Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2006-04-12 13:00:35
Mesaj konusu: Ayni sehrin Takimlari...
|
|
|
Zordur digerinin gölgesinde yasamak…
Siyah takim elbiseli mafya babalarinin Murat, sahin marka arabalar kullandigi, günün her saatinde viski içmenin karizma sayildigi eski Türk filmlerinde, ayni sehre nam salmis iki belalinin karsilasmasinda, biri digerine mutlaka suna benzer birseyler söylerdi;
“Bu sehir ikimizden birine fazla, sana sehri terk etmen icin 24 saat müsade veriyorum…”
Sonra olaylar gelisirdi…
Pek severim o filmleri, hele de içinde Cüneyt Arkin olursa…
Peki ayni sehirde kök salmis futbol takimlari, sehri terk etmeleri mümkün olmayanlar, ayni sehrin içersinde, bazen bir tas atimlik mesafede sürekli didisenler, bazen rekabet geregi, bazen birinin digerine daha üstün gelmesi, bazen de geçmise dair nedenler yüzünden, hani husümet desem agir gelir, ama ona yakin iste…
Ayni topraklarda dogup büyüyüp, kök salip, ayni sehri paylasip, nefretten gayri hiçbir ortak duygu tasimayanlar, futbol düsmanlari.
Genelde biri basaridan basariya kosarken, digeri kimi zaman gipta ile, kimi zaman haset ile izler kapi komsusunu. Çogu kez dislerini gicirdatarak. Birinin yildizi yükselirken futbol arenalarinda digerinin yildizi pek sönük kalir, birinin sevinci, digerinin üzüntüsü. Biri, digerinin gölgesinde yasamaya mahkumdur sanki. Biri bir zaman o sehirde rakipsiz olmanin keyfini çatarken, digeri…
Birinin parasi pulu vardir, digerinin derdi tasasi, birinin kupalari, digerinin …
Dedim ya, zordur ayni sehrin takimlari olmak, hele de birinin yildizi parlamaya görsün.
Ve genelde bir takim iyi yönetilirken, digeri kötü yönetilir. Zaten basarinin ve basarisizligin temel nedeni de bu degil midir. Artik anlamak gerek, kaderleri, ve basarilari yönetimler belirler, futbolda hiç birsey tesadüf degildir.
Misalleri çoktur dünyada, ingiltere’de Liverpool – Everton, Manchester United – Manchester City, Arsenal – Tottenham, italya’da AC Milan – FC.internazionale, Lazio-Roma, iskoçya’da Glasgow Rangers – Celtic;
ayni sehrin hasim takimlari...
***
Liverpool, Mersey nehrinin hemen kenarinda kurulmus, tarihi bir liman sehridir. Liverpool FC liman isçilerinin takimidir, 70’li ve 80’li yillarda Avrupa futbol sahalarinda kasirgalar gibi esmis, ingiliz futbolunun adini dünyaya duyurmustur. Geçen sezon sampiyonlar Ligi kupasini kazandiklarina en çok Everton taraftarlarinin üzüldügü söylenir.
Aralarinda kan yoktur ama birbirlerinden pek hoslanmazlar. Anfield ve Goodison Park arasinda on dakikalik yürüyüs mesafesinde Stanley Park uzanir, hani iki köklü ama hasim ailenin topraklarinin sinirlarini belirlermiscesine …
Liverpool’un esip kükredigi günlerin birinde, sehir merkezinde bir duvar yazisinda okumustum “Liverpool are Magic –Everton are Tragic” yazisini, Liverpool’un kasip kavurdugu zamanlardi, her yerde Liverpool FC. Everton ise pek sessiz, dedim ya zordur digerinin gölgesinde yasamak.
Efsane Teknik Direktör Bill Shankly söylemisti “Liverpool sehrinin iki takimi vardir” diye, sonra devam etmisti “Liverpool ve Liverpool’un yedekleri…”
Sonra bir arkadasim anlatmisti;
O yillarin yildiz futbolcularindan Alan Ball, Everton’a transfer olduktan hemen sonra Bill Shankly ile karsilasmis. Shankly, Alan Ball’a dönerek söyle demis ‘Fena transfer yapmadin oglum, en azindan çok büyük bir takima çok yakin bir yerde top kosturacaksin, bu da senin adina bir basari sayilir…”
Liverpool’un hemen yanibasinda ki Manchester sehrinde ise yillardir Manchester City, United’in gölgesinde yasar. Alex Ferguson’un United’ da görevde bulundugu yirmi senelik sürede, City on Teknik adam degistirmistir.
Ayni sehrin daimi kavgalilari, zordur birilerinin gölgesinde yasamak…
***
Sirada iskoçya’da ki “Glasgow Rangers – Celtic” rekabeti, aslinda buna pek rekabet denmez ama. ilk defa Ibrox’ta bu iki takimin maçini izledigim zaman “Bu bir maç degil, resmen kan davasi…” demistim. Katolik, Protestan çatismasi idi sahada gördüklerim, mezhep ayriliginin futbol sahalarina yansimasiydi.
Bir benzeri, Arjantin’de ki Boca Juniors – River Plate rekabeti. Hiç sahit olmadim, ama muhtemel en kanlisi. Futbol taraftarlarinin bildigi meshur hikayedir. Bir derbi maçinda, Boca Juniors, River Plate'i 2-0 yener. Maçtan sonra çikan kavgada River Plate taraftarlari iki Boca Junior taraftarini öldürür. Bu olaydan hemen sonra bir duvar yazisinda su cümle göze çarpar :Boca Juniors : 2 – River Plate : 2.
Daha ilimli rekabet, kuzey Londra’da göze batar, bir tarafta son dokuz sezondur ligi ikinciligin altinda bitirmemis, basaridan basariya kosan yildizlar toplulugu Arsenal, az ilersinde kuzey Londra’nin diger takimi, senelerdir elle tutulur, gözle görülür hiçbir basarisi olmayan Tottenham Hotspurs.
Aslinda Arsenal taraftarlarinin simdilerde oynanan maçlarda “Tottenham’dan nefret eden ayaga kalksin…” tezahuratinin dayanagi artik çok eskilerde, zira uzun zamandir ortada bir rekabet kalmamistir ki…
Tottenham’in sahasinda da hemen her maçta “Arsenal aleyhinde” tezahüratlar yükselir, basarili olani çekememek durumu. Keske herkes kendi kapisinin önünü süpürse ama ezeli ve edebi düsmani her firsatta yad etmeden olmaz elbette. Tottenham, Premier Ligde ilk defa bu sezon ilk bese girecek gibi, Arsenal ise sampiyonlar Liginde yari finalde, üçüncü olmak bile onlar adina basarisizlik . Malum aliskanliklar…
italya’da ise bu rekabeti en yogun yasandigi sehir Milano. FC.internazionale – AC.Milan. Bu iki kulüp maçlarini maçlarini Milano’daki 85,776 kapasiteli San Siro stadinda oynuyor (simdilerde yeni adi Stadio Guiseppe Meazza). Her iki takim, bu stadi ortaklasa kullaniyor ve fikstür buna gore ayarlaniyor.
Ama futbola nefret boyutundan bakarsak Roma derbisi biraz agir basiyor. Roma - Lazio maçlarinda ne ararsan var, kavga, siddet, irkçi sloganlar, ve Lazio taraftarinin pek asina Nazi selami. Futbola yakismayan görünüler…
***
Elbet bizde de var ayni sehrin hasimlari, kimi rekabetin dozunu kaçirmis durumda…
istanbul’da kötü bir masal tadinda Fenerbahçe – Galatasaray kavgasi, Ankara’da ara sira bir saman alevi gibi parlayan ve Allah’tan uzun sürmeyen Ankaragücü – Gençlerbirligi didismesi, izmir’de Göztepe – Karsiyaka çekismesi…
istanbul takimlarinin sandalci kavgalarina dair yazacak degilim, isin dogrusu benim ilgi alanima girmiyor. Zaten Türk futbolu bir tek onlara dair, simdi farkli olma zamani.
Ancak Ankara takimlarina dair bir kaç cümle sarfetmek isterim nacizhane. Bilindik bir hikayedir, Gençlerbirligi takimini tasiyan otobüsun arkasinda “Okul Tasiti” yazar. Yabana atilmamasi gereken bir olgu, belki de basarinin sirri. Al Karalarin senelerdir Türk futboluna kazandirdiklari yetenekler, kaliteli yabanci oyuncu transferleri, bundan bir kaç sezon önce UEFA kupasinda aldiklari müthis sonuçlar ve bu sezon yine iyi futbol oynayan takimlardan biri olmalari.
Gelinen nokta tesadüf degildir, iyi yönetilenlerin basariyi yakalamasi sadece zaman meselesedir, her Ankara’linin Gençlerbirliginin basarisini takdir etmesi gerekir…
Diger yanda, her sezon kümede kalma savasi veren, son üç sezonda on Teknik Direktör degistirmis, kulübün kapisindan gelip geçen futbolcu sayisinin dudak uçuklattigi, mazisi yüz yila yaklasan Ankaragücü. Senelerdir hedefsiz, vizyonsuz, siradan…
Kötü yönetimlerin elinde, eskiye dair tüm degerlerini yitirmis köklü çinar. Kümede kalmayi basari olarak gören bir zamanlarin ‘Bastir Ankaragücü’sü. Geçmisini mumla arayan, üç istanbul takimindan sonra Süper Ligde en fazla yer almis Baskent takimi…
Baskentinden sampiyon çikaramamis tek ülke…
iyi yönetilen iyi isler yapar, kötü yönetilen ise…
Ve er ya da geç, ama mutlaka bir zaman, kötü yönetilenler iyilerin gölgesinde kalmaya mahkum olur…
Ziya Adnan
|
|