Önceki başlık :: Sonraki başlık
|
Yazar |
Mesaj |
Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2006-09-26 12:30:06
Mesaj konusu: Ersun Yanal Üzerine ...
|
|
|
Ben “Yerli Mali” kullanmanin iyi olduguna inanan bir nesil ile büyüdüm, açik hava sinemalarinda Ayhan Isik filmleri izledigimiz, Çamlica gazozuna leblebi attigimiz, arkadaslarimla Cemil Turan, Metin Oktay, Aliosman Renklibay kartlari degistirdigimiz zamanlarda. ilkokul telaslarinda düzenlenen “Yerli Mali” haftalarinda “Yerli Mali Türkün Mali – Herkes Onu kullanmali’ tekerlemelerini hep bir agizdan söylendigi, annelerimizim yaptigi yemekleri siniflarda arkadaslarimiza paylastirdigimiz, kuru incir ile üzüm yenilen, Türk’e ait degerler ile gururlandigimiz zamanlarda…
ibrahim Sadri’nin “Kus Hatiralarinda” yazdiklari gibi, “Biraz yoksul biraz mütevekkil, biraz mahcup, biraz kirilgan, biraz naif ama hep umutlu.”
Benim zamanimda yoksul olmak ayip sayilmaz, Milli maçlarda tek yürek olunur, Türk’ün basarisi ile ulusça gurur duyulurdu.
Yasamda oldugu gibi, futbolda da yoksul, kirilgan zamanlar yasadik. Üniversite yillarimda ingiltere Milli takimindan sekiz yedigimiz maçtan sonra, birkaç gün okula gitmemistim alay konusu olmama adina. Zaten o maçin rövansinda da bes gol görmüstük kalemizde. Futbol, Türk formalari adina hüsrandan baska degildi…
Sonra bir çikis yakaladi Türk futbolu, Galatasaray’in UEFA kupasini kazanmasi, Fatih Terim’in bir dünya devinin basina geçmesi Türkiye’de futbol adina bir devrim oldu. Türk’ün de adini Avrupa arenalarinda duyurabilecegine inandik, kirilgan zamanlarin nihayeti gelmisti, tünelin sonunda ki beklenen isik görünmüstü. Türk insanin yüzü gülmüstü sonunda.
ilkokul yillarinda ki “Yerli Mali” haftalari nihayet gerçek olmustu.
***
Sonra, daha tam tadina varmamisken güzel günlerin, her sey yeniden tepetaklak oldu, yeniden toz duman. Türk’e ait olan “iyi ve güzeli devam ettirememe” hastaligi nüksetti yeniden. Çitayi yükselten Galatasaray ile birlikte yükselme yerine, onu da kendi seviyemize çektik paçasindan. Çitayi indirdik kimselere çaktirmadan. Fatih Terim kürkçü dükkanina, UEFA sampiyonu Galatasaray ise borç batagina döndü. Ne hazindir ki UEFA sampiyonu olmus bir takimin Avrupa kupalarinda oynayabilecegi eli yüzü düzgün bir stadi bile yoktu. simdilerde ise Olimpiyat stadi çilelerine talim zamanlari…
***
Bunca hengame içinde bir Türk Teknik Direktör’ün yildizi parladi son yillarda. Belki bir istanbul takimini çalistirmadigi, belki de “eloglu” pasaportu tasimadigi için, bir kisim medya ulemalari tarafindan kimi zaman yerden yere vuruldu. Kimileri “ofansif” hücum anlayisini elestirdi, kimileri bir takimda uzun süre kalmamasini. (ki kanimca en büyük zaafidir gemileri erken yakmasi). Kimileri paraci oldugundan dem vurdu. Kimileri Hakan sükür’ü kadroya almayisindan. Daum’larin, Zico’larin, Gerets’lerin pek makbul sayildigi ülkem futbolunda, bir Türk Teknik Direktörün basarisini avuçlarimiz patlayincaya kadar alkislamak yerine her daim kusurlarina odaklanildi, sanki bu ülkeden onlarca çok basarili Teknik Direktör çikmisçasina…
O ise, her gittigi takima yeni bir ruh, yeni bir anlayis getirdi. Onun basinda oldugu hemen her takim, Türk futboluna heyecan katti, pek alistigimiz istanbul çekismesinin disinda da bir seyler yasanabilecegine sahit olduk hep beraber…
O, bugüne kadar kötü bir filmin esas oglani olamadi, ama oynadigi her sahnede karizmasi gözlerden kaçmadi, en azindan futbola baska bir gözle bakmayi bilenlerin gözlerinden.
***
Adi Ersun Yanal…
17 Aralik 1961 izmir dogumlu. Denizlispor’da futbola basladi. Manisa Spor Akademisi’nde ögrenciyken, Manisaspor’da futbol oynadi. 1984’te Spor Akademisinden mezun oldu. 1990 yilinda Sarayköyspor’da antrenörlüge basladi. 1998-99’da Denizlispor’da Teknik direktör olarak çalisti. O sezon Denizlispor’u 1. Lig’e çikartti. 1999-2000’de 25. haftada biraktigi Denizlispor’u tarihinde ilk kez lig lideri yapti. 2002’de, 2 sezon çalistirdigi Ankaragücü’nü UEFA Kupasi’na tasidi. Onun gelisine kadar hep pek vasat bir Anadolu takimi görüntüsüne olan, pek çok sezonlarda kümede kalma mücadelesi veren Baskent takimi onunla birlikte “Bastir Ankaragücü’ günlerine geri döndü. Nicedir unutulmuslari oynanan 19 Mayis stadi, onun döneminde her maçta doldu tasti. Ankaragücü onun döneminde bir sezonda üç istanbul takimini yenen takim olarak tarihe geçti.
Ancak iyi olanin devam etmeme hastaligi yeniden kendini gösterdi, Türk futbolunun tekelci zihniyeti ile ters düstü Ersun Yanal. Onun vizyonunu ve misyonunu anlamaktan uzak, kir saçli bir baskanla uzun süren savasindan diger bir Ankara takimin basina geçerek çikti. Aslinda zaman, kimin hakli oldugunu gösterdi cümle aleme, ama görebilene.
Gençlerbirliginin basinda yildizi bir kez daha parladi. UEFA kupasinda, ingiliz takimlarindan Portekiz takimlarina, onun ve onun takimin adini duymayan kalmadi. Zorlu rakipler ile eslesmesine karsin takini UEFA kupasinda takimini dördüncü tura kadar tasidi. 2002/03 sezonunda Gençlerbirligi sezonu üçüncülükle tamamladi, akli-salim spor yorumcularina göre o sezonun en göze hosa gelen futbolunu oynayarak. 2002/03 ve 2003/04 sezonlarinda Gençlerbirligi’ni iki kez kupa finaline tasimasina karsin, bir türlü kupayi kazanamadi.
Zamansiz gelen bir Milli takim macerasi ve kurtlar sofrasinda ki deneyim eksiligi bu macerayi erken noktaladi. süphesiz sevinenler oldu onun gidisine, kötü bir filmin esas oglanlari final sahnesinde hep birlikte alkis tuttu onun Milli takimda ayrilisina.
***
simdilerde Vestel Manisaspor’un basinda Ersun Yanal. Yine takiminda onun izleri, onun oyun felsefesi var. Yine çok gol atarak futbolun güzelliklerini futbolsevere yasatma düsüncesi. Oynadigi yedi maçta on yedi gol atmis Vestel Manisa. Yedi haftanin ardindan lig lideri.
Biliyorum, onun ve onun takiminin tökezlemesini sabirsizlikla bekleyenler vardir pusularda. “Nasilsa bu gidisi uzun sürmez” diyenler, dört gözle yenilgisini bekleyenler. Bir Türk evladinin basarisini görmezden gelenler…
Onlar devam edecektir süphesiz ‘Zico’, “Tigana” tartismalarina. Biri terk-i diyar eylerse yedi tepeli sehrimi, yerine gelecek Teknik Direktörler sekillenecektir spor sayfalarinda, televizyon kanallarinda. Kim giderse gitsin, yerine “Ersun Yanal gelsin” diyenler olacaktir, ki bu söylem istanbul’a endeksli Türk futbolunda, Vestel Manisaspor’a yapilmis büyük saygisizliktir, emegi hiçe saymaktir.
Ben, avuçlarimi patlayana kadar seni alkisliyorum Ersun Yanal. Bir futbolsever olarak senin basinda oldugun takimi izlemekten keyif aliyorum. Türk futboluna getirdigin degisik sesi dinlemekten, bir Anadolu takiminda sampiyon olabilecegi ihtimalinin seninle birlikte gerçeklesebilecegini düsünmekten.
Umarim bu kez “gemileri erken yakmazsin” ve Vestel Manisaspor’da ki misyonuna devam edersin, bu defa kurtlar sofrasinin istah açici görüntüsü aklini çelmez.
Umarim Senin önderliginde Anadolu’dan da bir sampiyon çikar Türk futbolunda…
Ziya Adnan
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2006-09-26 13:33:08
Mesaj konusu: Re: Ersun Yanal Üzerine ...
|
|
|
"Ziya Adnan"]Umarim bu kez “gemileri erken yakmazsin” ve Vestel Manisaspor’da ki misyonuna devam edersin, bu defa kurtlar sofrasinin istah açici görüntüsü aklini çelmez.
Umarim Senin önderliginde Anadolu’dan da bir sampiyon çikar Türk futbolunda…
Ziya Adnan
bende sevgili ziya adnan gibi umarim ve hatta biliyorum ki; bu çikis uzun soluklu olacak bu sefer..
nereden biliyoruz?..
uzunca bir süredir, ersun yanal lafi geçtikçe hep sunu söylüyorum: ersun yanal, bizdeki ersun yanal degil.. acilar onu olgunlastirdi..
bizdeki görüntüsünü uzun uzun anlatmaya gerek var mi? bildigimiz çin ordusu..
geride bir tek serkan'i birakip, el saka'yla bile gole kosturdugumuzu unutmadik zannedersem.. gaza gelmis, doldurulmus yetenekler ölümüne oynayip, performanslarini ikiye katlayarak giderlerdi rakibin üzerine.. onun takiminda herkes santrofordu.. herkes en kisa yoldan kaleye gitmezse bir daha zor girerdi kadroya..
sonrasinda ise; ligin son haftalarinda en genç oyuncularimiz bile sunu söylerdi: fikren ve bedenen yorulduk.. ne yapardi, nasil yapardi ama oyuncularimizin son bir damla terini bile akitirdi.. bazilarini ölümüne oynattigi da görüldü netekim..
ama milli takimdaki ersun'u çok degismis gördüm.. son derece makul ve mantikli bir hücum anlayisi içerisinde gördüm.. sahanin her yerine homojen yayilan ama gene hücumu düsünen, yine çok kosan ve basan, topu kaptiginda ise direk kaleye yerine, direk santrofora veya uygun arkadasina yönelen bir futbol..
sahanin neresinde, ne yapilmasi gerekiyorsa onu yapan bir takim taktigi..
hatirlayalim: ersun bize 5 çekti.. biz ona 1 tane bile atamadik.. atamazdik da.. adamlarin savunmasini her zaman yerinde bulduk.. orta sahalari üzerimize geldiginde bile bir kontratak yapamadik..
simdi ersun takimini böyle oynatiyor..
bizi de böyle oynatmasi gerekiyordu.. çünkü lig takimlari bir sezonda 50 ye yakin maç oynuyor.. ancak bu tempoda 50 maç kazanmak için oynanir..
milli takimi çin ordusu gibi oynatmasi lazimdi..
çünkü milli takimda bir sezonda en fazla 6 maç için bir araya geliyor..
o tam tersini yapti.. haa olmadi mi?. diyeceksiniz.. oldu tabii.. bu ligde hersey olur.. yeterki sen hücumu düsün.. kafadan maçin yarisi garanti.. bkz. ersun..
bence tek hatasi budur..
haa simdi o hatasini da telafi etmis geliyor diyeceksiniz.. gelsiinnn, tek basina hakan sükür ve tarikatini geçemez.. destek çikmak lazim..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
senolakdemir
Site Admin
Kayıt: Apr 24, 2006
|
Tarih: 2006-09-26 20:42:23
Mesaj konusu: ersun
|
|
|
Geçen zaman içinde ve bugünlerinde Ersun Yanal in avantajlarini ve dezavantajlarini düsünüyorum da,
Avantajlari:
1-Arkasinda yönetim olarak Cavcav'in aksine acaba su hocadan da para kazanabilirmiyim diye düsünen bir baskanin olmamasi
2- Ersun Yanal Manisa ile anlasirken (çok da bosta kalirim kaygisini tasidigini sanmiyorum) hedef ve hedefe giden yolda kulüp yöneticilerine bir misyon bildirgesi sundugunu ve olmazsa olmazi biçiminde deklare ettigini ve kabül edildigini dolayisiylada islevi izleyen bir yapinin esas alinmasi
3-Kent takimi olmasi nedeniyle takiminin daha dolu trübünlere oynamasi
4-Basinin ve kamuoyunun hiç olmazsa bir kisminin Anadolu'dan bir sampiyon çiksin artik biçiminde ki beklentilerinin olumlu sinerjisi
5-Denizli, Ankaragücü ve Gençlerbirligi performanslarinin yarattigi imajin etki alanina olumlu sirayet etmesi ve güvene dayali güçlü bir alt yapinin olusmasi
6-Kisisel olarak bilgi ve motivasyon donanimina beceri donaniminin da eklenmesi
7-Kisisel bütünlügüne giden yolda Tevazu ve cesaret 'in kibirlilik ve korkaklik sendromlarinin yerini almasi
8-Uzun bir sohbetimizde neden Fenerbahçe'nin çelmesine karsi net bir durus gelistiremediniz soruma ve itirafina, bugün nazire edercesine (yine Fener 'le dans günlerinde )daha keskin bir tavri ortaya koyabilmesi
9-Onunla yada baskasiyla bugün yada yarin Anadolu'dan yeni sampiyon çikacak ihtimallerinin her zaman için var olmasi
10- Türk futbolcusunun istanbul degirmenin de nasil ögütüldükleri konusunda ki bilincin biraz daha yerlesmis olmasi
Dezavantajlari:
1- Bana göre ozaman ki Gençlerbirligi kadrosunun bugünün Manisa kadrosundan daha iyi olmasi
2- Bu sene Trabzon'un farkli olmasi
3- Herseye ragmen Fener'in kadrosunun ülke standartlarinin çok üstünde olmasi
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2006-09-26 23:34:37
Mesaj konusu: Re: ersun
|
|
|
"senolakdemir"]3-Kent takimi olmasi nedeniyle takiminin daha dolu trübünlere oynamasi
bize geldikten sonra yasanan kirginliklar ve her an gidebilecek gibi görünen süreç nedeniyle konsantrasyon sorunu yasadik ama ankaragücünde yillardir kapali gise oynanan baska da bir dönem olmamisti..manisa tribünleriyle kiyaslamak bile ayip olur dogrusu. manisa kadar stadimiz olsa bizde kalabalik görünürüz sevgili senol. 8)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
KAYA_AKYILDIZ
Site Admin
Kayıt: Jan 24, 2005
|
Tarih: 2006-09-27 01:30:06
Mesaj konusu:
|
|
|
...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Can_ALAKOC
Site Admin
Kayıt: Apr 27, 2004
|
Tarih: 2006-09-27 10:26:17
Mesaj konusu:
|
|
|
Yillarca, Gençlerbirligi'ne karsi, her Ankaralida ve her gerçek futbolseverde bulunan sempatiyi, taraftarliga çeviren kisidir benim için Ersun YANAL. Bunun da ötesinde hiç tereddüt etmeden dünya çapinda bir teknik direktör oldugunu da söyleyebilirim. Aslinda bu adamin oyun anlayisini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Tek bir oyuncu degisikligiyle o kadar net özetlenebilir ki :
2003-2004 sezonunda takim UEFA'da muhtesem sekilde ilerlerken, ligde durumu kötüdür. Ligdeki siralamasi neticesi UEFA'ya gidebilme sansi yok denecek kadar azdir. Yani UEFA'ya sadece Türkiye Kupasi'ni alabilmesi veya duruma göre finale kalmasi sartiyla katilabilecektir bir sonraki sezon. Yari finalde rakip Fenerbahçe'dir ve kura neticesine göre maç sükrü Saraçoglu'nda oynanacaktir. Maçta Gençlerimiz 0-2 öne geçmistir ancak Fenerbahçe bizi fena bunaltmaktadir. 60. dakikada Tuncay'in golüyle skor 1-2'ye gelmistir. Baskinin iyice arttigi dönemde Ersun Yanal o degisikligini yapar : defansin en önemli adamlarindan kaptan Ümit Bozkurt'u oyundan alir ve forveti Veysel'le üçler(Youla ve M.Özkan'a ek olarak). Tabii bu degisiklik sonrasi aklimdan aynen sunlar geçer : "iste Ersun YANAL futbol mantalitesi budur! Helal olsun sana!" Sonuçta da maçi 2-4 aliriz.
Görüldügü gibi günümüzde teknik direktör geçinenlerin çogu maç sonrasi, mesela deplasmanda 0-1'i yakaladiktan sonra geriye yaslanan takimi 2-1 yenildiginde "Bunlar futbolcu psikolojisi neticesinde ortaya çikti, ben onlara geriye çekilmeyin dedim." diyor. Ama "gerçek" teknik direktör, kazanmayi "gerçekten" isteyen teknik direktörse oyuna direkt etki ediyor.
Yukarida verdigim örnek YANAL'i YANAL yapan noktalardan sadece biri. Bilimsel metodlari çok yüksek verimde kullanmasindan ve olusturdugu muhtesem ekiple tam anlamiyla modern bir teknik direktör oldugundan bahsetmeme gerek bile yok sanirim...
Not : O muhtesem yari finali yeniden yasamak isteyenlere link :
http://www.turkfutbolu.net/fenerbahce/2003-04/2003-04fbkupayarifinal.html
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
haydar_gerlevik
Site Admin
Kayıt: Apr 03, 2003
|
Tarih: 2006-09-27 12:13:34
Mesaj konusu:
|
|
|
Bana göre Ersun Yanal geçmisten ders aldi..
O fotoroman tadindan fb baskaniyla görüstükten sonra olan Gençlerin sampiyonluguna oldu..
Milli takimda ise bir hakan ve abd deki hocasina karsi fb den hiç bir destek gelmemesi sonucu sanirim akillanmistir..simdi gitse bile en fazla 3-5 hafta dayanir o yawsak medyaya.
istanbula er geç gider ama Anadoluda o yarim biraktigi isi tamamlamadan asla..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2006-09-27 12:24:20
Mesaj konusu:
|
|
|
Her maç tribüne çagirdigimiz ve bir kez olsun tribüne gelmeyen fakat istanbuldaki 3-3 lük maçta Genç Fenerlilerin yanina (yine Fenere transferi söz konusuydu o zaman da) ters taraftaki kale arkasina giderek rakip takima selam duran bir hocaydi.
Kendisi hakkinda -oynattigi futbol degil, kisiligi- o günden bu yana olumlu düsünemedim. iyi para alabilecegi her yere gider diye düsünüyorum. insallah bir gün yine basimizda görmeyiz YALANI.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
efesavas
Site Admin
Kayıt: Dec 17, 2002
|
Tarih: 2006-09-27 16:48:18
Mesaj konusu:
|
|
|
Ersun Yanal'i Denizli'den beri takip ediyorum bizle anlastigini duyunca nasil sevindigimi hala hatirlarim. Her konuda onun stilinden örnekler verdigim ve hakkinda çok yazdigim için bu konuda artik uzun uzun yazmak istemiyorum,tek söyleyecegim benim sahsi fikrim sadece çok iyi bir teknik direktör demekle tanimlanamiyacak kadar iyi, dünya çapinda bir teknik direktör oldugudur.Eger dogru kariyer tercihleri yaparsa ki bence bu konuda hiç de fena kararlar vermiyor Türkiye'nin ötesinde de basarilar elde edecek gibi görünüyor
Karekter meselesine gelince,sahsen tanimadigim için söylediklerim "izlenim" in ötesine elbette geçmez.Ancak bana göre Haluk Ulusoy,Fatih Terim,Ali sen,Aziz Yildirim vs gibi adamlarin bulundugu futbol ortaminda bulunmayack kadar kalitelidir.Milli takimda üzerine haksiz gelindigi halde durusunu hiç bozmadi,bir gün hiçbir takimda hakeme ve rakibe yüklenmedi hatayi hep kendi takiminda aradi digerlerine bakinca bunlarin önemli özellikler oldugu görülür.
"satici" tanimlamasina gelince,buna takimlari zamansiz ve taraftarin hevesini kursaginda birakacak sekilde birakmasi açisindan katiliyorum.Ancak para için falan satmasi söz konusu degil,kariyerini ilerletmek için daha iyi imkanlarin oldugunu sezdigi veya bulundugu yerdeki yönetim zihniyetiyle daha fazlasini yapamayacagini gördügü anda asla duygusal davranmadan çekip gidiyor.
Manisa'dan bugün hiçbir sekilde ayrilmaz çünkü Fenerbahçe için dogru zaman olmadigini o da biliyor.Ancak su da bir gerçek ki Manisa bosuna 5 yillik hayaller kuruyor bu sezonun tadini çikarmaya bakmalilar çünkü bu sezon sonunda bence Ersun Yanal Fenerbahçe'de olacak.
Bu arada Can'in yazdigi oyuncu degisikligi benim içinde çok önemli bir göstergedir.O degisikligin oldugu an Can'in yazdiklarinin ayinisni bende düsündüm;hem taktik bilgi hem de cesaret ve zihniyet açisindan müthis bir göstergeydi o hamle....
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
uralnadir
Site Admin
Kayıt: Dec 15, 2004
|
Tarih: 2006-09-28 09:07:55
Mesaj konusu:
|
|
|
"efesavas"]
"satici" tanimlamasina gelince,buna takimlari zamansiz ve taraftarin hevesini kursaginda birakacak sekilde birakmasi açisindan katiliyorum.Ancak para için falan satmasi söz konusu degil,kariyerini ilerletmek için daha iyi imkanlarin oldugunu sezdigi veya bulundugu yerdeki yönetim zihniyetiyle daha fazlasini yapamayacagini gördügü anda asla duygusal davranmadan çekip gidiyor.
Manisa'dan bugün hiçbir sekilde ayrilmaz çünkü Fenerbahçe için dogru zaman olmadigini o da biliyor.Ancak su da bir gerçek ki Manisa bosuna 5 yillik hayaller kuruyor bu sezonun tadini çikarmaya bakmalilar çünkü bu sezon sonunda bence Ersun Yanal Fenerbahçe'de olacak.
Bir kaç yerde Aziz Yildirim ile Ersun Yanalin anlastigi fakat Zicoyu Alex'in tuttugunu okudum ve dinledim. Yani dogruysa Ersun Yanal geçtigimiz hafta Manisa'yi büyük aski için gözünü kirpmadan birakiyordu. Üstelik bes yillik özlesmesi varken.
Ersun hoca karisini aldatmayi sürekli adet haline getirmis kocalar gibi davraniyor. daha güzelini veya zenginini gördügü an arkada biraktigini düsünmeden gidiyor.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
omur_yazici
Site Admin
Kayıt: Jan 12, 2005
|
Tarih: 2006-09-28 09:27:14
Mesaj konusu:
|
|
|
"uralnadir"]"efesavas"]
"satici" tanimlamasina gelince,buna takimlari zamansiz ve taraftarin hevesini kursaginda birakacak sekilde birakmasi açisindan katiliyorum.Ancak para için falan satmasi söz konusu degil,kariyerini ilerletmek için daha iyi imkanlarin oldugunu sezdigi veya bulundugu yerdeki yönetim zihniyetiyle daha fazlasini yapamayacagini gördügü anda asla duygusal davranmadan çekip gidiyor.
Manisa'dan bugün hiçbir sekilde ayrilmaz çünkü Fenerbahçe için dogru zaman olmadigini o da biliyor.Ancak su da bir gerçek ki Manisa bosuna 5 yillik hayaller kuruyor bu sezonun tadini çikarmaya bakmalilar çünkü bu sezon sonunda bence Ersun Yanal Fenerbahçe'de olacak.
Bir kaç yerde Aziz Yildirim ile Ersun Yanalin anlastigi fakat Zicoyu Alex'in tuttugunu okudum ve dinledim. Yani dogruysa Ersun Yanal geçtigimiz hafta Manisa'yi büyük aski için gözünü kirpmadan birakiyordu. Üstelik bes yillik özlesmesi varken.
Ersun hoca karisini aldatmayi sürekli adet haline getirmis kocalar gibi davraniyor. daha güzelini veya zenginini gördügü an arkada biraktigini düsünmeden gidiyor.
Sevgili Ural;
Eger Albert Einstein' i alip bir laboratuvara tiksalar ve deselerdi ki:
"Sana aylik 5 milyon dolar para. Sen fizigi biliyorsun, kimyan kuvvetli , ooo quantum fizigi diye de bir seyler gelistirmissin... Hmmmm sen en iyisi bize 10.000 tane dinamit lokumu yap. Ama güzel patlasin haaa..."
Sanirim Einstein da karisini aldatip arkasina bakmadan serserilik eden hovardalar gibi sürekli laboratuvar degistirirdi...
Haaa dersen ki kiyaslama dogru mu? Ben de derim ki:
"Evet 3 assagi 5 yukari dogru"
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Ertugrul_Eryigit
Site Admin
Kayıt: May 27, 2005
|
Tarih: 2006-09-28 10:18:55
Mesaj konusu:
|
|
|
Arkadaslar aslinda ben Ersun Yanal dönemini çok özlüyorum. Ersun Yanal'in basarisinin arkasinda Yönetim, camia, taraftar ve bir Anadolu takiminin basarisini isteyen insanlar vardi Ersun Yanal böyle bir dönemde ortaya çikti.
ve elinde gerçekten güçlü bir kadro vardi Anadoluda parlayan hemen hemen bütün topçular alindi. M.Özkan, Veysel, A.Hassan,Ümit A.Tandogan Sedat vb. yönetim bu konuda hiç zorluk çikarmadi tipki su anda Vestel de oldugu gibi.
Basariya Aç bir camia ve taraftar vardi özellikle UEFA da bizler bile stada zor girebildik
ve basari geldi.
Çok mükemmel teknik adam degildi. Bazi maçlar oyuncu bile degistirmedi, Deniz Barisi israrla sol bek oynatti.ve milli takimda kendisini yiyen Pivot santrafor 0layini, kendisi israrla Veyseli ve sonradan M.Özkani beraber oynatti.
Kisiligine gelince sistemin adamiydi belkide bazi yerler için bu gerekli.
Bize gelince A.güçlüler çok tepki vermisti simdi anliyorum tepkilerini.
Aslinda biz Ersun Yanali degil basariyi sevmisiz.
B idaha ne zaman yakalariz o dönemi?
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
senolakdemir
Site Admin
Kayıt: Apr 24, 2006
|
Tarih: 2006-10-07 14:58:43
Mesaj konusu:
|
|
|
Sevgili Mehmet Güner
Yutkunma zorlugum geçsin yazacam ben de bir seyler
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2006-10-07 13:32:07
Mesaj konusu:
|
|
|
baska katilmayan var mi?. :lol: .. :lol: .. :lol: ..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2006-10-07 13:06:57
Mesaj konusu:
|
|
|
niye kismen memedim?. fatih terim sanki hocalarin hocasi lubanowsky de biz göremedik mi?.
bak simdi. bende arkadasalrim gibi hemen istatistik bilgilerle baslayayim..
ersun bizi dünya kupasina götürüyordu, bu götüremedi.
hazir takimi, istim tutmus kadroyu bozdu.. halbuki ersun adim adim islemisti kadroyu. çok uzun zamanda oturacak olan zor bir taktigi milli takima uygulamaya kalkti. sahanin her yerinde yapilmasi gerekeni yapmak.. savunmada en iyi savunma, hücumda acimasiz hücum.. ortada etkili ve becerikli ayaklar. golün zamanini rakibe birak.. ersun bunu yapiyor simdi.. hücum futbolundan taviz veriyor mu?. vermiyor.. bes tane yedik ama genede defanslarini bos yakalayabildik mi?. yakalayamadik.. baska sorum yok..
iste en büyük hatasi budur..
bu taktik zaman alir. eldeki oyuncu stogu ve teknik kapasitesi bunu ilk adimdan itibaren uygulayamaz.. sürekli tekrar ve bilgi takviyesi, özümleme ister.. ee senede 5-6 maç için bir araya gelen bir takim bunu nasil sindirecek.. hadi belledi diyelim döner dönmez kendi takiminda hiç alakasiz bir sisteme dahil olacak..
bizi bu sekilde oynatmasi gerekiyordu ki; biz onu milli takima degil, avrupada istedigi takima gönderirdik. o zamanlar hep bunu dedik: biz çin ordusu gibi oynayamayiz.. nasil oynayacagiz ki?. el saka var, skoko var, erkan, ahmed hassan dolu.. bunlarin hepsi topa hükmedebilen, oyunlar kurup, kurulan oyunlara da yön verebilen oyuncular. bunlari rakibin üzerine nasil salacaksin ki?.
milli takimi, bizi oynattigi gibi oynatmasi gerekiyordu.
çünkü milli takimlar turnuvalar için bir araya gelirler, tamami senede 6 maç için bir araya gelir ve kamp süresi en fazla üç gün.. simdi bu takima nasil bir oyun plani anlatilabilir ki?. yetenekli, istekli vede becerikli bir jenerasyon ise sal gitsin rakibin üzerine.. tipki çin ordusu gibi. bir seyler koparip gelirler nede olsa.
ersun neden uzun yolu seçti?.
çünkü o dediki: benim.. en büyük, en akilli benim.. benim laptopum var.. benden baska kim bilimsel çalisiyor.. ben uzun süre buradayim dedi.. yanildi iste.. bilemedi ki; laptopla sadece kendi çalisiyor. digerleri kazmayla kuyu kazma pesinde. oynadiklari top gibi kendileride yuvarlak.. kim nasil teperse ona göre yuvarlanip gidiyorlar..
fatih terim bu kadar teknik taktik yorumun sadece son cümlesinde..
onun futbolla ne iliskisi olabilir ki?. o bir tetikçi.. kurtarici degil, tetikçi.. tarikatlar, çeteler, mafyalar çikipta kendileri indirecek degil ya bu genç ve bilgili insani.. tabiki daha önce kabul görmüs, benim saf milletimin haketmedigi sevgisini kazanmis birine çektireceklerdi tetigi.. fatih terim budur..
dediginiz gibi futbol adami olsaydi, bu teklif kendisine geldiginde "aman abi ben ersun yanal'in yerine geçecek adam degilim" derdi.. futboldan anlayan bunu yapar.. futboldan anlayan milli takimi bu kadar düsürmez.. alinan sonuçlari geçtik, takimin oyununa bir bakin allahaskina.. emekli sandigi gibi..
futboldan anlasaydi, milan'dan kovulmazdi.. yeterki git iki sene maasin bizden dediler..
fiorentina'da baskandan tekme yedi ama devam etti bu erkek..
isviçrede firça yedi, geldi agladi.. bizi ite döndürdü.. sahada adamlari kovaladik..
diyorlar ki: avrupada basarilari var, süper kupa falan aldi..
ben de aziz gibi diyeyim o zaman: kendimi aldi?.
topa kabak dedigimiz yillarda, derwal ve piontek'in yusuf oglan taktigi ile bir seyler toplamis dogrudur.. ama zaman ilerleyip, futbol bilimi gelisince nooldu?. niye biraktigimiz yerde otladi.. gelisemezsen noolur.. aha böyle olur.. bizim ülkede sana her zaman is var..
denizli'nin iran'da hoca olmasi gibi olur..
irak'a gitse, saddam'in yerinde o vardi simdi..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2006-10-06 11:14:44
Mesaj konusu:
|
|
|
ondan sonra..
ersun yanal ile hakan sükür arasinda sürtüsme basladiginda biz hemen atlamis demistik ki: bu sürtüsme kadroya alipda oynatmama meselesi falan degil, hakan sükür tipinde bir santroforla ersun oynamaz demistik.. kendiside bu konuda açiklama yapmayi geciktirince sikilip, hale bak yahu, ersun yanal'i siddetle elestiren bizler simdi onu savunur hale geldik diye de hafif yollu sizlanmistik.. ve demistik ki: çik söyle!. benim takimimda pivot santroforlara yer olmaz de.. dedikde yani.. pivot santrofor devri kapanmisti çünkü.. dogrudur 1930-1978 arasi biraz etkili olabilmislerdir ama lütfen dikkat daha bir santrofor dikipte ona orta yapan ve bundan medet uman kaç saftrik kaldi?. krunch'in boyuna bakipta aldanmayalim.. oyun içinde yaptiklarini silip atamayiz.. veya öylesini bul da; biz o sisteme döneriz..
transferin son günü gidip 2.5 milyon$ bastirip, rafael'i alinca; ersun bu dediklerimizin tamamini dogruladi.. çünkü biz onu iyi tanidigimiz için, rafael tipinde santroforlarla oynayacagini savunmus durmustuk.. oyun içindede etkili, adam eksiltebilen, ver-kaç larla, çesitli varyasyonlarla rakibi sikan, bogan, rahatsiz eden, ikna gücü yüksek tam bir forvet elemani olmasinin yaninda; diger arkadaslarindan ayri olarak son vuruslari etkili, golü bilen biri kisaca.. santrofor bu.. ersunda bunlarla oynar..
simdi esas mevzu:
santrofor bu.. bu da.. samsunspor'un bu hali ne?. ne geziyor oralarda.. bu rafael bu kadar etkiliydi de samsun niye düstü?. ersun'a 2.5 a kakaladik diye gülenleri aradim.. sesleri çikmiyor..
rafael samsunda da buydu..
bu kadar gol atsaydi kimsede satmazdi onu herhalde.. -cavcav hariç- rafael samsunda da buydu da; onu bu kadar ön plana çikaran sistemdir. ersun'un sürekli hücumu düsünen, gole odaklanmis oyun anlayisi, sahanin her yerinde futbol adina yapilmasi gerekenlerin tümü.. ersun'un yeni formati bu, bu formatin içinde yildizlasan rafael..
eldeki olanaklara en uygun sistem ve sisteme uygun oyuncular.. geriye kalan uygulamadaki kararlilik ve is yapabilme gücü.. ikna..
hal böyleyken; hakan sükür hangi sisteme uyuyor?. bu nasil bir milli takim kadrosudur.. milli takimimiz da rafael örnegindeki santroforlarla oynayacak kadroya sahipken, hakan sükür'ü avutmaya mi çikacagiz.. alin size anlatmaya çalistigimiz rafaelden daha etkili yerliler.. hemde hepsi ayni tipte santroforlar.. fatih tekke, gökhan ünal, ümit karan, hasan kabze.. hepside oyun içinde çok etkili, fazladan gol atmayi biliyor ve seviyorlar..
yerine hala bir santrofor yetistiremedik diyen tarikat hattatlarina derim ki:
onun yerine kimseyi yetistiremeyeceksiniz, çünkü ondan hiç kalmadi.. türünün son örnegi..
bir baska türünün son örnegi de fatih terim..
erkek görünümlü yalama.. boyun egen, isviçreliler bana küfür etti diye aglayan, makam ve mevki, birde para ugruna kiç yalayan milli takimlar sorumlumuz.. sorumluya bak sorumluya..
karganin kilavuzlugunda gidiyoruz uzunca bir yola.. macarlar bize gülerlerse acaip bozulacagim haa..
ben fatih terim olacamda, futboldan anlayacam da, bana gelip diyecekler ki: ersun'u indirelim yerine sen geç.. aman haa derim.. naapiyorsunuz yahu?. ersun bizi dünya kupasina götürecek.. [size=18:ef7eff2b20]görmüyormusunuz?.[/size:ef7eff2b20]
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Umut Ayanoglu
Site Admin
Kayıt: Feb 03, 2003
|
Tarih: 2006-10-06 13:34:25
Mesaj konusu:
|
|
|
Çok iyi bir teknik direktör oldugunu kanitladi; sonra bir daha kanitladi, sonra bir daha, bir daha kanitladi. Ersun Yanal tam bir futbol uzmanidir. Denilebilir ki, futbolu bu ülkedeki herkesten daha iyi bilmektedir. Gerçekten büyük bir teknik direktördür. Kisiligini bir yana koyarsak(ki bu konuda da tanimadan yorum yapmanin dogru olmadigini düsünüyorum), futbol bilgisine ve teknik direktörlügüne herkes saygi duymak zorunda.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
onur_aydogan
Site Admin
Kayıt: Dec 13, 2002
|
Tarih: 2006-10-06 13:36:53
Mesaj konusu:
|
|
|
Ersun Yanal dünyada futbolu basketbol gibi oynatan tek hocadir. Takimin tüm oyunculari ile hücum edip, tüm oyunculari ile savunma yapar. Bu nedenle zaman zaman hizli hücum yer ve bunu engellemek için taktik faul yapar. Basketbol otoriteleri gibi oyunuclarin maç içi istatistiklerini tutar. Sporcularin kondisyonlarini da bilimsel metodlarla takip eder ve artirmak için özel antrenman teknikleri uygular. Bütün bunlarin sonunda:
1- Takimdaki vasat oyuncularinin performansi öylesine artar ki istanbul takimlari onlari yildiz oyuncu sanir.
2- FiFA'nin sürekli ugrasip da basaramadigi olay gerçeklesir ve gol orani anormal derecede artar.
3- Seyirciler basa bas giden bir basketbol maçi seyreder gibi 90 dakika boyunca nefeslerini tutar.
4- "Futbol izlemek bu kadar keyifli miymis" dedirten bir oyun sergilenir.
Ne kadar büyük bir hoca oldugunun farkina kendisi bile varamayan Ersun Yanal önceki yillarda büyük takimlara iliserek büyüyecegini sandi. Adi büyük olan takimlari gerçekten büyük takim yapacak kisinin kendisi oldugunu anlayamadi. Bu hatasi yüzünden bir Anadolu takimini sampiyon yaparak Türkiye Liginde gerçeklestirebilecegi futbol devrimini tamamlayamadi. Bir essek bir kere saplandigi batakliga bir daha saplanmaz. Bu sene istanbul takimlari ile fingirdesmeden isine konsantre olursa Manisaspor ile bunu basarir. Ayni batakliga bir daha girerse Bizans medyasina bir kez daha yem olur.
Gençlerbirliginde görmek istedigim oyuncu ve hocalarin basinda gelir.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2006-10-06 13:46:58
Mesaj konusu:
|
|
|
mehmet abi yine klavyenden bal damlamis :wink:
yazdiklarinin altina imzami atiyorum :)
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
mehmet_galip
Site Admin
Kayıt: Aug 05, 2002
|
Tarih: 2006-10-06 15:46:14
Mesaj konusu:
|
|
|
"umutkuruc"]mehmet abi yine klavyenden bal damlamis :wink:
yazdiklarinin altina imzami atiyorum :)
fatih terim mevzuunda kismen katiliyorum ama yazi muhtesem.. özellikle rafael ile ilgili saptamalar...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2006-10-08 18:59:30
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]baska katilmayan var mi?. :lol: .. :lol: .. :lol: ..
ben her zamanki gibi imzami basiyorum mehmet abi :wink:
zidane konusu hariç :wink:
bu arada radikal gazetesinde bugün itibariyle 3 gün süreyle ersun yanal röporaji basladi, ilgilenenlere...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2006-10-08 19:06:27
Mesaj konusu:
|
|
|
Bakalim tarihi degistirebilecek mi?
Ersun Yanal, milli takim serüveninin ardindan basina geçtigi Vestel Manisaspor'da tarih yazmaya soyundu. Öykünün bu sezonki asamasinda sekiz haftanin ardinda yasanan liderlik var. Ya sonrasi? Rüyanin sonu mutlu bitecek mi? Yanal'la takimini, Türk futbolunu, sampiyonluk sansini konustuk
08/10/2006 RADiKAL
BAgIs ERTEN
ERAY ÖZER
BAsLARKEN
Vestel Manisaspor'dan bir peri masali çikar mi? Avrupa'da Alaves'in, Leverkusen'in, Villarreal'in, Parma'nin Sevilla'nin, hatta Deportivo'nun yaptigi türden çikislari onlar da yapar mi? Vestel Manisaspor gerçegini desifre etmek amaciyla giristigimiz bu yazi dizisinde belki de ana hedefimiz buydu. Sistem disina itilmis bir teknik adam, küçük bir sehir, 10 bin kisilik stadi dolduramayan bir taraftar, futbola uzak bir sirket ve o devasa 'Üç Büyükler' kültürü. "Manisa sampiyon olur mu?" sorusundan baska sorular da sormaya söz vermistik Ersun Hoca'ya. Çünkü o sorunun cevabini (ne yazik ki) biliyorduk. Daha dogrusu öyle zannediyorduk. Artik süphelerimiz var. Ersun Yanal gerçegi, sehrin sadakati, Vestel'in ufku ezberimizi feci bozdu. Artik gözümüzü diktik, Manisa'daki uzay üssünden firlayacak roketin düsecegi zamani bekliyoruz. Bugün olmazsa yarin, belki yarindan da yakin... Futbol devrimi kapiya dayandi!
Siz bir takimi aliyorsunuz bir yerlere getiriyorsunuz ve sonra hep ayni sorularla karsilasiyorsunuz: sampiyon olacak misiniz? Olmayacagiz deseniz kurtulacagiz sanki. Birileri sizi sadece bir konu mankeni gibi görüyor. Bu durum sizi kahretmiyor mu?
Herkes sampiyon olmak ister. Ama birinci olmanin gerektirdigi bir altyapi vardir. Eger bu altyapiyi dogru organize etmezseniz o en önemli amaç gibi görünen birincilikler bazen sizi büyük kaoslarin içine sürükler. Futbol tarihine bakin, önce Avrupa sampiyonu olmus, sonrasinda büyük hüsranlar yasamis, yani o sampiyonlugu tasiyamamis bir sürü takim var. sampiyonluk buysa, yani bir kere elde edilerek tüketilecek bir seyse olmasin daha iyi. Basari ancak tekrarlanabilirse anlamlidir. Vestel Manisaspor'un arkasinda çok ciddi bir kurum var. Her zaman kendi vizyonunda en ileriye gitme, en çok üretimi yapma, en kaliteliyi üretmeyi hedefleyen bir yapi bu. Bu yapi içinde her bransta birinci olma onlarin vizyonlarinin bir parçasi. Ama bunu yaparken sistematik adim atmak en az sampiyonluk kadar önemli. Bu yüzden amaçlari bir seneligine birinci olmak degil her zaman bunu yapabilecek bir basari elde etmek. Evet, bugün ligde bulundugunuz konum herkes için sampiyonluk iddiasi çagrisimi yapiyor. Lakin altyapisini olusturmadan böyle bir seyi yapmak ya da beklemek belki de üzerinize çok bol bir elbise gibi gelecektir ve çirkin görünmenizi saglayacaktir. Tabii ki elinize gelen firsati degerlendirmek zorundasiniz, ama bunu altyapiya ragmen yapamazsiniz, yaparsaniz zorda kalirsiniz.
Bes sene ikinci olan bir takimi, bir sene sampiyon olup ertesi sene düsmüs bir takima tercih mi edersiniz yani...
Ben basarinin sürdürülebilir olmasini istiyorum. O yüzden de evet, bir günlügüne sampiyon olmaktan ziyade üst üste basarilar elde edecek ekipten yanayim. Bu açidan basarinin tarifi de çok önemli. Benim amacim Avrupa arenasina çikabilecek bir takim yaratmak. ikinci olarak da o takim içinde yeni oyuncular üretmek. Ve bunlarin sonucu olarak da futbol kültürünün altyapisina katki vermek. Tüm bu süreçte bir de sampiyonluk gelecekse iste o zaman basari olur. Hazirliksiz yakalanmadigimiz bir büyük basari bizden birçok seyi alip götüremez. Tersine basari sosyallesir, degerlenir.
Basari tapinmasinin parçasi olacak bir sampiyonluk degil, basari kültürü yaratacak bir sampiyonluk...
Basarinin sürekli hale gelecegi bir organizasyon kurabilmek en az birinci olmak kadar önemli. Biz buna enerjimizi harciyoruz, dolayisiyla siz sampiyon olacak misiniz diye sordugunuzda, "Evet biz sampiyon olmak için çalisiyoruz. Ama bunu bir sonuç olarak görmüyoruz, bir sürecin baslangici olarak tanimliyoruz" cevabini vermeyi yegliyorum.
Bu ülkede sporun kurumsallasmasi ve spor kültürü hâlâ emekleme döneminde. En büyük kulüpler bile bundan sikâyetçi. Neden bu manada bir türlü atilim yapamiyoruz?
Türkiye'de kabaca 35 bin ilkögretim okulu var. Bu okullarda yine asagi yukari 10-12 milyon civarinda ögrenci okuyor. Yani bir Yunanistan'in, bir Hollanda'nin, bir Belçika'nin nüfusuna esit ya da fazla. Ama bu kitlenin yüzde kaçi sporla ugrasiyor? Ülkenin üçte ikilik bölümü yaklasik dört-bes ay kar altinda ve biz kis olimpiyatlarina 10 sporcu gönderemiyoruz. Bu kültür ile ilgili bir problem. Tabanda kimse talep etmiyor ki yukarida kalite artsin. Üçgenin tabani uzun olursa zirveye çikis mesafesi de azalir. Oysa ben biliyorum, su an ilkokullarda futbol maçinin yasak olup olmadigini soran resmi yazilar yaziliyor hâlâ. Tabii bu ekonomik yapi ile, genel kültür ile dogru orantili. Fakat su da ortada: Romanya, Ukrayna ya da Bulgaristan bizden zengin degil ama spor kültürünü olusturmuslar. Sanat ve sporun kalkinmadigi bir toplumun ilerlemeyecegi inanci var. Bence buradan yola çikmak gerekiyor. Kulüp organizasyonlarini degistirebilmek için önce bunu saglamak sart.
Bu futbol kültürü ile ugrasmak, onu yeniden kurmaya çalismak zor degil mi? Bazen hiç anlasilmadiginiz kaygisina kapiliyor musunuz? 'sampiyon olacak misiniz'a sikismak sikinti veriyor mu?
Veriyor, ama bunlari asmak lazim. Sonuçta anlatabileceklerinizden çok karsidakinin ne anladigi önemlidir. Ama anlamadiysa anlamayi saglayacak baska cümleler, baska yollar bulmak gerekir. Anlamiyor diye sen de onun gibi olursan o zaman sonuca hiç gidemezsin. Eger sonuca gitmeye çalisiyorsam anlatmaya çabalayacagim hâlâ. Ama baska türlü anlamakta ve anlatmakta direnenler var. Hayale inanip, herkesi de inandirmaya çalisanlar var.
Neden sizin için bir kulüpte iki seneden fazla çalisamiyor diyorlar.
Buna hakikaten içerliyorum. Kim Türkiye'de iki yil üst üste ayni takimda çalisiyor ki? Ben hiçbir takimdan kovulmadim, hep kendim ayrildim. Bunun nedeni de hedef uyusmazligiydi. Bir takim hedefine uymadigi zaman antrenörünü degistirmiyor mu? Ben de hedefime uymayan takimlardan ayrilmayi tercih ettim. Ben kimseyi satmadim. Bu memlekette giden antrenör sayisi bes ise kovulan antrenör sayisi 505'tir. Ama herkes gidene satti der, kovana bir sey demez.
Siz bütün bunlari neye bagliyorsunuz?
Türkiye futbolda çok geç açilim yakaladi. Sonuçta bizim çagin gereklerini yerine getirmeye basladigimiz dönem 1990'larin ortasi. Son on yilda bu iste ciddi paralar dönmeye basladi ve profesyonellik yeni yeni konusulur oldu. Biz bunun sancilarini yasiyoruz, çünkü çok yeniyiz.
ingiltere'de yüz yillik tarih var, bizde ise birçok kulübün kurulus tarihi Orhan seref Apak dönemine, yani 1960'lara denk düsüyor. Siyasi iradenin de bu konuda gönülsüzlügü var. Parti programlarinda sporla ilgili 'gereginin yapilmasi' disinda hiçbir sey yoktur. Biz beden terbiyesine mahkûm bir spor kültürüyle büyüyoruz. Talim yapar gibi spor yapiyoruz.
Misyonunuzu nasil tarif edersiniz? Hedefiniz ne? Avrupa?
Bir misyonum var ve su an misyonumu tamamlamadan bir yere gitmem. Dünya artik çok küçük bir yer ve ben de dünya vatandasiyim. Tabii ki Avrupa'ya gitmek isterim. Ama önce kalici olan ve arkadan gelenlerin de kalici oldugu bir sistem yaratmak gerek. Çagin futbolcularini yetistirmek istiyorum. Yani her türlü kültür ve mozaik ile iliski kurabilen ve onunla yasamayi bilen, gelisebilen oyuncular. Yarismaciligin yaninda gençleri oynatmak ve Türk futboluna kazandirmak. iste hedefim
Yurtdisinda çalismaya gitseniz Türkiye'den bir oyuncu götürür müsünüz?
Yetenek olarak oradan az daha yetenekli degil bizim çocuklar. Ama yasama kültürü farkli. Çekler buraya geliyorlar, dilini irkini bilmedikleri bir yerde yasayabiliyorlar. Bizim çocuklar orada, mesela Liberec 'te yasayabilir mi? Bir Emre, bir Tugay ve bir Nihat. Baskalari da gitti ama bir tek bunlar saygin bir yer edindi. Digerleri kaçarmis gibi geri döndüler. Bizim bunu asmamiz gerek önce.
--------------------------------------------------------------------------------
Örnek bir kurumsallasma modeli
Vestel Manisa adina konusanlarin çok ötesinde, farkli bir bütün var aslinda. Üst üste koydugunuz zaman hepsinin toplamindan fazla ediyor. Küçük bir Ege sehrinde sanki bir uzay üssü kurulmus gibi. Ves-tel'in güvenilir destegiyle yapilandirilmis küçük bir futbol akademisi... Her sey son derece siradan hatta vasat görünüyor ilk bakista. Ama kazin ayagi farkli basiyor yere. Kulübün iki tane iletisim kurumu var, bu yüzden Ersun Hoca'ya ulasirken önce bazi usulleri yerine getirmek zorundasiniz. Bürokratik engeller degil bunlar, iyi isleyen bir sistemin giris kapisinda duruyor-lar sadece. Telefonda röportaj, internetten röportaj olmaz. Gelirsiniz, görürsünüz, anlarsiniz, ancak öyle anlatirsiniz. Herkes ayni dili bu sayede anliyor.
Mütevazi kapilar açildikça girilen dünya büyüyor. Gezdiriyor bizi Ersun Hoca ve anlatiyor: Her oyuncunun ayri bir dosyasi, ayri bir idman programi var. Ellerinde çipli anahtarlar, salon çalismasindaki aletler ne derse onu yapan oyuncular; her sey belli, her sey programli. Sabah lambada yapiyorlar, sonra agirlik çalisiyorlar, kosuyorlar, oynuyorlar. Ama en çok oynuyorlar. Futbolun bir oyun oldugunu hiç unutmuyorlar.
Bilimsel çalisma takinti boyutunda
inanilmaz bir veri bankasi kurmus Ersun Hoca. Sanki bilgisayar oyunu gibi. Her oyuncunun onlarca kategoride verisi giriliyor. Hiz, teknik, sag ayakla pas, sol ayakla pas... Her maçta notlaniyorlar. Ortalamalar çikiyor, raporlar olusuyor. Macar liginin de kayitlari var, Rusya liginin de. Brezilya'da üç aydir dolasiyorlarmis. Bir oyuncuyu dört-bes defa izlemeden almiyorlarmis. Her seferinde farkli antrenörler gidiyorlarmis. Mis da mis... inanmasi bile zor geliyor.
Derler ki, Yanal'da bilimsel veriler takinti boyutun-dadir, haklilarmis. Ama insan görünce hak vermeden edemiyor. Aerobikle baslayan günün kalanini izledikçe 'Rocky IV'teki Ivan Drago'yu çalistiriyorlar zannettik. Sauna, buhar odasi tamam da, buz odasi neydi? Havuz güzel de, sicak ve soguk yürüyüs havuzlari ne ise yarar-di? Anlatiyor Ersun Hoca. Kaslara nasil kan pompalan-digindan bahsediyor. Hani bilimkurgu filmlerinde arkada insanlar inandirici olmayan bir sekilde sürekli çalisir ya, onun gibi bir dünya. Bilgi-islem sorumlusu da var, diyetisyen de. Aerobik hocasi da var, psikolog da. iki tane fizyoterapist, Türkçe hocasi, uzman doktorlar ve saglam, bölgeyi taniyan yardimci antrenör grubu. isini bilen profesyonel ve saygili bir baskan. Hedefleri olan bir kurum. Ve (kendi deyimleriyle) kaleyi üçgen yapsa bir bildigi vardir diyen bir taraftar grubu.
Tamam bu ülkede mucize olmaz, düzen degismez. Ama birinin bunu Ersun Hoca'ya anlatmasi lazim. Tehlikenin farkinda mi acaba?
Taraftar Yanal için ne diyor?
Manisa'da geçen iki günde her konuda yardimci olan kulüp medya danismani Öner Karalar bizi çarsiya, tribünün 20-30 yillik müdavimlerinin yanina götürüyor. Derdimiz belli, takimda isler kulüp tarafindan iyi gidiyor da ya taraftarlar ne düsünüyor? Oldukça garip ama çok eglenceli bir grup taraftarin arasinda buluyo-ruz kendimizi. Gariplikleri sundan, aralarinda felsefe mezunu bir kasap, bir avukat, esnaf odalari genel sekreteri var ama en büyük dertleri (ve tabii asklari) Vestel Manisaspor. Süreyya, Murat, Emre, Ali, Bülent ve Servet beylerden olusuyor konustugumuz grup.
ilk olarak Ersun Yanal'dan açiyoruz sözü. Hemen hepsi ilk geldiginde Yanal'dan hoslanmiyormus. "Kötü bir adam oldugunu düsünüyordum" diyor bir tanesi. Hemen ekliyor: "Meger medyadan etkilenmisiz." Yanal takimi degistirmeye baslayinca isin rengi degismis. simdi tek bir muhalif yok. Durumu su sözler özetliyor aslinda: "simdi Ersun hoca üçgen kale kursa ve 'Futbol bundan sonra üçgen kaleyle oynanacak' dese gikimi çikarmam. Bir bildigi vardir diye düsünürüm." Ersun hocanin idol oldugunu söylüyorlar.
Bu adam dört ayakli mi?
Futbolcu tercihlerinde de muhalefet yapilmiyormus artik. Zamaninda yapmislar ve 'sismisler'. En güzel örnek Selçuk konusunda. Selçuk için Dardanelspor'a 750 bin dolar ve dört futbolcu verilmis. "Maradona'yi mi aliyoruz dedik" diyor bir tanesi ve devamini söyle getiriyor: "Bu adam dört ayakli mi arkadaslar diye sordum. Bu kadar para küçücük çocuga verilir mi de-dim. Demez olaydim. Ersun hoca ve Selçuk beni utan-dirdi. simdi hiçbir seye sesimi çikarmiyorum. Ne trans-ferlere, ne de oyuna alinan oyunculara... Ersun hoca yapiyorsa bir bildigi vardir diyorum. Sakarya maçinda Zelenka'yi kenara aldi, tam 'Bu adam da oyundan ali-nir mi diyordum' dilimi isirdim. Tribünden beni çagirip oyuna alsa 'Bir sey biliyordur' der, oyuna girerim."
Yanal'in yardimcisi ve teknik menajerinin Manisali olmasinin da önemli oldugunu söylüyorlar. Menajer Niyazi Eniseler'i çok seviyorlar. Niyazi hoca Manisali bir akademisyen ve taraftarla oldukça samimi bir diya-log halinde. Kisacasi taraftar cephesinde Yanal sempa-tisi biraz abartili bile denebilecek kadar üst düzeyde.
YARIN: sampiyonluk için ne diyorlar?
'Eger iyiysen ve seyirci seni seviyorsa kral gibisin'
Takimin basarisinda en önemli pay sahibi olan biri de orta sahanin dinamosu Lukas Zelenka. Türkiye'ye gelmeden önce bazi çekinceleri oldugunu itiraf eden Çek futbolcu, simdi mutlu oldugunu, hatta bu kadarini beklemedigini belirtti. Yildiz futbolcu sampiyonluk konusunda ise oldukça mütezavi konusuyor.
Manisa'ya ilk geldiginde ilk izlenimin neydi?
Önce korkuyordum. Sonra sasirdim. ilk basta Türkiye'ye gelmek istemiyordum. Çünkü Çek Cumhuriyeti'nde herkes gidecegim için hayal kirikligina ugramisti ve açikçasi Türkiye'yle ilgili çok da iyi seyler anlatmiyorlardi. Sonrasinda buraya geldim, iki gün kaldim, kenti gezdim, yetkililerle konustum ve kalmaya karar verdim. simdi çok mutluyum.
Manisaspor ile Çek takimlari arasindaki yapisal farklar neler?
Ersun Yanal çok farkli bir antrenör. Her seyi biliyor. Her seyi futbolcularin isteklerine göre onlarin rahati için düzenliyor. Bu önemli. insanlar çok yardimsever. Herkes birbirine yardimci olabilmek için çalisiyor. Bir sorunun oldugunda herkes çözmek için ugrasiyor.
Manisaspor'la hedeflerin neler?
Burada basarili olmak istiyorum. Bana UEFA Kupasi'nda oynamak istediklerini söylediler. Ben de Manisaspor'la birkaç kupa kazanmak istiyorum. Ondan sonra neler yapacagimi görecegiz ama gerçekten çok iyi oyunculara sahibiz ve basarili olabiliriz.
Burada mutlu musun?
Evet mutluyum. Sadece ben degil esim de çok mutlu. Gerçekten mutluyuz. Ve açikcasi bu biraz sasirtici bir durum. Çünkü bu kadarini beklemiyorduk. Mesela çarsiya gidiyorum, alisverise çikiyorum ve her sey çok modern. Burada futbol en önemli spor. Eger iyi oynuyorsan, taraftarlar seni seviyorsa kral gibisin. Eger kötü oynuyorsan iste problem o zaman basliyor.
Peki ya sampiyonluk hakkinda ne düsünüyorsun?
Bu konuda mütevazi olmak lazim. simdiden 'Kesin sampiyonuz' demek istemem. Her maçta elimden geleni yapiyorum. Her maçi kazanmak istiyorum ama Türkiye ligi çok zor. Diger takimlar da çok güçlü. Mesela Fenerbahçe evinde Bursa'yla oynuyor ve kaybediyor. Bütün takimlar güçlü. Elimizden geleni yapip en iyi sonuçlari almaya çalismaliyiz. su anda yapmamiz gereken sadece bu.
YARIN: Yanal'in futbol anlayisi, oyuncu analizleri
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2006-10-09 11:31:03
Mesaj konusu:
|
|
|
Roportajin 2. bolumu...
'Yetenek tespit edilir, yetistirilmez'
Bir 'yetenek avcisi' konumunda olan Ersun Yanal, konuya 'bilimsel' yaklasiyor: 'Yeteneksiz birini yetenekli hale getiremezsiniz, bu yüzden arayip bulacaksiniz. Ben Türkiye'de kimsenin bilmedigi isimlerden olusan 23 kisilik kadro kurar ve yoluma devam edebilirim'
09/10/2006 RADIKAL
BAgIs ERTEN
ERAY ÖZER
Vestel Manisaspor gerçegini konustugumuz Ersun Yanal'la söylesimizin ikinci gününde, genç teknik adamin futbola bakis açisini, kadro olusturma kriterlerini ve tarzini, sürekli yinelenen basarisinin sirrini konustuk. Yanal bize oyunculardan nasil maksimum verim aldigini, transfer için hangi ülkeleri taradigini, ne tip oyunculari tercih ettigini açikladi.
Denizli'ye geldiniz, Denizli tarihinin en iyi derecesini yapti. Ankaragücü'ne geldiniz ayni sey oldu. Gençlerbirligi'ne geldiniz, yine ayni sey tekrarlandi. Manisaspor'da da durum farkli olmayacak. Bunun sirri nedir?
Sistemli çalisiyorum, bilimsel yöntemlere güveniyorum, isimi iyi yapiyorum, çalismaktan kaçmiyorum. Hepsi bu. Her sey sistemli, her sey yazili, her sey düzenli... Neyin ne zaman yapilacagi belli. Oyuncularin yaraticiligini açiga çikarmak için özel çalisma birimlerimiz var. Herkesin kendine özgü bir çalisma programi var. Bunlari devreye sokunca sistem islemeye basliyor.
Nereden baslarsiniz? Bir kulübe geldiginiz zaman önce ekip mi kurarsiniz?
Ekip kurarim, ekibi genisletir, basariyi paylastiririm. Çalisan hizmetliden tutun da asçiya kadar basariyi paylastiririm. Paylasmak basariyi çogaltir, tüketmez. Altyapiya egilirim. Sadece futbolcu altyapisina degil, kulübün de altyapisina. Hepsi paralel gider, bazen hemen sonuç alirsiniz, bazen zaman alir. Futbolun birçok kirilgan faktörü var. Onlari saglam kurarsaniz basari çabuklasir.
Oyuncudan verim alma konusunda inanilmaz isler yapiyorsunuz. En güzel iki örnek Augustine ve Youla. ikisi de sadece ligimizde degil Avrupa'da bile önemli forvetler arasinda gösteriliyordu. Siz takimdan verim almak için ne yapiyorsunuz?
Benim görev aldigim takimlarda hakikaten transfer patlamasi oluyor. Örnekler vereyim. Denizlispor'da çalisiyordum Yusuf, Ümit, Bülent Akin daha sonra Ali Tandogan, Veysel transfer yapti. Ankaragücü'ndeyken Niyazi, Cafer, Augustine, Adem transfer oldular, Zafer milli takima yükseldi. Gençler'de ise Serkan, Deniz, Youla, Ahmed Hassan, El Saka, Tomas... Nasil oldu derseniz, ben sadece onlarin potansiyellerini iyi kullandim. Futbolcunun kapasitesini iyi kullanmak en önemli seylerden biridir. Bir oyunucunun kapasitesini artirmak için bu çagda belirli parametreler var, bunlarin gereklerini yerine getirmek zorundasin. Özellikle fiziksel analizini iyi yapmak zorundasin. Fiziksel analizini yaptigin zaman bunun matematik verisi geldiginde ve bunu oyuncuya gösterdiginde potansiyel bir anda açiga çikiyor ve performans maksimuma çikiyor. Sadece bu da degil. Bu isin motivasyonunu en yukarida tutacaksiniz. Bir degerler sistemi kurup, nedenlerini, niçinlerini anlatmalisiniz. Yapilan isi degerli kilmak zorundasiniz. Bakin bir John Terry'nin maç kazanma arzusunu vücut dilinden okuyabiliyorsun. Önemli olan budur. Onun içindeki gücü ortaya çikarabilmektir. Maldini'yi bu yasta oynatan nedir? Biz Türk futbolunda bu tür oyuncular yaratmaliyiz. Mesele budur. Oysa bizde söyle bir sey var: 'X çok iyi bir oyuncu. Sen gelme kardesim geriye, sen bana orada lazimsin.' Yok böyle bir sey. Oyun 11 kisiyle oynaniyor. Top rakipteyken 11 kisi, top sendeyken de.
Hangi modelleri incelediniz? Nasil bir sistem kuruyorsunuz?
Dünyayi yeniden kesfetmiyoruz. Lyon, Barcelona çok güzel modeller. Ama benim verecegim en güzel örnek Belçika takimlari. O sistemi ben çok takdir ediyorum. Onlar futbolcu ye-tis-tir-mez-ler, tespit ederler. Yetenek tespit edilir, yetistirilmez. Yeteneksiz birini yetenekli hale getiremezsiniz. Scout sistemi yaratmak zorundasiniz, kulübün hedefleri ile teknik adamlarin hedefleri paralel olmali. Kosan, basan agresif bir takim istiyorsaniz ona uygun bir sistem ve teknik direktör bulmaniz gerek. Sonra da buna uygun bir yapilanma içine girmelisiniz. Biz bunu yapiyoruz. Onlarca futbolcu izliyoruz. Defalarca izliyoruz. Takimimizin yapisina uygun oyuncular seçiyoruz.
Peki somut olarak Manisa'ya geldikten sonra kaç takim izlediniz?
900 civari takim izledik.
Kaç tane oyuncunun sizde database kaydi vardir.
Epey bir isim olustu. Ama sadece izlemek yetmez. Kimi nerede izlediginizi de iyi bilmelisiniz. izleyenlerin hangi ligin hangi düzeyde olabilecegini kiyaslayacak bir bilgi ve görgüye sahip olmasi gerekiyor. Belçika'da izliyoruz, Macaristan'da izliyoruz, Afrika'ya, Brezilya'ya gidiyoruz. Tüm bunlari yaparken sadece performansa degil ligdeki oyun formatina, kalitesine, düzeyine de bakiyoruz. Nilmar müthis bir oyuncuydu, kendi ülkesinde çok iyi oynuyordu. Ama Avrupa'da olmadi. Türkiye'de bu tip transferlerde kayip çok. Bizde brüt 100 ise net 10'dur. Ben Türkiye'deki transferlerin yüzde 50'sinin tutmasini basari olarak degerlendiriyorum.
Sizde kaçta kaç tutuyor?
Bu sezon için yüzde 90'ini tutturduk. 23 tane oyuncu yolladik geldigimizden bu yana. O oyunculardan 23 bin dolar kazanmadik. Tam 16 oyuncu aldik. Neredeyse hepsinden verim aliyoruz.
Rafael iyi bir örnek. Nasil kesfettiniz onu? Nasil bu kadar iyi oynuyor?
Elimizde onunla ilgili maç raporlari vardi. Birkaç kez izlemistim. Çok farkli bir oyuncuydu. O yüzden istedik. Onu öyle bir motive ettik ki, artik kalbimi ayaklarima indirecegim demeye basladi. Kulübümüzün onun için yaratmis oldugu imkânlarla onun performansi o kadar güzel örtüsüyor ki, sonuç kendiliginden geliyor.
Taktik olarak temel yaklasiminiz nedir? Rakibe göre mi oynarsiniz, yoksa kendi oyununuzu mu kurarsiniz?
Rakibi umursamazlik olmaz. Biz rakibin analizini yapariz, çikacak sonuçlara bakarak kendi güçlü taraflarimizi kabul ettirme yoluna gideriz. Yani kendi oyunumuzu oynariz, ama rakibi analiz ettikten sonra.
Ligimizin kalitesi düsük. Bunun nedeni ne sizce?
Yetenekli oldugunu düsündügümüz oyuncular neden kötü bir lig yaratsinlar ki? Ama sorun oyuncular degil. Sorun kazanma kültürü. Bu kalitesizligi olusturan temel neden bu. Çünkü bizde kazandigin zaman yasam, kaybettigin zaman ölüm var. Bir keresinde bir futbolcu bana söyle dedi: "Aslinda teknik bir oyuncuyumdur. Yillarca üst düzey bir takimda oynadim. Ama uzun bir süre ayagimin disi ile topa vurmadim." Kaybetme korkusuyla nereye variliyor görün iste. 1-0 olan maçtan sonra niye kipirdasin ki çocuk. Niye riske girsin ki? Kaybetti diye otobüsle götürmeye kalkanlar, yemek yedirmeyenler varken kalite artar mi?
Sizi hakem yorumu yaparken görmüyoruz. Neden hakemlerin performansini hiç yorumlamiyorsunuz?
Ben hakemleri zan altinda birakmam. Nasil ki bana yapildigi zaman öfkeleniyorum, onlara da yapmam. Hakemlik bir tarz ve ekol isidir. Bu da cezai uygulamalarda belli olur. Ben sadece tarzlari kesfetmeye çalisirim.
Takimlarinizi sik sik taktik faule basvurmakla suçluyorlar...
Fenerbahçe Dinamo Kiev'e elenirken Kiev'in yaptigi neydi? Önümüzde bir sürü Avrupa Kupasi maçi var. Bakin bakalim orada faul yüzdeleri nasil olacak. Ben analizler ve istatistikler ile konusuyorum, elimde dünya kupasinin verileri var. Orada da ayni sekilde faul yüzdesi yüksekti. Çünkü tempo faul getirir. Gelip bizi izlesinler, öyle konussunlar. Benim antrenmanlarim açik. Ama ezbere seyler söylemesinler.
Transferde büyük paralar harcadiginiz söyleniyor. Zorluk yasadiniz mi?
Yasiyoruz tabii. Biz isteyince fiyatlar yükseliyor. Burak'i alamadik iste. Zaten A tipi transferlerimiz olmadi. B ile C arasindakilere razi olduk.
Transferi sadece siz mi yaparsiniz?
Ben ortak çalismaya inanirim. Basarinin planlandigi yerde yönetim alir, teknik direktör çalistirir diye bir sey yok. Siz sistemi kurar ona göre hocasini alirsiniz. Sonra da bizim portföyümüzde bunlar var dersiniz. Hoca da kendi istediklerini söyler. Sabah gazeteyi açtiginizda ögrendiginiz transferlerle bir yere varamazsiniz.
Türkiye'de izleyip heyecan duydugunuz oyuncular var mi?
(Sessizlik)
Belki alirim diye söylemiyorsunuz herhalde.
(Gülüyor) Ben Hamit'le Halil'i çok begeniyorum mesela. ikisi de çok orjinal adamlar. Futbolculugun ötesinde duruslariyla farklilar. Mesela ben Tugay'in durusunu, orada kalisini, orada verdigi mücadeleyi olaganüstü takdir ediyorum. 37 yasinda bir adam sizi de heyecanlandirmiyor mu?
Uzanamayacaginiz cigerlerden bahsetsek... Dünya futbolunda kimleri begeniyorsunuz? Bir peri size üç transfer hakki verse kimi alirsiniz?
Lucio'yu alirim, Messi'yi alirim. Forvete de Drogba ya da Henry. Ben aksiyonu fazla, hareketli, baski yapan oyunculari begeniyorum. Ama biri bana diledigini al dese, hiç bilinmeyenleri bulmak isterim. Var olani almak yerine bulmayi daha çok seviyorum...
Var mi böyle izlediginiz oyuncular?
Var tabii. Olmaz olur mu?
Yani siz Türk kamuoyunun bilmedigi bir 11 çikaririm diyor musunuz?
11 degil 23 kisilik kadro yaparim.
YARIN: Ersun Yanal'in medyaya sitemi
--------------------------------------------------------------------------------
Manisa taraftari medyaya tepkili
Manisali taraftarlar biraz saskin... Kolay degil takim ligin lideri, sampiyonluktan söz ediliyor. Bu büyük bir heyecan demek onlar için. Peki takimlarinin sampiyon olabilecegine inaniyorlar mi? Bu soruyu yönelttigimizde eksiksiz hepsi "sampiyonluk gelebilir" diyor. Takimin sampiyon olabilecek kapasiteye sahip olduguna dair hepsinin inanci tam. Lakin sadece inançla olmuyor ki bu isler... 'sampiyonlugu ne engeller?' diyoruz, cevap tek: "Medya!" Söz medyadan açilinca konusmanin seyri biraz degisiyor. Çok tepkililer... Bu kadar büyük bir tepki göstermekte çok da haksiz degiller gerçi.
Kolay degil, takim alti yilda Üçüncü Lig'den Süper Lig'e yükselsin, zirveye oynamaya baslasin ve hemen en iyi futbolcularinin transfer haberleri gazetelerde yer alsin, teknik direktörlerinin baska bir takimla anlastigi iddia edilsin... "Türk medyasina güvenmiyoruz" diye 'agir' bir laf ediyor taraftarlardan bir tanesi. Bir digeri artik gazeteleri okumadiklarini, internetten kendilerine alternatif spor siteleri bulduklarini ve 'sportif yazinsal' ihtiyaçlarini buralardan giderdiklerini söylüyor. "Böyle bir imkâniniz olsa medyadan ne istersiniz?" diye bir soru yöneltiyoruz, cevap yine 'ters köseden' geliyor: "Bir sey istemiyoruz. Bize yapabilecekleri en büyük iyi-lik susmak olur." Bir de 'gizli güçlerden' korkup kork-madiklarini soruyoruz. Hani hakem kararlari degisir mi gibisinden... Çok sik bir cevap geliyor: "Ben hakemlerin etkilenecegine, satin alinabilecegine inanmiyorum. Ha-kemler baglanabilse Aziz Yildirim baglardi. Baksaniza Fener'in haline. Demek ki böyle bir durum yok."
'Cahiliye dönemi bitti'
Geçiyoruz Manisa'daki 'irlandalilara'... "Aranizda Vestel'in disinda bir istanbul takimini tutan yok mu" diye sorunca birkaçinin hafiften yüzü kizariyor. Ama onlar bile hemen "O is bitti artik. simdi tek takimimiz var" diye karsiliyor soruyu. "Cahiliye dönemi bitti" diyorlar. Birakmislar istanbul takimlarini. "Artik istanbul takimlari yok. Üç hafta öncesine kadar vardi ama artik yok. simdi 'Bosver Fener'i' diyoruz. Hem zaten istanbul takimlari bizi müsteri yerine koyuyor. Onlarin tek derdi bize forma satmak" diye endüstriyel futbol karsiti bir tepki geliyor bu ikinci takim mevzusuna. Her geçen gün sehirdeki V. Manisasporlu taraftar sayisinin arttigina da dikkat çekiyorlar.
Artik en büyük dertleri ise maçlari 'aman yenilmeye-lim' baskisiyla izlemeye baslamalari. "Sakarya maçin-da stresten öldük" sözleriyle ifade ediyorlar bu duygu-yu, "Artik mantigimiz 1-0 olsun, bizim olsun " diyor-lar. Bir de olasi bir sampiyonluk Avrupa maçlarinin izmir'de oynanmasi demek. Bu da bir dert. izmir'e maç günü trafige ragmen gidebilmek, polislerin otobüs-leri kontrol için durdurmasi, yollarda perisan olmak... Henüz gelmemis sampiyonlugun küçük dertleri bunlar.
YARIN: Yönetimle iliskiler
sehir küçük ama hedef büyük
Manisa küçük sehir aslinda. Sosyal imkânlari da kisitli, altyapisi da. izmir'in hinterlandinda yer almasi, genç bir nüfusa sahip olmasi ve genel egitim düzeyi ise avantajlari. Ama her sey bir yana, Vestel gerçegi bir yana. Manisa sehrinin asil rengini onlar veriyor.
O kadar ki, belediye bile stat yapimini aslinda onlardan bekliyor. Zaten en büyük sorunlardan biri de bu. Belediye ile Vestel arasinda adi konulmayan bir tartisma yürüyor. Bu durum bazen Vestel Manisaspor'un tesislerinin iyilestirilmesi konusunda, bazen de kisitli sosyal faaliyetler yüzünden su yüzüne çikiyor. Bu yüzden Vestel Manisaspor sehri
birlestirme misyonunun bayragini da tasimaya aday.
VesCafe ise bölgedeki ender sosyal tesislerden biri. Futbolcular dahil birçok Manisasporlunun ugrak yerlerinden. Girisinde ise yukaridaki resim asili. Zaten hemen dikkat çekiyor. Nedir diye soruyoruz. Bu çerçe-vedeki takimlar neye göre diziliyor. Kulüp baskani mutlu bir tebessümle anlatiyor: "En tepede hep Vestel Manisaspor durur. Digerleri ise haftalik olarak ligdeki siralarina göre dizilirler. Ama siralama ne olursa
olsun en tepedeki Manisaspor armasinin yeri degismez. Ama bu sefer farkli bir mutlulugumuz var. Çünkü artik hak ettigimiz için en tepedeyiz. Sekizinci hafta itibariyla bu siralama ligdeki dogru siralamadir yani!"
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2006-10-09 11:47:50
Mesaj konusu:
|
|
|
Ctrl+F yaptim arattim..
53 kere demisiz size: bu adamin yaptigi bir icat degil, bu walter meauws'un adi bir kopyasi diye.. buyrun kendi söylemis: belçika modeli diye..
bizim hocaya da mesajlar var:
ayman'dan skoko olmaz, onu da ona göre islerde kullan..
eldeki kadro neyi oynamani gerektiriyorsa, onun en iyisini oyna.. demis..
pardon bunlari ben deyip duruyorumda dinleyen yok.. ersun deyince hiç üsenmeden onca sayfa yaziyi siteye girin öylemi?. vay bee.. :lol: :lol: :lol:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2006-10-09 11:58:13
Mesaj konusu:
|
|
|
"MehmetGUNER"]Ctrl+F yaptim arattim..
53 kere demisiz size: bu adamin yaptigi bir icat degil, bu walter meauws'un adi bir kopyasi diye.. buyrun kendi söylemis: belçika modeli diye..
bizim hocaya da mesajlar var:
ayman'dan skoko olmaz, onu da ona göre islerde kullan..
eldeki kadro neyi oynamani gerektiriyorsa, onun en iyisini oyna.. demis..
pardon bunlari ben deyip duruyorumda dinleyen yok.. ersun deyince hiç üsenmeden onca sayfa yaziyi siteye girin öylemi?. vay bee.. :lol: :lol: :lol:
askolsun mehmet abi, ben senin soylediklerini onaylar diye o kadar ugrasip kopyaliyorum buraya uzun uzun yazilari :wink:
hem yazdiklarinin altina imzami cakmiyor muyum :?: :roll:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2006-10-09 12:23:31
Mesaj konusu:
|
|
|
dur biraz saka yapalim yavu, sevgili umut..
takiliyoruz iste naaprsin.. maçlara verilen ara uzadikca böyel oluyor iste..
idare et.. :lol: :lol:
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
Deniz_Ozbilgin
Site Admin
Kayıt: Jul 30, 2006
|
Tarih: 2006-10-09 23:57:32
Mesaj konusu:
|
|
|
Yok yok, "olmus" bu Ersun Yanal... Bizde de oluk idi ama tam olmus simdi...
Efendi adam, okumus, saygili ve bilgili... Görsem öperim elinden. O derece.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2006-10-10 09:18:36
Mesaj konusu:
|
|
|
Mehmet Abi destege devam... :wink:
'Sosyal demokrat bir insanim'
Demokrasiye ve insan haklarina inandigini, çünkü bunun çagin gerekliligi oldugunu belirten Ersun Yanal, var olan yapida kazanma kültürünün pompalandigini söylüyor. Medyanin da genel olarak bu kültüre hizmet ettigine inanan Yanal, iliskilere dayanan bir ilesitim sistemi oldugu kanisinda
10/10/2006 Radikal
BAgIs ERTEN
ERAY ÖZER
Söylesimizin üçüncü (ve son) gününde Ersun Yanal, Türk medyasi hakkindaki düsüncelerini anlatti. Transfer dedikodulari, hakkinda yazilanlar ve genel yaklasim açisindan medyayi degerlendiren Yanal, Türkiye'de iliskilere dayanan iletisim sistemini elestirdi ve bu sistemi kendisine dayatanlara sitem etti.
Anlamaya çalismak yerine hayale inanmaya ve inandirmaya çalisanlar var dediniz. Kim bunlar?
Kendi zihinlerinde baska bir futbol dünyasi kuranlar. Onlar futbolla ilgilenmez aslinda. Zaten hiçbir zaman da somut kavramlardan vurmazlar. Karakterden, kisilikten, adamliktan söz ederler. Sanki bazilarinin elinde adamlik mührü var zannedersiniz. Her seye onlar karar verir, tavirlarina baksaniz adamlik enstitüsünden mezun zannedersiniz. Olacak sey mi bu? Bizde hiç emek harcamadan, veri toplamadan, bilgiye ulasmadan futbol konusan çok insan var. Süper Lig'de 450-500 tane futbolcu var. Banko oynayanlarin sayisi 150-200 kisi civarinda, o 150-200 oyuncuyu bile yeni kesfedenler var!
Siz yillardir hangi takima gitseniz basi sonu olan bir anlati kurmaya çalisiyorsunuz. Ama biz genelde hep son paragrafla ilgileniyoruz. Resmin tamamini görmektense isimize yarayan, gündemi etkileyecek bölümlerini seçiyoruz. Bu durum nasil degisecek? sampiyonluk belki bu ise yarar, ne dersiniz?
Zannetmiyorum. Halihazirda bir kazanç döngüsü var ve bundan menfaati
olanlar bu sistemi sürekli yeniliyor.
O yüzden bu çarki kirmak biraz zor bu is. Karsimizda bayagi güçlü bir sektör var. Sadece medya degil, birçok menfaat çevresi de bu isin içinde. O zaman ya talebi ya da talebin kültürünü degistirmek zorundasiniz. Bugün bu talep ediliyorsa ve sektördeki herkes buna göre davraniyorsa ve patron da kazanmayi bu yöntemlerle ögrenmisse hayat böyle devam edecektir.
Ama bu kazanirken kaybetmek demek. Çünkü spor kültürümüz derin yaralar aliyor. Ben sosyal demokrat bir insanim, demokrasiye ve insan haklarina inanirim ve bunu çagin geregi diye düsünürüm. insanin özgürlügünün digerinin özgürlügünün bittigi yerde basladigi bilmek gerekiyor. O zaman yaptigimiz isin de bazi sinirlari olmasi lazim. Siz kendiniz bu sinirlari koyamiyorsaniz hukukun bunu saglamasi sart. Aksi takdirde bugünkü gibi dejenere olmak isten bile degil.
Medyadan çok sikâyet eden ve onun yüzünden hakikaten çok yipranan biri olarak artik bazi refleksler gelistirdiniz mi?
Bir kere bir durusum var bu durusu hiç bozmayacagim. Bu ülkede tutarli olmak zorundasiniz, öyle olduktan sonra problem kalmiyor. Bizde çok tuhaf iliskiler var. Ben bunlara hiç girmek istemiyorum. Gece saat 12.00'de adam telefon açiyor, 'ben bir sey yazacagim, yanlis bir sey yazmamak
için size de sorayim dedim' diyor. Eger dogru söylüyorsan, bunlar bunlar oldu dersen problem yok. Demezsen ertesi gün seninle ilgili aleyhte yazi yaziyor. Ben telefonda röportaj yapmiyorum. Bu benim seçimim. Telefonda yapmiyorum dedikçe kurcaliyor. Sen benimle röportaj yapiyorsun, bunu istemiyorum, diyorum, anlamiyor. Ertesi gün bir açiyorum adam yaylim ateste. Ne yapabilirsiniz ki bu durumda? Önemsememeye çalisiyorum. Kaliteli bir durusla bunun üstesinden gelmeye çalisiyorum.
Neden sizin için büyük takimda çalisamaz diyorlar?
Gerçekten de böyle bir laf var ortada. Neymis büyük takimlarda basarili olamazmisim, çünkü orada çalismak zormus. Dogrudur, zordur. iyi de nerede çalismak kolay ki? Kaldi ki bu isi zor yapan ben degilim, sizsiniz. Dünyada basarili olmus sistemlerin karsilastigi zorluklar degil bunlar. Öyle olsa bir sürü dünya çapindaki teknik adam basarisiz diye gönderilmezdi. Hiddink basarisizsa, kim basarili.
Bu sistem sizi Manisa'da bile olsaniz bulup yipratacak. O zaman ne olacak?
Türkiye'de tüketim sistemi kurulmus. Peki bundan kim kazaniyor? iliskilere dayanan bu sistem kimin isine yariyor. Seninle bir kere oturup konusmamis birisi 'bitim kadar sevmem' diyor, iletisime girmedigi bir adam hakkinda neye dayanarak buna karar veriyor? Sistem buysa asil bunun kazananlarina bakmak lazim. Sanirim çözüm de orada. Bu isi bu kadar basitlestirmemek lazim. Birileri bir imaj yaratiyor. Size giydiriyorlar. Bunu da programina çikmadiginiz için yapiyor. Sonra siz bütün enerjinizi bunu tamire harciyorsunuz. isyan ettiginizde de söhretin bedellerini ödeyeceksin diyorlar. Ben tutarliligima güveniyorum. Geçmisteki basarilarima güveniyorum. Kimse benim karakterimi sorgulayamaz.
Bu basarilariniz devam ettigi sürece transfer söylentileri bitmeyecek. Siz neyi hedefliyorsunuz? Türkiye'de besinci sampiyonu çikarmak gibi bir futbol devriminin öncüsü olmayi düsünüyor musunuz?
Basariya ulasabilecegim bir takimda çalismak benim için tek hedeftir. Ülkemizin tutarlilik sorunlari var. Koydugunuz hedeflerin birbirine paralel bir sekilde, kopmadan, bir plan ve program çerçevesinde gitmesi gerek. Biz Vestel ile birlikte bunu yapmaya çalisiyoruz ama bu ülkede basarmak çok zor. Sikintilar yasiyoruz. Ama ideal olarak sorarsaniz, evet ideal olarak burada devam etmek, bes-10 sene içinde müzesi sampiyonluklarla dolu, ekonomisi saglam, büyük bir akademi kurmak isterim.
Bir gün gelecek büyük takimlar sizi transfer etmek için ellerinden geleni yapacak. Ne gibi sartlariniz olacak?
Bir yerde sirf çalismak için çalisilir mi? Karakterinden ödün vererek bir yere gelinir mi? O zaman nerede kaldi is ahlakin, nerde kaldi sistemin. Benim sartlarim diye bir sey yok. Bugün dünyadaki standartlardan bahsediyorum. Ben icat etmiyorum, çok basit sistemler var. Chelsea ve Milan bunu yapiyor. Onlarla rekabet edebilmek için gerekli olan seyler var. Var olmayan bir sistem ile rekabet edemezsin. Ve bunu kurmak atla deve degil. Ama bizdeki sistem yipranmaya dayali. Oraya kimi getirirsen getir yipratilacak. Böyle sistem mi olur?
Bu uzun söylesinin son sorusuna gelelim. Konu disi ama herkesin merak ettigi bir sey. Arda Turan'i degerlendirmenizi istesek...
Arda çok kaliteli ve lider karakterli bir oyuncu. O gerçekten bu ülkenin en önemli degerlerinden biri. Bizim Arda'lar bulmamiz gerek. Bir de bilmediginiz bir yönünü söyleyeyim, aslinda çok iyi bir savunma oyuncusudur. Çok iyi hava toplari vardir. Yani nereye koysaniz oynar, zaten ayagina bu kadar hâkim bir oyuncu bulduysaniz onu joker gibi kullanirsiniz. Daha ne olsun.
YARIN: Baskan Haluk Çubukçu'nun görüsleri
--------------------------------------------------------------------------------
'Kirmizi-beyaz derken zorlandik'
Söz konusu taraftar olunca sorulmasi gereken sorularin basinda yönetimle iliskiler geliyor. Vestel Manisasporlu taraftarlara bu soruyu özellikle sormak gerekiyor. Zira yönetimle iliskiler noktasinda biraz 'tuhaf' bir toplulukla karsi karsiyayiz. söyle ki... Birlik olup, internet sitelerinden, gazetelerden arastirma yaparak kulüp yönetimine 150 sayfalik bir rapor sunan taraftar profili çok da bu topraklara özgü durmuyor. Ama Manisalilar yapmislar iste... Bundan bir önceki yönetime içinde stat projelerinin de yer aldigi uzunca bir rapor sunmuslar. Bir faydasi olmus mu derseniz, olmamis.
Bir önceki baskan Vestel'in sponsorluguna karsin Vestel sirketi kökenli degilmis. Onunla hafif bir uyusmazlik yasanmis ama mevcut yönetimle aralari henüz güllük gülistanlik. Vestel'in kulübün siyah-beyaz renklerine ilk is olarak kendi rengi olan kirmiziyi eklemesi tepki toplamis. Tribünde 'Kirmiziiii, beyaaaz' diye bagiramiyorlar, bir 'tuhaf' oluyorlarmis. "Zamanla alistik" diyor taraftarlardan biri: "ilk zamanlarda yadirgadik ama kabullenmek lazim. Hem adam senin kulübüne bu kadar büyük para yatirmis, bir kirmiziyi da eklesin mümkünse!" Bir digerinin
yeni renklere uyum saglama konusuna yaklasimi çok farkli: "Devsirildik!"
Taraftarin tek derdi stat, -ki bu Ersun Yanal ve yönetimin de derdi, stattan memnun kimse yok. Hem kapasitesi artirilmali hem de sekli degistirilmeli diyorlar. Tezahüratlar sahadan bile duyulmuyormus.
Laf lafi açiyor ve konu geliyor Mustafa Denizli'ye... Malum Mustafa hoca aslinda projenin en önemli tasi olarak takimin basina getirildi ve disaridan bakildiginda 'asinin tutmadigi' düsünüldü. Taraftar ve kulüp idaecileri hiç de öyle düsünmüyor. Denizli'ye sevgi büyük. Tesislesme yolunda ilk adimlari Mustafa Denizli'nin attigi söyleniyor. Ama takim haftalarca lider devam ettigi 2A'dan çikamamis. "Olsun" diyor bir taraftar, "Mustafa hoca çok sey yapti. Bugünlere gelen yolu ilk açan odur. Takimin basina gelirken onun için biz yüzlerce araçlik konvoy yapmistik.
O zamanki yönetimin kurbani oldu."
Manisa'da taraftarin duygu ve düsünceleri bunlar. Geneli yansitmaz belki ama oldukça akliselim bir kitle takimi destekliyor ve bunu da su an için büyük bir güvenle yapiyor. Teknik adamina, kulübüne güveniyor. Üstelik 'simdilik' bunu skordan bagimsiz olarak yaptigini söylüyor. Ersun Yanal, Vestel Manisaspor'la sampiyonluga ulasir mi bilinmez ama istanbul dolaylarinda ne böyle uysal bir kent, ne de böyle akil bir taraftar grubu bulabilir.
2005-2006 sezonunda V. Manisa'nin karnesi
Turkcell Süper Lig
V. Manisaspor-Besiktas: 1-0
Trabzonspor-V.Manisaspor: 1-1
V. Manisaspor-Galatasaray: 2-2
Ankaragücü-V. Manisaspor: 0-1
V.Manisaspor-K.Erciyespor: 5-1
Gençlerbirligi-V.Manisaspor: 0-5
V. Manisaspor-Ç. Rizespor: 2-0
Sakaryaspor-V. Manisaspor: 0-1
Fortis Türkiye Kupasi
istanbulspor-V.Manisaspor: 0-5
Toplam
O G B M A Y
9 7 2 - 23 4
--------------------------------------------------------------------------------
Selçuk: Mücadele etmeyi burada ögrendim
Selçuk inan, Ersun Yanal'in kesiflerinden biri. Bu sezon özellikle Meduna'nin rahatsizlandigi Galatasaray maçinda, Mondragon'u yillar sonra frikikten avlayan oyuncu olarak hafizalara kazindi. Milli Takim'a çagrilmasi bekleniyordu, Terim bu müjdeyi simdilik ondan esirgedi.
Taraftarlar Ersun hocaya sonsuz güveniyoruz derken su örnegi verdiler: Selçuk alinirken o kadar para verildi ki 'Maradona'yi mi
aliyoruz' dedik. Ama sahada görünce anladik ki Ersun hoca hakliymis. Bu kadar büyük beklentiyle gelmisken nasil bu denli büyük bir çikis yakalayabildin?
Her seyden önce Ersun hoca, teknik adamliktan önce çok akilli bir insan. Ersun hoca A Milli Takim'in basindayken Genç Milli Takim'in bütün maçlarina geliyordu. Orada taniyordum zaten. Burada da bana çok güvendi. Her maçta oynatti, ekstra antrenmanlar yapti, benimle çok ilgilendi. Ersun hocaya bu anlamda çok sey borçluyum.
Her futbolcunun hedefleri vardir, sana ayrintili soralim. sampiyon
olan bir Manisa'dan gider misin?
Gitmem. su anda zaten Manisa'dan gitmek gibi bir sey düsünmüyorum. Büyük takim diye de bir sey düsünmüyorum. Bence buranin büyük takimlardan hiçbir farki yok. Böyle de devam edecektir. Her futbolcunun Avrupa, Milli Takim gibi hedefleri vardir, benim de var ama su anda burada çok mutluyum. Büyük bir takimda oynadigima inaniyorum.
Seni buraya baglayan duygu bagi nedir? Neden 'Burada kalacagim' diyorsun?
Basarili olacagimiza inaniyorum her seyden önce. Takimdaki arkadaslik süper. Hocalarimiz süper. Baskan, yönetim... Her sey çok iyi. Gerçekten kötü giden hiçbir sey yok.
Küçük yaslardan beri oynuyorsun ama birkaç haftadir seni konusuyoruz. Ersun hocadan övgüyle söz ediyorsun. Sende neyi kesfetti? Neyi ortaya çikardi ki bugün adin Milli Takim için bile aniliyor?
Buraya gelmeden önce kosmayan, sadece top gelince oynayan bir futbolcu oldugumu söylüyorlardi. Ama buraya geldigimde Ersun hoca tam tersini söyledi bana. 'Sen öyle degilsin. Sende sadece o yok' dedi. iste bende olmayan bu özelligi o çikardi. Savasmayi, mücadele etmeyi ögretti.
Ersun hoca bilimsel yöntemler kullaniyor tamam ama bu yöntemlere sen inaniyor musun? Verim almaya basladin mi?
Kesinlikle aldim. ilk geldigimde, 'Neredeyiz biz, n'oluyor?' dedim. (Gülüyoruz) Konusulanlardan birsey anlamiyorum. Teknik kelimeler... Buraya gelmeden önce hiç agirlik salonuna bile girmemistim.
Bir anlamda burada spor egitimi aliyorsunuz yani?
Evet. Kesinlikle...
Son olarak Milli Takim konusunda ne düsünüyorsun?
Daha önce de TamSaha'ya konusurken 'Gitsem de siritmam' gibi bir sey söylemistim. Olabilir belki diye düsünmüstüm ama hocanin karari tabii.
Peki heyecanlaniyor musun çok?
insan heyecanlanmaz mi abi! Heyecanlaniyorum tabii.
YARIN: Ümit Bozkurt: Yanal nerede, o orada
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
KAYA_AKYILDIZ
Site Admin
Kayıt: Jan 24, 2005
|
Tarih: 2006-10-11 04:19:38
Mesaj konusu:
|
|
|
...
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
umutkuruc
Site Admin
Kayıt: May 09, 2004
|
Tarih: 2006-10-11 12:47:38
Mesaj konusu:
|
|
|
Yazi dizisinin sonuncu bolumu...
'Üç-dört sene içinde sampiyonuz'
Vestel Manisaspor Baskani Haluk Çubukçu sezon öncesinde hedeflerini ilk beste yer almak olarak belirlediklerini söyledi. 'Bu yil sampiyonluk yolunda bizi engellerse asilsiz haberler engeller' diyen Çubukçu, bu sezon olmazsa üç-dört yil içerisinde sampiyon olacaklarini sözlerine ekledi
11/10/2006, Radikal
BAgIs ERTEN
ERAY ÖZER
Yazi dizisinin son gününde Vestel Manisaspor Baskani Haluk Çubukçu'yla yaptigimiz söylesiye yer veriyoruz. Baskanin sözleri Vestel'in kulübe bakis açisini göstermesi noktasinda oldukça anlamli. Çubukçu Vestel olarak futbolu kisa vadeli bir yatirim olarak görmediklerini dile getiriyor.
Vestel ve Manisa birlesmesinden sonraki safhalar nasil gelisti? Çünkü birkaç safha var. ilk atilim aslinda basarisiz gibi göründü ama sonrasinda devami geldi. Bu süreci nasil anlatirsiniz?
Esasinda ilk andan bu yana geçen süreç tamamen basariyla dolu. Manisaspor 1999-2000 sezonunda Vestel'le birlesti. O zaman Üçüncü Lig'teydi. O süreçten buraya bakildiginda bir takimin Süper Lig'e çikmasi için geçirilmesi gereken evreler var. Bu süreç sadece bir sene sekteye ugradi. Vestel durup dururken Manisaspor'a neden sponsor oldu dersek... Vestel, Zorlu grubunun bir sirketi. Bu kurulus özellikle elektronik ve beyaz esya sektöründeki üretim birimlerini Manisa'da konumlandirmis ve burada ciddi yatirimlar yapmis durumda. Manisa'da her insan Vestel'le direkt veya endirekt olarak bir çalisma bagi içerisindedir. Böyle bir beraberlik Manisa'ya artilar geitrdigi gibi Vestel'e de bir sorumluluk getirmis durumda. Vestel'in Manisaspor'la birlesmesi sosyal sorumluluk içerisinde yapilan bir projenin devamidir.
Almanya'da Bayer Leverkusen, Türkiye'de Efes Pilsen ve Ülkerspor gibi örnekler var ve çogaltilabilir. Vestel, bu yatirimi yaparken ufkunu nereye kadar genisletti? Hedefte neler var?
Dünyada futbolun bir noktaya gitmesi artik ciddi sponsorlarin isin içerisine girmesini gerektiriyor. Bence Türkiye'de sponsorluk müessesesi dünyadakinden daha önemli. Futbol elde edilen gelir anlaminda kârli bir is degil. Hiçbir yatirimci, hele hele Vestel gibi çok agresif pazarlarda savas veren ve buna ragmen ürününü satmayi basaran bir grup böyle kâr edilmeyecegi belli olan bir ise para kazanmak için girmez. Vestel'in rengi kirmizi-beyazdir. Vestel grubu ülkesinin kazançlarina son derece dikkat eden bir gruptur ve rengi bayraktan gelir. Vestel, Manisapor'la birleserek hem ülke futboluna bütçesi oraninda destek vermek, ayni zamanda bölgesi olarak sehrine sosyal görevini yerine getirmek için bu ise girmistir.
Peki basari arttikça yatirimlar da artacak mi?
Vestel'in bir felsefesinden bahsedeyim siz bizim ufkumuzu anlayin. Bu Vestel Grubu'nun bir felsefesidir: 'Gideceksen en uzaga git, çikacaksan en yüksege çik, yapacaksan en iyisini yap.' Bu söz bizim felsefemizdir.
O zaman hedef mesela sampiyonlar Ligi finali diyebiliriz...
Bunlar hayal degil. Bu sene daha fikstür çekilmeden yönetim kurulu olarak hedeflerimizi belirledik. Birinci hedef: Saha içi ve saha disinda, özel yasantilarimizda, her yerde fair-play. Ama sadece lafta degil. ikinci hedefimiz sportif basari. Bu basari nedir, ilk beste yer almak ve Avrupa kupalarindan herhangi birine 2007-2008 sezonunda gitmek.
Bunu bugünden bilmek mümkün degil diyorsunuz.
Evet mümkün degil. Bizim ayaklarimiz hep yere basiyor. sampiyonluk her takim için hedeftir. Ama sampiyonluk lafi etmek için o süreci yasamak lazim. Sekizinci haftada biz sampiyonuz dersek yasanabilecek bir sorunda kendi lafimizi yemis oluruz. Biz takimimiza, hocamiza ve kendimize güveniyoruz. Ama mutlaka ve mutlaka ilk beste olmak istiyoruz.
Diyelim ki sampiyonluk yolunda ilerliyorsunuz. Bu yolda yolunuza saha disinda da pek çok engel çikacaktir. Bu sorunlara, yola çikacak yan unsurlara hazirlikli misiniz?
Bu söyledigin zorluklarin küçük bir dilimini iki hafta önce yasadik, hâlâ da yasiyoruz. Lig TV'de 'Futbol Gündemi' isimli programa konuk oldum, masada bir spor gazetesi vardi. O spor gazetesinde 'Ersun Yanal Fenerbahçe'ye imza atti' diye bir haber vardi. Programi yöneten arkadas 'Sizi ne engeller' diye sorunca, gazeteyi elime aldim ve 'Ben ayak oyunlarina inanmiyorum ama bizi engellese engellese bu gibi yanlis haberler engeller. Bu gibi haberler biraz motivasyonumuzu bozabilir. Hepimiz insaniz' dedim. Ertesi gün ayni gazetede sol sütunda bir haber: 'Dikkat et memur baskan'. Ben memurum evet. seref duyuyorum memur olmaktan.
Manisa küçük ve mütevazi bir sehir. Vestel'in kadrolari aslinda izmir'de yasiyorlar. Stüdiniz küçük bir stat. Bu dezavantajlari nasil avantaja çevirecekseniz?
Manisa Süper Lig'de bir takimi olmasinin sehre neler kazandiracaginin farkinda degil. Biz hep sunu söylüyoruz: Vestel Manisaspor Süper Lig'e çikti ama bunun arkasindan Manisa da Süper Lig'e çikmali. Çünkü artik sehir göz önünde. Sahamiz 10 bin kisi. Hedefimiz Avrupa'da oynamak diyoruz. Peki Avrupa maçlarini nerede oynayacagiz, izmir'de... Bu statta oynamamiza UEFA müsaade etmez. O zaman buradan Manisa'yi yöneten yetkili makamlara bir kere daha sormak istiyorum: Vestel Manisaspor'un Avrupa maçini izmir'de oynamasini Manisa'yi her kademede yönetenler nasil hazmedecekler?
Bu konuda herhangi bir talepte bulunuyor musunuz?
Tabii... Projeler hazirladik. Ama herkes diyor ki Vestel yapsin. iyi bir stat 50-60 milyon dolar. Manisa'da bu rahatlik var, Vestel'e arkasini dayamis. Biz takimi mi kuralim, stadi mi yapalim. Manisa'da altyapi sahasi bile yok.
Futbolcularinizin büyük bir bölümü genç. Bu, bilinçli bir tercih mi?
Evet. Ersun hocamizla yaptigimiz toplantida üstünde hemfikir oldugumuz konu basariya aç futbolcularla yola çikmakti. Bizde transfer yapilirken büyük bir özen gösteriliyor, hepsi çok ayrintili bir sekilde inceleniyor. Ersun hocayla 15 futbolcu aldik, hiçbiri menajer araciligiyla gelmedi. Kasetten bir tek oyuncu alinmadi, hatta kasetten bir tek oyuncu izlenmedi.
Son olarak, gece yataginiza yattiginizda Vestel Manisaspor'la ilgili kurdugunuz hayal nedir?
sampiyon olmak. Tabii ki sampiyon olmak. sunu emin olarak söylüyorum; Vestel Manisaspor'la birlikte olmaya devam ettiginde, Vestel Manisaspor üç-dört sene içerisinde Süper Lig'de sampiyon olacaktir. Bu kesin. Ama bu bu sene mi olur, seneye mi olur, ondan sonraki sene mi olur, bilemem.
- BiTTi -
--------------------------------------------------------------------------------
Ümit: Sadece agabey olarak anilmamaliyim
Ümit Bozkurt... Adi Ersun Yanal'la anilan bir oyuncu. Yanal Vestel Manisaspor'da da Ümit'siz yapamadi ve oyunculugu kadar kisiligiyle de ön plana çikan bu futbol emekçisini takimina dahil etti. Takimin agabeyi oldugu kadar futboluyla da akillara kazinmak isteyen Ümit Bozkurt'la takimi ve hedeflerini konustuk.
ilk soru: Neden Ersun Yanal seni her yere götürüyor?
Güzel soru. Ersun hocaya da sordunuz mu? Herhalde frekanslar uyusuyor. Mesela ben çalismayi çok severim. Her aninda çalismayi, kafa olarak da her an isi düsünmeyi çok severim. Ersun hocanin da öyle oldugunu düsünüyorum. inandigi bir futbolcuyum herhalde Ersun hocanin. O da benim inandigim bir hoca. Onun da benimle çalimayi tercih etmesi onur verici bir sey. insallah böyle devam eder.
Aslinda bu tercihin nedeni belli. Sahada bir toparlayici, saha disinda bir toparlayici. Takim içi baglantilari saglayan adam pozisyonundasin.
simdi bunu ben kendim adlandiramam.
Bu misyon sana cazip geliyor mu?
Tabii... Bir ara baskan Cavcav 'Takima abi lazim' diyordu. O ara çok rahatsiz oldu. Tamam abi lazim da ben futbolcuyum ayni zamanda. Hatta baskan 'Abi olarak kal' dedi. Ama ben futbolcuyum. Mesela Konya futbolcu olarak beni istedi, bu benim hosuma gitti. Çünkü futbolcu olarak istenmek beni besler. Abi olarak kalirim, onun da yasi gelecek. Futbolculugumu bir ara insanlar arka plana atmaya basladi eski takimlarimda, bu beni rahatsiz etti. Ama tabi abi olmak da bir görev. Ayri bir sorumluluk. Burada da o sorumlulugu elimden geldigince yerine getirmeye çalisiyorum. Bu sorumlulugun yani sira bir de maça çikiyorsunuz. Bu açidan agir bir görev. Ama elimden geldigine yapmaya çalisiyorum.
Seni teknik adam olarak görecek miyiz?
istiyorum. Üniversitede iktisat okudum. Burada bir yillik imzam var. Burada devam edeceksem Celal Bayar Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmayi düsünüyorum. Kendimi gelistirmek ve futbola bir seyler vermek istiyorum. Bazen hemen birakmak istiyorum, öyle pis seyler yasadim ki zamaninda, bazen hemen birakip gitmek istiyorum. Sonra 'Bana futbol bu imkânlari getirdi' diyorum. simdi devam etmeyi düsünüyorum.
sampiyonluk gelirse, bu basariyi yakalamis ilk takim olmak çok önemli bir motivasyon kaynagi degil mi?
Zaten motive eden çok etken var. Mesela Fenerbahçe'nin kaybetmesi basli basina bir motivasyon kaynagi. Disarida manavin kasabin 'sampiyonluk' demesi bile bir motivasyon.
Peki bu bir stres kaynagi mi?
Bence eninde sonunda bir stres olacaktir. Bu kaçinilmaz. Galatasaray, Fenerbahçe bu yarista strese giriyorsa bizde de olacaktir. Bunu en aza indirgemek gerekiyor. Takim içinde büyüklerden biriyim ama bu stresi ben de yasayacagim.
Selçuk'la konusurken 'Gençler çok sansli' dedin. Nedir Vestel Manisa'daki fark? Neden burada gençler sansli?
Vestel Manisaspor'la Anadolu takimlari arasindaki fark açiliyor. Gençlerbirligi'nde büyük adimlar atilmis mesela, su anda duragan bir sekilde devam ediyor. Vestel Manisaspor da bunu olusturmaya çalisiyor. Kulüplesme anlaminda da bu olusmaya çalisiyor. sundan dolayi arkadaslar sansli dedim: Ersun hocanin oyuncuya verdigi bilgiler, kulübün hazirladigi sartlar gerçekten bir egitim. Önemli olan temelin saglam olmasi. Genç oyuncularin temelinin saglam olmasi önemli. Burasi bu açidan da onlar için sans.
Kariyerini sonlandirmadan önce ne yasamak istiyorsun? Son olarak 'sunu da yasayayim' dedigin bir hedef var mi?
Burada bir sampiyonlar Ligi yasanabilir. Ben sampiyonlar Ligi'nde de, UEFA Kupasi'nda da oynadim. Burasi bu yola çikmaya hazir. Burasi güçlü bir kurulus. Bilim adamlari diyebilecegimiz kisilerin elindeyiz teknik ekip olarak. Neden olmasin!
Önemli olan takimin bunu hazmetmesi. su anda bu noktada bir hazimsizlik yok. Çünkü Nizamettin, Sezer, Borbiconi, Ugur, Hakan Balta, Zelenka ve Johana gibi oyuncular Avrupa'da o is disiplinini almislar.
--------------------------------------------------------------------------------
Üç günün ardindan Yanal'dan inciler
Ersun Yanal'la üç gün süren söylesiden en çapici cümleleri derledik, iste Yanal'dan inciler:
sampiyonluk bir kere elde edilerek tüketilecek bir seyse, olmasin daha iyi.
Benim amacim Avrupa arenasina çikacak bir takim yaratmak. ikinci olarak da yeni oyuncular üretmek.
sampiyonluk bir sonuç degil, bir sürecin baslangicidir.
Ben hiçbir takimdan kovulmadim, hep kendim ayrildim.
Kimseyi satmadim. Hedefime uymayan takimlardan ayrilmayi tercih ettim.
Tabii ki Avrupa'ya gitmek isterim. Ama önce kalici olan ve arkadan gelenlerin de kalici oldugu bir sistem yaratmak gerek.
Çagin futbolcularini yetistirmek istiyorum. Yani her türlü kültür ve mozaikle iliski kurabilen ve onunla yasamayi bilen oyuncular.
(Avrupa'yi kastederek) Bir Emre, bir Tugay ve bir Nihat. Baskalari da gitti ama bir tek bunlar saygin bir yer edindi. Digerleri kaçmis gibi geri döndüler.
Görev aldigim takimlarda transfer patlamasi oluyor. Nasil oldu derseniz ben oyuncularimin potansiyellerini iyi kullandim.
Dünyayi yeniden kesfetmiyoruz. Barcelona, Lyon, halihazirda çok güzel modeller.
Yetenek tespit edilir, yetistirilmez.
Ligin kalitesizliginin nedeni kazanma kültürü. Bizde ise kazandigin zaman yasam, kaybettigin zaman ölüm var.
Tempo faul getirir.
(Bir kisim medyaya) Onlar futbola ilgilenmez aslinda. Zaten hiçbir zaman da somut kavramlardan vurmazlar. Karakterden, adamliktan söz ederler. Sanki bazilarinin elinde adamlik mührü var.
Bu çarki kirmak zor is. Sadece medya degil, birçok menfaat çevresi de bu isin içinde.
Ben sosyal demokrat bir insanim, demokrasiye ve insan haklarina inanirim ve bunun çagin geregi oldugunu düsünürüm.
Bir durusum var ve bu durusumu hiç bozmayacagim.
Büyük takimlarda basarili olamazmisim çünkü orada basarili olmak zormus. Eger zorsa bu isi zor yapan ben degilim, sizsiniz.
Birileri bir imaj yaratiyor ve size giydiriyor. Bunu da programina çikmadiginiz için yapiyor.
--------------------------------------------------------------------------------
Personel degil, hepsi takimin bir parçasi
Ersun Yanal 'Bir kulüpte ilk yaptiginiz is nedir?' sorusuna "Önce ekibimi kurarim" diye cevap vermisti. "Basari paylasildikça büyür" diye de eklemisti. Öylesine bir söz degilmis bu. Etrafindaki insanlari tanimaya basladikça bu yaklasimin ne kadar gerçek oldugunu görüyorsunuz. Doktor Levent Günerli, fizyoterapistler Adem Çali ve Serdar Aslan, masörler Serdar Bektas ve Oktay Altun, tercüman Nurettin Çil hepsi takimin parçasi. Kim daha iyi Türkçe konusuyor diye tartisiyorlar, antrenmanda kim istekli onu kontrol ediyorlar, fizik kondisyonu nasil en yüksek noktaya çikaririz diye çalisip duruyorlar. Alpaslan Kaya kulüp müdürü. Genç, dinamik biri. Sadece futbolun degerlerini konusan nitelikli bir e-mail grubundan tanisiyoruz kendisiyle. Futbolun idari yapisina dair bildigi ne varsa bizimle paylasiyor.
Diyetisyen Kadriye Tekin'le de bizi tanistiran o oldu. Kadriye hanim Süper Lig'de çalisan ender diyetisyenlerden biri. Her futbolcuyla birebir konusuyor ve yemek aliskanliklarina göre mönüler hazirliyor. ilk baslarda hepsi mirin kirin ediyor, 'Yemegime karisma' diye tavir alanlar bile oluyor. Ama bir süre sonra görüyorlar ki diyetisyen lezzet düsmani demek degil. simdilerde tatilden dönenler ilk Kadriye hanimin kapisini çaliyor. Lezzetin keyfine vararak 'fit kalmanin' sirlarini ögreniyorlar.
Aerobik hocasi Necla Güngör geliyor yanimiza. Renkli, kipir kipir bir insan. Ertesi sabah bizi çalismalarina davet ediyor heyecanla. "Rafael nasil güzel dans ediyor, gelin görün" diyor. Abarti payinin sifir oldugunu hemen anliyoruz. Önce dogum gününü kutlayan Zelenka'ya göbek attiriyor, sonra herkese. Lambada bitiyor eglence. Futbolcular ter içinde, ama keyifle isinmis durumdalar.
Ama bu ekibin temel yapitaslarindan biri ise psikolog Ozanser Ugurlu. Futbolcularin iç dünyasi ondan soruluyor. Ama klasik mentörlük sisteminin çok ötesinde bir islevi var. Ersun hocayla kafa kafaya verip futbolcularin degerler sistemi üzerine çalisiyorlar. Oyuncudan nasil verim aliriz sorusunu bambaska bir yerden cevapliyorlar. isbu nedenle herkesi kapasitesinin neredeyse ötesine geçecek bir fedakârlik ve inançla sahaya çikiyor.
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
haydar_gerlevik
Site Admin
Kayıt: Apr 03, 2003
|
Tarih: 2006-10-11 13:56:47
Mesaj konusu:
|
|
|
Artik bir seyden emin oldum.
Yanal Gençlerden Milli takima Anadolu Futbol Devrimini engellemek için özellikle gönderilmis.Yanal devrimi bizde yapacakti kismet Manisayaymis..Gen de Bizansta oyun bitmez..
Kalsaydi eminim en az 1-2 sampiyonluk olacakti ve istanbul disindan sampiyon olamaz, sampiyon yapmazlar zihniyetini, önyargisini, (Tüm Anadolu taraftarinda var malesef) yikacakti..
Trabzonda nasil olduysa diger kentler de kendi takimlarina sahip çikacaklardi. Zaten Bizans sadece istanbulla sinirli kalsa sorun degil sorun Anadoluyu isgal etmesi..
Bizans dedigin zaten güce tapanlar toplulugu gibi bir sey ...Bir fiskeyle yikilir..
Ya da ben öyle düsünüyorum..
ajanssporda geyigine tahmin oyunu oynuyoruz onda bile ist takimlarina maglubiyet vermeye korkuyor insanlar nasil sartlandirilmislarsa..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
Yazar |
Mesaj |
MehmetGUNER
Site Admin
Kayıt: Aug 08, 2002
|
Tarih: 2006-10-12 15:51:32
Mesaj konusu:
|
|
|
"haydar_gerlevik"]Artik bir seyden emin oldum.
Kalsaydi eminim en az 1-2 sampiyonluk olacakti ve istanbul disindan sampiyon olamaz, sampiyon yapmazlar zihniyetini, önyargisini, (Tüm Anadolu taraftarinda var malesef) yikacakti...
kalsaydi.. tabiki sevgili haydar..
ne demis ersun yanal?. "hedeflerime uymayan, ayri düsündügümüz takimlardan kendi istegimle ayrildim." direk bizi tarif ediyor..
dikkatle okursak:
imkanlari olupda, hedefleri olmayan takimlardan diyor..
"derin mevzu" topiginde daha sezon basinda bir seyler demisiz. o takim ve o hoca asla bir araya getirilmeyecek diye.. o güne kadar basimizdan geçenleri söyle bir gözümüzün önüne getirdigimde arada çok ince çalimlar gördüm.. inanilmaz biçimde hassas seçilmis eksiltmeler var.. lütfen gelenlere degil, takimdan gönderilenlere dikiz dedigim bu yüzdendir..
o güne kadar destekledigim, her ortamda savundugum haci cavcav'a yan çizmem de bu yüzdendir..
sampiyonluk önemli degil. bu ligde bir sekilde sampiyon olunur ama o takimin irtifasini düsürmeyecekti.. dedikde üstelik "o adimi atamayan çok zaman ve çok para kaybeder" diye.. bakin simdi oftas sikistirmaya basladi, paflarda onlari sikistiriyor. bu çocuklari çagiracak, dahil edecek, ciddi ciddi bir mücadelenin içine atacak takimimiz yok.. bunlari dedigin zaman birde çikip "dur bi" demiyolar mi?. otur agla..
elinizi vicdaniniza koyun.. bu çocuklara nasil diyecegiz ki:
haydi gençler, gelin bizi düsmekten kurtarin.. biz sizi bu günler için yetistirdik..
bu günler için mi yetistirdik acaba?..
|
|
Başa dön
|
|
|
|
|