRAN KAZASI
AKP KAPATILSIN OLMAZSA DARBE
Sözkonusu sahis önce AKP’nin kapatilmasi yönünde çagrida bulundu. Hiçbir belediye hizmetinin önemli olmadigini söyleyen sahis, AKP’nin laiklik ya da Deniz Feneri çerçevesinde kapatilmasi çagrisi yapti ve “insallah” çekti. Daha sonra ise darbe çagrisina geçti.
BANTTAN DARBE ÇAgRISI
“Çarsafliya rozet takti benim için CHP bitti, benim tek partim Osman Pamukoglu’nun partisidir” diyen genç bir vatandas açikça darbe çagrisi yapti ve “ben darbe taraftariyim, birçok seyin resetlenmesi lazim, darbeyle birçok kisiye gözdagi verilmesi lazim.” gibi cümleler kurdu. Bu sirada bir genç kiz da sözkonusu sahsa destek verdi ve darbe diyalogu basladi.
NTV’nin banttan yayinladigi programda darbe çagrisi laf arasinda da geçmiyordu. Çagri yaklasik 1 dakika boyunca sürdü ve askerin neden müdahale etmesi gerektigi, müdahale edip nasil temizlik yapmasi gerektigi anlatildi. Sözkonusu kisiler üniversite okumanin saçma oldugunu en dogrusunun askerin gelmesi oldugunu, ülke geriye gitse bile darbe yapilmasi gerektigini söylediler. Bu sözler kesintisiz yayinlandi. Üstelik de NTV’nin neseli müzigi esliginde.
iste NTV'den yapilan açiklama:
"NTV Belediye Otobüsü" 2009 yerel seçimleri öncesinde, seçmenlerin görüslerini serbestçe aktardigi, demokrasi ve çogulculuga sayginin ifadesi olacak bir program seklinde tasarlanmis ve yayina konulmustur. Haftalardir yayinlanan programda, her kesimden seçmenler yerel seçimlerle ilgili görüslerini özgürce ifade etmektedirler.
"NTV Belediye Otobüsü"nün 18 Mart tarihinde yayinlanan bölümünde, bir vatandasin "askerden baska çare yok" seklindeki sözleri program içinde yeralmis ve yayinlanmistir. Durumun fark edilmesinin ardindan bu bölümün tekrarlari NTV ekranindan ve resmi internet sitesinden kaldirilmistir.
Ancak gözden kaçan ve ekrana yansiyan bu "yayin kazasi", bazi internet siteleri tarafindan "NTV'den darbe çagrisi" seklinde, NTV'nin maksatli bir yayin tercihiymis gibi sunulmustur.
NTV, kuruldugu günden itibaren izledigi yayin çizgisiyle, demokrasiye bagliligi konusunda tertemiz sicile sahip bir medya kurulusudur. Bunu yayinlariyla defalarca göstermis ve tarafsizligi tartisma konusu edilmemistir.
NTV'nin bu olayda bir demokrasi kusuru degil, bir yayincilik kusuru sözkonusu olabilir.
NTV, yanlis anlamalara ve rahatsizliga yol açma olasiligi nedeniyle kamuoyundan özür diler.
Saygilarimizla, (NTV)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-03-20 15:24:45
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]NTV’de bugün saat 12:00 ile 13:00 arasinda tarihe kara harflerle geçecek bir yayin yapildi.
................................................................................
sonra televizyonlari satin aldilar.. kösedeki magazadan degil..
bkz. m. güner 2-3 yil önce..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-04-01 13:40:54
Mesaj konusu:
|
|
|
Öncelikle helikopter kazasinda vefat eden 6 kisiye Allah'tan rahmet yakinlarina bassagligi diliyorum.
Basligin ismi de simdi isyan edecegim konuya çok uygun. Ülke gerçegi...
Ülkesinden nefret eden bir insan olmadim hiç bir zaman ancak bazi yasanan olaylar bu ülkede yasamanin ne kadar sikintili oldugunu ortaya koyuyor.
Kaza sonrasi enkaza ulasilmaya çalisilmis, çesitli nedenlerle hemen ulasilamamis. Bu konularda teknik bilgim olmadigi için ahkam kesmeyecegim. Ancak 112 Acil ile iHA muhabiri ismail Günes arasindaki telefon görüsmesinin günlerce bu ülkenin televizyonlarinda sürekli yayinlanmasi ne kadar da bu ülkeye yakisir bir durumdur.
Günlerdir psikolojimi etkileyen 6 kisinin ölümü degildir. Telefon görüsmesinde her saniye ölüme biraz daha yaklasan Günes'in çaresizligidir, üsümesidir, yokolusudur. ismail Günes'in ailesinden veya arkadas çevresinden oldugumu düsünüyorum da akil sagligimi koruyamayacagimi düsünüyorum. Ayni görüsmede yer alan Erhan beyin ailesinden olsaydim veyahut.
ismail Günes ne diyordu? Erhan abi ihliyor. Son anlarini yasayan ve can çekisen bir insanin böylesine teshir edilmesi.
Ve yine ismail Günes'in 4 ceket giymesi haberi.
Hollanda'da THY uçagi düstü Hollanda makamlarinin uygulamalri biraz ders olur sanmistim. Sanmamaliymisim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2009-04-01 16:38:30
Mesaj konusu:
|
|
|
"hacisenol"]"ozan_guler"]Hani bu sitede siyaset konusmayacaktik.
Bu bizim ortak kararimiz degil miydi ?
Lütfen bu konuda çok hassas olalim.Bu sitemizin en güzel TARAFidir sanirim. Herkesin dünya görüsü kendinedir. Bu sitede kimse kimseye HAKARET etmemelidir.
Yönetici arkadaslardan istegim bu konuda yazilacak her türlü mesajin DERHAL VE TARTIsMASIZ SiLiNMESiDiR.
siyasi fikirlerimiz farkliligi ZENGiNLigiMiZDiR ancak yeri bu site olmamalidir.
LÜTFEN HASSASiYET VE SAYGI TEMELiNDE OLALIM.
[color=red:601692cfd9]Sevgili Haci senol
Eger sitede siyaset konusmayacaksak, birbirimizi yemeyeceksek, her lafimizi dikkatli söyleyelim.
Yazdigin mesaji da yukarida yazdiklarin dogrultusunda görür görmez sildim.[/color:601692cfd9]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-04-02 16:18:55
Mesaj konusu:
|
|
|
bakin siyaset yapmadanda söylebiliyormusuz söyleyeceklerimizi.. :lol: :lol:
HIRSIZLAR KASABASI
Bir kasabada her gün hava kararinca, insanlar maymuncuklarini ve fenerlerini yanlarina alir, komsularinin evlerini soymaya giderlermis.
Fakat, gün dogarken geri döndükleri her seferinde kendi evlerini de soyulmus durumda bulurlarmis. Ama ülkede kimse kaybetmezmis, çünkü herkes birbirinden çalarmis.
Bir gün, nasil olmussa, dürüst bir adam ortaya çikmis. Geceleri, digerleri gibi çantasini fenerini alip hirsizliga çikmaktansa, evinde kalip çalismayi tercih edermis bu adam. Hirsizlar da onun evinin önüne geldiklerinde içeride isik yandigini görünce döner giderlermis. Fakat bu durum böyle bir süre devam edince, ahali ona kizmaya baslamis:
“Çalmadan yasamak senin tercihin, ama baskalarini engellemeye hakkin yok” demisler.
Bunun üzerine dürüst adam, geceleri isigini söndürüp disari çikmaya baslamis. Her gece, hirsizlik yapmadan orada burada dolasir durur, sonunda yatmaya evine dönermis. Fakat her döndügünde evini soyulmus bulurmus. Sonuçta bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek içecek hiç bir seyi kalmamis ve memleketini terketmek zorunda kalmis.
Kasabada hirsizlikta ustalasip giderek zenginlesenler kendileri için soygun yapmak üzere maasli hirsizlar tutmaya baslamislar. Zamanla, zengin fakir ayrimi çogalmis. Zenginler mallarini korumak için bekçiler tutmuslar, hapishaneler kurmuslar. Kendi mallarinin çalinmasini da yasa disi ilan etmisler! Ancak yoksullarin mallarini çalmak hala serbestmis!
Bir süre geçtikten sonra, artik kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmus. Çünkü, yoksullarin çogu ya açliktan ölmüs ya da oralari terketip gitmisler. Zenginler ve maasli soyguncular ise ortada soyacaklari kimse kalmadigindan servetlerini yavas yavas yitirmeye baslamislar.
Sonunda zenginler eski düzeni yeniden saglamak için oralari ilk terkeden dürüst adami basa getirmeye karar vermisler. Sora sora nerede yasadigini ögrenmisler. Evine gittiklerinde kapida yazili bir kagit görmüsler.
Kagitta sunlar yaziyormus:
“Bir insan sadece dürüst oldugu için araniyorsa, her sey için çok geç olmus demektir...”
Bir millet uyuyorsa uyandirmak kolaydir.
Ama uyumuyor da uyuyor gibi yapiyorsa ne yapsaniz nafile, uyandiramazsiniz.
Indra Ghandi
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-04-04 11:56:33
Mesaj konusu:
|
|
|
Zannedersin Himalaya'dir
41 derece
3 dakika 44 saniye kuzey
28 derece
51 dakika 8 saniye dogu
*
su an... Bu satirlari yazdigim
çalisma odamin koordinatlari .
*
Çünkü...
Abonesi oldugum GSM sirketinin böyle bir hizmeti var.
"Neredeyim" yazip, 7777'ye mesaj atiyorsun, bi kaç dakika sonra sak diye cevap geliyor.
*
sehir içinde 300-500 metre, sehir disinda en fazla 1-1.5 kilometre sapma gösteriyor. O kadar hassas.
*
Ver bu koordinatlari havacilik veya harita bilgisi olan birine, gözü kapali eliyle koymus gibi bulur beni.
*
Abuk sabuk reklamlar yapip, 3 kurusa indirdik, 1 kurusa indirdik filan gibi, dini imani para olmus millete "ucuzluk" müjdeleri verilecegine, bu tür "hayat kurtaran bilgiler" verilseydi, Muhsin Yazicioglu ve diger 5 kisi çoktan bulunmus olurdu.
*
Çalistigi kurum, o telefon eden gazeteci arkadasima 7777'yi ögretseydi, önce konumunu ögrenir, sonra 112 Acil'i arardi.
*
Saglik Bakanligi, 112 Acil'de çaresizce çirpinan o kizcagiza 7777'yi ögretseydi, "Gazeteci arkadasim, lütfen 7777'ye mesaj at, sonra hemen beni tekrar ara" derdi.
*
içisleri Bakanligi, 155 imdat'taki polis memuruna 7777'yi ögretseydi, o polis memuru, en azindan 112 Acil'deki kizcagiza öncelikle ne yapmasi gerektigini söylerdi.
*
Veya...
Saglik Bakanligi, 112 Acil'de çaresizce çirpinan o kizcagiza teknolojik egitim vermis olsaydi, "Benimle konusmaya devam et, yerini bulmaya çalisiyoruz" diyecegine, "Telefonu kapat, benimle konusmaya devam edersen sarjin 10 dakika sonra tükenir, konusmazsan, stand-by konumunda 5-6 saat dayanir, sinyal yaymaya devam eder, seni bulmamiz kolaylasir" derdi.
*
Uzatmayayim.. .
Bizim Basbakan'in, miting meydanlarinda "Birak davari, koyun güdemez bunlar" dedigi dakikalarda, Beyaz Saray'daki Obama, uzay mekigindeki astronotlarla canli yayinda sohbet ediyordu.
*
Neymis efendim, Sikorsky'ler kalkmis da, komandolar gelmis, gece görüs sistemleri devredeymis, Casa uçaklari ariyormus falan...
is isten geçtikten sonra Awacs göndersen, hikáye!
*
Adresi bilmen lazim... Adresi.
*
Adresi bilmezsen, göt kadar arazi, sana Himalaya kadar büyük gelir!
*
Ve, bu kafayla gidersen Türkiye... O kriz masasinda anca okey oynarsin. :lol: :lol: :lol:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2009-04-20 19:20:51
Mesaj konusu:
|
|
|
isbu yaziyi Trabzon Deplasman Organizasyonu'nda yer alan ve içinde de açiklama yapacagimi belirttigim kadayif meselesi dolayisiyla yapiyorum. :)
[size=18:bb341c87ec][color=red:bb341c87ec]Bingöl Kadayifi Diyarbakir'a Mal Oldu[/color:bb341c87ec][/size:bb341c87ec]
Bingöl kadayifi Türkiye’nin her yerinde pazarlaniyor ama maalesef meshur kadayif Bingöl yerine Diyarbakir’a mal oluyor.Yetkililerin ilgisizliginden dolayi ilimiz hiçbir degerine sahip çikamiyor.
Ankara ve bunun gibi illerde kadayifçilik yapan Bingöllüler ise bireysel basarilara dogru kosuyor.Ankara’da 16 subeye ulasan Bingöllü kadayifçilar kadayifin yaninda Bingöl Balini da tanittiklarini söyleyerek Bingöl ürünlerine yogun ilgi oldugunu söylüyorlar.
Bingöl Kadayifçilari,Türkiye’nin her yerinde kadayif üretimi yaparak yayginlasmaya devam ediyorlar.Özellikle kadayif ve tatli çesitleriyle batiya farkli ve leziz bir tat sunan Bingöllü ustalar,Ankara,istanbul ve Diyarbakir’da kadayifçilik yapmaya devam ediyorlar. Bingöllü ustalarin kadayiflarinin Diyarbakir kadayifi olarak adlandirilmasi Bingöl’ün kendi mutfagina sahip çikmadigini gözler önüne seriyor adeta.1993 yilindan beri Ankara Kizilay Mithat Pasa Caddesinde kadayifçilik yapan Yilmaz Burmali Kadayif isletmesi sahibi Mustafa Altunbay,Ankara genelinde 16 subelerinin oldugunu söyleyerek hem Bingöl Kadayifini hem de Meshur Bingöl Balini satisa sunuyor.Batida kadayifa oldugu kadar Bingöl Balina da ragbet oldugunu ileri süren Bingöllü isletmeciler,üretimin kisitli olmasindan ve üretilen ürünlere Bingöl’deki yetkililerin ilgisizliginden sikâyetçiler.
Kadayifçilik meslegi Diyarbakir’da Bingöllü ustalar ögretiyor,kadayif kültürü Diyarbakir’a mal oluyor.
Kadayifçilik meslegini Diyarbakir’da Bingöllü bir ustadan ögrendigini belirten Mustafa Altunbay;“Türkiye’nin en meshur kadayifçilari Bingöllülerdir.Ben Bingöllüyüm ve bu meslegi Diyarbakir’da ögrendim.Diyarbakir’da meslegi ögrendigim usta da Bingöllüydü. Ama maalesef Bingöl kendi kültürü olan kadayifçiliga sahip çikmiyor.Herkes Bingöllü kadayifçilari Diyarbakirli olarak ve kadayifinda Diyarbakir’in oldugunu zannediyor.Biz burada uzun yilardir yaptigimiz çalisma sonucu sonunda Bingöl Kadayifini tescillendirdik. Bu çalismalarimizi ortaklarimizla beraber gerçeklestirdik” dedi.
8 Çesit Olarak Üretilen Kadayifa Yogun ilgi
Ankara’da ortaklariyla beraber kadayifçilik yaptigini hatirlatan Altunbay,Ankara genelinde 6 subelerinin oldugunu ifade ederek:“Biz yilardir Ankara’da hizmet veriyoruz.Ankaralilara degisik ve güzel bir damak dadi sundugumuzu düsünüyoruz.Ürettigimiz kadayiflara yogun ilgi oluyor.Ürettigimiz kadayif çesitleri,sütlü fistikli,sütlü cevizli,burma cevizli, Dürüm sarma fistikli,düz fistikli,düz cevizli,burma cevizi kadayif ve künefedir” seklinde konustu.
Bingöllü Kadayifçi Ankara’da Yüze Yakin Usta Yetistirdi.
Kadayifçik kültürünü genisletmeye devam edeceklerini hatirlatan Altinbay,bu konuda çalismalara araliksiz devam ettiklerini ileri sürerek sunlari söyledi:“Biz kadayifçiligi gelistiriyoruz.Ve gün geçtikçe yayginlasiyoruz.Ürettigimiz ürünleri kolay tüketiyoruz.En çok resmi kurumlar kadayifimizi tercih ediyorlar.Satislardan gayet memnunuz.Birçok noktada subelerimiz var ama ihtiyaç ve talep dogrultusunda daha fazlalastirmayi düsünüyoruz.15 yildir Ankara’dayim ve yüzlerce usta yetistirdim.Kadayif makinesini bile kendimiz icat ettik.Ve kadayifimizi tescillendirdik”
“Ankara’da Bingöllülere is imkâni sunulmus neden Bingöl’de bu yapilamiyor ve Bingöl Kadayifi yayginlastirip üretime geçilemiyor”Kadayifçiligin giderek yayginlastigini belirten Altunbay, isletmelerinde 25–30 Bingöllüye is imkâni sunup istihdam ettiklerini vurgulayarak sözlerine söyle devam etti:“su anda yanimizda birçok Bingöllü çalisiyor. isletme sayimiz çogalirsa daha fazla kisi istihdam edebiliriz.Tüm çabamiz buna yöneliktir. Hemserilerimize is imkâni sunmaya devam edecegiz.Kadayif üretimi Bingöl’de de olmali. Hatta fabrika tarzi isletmeler kurup Bingöl kadayifi markalastirilmali.Biz ufak isetmelerle birçok kisi istihdam edebiliyorsak,Bingöl’de merkezde fabrika kurulup Bingöl kadayifi markalastirilirsa yüzlerce kisi istihdam edilebilir.Yetkililer bu konuda çalismalar yapmali ve kadayifçilik kimligini Bingöl’e geri kazandirilmalidir”
Kaynak:Bingöl'ün Sesi
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-07-29 16:00:26
Mesaj konusu:
|
|
|
Sigara yasagina ilk kurban
MANiSA’nin Saruhanli ilçesi’ne bagli Kumkuyucak Beldesi’ndeki bir meyhanede, isletme sahiplerinin sigara içen grubu uyarmasi üzerine silahlar konustu.
Çikan kavgada, isletmecilerden 46 yasindaki Hidir Karayigit vücuduna isabet eden tabanca mermisiyle hayatini kaybetti, ortagi 42 yasindaki Hamza Havuççu ise yaralandi. Polis, kaçan 5- 6 kisilik saldirgan grubu ariyor.
19 Temmuz’dan itibaren uygulamaya giren kapali alanlarda sigara yasaginin ardindan yurt genelinde ilk kez istenmeyen bir olay yasandi. Bu gece saat 02.30 siralarinda, Kumkuyucak Beldesi yakinlarindaki ‘Arabin Yeri’ adli meyhaneye eglenmeye gelen ve alkol alan 5- 6 kisilik grup, iddiaya göre, mekanin içinde sigara içmeye basladi. Pazarci oldugu ve Akhisar’dan geldigi ögrenilen grup, isletmeciler Hidir Karayigit ile Hamza Havuççu tarafindan sigaralarini söndürmeleri yönünde uyarildi. Çikan tartisma kisa sürede mekanin disina tasip kavgaya dönüstü. Bu sirada, sigara içtigi belirtilen gruptan biri, belindeki tabancasini çikarip isletme sahiplerine dogru birkaç el ates açti. Vücuduna mermi isabet eden, ayni zamanda Kumkuyucak Belediyesi muhasebe memuru Hidir Karayigit, olay yerinde hayatini kaybetti, ortagi Hamza Havutçu da yaralandi. Meyhaneye 3 araçla geldigi ögrenilen grup ise kaçarak izini kaybettirdi, yarali Havutçu çagirilan ambulansla hastaneye kaldirildi.
Meyhanedeki görgü taniklari, olayin sigara içme meselesi yüzünden çiktigini dogrularken, jandarma, isletme sahipleri ile Akhisar’da pazarcilik yaptigi ögrenilen grup arasinda daha önceden anlasmazlik bulundugunu bildirdi. Grubun son 15- 20 gündür sürekli bu meyhaneye gelip asiri derecede alkol aldigi ifade edildi.
Jandarma olayla ilgili sorusturma baslatirken, kaçan saldirganlarin yakalanmasi için çevre il ve ilçelerdeki güvenlik güçlerine de bilgi verildi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2009-08-01 22:09:56
Mesaj konusu:
|
|
|
"onurnazliaka"]isbu yaziyi Trabzon Deplasman Organizasyonu'nda yer alan ve içinde de açiklama yapacagimi belirttigim kadayif meselesi dolayisiyla yapiyorum. :)
[size=18:6e00ee2020][color=red:6e00ee2020]Bingöl Kadayifi Diyarbakir'a Mal Oldu[/color:6e00ee2020][/size:6e00ee2020]
Bingöl kadayifi Türkiye’nin her yerinde pazarlaniyor ama maalesef meshur kadayif Bingöl yerine Diyarbakir’a mal oluyor.Yetkililerin ilgisizliginden dolayi ilimiz hiçbir degerine sahip çikamiyor.
Ankara ve bunun gibi illerde kadayifçilik yapan Bingöllüler ise bireysel basarilara dogru kosuyor.Ankara’da 16 subeye ulasan Bingöllü kadayifçilar kadayifin yaninda Bingöl Balini da tanittiklarini söyleyerek Bingöl ürünlerine yogun ilgi oldugunu söylüyorlar.
Bingöl Kadayifçilari,Türkiye’nin her yerinde kadayif üretimi yaparak yayginlasmaya devam ediyorlar.Özellikle kadayif ve tatli çesitleriyle batiya farkli ve leziz bir tat sunan Bingöllü ustalar,Ankara,istanbul ve Diyarbakir’da kadayifçilik yapmaya devam ediyorlar. Bingöllü ustalarin kadayiflarinin Diyarbakir kadayifi olarak adlandirilmasi Bingöl’ün kendi mutfagina sahip çikmadigini gözler önüne seriyor adeta.1993 yilindan beri Ankara Kizilay Mithat Pasa Caddesinde kadayifçilik yapan Yilmaz Burmali Kadayif isletmesi sahibi Mustafa Altunbay,Ankara genelinde 16 subelerinin oldugunu söyleyerek hem Bingöl Kadayifini hem de Meshur Bingöl Balini satisa sunuyor.Batida kadayifa oldugu kadar Bingöl Balina da ragbet oldugunu ileri süren Bingöllü isletmeciler,üretimin kisitli olmasindan ve üretilen ürünlere Bingöl’deki yetkililerin ilgisizliginden sikâyetçiler.
Kadayifçilik meslegi Diyarbakir’da Bingöllü ustalar ögretiyor,kadayif kültürü Diyarbakir’a mal oluyor.
Kadayifçilik meslegini Diyarbakir’da Bingöllü bir ustadan ögrendigini belirten Mustafa Altunbay;“Türkiye’nin en meshur kadayifçilari Bingöllülerdir.Ben Bingöllüyüm ve bu meslegi Diyarbakir’da ögrendim.Diyarbakir’da meslegi ögrendigim usta da Bingöllüydü. Ama maalesef Bingöl kendi kültürü olan kadayifçiliga sahip çikmiyor.Herkes Bingöllü kadayifçilari Diyarbakirli olarak ve kadayifinda Diyarbakir’in oldugunu zannediyor.Biz burada uzun yilardir yaptigimiz çalisma sonucu sonunda Bingöl Kadayifini tescillendirdik. Bu çalismalarimizi ortaklarimizla beraber gerçeklestirdik” dedi.
8 Çesit Olarak Üretilen Kadayifa Yogun ilgi
Ankara’da ortaklariyla beraber kadayifçilik yaptigini hatirlatan Altunbay,Ankara genelinde 6 subelerinin oldugunu ifade ederek:“Biz yilardir Ankara’da hizmet veriyoruz.Ankaralilara degisik ve güzel bir damak dadi sundugumuzu düsünüyoruz.Ürettigimiz kadayiflara yogun ilgi oluyor.Ürettigimiz kadayif çesitleri,sütlü fistikli,sütlü cevizli,burma cevizli, Dürüm sarma fistikli,düz fistikli,düz cevizli,burma cevizi kadayif ve künefedir” seklinde konustu.
Bingöllü Kadayifçi Ankara’da Yüze Yakin Usta Yetistirdi.
Kadayifçik kültürünü genisletmeye devam edeceklerini hatirlatan Altinbay,bu konuda çalismalara araliksiz devam ettiklerini ileri sürerek sunlari söyledi:“Biz kadayifçiligi gelistiriyoruz.Ve gün geçtikçe yayginlasiyoruz.Ürettigimiz ürünleri kolay tüketiyoruz.En çok resmi kurumlar kadayifimizi tercih ediyorlar.Satislardan gayet memnunuz.Birçok noktada subelerimiz var ama ihtiyaç ve talep dogrultusunda daha fazlalastirmayi düsünüyoruz.15 yildir Ankara’dayim ve yüzlerce usta yetistirdim.Kadayif makinesini bile kendimiz icat ettik.Ve kadayifimizi tescillendirdik”
“Ankara’da Bingöllülere is imkâni sunulmus neden Bingöl’de bu yapilamiyor ve Bingöl Kadayifi yayginlastirip üretime geçilemiyor”Kadayifçiligin giderek yayginlastigini belirten Altunbay, isletmelerinde 25–30 Bingöllüye is imkâni sunup istihdam ettiklerini vurgulayarak sözlerine söyle devam etti:“su anda yanimizda birçok Bingöllü çalisiyor. isletme sayimiz çogalirsa daha fazla kisi istihdam edebiliriz.Tüm çabamiz buna yöneliktir. Hemserilerimize is imkâni sunmaya devam edecegiz.Kadayif üretimi Bingöl’de de olmali. Hatta fabrika tarzi isletmeler kurup Bingöl kadayifi markalastirilmali.Biz ufak isetmelerle birçok kisi istihdam edebiliyorsak,Bingöl’de merkezde fabrika kurulup Bingöl kadayifi markalastirilirsa yüzlerce kisi istihdam edilebilir.Yetkililer bu konuda çalismalar yapmali ve kadayifçilik kimligini Bingöl’e geri kazandirilmalidir”
Kaynak:Bingöl'ün Sesi
Anneanne tarafim Bingöllüdür ve kadayifçilik konusunda bir numaradirlar. Gerçekten de Türkiye'nin her yerinde dükkanlari var. Ankarada da var ama ben malum nedenlerden ögrenmiyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2009-08-11 23:33:08
Mesaj konusu:
|
|
|
[size=18:b0efafd899][color=red:b0efafd899]Aykut Oray Hayatini Kaybetti[/color:b0efafd899][/size:b0efafd899]
Televizyondaki ‘Bizimkiler’ dizisiyle ünlenen, tiyatro ve sinema oyuncusu 67 yasindaki Aykut Oray, film festivali için geldigi Mugla'nin Köycegiz ilçesi'nde kaldigi oteldeki odasinda ölü bulundu.
Oray'in kalp krizi sonucu öldügü tahmin edilirken, sorusturmanin sürdügü bildirildi. Çok sevdigi arkadasini otel görevlileriyle birlikte odasinda ölü bulan oyuncu Nebahat Çehre de savciya ifade verip, apar topar istanbul'a döndü.
4'üncü Köycegiz Kaunos Altin Aslan Türk Filmleri Festivali'ne katilmak için 8 Agustos'ta Köycegiz'e gelen usta oyuncu Aykut Oray, dün ögle saatlerinde sanatçi Ekrem Bora'nin da aralarinda bulundugu grupla, Dalyan'in iztuzu Sahili'nde gezinti yapti. Aksam da festival kapsaminda Rasit Çelikezer'in yönettigi, ‘Gökten Üç Elma Düstü’ adli filmi Gül Erda ile birlikte izleyen Oray, beli ve böbreklerinin agridigini söyleyip, kaldigi Panorama Otel'deki odasina çekildi.
Odasinda tek kalan Oray, sabah kahvaltiya inmeyince arkadasi Nebahat Çehre merak edip otel görevlilerine haber verdi. Çehre, otel görevlisi Ezgi Gençosmanoglu ile bir baska görevliyi daha yanina alip, saat 12.00 siralarinda Aykut Oray'in odasina çikti. içeri girildiginde, usta oyuncunun yatagin üzerindeki cansiz bedeniyle karsilasildi. Elbiseleri üzerinde olan Oray'in agzindan kan geldigi ifade edildi. Arkadasinin ölüsüyle karsilasan Çehre gözyaslarina boguldu. Kalp krizi sonucu öldügü tahmin edilen Aykut Oray'in cenazesi, savcinin incelemesinin ardindan otelden alinip hastaneye götürüldü. Otopsiden sonra, sanatçinin kesin ölüm nedeninin tespit edilecegi bildirildi.
Bu arada, arkadasinin cansiz bedeniyle karsilasan oyuncu Nebahat Çehre de savciya ifade verdikten sonra apar topar istanbul'a hareket etti. Saat 13.30 uçagiyla istanbul'a giden Çehre, Köycegiz'den ayrilmadan önce gözyaslarina hakim olamayip, “Odada buldugumuzda üstünü bile degistirmemis, giysileriyle duruyordu. Sanirim olanlar gece odaya gelir gelmez olmus olmus” demekle yetindi.
Oray ile filmi yanyana izleyen Gül Erda ise “Keske yalniz basina otele göndermeyip ben de yaninda gitseydim. Ama ‘Önemli bir seyim yok. Belim ve böbreklerim agriyor. Siz filmi seyredin uyursam geçer’ deyince, tamam deyip tek basina gitmesine razi oldum” diye konustu.
Ekrem Bora da “Türk sinema ve tiyatrosu çok büyük bir oyuncusunu kaybetti. Çok iyi arkadasimdi. Yillarca birlikte çalistik. Çok üzgünüm” dedi.
SON KONUsMA
Aykut Oray, her yil katildigi 4'üncü Köycegiz Kaunos Altin Aslan Türk Filmleri Festivali'nin geçen cumartesi günkü yapilan açilisinda, “Belediye baskani sevgili kardesim Salih'i çok seviyorum. Onun gerçeklestirdigi bu kültürel hizmete ben de katkida bulunmak için elimden gelen her seyi yapiyorum. Diger arkadaslarimin da 9 bine ulasan Köycegiz nüfusunun kültüre olan bu sevgisini bosa çikartmamak için katildiklarini biliyorum. Köycegiz halkinin bu güzel filmleri emek vererek seyretmeleri beni çok mutlu ediyor. Filmlerin oyuncu ve yönetmenleri ile görüslerini paylasmalari çok hosuma gidiyor. Benim açimdan son derece keyifli ve güzel bir olay” demisti.
"Bizimkiler" dizisiyle adini duyuran Aykut Oray'in hayat hikayesi;
13 Ekim 1942’de istanbul - Üsküdar’da dogan Aykut Oray'in babasi Afyon – Dinar, annesi Mugla – Milas'lidir. ilkokula, Buca Çaka Bey ilkokulunda baslayan sanatçi, Ödemis Zafer ilkokulunu bitirdi. Ortaokulu ise Ödemis’te baslayip Manisa’da bitiren Oray, liseden 1957 yilinda Ödemis’de mezun oldu.
istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ön Asya Dilleri ve Kültürleri bölümünden mezun oldu. Hititoloji üzerine Yükseklisans yapan sanatçi, 1961 yilinda istanbul Üniversitesi Talebe Birligi Gençlik Tiyatrosu’nda tiyatroya basladi. 1975’te askerlik sebebiyle oyunculuga ara verdi. Askerlikten sonra Süheyla Hanim ile evlenerek ticaretle ugrasti. Kendi isini kurdu.
1988 yilinda “Perihan Abla” isimli dizisinde birkaç bölüm rol alarak oyunculuga geri dönüs yapti. 1989 yilinda özel bir kanalda “Halk Matinesi” programinin sunuculugunu yapti. Aykut Oray; "Bizimkiler" dizisindeki; "Kaldir su pislikleri koçum" , "Vatandasa cart curt yok" ve "Yazlikçilar" dizisindeki "Karpuuuz kan, karpuuuz bal" replikleriyle hafizalarda yer etmisti.
Koyu bir Besiktas taraftari olan Oray, CHP'ye üye olarak politikada yer aldi.
Aykut Oray 2 çocuk babasiydi.
Filmografisi
Hayal ve Gerçek - 2007
sarkilar Susmasin - 2006
sanjan - 2006
Eve Giden Yol 1914 - 2006
Eksik Etek sehmuz 2006
Davetsiz Misafir - 2005
Halk Düsmani - 2004
Uy Basuma Gelenler - 2004
Ömerçip - 2002
Koltuk Sevdasi - 2001
sellale - 2001
sarkici - 2000
Gurbetçiler - 1996
Çiçek Taksi - 1995
Zzzzt FM - 1994
Rumuz Sev Beni - 1993
Sevgili Ortak - 1993
Yazlikçilar - 1993
Ana....sehmuz - 1991
Bir Milyara Bir Çocuk - 1990
Bizimkiler - 1989
Bir Garip Yolcu - 1972
Kaynak: Hürriyet
[URL=http://img405.imageshack.us/i/ztvv5l.jpg/][img:b0efafd899]http://img405.imageshack.us/img405/3310/ztvv5l.jpg[/img:b0efafd899][/URL]
Kendisi çok sevdigim bir sanatçiydi. Televizyon ekraninda uzun süre kendisini izleme sansi yakaldik. Bizimkiler'de Katil Yavuz, Ana dizisinde mafya babasi seyhmuz, Gurbetçiler dizisinde Rüstü rolleriyle kendisini çok sevdik. Katil rolüyle Bizimkiler'de esip gürlemesi, Hint horozlari, Murat 131 arabasi ve çöp tenekeleri, Gurbetçiler'deki maço dayi, Ana dizisinde Ana'nin aski seyhmuz rolleriyle hafizamizda yer etti. Allah rahmet eylesin, mekani cennet olsun. Sevenlerin acisini paylasiyorum.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
aksitozkural
Site Admin
Kayıt: Aug 27, 2002
|
Tarih: 2009-08-12 01:12:10
Mesaj konusu:
|
|
|
Tam bir halk adami idi.
Adam gibi adam tanimina cok uyuyordu.
Ne yazikki vakitsiz kaybettik.
Ruhu sad olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2009-08-13 23:13:51
Mesaj konusu:
|
|
|
[quote:c99111ef12][img:c99111ef12]http://www.gencfb.org/images/kapak/0910/gfb-bft.jpg[/img:c99111ef12]
Fenerbahçe'yi ikamet ettigimiz sehire geldiginde desteklemenin yani sira Kadiköy'de de desteklemek en dogal hakkimiz fakat her sene %25 oraninda yapilan zamlarla maalesef bu hakkimiz elimizden aliniyor. Bu fiyatlarin kombine almaya tesvik için uygulanan bir politika oldugunu biliyoruz fakat maalesef hepimiz kombine alacak durumda degiliz. Buna ragmen bir çok GFB temsilciligi kismen toplu, kismende münferit olarak kombine kartini aldi. Kombine almaya durumu olmayan ama ülkemizin dört bir yanindan Kadiköy'e gelebilecek kadar cefakar ve hatiri sayilir bir potansiyelimiz var. istanbul'da ki agabey ve kardeslerimizin Migros Kale Arkasi'na kombine kart çikmasi için talepte bulunmasina karsilik Fenerbahçe Spor Kulübü tarafindan Migros Kale Arkasi tribününe kombine kart çikarilmamasinin sebebi olarak bizler yani Anadolu'dan gelen taraftarlar gösterilmisti. simdi bizler yani Anadolu'dan gelen taraftarlar maalesef yüksek bilet fiyatlari yüzünden Migros Kale Arkasi'na giremiyoruz. Protesto yapmanin çözüm ya da çare olacagini sanmiyoruz çünkü yönetimin bu gibi konularda olan tutumu ve sabit düsüncelerini çok ama çok iyi biliyoruz. Sivasspor maçinda muhtemelen Migros Kale Arkasi tribününün büyük bir kismi bos olacaktir. Olusan bu tablonun Fenerbahçe'ye yarari degil aksine zarari olacaktir. Sayin Yönetim Kurulumuzdan bilet fiyatlarini bir kez daha gözden geçirmesini ve Migros Kale Arkasi tribününe Agri'dan, Hakkari'den, Antalya'dan, Edirne'den, Mugla'dan, Sivas'tan, Kayseri'den kisacasi ülkemizin dört bir yanindan gelecek olan taraftarlari ülkemizin ekonomik sartlarinida göz önüne alarak düsünmelerini istiyoruz.
Saygilarimizla,
GFB Yurtiçi Temsilcilikleri
eger gidince geri dönmeyecekseniz paranizi ben cebimden verecegim..!! :)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Baris_Ugurlu
Site Admin
Kayıt: Oct 27, 2007
|
Tarih: 2009-08-14 11:18:00
Mesaj konusu:
|
|
|
"erdem_ceydilek"]eger gidince geri dönmeyecekseniz paranizi ben cebimden verecegim..!! :)
Ben de gitmek istiyorum; ama bizim maçta deplasman tarafina. :) Duydugum kadariyla 55 lira yapmis Fener yönetimi kale arkasini... :evil: Fener stadina deplasman yapmak yalan oldu iyice...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2009-08-21 02:00:03
Mesaj konusu:
|
|
|
[color=red:0c568267b6]il il imsakiye[/color:0c568267b6]
http://www.diyanet.gov.tr/turkish/namazvakti/vakithes_imsakiye.asp
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Baris_Ugurlu
Site Admin
Kayıt: Oct 27, 2007
|
Tarih: 2009-08-23 20:59:44
Mesaj konusu:
|
|
|
Ankara'da toplu tasima ücretlerinde 1 kurusluk indirim olmus. :)
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=50966&start=150
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2009-08-24 02:01:19
Mesaj konusu:
|
|
|
"Baris_Ugurlu"]Ankara'da toplu tasima ücretlerinde 1 kurusluk indirim olmus. :)
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=50966&start=150
Bunun yerine belediyeye naçizane önerilerim var. Eskiden 21'lik kartlar vardi. Bu 21'lik kartlari aldiginiz zaman 20'lik kart fiyati öderdiniz ve ilk biniste validatör ücret olarak 0 yazardi. Ben bunlardan istiyorum. Sirf 20'lik fiyatina 21'lik satiyorlar diye hep bu kartlardan alir ve yolculuklarda devamli belediye otobüsüne binerdim. simdiyse kartin hediye binisi kalktigindan sürekli belediye otobüsüne binme istikrarimi bozdum, eskiden hiç halk otobüsüne binmezken simdi aydan aya halk otobüsüne de biniyorum. :)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Ahmet_Ay
Site Admin
Kayıt: Nov 19, 2006
|
Tarih: 2009-08-24 02:16:19
Mesaj konusu:
|
|
|
"Baris_Ugurlu"]Ankara'da toplu tasima ücretlerinde 1 kurusluk indirim olmus. :)
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=50966&start=150
Dün maça gelirken tek binislik kartim vardi. 1.39 basti. sasirdim. Sonra dönüste karti atmadim belki bir daha basarim diye. Öyle yaptim -1.38 yazdi kartta. Baya sasirmistim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-10-03 20:19:38
Mesaj konusu:
|
|
|
Facebook’un en popüler oyunlarindan Farmville’e ve oyunun yaraticisi Zynga.com’un internet sitesinde girmek isteyenlerin ekraninda "5651 sayili yasa uyarinca katalog suçlar kapsaminda yapilan teknik inceleme ve hukuksal degerlendirme sonucunda; bu internet sitesi (zynga.com) hakkinda Telekomünikasyon iletisim Baskanligi'nin 02/10/2009 tarih ve 421.02.02.2009-272446 nolu karari geregince iDARi TEDBiR uygulanmaktadir" yazisi beliriyor.
Sanal alemde sikayetin tarim örgütlerinden veya Tarim ve Köy isleri Bakanligi'ndan geldigi yolunda iddialar dolasiyor. Ancak sikayet sahibinin kim oldugu ve erisim engelinin gerekçesi henüz bilinmiyor.
Farmville, kullanicilarin sanal olarak kendilerine ait çiftlik kurup onu isletmesi üzerine bir temaya sahip. Tüm dünyada 53 milyona yakin abonesi olan oyunu günde yaklasik 15 milyon kisi oynuyor.
(ntv)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2009-10-06 15:48:07
Mesaj konusu:
|
|
|
[quote:97acf45278]Taksim'de Polis Gazindan Etkilenen Bir Kisi Öldü
ishak Kalvo, polisin Taksim'deki protestolara müdahale etmesinin ardindan gazdan etkilenerek fenalasti. Kaldirildigi hastanede hayatini kaybetti.
istanbul - BiA Haber Merkezi06 Ekim 2009, Sali Taksim'deki IMF ve Dünya Bankasi protestolarina polisin müdahalesinin ardindan baslayan olaylar sirasinda kalp krizi geçiren ishak Kalvo kaldirildigi hastanede hayatini kaybetti.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre olaylar sirasinda istanbul Barosu'na giden avukat Burcu Aslan kafasina isabet eden tas nedeniyle yaralandi. Aslan, Alman Hastanesi'ne kaldirildi.
Yüzünden yaralanan Sercan Genç Taksim Egitim ve Arastirma Hastanesi'ne kaldirilirken, Umut Aydogdu'nun da kolu kirildi.(BÇ)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-10-08 17:19:34
Mesaj konusu:
|
|
|
Türkiye'de Atatürk'e hakaret içeren görüntüler oldugu için erisimi yasaklanan video paylasim sitesi Youtube'a ersim IMF toplantisi için kalkti. Toplantiya gelenler basta Youtube olmak üzere tüm yasakli sitelere girebildi.
Mahkeme karariyla girisi engellenen Youtube sitesine giris yasagi IMF için kalkti.
IMF ve Dünya Bankasi toplantilari için istanbul'a gelen yabanci heyet, Lütfi Kirdar Kongre Merkezi'ndeki bilgisayarlardan Youtube'a istedigi gibi girdi.
IMF ve Dünya Bankasi toplantilarinin yapildigi Lütfi kirdar Kongre Merkezi'ndeki bilgisayarlar ayarlama yapildi. Böylece heyetteki tüm üyeler, Youtube basta olmak üzere yasakli tüm sitelere rahatlikla girebildi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2009-10-17 00:48:15
Mesaj konusu:
|
|
|
[URL=http://img63.imageshack.us/i/rezaletinfotoraf.jpg/][img:ec6cd4d36e]http://img63.imageshack.us/img63/2310/rezaletinfotoraf.jpg[/img:ec6cd4d36e][/URL]
Bursa Atatürk Stadi'nda oynanan Türkiye-Ermenistan karsilasmasi öncesi yasanan bayrak yasagi rezilliginin fotografi. :roll:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
abreg_celem
Site Admin
Kayıt: Jan 03, 2005
|
Tarih: 2009-10-25 13:17:43
Mesaj konusu:
|
|
|
[quote:e4f355c01c]Baskent Rallisi'ne polis engeli!
Türkiye Otomobil Sporlari Federasyonu (TOSFED) ve Baskent Otomobil Off Road Kulübü'nün düzenledigi 2009 Baskent Rallisi, polis tarafindan durdurularak iptal edildi.
Ankara'da bir alisveris merkezinin önünde baslayan 1. Baskent Rallisi, 11 aracin katilimiyla sabah saat 10.00'da start aldi. Alisveris merkezinin açik otoparkinda ''zamana karsi seyirci özel etabi'' sirasinda 3. aracin pisti terk etmesinden sonra polis ekipleri yarisi 10.22'de durdurdu. Yarisin izin kagidini görmek isteyen polis ekipleri, yaris araçlarini tek tek kontrol etmek istedi.
Yarisi düzenleyen yetkililer ve polis ekipleri arasinda uzun süren tartismalar yasandi. Polis ekiplerinin, alinan iznin kapsaminin disina çikildigi ve bazi araçlarda ruhsat bulundurulmamasi nedenleriyle yarisin kosulmasina izin vermedigi ögrenildi. Polislerin yarisi iptal etmesi kararina, pilotlar ve federasyon yetkilileri tepki gösterdi.
2009 yili Türkiye tirmanma sampiyonu Burak Nomer, yaptigi açiklamada, ''Biz buraya istanbul'dan start almaya geldik. 20 senedir yarisiyorum. ilk defa böyle bir seyle karsilasiyorum. Bize her yerde polis ekipleri yardimci olurken, burada bizi engelliyorlar'' dedi.
Kahraman Ankara Polisi yine görevde..... Bir de parkura radar koysaydiniz! :evil:
a|c
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
serkan_gungordu
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-10-25 21:35:16
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]Türkiye'de Atatürk'e hakaret içeren görüntüler oldugu için erisimi yasaklanan video paylasim sitesi Youtube'a ersim IMF toplantisi için kalkti. Toplantiya gelenler basta Youtube olmak üzere tüm yasakli sitelere girebildi.
Mahkeme karariyla girisi engellenen Youtube sitesine giris yasagi IMF için kalkti.
IMF ve Dünya Bankasi toplantilari için istanbul'a gelen yabanci heyet, Lütfi Kirdar Kongre Merkezi'ndeki bilgisayarlardan Youtube'a istedigi gibi girdi.
IMF ve Dünya Bankasi toplantilarinin yapildigi Lütfi kirdar Kongre Merkezi'ndeki bilgisayarlar ayarlama yapildi. Böylece heyetteki tüm üyeler, Youtube basta olmak üzere yasakli tüm sitelere rahatlikla girebildi.
iste tam bir 3. dünya ülkesi, kendi halkimizi yasaklarla bogarken, disaridan gelenlere de sirin gözükme gayretimiz sürüyor.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
serkan_gungordu
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-10-25 21:36:44
Mesaj konusu:
|
|
|
"abreg_celem"][quote:f7063df235]Baskent Rallisi'ne polis engeli!
Türkiye Otomobil Sporlari Federasyonu (TOSFED) ve Baskent Otomobil Off Road Kulübü'nün düzenledigi 2009 Baskent Rallisi, polis tarafindan durdurularak iptal edildi.
Ankara'da bir alisveris merkezinin önünde baslayan 1. Baskent Rallisi, 11 aracin katilimiyla sabah saat 10.00'da start aldi. Alisveris merkezinin açik otoparkinda ''zamana karsi seyirci özel etabi'' sirasinda 3. aracin pisti terk etmesinden sonra polis ekipleri yarisi 10.22'de durdurdu. Yarisin izin kagidini görmek isteyen polis ekipleri, yaris araçlarini tek tek kontrol etmek istedi.
Yarisi düzenleyen yetkililer ve polis ekipleri arasinda uzun süren tartismalar yasandi. Polis ekiplerinin, alinan iznin kapsaminin disina çikildigi ve bazi araçlarda ruhsat bulundurulmamasi nedenleriyle yarisin kosulmasina izin vermedigi ögrenildi. Polislerin yarisi iptal etmesi kararina, pilotlar ve federasyon yetkilileri tepki gösterdi.
2009 yili Türkiye tirmanma sampiyonu Burak Nomer, yaptigi açiklamada, ''Biz buraya istanbul'dan start almaya geldik. 20 senedir yarisiyorum. ilk defa böyle bir seyle karsilasiyorum. Bize her yerde polis ekipleri yardimci olurken, burada bizi engelliyorlar'' dedi.
Kahraman Ankara Polisi yine görevde..... Bir de parkura radar koysaydiniz! :evil:
a|c
Gözünü yiyim Ankara Emniyet, sen ne kadar büyük, ne kadar ulusun... Muhtaç oldugun kudret de damarlarindaki asil kanda mevcut. Yürüyün be aslanlarim kim tutar sizi...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2009-10-25 21:57:57
Mesaj konusu:
|
|
|
TiTA ANTALYASPOR da !..
Baskan Hasan Akincioglu ile 2. Baskan Ali Yilmaz bugün Ankara'ya giderek yogun ugraslar sonunda Tita transferini son dakikada bitirdi ve Brezilyali futbolcu sezon sonuna kadar kiralandi.
Son dakikada kiralandi
Tita'nin daha önce Ankaraspor ile sözlesmesini uzattigi ve Baskent ekibinin sözlesmeyi bugün TFF'ye bildirerek futbolcunun bonservisi için yüksek miktarda para istedigi ögrenildi.
Baskan Akincioglu'nun, Ankarasporlu idarecilerle son dakikaya kadar Tita için pazarlik yaptigi ve futbolcunun bonservisini transfer süresinin bitmesine az bir zaman kala kiralik olarak aldigi belirtildi.
Tita'nin sezon sonuna kadar kiralanmasi karsiliginda Antalyaspor'un belirli miktarda ücret ödedigi ögrenildi.
Tita'nin bonservisi konusunda anlasma saglandiktan sonra transferin bitmesine sayili dakikalar kala TFF'ye bildiren Akincioglu, camianin çok istedigi transferi resmen sonuçlandirdi.
Tita, Türk vatandasi
[color=red:be3b04b4f7]Diger yandan Tita'nin Türk vatandasi oldugu ve adini Melih Gökçek olarak degistirdigi ögrenildi.[/color:be3b04b4f7]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-11-12 21:21:41
Mesaj konusu:
|
|
|
Bir zamanlar bir atlet vardi ------MERT AYDIN
Bu yüzyilin basinda bu ülkeye umut veren Süreyya Ayhan’in sonu kötü biten spor yasam öyküsünden bilinen ve bilinmeyen ayrintilar.
Güncelleme: 11:42 TSi 12 Kasim. 2009 Persembe
"Bir zamanlar bir ülke vardi" diye baslar Emir Kusturica’nin saheseri Underground. Süreyya Ayhan’in filmi de, “Bir zamanlar bir atlet vardi” diye baslayacak.
Sydney 2000. Atletizm camiasinin içindekilerin öve öve bitiremedikleri Süreyya’yi biz de merak ediyoruz. Ayagindaki küçük sakatliktan bahsediliyordu. Yaninda hocasiyla dolasan sevimli bir genç kizdi Süreyya. 1500 metrenin seçmesinde biz sasirdik. iyi olmasini bekliyorduk ama tüm yarisi forse eden, korkusuzca kosan bir atlet, bizim için bir nimetti.
Yari finalde rakipler daha güçlüydü. Ama taktik ayni taktik. Stadyum spikeri her turda, “Lider Ayhan, Türkiye” dedikçe basin tribününde keyfimiz bir kat daha artiyordu. Tecrübesizlik son turda karambolde finale çikmasini engelledi. Belki finale çikilmamisti ama Türk atletizmi nihayet heyecan yakalamisti.
O günlerde bir hikaye duymustum. Bana isim verilmeden anlatilan bir hikaye. Sydney’de Azeri bir fizyoterapist, bir Türk sporcu ve antrenörüne bir sivi vermis. Onlar da bunu bizim takim doktoruna aktarmislar. Uyarilara ragmen de o siviyi tüketmisler. Neyse ki sadece bildigimiz suymus bu sivi. Psikolojik etkisiymis Azeri fizyoterapistin bahsettigi. Küçük bir arastirma sonucunda sporcunun Süreyya oldugunu anladik. Ama maalesef bunu hafizamiza gömdük.
2001 Edmonton. Hikayenin ikinci bölümünde mutluluk artiyor. Dünya sampiyonasi’nda ayni agresif kosuyla finale yükseliyor Süreyya. Türkiye’de binlerce kisi, Kanada’daki final için sabahin köründe uyaniyor. 8’inci oluyor ama herkes biliyor ki bu kiz daha çok seyler basaracak.
Basari geldikçe popülarite artiyor. Popülarite özel yasamin kurcalanmasi demek. Süreyya ve evli antrenörü Yücel Kop arasindaki iliski ortaya çikiyor. Ama basari var ya ortada, olayin üzerine çok gidilmiyor
2002 Münih. Avrupa sampiyonasi’nda Süreyya’dan madalya bekleniyor. Ama altin olacagina dair bir heyecan yok. Geçilmez Gabriela Szabo varken ona mi kalmis altin almak? Finalde yagmur altinda o tutulmaz atagini yapan Szabo’ya geçilmemek için kendini zorluyor Süreyya. Onu izleyen herkes agliyor. Ünlü rallici Serkan Yazici bile o yarisi izlerken nasil gözyaslarini tutamadigini anlatiyor yaptigimiz bir röportajda.
Artik Kop ile olan iliskisi de mansetlerde. Kop’un esinden demeçler aliniyor. 2003 Dünya Atletizm sampiyonasi hazirliklari yapiliyor. Olumsuz haberlere ragmen Vestel, sponsor oluyor Süreyya’ya. Hincal Uluç, Cüneyt Koryürek, Kenan Onuk gibi kalemler uyariyorlar, “Yücel Kop dünya çapinda bir yetenege yetmez. Yabanci, deneyimli bir antrenör getirilmeli”. Hatta ekliyorlar, “ilkokuldaki hocamiz harika bile olsa üniversitede bizi egitebilir mi?”. Ama belki de elestiri yapanlarin ismine muhalefet etmek için elestiriliyor bu öneriler. Hem Yücel Kop’tan iyisi mi bulunacak?
sampiyona öncesinde kamp yaptigi Erciyes Dagi’nda bulusuyoruz. ilginç bir hikaye anlatiyorlar. Ruslar, Süreyya’nin nasil basarili oldugunu merak ediyormus. Rus kökenli Ebru Kavaklioglu’nu sikistiriyorlarmis sirri ögrenmek için. O kadar eminiz ki altin madalyadan, Paris’te finalden sonra nasil çekimler yapacagimizi bile konusuyoruz.
2003 Paris. Basin tribünündeki fiyakamiz müthis. Olasi bir dünya sampiyonunun öyküsünü ögrenmek isteyenler bize basvuruyor. Amerikali bir televizyoncu, basin merkezinde yanima gelip Süreyya’nin isminin nasil okundugunu soruyor.
Yari finalde serisinin sonu iyi gelmiyor. Finale kaiyor tabii ki ama bir sikinti hissediliyor. O sirada rahmetli Cüneyt Koryürek, bir arkadasindan telefon aliyor. Telefondaki ses, “Dikkat ettiniz mi? Her zaman Süreyya’nin göbegi açiktir. Ama bugün kapaliydi. Basbakan finale gelecek diye mi kiyafet degistirdi?” diyordu yari saka yari ciddi.
Tayfun Bayindir ile birlikte olayi arastirdik. ilginç bir bilgi aldik. Süreyya, adet dönemindeydi. Bilimin ilerledigi, bu tip özel dönemlerin zamanlarinin ayarlandigi bir zamanda bu nasil bir durumdu? Tayfun Abi ile müdürlerimizi arayip durumu belirttik ve bu haberi yazmama karari aldik.
Final saati yaklasiyordu. Basin tribününde start listesi dagitan 14-15 yasindaki çocuk, bizim Türk oldugumuzu anlayinca, “Süreyya Ayhan’in yarismasina 15 dakika” diye bagiriyordu.
Ve yaris basladi. Her sey beklendigi gibi gidiyordu. Ama son 50 metrede Rus Tatyana Tomashova, Süreyya’yi geldi geçti. Yaris bitiminde sporcularla medyanin bulustugu Mixed Zone’a iniyoruz. Dünya ikincisi olarak tarihe geçen Süreyya’nin yüzünden düsen bin parça. Atletin çevresindeki tek akil adam Deniz Gökçe, “Kaldir basinin yukariya” diyordu. Tam o anda Sloven Jolanda Ceplak sariliyor Süreyya’ya, “Gelecek sefere” diyor. Bilmiyor ki gelecek sefer olmayacak.
Artik kafalarda Atina var. Dünya sampiyonasi’nda kazanamadigi altini, Olimpiyat’ta kazanacagina inaniyor herkes. Sponsoru TOKi oluyor atletimizin. Yavas yavas ortalikta iddialar dolasiyor. Bu arada ilginç bir sey yasiyorum. O sirada çalistigim Sabah Gazetesi yönetimi, “Acaba Süreyya’nin sponsoru olabilir miyiz” fikir jimnastigini yapiyor. Ben, o sirada ABD’de olan Yücel Kop’la konusuyorum. Ben, Hollandali menajerin ismini vermesini beklerken dönemin Atletizm Federasyonu Genel Sekreteri Ayhan inanli’nin ismini zikrediyor sponsorluk görüsmeleri için.
Olimpiyat Oyunlari’nin baslamasina 1 hafta kala bir açiklama geliyor “Süreyya sakatligi nedeniyle yarisamayacak”. Biraz desince olay ortaya çikiyor. Edirne’ye gelen WADA yetkilisi engellenmis. Daha da vahimi Süreyya’nin yerine baskasinin imza verdiginden süpheleniliyormus. WADA belgelerini yayinlayanlara kizan Kop ve Ayhan, çevrede gördükleri tüm gazetecilere dava açiyor. Hirsizin hiç mi suçu yok acaba?
Bizimkiler isi uyutup ceza vermemeye çalisiyor. Ama Uluslararasi Atletizm Federasyonu kül yutmuyor. 2 yil men. Acaba geri döner mi? Kafalardaki soru bu. “Geri dönecegim” diyor iddiayla. Ta ki doping testinde yakalanana kadar.
Sonrasini anlatmak istemiyorum. Bir komedya, bir hukuk-guguk kandirmacasi. Bir avukatin elinde oyuncak olan bir çift. Ömür boyu men demek Süreyya bitti demek. Ne olur artik susun ve ortada görünmeyin. Çünkü her çikisiniz bize aci verecek. Bir büyük yildizi nasil yönetemedigimizi yüzümüze tokat gibi vuracak.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-11-14 16:06:10
Mesaj konusu:
|
|
|
Trabzonspor'un Belçikali Teknik Direktörü Hugo Broos, ''Trabzonspor tam bir yabanci antrenör mezarligi'' dedi.
Broos, Belçika'nin en yüksek trajli gazetesi HLN'ye yaptigi açiklamada, Trabzonspor'da teknik direktör olarak çalismanin çok zor oldugunu belirterek, ''Özellikle de yabanci teknik adamlar için bu çok daha zor. Trabzonspor 21 yil içerisinde 23 yabanci antrenör ile çalismis. Bazilari sadece 2 ay dayanabilmis. Oysa ben 4 aydir görevimin basindayim. Trabzonspor'da yabanci teknik direktör olarak 1 yili tamamlamak büyük bir basari. Trabzonspor, teknik direktörleri gönderirken çok duygusal karar veriyor ve uyguluyor. Bu bakimdan Trabzonspor için tam bir yabanci antrenör mezarligi diyebiliriz'' diye konustu.
Hugo Broos, gol yollarinda etkisiz olan Trabzonspor'a bu sorunu gidermek için özel antrenmanlar yaptirdigini bildirerek, ''Gökhan Ünal ve Umut Bulut formsuzlar. Bu nedenle gol atmakta zorlaniyoruz. Siralamada ise orta siralarda yer aliyoruz. Besiktas maçinda yüzde 65 topa hakim taraf olmamiza ragmen, birçok gol firsatindan yararlanamadik. Ancak su ana kadar oynadigimiz maçlarda en çok golü Gaziantepspor maçinda kaçirdik. Bu karsilasmada 7 tane yüzde yüz gol pozisyonundan yararlanamazken, 3 topumuz direkten döndü ve bir de penalti kaçirdik. su ana kadar ligde bosu bosuna 5 puan kaybettik.'' diye konustu.
Belçikali teknik adam, kulüp içerisinde kendisine karsi istifa etmesi yönünde ciddi bir baskinin oldugunu hissettigini ifade etti.
''Bu baskinin sesleri yükseliyor ve Türk medyasi da bana karsi olumsuz haberler üretiyor'' diyen Bross, ''Fakat benim Trabzonspor'dan ayrilmam için bir neden yok. Ancak ayrilmam için yapilan baskiyi hissediyorum. Bu konuda beni uyarmislardi. Her soruya dikkatlice cevap vermeye çalisiyorum. Ama buna ragmen medyada tam tersine haberler çikiyor. Yanimda tercümanim sahit olmasa çoktan basim derde girmisti. su an takimdaki kalite eksikligi ortada. Sezon basinda 1 transfer yapildi, oysa ben 4 oyuncu alinmasini istemistim. Ama kulübün maddi durumu o kadar güçlü degil. Kulüp bana Dembele'yi alalim mi? dedi. Bende 12 milyon euro varsa alin dedim. Ondan sonra bir daha ses seda çikmadi. Trabzonspor transfer listesinde ayriyetten, Anderlecth'ten Boussoufa, Biglia ve Van Damme var. Ancak bu 3 oyuncunun alinmasina Trabzonspor'un maddi gücü yetmez. Takimin yetersizligini bana yüklemeye çalisiyorlar.'' dedi.
TRABZON VE YABANCI HOCALAR
Trabzonspor'un Teknik Direktörü Hugo Bross, Trabzon'un çok sirin bir kent oldugunu, ancak özellikle yabanci antrenörlerin bazi sikintilar yasadigina dikkat çekerek, ''Ben de ilk geldigimde günde 5 kez ezan okunmasina alismakta zorluk çektim. Halen sabah 5'te okunan ezanin sesine uyaniyorum. [size=18:1b857a8244] Araba kullanirken de özellikle yesil isikta geçerken çok dikkatli oluyorum. Çünkü burada herkes kirmizi isikta geçmeye aliskin. Trabzonlular'in milliyetçiliginin yaninda en büyük tutkulari silah. Ne zaman bir silah magazasinin önünden geçsem aklima hep Egemen Korkmaz geliyor. Çünkü Egemen'in 25 silahi var'' dedi.
[/size:1b857a8244]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2009-12-01 00:19:26
Mesaj konusu:
|
|
|
isviçre minare kararini verdi
"Minare yasagina, Evet" komitesi baskani Walter Wobmann, isviçre halkinin yüzde 59 oraninda minare yasagina "evet" demesini zafer isareti yaparak kutladi. isviçre'de minare insasinin yasaklanmasini öngören referandumu ülkenin irkçi partileri organize etti.
isviçre'de islam karsitlari referandumu kazandi. isviçre'de camilere minare insa edilip edilmemesi için halk oylamasi yapildi. isviçre gazetesi Blick'in haberine göre, referanduma katilanlarin yüzde 57'u minare yasagina 'evet' dedi. Referandumun kesin sonuçlari henüz açiklanmadi ama isviçrelilerin minare yapimina karsi olduklari kesinlesti. Referanduma katilim ise yüzde 54 oraninda gerçeklesti.
iKi IRKÇI PARTi ÖNCÜLÜK ETTi
Appenzell-Innerrhoden, Schaffhausen ve Aargau gibi kantonlarda halkin ortalama yüzde 64'ü minare yasagina evet dedi.Appenzell-Innerhoden'da yüzde 71.4, Cenevre'de yüzde 40.3, Jura'da yüzde 51.2 Basel kent merkezinde yüzde 48.4, Freiburg'da 55.9, Graubünden'da yüzde 58.6 ve Uri'de yüzde 63.8 oraninda minare yasagina evet oyu çikti.
Referandum yapilmasina ülkenin iki sag partisi isviçre Halk Partisi (SVP) ile Federal Demokratik Birligi (EDU) öncülük etti.
BM KAYGILARINI DiLE GETiRDi
isviçre hükümeti ve parlamentosu, isviçre anayasasina, dini özgürlüklere ve ülkenin hosgörü gelenegine aykiri oldugunu bildirdigi girisimi reddettigini açiklamisti. BM insan haklari izleme organi da kaygilarini dile getirmisti.
isviçre'de sag kanattaki isviçre Halk Partisi ile Federal Demokratik Birlikten bir grup politikaci, referandum yapilmasi için yeterli imzayi toplamisti.
300 BiN MÜSLÜMAN YAsIYOR
Nüfusu 7 milyonu geçen isviçre'de 300 binden fazla Müslüman yasiyor. Müslümanlarin çogunu Bosna, Kosova ve Türkiye'den gelenler olusturuyor.
isviçre'de içlerinde Cenevre ve Zürih'in bulundugu kentlerde minareleri olan 4 cami bulunuyor.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2009-12-01 00:29:51
Mesaj konusu:
|
|
|
isin ciddi tarafi... azinligin kaderini, çogunlugun ellerine birakmak her mekanda ve her zamanda adaletsiz bir tavirdir.. bu minare karari da buna bir örnek..
isin iyimser tarafi.. her iste vardir bir hayir diyerek, türkiyedeki muhafazakar ve soven çevrelerin empati yapmasina yardimci olur umarim bu uygulama.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2009-12-01 15:31:08
Mesaj konusu:
|
|
|
Milli irade diye yeri gögü inletenlere bu karar bir ders olsun. Hersey halka sorulmaz. Temel insan haklari referandum konusu yapilmaz. Çünkü halk her zaman kendi çikarina uygun olana oy verir. Örnegin Türkiye'de "Bogazdaki yalilar istimlak edilip halka açilsin mi" diye bir referandum yapilsa açik ara evet karari çikar. Halkin her karari mantikli degildir. Hatta bizim gibi egitim seviyesi düsük olan ülkelerde halkin çogu karari yanlistir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-12-15 10:20:36
Mesaj konusu:
|
|
|
bisey soracam, yada birseyi sizinle paylasmak istiyorum arkadaslar..
artik eskisi gibi degil.. çok sükür 99 kanalda 24 saat tv izliyoruz..
deliler gibi dizi takip ediyoruz.. da..
[size=16:b54c408b05]bu kadar kanalin içinde yabanci dizi izleyeniniz var mi?.[/size:b54c408b05]
yok valla gidip yabanci dizi izleyin demiyorum.. da.. merak ettim [size=13:b54c408b05]yabanci diziye rastlayaniniz oldu mu?..[/size:b54c408b05]
niye soruyorsun derseniz: toplum mühendisi oldum da; anket yapiyorum.. :lol: :lol:
hiç yabanci dizi kalmadigina göre sosyo-kültürel degerlendirmede biz avrupayi solladik demek degilmidir?. muasir medeniyetleri geride biraktik ki; ancak o zaman adamlarin dizileri bize çok banal gelmeli..
yada soruyu söyle sorayim: bizim dizileri bizden baska hangi ülkeler izliyor?.
"zaman ilerledikçe bedevilere benzemeye basliyoruz" bkz. m. güner. zamanin birinde. yasaklanan bu topikte.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Baris_Ugurlu
Site Admin
Kayıt: Oct 27, 2007
|
Tarih: 2009-12-16 02:53:40
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"][size=16:86f1f44aab]bu kadar kanalin içinde yabanci dizi izleyeniniz var mi?.[/size:86f1f44aab]
yok valla gidip yabanci dizi izleyin demiyorum.. da.. merak ettim [size=13:86f1f44aab]yabanci diziye rastlayaniniz oldu mu?..[/size:86f1f44aab]
Ana akim kanallarda (Kanal D, Show vb.) pek yabanci dizi yayinlanmadigi dogru. Zaten yayinladiklarinda da gittikçe geç saatlere kaydirip, yayin gününü degistirerek vb. izlenilemez kiliyorlar. Bunun yaninda sifresiz olan CNBC-e, e2, TNT gibi kanallar neredeyse gün boyu yabanci dizi yayinliyor. Dizimax vb. sifreli alternatifler mevcut. Yabanci dizi izleme konusunda ülkemizde sikinti yasandigini düsünmüyorum. Zaten sahit oldugum kadariyla çogu kisi reklamlar, sansür veya zamanin uyusmamasi gibi nedenlerle dizileri televizyondan degil, internetten indirerek, arkadasindan alarak falan izliyor.
Sözün özü, nasil ki artik Show TV geceleri "kirmizi noktali" yayin yap(a)miyor (izlemek isteyen baska mecralara yöneliyor), özel televizyonculugun ilk yillari gibi Star'in, Show'un "prime time"da yabanci dizi yayinladiklari günler geride kaldi...
Çok resmi bir ileti atmisim, gülücük mülücük koyarak dagitayim ciddiyeti. :lol: :lol: :lol:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-12-24 10:00:52
Mesaj konusu:
|
|
|
son günlerde tüik'in yaptigi bir arastirma bütün kanallarda ve basinda yer aliyor..
sözde ekonomi uzmanlari diyecegim çünkü ekonomisi olmayan memleketin uzmani olmaz..
güllük gülüstanlik rakamlari, pembe renkli yorumlayan bu uzman kardeslerimin biraz sonra yazacaklarimi görmesi ve cesaret edip de yazmasi mümkün degildir..
siz bedava buldunuz istifade edin..
ülkemizde issizlik oraninin en fazla oldugu yerlerin basinda sinak ve onu takip eden diger güney dogu illeri gelmektedir.. diye baslayan programa bayburt belediye baskani oldugunu zannettigim kisi baglandi ve dediki: ne isçisi ne isi kardesim bayburt'ta çalisabilecek durumda olan kimse kalmadi.. ya yurt disinda yada memleketin diger illerine göçetti..
daha sonra ekonomisi olmayan güzel ve arabesk ülkemin ekonomi uzmanlari bildik terelellim türküsünü daha yüksek perdeden okumaya basladilar..
ben derim ki: ne ararken ne buldun?. bari bu buldugunu gör ve bari onu söyle..
bu güne kadar yok "mozaik"ti, yok "etnik zenginlik"ti, yok "farkliliklarin kardesligi" falan..
sende mehmet güner gibi "sofra" desene suna..
bak "sofra" dedigin zaman hersey yerine cuk oturuyor..
bütün iller ekonomik yetmezlik yüzünden göç veriyor, güney dogu bu gün getirilen noktada göç veremiyor..
sofrada bir kisi eksik kaliyor.. kürtler sofraya gelmeye çekiniyor.... :oops: :oops:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2009-12-25 15:30:03
Mesaj konusu:
|
|
|
bakin siyaset falan yok.. siir bu siir.. herkes okuyor..
Denizlili bir vatandasin Basbakan Erdogan'a ithafen yazdigi siir.
>
> " 'irecep Bey!..
>
> 'irecep bey sen bize, meydanlarda söz verdin.
> Memleketi düzlüge, götcem dedin götmedin.
> Garsimizda safilce, boynunu büküp durdun,
> Haydut, hirsiz, haksiza, çatcem dedin çatmadin.
>
> Müslümaniz çok sükür, Batiyinan isimiz
> Olmaz bizim, bizlere yeter gendi asimiz,
> Dedin emme, sayende, tasmalandi basimiz,
> IMF cavirini, atcem dedin, atmadin.
>
> Kerkükte gizanlari, Kürde teslim eyledin,
> Türk'e vurana güldün, vurulani payladin,
> Bir ara sevindiydik, böyük laflar eyledin ,
> Kerkük girmizi çizgim, gitcem dedin gitmedin.
>
> Bizden oy ister iken, cavirlara hep çattin,
> Denizli meydaninda, bol bol palavra attin,
> Amerika'ya karsi, söyle bakam, ne ettin,
> Çilli horozlar gibi, ötcem dedin ötmedin.
>
> Push denen o pis cavir, seyhin mi oldu senin,
> El pençe divan durdun, her lafina sen onun,
> Bir tek vatansever yok, hayal dolu dört yanin,
> Memleket davasini, gütcem dedin gütmedin.
>
> Mesuttan gurtulduyduk, rahmet okuttun ona,
> Nah bu eller girilsin, daha oy versem sana,
> Rezil rüsvay eyledin, bizi tekmil cihana,
> Devleti böyük devlet, etcem dedin etmedin .
>
> Asiret artigindan, gorkup gaçacak millet,
> Esgerinin basina, çuval geçecek millet,
> Senin gibi içi bos, balon seçecek millet,
> Degildik, yemin ettin, dutcem dedin dutmadin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2009-12-25 16:33:07
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]niye soruyorsun derseniz: toplum mühendisi oldum da; anket yapiyorum.. :lol: :lol:
hiç yabanci dizi kalmadigina göre sosyo-kültürel degerlendirmede biz avrupayi solladik demek degilmidir?. muasir medeniyetleri geride biraktik ki; ancak o zaman adamlarin dizileri bize çok banal gelmeli..
yada soruyu söyle sorayim: bizim dizileri bizden baska hangi ülkeler izliyor?.
"zaman ilerledikçe bedevilere benzemeye basliyoruz" bkz. m. güner. zamanin birinde. yasaklanan bu topikte.
Mehmet Abi, geçen sene Cavcav'a sinirlendim Ligtv'yi iptal ettirdim. O gün bu gündür çok az tv seyrediyoruz. Tv'nin hiç açilmadigi gün sayisi epey fazla. Yerli diziler hiç sarmiyor. Bir ara DVD'den Lost izlemeye dadandik, bölümler tükenince ayni yönetmenin "Fringe" adli dizisine basladik. Dizi konusunda malesef adamlardan çok gerideyiz. Sinemada fena degiliz. Son yillarda çok basarili yerli filmler yapildi ama ne hikmetse bu filmlerin çogu hak ettigi seyirci sayisina ulasamadi. Para kazanmak için çekilen piyasa filmleri parsayi topladi. Yine de bu ucuz filmlerin gise basarisi sayesinde sinemamiz gelisti, hatta ülkemizde Hollywood filmlerini solladi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-01-07 00:52:27
Mesaj konusu:
|
|
|
MANiSA – Bir süredir Türkiye’nin degisik yerlerinden gelen linç haberlerine bir yenisi eklendi. Manisa’da linç girisimine maruz kaldilar. ‘Selendi Bizimdir Bizim Olacak’ sloganlarinin atildigi olaylarin ardindan Romanlar 30 yildir yasadiklari Selendi’yi terketmek zorunda kaldilar. Romanlar olaylari MHP’li Selendi Belediye Baskani’nin kiskirtmasi sonucu basladigini belirttiler.
Manisa’nin Selendi ilçesinde Roman bir genç, yilbasi gecesi gittigi kahvehanede isletme sahibi Ramazan Yildiz tarafindan dövüldü. Durumu ögrenen Romanlar, kahvehaneyi basarak tahrip etti. Bunun üzerine kahvehanenin toplanan 2 bin kisi, Romanlarin evlerini taslayip otomobillerini atese verdi. Linç olmaktan son anda kurtulan Romanlar, ilçeyi terk etmek zorunda kaldi.
Manisa’nin Selendi ilçesinde, evi olmadigi için çadirda yasayan Roman asilli 32 yasindaki Burhan Uçkun, 24 Aralik’ta Çavusun Kahvesi’ne giderek çay içmek istedi. Ancak kahvehane sahibi Ramazan Yildiz, çay vermedigi Uçkun’u disari çikardi. Bu duruma tepki gösteren Uçkun, yilbasi gece saat 21.00 siralarinda, kahvehaneye gelerek sigara yakti. Çikan tartismada Yildiz ve akrabalari tarafindan dövülerek disari atilan Burhan Uçkun hastaneye kaldirildi. Olayi ögrenen Burhan Uçkun’un babasi ve akrabalarindan olusan 20 kisilik grup, saat 23.00 siralarinda kahvehaneyi basarak camlari kirip esyalari tahrip etti. Taraflar, ifade için karakola götürüldü. Ancak karakolun bahçesinde ifade için bekleyen gruptan, Burhan Uçkun’un babasi Necdet Uçkun kalp krizi geçirdi. Hastaneye kaldirilan Uçkun, tüm müdahalelere ragmen kurtarilamadi.
POLiS MÜDAHALE EDEMEDi, LiNÇ SON ANDA ÖNLENDi
ilçede 5 gün boyunca süren gergin bekleyisin ardindan Ramazan Yildiz’in kahvehanesi tekrar tahrip edildi. Olay kisa sürede ‘Romanlar kahveyi basti’ seklinde kulaktan kulaga yayilinca, yarim saat içinde kahvehanenin önünde toplanan yaklasik 2 bin kisi, ‘Selendi Bizimdir Bizim olacak’ ‘Vurun Çingeneleri’ sloganlari atarak, Romanlarin oturdugu Zabar, serefiye ve Eskicami Mahallelerine gitti. Polisin müdahalede yetersiz kaldigi yürüyüs sirasinda, Romanlara ait 5 evin camlarini kirip biri atese verilirken, 6 otomobil de tahrip edilerek yakildi. Olaylari kontrol edemeyen polis, jandarmadan yardim istedi. Bu sirada Romanlardan bazilari kaçarak ilçeyi terk ederken, bazilari ise evlerinde mahsur kaldi. ilçeye gelen jandarma ekipleri, linç edilmekten kurtardigi Romanklari, jandarma karakoluna götürdü.
VALi BELGE iMZALATI
Olaylarda 3 kisi yaralanirken, Manisa Valisi Celalettin Güvenç ve Emniyet Müdürü Adem Aydemir ile Jandarma Alay Komutani Kidemli Albay Mürsel sahin de gece yarisi ilçeye geldi. Kaymakam Selim Palamut’la birlikte kaymakamlik binasi önünde toplanan ‘fasist’ gruba seslenen Vali Güvenç, sakin olmalari çagrisinda bulundu. Linçci kalabalik ise Romanlarin ilçeden gönderilmelerini istedi. Vali Güvenç önce halkin arasindan seçtigi 10 temsilciyle, ardindan da Romanlarla görüstü. Görüsmede Vali’nin Romanlara ‘Burayi kendi istegimizle terk ediyoruz’ belgesi imzalattirarak, Romanlara kenti terketmesini istedi. Gerginlik devam ederken, görüsmeler sonucu karakoldaki Romanlar, eskort esliginde ambulanslarla ilçeden çikarilarak, Kula, Salihli ve Gördes ilçelerine götürüldü.
Romanlar ise MHP’li Belediye Baskani Nurullah Savas’in halka çagrisi ve kiskirtmasiyla olaylarin büyüdügünü belirterek, linç girisiminin sigara ile alakasi olmadigini ifade ettiler.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2010-01-07 01:26:50
Mesaj konusu:
|
|
|
[quote:6fc36fce2f][color=red:6fc36fce2f]Linç Vakasi[/color:6fc36fce2f]
Erzincan’da ve Edirne’de sahnelenen görüntüler birbirinin ayni.. Her iki ilde sayilari 10 dolayinda Gençlik Dernegi üyesi basin bildirisi okuyor... incirlik Üssü’nün kapatilmasini istiyor... Gençler gözaltina alinirken toplanan kalabaliklar bu gençleri linç etmeye kalkisiyor.
Televizyonlar haberi:
“Vatandaslar göstericileri linç etmeye çalisti” diye veriyor.
Ayni olay birkaç yil önce Trabzon’da sahnelendi.
Tayad’li gençler basin bildirisi okurken birileri “PKK’lilar kentte olay çikartiyor” diye haber saliyor. Bu haber üzerine bütün kent linç için seferber oluyor. Bu söylentiyi çikaran kim?
Polis söylentiyi çikaranlari neden tespit etmiyor?
Linç girisimi adam öldürmeye tesebbüstür.
Polis linç edilme tehlikesine ugrayanlari gözaltina alirken linçe kalkisanlarla ilgili hangi islemi yapiyor?
Bir islem yapildigina iliskin duyum yok su ana kadar...
Eger linç girisimleri asayisi önleme yolunda yöntem olmaya baslarsa umulmadik anlarda çok vahim olaylar patlayabilir. Eger bu yoldan asayis saglanacagi düsünülüyorsa en tehlikeli yola gidiliyor demektir...
Emniyet müdürlükleri acaba uyariliyor mu?
Melih AsIK - Milliyet
Sagduyulu olmak ve tahriklere gelmemek lazim. Son 2 yilda oldukça sik yasanan bu olaylara karsi emniyetin gerçekten dikkatli olmasi gerekiyor. Önleyici hizmet de zaten burada ortaya çikiyor. Bu tip olaylar çiktiktan sonra degil de çikmadan önce davranilsa ve olaylarin ortaya çikmasi önlense ne güzel olacak!
Yalniz Fatih Abi, o yaziyi nereden kopyaladigini gerçekten merak ediyorum. :roll:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-01-10 19:34:38
Mesaj konusu:
|
|
|
'Bizde futbolcular Rock Star gibi yasiyor'
Milli buz patencimiz Tugba Karademir NTV Spor’a özel açiklamalarda bulundu. Karademir, Türkiye'de sadece futbolcularin rock yildizi gibi yasadigini söylerken bir çok çarpici açiklama yapti.
Çogumuzun adini dahi duymadigi Tugba Karademir, 2010 Vancouver Kis Olimpiyatlari'na direk katilma hakki kazanan ilk milli buz patenci olarak biz farkinda olmadan tarih yaziyor.
Tugba Karademir ülke tarihinde ilk kez rekor kirarak, geçen sezon Dünya sampiyonasi'nda elde ettigi basariyla, elemelerden geçmeden Kis Olimpiyatlari'na direk katilma hakki kazandi. Dünyanin dört bir yanindan yüzlerce sporcunun yarisacagi 2010 Vancouver Kis Olimpiyatlari'na gidebilen 2 isimden biri Tugba.
Spor hayatini devam ettirebilmek adina, ailesiyle birlikte genç yasta Kanada'ya yerlesmek zorunda kalan bu piril piril, azimli sporcuyu kaçimiz taniyoruz? Nasil yalniz oldugunun, bugüne kadar ne zorluklarla karsilastiginin ne kadar farkindayiz? Merak ediyorsaniz cevabi, spor medyasinin ilgisizliginden özel sektörün umursamazligina, kendi imkanlariyla olusturdugu koroegrafiden Türk oldugu için kendisine önyargili yaklasan hakemlere kadar birbirinden çarpici ve bir o kadar da üzücü açiklamalar yapan Tugba'da.
"ÖZEL SEKTÖRDEN HiÇ DESTEK YOK"
Tugba tebrik ederiz, bir ilki basardin. Öncelikle Olimpiyatlar'in nasil geçecegini düsünüyorsun? Hem kendi açindan, hem de genel olarak…
Bu sefer çok basarili ve istikrarli sporcular mücadele edecek ve yarismalar kiran kirana geçecek. ilk 3'ü tahmin etmek çok zor. Tabi ki favoriler var ama genellikle Olimpiyatlar'dan sürpriz sampiyonlar çikiyor. Benim için önemli olan kendi programlarimi tertemiz bir sekilde sunabilmek. Bunu da basarabilecegime inaniyorum.
Olimpiyatlarda Türk motifleriyle süslü özel bir kostüm giyeceksin. Kim hazirladi bu kostümü? Pistte nasil bir Tugba görecegiz?
Bu kostümü ve simdiye kadar giydigim her kostümü sagolsun annem hazirladi. Karsiniza kararli, kendine güvenen modern bir Türk kadini olarak çikmak istiyorum. Ayrica geleneksel Türk müzigini modernize eden bir parça esliginde kayacagim.
Fransa, italya, Rusya gibi ülkeler Avrupa ve Dünya sampiyonalari'na birkaç sporcu birden yolluyor ve o sporcular hem kendi aralarinda, hem de diger ülke sporculariyla yarisiyor. Bir zamanlarin Irina Slutskaya-Maria Butyrskaya veya Alexei Yagudin-Evgeni Plushenko çekismesinde oldugu gibi. Sen bu anlamda hep kendinle yarisiyorsun. Birgün Türkiye de Artistik Patinaj sampiyonalari'na birkaç sporcu birden gönderebilecek mi?
Türkiye'de de basarili olabilecek, gelecegi parlak bir çok sporcu var. Bizim sporcularimiz yetenekli ve çaliskan. Yavas yavas alt yapimiz, antrenörlerimiz, hakemlerimiz de çogalip yetisiyor. ileride kesinlikle bir kaç iddiali sporcuyla sampiyonalara katilip, onlarin hem diger sporcularla olan mücadelesine, hem de kendi aralarinda yarismalarina taniklik edecegiz. Ama sorunlarimizdan bir tanesi ve en büyügü, özel sektörden hiç destek gelmemesi. Bu sporun bir degeri yok malesef ülkemizde. Bu aci gerçek yüzünden ne sporcular ne de aileleri motive olabiliyor.
"BiZDE SADECE FUTBOLCULAR ROCK STAR GiBi YAsIYOR"
Sen de buz patenine devam edebilmek için ailenle birlikte evini, ülkeni birakip Kanada'ya yerlestin. Pek çok aile, ülkemizde ciddiye alinmayan bu spor için bu kadar büyük bir fedakarliga katlanmazdi. Bu kadar çok mu sevdin bu sporu? Ailenin böylesine vizyon sahibi olmasini neye bagliyorsun?
Daha en bastan bu alanda Türkiye'de gelecegimin olmadigini gören ailem, beni farkli sporlarla tanistirmaya ve tatli dille ikna etmeye çalisti. 2 yil bale egitimi aldim. Sonunda vazgeçmeyecegimi anladilar ve kendilerini çözüm aramak zorunda hissettiler. Ailemin felsefesine göre insanlar hedefleri için ellerinden geleni yapmali ve ileride içlerinde kalan seyler yüzünden pismanlik duymamalilar. Herkes sinirlarini ögrenmeli ve bu sinirlari sürekli zorlamali. Onlar da ileride yasanmasi muhtemel "eger olanaklar olsaydi, ben de basarabilirmiydim?" keskesini ortadan kaldirmak istediler. Bütün zorluklari göze almalarini, bana olan sevgilerine ve inançlarina bagliyorum.
Kendini yalniz hissettigin oluyor mu?
Tabi ki. Biz aile olarak kolay yolu seçmedik. Bunun yani sira buz pateni ferdi spor oldugu için, ben her gün kendi basima calisiyorum. iyisiyle kötüsüyle her seyin sorumlusu benim. Halihazirdaki yarisma baskisinin üzerine, ülkemin bu spordaki yerinin benim basarima dayaniyor olmasi, üzerimde daha büyük bir sorumluluk hissetmeme neden oluyor.
Yurt disinda patenciler adeta rock star gibi yasarken, biz neden sporcularimiza sahip çikamiyoruz sence?
Bu çok dogru bir tespit. Bizde sadece futbolcular o sekilde yasiyor. Birakin "rock star"ligi, Türkiye'deki sporcular, çok zor sartlar altinda kariyerlerini devam ettirmeye calisiyorlar. Antrenman yapacak saha, kendilerine lazim olan malzeme, konusunda uzman antrenör kadrosu bile bulamayabiliyorlar.
Türk Milli Takimi'na katilmadan önce Kanada Milli Takimi'ndaydin. Bir çok sporcu senin yerinde olsaydi Türkiye'yi seçmeyebilirdi. Sen neden tercihini degistirdin?
Benim Kanada'ya tasinma nedenim, kendimi gelistirip, ülkemi en iyi sekilde temsil edebilmekti. Kanada sampiyonasi'na kendimi denemek ve seviyemi görmek için girdim. Yani kendimi kendime ispatladim, özgüvenimi arttirdim.
Aslinda Kanada'da daha çok taniniyorsun. Kanada Devlet Televizyonu seninle bizden daha fazla ilgileniyor. Hatta seninle ilgili bir belgesel de çektiler. Bunun yaninda Panasonic'in senin için olusturdugu bir blog'un da var...
Panasonic bu sezon 5 sporcu seçti ve ben de bunlardan bir tanesiyim. http://5dreams.panasonic.net/tugba_karademir/ adresinden bana ulasabiliyorsunuz. internet sitemin adresi ise www.tugbakarademir.org. Blogumu haftada en az iki kere güncelliyorum ve günlük hayatimi sporseverlerle paylasiyorum. Sorular olursa onlari da cevaplamaya calisiyorum. Belgesel için beni seçmeleri ise yine çok güzel bir sürpriz oldu. Kanada'da spora, hele hele kis sporlarina halk bayiliyor, çünkü onlarin ata sporu. Çekimler de çok zevkli geçti. Bir aydan uzun bir süre boyunca benimle antrenmanlara, kondisyonlara ve fizik tedavisine, hatta evime bile geldiler. Bu ilgi beni sasirtti ve moral oldu. Burada Olimpiyatlar cok büyük bir olay ama galiba Turkiye'de siradan bir organizasyon olarak görülüyor. Özellikle Kis Olimpiyatlari'na ilgi sifir. Bir ay kaldi, hala hiç bir basin organinda tek bir haber yok.
Peki medya bir kenara, halkimizdaki ilgi eksikliginin sebebi ne sence? Bu sporun yüksek maliyeti mi, Dogu illerimiz haricinde kis sporlari gelenegi fazla olmayan bir Akdeniz ülkesi olmamiz mi?
Bence bu "tavuk mu, yumurta mi" hikayesine benzetilebilir. Basin ilgi göstermezse halk taniyip o spora çocuklarini göndermez ve sporcu bir kusak yaratamazsiniz. Ayrica medyada yer alamayacaklarsa özel sektördeki firmalar da adlarini duyuramayacaklarindan sponsor olmak istemezler. Bence bu zinciri kirmak basinin gorevi. Buz pisti sayisina gelince; 20 yili askin bir süredir insaati tamamlanamayan istanbul'daki pist açildi ve ilk defa ülkemizde bir Jr. Grand Prix Yarismasi o yepyeni pistte düzenlendi. Yarismaya giden yabancilardan çok olumlu yorumlar aldim. Basinda ne kadar yer aldi sorarim size?
"iMKANLARIM YETMEDigi iÇiNi KOREOGRAFiMi KENDiM HAZIRLADIM"
Yaklasik 2 sene önce kisa programinin koreografisini efsane isim Kurt Browning hazirlamisti. O zamanlar yarismayi yayinlayan televizyon kanalindaki yorumcular, programini ne kadar begendiklerinden bahsetmislerdi. Serbest programinin koreografisi ise ilkine göre daha zayifti. Yorumcular canli yayinda, o zaman senin sadece tek bir programin kareografisini karsilayabildigini, imkanlarin yetmedigi için uzun programi kendi basina hazirladigini söylemislerdi. Bu dogru mu gerçekten?
Evet bunlar o zaman için dogruydu. 2006 Olimpiyatlari'na kadar her seyi ailem karsiladigi için imkanlarim çok kisitliydi. O dönemde Kurt gibi ünlü bir sporcuya koreografi yaptirma sansina ilk defa erismistim. Buz pateni çok pahali bir spor. Antrenör ücretleri, koreograf ücretleri astronomik rakamlar. su anda Federasyonumuz patenle ilgili masraflarimin çogunu karsiliyor. Bu yil Olimpiyat sezonu oldugu için, ilk defa iki programimi birden degistirmek istedim. Hem finansal nedenlerle, hem de her iki programi ayni anda oturtmak daha uzun zaman aldigi için, genellikle her yil sadece bir programimi degistirmeyi tercih ediyorum. Türk müzigi karmasinin eslik ettigi kisa programimin koreografisi yine Kurt Browning'e ait. Uzun programimda ise bir tango müzigi kullandim ve onu da Dans sampiyonlari'nin koregorafi olan Romain Haguenauer hazirladi.
Senin teknik puanlarin, artistik puanlarindan hep daha yüksek oldu. Bunun sebebi ne?
2002'den sonra hayata geçirilen yeni sistemle haksizliklar bir miktar giderilmeye, performanslar daha ölçülebilir hale getirilmeye calisildi. Puanlarin yüzde 50'si teknik, yüzde 50'si artistik performanstan geliyor. ilk kisimda teknik uzmanlar yaptiginiz hareketlerin seviyesini belirliyor, hakemler de o seviye üzerinden -3 ile +3 arasinda puanlama yapiyorlar. Yani hakemlerin yorumu bir miktar kontrol altina alinabiliyor. Ancak ikinci kisimda puanlar tamamen hakemlerin insiyatifinde ve burada da sübjektif bir sürü etken var.
Sence güzellik o etkenlerden biri mi? Bir kadin sporcunun güzelligi, aldigi puanlari ne kadar etkiler?
Adi üstünde, artistik patinaj sanatsal bir spor. Öyle olunca da güzellik önem kazaniyor tabii ki. Sadece yüz güzelligi degil, tüm vücudun buza uygunlugu, hos bir sunum, seyirciyi de hakemleri de daha olumlu etkiliyor.
Hakemler Türkiye'ye karsi biraz sert puanlama yapmiyorlar mi? Bir keresinde seyirci, senin hakettiginden az puan aldigini düsündügü için hakemleri yuhalamisti. Türkiye'nin buz pateni kültürü ve lobisi olmadigi için hakemler nezdinde daha az önemsendigine katilir misin?
Buz pateni çok politik, çok spekülatif ve sübjektif bir spor. Malesef perde arkasinda bizim bir kulisimiz yok. Duyarli ve bu sporun püf noktalarini ögrenmeye çalisan yeni bir federasyonumuz var. Gelecege yönelik çok önemli calismalar yapiliyor ama tabi ki su anda bana dogrudan yardimci olacak hakemlerimiz ve lobi yapacak kimsem yok.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-01-13 11:14:29
Mesaj konusu:
|
|
|
yukarida kalan topikte dizilerden falan bahsediyorduk ya.. fazla geç kalmadi yapimcilar..
kurtlar vadisi diye bir dizinin reklaminin ülke disina tasan versiyonunu da izliyorsunuzdur umarim..
eee borumu bu isler.. dizide basbakan ve cumhurbaskanida oynuyor..
ha babam ha.. memedim "yabanci dizi izleyen kaldi mi" diye neden bahseder, millet ne yapar?.
cürüm islemek kasdiyla tesekkül olusturan 3-4 kisilik basit bir menfaat çetesini anlatan diziye basbakanda katilinca; reklamini yapmak amerikali dostalarimiz eliyle israile düser..
hasta ve seyredemeyecek kadar düskünleri çik, nöbetçi ve görevliler hariç, yarin bütün ülke tv basinda degilse noolayim..
medya patronlarini ve güvenlik seflerini topla: "benim bundan nasil heberim yok" ha.. vay bee.. kozmik odadan varda bundan yok.. memetde yedi..
açilamayan açilim gene madur vaziyette dizide anlatilmaya çalisilacak, bunun adida kurtlar vadisi olacak?. allah.. allah..
ya biz vadi görmedik, yada kuzular kurt diye yutturuluyor..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-01-13 23:08:30
Mesaj konusu:
|
|
|
Futbolda bu da oldu... Adanasporlu futbolcu idmana, üzerinde "Ben malim" yazili tisörtle çikti.
Adanaspor'un genç futbolcularindan Ersan Adem Gülüm, antrenmana üzerinde "Ben malim" yazan tisörtle çikinca tüm dikkatleri üzerine çekti.
Gülüm, "Neden bu tisörtle çiktin" sorusuna ise, "Bir karar aldik. Maçta hata yapan bir oyuncu bu forma ile 1 hafta antrenmana çikacak. Yurt disinda böyle yapiliyor. Ben bugün bu formayi giyerek açilis yaptim. Bundan sonra kim hata yaparsa 1 hafta bu forma ile antrenmanda yer alacak" dedi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2010-01-13 23:26:24
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]Futbolda bu da oldu... Adanasporlu futbolcu idmana, üzerinde "Ben malim" yazili tisörtle çikti.
Adanaspor'un genç futbolcularindan Ersan Adem Gülüm, antrenmana üzerinde "Ben malim" yazan tisörtle çikinca tüm dikkatleri üzerine çekti.
Gülüm, "Neden bu tisörtle çiktin" sorusuna ise, "Bir karar aldik. Maçta hata yapan bir oyuncu bu forma ile 1 hafta antrenmana çikacak. Yurt disinda böyle yapiliyor. Ben bugün bu formayi giyerek açilis yaptim. Bundan sonra kim hata yaparsa 1 hafta bu forma ile antrenmanda yer alacak" dedi.
Katma Deger saban gibi olmus. Mö mö mö de mö mö mö hesabi. :o
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
efesavas
Site Admin
Kayıt: Dec 17, 2002
|
Tarih: 2010-01-14 03:57:41
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]Futbolda bu da oldu... Adanasporlu futbolcu idmana, üzerinde "Ben malim" yazili tisörtle çikti.
Adanaspor'un genç futbolcularindan Ersan Adem Gülüm, antrenmana üzerinde "Ben malim" yazan tisörtle çikinca tüm dikkatleri üzerine çekti.
Gülüm, "Neden bu tisörtle çiktin" sorusuna ise, "Bir karar aldik. Maçta hata yapan bir oyuncu bu forma ile 1 hafta antrenmana çikacak. Yurt disinda böyle yapiliyor. Ben bugün bu formayi giyerek açilis yaptim. Bundan sonra kim hata yaparsa 1 hafta bu forma ile antrenmanda yer alacak" dedi.
Böyle bir karar alacak zekada olduklarina göre bence tisörtü hepsi birden giysin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-01-14 22:52:49
Mesaj konusu:
|
|
|
TFF Yönetim Kurulu, TFF 2. Lig ekiplerinden Tepecikspor'un futbolculari arasinda yer alan sarkici Alisan Serkan Tektas'in lisansini iptal etti.
Açiklamada, Tepecikspor Kulübü Baskani Temel Eyüboglu'nun da TFF Disiplin Talimati'nin 45. (Talimatlara aykiri hareket) ve 47. (Sahtecilik ve yaniltma) maddeleri uyarinca PFDK'ya sevkinin kararlastirildigi bildirildi.
Medyada yer alan haberlerde, Turkcell Süper Lig, 1. Lig ve 2. Lig takimlarinin kadrolarinda bulunan profesyonel futbolcularin askerliklerinin 38 yasina kadar tecil edilebilecegi seklindeki yeni düzenlemeden yararlanmak isteyen Alisan'in, askerligini tecil ettirebilmek için Tepecikspor Kulübü'yle anlasarak takim kadrosunda bulundugu yer almisti.
BiLAL AZiZ'iN DOSYASI ETiK KURUL'DA
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu, Kayserisporlu futbolcu Bilal Aziz Özer'in, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na (PFDK) sevk edildigi olayla baglantili olabilecek kisi ve kuruluslarin arastirilmasi konusunun, TFF Etik Kurulu tarafindan incelenip, degerlendirilmesini kararlastirdi.
TFF Yönetim Kurulu'nun istanbul'da gerçeklestirdigi toplantidan sonra yapilan yazili açiklamada, “Kayserispor oyuncusu Bilal Aziz Özer'in PFDK'ya sevk edildigi olayla baglantisi olabilecek kisi ve kuruluslarin arastirilmasi konusunun, TFF Etik Kurulu tarafindan incelenip egerlendirilmesi kararlastirildi. Yönetim kurulu bu sevki yaparken, Etik Kurulu Talimati'nin, kurulu, olayla ilgili tek yetkili kilan 7. maddesini dikkate aldi” denildi.
Bilal Aziz Özer, “Müsabaka sonucunu etkilemek, dogrudan ya da dolayli olarak bahis ve her türlü sans oyunlarina katilmaktan”, Futbol Federasyonu tarafindan PFDK'ya sevk edilmisti.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2010-01-14 23:24:49
Mesaj konusu:
|
|
|
Alisan Serkan futbol geçmisi de olan bir sanatçi. Üstelik Tepecik Belediyespor'da kadroya girip futbol da oynuyordu. Ancak görünen köy kilavuz istemez misali, TFF Yönetim Kurulu bu kez isabetli davranmis ve her ne kadar kendisi futbolcu da olsa, kadroya da girse islemin aldatmaciligi açik oldugu ve Alisan Serkan'in bu durumu da basinda epeyce yer aldigi için lisansi iptal etmis.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-01-15 11:42:46
Mesaj konusu:
|
|
|
"gülme lan kelle, ben gülüyommu?" diye, veya ona benzer ibranice bir söylemi iki gün sonra "gördügünüz gibi bizden gülen birisi yok" seklinde yorumlarsan;
"masada bayraklarida yok, yerleride yok demektir bu. ama gördügünüz gibi genede bi alçak köseye yanasir bunlar" diye odadaki gazetecilere gene ibranice yapilan açiklamayi gene iki gün sonra gazetelere "bakin biz yüksekte oturuyoruz, bayraklarinida kaldirdik masamizdan" diye yazdirirsan;
ben nasil inanayim aslinda bizim bu odadan galip çiktigimiza.. onlara özür dilettirdigimize..
ben sormayayim mi?. etrafa gülücükler yagdiran büyükelçimizin kendini patagonya büyükelçisimi zannediyor?.. diye sormayayim mi?.
yahu israil herhangi bir ülke degil ki?. dünyayi yöneten abd'yi yöneten bir ülke.. sen nasil ibranice bilmeden oraya tayin oldun?. misir yüklü bir gemiylemi gittin?. denizleri aydinlatan bir fener yardimci oldumu?. sormayacaz mi?. buda allahtan deyip geçecekmiyiz?.
bu kaçinci küçük düsürülüsümüz?.
hadi kapida o kadar bekledin hala uyanmadin?. içeri bir girdinki onlar üç kisi, sen tek.. onlar kapalida oturuyor, sana saatliyi göstermisler.. içerisi gazeteci dolu demekki toplanti gizli degil.. yanina tercümanini da çagirsana..
ibranice bilmemeni herkese anlatabilirsin ben dinlemem ama hadi genede içeri girdin diyelim.. ne konusacan abicim orada?. tercümanin olmadan niye girdin kardesim ne söyleyecektin merak ettim..
onlarmi türkçe biliyordu yoksa?.. öyle ya; ben ibranice bilseydin agizlarinin payini verirdim dedigine göre..
içeride nece konusacaktiniz?. merak etmeyelim mi simdi?.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2010-01-15 12:39:24
Mesaj konusu:
|
|
|
Büyükelçimiz malesef oturdugu koltugun hakkini veremedi. Özür hikayelerini geçiniz. Haydi sen böyle bir davranisi dünya siyasetinde söz sahibi bir ülkeye yap bakilim özürünü kabul edecekler mi? Öte yandan, büyükelçi orada onurlu bir durus sergilese bu iktidar arkasinda durur mu derseniz, bunlarin ne zaman ne yapacagi asla belli olmaz. Günün sonunda Nasrredin Hoca gibi Timur'un karsisinda yapayalniz kalmak da var.
Ulus olarak egitim, ahlak, bilgi, kültür sevimiz düstükçe bu tür asagilanmalara daha fazla maruz kalacagiz. Saygi görmek için önce bunu haketmemiz lazim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-01-15 13:35:14
Mesaj konusu:
|
|
|
Büyükelçinin sergiledigi davranisi onursuz bulmuyorum. Büyükelçi bizzat yasanan asagilama olayini ifsa ederek tecrübesini, aklini, disisleri kültürünü sergilemistir. Basbakanin Davos'ta yaptigi dayilanmayi mi beklediniz adamcagizdan? Benim için Tel-Aviv bitmistir mi desin?
Bir çok alanda hep gerisinde oldugumuz seyleri anlatiriz. Türk disisleri personeli dünyada her daim en iyilerdendir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-01-15 14:28:03
Mesaj konusu:
|
|
|
neye göre seçildiklerini bilmiyorum ama kalite çok düstü çookk..
gittigi ülkenin dilini bilmeyen, sürekli memleket hasreti çeken, çevresi türklerle sinirli, öyleki; çagrildigi zaman ne için çagrildigini bilmeyen, merak dahi etmeyen, içeride ne konusulacagini bilmeyen, içeri girince ne konusuldugunu bilmeyen, bilmedigi hale etrafa pismis kelle gibi siritan büyük elçi en iyilerdense; vasat olanlari aman diyeyim anlatmayin..
orasi patagonya elçiligimiz degil.. dünyayi yöneten amerikadir, amerikayi yöneten bir ülkede büyük elçiligimiz..
onurlu olanlar amerikadaki gibi 3 ay önceden bildirilen listeden haberi olmayan zevatlarin vizildamasina tepki göstererek istifa edenler.. al iste ikiside büyük elçi..
birisi kendi ülkesinden birinin vizildamasina tepki koyuyor, digeri son yillarda sürtüstügümüz bir ülkenin disislerinden olmadik hakaret yiyor..
yemedigi laf kalmayan ama hala sirtarmaya devam eden bu elçinin, artik olanlari anladigina göre ne yapacagini merakla bekliyoruz..
bilmedigin birseye niye sirtarirsin be elçim.. ya küfür etseydi?.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-01-15 14:36:23
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]neye göre seçildiklerini bilmiyorum ama kalite çok düstü çookk..
gittigi ülkenin dilini bilmeyen, sürekli memleket hasreti çeken, çevresi türklerle sinirli, öyleki; çagrildigi zaman ne için çagrildigini bilmeyen, merak dahi etmeyen, içeride ne konusulacagini bilmeyen, içeri girince ne konusuldugunu bilmeyen, bilmedigi hale etrafa pismis kelle gibi siritan büyük elçi en iyilerdense; vasat olanlari aman diyeyim anlatmayin..
orasi patagonya elçiligimiz degil.. dünyayi yöneten amerikadir, amerikayi yöneten bir ülkede büyük elçiligimiz..
onurlu olanlar amerikadaki gibi 3 ay önceden bildirilen listeden haberi olmayan zevatlarin vizildamasina tepki göstererek istifa edenler.. al iste ikiside büyük elçi..
birisi kendi ülkesinden birinin vizildamasina tepki koyuyor, digeri son yillarda sürtüstügümüz bir ülkenin disislerinden olmadik hakaret yiyor..
yemedigi laf kalmayan ama hala sirtarmaya devam eden bu elçinin, artik olanlari anladigina göre ne yapacagini merakla bekliyoruz..
bilmedigin birseye niye sirtarirsin be elçim.. ya küfür etseydi?.
Mehmet abi yazdiklarini büyükelçimize haksizlik ve iftira olarak görüyorum. Bu isler o kadar basit temeller üzerinde kurulu degil.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-01-15 14:52:00
Mesaj konusu:
|
|
|
tamam basit olmasinda, çok zor olsun..
fatihim bunun zorlugu olsa olsa ne kadar olur.. bunu sende yaparsin, bende yaparim.. ne varki bunda?.
çagrilinca gidecez, içeri alacaklar bizi, ne söylerlerse gülüp gelecez.. hepsi bu..
görenler var abicim..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2010-01-15 15:32:36
Mesaj konusu:
|
|
|
Fatih'cigim hep Türk Disisleri personelinin dünyanin en iyilerinden oldugu söylenir. Sadece konuyu anlamak için soruyorum, bunu neye göre ölçmüsler? Diger ülkelerle iliskilerimize bakiyorum, ellerinden gelse hemen girtlagimizi sikacaklar. Sorun yasamadigimiz bir Azerbaycan ile israil vardi, simdi onlarla da aramiz bozuldu. Soykirim yasasini meclisinden geçirmeyen ülke kalmadi. Kibris için adamlarin her dedigini yaptik, Rumlar hep kivirdilar, onlar Avrupa Birligine girdi, bizim taraf acimasiz bir ambargo altinda. Askerimizin kafasina çuval geçirildi, bir nota bile veremedik. Bunlar olurken ne yapiyordu bu dünyanin en iyisi Büyükelçilerimiz? Tartisma programlarinda konusan emekli büyükelçilerin söylemlerine bakiyorum, Türk Büyükelçisi mi ABD Büyükelçisi mi insan sasiriyor. Dis politikamizi bunlar yürütüyorsa içine düstügümüz açmazlara sasirmamak lazim. Zor bir cografyada yasiyoruz, konunun yabancisiyim ama uzaktan hiç de basarili bir dis politikamiz varmis gibi görünmüyor. Bana göre Atatürk hayata veda ettikten sonra dik duran onurlu dis politikamizdan eser kalmadi. Bu konuda daha bilgili arkadaslarin görüslerine saygiliyim, benim düsüncem bu.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-01-15 16:06:56
Mesaj konusu:
|
|
|
"onur_aydogan"]büyükelçilerin söylemlerine bakiyorum, Türk Büyükelçisi mi ABD Büyükelçisi mi insan sasiriyor.
Onur abi sen de "monser bunlar" diyorsun. Ben bu cografya üzerinde yapilabileceklerin en iyisinin yapildigini düsünüyorum.
Azerbaycan, israil ile iliskilerin gerilmesi ve Kibris'da yasanan sorunlari disislerinin basiretsizligi olarak görmek çok büyük haksizlik.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2010-01-15 17:17:59
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]"onur_aydogan"]büyükelçilerin söylemlerine bakiyorum, Türk Büyükelçisi mi ABD Büyükelçisi mi insan sasiriyor.
Onur abi sen de "monser bunlar" diyorsun. Ben bu cografya üzerinde yapilabileceklerin en iyisinin yapildigini düsünüyorum.
Azerbaycan, israil ile iliskilerin gerilmesi ve Kibris'da yasanan sorunlari disislerinin basiretsizligi olarak görmek çok büyük haksizlik.
Fatih'cigim monser sifati ile elinde viski bardagi ile gezen papyonlu salon adamlari kasdediliyor. Ben öyle demek istemiyorum. Söylemleri benim hayalimdeki ülkenin disislerinin söylemlerine uymuyor diyorum. Benim hayalimdeki ülkenin bir ütopya oldugunu da söylersem aslinda seninle orta noktada hemfikir olabiliriz. :wink: Bu konuda derin bilgi sahibi olmadigimi da zaten kabul ediyorum. Yazdigim sokaktaki vatandasin fikri olarak düsünülebilir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
necdet_ozkazanci
Site Admin
Kayıt: Apr 22, 2003
|
Tarih: 2010-01-15 18:40:43
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]Büyükelçinin sergiledigi davranisi onursuz bulmuyorum. Büyükelçi bizzat yasanan asagilama olayini ifsa ederek tecrübesini, aklini, disisleri kültürünü sergilemistir. Basbakanin Davos'ta yaptigi dayilanmayi mi beklediniz adamcagizdan? Benim için Tel-Aviv bitmistir mi desin?
Bir çok alanda hep gerisinde oldugumuz seyleri anlatiriz. Türk disisleri personeli dünyada her daim en iyilerdendir.
Ben de kendimce topa gireyim bu konuda. Fatihçigim, Disisleri Bakanligi'nda gerçekten çok degerli diplomatlar var. Tüm diplomatlarimiza ve görevlilerimize kötü diyemeyiz. Ama içlerinde o görevleri hiç hak etmeyenler de var. Özellikle Türklerin yogun oldugu ülkelerdeki yurtaslarimizin büyük çogunlugu, Büyükelçiliklerde ve Konsolosluklarda verilen hizmetlerden hiç memnun degil. Oradaki görevlilerimizin çogu, kendi yurttaslarina yeterince deger vermiyor; yurttaslarimizin islerini bir angarya olarak görüyor. 90'li yillarin baslarinda ben de maalesef Brüksel'de pasaportumu yitirdigimde çok kötü bir ani yasadim. Çikarilan zorluklardan dolayi yeni pasaportu çikarana kadar anam agladi. Neyse, kisacasi her meslekte iyi de vardir kötü de... Genellemek pek dogru degil. Gelelim büyükelçimizin davranisina: Tabii ben diplomat degilim. Belki de diplomatik usul böyledir. Ama ben sade bir yurttas olarak söyle düsünüyorum: israil yetkililerinin yaptigi saygisiz davranis diplomatik teammüllere uygun mu? Degil. O zaman, -söylemek kolay ama- ben olsam, onlar sözünü bitirdiginde, ben de yapilan davranisin büyük bir saygisizlik oldugunu ve bu saygisizligin benim kisiligim nezdinde ülkem Türkiye'ye yapilmis sayildigini, bu saygisizligi derhal ülkemin Disisleri Bakanligi'na bildirecegimi, bundan sonraki muhataplarinin türkiye Cumhuriye Devleti oldugunu duru ve temiz bir Türkçe ile vurgular ve sözlerimi tamamladiktan sonra da yanitini beklemeden ve izin falan istemeden oradan ayrilirdim.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2010-01-16 03:44:23
Mesaj konusu:
|
|
|
israil'in yaptigi saygisizlik. Bu olayda gerekenin yapilmasi, müzik notasi(!) vermek yerine özür vadesi verip özür beklememiz ülke kamuoyunun agzina bir tutam bal çalmak, gariplik. Dis politika tiyatro mudur?
Büyükelçi televizyonlara baglanarak olayin aslinda göründügü gibi olmadigini, koltugun 4 cm alçak oldugunu, öyle kötü bir hava olmadigini, kapida 1 dakka bekledigini, görüsmede bayrak bulunmasi gerekmedigini falan anlatti ama nafile. Yine israil'deki kaolisyon hükümetinin dengeleri geregi böyle bir saygizilik yapildigi söylendi ama yine nafile! Adamlarin saygisizligini gerekçelendirmek, bagiriyorlarsa sebepleri var demek isi bize düsmez, saygisizligin gerekçesi degil onun karsisinda alinacak gerçekçi tutum bizi ilgilendirir. Niçin dis politikada böyle hakaretlere maruz kaliyoruz ve niçin böyle hakaretlere karsi sessiz kalip hakareti sindiriyoruz? Bir de bu isin görünen yönü. Belki de diplomatik teamüller içerisinde daha baska nice ihlaller var? Bizim bildigimiz koltuk alçakligi, bayrak saygisizligi, kapida bekletilme. Bu üç apaçik ihlal disinda belki nice ihlaller de var ama daha onlara vakif bile degiliz. Vakif da olmayalim zaten, yoksa bu garip isleri bizim mideler kaldirmaz.
2. Mehmet'e layik görülen ''ülke açan, ülke kapayan'' anlamindaki Fatih sifati, tuluat oyuncusuna layik görülür ve ona Davos Fatihi sifati verilir, ardindan böyle hakaretler sindirilir! Davos'a giderim gitmem polemigi ülke gündemine getirilir! Türkiye ne garbin ne sarkin güdümü altina girmeksizin kendi iradesiyle Avrasya cografyasinda söz sahibi olacak bir ülke olmaliyken neden sadece Ortadogu'ya yönlendirilir ve burada kötü polisin karsisina iyi polis rolüne büründürülür? su dönemki dis politika basarisizliklari da son 1 senedir baskasinin iradesi altina daha çok girmemizden ve bize biçilen rolden ileri geliyor olsa gerek. Kuskusuz ki Türk dis politikasi hiç bir zaman güllük gülistanlik olmadi, eski dönem uygulamalarinda da bugünkü uygulamalarin görünümü degisik, ancak özü ayni biçimi vardi ama hiç bugünkü kadar olmadi!
TBMM'nin tam bir uzlasi halinde oldugu için meclis karari almaya bile gerek duymadigi, yani karar alinmaya gerek duyulmayacak kadar gerçek bir olguyu bile inkar edip uluslararasi sahada, dis politikada rakibine koz verenlerin yapacagi dis politika uygulamalarinin zaten bundan öteye gitmesi de beklenemez!
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2010-01-16 11:26:34
Mesaj konusu:
|
|
|
[quote:2a29d92347]Kolombiyali Gutierrez’den haber bekleyen Trabzonspor Rapid Wien’in Hirvat golcüsü Nikica Jelaviç’i listeye aldi.
senol Günes’in istegi dogrultusunda forvete yabanci bir golcü arayisini sürdüren Trabzonspor, Hrvoje Cale ve Drago Gabriç’in Hirvatistan Milli Takimi’ndan arkadasi olan Nikica Jelaviç’i listesine ekledi. ilk etapta Kolombiya’nin Atletico Junior takiminin forveti Jeofilo Gutierrez’i kadrosuna katmak isteyen bordo-mavili takim, 24 yasindaki oyuncunun
transferiyle ilgili bir sorun çikmasi halinde rotayi Jelaviç’e çevirecek. Cale ve Gabriç’ten bu futbolcuyla ilgili bilgi alan Trabzonspor, fiyat arastirmalarina basladi.
Menajerleri ayni
Avusturya takimlarindan Rapit Wien’de forma giyen ve bu sezon 17 maçta 8 gol kaydeden Jelaviç’in, Avrupa Ligi’nde gruplar ve ön eleme maçlarinda 12 maçta 9 gol kaydetmesi bordomavili takimin bu transfere yönelmesindeki en önemli etkenlerden biri. Sezon basinda bordo-mavili takima transfer olan Gabriç’in menajeri Ohne Berater’in, Nikica Jelaviç’in de tüm haklarini elinde bulundurdugu ögrenildi. Gabriç transferini bitiren Ünal Karaman’in, menajer Berater’den bir görüsme talebinde bulundugu dile getirildi.
Fotomaç haberi....
tam bir skandal. :D Ohne Berater almancada "meanjeri yok" demekmis :D
bu da Ohne Berater hakkinda ayrintili bir incelem :)
http://www.yazdediler.com/genel/ohne-berater-kimdir.html
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-01-16 11:59:53
Mesaj konusu:
|
|
|
burun arkadaslar:
sn. büyükelçimiz ankarada ve daha havaalanindaki ilk röportajinda "mehmet güner hakli" dedi..
hatirlayalim biz ne demistik: oraya niye çagrildigini bilmiyorsun?. orada ne konusulacagini bilmiyorsun?. içeride ne konusuldugunu bilmiyorsun? nece konusulacagini bilmiyorsun?.
kendileri aynen bunlari söyledi: beni oraya niye çagirdiklarini bilmiyordum, ingilizce konusulacak saniyordum onun için tercümanimizi yanimda götürmedim, ne konustiklarini anlamadim.. büyükelçilige döndükten sonra telefonlar gelmeye baslayinca bir terslik(!) oldugunu anladim falan dedi.. demedi mi?.
onun için ben diyorum ki: illaki israil'e gitmemize gerek yok. biz orada olanlari ve olacaklari önceden görür sizede aktaririz.. tartismayin, yararlanin.. :lol: :lol: :lol:
karincanin yürüyüsüne bakip, nereye gidecegini anlama sanatinin temeli sudur:
ufak tefek sapmalarina, yoldan çikmalarina ve hatta bazen geri dönüslerine takilimayin.. ve sakin diyeyim hemen ziplamayin. onun yönü genelde bir noktaya odaklanmis vaziyette.. zikzaklar çiziyor olmasina ragmen sonuçta hedefinden fazla uzakta degil ve sapmalar, sorun çikaracak ölçüde degil..
yeni osmanliymis.. son osmanliymis.. breh.. breh..
padisahlik yolunda hizla ilerledigimizi belirttigimiz zamani ve avrupa diye çiktigimiz yolda iran'i geçtigimizi söyledigimiz zamani unuttuk..
bunu sana yakistiranlar kim?. insan buradan huylanir aslinda ama gözler kör olmus ya..
osmanliyi her daim arkadan vurmus, en güçsüz zamanlarinda üzerine çullanmis çöl çakallari..
osmalidan çok çekmis, ondan nefret eden, korkan ama saygi duyan; bakin burasi çok önemli osmanliya saygi duyan avrupa neden böyle bir yakistirma yapmiyor..
biraz saksi cimnastigi. fazla olmasina gerek yok az bisey tarih, bolca menfaat gözetimi..
arkadaslarimin belirttigi gibi timur'un karsisindaki nasreddin kadar olamayan, pempe incili kaftandan haberi olmayan padisah.. bereh.. breh..
nerenin padisahiysa?..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-01-16 18:09:16
Mesaj konusu:
|
|
|
"erdem_ceydilek"][quote:48cee9ac93]Kolombiyali Gutierrez’den haber bekleyen Trabzonspor Rapid Wien’in Hirvat golcüsü Nikica Jelaviç’i listeye aldi.
senol Günes’in istegi dogrultusunda forvete yabanci bir golcü arayisini sürdüren Trabzonspor, Hrvoje Cale ve Drago Gabriç’in Hirvatistan Milli Takimi’ndan arkadasi olan Nikica Jelaviç’i listesine ekledi. ilk etapta Kolombiya’nin Atletico Junior takiminin forveti Jeofilo Gutierrez’i kadrosuna katmak isteyen bordo-mavili takim, 24 yasindaki oyuncunun
transferiyle ilgili bir sorun çikmasi halinde rotayi Jelaviç’e çevirecek. Cale ve Gabriç’ten bu futbolcuyla ilgili bilgi alan Trabzonspor, fiyat arastirmalarina basladi.
Menajerleri ayni
Avusturya takimlarindan Rapit Wien’de forma giyen ve bu sezon 17 maçta 8 gol kaydeden Jelaviç’in, Avrupa Ligi’nde gruplar ve ön eleme maçlarinda 12 maçta 9 gol kaydetmesi bordomavili takimin bu transfere yönelmesindeki en önemli etkenlerden biri. Sezon basinda bordo-mavili takima transfer olan Gabriç’in menajeri Ohne Berater’in, Nikica Jelaviç’in de tüm haklarini elinde bulundurdugu ögrenildi. Gabriç transferini bitiren Ünal Karaman’in, menajer Berater’den bir görüsme talebinde bulundugu dile getirildi.
Fotomaç haberi....
tam bir skandal. :D Ohne Berater almancada "meanjeri yok" demekmis :D
bu da Ohne Berater hakkinda ayrintili bir incelem :)
http://www.yazdediler.com/genel/ohne-berater-kimdir.html
Fotomaç ve Fanatik spor haberi yazar tarihi de Gönül Yazar. Harbiden büyük rezillik olmus.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2010-01-19 11:39:24
Mesaj konusu:
|
|
|
19 Ocakta ne olmustu?
Yine yaniyor yüregimiz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
gokhan_caglayan
Site Admin
Kayıt: Feb 28, 2005
|
Tarih: 2010-01-19 12:03:56
Mesaj konusu:
|
|
|
"uralnadir"]19 Ocakta ne olmustu?
Yine yaniyor yüregimiz.
Erhan Tuncel'in cezaevinde infaz koruma memurlugu basvurusu kabul edilmis : http://www.ntvmsnbc.com/id/25045830/
igrençlik diz boyu, bundan önceki olaylarda da katilleri cezalandirmak yerine onlari koruyan, kollayan devlet "bir çocuktan katil yaratmaya" devam ediyor. Bizler de her an birilerini linç etmeye hazir güruhlarla, Erhan Tuncel'lerle, Ogün Samast'larla yasamaya devam ediyoruz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-03-11 13:42:01
Mesaj konusu:
|
|
|
deprem öldürmez, binalar öldürür..
kerpiç kerpiç üstüne yapmis binayi..
depremle yasamaya alisacagiz..
gibi klise baski slogan üreteceksem, aci çeken halkimin canini daha çok acitip arabesk duygulara süreceksem yazik benim mühendisligime..
herdem gariban ve daim fukara halkimin bogazindan kesilen, aldigi ekmekten, cigaradan, konustugu telefondan, yaktigi mazottan haberi olmadan verdigi dolayli vergilerle okumusum..
kalkipta bu saf ve piril piril habersiz vergi mükelleflerine akil basacaksam milyon kere yaziklar olsun bana...
depremde fakirler ölür.. zengin arabasini dagdan asirir..
hem diyorlarki "mühendislik hizmeti almayan yapilarda..". hemde hizmetin neyle alinacagini bir allahin kulu söylemiyor. adam ufalanmis kerpiçin altindan çikiyor, hemen ahira kosuyor.. çocuklarini bile saymiyor, ahirda kalanlari merak ediyor..
napsin fukara?. depremin yarasi 1 ay sonra geçer ama ahirdakiler onun ve çocuklarinin hayatinin geri kalan zamanini geçirecegi yegane yatirimi..
istanbul disindaki yasam bu.. ilgilenen arkadaslarimin dikkatine..
istanbul depremini bekliyor diye bir slogan daha üretti çok saygin büyüklerimiz..
mehmet güner'de diyor ki: istanbul depremini oturmus bekliyor.. söylemeye dilim varmiyor ama bilinçli oturmus bekliyor..
sürekli korkumuz "deprem" nedeniyle gene bu gün "toki" dediler.. dedik ya; söylemezsem yazik bana..
bu toki denen illet ve toki denen kandirmaca parasi olan vatandaslara vatandas diyor..
allahin unuttugu yerlere arsa parasi, yapi denetim ve diger bütün harçlardan muaf binalar diken bu musibet; 17 agustos depreminden sonra balasaydi ve acelede etmeyip, mahalle mahalle sadece ihtiyaçtan bir fazla konut yaparak bile zeminde yayilmis gece kondulari modern bloklara tasisaydi; simdiye kadar istanbul deprem meselesini konusmazdi bile.. böyle bir korku halkimizin üzerinden kalkmisti..
üstelik zeminde yayilmis pejmurde kondularin yerine yesil alanlari, çocuk oyun parklari ve genis yollari olan modern görünümlü mahalleler olusurdu.. otopark sorunuda halledilmis olarak..
ama mehmet günerin bu dedigini yapmak için önce temelde veya proje asamasinda paralari toplayip sonra binalari yapmaktan vazgeçmek; sonrada binalari yapip fukaralari emniyetle yerlestirip bir kismi bu is açilmis "deprem fonundan" bir kismida -adamlar rencide olmasin diye- çok düsük bir ödeme planiyla 180-280-380 ay gibi süre zarfinda paranin dönmesini beklemek lazim... devlete düsen bu degilmidir?. parasi yoksa ölsünmü adam?.
parasi olmayana vatandas demeyen toki ve onun gelirlerinden umut bekleyen sevgili hükümet bunu yapar mi?.
yada; "fakirler ölürse ölsün, kalan zenginler bizimdir." de bir politikadir en nihayetinde..
biz herseye alisirizda; elinin altinda internet, cep telefonu gibi imkanlar olan bu gençlik devletle yasamaya nasil alisacak bi merak ediyorum ki...
görmeselerdi sorun yoktu.. ama gördüler bi kere..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-04-15 10:55:12
Mesaj konusu:
|
|
|
http://www.ligtv.com.tr/Default.aspx?r=1&hid=70846
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-04-15 12:07:14
Mesaj konusu:
|
|
|
[size=18:d9e8b42a2b]tutmasalar devrim yapacak[/size:d9e8b42a2b] anasini satayim..
ülkemizin en karanlik dönemi 12 eylülü 30 sene sonra zaman asimina ugramis bile olsa yargilamaya açan;
7 düvelle kapistigimiz, bittigimiz tükendigimiz yillarda bile yemedigi darbeleri fasist generallere indiren;
fakir yoksul halkin umudu;
obama'ya dünyada karsi çikan 2 yigitten biri;
geçenlerde toplamis salyali kapitalist patronlari bagiriyor:
isçileri sömürmeyin.. sömürtmem uleeeyynnn... -nooluyoruz yahu. dünyanin sonumu geldi-
yanarim yanarim da; allahin yobazi, gerici ve bagnazi, laik düzenin yikmak isteyenlerin odagi oldugu tespit edilmis partinin baskani bizi avrupaya götürecegini söylüyor, memlekete dönüyorsun sanki stadda gol olmus gibi...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-05-13 17:59:14
Mesaj konusu:
|
|
|
Dolar neden yükselmiyor?
....................................................................................
Dönemin Cumhurbaskani Ahmet Necdet Sezer, Anayasa kitapçigini bir firlatti dolar o dönemin parasi ile bir gecede 700 liradan 1.200 liraya yükseldi.
Dolarin atesini Merkez Bankasi ne yaptiysa söndüremedi, bu çaresizlik dolari 1.750 liraya kadar sürükledi.
O gün bu gündür bu olay Türk halkinin bilincinde yer almistir. Her siyasi krizde hemen döviz büfesine kosar ve ya dolar ya da euro alir.
Ancak simdi aldigi ile kaliyor ve 2 gün sonra zararina satiyor. iste son dönemde en çok karsilastigim sorulardan biri de bu konu ile ilgili:
Döviz neden yükselmiyor?
Eskiden bazi kisiler ortalikta dolasirdi “Eylül’de dolar patlayacak” derdi. simdi o som agizlilar bile yok oldu.
Pasalar evinden polis zoru ile aliniyor, Genelkurmay bütün kuvvet komutanlari ile toplanti yapiyor, herkes solugunu tutmus büyük krizi izliyor.
Döviz cephesinde hiçbir sey yok! 1-2 liralik bir artis panikçilerin alimindan kaynaklaniyor.
Ermeni tasarisi Amerika’da oylaniyor ve kabul ediliyor.
Türkiye öfke kusuyor Amerika’ya. Büyükelçisini geri çekiyor. Ortalik toz duman. Dövizde tik yok.
Anayasa taslagi hazirlaniyor. Siyasi arena toz duman. Erken seçim konusuluyor. Eskiden Meclisteki iki odacinin bile erken seçimi konusmasindan yükselen döviz yine yükselmiyor.
Türkiye’nin onca cari açigina ragmen döviz düsüyor.
Son bomba, Türkiye yillardir yapilamayani yapti. IMF’ye “evine dön” dedi.
Bu rest, dövizde en az yüzde 30 bir artisa tekabül etmesi gerekiyordu.
Döviz düstü!
Bu davranis seklini iktisat ilmi ile açiklamak mümkün degil.
Ta ki tek bir ayrintiyi yakalayana kadar:
Türkiye’de faaliyet gösteren yabanci sirketlerin kâr transferi olayi.
Türkiye son 10 yilda ne bulduysa satti. Cumhuriyet tarihinin en büyük satisini yapti.
Kemal Sunal ve sener sen’in Zügürt Aga filminde oldugu gibi. Bu filmde sener sen, köy halkini da bas olarak sayip yeni agaya satiyordu.
AKP bu konuda insafli davrandi bizi yabancilara satmayip, sadece fabrikalarimizi bütün milli tesislerimizi satti.
Agzindan her zaman “Milli Sanayi” kelimesi düsmeyen Erbakan Hoca’nin talebeleri tüm millileri yabanci yapti.
O yabancilar özellestirme adi altinda satin aldiklari tesislerden kazandiklarini artik ülkelerine götürüyorlar.
iktisatta buna “Kâr Transferi” deniliyor. Komünsit bakis açisiyla da “Sömürü Transferi”.
Siz bu olaya ister kâr transferi, ister sömürü transferi deyin ama Türk sirketlerini alan yabancilar 4.5 yilda 5.1 milyar dolar kâr transferi yapti. Üstelik bu rakamlar son iki yili içermiyor. Onlari da eklediginizde korkunç rakamlar çikiyor.
Yabancilar her yil Türk parasi olarak yaptigi kazanci transfer için mecburen dövize çeviriyor. Satin alacagi dövizdeki 1 liralik artis bile yabanci sirketin kârinin azalmasina neden olacaktir.
Bu nedenle Türkiye’de faaliyet gösteren yabanci sirketler dövizin yükselmesine izin vermiyorlar. simdi dövizin neden yükselmedigini anladiniz mi?..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-08-25 01:49:11
Mesaj konusu:
|
|
|
Taraftari protesto ettiler
Adanaspor baskani, yönetimi, futbolcular ve teknik heyet tribün terörünü protesto etmek için yürüyüs yapti.
BANK Asya 1. Ligi açilis maçinda Mersin idmanyurdu’yla karsilasan Adanaspor, golsüz biten karsilasmada çikan olaylari protesto etti. Adanaspor kulüp baskani Bayram Akgül önderliginde gerçeklestirilen yürüyüste yönetim, teknik heyet ve futbolcular da hazir bulundu.
Siyah çelenk
Turuncu beyazlilar Kuruköprü ’den 5 Ocak Meydani ’na kadar yürüdükten sonra Atatürk Aniti’na siyah çelenk birakti.
Holiganlara kinama
Konuyla ilgili olarak kisa bir açiklama yapan Baskan Akgül, “Geçen sezon aldigimiz cezalarin faturasini sampiyonlugu kaçirarak ödedik. Mersin idmanyurdu maçinda da ayni aciyi yasadik. Sadece kendi maçimizda olay çikaran kisileri degil, Türkiye’nin her hangi bir spor müsabakasinda olay çikararak takimina zarar veren tüm holiganlari siddetle kiniyoruz” dedi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2010-08-27 00:27:55
Mesaj konusu:
|
|
|
Fener, GS, Trabzon Avrupa kupalarinda Eylül ayini yine göremediler. Bu ülkenin futbolu sürekli geri gidiyor. Daha da geri gidecek anlasilan. Umudumuz Bursa ama kuralari hiç iç açmiyor.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ugurkatirci
Site Admin
Kayıt: Dec 22, 2004
|
Tarih: 2010-08-27 21:10:56
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]Fener, GS, Trabzon Avrupa kupalarinda Eylül ayini yine göremediler. Bu ülkenin futbolu sürekli geri gidiyor. Daha da geri gidecek anlasilan. Umudumuz Bursa ama kuralari hiç iç açmiyor.
Bende tam tersini düsünüyorum. kabul su an geri gidiyor görünüyor. çünkü ülke futbolunu domine eden 4 klup yeni düzene henüz alisamadi ve uyanmadi. yeni düzeni sorarsan eskiden para sadece bunlardaydi. canlarinin istedigi kalbur üstü futbolcuyu istedikleri an ve istedikleri paraya alirlardi. ve ayrica çok paralari oldugu için kullanmayi bilmezlerdi. anadolu klupleride az parayla çok is yapmaya çalisirlardi. hatta o dönemde az paraya iyi takim kuran bizim baskana da duayen derlerdi. son 4-5 yildir az paraya talim edenler eski bütçelerinin 3-4 katindan fazlasini kazanmaya basladilar. hem futbolcularini ederine satiyorlar hemde takimda kaliteli oyuncular tutuyorlar. bakiniz bursa-antep ve kayserinin son 3 yilda sattigi ve satmadigi topçulara. 4 klube giden kaliteli topçu sayisi azaldi ama bu zatlar halaher aldiklarini ilaç saniyorlar. birde yurtdisindaki transferlerde çuvallayinca sonuç tam bir fiyasko oluyor. bizim disimizdaki tüm anadolu kluplerinden ilerleyen yillar için samp ve ilk 3 için umutluyum. biz ise hala ayni mantikla(1 e al 5 e sat) devam ettigimiz için sportif basari hiç beklemiyorum. olsa olsa kasmiz dolar. onuda bank asyaya düsünce bosaltiriz
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-12-10 10:49:10
Mesaj konusu:
|
|
|
[size=15:a56896ba97]'ARABESK, TOPLUMSAL ÇÖKÜsÜN ÖLÜMÜ BEKLEYEN TEMBEL RUHUDUR '[/size:a56896ba97]
"Arabesk bir ruhtur. Toplumsal bir ruh; bir çöküsün ruhu. Yilisiklikla zaman geçirerek ölümü bekleyen o tembel ruh... Mesela Türkiye'de en önce televizyon arabesktir. Bütün gün yilisiklik seyrediyorsunuz, aksam haberler basliyor: Bir haftada 35 sehit, 27 siyasi tutuklama, 62 cinayet, 78 kisi trafik kazasinda öldü. 20 milyon insan issiz, 10 milyon insan açlik sinirinda, israil'le savas durumu, Ermenistan'la savas durumu. "Türkiye çözüldü, Türkiye tükendi " haberIeri. Sonra haberIer bitiyor ve yilisik, civik programlar devam ediyor. Hiçbir sey olmamis gibi, seyrettiginiz haberler anlamsizmis gibi... Göbek atanIar, kirli söylenen sarkilar, düzeysiz konusmalar, saçma sapan espriler, yavsakliklar, bir cehalet okyanusu.
O ruh iste bu; arabesk!
Düsünün ki, ögleden sonra yemek programi. Yemek yapanlarin tahammül edilmez laf salatalari. Hiçbir sey ögrenemeyecegimiz bir bos laf galaksisi içindeyiz... Ve, "Televizyonda yemek yapanlar" göbek atmaya basliyorlar. Aniden! Hiçbir sebep yokken. Onlar göbek ata dursun, altyazi geçmeye basliyor, memleketin bir yerinde olan hazin ölümler, sehitler altyazidan geçiyor, sol kösede ise bir margarin reklami. iyice viciklasmasi için. Altyazi bedenlere sikilan kursunlari geçiyor, görüntüdeki viciklik ise ruha sikilan kursunlari."
FAZIL SAY (14.8.2010) "
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2010-12-10 16:13:45
Mesaj konusu:
|
|
|
TRT'den küfürlü yanit!
TRT'de Stadyum programi yorumcusu Hakan sükür'ün devletten aldigi maas için e-posta ile soru soran seyirciye TRT rejisinden öyle bir yanit geldi ki..
22 Kasim 2010 aksami TRT1 kanalinda yayinlanan Stadyum programina izleyiciler, elektronik postayla soru sorarak katilabiliyor. Program sunucusu tarafindan verilen elektronik posta adresine seyirci merak ettigi sorularini bu adrese gönderdi.
iletide sunlar yaziyordu:
“Sorularimiz Hakan sükür'e...
Duyduk ki TRT'den Stadyum programi için her hafta 14 bin TL aliyormussunuz...para da HSBC Bank istanbul Bomonti subesine yatiyormus...Eger böyleyse...
1- Bu kadar para size neden veriliyor? içiniz rahat mi...Hayir yani dini bütün bir insansiniz ya ondan diyoruz...
2- Bu ücretin vergisi ödeniyor mu? Yani TRT'deki çalisma statünüzün adi nedir?
3- Bu ücretin alinmasinda malum cemaatinizin payi ve gücü nedir? Ya da cemaat bu olayin neresinde ne kadar vardir?
4- Toplamda 728 milyarlik bir tutar bir hayli iyi öyle degil mi? Siz ne düsünüyorsunuz?
Bakalim bu sorularimiz bir cevap bulacak mi?
Bekliyoruz...
Sevgiler...saygilar...
H.günel”
Bu iletiye TRT’den gönderilen cevap söyleydi:
(Türkçe yanlislari TRT’ye aittir)
“Hayri bey hakan sukur geldikten sonra sponsorlugu gelirleri 10 kar artti bunuda yazsaydiniz ridvanlar m.denizliler 3er 5 er trilyon alirken musade ederseniz turk futbolunun en basarili ismida onlarin 6 da birini alsin cemaatle ne alakasi var ideolojik yaklastiginiz her halinizden belli”
TRT’den gelen bu cevaba karsilik Günel söyle bir mesaj gönderdi:
“Sorun da bu ya... Bu kadar paralari Hakan sükür, Denizli, Dilmen niye alir?...Neyin karsiligi bu paralar? Hangi isin? 17 milyon issizin kivranarak süründügü bir ülkede üstelik...ideoloji diyorsunuz...Bunun neresi ideoloji...? Üstelik ben hala sorularima cevap alamadim... Sizin mailinizdeki savunma suna benziyor biraz...Agca katil ama baskalari benzer programlar yapinca suç degil, TRT yapinca suç... Böyle savunmadi mi TRT de kendisini?...Yuh olsun mu size, bana bizlere...hepimize...olsun mu? Hatta yaziklar olsun mu? Bence olsun...”
TRT’den ise bu maile söyle cevap geldi:
“vicdani rahatmis arz talep meselesi ntv spor ve lig tv 3 katini veriyor gitmiyor hayri cim...”
Hayri Günel TRT’ye yine cevap yazmaya devam etti:
“Cevap bu öyle mi?... Bu kadar ayaga düstü yani Hakan sükür... Böylesine orta mali oldu desenize... Bir de "Hayricim" degil "Hayri'cigim" olacakti yaniliyor muyum?...Laubaliligi ise hiç hesaba katmiyorum…Arz talep meselesi öyle mi…?”
Ve devlet kanali TRT’den Günel’e söyle bir cevap geldi:
“Sanane gerizekali kiskanclik yapma [color=darkred:e7326893a5]i..e[/color:e7326893a5] seneyede 2 katini verecez rejiden yaziyoruz binlerce mail geliyor nede olsa turk futbolunun krali ve adami hakan var yayinda raitingler super sen bile seyrediyosun ya ayi”
iste TRT’nin Hayri Günel’e verdigi nihai cevap böyleydi.
Kisacasi Türkiye sonunda devlet televizyonundan [color=darkred:e7326893a5]"i..e"[/color:e7326893a5] yanitinin verildigini de gördü." ajansspor.com
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
ozan_guler
Site Admin
Kayıt: Oct 22, 2003
|
Tarih: 2010-12-10 21:16:03
Mesaj konusu:
|
|
|
Ben olacaklari söyleyeyim.
Hayri bey, TRT aleyhine ceza davasi açar ve kazanir.
TRT bu cezayi, Hayri beye yanit veren rejiye rücu eder.
Yazisma kayitlarini tuttuguna göre sanirim Hayri bey davayi açmis.
Hakan sükür'e program basina 14.000.TL. veren TRT bir o kadar da Hayri beye ödesin.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2011-01-04 20:40:41
Mesaj konusu:
|
|
|
Tribünde tavsan vahseti
Geçtigimiz Aralik ayinda Manisa’nin Akhisar ilçesinde oynanan Akhisar Belediye-Tavsanli Linyitspor Bank Asya 1’nci Lig maçinda ev sahibi ekibin taraftarlarinin yaptigi bir gösteri, hem hayvanseverlerin büyük tepkisini çekti, hem de mahkemelik oldu..
Tavsanli Linyit’in deplasmanda 1-0 kazandigi 19 Aralik’taki karsilasmada Akhisar tribünlerinden sahaya atilan tavsanin ölmesi hayvanseverleri ayaga kaldirdi..
Manisa Valiligi’ne basvuran hayvansever dernekleri yöneticileri, tavsani iskence yaparak öldüren Akhisarli taraftarlarin bir an önce yakalanmasini ve cezalandirilmasini istedi..
Görüntülerin ortaya çikmasiyla ‘’Hangisi hayvan?’’ dedirten olayda tavsani kulaklarindan ters çevirerek sahaya firlatan ve zavalli hayvanin beyinüstü yere çakilarak ölmesine neden olan kisilerin yakalanmasi için valilige yazilan o dilekçede her iki kulübe ceza verilmesi de istendi..
iste o dilekçe;
Manisa Valiligine,
Manisa’da yapilan Akhisar Belediye Spor- TKi Tavsanli Linyitspor maçinda, bir grup yasam hakkina saygisiz ilkel kisilerin, tribünlerde “bir tavsani kulaklarindan tutup sallayip sonra da sahaya firlatarak öldürmelerine” iliskin resimler ekte sunulmustur. Ayrica olay TRT kameralari ve polis kayitlarinda da mevcuttur.
Ekteki yazi ve resimlerin ihbar kabul edilerek:
Bu insanlik disi olayi bir eglence vesilesi olarak kullanan kisilerin TRT kameralari ve polis kayitlarina bakilarak tespit edilmesi, haklarinda sorusturma açilmasi ve cezalandirilmasini talep ediyoruz.
Ayrica bu kisilere maçlara girmeme cezasinin da verilmesi için Türkiye Futbol Federasyonu Baskanligi'na sorusturmalarin dosyalarinin yollanarak, bu CiNAYET için suskun kalan Akhisar Belediyespor ve TKi Tavsanli Linyitspor hakkinda da Federasyonca da sorusturma açilmasi ve bu çirkin insanlik disi olaya sessiz kalarak SPORUN RUHUNA da layik olmadiklarini gösteren bu iki takima da yönetmelik geregi ceza verilmesini talep ediyoruz.
Bu gün çaresiz bir hayvana bu vahseti uygulayan kisilerin, yarin ayni sekilde bir cocuk veya yasli insana da zarar vermelerinin göz önünde bulundurularak, kimlikleri belirlendikten sonra Psikiyatri Kliniginde “Kisilik bozuklugu testinden” geçirilip, tedavi edilmelerinin saglanmasini talep ediyoruz.
Nesrin Çitirik
HAYTAP Hayvan Haklari Federasyonu Baskan Yardimcisi
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2011-01-07 19:23:59
Mesaj konusu:
|
|
|
http://www.tribundergi.com/forum/viewtopic.php?f=1&t=73334&st=0&sk=t&sd=a&start=30
Akhisarlilarin daha once de Kecioren macinda stada Keçi getirip taciz ettikleri ortaya cikti
:oops: :oops: :oops: :oops: :oops: :oops:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2011-01-08 13:07:03
Mesaj konusu:
|
|
|
Savunmalari çok hos ama. Getirdikte ne oldu kestik mi? Bu ülkede keçilerle birlikte olanlar var. gibi cümleler.
Baslik da efsane olacak düzeyde gidiyor.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2011-01-08 13:21:52
Mesaj konusu:
|
|
|
Bugüne kadar tribünde gördügümüz en fantastik uygulamalar rakip takim formasi veya atkisini yakmaktir. Bunlar sinirlari da asip tribüne keçi ve tavsan getirmis, birini de öldürmüs. Tamam anladik, keçi ve tavsan getirmissin tribüne ama bari tavsani öldürme de yaptigin hareket daha da ayiplanmasin! Çok protesto etmek istiyorsaniz Buggs Bunny pankarti açsaydiniz!
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
fatih_salman
Site Admin
Kayıt: Jul 14, 2006
|
Tarih: 2011-01-15 16:40:29
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Türk televizyonculari, Tunus'ta üzücü olaylar olmuyor; bir halk diktatörünü kovuyor ve devrim yapiyor. Sürekli Tunus'ta üzücü olaylar vb mansetlerden ginagi geldi.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
eren_aksoyoglu
Site Admin
Kayıt: Jul 18, 2009
|
Tarih: 2011-01-19 12:26:12
Mesaj konusu:
|
|
|
Buraya yazmanin çok uygun olacagini düsündüm. su TT Arena 'yla ilgili mevzu var ya hani, iste o.
Medya taraftarlara yükleniyor. Sayin basbakanin gazini almak için yogun bir çaba içerisindeler. Öyle öngörüyorumki Çarsi ilk iç saha maçinda BJK tribünlerinde birseyler yapmayi planliyordur. Muhtemelen GS taraftarina destek olacaklar veya sayin basbakani protesto edecekler. Pazar günü için birseyler yapsak? Buradan yazmayi uygun görmüyorsunuzdur belki. Ama böyle bir girisim varsa nasil haberim olur?
Yardimci olursaniz sevinirim..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
erdem_ceydilek
Site Admin
Kayıt: Oct 03, 2003
|
Tarih: 2011-01-19 12:31:10
Mesaj konusu:
|
|
|
"stadlar bizimdir, direkleri sizindir" gibi yaratici bir tezahürat çikmis galatasaraylilardan. eslik edebiliriz :)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2011-01-19 12:42:51
Mesaj konusu:
|
|
|
Bu protesto hakkinda yazilacak çok sey var ama siyasete girince raydan çikiyoruz. G.Saray tribünleri, mazisi Cumhuriyet tarihinden daha eski olan 100 yasini asmis bir kulübü Medine dilencisi gibi gösterenlere ve statlarinda iktidar propogandasi yapmaya çalisanlara hak ettikleri yaniti verdi. Bu iktidar bile böyle büyük bir camiayi seçim arifesinde karsisina almaya cesaret edemez.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
eren_aksoyoglu
Site Admin
Kayıt: Jul 18, 2009
|
Tarih: 2011-01-19 12:47:09
Mesaj konusu:
|
|
|
Primo Levi geldi aklima. söyle sormustu;
siMDi DEgiLSE NE ZAMAN ?!..
Bu soruya cevap arayacak miyiz, iste bütün mesele bu.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2011-01-19 13:19:00
Mesaj konusu:
|
|
|
Birileri protesto eder, birileri etmez. O baska. Ama edene de terörist muamelesi yapmak olmaz. su an Tekyumruk grubundan insanlar açikça Terörle Mücadele Ekiplerince sorgulanmakla tehdit ediliyorlar. Sebebi Basbakani protesto etmeleri. Stadlardaki özgürlügümüze dikkat çekecek bir seyler yapilabilir, hatta yapilmalidir. Artik isliktan bile korkar olmuslar. Stada siyaset sokan taraftar degildir. Bizzat sistemin kendisidir.
Ayrica 4 yil önce bugün ne oldu katirlayan var mi?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
eren_aksoyoglu
Site Admin
Kayıt: Jul 18, 2009
|
Tarih: 2011-01-19 13:26:50
Mesaj konusu:
|
|
|
Ben henüz bu foruma 15 yorum göndermis bir kullanici olarak haddimi asmak istemem ama birseyler yapmamiz gerektigini düsünüyorum. Hatta bunun için aktif rol alabilirim. Düsünebiliriz, tartisabiliriz.
Her zaman nicelik degil nitelik diyorsak niteligimizi gösterme zamanidir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
halil_fide
Site Admin
Kayıt: Dec 24, 2009
|
Tarih: 2011-01-19 13:27:11
Mesaj konusu:
|
|
|
[URL=http://img339.imageshack.us/i/4ylrhrantyok.jpg/][img:1ca578296c]http://img339.imageshack.us/img339/3633/4ylrhrantyok.jpg[/img:1ca578296c][/URL]
Uploaded with [URL=http://imageshack.us]ImageShack.us[/URL]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
eren_aksoyoglu
Site Admin
Kayıt: Jul 18, 2009
|
Tarih: 2011-01-19 13:30:34
Mesaj konusu:
|
|
|
[img:0d820dd926]http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc4/hs1364.snc4/163667_168139696563642_100001028391939_366772_4306000_n.jpg[/img:0d820dd926]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2011-01-19 13:32:53
Mesaj konusu:
|
|
|
Ferman RTE'nin Stadlar Bizimdir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2011-01-19 18:11:27
Mesaj konusu:
|
|
|
arkadaslar merak ediyor;
nasil oluyorda bir stadda yapilan son derece demokratik, siddettten uzak, sözsüz ve alt yazisiz bir sekilde sadece islikla yapilan bir protesto bu kadar tepki alabiliyor.. bu normalmi arkadaslar?. bunun katbekat fazla tepkilerini bundan önceki dönemlerdede gördük.. ama hiçbirinde ve hiçbir devirde kimsede çikip protestoculara bu kadar fütursuzca saldirmadi..
sen kimin stadini kimin elinden aliyorsun?. hakedislerini görmedik ama çevresiyle birlikte 600 milyon lira oldugunu söyledigin o stadin su anda iki mislindende fazla degerde olan arsalarini gasbetmissin..
su basmani çikmadan daha nasil karar verdiysen gecikecegine; mimar eren talu'yu aglata aglata isi elinden alip, bu ülkenin basina gelmis geçmis en büyük felaket olan toki'ye devrediyorsun?.
bunun içinmi acele ettirdiniz stadi?. adamlari toplayip, karsilarina geçip "ulan çulsuzlar" "aç inekler" "daha ali sami yen'in kirasini bile ödeyemiyorsunuz" demek içinmi bitirdiniz stadi?.
sen bunlari zaten kafasi bozuk, istim üzerinde oturan ultraslanlara dedin; onlarda islik çaldi öylemi?. birde buna bozuluyorsunuz..
üstümüze vazife olmadigi halde iki senedir "lig devam ederken" topiginde bir seye dikkat çekmek istiyoruz.. son günlerde en çok kullandigimiz cümle haline geldi ama isin buraya gelecegini biz söylemistik.. naapim ama, baska birseymi oldu?.
lütfen dikkat basbakan arabasina binip hareket ettikten hemen sonra bir ulema çikip ne dedi: adnan polat istifa!.
haa bütün bunlari nereden bildigimize gelince: bizim halimiz budur arkadaslar, maalesef biz buyuz.. kabak gibi önümüzde durana degil, kiyida kösede ne kalmissa ona yöneliriz..
burun iste; daha baska birsey söylemeye gerek var mi:
"[size=15:d5e9e06c28]Selçuk Efes[/size:d5e9e06c28]"e tepki..
Selçuk Gençlik Spor Kulübü Baskani Sönmez Akbas, Selçuk Belediye Baskani Hüseyin Vefa Ülgür'ün, Efes Pilsen Kulübü'nün ismini ''Selçuk Efes'' olarak degistirebilecegi yönündeki önerisine tepki gösterdi.
................................................................................
HABER iLE iLGiLi TAKIMLAR. Efes Pilsen
Akbas, gazetecilere yaptigi açiklamada, Selçuk Belediye Baskani Ülgür'ün önerisini dogru bulmadiklarini kaydetti. Selçuk'un zaten bir marka oldugunu ifade eden Akbas, söyle konustu:
''Alkollü içecek firmasi tarafindan kurulan bir spor kulübüne, böyle son derece önemli bir kentin adinin verilmesi dogru degil. Sporcular olarak bizim amacimiz çocuklarimiza spor yaptirarak, onlari topluma saglikli birer birey olarak kazandirmaktir. Yine çocuklarimizin madde bagimlisi olmamalari konusunda elimizden geleni yapmaya çalisiyoruz. Selçuk Efes'imiz zaten bir markadir, hiçbir firmanin bu önemli antik kentin ismini kullanmasina gerek yoktur. Bir an önce Selçuk Efes, Artemis, Celsus Kütüphanesi, sirince Köyü ve benzer tarihi ören yerlerimizin tescil ettirilmesi gerekir.'' ajansspor.com
isin özü ise:
memleketi bir kere "biz ve onlar" diye ikiye bölebilmissen, sonrasinda hemen her konuda, her yaptigin, her dedigin yeterinden fazla destek bulacaktir..
bizim gibi saftiriklerde "yahu bu kadarida nasil oluyor, anlamiyorum" diye sasacaktir..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2011-01-19 18:46:03
Mesaj konusu:
|
|
|
HERKES ONUN iÇiN GELDi.
[img:ed62612f8a]http://img41.imageshack.us/img41/5103/932in.jpg[/img:ed62612f8a]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
selim_soyipek
Site Admin
Kayıt: Jun 13, 2010
|
Tarih: 2011-01-20 15:29:09
Mesaj konusu:
|
|
|
Memlekette bir laf vardir ,aman sipor`a siyaset karistirmayalim.Tamam karistirmayalim,dogru fakat siyaset siporun icine o kadar girmis ki cikarip atamiyorsun.Taaa bu stadyumun yapilmasina karar asamasinda hükümet attigi her adimin karsiligini almistir.Ilk adimda siporbakani nin bizzat iki yil ugrasip yikamadigi ulusoy federasyonunu, UEFA kurallari geregi dogrudan müdaheleden mecburen vazgecip ,.daha onceleri ulusoya karsi olmadigi halde rahmetli ozhan canaydinin gs ve ayni zamanda kulüpler birligi baskani ünvani ile gosterdigi caba sayesinde devirebilmisti. Stadyumun yapilma asamasinda ise gs yonetimi kamuoyunu yeteri kadar bilgilendirmeyip,neyin karsiliginda bu stadyumun yapildigini anlatmayip, gs``a hükümet cebinden stadyum yaptiriyor deme firsatini vermisti.(hükümet calisanlarin cebini kendi cebi gibi gordügü icin) Acilista karsilik olarak hükümet propagandasi yaparak son taksidi alacaklardi fakat eline yüzüne bulastirdilar,skandal bir acilis konusmasiyla bir camiaya hakaret ederek,baskanlarini kucük düsürerek alkis beklediler.Lakin hakettikleri tepkiyi en dogal demokratik hak olan islikli protesto seklinde alinca hayal kirikligi yasadilar ve bu insanlara saldirmaya basladilar.Normal bir ülkede ilk once boyle bir konusma yapan kisi gorevden alinir, sonrada o camiadan ozür dilenir.Ama burasi Türkiye!!!
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
eren_aksoyoglu
Site Admin
Kayıt: Jul 18, 2009
|
Tarih: 2011-01-20 16:11:05
Mesaj konusu:
|
|
|
Arkadaslar 26 yasindayim ve 16 yasindan beri siyasetin içerisindeyim. 'no politics' hiçbir ortamin yasayabildigini görmedim. Ve neden sporun içine siyasetin girmeyecegini de anlamiyorum. Bunu birisi bana anlatabilir mi? Fikirlerinize saygisizlik gibi anlamayin ama 'saka gibi'...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2011-01-20 17:02:26
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Selim, sevgili Eren. ilk önceleri bizler de bu sitede sadece futbolu degil siyaset dahil her konuda görüs alisverisinde bulunmayi, ortak bir durus sergilemeyi düsündük. Bir süre sonra anladik ki sevgili Mehmet Galip'in tabiriyle bizi Kizilay meydanina biraksalar her birimiz ayri bir yöne gidiyoruz. Bu arada kirici tartismalara, karsilikli hakaretlere, küsüp gitmelere sahit olduk. Bu sitedeki üyelerin ezici bir çogunlugunun internet sitelerinden okuduklari ile degismeyecek kadar saglam bir dünya görüsü var. Siyasi tartismalarda tv programlarinda da oldugu gibi herkes aklini tezgaha koyuyor ve kisir tartismalarin sonunda herkes yine kendi aklini begeniyor. iste bu yüzden mümkün olabildigince sadece ortak paydamiz olan futbolu ve G.Birligi'ni tartisiyoruz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
selim_soyipek
Site Admin
Kayıt: Jun 13, 2010
|
Tarih: 2011-01-20 17:28:48
Mesaj konusu:
|
|
|
Eren Aksoyoglu kardesim: spora siyaset karistimiyalim sozü benim destekledigim birsoz degildir. Aksine hayatin her alaninda,her konuda,her platformda bütün bireylerin fikirlerini ozgürce soylemesinden yanayim.Bu sozcük 12 eylülden sonra apolitize edilmeye calisilmis bir ülkede sadece spor icin degil ,bir cok mevzuuda kullanilan bir sozcüktür.Fakat benim dogru dedigim cümledeki siyaset ten kastim, siyasetciler``dir.Siyasetcilerin sporun icine bu kadar müdahele etmesini dogru bulmuyorum.Tam tersine insanlarin her konuda siyasete müdahele edecek yeterllikte politize olmasindan yanayim.Yanlis anlasilmissa düzeltmeye calistim saygilar...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
selim_soyipek
Site Admin
Kayıt: Jun 13, 2010
|
Tarih: 2011-01-20 17:54:44
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Onur güzel ifade etmissin,dikkate aliriz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2011-01-21 10:37:13
Mesaj konusu:
|
|
|
Aslinda sunun farkinda degiliz, veya farkindayiz da degiliz gibi davraniyoruz. Kurdugumuz her cümle politik aslinda. Veya kurmadigimiz her cümlede bile safimizi ortaya koyuyoruz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2011-01-21 17:04:23
Mesaj konusu:
|
|
|
bi bakiyoz..
[img:cc9524aafb]http://img193.imageshack.us/img193/3718/panora.jpg[/img:cc9524aafb]
güzel..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
eren_aksoyoglu
Site Admin
Kayıt: Jul 18, 2009
|
Tarih: 2011-01-22 08:45:30
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Selim çok güzel özetlemissin.
Aynen katiliyorum kardesim.
Ve bir taraftar grubu ardindan milyonlari sürükleyen bir siyasi partiden daha büyüktür. Partiler siyaseti degildi benim söz ettigimde. Apolitizme karsi mücadele göstermek zorunlulugumuz.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
eren_aksoyoglu
Site Admin
Kayıt: Jul 18, 2009
|
Tarih: 2011-01-22 08:47:18
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili uralnadir her zaman söylemisimdir;
Esasen siyaset tavrin ve tavirsizligin bütünüdür. Sokaklardir, kampüslerdir, gözyaslaridir, saçlar ve makyajlardir; tahtalar, kalemler, arabalar ve prezevatiflerdir.
Siyaset modern toplumun nefesidir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2011-01-22 11:34:52
Mesaj konusu:
|
|
|
iki veya daha fazla insanin birarada bulundugu topluluklarda siyaset konusulur.. konusmakta lazimdir.
biz dagda biten otmuyuz?. siyasetle ugrasmayi ayri tutarak; siyaset konusmak beyin sporudur. zihni aktif tutmaya yarar. olaylara bakis açisinda isabet oranini kontrol eder..
arkadaslarimin söylemek istedigi "birbirimizi kirmadan, hirpalamadan konusabildigimiz kadar konusalim" olmalidir diye düsünmekteyim.
ki; öylede olmalidir.
kural ne kural?.
söylenmedik hiçbirsey kalmamalidir. konusulacak ne varsa hepsinin konusulup, görüsülüp, tatisilarak bir karara varilmasi degilmidir?.
kurumsallasma bu demek degilmidir?.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
selim_soyipek
Site Admin
Kayıt: Jun 13, 2010
|
Tarih: 2011-01-22 12:31:27
Mesaj konusu:
|
|
|
Ucubelerin oldugu manzaralar bu kadar güzel ise, varsin bütün manzaralar ucubeli !! olsun.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2011-01-22 13:42:39
Mesaj konusu:
|
|
|
sevgili selim.. bisey iç. benden.. :lol: :lol:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
selim_soyipek
Site Admin
Kayıt: Jun 13, 2010
|
Tarih: 2011-01-23 18:48:47
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]sevgili selim.. bisey iç. benden.. :lol: :lol:Yasak degilse ,bi duble raki..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onurnazliaka
Site Admin
Kayıt: Non 0, 0000
|
Tarih: 2011-01-24 03:04:09
Mesaj konusu:
|
|
|
[size=18:db9884a3bd][color=red:db9884a3bd]Muhtar'in Kösesi[/color:db9884a3bd][/size:db9884a3bd]
Onur Nazliaka size Ankara-Gaziantep karayoluna iliskin sir tadindaki bir gerçegi açikliyor. Herkes Ankara-Gaziantep karayolunu Adana üzerinden gidiyor diye bilmesine karsin gerçek böyle degildir. Gerçekte yol Kayseri-Kahramanmaras üzerinden gitmektedir. Nitekim KGM de yol güzergahini Kayseri-Kahramanmaras üzerinden belirlermis ve kilometre ölçümlerini bu sekilde yapmistir. Ancak yol Kayseri-Kahramanmaras üzerinden gitmesine karsin öteden beri süren bir gelenek sonucu vatandaslar yolun aslinin Adana üzerinden gittigini, Kayseri-Kahramanmaras istikametinin tali yol oldugunu sanmaktadir. Bu oldukça yanlis bir anlayistir.
[URL=http://img146.imageshack.us/i/kopyas2harita.jpg/][img:db9884a3bd]http://img146.imageshack.us/img146/8327/kopyas2harita.jpg[/img:db9884a3bd][/URL]
Ankara - Elmadag - Kirikkale - Keskin - sirin Kirsehir - Mucur - Kayseri - Pinarbasi - Göksun - Kahramanmaras - Narli - Gaziantep = 672 km
- Yaklasik olarak 572 km'si bölünmüs, 100 km'si normal devlet yoludur.
[URL=http://img39.imageshack.us/i/kopyasharita.jpg/][img:db9884a3bd]http://img39.imageshack.us/img39/2724/kopyasharita.jpg[/img:db9884a3bd][/URL]
Ankara - sereflikoçhisar - Aksaray - Çiftehan - Pozanti - Tarsus - Adana - Ceyhan - Osmaniye - Bahçe - Nurdagi - Gaziantep = 694 km
- Devlet yolu üzerinden gidildiginde yaklasik olarak 450 km'si bölünmüs, 244 km'si normal devlet yoludur.
- Otoyol üzerinden gidildiginde yolun geriye kalan kisimlari bölünmüs yoldur. Ancak otoyol üzeri gidis mesafeyi 25-30 km uzatir ve özel araçta 5 milyona yakin bir ek maliyet getirir.
Sevgili Alkaralar gördünüz, takke düstü kel göründü! Ankara-Gaziantep yolu Kayseri-Kahramanmaras üzerinden gider. Hatta Adana üzerinden gidislerde otoyol kullanildigi için fazladan olusan 5 milyon geçis parasi, 5+5 milyon yakit parasi diyerekten Adana üzeri gidisler en az 15 milyon pahalidir.
Yakin gelecekte Göksun'daki batti-çiktilarin tamamlanmasi planlanmaktadir. Bu sayede Ankara-Gaziantep arasi % 85 civarindan % 95'e varan nispette bölünmüs yol olacak ve Kahramanmaras-Kayseri güzergahi da hak ettigi ilgiyi kazanabilecektir. :wink:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2011-01-24 22:59:28
Mesaj konusu:
|
|
|
[img:b12224cfe1]http://farm6.static.flickr.com/5162/5378131127_65f2a63df8.jpg[/img:b12224cfe1]
[img:b12224cfe1]http://farm6.static.flickr.com/5050/5378130977_bd2543e81b.jpg[/img:b12224cfe1]
[img:b12224cfe1]http://farm6.static.flickr.com/5044/5378731484_2b53950cd0.jpg[/img:b12224cfe1]
[img:b12224cfe1]http://farm6.static.flickr.com/5289/5378130565_1c42c91a81.jpg[/img:b12224cfe1]
[img:b12224cfe1]http://farm6.static.flickr.com/5090/5378130425_20038d94aa.jpg[/img:b12224cfe1]
[img:b12224cfe1]http://farm6.static.flickr.com/5121/5378130191_edc6612c7e.jpg[/img:b12224cfe1]
[img:b12224cfe1]http://farm6.static.flickr.com/5169/5378129915_c7e2ba1faf.jpg[/img:b12224cfe1]
Ferman Tayyipinse Stadlar Bizimdir diyenler.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2011-02-04 15:14:12
Mesaj konusu:
|
|
|
"fatih_salman"]http://www.tribundergi.com/forum/viewtopic.php?f=1&t=73334&st=0&sk=t&sd=a&start=30
Akhisarlilarin daha once de Kecioren macinda stada Keçi getirip taciz ettikleri ortaya cikti
:oops: :oops: :oops: :oops: :oops: :oops:
http://www.akhisarhaber.com/news_detail.php?id=8438
Tavsan bes yavru vermis :)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2011-02-04 16:36:46
Mesaj konusu:
|
|
|
dün ortadogu'nun en büyük sanayi sitesi ostim'de iki ayri patlama meydana geldi..
patlamalar sonucu maalesef 17 civarinda isçiyi emekçiyi kaybettik..
her zaman oldugu gibi daha enkazin altinda insanlar varken, kabahat sanayi tüpüne yüklendi..
sanki bu tüpleri imal eden firma dün üretime geçmisde; ilk ürünleri bu gün böyle bir kazaya yol açmis..
denetim ve egitim hizmeti vermesi gerekenler, ostimin yolunu bile unutmus yetkililer çikmis talimatlari okuyor..
kimse ülkenin gösterildigi gibi çok iyi olmayan, aslinda çok bozuk sosyo-ekonomik yapisindan bahsetmiyor..
ülkemiz bas döndürücü bir hizla avrupanin çin'i olma yolunda ilerliyor..
bu insanlarin yüzlerine karsi bizzat bu ülkenin basbakani tarafindan bagrildi "700'e çalisiyorlarsa çalismalarinin yoksa 700'e çalisacak disarida çok adamin oldugu"..
simdi bu insanlarin, disarida issizlik ve açlik oldugunu bilen bu insanlarin denetlenmeyen, sagliksiz çalisma kosullarina sahip, is güvenligi bulunmayan isyerlerini kabul etmeme, bundan sikayet etme gibi bir seçenegi var mi?.
örgütlü emek platformlarina dahil olma, sendikal haklari talep etme, sendikasi araciligiyla is yeri güvenligini isteme seçenegi olabilir mi?.
herseyi ucuza, daha ucuza, en ucuza imal etmeyi, imalat safhasinda da en ucuz hammadde ve üretim gereçleri ile en ucuz emegi yaratip kullanmayi "yönetisimcilik" olarak lügatimiza sokan neo liberal politikalari kimse konusmuyor...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|