Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2006-04-18 14:28:25
Mesaj konusu: YABANCI ...
|
|
|
Türk futbolunun ileri gelenlerinin, yabanci oyuncu kisitlamasina saplanip kaldigi zamanlar…
Televizyon kanallarinda adamlar konusuyorlar, iyi giyimli, kelli felli, ciddi suratli, mühim adamlar, belli ki içlerine gelecek sezon ki Avrupa maceralarinin telasi düsmüs. Muhtemel iyi egitim almis, kulüplerinde baskanlik, yöneticilik yapan ama kullandiklari cümleler, ve usluplari bulunduklari yer ile bagdasmayanlar.
Türk futbolunda en büyük sorun üslup aslinda…
Ekranlardan kötü cümleler geçiyor, futbolun sevgi ve kardeslik olduguna kim inanir.
Alti yabanci kisitlamasinin alevlendigi zamanlarda, bir baskan bastiriyor, sinirli cümlelerle yabanci kisitlamasinin kalkmasi gerektigini savunuyor. Gelecek sezon kulübünün yüzüncü kurulus yili, ne kadar yabanci oyuncu olursa, takimin daha güçlü olacagini düsünüyor. Belli ki agzi pek yanmis Avrupa arenalarinda yasanmis nice tekinsiz gecelerden, belli ki Türk oyunculara güveni az, ligimizin en sisirilmis kadrosuna sahip olmasina ragmen medeti eloglundan umuyor, ne aci…
Tabi bir de UEFA Kupasini kaldirmis Galatasaray’in temelinde Türk oyuncular vardi, üzerinde düsünülmesi gereken budur, yani basarili olmak için illa da kadronun tamaminin yabanci olmasi gerekmiyor…
Yabanci kisitlamasinin kaldirilmasi için feryat figan, sezon bitiminde federasyon baskanin ipini çekmek ile tehdit ediyor, Türk futboluna yildirimlar düsüyor, maaile saskinlikla izliyoruz…
Ona destek çikan, baska bir baskan. Takimi da ayni renklerde zaten. Her yaz adi sani duyulmamis Misir takimlarindan oyuncular transfer edip, sezonun açilmasindan bir kaç hafta sonra onlari geldikleri yere postalayan, bugüne kadar kulübe sayisiz yabanci oyuncu transfer etmis ama hiçbirinden uzun süre verim alamamis güzide baskan. Türk futbolunun ileri gelenlerinden, neredeyse on senedir kulübünün basinda, adi geçtigimiz aylarda Federasyon Baskanligi ile anilmisti.
Aslinda ona sormak isterdim, “Bugüne kadar takiminiza getirdiginiz bunca yabancidan ne fayda gördünüz de simdi yabanci kisitlamasinin kalkmasini istiyorsunuz”, sorusunu.
Ki kanimca gerçekten sorulmasi gereken budur.
Tabi bir de su konu var, “Bugüne kadar getirdiginiz yabanci oyunculara ve menejerlerine ne kadar para ödendi ?”. Bunu da sormak lazim. Elindeki en iyi yabanci oyuncuyu üç kurusa bir Karadeniz takimina satmisti bir kaç sezon önce. sasirip kalmistik. Sonrasinda Misir’in El Hudut takimi ile geleneksel yaz aylari alisverisleri…
Bir baska yazimda, Futbol Kulüplerinin Mali hesaplarinin bagimsiz firmalar tarafindan denetlenmesi gerektigini yazmistim, ama unutuldu gitti iste, Türk futbolunda herseyin unutuldugu gibi…
***
Ben yabanci futbolcu kisitlamasinin kalkmasina karsiyim…
Zira bilirim ki tek tük eloglu disinda, çok kaliteli yabanci oyuncular gelmez benim topraklarima. Gelenler ya miyadini doldurmus son kullanim tarihi geçmek üzere olanlar, ya da pek vasat elogulardir.
Kaldi ki her firsatta, Avrupa’nin en genç nufüsuna sahip olmakla övünen, futbolu bunca seven bir ulusun, dermanini yabanci oyuncularda aramasi ne aci.
Ülkemize gelen tek tük kaliteli yabanci vardir elbette, katkilari büyük olanlar, tarafli tarafsiz herkese seyir zevki vermis olan gerçek ustalar, onlara saygim sonsuzdur biline.
Ama cogunluk yabanci, ülkem takimlarini basamak olarak kullanip, Avrupa arenalarina kapagi atmak için gün sayarlar, bilirim…
Alt yapilardan yararlanmak yerine, elogunun yeteneginden medet ummak, yatirimi Türk gencine yapmamak, kalici basarilar yerine geçici misyonerlere çuvallar dolusu para saymak;
benim karsi oldugum zihniyet budur…
Kendisine Avrupa’da oynayacak kulüp bulamayan, ya da bulsa bile bizde aldigi parayi onlarda alamayan, vergi cenneti ülkemin vasat futbol liginde bas taci edilen yabanci oyuncular. Gelirken Atatürk havaalaninda omuzlara alinan, gönderilirken kimselerin yüzüne bile bakmadiklari…
***
Geçenlerde katildigim bir futbol seminerinde, ingiltere futbolunda yabanci oyuncularin etkisi tartisiliyordu, ilgi ile dinledim.
O yüzden bu yazi.
250’nin üzerinde yabanci oyuncu var Premier ligde. Ancak “Avrupa Birligi” vatandasi olanlar yabanci kontejaninda oynamiyor, hatirlatirim.
Digerlerinin ise, Premier ligde oynayabilmeleri için kendi ülkelerinin Milli takimlarinda yüzde yetmisbes forma giyme zorunlugu var. Ancak kalitesi ispatlanmis olanlari ithal ediyor ingilizler, ligin kalitesi bu yüzden yüksek.
Bizim, yerlere göklere sigdirmadigimiz Brezilya’li Alex’in, Premier Lig de forma giymesi zor, Milli takiminda yeterli derecede forma giymemis olmasi sorunu var. ingiltere Çalisma Bakanligi, yabanci oyunculara çalisma izni verirken, bu konu üzerine ciddiyetle egiliyor, takimlarin her önüne gelen yabanciyi transfer etmeleri mümkün degil.
Bir de takiminin akademiden yetismis olanlara firsat taniyor sistem, iste bu yüzden alt yapilarda iyi yabancilar oynuyor, çok küçük yaslarda yetenekleri göze batan çocuklari akademilerine dahil ederek takimlar gelecege yatirim yapiyorlar.
Bizimkiler ise günü kurtarma çabasinda. Bizde kulüpler sirf yabanci pasaport tasiyor diye, ucuz diye, bonservisi elinde diye her sezon öncesi adi sani duyulmamis onca yabanciyi transfer ederken, ingilizler bu isi sik eleyerek yapiyorlar, amaç günü kurtarmak degil, gerçekten futbola katkisi olacaklari sisteme dahil etmek…
Seminer bitiminde, futbol bilgisine sonsuz saygi duydugum bir akademi hocasi ile sohbet ediyordum, elinden nice yetenekler geçmis. Konu yine yabanci oyuncular.
“Kaliteli olduklari sürece ben yabanci oyuncuya karsi degilim” diyordu, aynen benim düsündügüm gibi.
Kaliteli olduklari, alt yapiyi etkilemedikleri, Milli takimin olusmasina zarar vermedikleri sürece, bende yabanci oyuncu transferine karsi degilim…
Sonra ingiltere Liglerinde oynamis, veya halen oynayan oyunculardan dem vurdu, futbolun gerçek yildizlarindan, izlemekten zevk aldiklarimizdan.
“Bir liste yapsaniz, içinde kimler olurdu” dedim;
Dinledim…
Haftaya, Premier Ligde oynamis ve iz birakmis yabanci oyuncular…
Ziya Adnan
|
|
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2006-04-20 08:54:28
Mesaj konusu:
|
|
|
yazdiginiz konuyla ilgili dünkü basinda yer alan bir haberi aktarmak istedim buraya...gayet detayli bir yazi hazirlamislar.
Asagi tükürsen yerli, yukari tükürsen yabanci!
Yaklasik 6 aydir ülkemizde yabanci konusu tartisiliyor. Avrupa’da bir türlü basarili olamayan F.Bahçe, israrla yabanci kontenjaninin bir an evvel artirilmasini isterken; Futbol Federasyonu, geçtigimiz günlerde sayinin degistirilmeyecegini açikladi.
Çok geçmeden, Besiktas Baskani Yildirim Demirören’in “F.Bahçe, yabanci oyuncu sayisinda istedigi kararin çikmamasi nedeniyle kavga ortami yaratma çabasi içine girmistir. F.Bahçe’nin, artik tüm kamuoyunun sikildigi bu ortami yaratmasina ve Türk futbolunu idare etme çabasina izin vermeyecegiz.” seklindeki sözleri, spor kamuoyunun dikkatini iyice bu konuya çekti.
Aslinda bu konu, ‘Yukari tükürsen biyik, asagi tükürsen sakal’ misali, içinden çikilamayacak bir konu. Her iki tarafin da kendine göre hakli gerekçeleri var ve tartisma basladiginda her iki taraf da kiyameti kopariyor. Tipki F.Bahçe’nin yaptigi gibi... Tipki Besiktas Baskani Yildirim Demirören’in yaptigi gibi...
su anda Türkiye’de oldugu gibi, bir zamanlar Avrupa’da yabanci konusunda siddetli tartismalar yasaniyordu. Hatta is yabanci düsmanligina kadar varip irkçi bir yapiya bürünüyordu. Fakat hizla endüstrilesen futbolda simdi yabanci is gücü moda. Gücünü AB yasalarindan alan Bosman’in bayraktarliginda gerçeklesen liberal futbol ihtilalinden sonra insanlar artik takimlarin esamelerindeki uyruklariyla neredeyse hiç ilgilenmez oldu. Önemli olan basariydi ve ekipleri olusturan aktörlerin milliyetleri ise kimseyi ilgilendirmiyordu. Mesela, Arsenal 27 yabanciyla sampiyonlar Ligi’nde yari final oynuyor, 18 yabancili Chelsea ise kupada kazaya ugrasa da ligi uzak ara önde götürüyor. Rus petrol milyarderi Abromovich, üç yilda 600 milyon dolar sayip dünya yildizlarini kadrosuna katinca, yabanci futbolcu da, yabanci sermaye de sorgulanmaz oluyor. Baslangiçta kulübün bir Rus’a satilmasina karsi çikanlar, simdi Abromovich ve kurdugu ekibin basarilarina alkis tutuyor.
Türkiye’ye yabanci sermaye girisinde de ayni sancilar yasanmadi mi? Büyük kararlar, baslangiçta büyük tepki görür. Ancak kisa sürede meyvesi alindi mi da kimse geri dönüse razi olmaz. iste, çok tartisilan düzenlemeden sonra Türkiye’ye yabanci sermaye girisi geçen yil yüzde 239 artarak 9.6 milyar dolarla rekor kirdi. Uluslararasi Finans Enstitüsü, 2006’da da 11 milyar dolar dogrudan yabanci sermaye girisi olacagi öngörüsü ile yeni bir rekorun habercisi oldu. Neden verdik bu örnegi? Çünkü, yabanci sermaye gibi, yabanci oyuncu akisinda da vananin sonuna kadar açilmasi, futbolun evrensel kurallari olan penalti, ofsayt ve gol gibi standartlasma yolunda hizla ilerliyor.
Bu istek F.Bahçe tarafindan ilk gündeme getirildiginde, en sert tepkiyi Profesyonel Futbolcular Dernegi Baskani Turgay seren vermisti. seren, “Süper yabanci futbolcuya karsi degilim. Hagi’ye, Popescu’ya, Alex’e, Anelka’ya karsi olmak mümkün degil. Kulüplerimize bakin; yabancilarin çogunlugu ya Afrikali ya da dagilmis Sovyetler Birligi’nden arta kalanlar. Parasizlik herkesin girtlagini asmis durumda. Az paralarla tabii ki ucuz futbolcular ülkemize geliyor. Futbol oynamiyor, paralarimizi alip gidiyorlar.” diyerek önemli bir konuya parmak basiyordu.
seren, bu konuyu yillar evvel de dillendirmis ve asagi yukari ayni görüsleri ileri sürmüstü. Oysa, yabanci sayisi çok sinirli ise iç piyasadaki rakamlar da sisiyordu. Celal Dogan, yillar önce Ayhan Akman’i Besiktas’a 8 milyon dolara, ilhan Cavcav çok daha önce Tarik Dasgün’ü F.Bahçe’ye 100 milyar liraya satarken, o günlerde yabanci futbolcu sayisinin 3 olmasi bunda en büyük etkendi.
Türk futbolu, transferlerin kasetten, menajer araciligi ile yapildigi günlerden henüz siyrilma asamasinda. Alinan onca yabancinin, verdiginden çok fazlasini götürmesi birer ibret vesikasi gibi belleklerimizde tazeligini koruyor. Üç büyük kulübümüz ise özellikle yabanci transferinin sinirli olmasiyla kiskaç altinda kaldi. Yabancilar, resmi menajerleri ile FIFA kontrati yaptiklari için, transfer sözlesmelerinde bizimkiler gibi açik kapi birakmiyor ve yollari ayrildiginda da paralarini son cent’ine kadar almamislarsa solugu FIFA’da aliyorlardi. Sonra is, Uluslararasi Spor Tahkim Mahkemesi (CAS)’nin koridorlarina kadar tasiniyordu.
Kaliteli de olsa yabanci transferi zor is. F.Bahçe’nin yakin dönemde yasadigi Ariel Ortega örnegi unutulmadi. Yine F.Bahçe, 1.5 yilligina kiraladigi Sergei Rebrov’u Tottenham’a iade etmek için akla karayi seçmedi mi? Neden? Çünkü, yabanci kontenjani sinirliydi ve yeni yabanciya yer açmak için gönderilmesi gerekiyordu. G.Saray da büyük umutlarla aldigi Fabio Pinto ve Felipe ile yollari ayirirken büyük sikintilar yasamisti. Geçen sezon Türkiye’de tadimlik oynayan ve G.Saray’in Türkiye Kupasi’ni kazanmasinda basrolü üstlenen Fransiz Ribery’nin ani ayrilisinda da Sari-Kirmizili takimin eli kolu bagli kalmisti. Türkiye’yi FIFA ve CAS’in abonesi yapan örnekleri Besiktas, Trabzonspor ve diger takimlarimizla çogaltmak mümkün.
G.Saray, 3 yabanciyla basardi
G.Saray, yabanci kontenjaninin sinirli tutulmasini isteyenlerin en önemli dayanagi. Sari-Kirmizili ekibin 2000’de UEFA Kupasi sampiyonu olurken, bu büyük zaferde sadece 3 yabancinin (Hagi, Popescu, Taffarel) olduguna dikkat çekiliyor. Milli Takim’in kötü etkilenecegi iddiasinin yani sira FIFA Baskani Sepp Blatter’in son günlerdeki açiklamalari da bir baska dayanak yabanci fazlaligina karsi çikanlar için. Blatter, kulüplerdeki yabanci oyuncu sayisinin, en azindan ilk 11’de sahaya çikan oyuncu sayisinin sinirlandirilmasi gerektigine inaniyor. Yabanci kontenjani serbest birakilsa ya da artirilsa, bu, kulüplerimiz tarafindan en isi sekilde kullanilir mi? Veya kaliteli yabancilar Türkiye’ye gelir mi? ‘Evet’ demek oldukça zor. Peki, neden? Birincisi, takimlarimizin ekononik durumlari iyi degil. Para olmayinca kalite de olmuyor. ikincisi, kaliteli futbolcular, Avrupa’da basari vaat etmeyen kulüplere kolay kolay gitmiyor. Türkiye gibi bir ülkeye gelmek, onlari dünya futbol gündeminden düsürüyor.
Yabanci demek, basari demek mi?
Son olarak, söyle bir tespitte bulunmakta fayda var. Konu tartisilirken, ‘yabanci sayisi arttikça basari da artar’ gibi bir algilama oluyor hep. Bu algilamanin sebebi ise hep Juventus, Chelsea, Bayern Münih, Barcelona ve Real Madrid gibi zaten büyük, zengin ve basarili olan takimlarin kadrolarina bakarak yargida bulunmak. Oysa Avrupa ligleri, neredeyse kadrosunun tamami yabanci olup da basarili olamayan kulüplerle dolu. Mesela, ingiltere Ligi’nde kümede kalma savasi veren Birmingham 13, orta siralarda yer alan Bolton 18, ispanya Ligi’nde sondan 3. sirada yer alan Alaves 11, düsme hattinin biraz üzerindeki Mallorca 13, Bundesliga’da sondan 2. sirada bulunan Köln 12, Fransa Ligi’nin son sirasindaki Metz 16 yabanciya sahip. Son bir örnek: Besiktas’in UEFA Kupasi ön eleme turunda eledigi Liechtenstein’in Vaduz takiminda 18 yabanci vardi. Demek ki ‘yabanci’ demek, ‘basari’ demek degil. Önemli olan, çok yabanci degil, kaliteli yabanci. Bir de altyapiya önem verip hiç olmazsa birkaç futbolcu da kendin yetistirmek.
Bol yabancili ve basarili takimlar
Juventus (11): Kovac (Hirvatistan), Thuram, Zebina, Viera, Trezeguet (Fransa), Emerson (Brezilya), Nedved (Çek Cum.), Olivera, Zaleyeta (Uruguay), ibrahimoviç (isveç), Mutu (Romanya)
Chelsea (18): Cech (Çek Cumhuriyeti), Cudicini (italya), Carvalho, Ferreira, Maniche, Tiago (Portekiz), Gallas, Makalele (Fransa), Huth (Almanya), Del Horno (ispanya), Makelele (Fransa), Essien (Gana), Duff (irlanda), Geremi (Kamerun), Crespo (Arjantin), Drogba (F.Sahilleri), Robben (Hollanda), Gudjohnsen (Norveç)
Barcelona (13): Belletti, Edmilson, Silvio, Ronaldinho, Deco (Brezilya), Marquez (Meksika), Van Bronkhorst, Van Bommel (Hollanda), Motta (italya), Giuly (Fransa), Messi (Arjantin), Larsson (isveç), Eto’o (Kamerun)
Bol yabancili ve basarisiz takimlar
Köln (12): Alpay (Türkiye), Konstantinidis, Grammozis (Yunanistan), Zivkoviç (Hirvatistan), Evanilson (Brezilya), Mien (Kongo), Cabanas, Streller (isviçre), Tököli, Szabics (Macaristan), Lurling (Hollanda), Madsen (Danimarka)
Vaduz (18): König, Müller, Martin Stocklasa, Michael Stocklasa, Telser, Burki, Rivera, Meier, Zarn, Antiç, Fischer, Maggetti (isviçre), Carlos Silva (Portekiz), Bell (Kamerun), Gohouri (Fransa), Hasler, Gerster, Lopez (sili), Perez (ispanya), Polverino, Todisco (italya), Wallon (Polonya), Wegmann (Almanya), Fabio D’Elia, Gaspar (Brezilya), Pohja (Finlandiya)
Metz (16): Agassa (Kongo), Mayebi, Tum (Kamerun), Meniri (Cezayir), Mangane, Bocande, Djiba, Papiss, Gueye, N’Diaye (Senegal), Alioui (Fas), Mamam (Togo), Huszti (Macaristan), Zewlakow (Polonya), Youla (Gine), Pimenov (Rusya)
Hedefimiz 6+5
Sepp Blatter (FIFA Baskani): ingiltere ve Almanya gibi önemli liglerde takimlarin neredeyse sifir yerli oyuncuyla oynamalarini tehlikeli buluyorum. Bu konuda adimlar atiyoruz. Hedefimiz 6+5... Her takim sahaya çikardigi 11’de en az 6 tane ülkesinin milli takiminda oynayabilecek futbolcu bulundurmali. Gelecegin futbolunun formülü budur. Bunun gerçeklesmesini istemeyenler, AB’nin serbest dolasim kuralinin arkasina saklaniyor. Bir boyaci istedigi yere gidip çalisabilir. Ama bir futbolcunun isini yapabilmesi için 10 tane daha meslektasina ihtiyaci vardir. Aksi takdirde para kazanamaz. Siyasiler, konuyu böyle degerlendirmelidir.
19.04.2006
ÖMER ALTAY, ÖNDER BALCI / ZAMAN GAZETESi
|
|