Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2006-02-22 19:36:02
Mesaj konusu: ASLA YALNIZ YÜRÜMEYENLER VE BiZ...
|
|
|
“Bizim takimlarimiz neden sampiyonlar Liginde basarili olamiyor“…” sorusuna cevap arayanlara…
Bizim iki takimli, rekabetten yoksun Kursunlu ligimizden çok uzaklarda, ingiltere'nin kuzey batisinda yer alan Liverpool sehrinin, Avrupa futboluna damgasini vurmus takiminin hal ve gidisine bir göz atalim, hani örnek olmasi açisindan...
Geçen sezon sampiyonlar ligini kazanan Liverpool’un son on günde ki mac trafigi yogun, irdelemek gerek…
11 subat 2006 Cumartesi günü Liverpool, Wigan Athletic deplasmaninda ve maç öncesi Liverpool taraftarlari bu maçin zor geçecegini biliyor. Wigan Athletic Premier lige geçen sezon çikmis, oynadigi futbolla rakiplerine kök söktürüyor. Lig cetvelinde sekizinci sirada. Liverpool bu zorlu maçi 1.91’lik defans oyuncusu Sami Hyypia’nin attigi ender gollerden biri ile 1-0 kazaniyor.
Premier lig de kolay maç yok…
Tam üç gün sonra, bu sefer Liverpool kendi sahasinda ezeli rakip Arsenal karsisinda...
Bu maç, iki takim açisindan da hayati önem tasiyor, malum gelecek sezon ki sampiyonlar ligine kalma savasi. Gerrard’in penalti kaçirdigi ancak ev sahibi takimin çok üstün oynadigi maçta, Liverpool oyuna sonradan giren Luis Garcia’nin 86. dakikada attigi gol ile maçi 1-0 kazaniyor.
Dört gün sonra, günlerden Cumartesi, soguk ama aydinlik bir hava var Liverpool’un Anfield stadinda ve rakip Kral Kupasinda Manchester United. Bu iki takim arasinda oynanan maçlara sahit olanlar bilirler “kiran kirana” nin ne demek oldugunu, iki takim arasinda ki aradaki “nefretin”, (zira bunun adina rekabet denilmez, olsa olsa nefret denir) büyüklügünü…
Manchester United’in da problemi Arsenal benzeri, orta sahada geçmis sezonlarda ki gücünün yerinde yeller esiyor. Haliyle güçlü orta saha kurgusu ve Steven Gerrad faktorü Liverpool’u üstün kiliyor. Maçin 19. dakikasinda, bir futbolcudan çok basketbolcuyu andiran 1.98’lik Peter Crouch’un kafa golü ile öne geçen Liverpool, bu maçi da son iki maçta oldugu gibi 1-0 kazaniyor. Maçin 90. dakikasinda Mancester United’in oyuna sonradan giren oyuncusu Alan Smith’in ayaginin talihsizce iki yerinden kirilmasi bu maçin en çok konusulan yanlarindan biri. Manchester United’in Teknik Direktörü Alex Ferguson, “Futbol sahalarinda gördügüm en kötü sakatliklardan biri, tekrar futbol sahalarina dönmesi uzun zaman alacak” diyor…
Bir hafta da üç zorlu maç oynadiktan sonra Liverpool, geçtigimiz Çarsamba aksami sampiyonlar ligi eleme maçinda Portekiz’in güçlü takimi Benfica karsisinda deplasmanda oynuyor. Kirmizilar bu maçi son dakikalarda yedikleri kafa golü ile 1-0 kaybediyor, umutlar ikinci maça kaliyor…
Özetle, on günde dört maç, üç galibiyet, bir maglubiyet…
***
Liverpool’un bütün maçlarini takip eden bir arkadasim, bu yogun futbol trafigi karsisinda “Makine olsa dayanamaz…” demisti ama iste onlari güçlü ve bizden farkli kilan bu cümle de yatiyor.
Bizim, sözüm ona “büyüklerimiz” haftada bir maç oynayarak, vasat rakipler karsisinda kimi zaman haksiz, kimi zaman tatsiz galibiyetler alirken, onlar on günde dört belali maç oynamayi ve bu tempoyu kaldirmayi becerebiliyor…
Biz, rekabet istemiyoruz, amaç çogunlugun mutlu olmasi o yüzden en çok taraftari olanin galip gelmesi olagan karsilaniyor. Sahada oynanan futbolun kalitesi o kadar da önemli degil, Öyle ya, ‘1- 0 olsun, bizim olsun…’ Üç istanbullu'dan birinin haftayI maglup bitirmesini kabullenmek zor. Belki o yüzden temposuz maçlarda “nasil olsa kazaniriz…“ havasinda ki futbolcular..
Provalari çok önceleri yapilmis, kurgusu hep ayni üç takimin kazanmasina endeksli tatsiz tuzsuz maçlar.
Sonra televizyon kanallarinda, o tatsiz tuzsuz maçlarda ki bos tribün görüntüleri. ingiltere Premier liginde tribünlerin doluluk orani yüzde 94’lerde iken, bizde bu rakam yüzde 34 civarinda, akli basinda futbol taraftari kandirildigini bal gibi biliyor…
Rekabetin oldugu yerlerde, kolay maç yok, kazanmak için savasmak, hak etmek gerekiyor. Bu yüzden savasmaya alismis takimlar karsisinda, bizim takimlarimiz nal topluyor. Avrupa kupalarinda, sampiyonlar liginde yasanan hayal kiriklari hep bu yüzden. Kendi yalan dünyamizda eksik olan rekabet unsuru, onlarda fazlasi ile var. iste en son örnegi, on günde dört maç oynayan Liverpool, ve haftada bir maç oynadigi halde, futbol kalitesi yüzünden sürekli elestirilen Fenerbahçe…
Kursunlu Süper Ligimizde, Fenerbahçe veya Galatasaray sampiyon olsa ne fark eder ki, en fazlasindan formalara takilan yildizlara bir tane daha eklenir, bir süre oyalanir gideriz köprülere asilan bayraklarla, balkonlara asilan flamalarla…
Yaz aylarinda bir kac takimin dev posterlerini verir gazeteler…
Avunuruz…
Sonra sampiyonlar Liginde, karsimiza rekabete alismis, maçlarini çatir çatir savasarak kazanan gerçek bir büyük çikar;
ulusca yutkunarak öylece baka kaliriz…
Ziya Adnan
|
|