Alkaralar Dinlenme Tesisları Forum Ana Sayfası
 
ERMENSTAN-TRKYE
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
irfanakalp
Site Admin

Kayıt: Jul 28, 2005

Mesaj Tarih: 2008-09-04 15:41:20      Mesaj konusu: ERMENiSTAN-TÜRKiYE Alıntıyla Cevap Ver

6 Eylül Cumartesi günü saat 19.00’da Ermenistan’in Erivan kentinde Dünya Kupasi elemeleri için Ermenistan ile Türkiye futbol takimlari karsilasacak. Maçi TRT naklen yayinlayacak. Cumhurbaskani Abdullah Gül büyük bir ihtimalle Erivan’a gidecek. Bilindigi gibi Ermenistan ile Türkiye arasinda diplomatik iliskiler kesik ve ayni zamanda da sinir kapilari karsilikli geçislere kapali. Bu durumun bir benzeri de ben ve benim yasimdakilerin çocukluk ve gençlik çaglarimizin geçtigi altmisli ve yetmisli yillarda Yunanistan ile yasanmisti. Hatta 1974 Kibris harekâtinda Yunanistan ile az daha savasiyorduk. Bu durum doksanlarin ortasinda da devam ediyordu. Ben 1998 yilinda bir fuar sirketine satis elemani olarak girmistim. Kuzey Afrika ülkelerinde “Türk ihraç Ürünleri” fuarlari düzenliyorduk. Ben Türkiye’deki makine üreticilerini dolasiyor Cezayir ve Fas fuarlarina onlari götürmeye çalisiyordum. Bu arada onlarla görüsmelerimde, “Hangi ülkelere ihracat yapiyorsunuz” ve “hedef ülkeleriniz neresi” sorularini da soruyordum. Makina sektöründe çesitli ülkeler sayilirken Yunanistan’in da sik sik tekrarlandigini gördüm. Birgün sirkette diger satis elemani arkadaslara, “…aslinda Yunanistan’da fuar düzenlemeliyiz” dedigimde BE adli arkadas hiddetle bana “…ne fuari be onlari gördügün yerde tarayacaksin yasatmayacaksin onlari” dedi. Aradan yedi –sekiz ay geçti ve 17 Agustos 1999 Marmara depremi yasandi. Arama-kurtarma ekibini ilk gönderen ülkelerden birisi Yunanistandi. Aradan bir yil geçti ya da geçmedi bu sefer Yunanistan’da bir deprem oldu. Dogal olarak ilk giden ülke AKUT ile Türkiye oldu. iki ülke arasindaki iliskiler sicaklasmaya basladi. Hükümet düzeyinde ziyaretler siklasti. Benim Yunanistan’da fuar düzenleme fikrim ne satis müdürüm ne patronlarim nede arkadaslarim tarafindan hiç ciddiye alinmamisken bir gün patronumuz bizi toplayip, “...arkadaslar Kürsat Tüzmen aradi Yunanistan’da fuar düzenlememizi istiyor ne dersiniz doldurabilirmiyiz fuar alanini?”diye sordu. Fuari Atina’da düzenledik çok kisa bir sürede fuar alanini firmalara sattik ve tiklim tiklim doldu. Birçok firma fuar alani dolup ta satislar kapandiktan sonra bizi aradiginda yer yok yanitini aldiginda, “ olamaz biz mutlaka katilmak istiyoruz orada yillardir çalistigimiz temsilciliklerimiz var bir çözüm bulun” seklinde cevaplar aliyorduk. Fuar basariyla gerçeklesti 4–5 gün sürdü. Tarihte ilk defa Türkiye orada fuar düzenledi. Basin’da ilgi gösterdi. Fuara Yunanlilar çok büyük bir ilgi gösterdiler. Mübadele ile Türkiye den Yunanistan’a gönderilen izmirli, Ayvalikli, Muglali yüzlerce binlerce Yunanli fuari ziyaret etti. Daha sonraki yillarda düsmanliklar azaldi karsilikli turistik geziler çogaldi ve bugünlere gelindi. Ayni sekilde Türklerle Ermeniler yüzyillardir ayni topraklar üzerinde yasamislardir. Kültür ve gelenek olarak birbirimize çok yakiniz. Son yillarda Ermenistan ile yakinlasmalar ve iliskiler artti.1997 yilinda Türk-Ermeni is Gelistirme Konseyi kuruldu. Birlikte Rusya ve Orta Asya da birçok projelere girildi. Bu konsey diger kuruluslar sayesinde akademisyenler, ögrenciler, sporcular, sanatçilar çok sayida geziler yapildi. Dogu Anadolu bölgesi sinirlari içerisindeki Akdamar Kilisesi ve Ani Harabelerini ziyaret etmek için dünyaya yayilmis 6 milyon Ermeni kapilarin açilmasini dört gözle beklemektedir. Ermenistanda Rusça ve ingilizce disinda Türkçe en çok konusulan yabanci dil. Zira birçok Ermeni Anadolu göçmeni olan ninesinden, dedesinden Türkçe ögrenmis. Birçok Ermeni vatandasi tatil için Türkiye ye geliyor. Yeni evliler için Antalya ideal bir balayi yeri sayiliyor.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
uralnadir
Site Admin

Kayıt: Dec 15, 2004

Mesaj Tarih: 2008-09-04 16:27:31      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Gergin iliskileri daha da germe potansiyeli oldugu gibi barisa dogru bir adim olarak da düsünülebilecek bir maç. Umarim ikinci seçenek olur. Yerli fasistlerimizle, Ermeni fasistlerinin pek böyle düsünecegini sanmasam da bizler kendimizi daha farkli konumlandirmali, maçi da öncesi ve sonrasini da daha farkli tartismaliyiz.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
suat_kaya
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-04 16:33:17      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bütün dünya insanlarinin kardes oldugunu cünkü ayni kökenden geldigimizi ne zaman görebilecegiz artik ben artik bunlari astim kim olursa olsun iyi insan iyidir kötü insan kötüdür tarihte kalmis olaylarla kimse bugün yasayanlari sorumlu tutamaz ben kendimden örnek vereyim benim babamin dedesini ve annesini Karsta Ermenilerle savasta kaybettik ama su anda benim amcamin oglu Almanyada bir Ermeni kiziyla evli cocuklari var ve cok mutlu o kizin veya amcamin oglunun tarihte olanlardan haberi bile yok diyecegim bütün dünyanin düsmanliklari kin ve nefreti attigi zaman yani dünya halklarinin kardes oldugunu gördügümüz zaman cok seyi asmis olacagiz bu vesileyle bu macinda dostluk ve kardeslige vesile olmasini diliyorum
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
Mehmet_Doruk
Site Admin

Kayıt: Sep 17, 2003

Mesaj Tarih: 2008-09-04 16:40:38      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Turkiye'nin Ortaasya'ya ulasmak için bir kapiya ihtiyaci var Gürcistan kapsi gergin. Ermenistan'da yurt disina ulasmak için Türkiye'ye muhtaç. Ayrica Türkiye binlerce Ermenistan vatandasi çalisiyor. Karsilikli menfaatler için iliskilerin yumusamasina ihityaç var. Buna diaspora Ermenileri ve bizdeki bazi gruplar karsi çikiyor. Tabii diaspora Ermenilerinin tuzu kuru. Ayrica Atatürk'te Yunanistan iliskileri düzeltmisti. Türkes'te Ermenistani ziyaret etmisti.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
Arda_Kucukahmetler
Site Admin

Kayıt: Aug 09, 2003

Mesaj Tarih: 2008-09-04 18:48:58      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

"suat_kaya"]Bütün dünya insanlarinin kardes oldugunu cünkü ayni kökenden geldigimizi ne zaman görebilecegiz artik ben artik bunlari astim kim olursa olsun iyi insan iyidir kötü insan kötüdür tarihte kalmis olaylarla kimse bugün yasayanlari sorumlu tutamaz ben kendimden örnek vereyim benim babamin dedesini ve annesini Karsta Ermenilerle savasta kaybettik ama su anda benim amcamin oglu Almanyada bir Ermeni kiziyla evli cocuklari var ve cok mutlu o kizin veya amcamin oglunun tarihte olanlardan haberi bile yok diyecegim bütün dünyanin düsmanliklari kin ve nefreti attigi zaman yani dünya halklarinin kardes oldugunu gördügümüz zaman cok seyi asmis olacagiz bu vesileyle bu macinda dostluk ve kardeslige vesile olmasini diliyorum +1000
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
hacisenol
Site Admin

Kayıt: Nov 22, 2005

Mesaj Tarih: 2008-09-04 20:44:50      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

insallah dünya barisina bir nebze de olsa katkisi olur. iste sporun kardeslik, dostluk yüzü. Ayni sekilde Trabzonspor da Güney Kibrisa gitmis (gerçi sonuç kötüydü),onlarda bize gelmisti. Umarim dünya üzerindeki düsmanliklar biter, yerini kardeslik alir.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
irfanakalp
Site Admin

Kayıt: Jul 28, 2005

Mesaj Tarih: 2008-09-04 21:34:39      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bir seneyi askindir Erivan’da yasayan Gazeteci Amberin Zaman bugünkü Taraf gazetesinde maça gidecek ler için “Erivan Rehberi” adli bir yazi hazirlamis. Erivan’da Tumanyan caddesinde Gaziantepli Sarkis’ in lahmacun salonu varmis. Tabelasinda “lahmajo” yaziyormus. Bir büyük lahmacun, bir porsiyon içliköfte ve bir ayrani 6 YTL’ den az paraya almak mümkünmüs. Ancak Sarkis israrla “Türkler’den para almam” diyormus. Mashtots caddesinde de 1769’da insa edilen Gök Camisi varmis. Dis cephesi mavi çinilerle süslü olan bu cami her gün ibadete açikmis. iran azerisi bir imam namazlari kildiriyormus. Yine hem kebap yemek, hem halay çekmek(lorke lorke dâhil) hemde manzara seyretmek için nehir kenarinda sehir içindeki mini kanyondaki “Monte Cristo”ya gidilmeliymis. Cumartesi Pazar günleri Cumhuriyet meydaninin arkasinda kurulan bitpazarinda birçok satici Türkçe biliyormus. Bununda nedeni iç Anadolu dan giden Ermenilerin örnegin Kayseri’dekiler, Konyadakiler sadece Türkçe bilmeleriymis. Türkçede “s” ile baslayip “r” ile biten alti harfli küfür Ermeni dilinde de yüzde yüz ayniymis.”Esek” ve “hayvan”da ayniymis.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
oguzhanceylan
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-04 22:01:41      Mesaj konusu: C.Baskaninin maça gitmesi hakkinda Alıntıyla Cevap Ver

Merhaba, Bu tip "iyi niyet" gösterileri maalesef birtakim gerçekleri ortadan kaldirmiyor. Elbette ki ortak kültüre sahibiz. Bu cografyada yasayan insanlariz sonuçta. Nasil Yunanlilarla ortak birçok yemegimiz, sarkimiz türkümüz varsa Ermenilerle de var. Birarada yasamisiz yüzyillarca. Osmanli'nin son dönemi hariç tutulacak olursa bir sorun da olmamis. Ancak günümüzde, Cumhurbaskanimizin ziyaret ettigi devlet, Birlesmis Milletlerce sinirlari taninan bir devletin topraklarinin %20'sini hala isgal ediyor durumda. Keza bu isgal eylemi sirasinda 1 gecede 1000'e yakin sivili dünyanin gözleri içine bakarak öldürme eylemini de gerçeklestirdiler. Üstelik bu konuda bir tartisma filan da yok ortada, video kayitlari sözkonusu. Ayni devlet sizin sinirlarinizi da tanimiyor ve ülkenizin bir kismindan kendi ülkesinin "Batisi" olarak söz ediyor. Ötesinde 1915 olaylarinin tüm dünyada soykirim olarak taninmasi için mücadele ediyorlar. Bu anlamda devleti temsil eden cumhurbaskanimizin Ermenistan'a gitmesinin hiçbir anlami olmayacagina inaniyorum. Herkese iyi aksamlar dilerim
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
suat_kaya
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-04 22:34:23      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bak sevgili Oguzhan söylediklerinin hepsini biliyorum ben ailemden 2 kisiyi Karsta kaybettim elcilerimize yapilan saldirilar soykirimin taninma istekleri hepimizin bildigi seyler ama artik komsuyuz sen bunlari yaptin yapiyorsun ben seninle iliski kurmam mantikli ve akil dolu bir hareket olmaz sorunlar diyalogla cözülür Rusya mallarimiza kota koydu kafa tutabildikmi tutamayiz gazi kestigi an biteriz buda onun gibi birsey bir haksizlik varsa diyalog ve akilla cözülmeli unutma icimizde bircok Türk Ermeni vatandasimiz var onlarin cektigi sikintiyi düsün belki kendi ülkelerinde rahatlikla Ermeni oldugunu bile söyleyemiyorlar tarihi tarihcilere birakalim belki bu ermeni meselesinde degil ama tarihte bizim hicmi hatalarimiz olmamistir.Sana bir filozof sözüyle yaziyi bitiriyorum bin kere mazlum olsanda bir kere zalim olma.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
oguzhanceylan
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-04 22:53:56      Mesaj konusu: Haklisiniz Alıntıyla Cevap Ver

Haklisiniz Suat Bey, Benim de tam belirtmek istedigim seyler, insanlarin insanlarla problemleri olmamasi gerektigi. Ancak isin içine devletler ve terör girince isler biraz degisiyor. Ermeni vatandaslarimizdan bu ülkeyi çok çok sevenler de olmustur, hatta asagida baglantisini verdigim sayfadaki Artin Penik çok da eski olmayan bir örnektir. http://www.odatv.com/index.html?id=13117 Tekrar ediyorum, devlet temsil edildigi için Cumhurbaskaninin gitmesine karsiyim, onun disinda elbette ki ortak degerlerimiz, sözgelimi bir Amerikaliyla olan ortakliklarimizdan dogal olarak çok daha fazla.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
cengizyalvac
Site Admin

Kayıt: Mar 16, 2008

Mesaj Tarih: 2008-09-04 23:01:05      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

bu iki ülke arasindaki iliskilerde genelde iyi niyetli olan hep türkiyedir örnek aklima gelenler den yanlis hatirlamiyor isem 1991 de onlari fransadan rusyadan abd den önce tanidik. erovizyonda puanlarin çogunu jest olarak hep onlara veriyoruz onlar hiç karsilik vermismiydi hatirlamiyorum sonuç olarak yine adimi biz atiyoruz ama insallah bu sefer yaniliriz ermenistan ve diasporasi bizi utandirir. maça gelince hiç sakasi yok almak gerek zaten hocalarida bizi favori görüyor
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
ekremvural
Site Admin

Kayıt: Jun 25, 2007

Mesaj Tarih: 2008-09-04 23:03:34      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

"suat_kaya"]artik komsuyuz sen bunlari yaptin yapiyorsun ben seninle iliski kurmam mantikli ve akil dolu bir hareket olmaz sorunlar diyalogla cözülür. çevrenden örneklerle çok dogru seyler yazmassin suat abi. Sorunlari görmezden ve duymazdan gelerek, muhabbeti, iliskiyi keserek, bagirip çagirarak hiçbir meseleye çözüm bulamayiz Cumhurbaskanimiz ve gidecek heyet zaten protokol konusunda anlasilamzsa gidilmeyecegni açiklamisti Medyada çikan protokolde asala dan insanlar olacak haberleride Abdullah Gül ün gitmemesi için ermeni millyetçilerince çikarilan haberler diye düsünüyorum. Ural abininde yazdigi gibi asiri milliyetçilikten kaçinip maçin öncesinde ve sonrasinda olaylara bizim herkesten farkli bakmamiz lazim. Bence bu ziyaretten hiçbir sey kazanamasak bile birsey kaybetmeyiz
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
efesavas
Site Admin

Kayıt: Dec 17, 2002

Mesaj Tarih: 2008-09-05 02:23:52      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Maçin dostça geçmesini ve iki halk arasinda dostluk temelleri atilmasina katkida bulunmasini temenni ediyorum. Cumhurbaskaninin "ziyaret" hamlesini ise bir takim siyasal hesaplarla ve daha önemlisi baska ülkelere verilen "taahütlerin" geregi olarak yapilmis çok büyük bir hata, hatta bir diplomatik rezalet olarak degerlendiriyorum. Bu konunun uluslararasi iliskiler ve kafkas politikasi açisindan anlami uzun uzun tartisilmaya deger, fakat Alkaralar'da degil, siyasal platformlarda.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
onurnazliaka
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-06 03:29:47      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Öncelikle sunu belirtmek istiyorum ki yapacagim yorumlar toplumsal(sosyolojik) açiklamalar içermekten çok genel bir çerçeve çiziyor.Siyasete kaçsa da bunu yazmaktan çekinmiyorum çünkü madem Milli Takim basliklari içerisinde bu karsilasmaya dair ayri bir baslik açilmis o zaman bu baslikta her ne kadar siyasete kaçsa da çesitli açiklamalar yapmayi istedim. Toplumsal (sosyolojik) açiklamayi da su açidan yapmiyorum.Benden önceki mesajlarda güzel toplumsal(sosyolojik) açiklamalar yapilmis.Ben daha çok isin siyasal yönüne bakayim.Ayrica su asamada yapacagim toplumsal(sosyolojik) yorumlar yanlis anlasilabilir,o yüzden ben isin sadece genel boyutuna bakiyorum.Ve sunu da belirtiyorum ki Onur-Agop iliskisi farkli bir boyut,Türkiye-Ermenistan iliskisi farkli bir boyut.Ben burada Onur-Agop iliskisinden çok Türkiye-Ermenistan iliskisini ele alacagim. [size=24:a9c3646f02]____________________________________________________________________[/size:a9c3646f02] Efendim 13 gündür sehir disinda olmakla birlikte yazili basini takip etme çabasi içerisindeydim.Her ne kadar persembe günü yazili basini takip etmemis olsam da gelismelerden genel olarak haberdardim,yani dis dünyadan soyutlanmis degildim.Ancak aradaki bir günde olan olmus ve cumhurbaskani bir karar alarak karsilasmayi izleyecegini kamuyoyuna duyurmus.Nitekim ben bu sabah Yunan radyolari arasinda buldugum TRT FM'den bu gelismeyi dinleyince pek de sasirmadim aslinda,zaten olacagi buydu dedim.sasirmadim ama bir beklenti içerisindeyim.Belki karsilasmaya gitmeme karari alinir diye.Beklenti iste.Cumhurbaskanligi makami karsilasmayi izleyip/izlememe yönündeki kararini yine her zaman oldugu gibi zaman geçsin/kamuoyu alissin amaciyla son güne saklamis anlasilan,bizim beklenti de bosa çikmis. Peki neden karsilasmanin izlenmemesine dair bir beklenti içerisindeydim?Bunun nedenleri tahmin edebileceginiz gibi.Ülkemiz açisindan kabul edilemez olan üç konu var.Bunlari bir zamana kadar kirmizi çizgi olarak da niteliyorduk ki ancak kirmizi çizgiler galiba gevsedi.Basinda üzerinde durulan üç konuyu ben asagiya alintilayim: 1)Ermenistan Devleti'nin Azerbaycan topraklarindaki fiili isgali.(isgal kelimesi burada resmi anlamda kullanilmis ve BM'le AGiT tarafindan tescillenmistir)Bu isgal nedeniyle Karabag'daki 1 milyon insanimiz vatansiz duruma düsmüstür. 2)Ermenistan'in ülkemizin toprak bütünlügünü tanimamasi:Ermenistan Devleti kurulus belgelerinde ülkemiz topraklari üzerinde hak iddaa etmekte ve bir zamanlar nasil ki Suriye'nin Hatay'i kendi topragi gibi gösteriyorsa Ermenistan da Ararat adiyla Agri Dagi'ni kendi topragi kabul etmektedir.Hatta bu yayilmacilik Anadolu'muzun dogusuna kadar uzaamaktadir. 3)Soykirim yalani:1915 olayi bile demiyorum.Soykirim yalaniyla dünya kamuoyunun destegi alinarak ülkemiz üzerinde baski kurulumak istenmektedir.1915'te çok da sorunlu gerçeklesmeyen techirden 1,5 milyonluk soykirim yalani ortaya atilmaktadir. Ermenistan konusu gerek ülkemiz gerekse Türk Dünyasi içerisinde kardes ülke Azerbaycan açisindan önemlidir ve hiçbir zaman Azerbaycan'siz bir Ermenistan siyaseti düsünülemez.Çünkü Azerbaycan da Ermenistan konusundaki üç temel ayaktan biriyle yani Daglik Karabag konusuyla ilgilidir ve öyle ki su anda Ermenistan'la Azerbaycan birlikleri arasinda Kafkas topraklarinda yogunlugu düsük olsa bile çatismalar olmakta ve kardes ülke sehitler vermektedir.iste bu asamada -Azerbaycan'siz bir Ermenistan siyasetinin düsünülemeyecegi bir ortamda- bu adim Ermenistan siyasetinden Azerbaycan'i tasfiye etmek anlamina gelecektir. Soykirim yalaniysa dünyadaki birliklerin/büyük ülkelerin ülkemiz aleyhine baski unsuru olusturmak adina kullandigi yapma bir kozdur,içi bostur,ancak son dönemde bu içi bos yalan yapma olarak doldurulmaktadir.Birliklerin/büyük ülkelerin masa olarak kullandigi Ermenistan Devleti soykirim yalani ihtirasina kapilmis,Arjantin'den Fransa'ya kadar dünyanin pek çok yaninda bu soykirim oyununu ne yazik ki yutturulabilmis ve resmi olarak tanitilabilmistir.Soykirim yalani anitlarla ölümsüzlestirilmis!,ders kitaplarinda yerini almistir.Bu yalan o kadar etkili olmustur ki bildiginiz 2 büyük devlet bu yalani ara sira pisirip pisirip kendi parlamentolarina/senatolarina getirmekte ara sira kabul edip ara sira reddetmekte ve bu sayede ülkemizi hizaya çekmeye çalisip reddedince dost,kabul edince bir süreligine düsman olmaktadir.Soykirim yalani o kadar bostur ki bugüne kadar ne görsel bir delil sergikenmis ne de arsivleri açilim çagrisina evet denilmistir.Oysa ki Osmanli ve Rus arsivleri taransa soykirim yalani açiga çikacaktir. Ermenistan'in ülkemizin toprak bütünlügümüzü tanimamasi su an için hayati bir tehtit olmasa bile tehtidin niteligi onu tehtid olmaktan çikarmiyor.Toprak kazanma amaci,toprak kazandirma yasanmasa bile bugün Kibris'ta yasanan mülkler sorunu hiç öngörmedigimiz bir biçimde memleketimizde de yasanabilir,taviz tavizi dogruabilir.Ayrica Atatürk'ün öngördügü ''Yurtta baris dünyada baris'' ilkesinin bir parçasi olan komsularla iyi geçinmek için komsularin karsilikli olarak birbirininin topraklarini tanimasi,sinir bütünlügünü kabul etmesi gerekir ki bu adimi biz en basta atmamiza karsin Ermenistan niyetini degistirmemistir. Son dönemde ne mi oldu?Acayip ölçüde milletperver ve dinperver iktidarimiz ne ilginçtir ki onarilmayi bekleyen bir sürü Selçuklu yapisi dururken gitti bu tas yapilarin yerine nerede bir kilise var onu onardi.Elbette onarilacak,ancak belli bir plan çerçevesinde.Sanki birilerine yaranilmak istenircesine gidip de kiliseleri seçmek ve hiç programda yokken birden Akdamar'i onarima almak ve açilisa da Ermenistan gibi dogrudan diplomatik iliskimizin olmadigi bir devletin temsilcilerini davet etmek ne anlamlidir! Son aylarda açiga çikti.Dünya memleketi isviçre Türk ve Ermeni heyetlerin -elbette ki- resmi olmayan görüsmelerine ev sahipligi yapmis.Acaba bu heyetler neyi görüstü?Sonuçta diplomatik iliskimiz olmayan bir devletin heyetleriyle kaçak olarak görüsmüsüz ve bu görüsmeler gerçeklestirildikten çok sonra kamuoyuna yansimis veya yansitilmis. iste tam bu görüsmelerden sonra da bir gelisme daha yasandi.Koltugunu uzun süredir koruyan Yusuf Halaçoglu görevden alindi?Ne oldu da 15 yil koltugunu koruyabilmis,o kadar çok hükümet görmüs bir isim görevden alindi?Yoksa Ermeni heyetlerle görüsme sonrasinda Yusuf Halaçoglu'nun ipi mi çekildi?Simge bir ismin üstü çizdirilmisti. Hrant Dink öldürüldü.Birgün Mehmet olamadik,bir günde Hrant olduk.Severim sevmem ayri konudur Hrant Dink'in öldürülmesi basa isler açti.Öldürülecegi çoktandir kaynaklarda yer alan birinin korunamamis olmasi pahaliya mal oldu.Cenaze törenine yine diplomatik iliskimizin olmadigi Ermenistan'in resmi temsilcileri çagrildi.Sanki suç itiraf ediyorduk. Eurovision sarki yarismasi oylamada ciddyetten uzak da olsa iki senedir Ermenistan'a zirve yaptiriyorduk.Neydi bunun altinda yatan?Birileri bilinçaltimiza ''sen suçlusun,kendi kendinin günahlarini çikar,suçunu itiraf et'' diye toplumsal(sosyolojik) temelli bir baskiyi çaktirmadan veya çaktirarak yapiyor muydu? Bazi gelismeler böyle.Bir de bugünden gelismelere bakalim.Ortadogu restarasyonu bir ölçüde devam ediyor,sira Kafkaslar ve onun üzerinden Orta Asya'da.Bunu bilmeyen yok.Artik dünyanin jeopolitik merkezi bu alana kayiyor.Enerji kaynaklari burada.En önemlisi petrol.Çesitli boru hatlari ve bunlarin güvenligi söz konusu.iste bu sicak havada ne hikmetse bir Gürcistan-Rusya gerginligi ve bunu takiben savas ve Ameriken'in bölgeye girisi.Sadece Amerika mi?Büyük devletler/birlikler diyelim.Kafkasya artik daha da önemli bir çekim alani.Bu asamda Türkiye Cumhuriyeti basbakanindan bir Kafkas ittifaki açiklamasi ki bunun içerisinde Ermenistan'in yer alip almadigi ve bu ittifak düsüncesinin kaynagi belli degil.(Aslinda belli de biz bilmemis olalim).Sonrasinda Amerika'nin çoktur giremedgi Karadeniz'e girisi,21 gün sonra olacakalar derken bir de bakmisiz milli karsilasmaa ve bulunmaz bir firsat.iste özlenen firsat özlenen tablo bu olmali.iki liderden cesur adimlar az sonra.Tabi cesur adim olarak nitelendirilir.Niye?Büyük devletler/birlikler niye birbirine kapali bir Ermenistan-Türkiye istesin?Ermenistan üzerine oynanan kartlardan Türkiye'yi yipratmak varken neden? Ve bir baska konu daha.Karalarin içinde sikisip kalmis Ermenistan'in Karadeniz'e açilma istegi bosuna mi?Sirf bu nedenle Gürcistan'dan toprak talepleri yok mu?Karadeniz'e açilmayan bir Ermenistan iyi bir uydu devlet nasil olacak?Bari Gürcistan üzerinden tam açamadik o zaman gelin biz Ermenistan'i Türkiye üzerinden Karadeniz'e açalim.Açtik mi siniri al sana mis gibi 200 kilometre ötede Trabzon Limani.Hem gitgide nufüsü azalan Ermenistan'i Türkiye'nin ambargosundan kurtardik mi? Gelelim devlet ciddiyetine.Sanki diplomatik iliskimizin olmadigi bir ülkeye degil de örnegin Almanya'ya gidiyormus edasiyla gidis niye?Ve yazimin en basinda belirttigim son günü saklamak?Veya siyasi olmamasi gerekn cumhurbaskanligi makaminin gerçeklestridigi Ermenistan ziyareti eyleminin savunuculugunun siyasi bir makam olan basbakanlik tarafindan yapilmasi ve hakli elestirilere kalitesiz cevaplar.En önemlisi de siparis üzerine ziyaretler. Ben onu o beni karsilasmaya davet etti.Ne güzel.Bunun adi futbol diplomasisi.Hani milliyetçiligi futbol milliyetçiligiinde olsuan ve her galip gelinen milli takim karsilasmasi sonrasi deli gibi sevinmek disinda bu konuda herhangi bir bilgi edinmek istemeyen vatandas gibi bu da futbol diplomasisi.Avrupa Birligi ülkeleri basbakanlar karsilasmasi,fenerin durumu falan filan derken oldu mu sana futbol diplomasisi? sunu da belirtmek istiyorum.Ne Türkiye ne Azerbaycan Türk Dünyasi'nin en bati ucuyla orta ve dogusu arasinda bir engel istemez.Bir tarafta Türkiye-Nahçivan diger tarafta Azerbaycan-Türkmenistan-Kazakistan-Özbekistan-Kirgizistan ve hatta Uygur.Ortada bir engeli yani Ermenistan'i kimse istemez.Tabi engelden kasit isgal et degil,diplomasin iyi olsun,bati ve dogu olarak Türk Dünyasi'ni Ermenistan'in düsmanca tutumlarindan vazgeçmesi sartiyla birlestir.Tabi ki Azerbaycan ve Türkiye de baris ister,dostluk ister,yurtta ve dünyada baris ister.su asamada Ermenistan'i oraya sikistirmak her ne kadar Ermenistan için daha bir zorsa da gerek Azerbaycan gerek bizim için de zor ve sikinti.Ancak sartlar gerek Azerbaycan'i gerek bizi yani Türkiye'yi buna zorlamistir.Karabag,ülkemizin toprak bütünlügü ve soykirim yalaninin geri çekilmesi gibi üç kirmizi çizgimiz mevcuttur.Bu kirmizi çizgiler çerçevesinde Ermenistan düsmanca tavirlardan vazgeçerse Türkiye zaten daha 90'larin basinda gösterdigi iyiniyetini göstermeye hazirdir.Ancak su an görüyoruz ki ne iyiniyet zamanidir ne baska bir sey.Ermenistan'in düsmanca tavirlari gerek bize gerek Azerbaycan'a karsi devam ettikten sonra iliski söz konusu olamaz. Bir de sunu söylemek istiyorum ki agaçta olan ve hiç alamaycagimiz bir elma için elimizde olan bir elmayi feda ediyoruz.Azerbaycan gibi kardes ülkemizin tepkisini çekiyor,tehlikeli oynuyor ve disaridan siparislere cevap veriyoruz.Yazik,çok yazik!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
erdem_ceydilek
Site Admin

Kayıt: Oct 03, 2003

Mesaj Tarih: 2008-09-06 12:04:06      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

"onurnazliaka"] 1)Ermenistan Devleti'nin Azerbaycan topraklarindaki fiili isgali.(isgal kelimesi burada resmi anlamda kullanilmis ve BM'le AGiT tarafindan tescillenmistir)Bu isgal nedeniyle Karabag'daki 1 milyon insanimiz vatansiz duruma düsmüstür. 2)Ermenistan'in ülkemizin toprak bütünlügünü tanimamasi:Ermenistan Devleti kurulus belgelerinde ülkemiz topraklari üzerinde hak iddaa etmekte ve bir zamanlar nasil ki Suriye'nin Hatay'i kendi topragi gibi gösteriyorsa Ermenistan da Ararat adiyla Agri Dagi'ni kendi topragi kabul etmektedir.Hatta bu yayilmacilik Anadolu'muzun dogusuna kadar uzaamaktadir. 3)Soykirim yalani:1915 olayi bile demiyorum.Soykirim yalaniyla dünya kamuoyunun destegi alinarak ülkemiz üzerinde baski kurulumak istenmektedir.1915'te çok da sorunlu gerçeklesmeyen techirden 1,5 milyonluk soykirim yalani ortaya atilmaktadir. onurun yazdiklarini genel olarak okudum ama bu maddeler surekli sadece onur tarafindan degil, herkesce kullanilan mesru gosterme noktalari.. madde madde bakinca, 1.ermenistanin fiili bir isgal durumunda oldugu dogrudur. ama orada vatansiz duruma dusenler sadece 'insanlarimiz' degil,(ki bu insanimiz lafi da alttan alta psikolojik bir isgal durtusu tasimamak midir?)' yuzbinlerce ermeni de vatansiz duruma dusmustur. ayrica eger ki `fiili isgal` durumuna sahip bir ulkeyle diplomatik iliski kurulmamasi gerektigini soyluyorsak, turkiye-irak-abd ve erdogan birlesik devletler ziyaretlerine neden `bu acidan` tepki koyulmadigini sorgulamamiz lazim. ayni mantikla `abdullah gul turkiye-ruya takim basketbol macini izlemek icin newyorka gitmesin!` diye feysbuk gruplarimi olusturulacak? (tamam cok basit bir mantik yurutme burada yaptigim ama durumun vehametini gosterme acisindan aciklayici oldugunu dusunuyorum) 2. onurun da soyledigi gibi toprak butunlugunu tanimama tehdidi gercekci bir tehdit olmaktan cok uzaktir. nasil ki yunanistanin megalo idea si, turkiyenin misaki millisi varsa onlarin da boyle bir yaklasimlari var. buradaki tehdit `bir gece ansizin...81 duzce 82 kerkuk 83 musul` tehditinden daha buyuk degil. 3.soykirim nasil ki sana gore bir yalansa' `soykirim yoktur` demek de karsi tarafindakiler icin buyuk bir yalan. cok goreceli bir konuda, ortada hukuki bir karar yokken boylesine taraf almak normal olabilir ama bu taraf olma durumuna, iliskileri degerlendirirken birazcik empati tozu eklemek gerekir zannimca.. son olarak `adim atan taraf surekli biz oluyoruz. biraz da onlarin adim atmasini bekleyelim` deyisi de bana sadece `gurur yapmis 2 sevgiliyi` hatirlatiyor. ve bu tur akil yurutmelerin sadece ask sevgi islerinde oldugunu saniyorum. :) tamam bu ziyaretin tamamen dogru oldugunu falan savunmuyorum. turkiye cumhuriyeti devleti ve onun cumhurbaskaninin tek basina verdigi bir karar ve attigi bir adim degil. bu cok belli. ama yine de `baris` icin bu ziyaretten alinabilecek en buyuk verimin alinmasina calisilmasi iyi olur kanaatimce..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
irfanakalp
Site Admin

Kayıt: Jul 28, 2005

Mesaj Tarih: 2008-09-06 14:49:00      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili Onur, Yazdiklarini okuyunca kanim dondu. inanamadin. Bizler tarihi inkâr ederek ondan kurtulamayiz. Tarihe tutsak olanlarda barisa adim atamazlar. Devlet Ermeni meselesini yok saysa da, bu olay Türkiye toplumunun vicdaninda rahatsizlik yaratiyor. Bizlere tarih yanlis aktarildigi içinde birçok olayda dünyanin tepkilerini ve bu tepkilerin nedenlerini kavrayamiyor ve bütün dünyanin Türkiye’ye düsman oldugu inancina saplaniyoruz. Hemen Ermeni kiriminin bu topraklarda yasandigini kanitlamak için öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’ü sahit göstermeliyim. Atatürk 24 Nisan 1920 Meclis konusmasinda “ geçmise ait bir fezahat, çok kötü bir olay”diyor. Bir radyo demecinde de “Bir daha Ermeni kitaline benzer bir kötülük olmayacaginin garantisini veririm” diyor. Türkiye de ilk Soykirim kelimesini kullananda Atatürk’ün arkadasi Fatih Rifki Atay’dir.17 Aralik 1967’de Dünya Gazetesinde yazdigi bir yazida,1915 için “Bu bir Jenosittir” diyor. Atatürk’le bir anisini anlatiyor. Atatürk 1915’te Halep’te Baron Otelinde kalir. Orada Ermenilerin yerlestirme isiyle ugrasan Çerkez Hasan Amca’yi görür. Atatürk onu görünce çok kizar. “Katiller”diye bagirir. “Hepiniz cephe gerisinde Ermeni öldürmek için dolasan katillersiniz. Hiçbiriniz cepheye gidip savasmazsiniz” 1915’TE NE OLDU? 1914 yilina gelinceye kadar Ermeniler 4000 yildir Dogu anadoluda daginik bir sekilde yasiyorlardi. Yüzde 90’i yoksul köylüydü. Batidakiler ise Esnaf ve Tüccar. Ermeniler Van sehir merkezi disinda her yer de azinliktaydilar ve bu nedenle hiçbir zaman ayri bir devlet gibi bir istekleri olmadi. Sadece can ve mal güvenlikleri için siyasal reformlar istiyorlardi.1915’te ittihat ve terakki’nin yönetimine radikal Türkçüler ele geçirdi. Talat Pasa, Ziya Gökalp, Dr.Nazim vb.Dogudaki Ermeni nufus’ ittihat ve terakki yi rahatsiz ediyordu. Çünkü Balkan savasiyla birlikte Balkan topraklari kisa süre önce elden çikmis ayni sekilde Kafkaslar ve ortadoguda da büyük topraklar kaybedilmisti. Talat pasa Dogu Anadolunun da elden gidecegi endisesiyle ve panigiyle fisat bu firsat deyip Ermenileri toptan imha etmeye karar veriyor. O zamanlar Birlesmis Milletler, NATO gibi kuruluslar olmadigindan disaridan kendilerine ciddi bir müdahale olmayacagininda garantisiyle 24 Nisan 1915 günü tehcir-soysürüm emri veriliyor. Amaç Ermeni meselesini kökten çözmek ve Ermenileri Anadolu’dan daha ilerilere Suriye ye dogru sürmek. istanbul Polis Müdürü Bedri “Biz 1914’de dis güçlerin bir sey yapamayacagini gördük ve bu bizim için önemli bir ipucu oldu”diyor. ittihat ve Terakki, Talat Pasa’nin emriyle Dâhiliye Nezareti(içisleri Bakanligi) üzerinden Valilere soysürüm kararini yolluyor. Bu emre paralel olarak ta bölgelere iTC’nin sekreterlikleri eliyle ölüm emirleri yollaniyor. Bedrettin sakir’e bagli Teskilat-i Mahsusa birlikleriyle öldürme isi organize ediliyor. ittihat ve Terakki Cemiyeti, bölgedeki Müslüman ahalide var olan gâvur düsmani fikrinide kullanarak halki öldürün diye tahrik etmeye çalisiyorlar. Sivil halk birçok yerde Ermeniler evlerini bosaltmadan evleri yagmaliyor. Jandarmalar Ermenileri öldürmeleri için belli bölgelerde Kürt asiretlere teslim ediyorlar. Sivil köylülerde bazi öldürmelere katiliyor. Yakalayip kistirdiklari yetiskin Ermenilerin kafalarini tasla ezerek öldürüyorlar. Yetim kalan küçük Ermeni kiz çocuklari ise Türk-Kürt- Müslüman ailelere “Besleme”oluyor. Bu kizlar büyüdüklerinde onlara “dönme”deniyor. Bu küçük kiz çocuklarindan biriside Atatürk’ün çok sevdigi Sabiha Gökçen. Oda yetim bir ermeni kizi. Çok büyük acilar yasaniyor. Aileler parçalaniyor. Ermeniler dünyanin dört bir yanina savruluyorlar. iste sarikamista 90.000 askerimizi Ruslara degilde soguga kirdirtan,muhaliflerini gizlice ensesine kursun sikip öldüren,gözü dönmüs bu ittihat ve terakki cemiyeti bu isleri basimiza sarmistir.Ermenilerin büyük çogunlugu bizden ne toprak ne para ne tazminat istemektedirler.Ermeniler,Türkiyeden ve dünyadan haksizlikla ilgili bir farkindalik,bir anlayis,bir kabul bekliyorlar.Nasil bir Türk’ün soykirim kelimesine karsi hassasiyetini anlamamiz gerekiyorsa,Ermenilerinde atalarina yapilan bu haksizligi anlamamiz gerekiyor.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
suat_kaya
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-06 15:11:23      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili irfan kardesim dogrulari tarafsiz olarak yazmis olabilirsin ama tarihi birde yasayanlardan ögrenmek gerek benim babam 1928 Kars dogumlu o zamanki olaylari bizzat görmüs yasamis ve duymus bir insan anlattiklarina göre Kars Rus isgali altinda iken Ruslardan hicbir kötülük mezalim görmedigimiz gibi iyiliklerini gördük ama Erneni ceteleri Kars Erzurm Van basta olmak üzere inanilmaz katliam yapmislar ve acisini hala anlatiyor ben kendi ailemizden 2 kisiyimi kaybettik dedim babama ne ikisi ne 5i ne 10 u dedi ama bunlar tarihta kaldi ben sadece gercekleri bilmeniz icin yaziyorum tarihte Ermenilerden gördügümüz mezalimi Ruslar dahil kimseden görmedik dedi bunlar bizzat yasayanlarin anlattigi gercekler ama tarihte kaldi hersey kapansin diyoruz soykirim diyorlar bircok ülkeyi ikna ediyorlar bu insanin zoruna gidiyor simdi bütün kin ve nefret bitmeli diyorum benim amcamin oglu ailemiz bu zulme maruz kalmis olsada bir Ermeni kiziyla evli cocuklari var ve cok mutlu tarihte olanlar tarihta kaldi ama sunu bilmeni isterim bir soykirim varsa bu öncelikle Türk köylerinde yapilmistir bunu bizzat Karsta yasamis babam anlatiyor kendisi 50 yillik Avukat sonuc olarak artik ic ice gectik Türk Ermeni vatandaslarimiz var komsu olduk bitsin bu kin nefret ve intikam duygulari bu konuda iki tarafada sorumluluklar düsüyor.Tek tarafli olmaz.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
onurnazliaka
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-06 16:28:02      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Vallah benim de kanim dondu. Dikkat edilirse yazimda tehcire yer verdim.Ama tehcirde bir soykirim içerigi bunlar kanitlanmis seyler degil.Bir tehcir vardir ve bu tehcir genel olarak Suriye'ye dogru olmustur,bu tehcirde birtakim sikintilar yasanmistir ancak bu sikintilar soykirim falan degildir.Tehcir de ölüm de olmustur,sikinti da.Ama bir soykirim olmamistir.Yani yazilanlari okuyunca bu ne sistematiklik dedim.Sistematik öldürme yani soykirim yapmisiz da haberim yok dedim.Yazilanlardan sanki böyle bir seyler anlasiliyor.Sistematik öldürme sanki soykirimi biz yapmisiz ve insanlik suçu islemisiz gibi bir durum çikiyor ortaya da bilmiyorum. Bakin o dönemde elbette ölümler var.Peki ama nasil ölümler?Tehcir sirasinda gerçeklesen dogal ölümler bir ölçü,hastalik bir ölçü,tehcir edenlere yapilan kundaklamalar/yagmalar esnasinda gerçeklesen bir ölçü,tehcir edenlerle tehcir yolu üzerinde yer alan halk arasindaki gerilimler dolayisiyla yasanan ölümler bir ölçü,tehcir edenlerin etrafa verdikleri zararlar bir ölçü ama zaten sunu söylemek istiyorum:O dönemde Anadolu kaynar bir kazan,1. Dünya Savasi sürüyor,yani tehcir sirasindaki ölümleri sistemli bir öldürmeye yani soykirima baglamak büyük bir yanlis.Tehcir sirasindaki ölümler sistemli bir devlet siyasetinin ürünü degil,her tehcirde yasanabilecek sikintilar.Yukarida tehcir sirasindaki ölümleri de yazdim ve bu ölümler/ölüm nedenleri incelenirse görülecek ki sistemli bir öldürme/soykirim diyebilecegimiz bir durum yok. iste soykirim yalani da bu nokta da basliyor ki tehcir olayindan bir soykirim çikarmak yanlis.Yani 1-1,5 milyon Ermeni'nin öldürüldügü iddaasi o kadar ilginç ki zaten o dönemde Anadolu'ya baktigimizda o kadar Ermeni var,Anadolu'nun çok az nufusü içerisinde zaten o kadar Ermeni yer aliyor. Son dönemde arsiv açma teklifi gündeme geldi,tarafsiz ülkede bu is yapilsin denildi.Ancak bu iyiniyetli teklife karsilik bulunamadi,bir ölçüde karsilikli arsiv açilma isleminden,bizim açik teklifimizden kaçildi.Ve ne ilginçtir bu önerinin sahibi Yusuf Halaçoglu da görevden alindi. Sözde Ermeni soykirimi adina bugün somut bir kanit yok.Tezler çarpitma.Bir Rus ressamin tablosu akla geliyor ki,megerse önemli bir Ermeni soykirim tezi olarak öne sürülen bu tablonun tarihi bir uyusmazlik içeriyormus.Bunun disinda da su ana kadar Ermeni soykirimina dair ne belge ne bilgi var.Büyük ülkelerde/birliklerde parlamentolarda/senatolarda alinmis kararlar var ki bunlar da ülkemiz aleyhine koz olarak kullanilmak üzere alinmis kararlar.Ara sira isitip isitip soykirim yalani parlamentolara/senatolara getiriliyor ki bunlarin getirilis tarihine bakarsaniz ülkemiz aleyhine koz kazanilmak istendigini görürsünüz. su anda biz biliyoruz ki Yahudi soykirimi var.Yani uluslararasi kuruluslar bunu tanimis,Almanya tanimis,nicesi tanimis,Austchwitz gibi temel bir örnek ve niceleri ortada.Belgeler,bilgiler 2. Dünya Savasi'ndaki bu soykirimi ortaya koyuyor.Ancak bakiyoruz ki sözde Ermeni soykirimini ortaya koyan bir bilgi/belge ortada yok.Arsivleri açalim gibi çok açik bir tekliften bile kaçiliyor,yoksa gerçeklerden mi korkuluyor. su laf çok kullaniliyor;"1 milyon Ermeni kesildi''.Kimisine göre 1 kimisine göre 1,5 milyon,ne güzel de sayilarla oynaniyor.Ermeni kesmisiz de bir toplu mezar yok mu?Haydi diyelim ki biz Misak-i Milli topraginda çok ugrastik delil falan hiç bir sey birakmadik,hiç mi iz kalmaz?Haydi diyelim Anadolu topraginda bir toplu mezar bulunmadi,baska yerlerde de mi yani su anda bir Ermenistan topraginda da mi bir iz yok?O kadar kisi soykirima tabii tutulacak ve bundan bir iz kalmayacak?Akla mantiga sigiyor mu?Küçük bir beyin cimlastigi bile bunu anlamaya yeterli. Sözde Ermeni soykirimi yerine Dogu Anadolu'da Türk katliamlari görüyorum.Bakin bugün Dogu Anadolu'da -ki özellikle bunun merkezi Van'dir- Ermeni çetelerin yaptigi soykirim vardir.Camilerin içlerinde insanlarin topluca yakildigi rivayet ediliyor.Bugün Ermeni çetelerin/desteklilerin Dogu Anadolu'da yaptigi katliam ortadadir.Bunun resimleri mevcuttur,bir internet gezintisi bunlari bulmak için yeterlidir.O aci günlerde,1. Dünya Savasi'nin kara günlerinde Rusya 1917'de topraklarimizdan çekilene kadar özellikle Van merkezli olanlar,Dogu Anadolu'daki yurttaslarimiza yapilan soykirimi ortadadir.Bunun belgeseli kisa olsa bile TRT tarafindan çekilmis,90'li yillarda çekilen bu belgeselde su an ölümü bekleyen/belki de ölmüs olan insanlarin o soykirim yasanirken,köylerde toplu imha gerçeklestirilirken zar zor saklanarak kurtulduklari o günlerdeki hatiralari TRT'de ekrana getirilmistir.O insanlar ki su anda yasayanlari 100'üne yaklasmis,belgeselin çekildigi doksanli yillarda en az 85 yasinda olan insanlar o aci günlerdeki aci hatiralarini,çocuk yaslarda gördükleri,tabii kalmaktan son anda kurtulduklari,Ermenilerin yaptigi katliami/soykirimi/vahsetii -adina ne dersek diyelim- gözlerinden yaslar süzülerek anlatmislardir. Dogu Anadolu'da yasanan Ermenilerin yaptigi katliamii/soykirimii/vahseti bana en iyi o fotograf anlatir.O insan disiligi görürüm.Karni desilmis ve dogmamis çocugu çikarilmis anne.Bunlar sahte fotograflar degildir,Ermeni katliami/soykirimi/vahsetinden hemen sonra o dönemin sartlarina göre yine iyi sayilabilecek bir teknolojiyle çekilip belgelenmistir. Bu konuda çok kitaplar da yazilmistir.su ana kadar okuma firsatim olmadi ama tez zamanda -Ermenilere yapilan soykirim olarak önümüze sunulan ancak tam tersine Dogu Anadolu'da Van merkezli olarak Ermeniler tarafindan genelde çeteler ve destekli askerler tarafindan yapilan Türk soykirimini- okuyacagim.O zaman her ne kadar Ermenistan-Türkiye basligi sütundan inmis olsa bile bu konuda daha da aydinlanmis olacak ve bu sayfalarda yurttasimiza yapilan soykirimi/vahseti yazmasam bile bu konuda baslangiç açisindan temel bir bilgi elde etmis olacagim. Bir öneri.Milli Egitim Bakani Hüseyin Çelik'in hayatinda yaptigi belki de en iyi sey:Bir kitap.''Van'da Ermeni Mezalimi'' adli kitap baslangiç açisindan iyi bir kitap,fotograflar içeriyor ve ninelerle dedelerle yapilan röportajlarla gerçekleri tüm çiplakligiyla yansitiyor.Bu kitabi okuma firsatim olmasa da bir göz atmam bile beni sarsmaya yetmisti. Bir de sunu belirtmek istiyorum.ilk yazimla ikinci yazim bütünlesik olarak ele alinabilir.Ayrica ilk yazimda öne sürdügüm üç madde de belirttigim gibi benim degil tüm basinin,birçok kisinin benimsedigi maddelerdir. su da var ki ülkemiz çözümü isteyen taraftir.Ancak çözüm bu üç maddede saklidir.Yoksa taviz tavizi dogurur,kurumsal olmasi gereken dis poltika bireysel olursa biz da daha böyle çok dis politika konusunun dogrulugunu tartisiriz.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
irfanakalp
Site Admin

Kayıt: Jul 28, 2005

Mesaj Tarih: 2008-09-06 16:59:00      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Suat Bey, Elbetteki 1915 den sonra yani Ermeni kirimindan sonra, Ermenilerde yasadiklarinin acisiyla ve intikamiyla ne yazikki çoluk çocuk demeden Türkleri katlettiler. Köylere saldirdilar katliamlar yaptilar. Babanizin anlattiklari olsa olsa bunlar olur çünkü babanizin 1928 dogumlu oldugunu söylüyorsunuz. Zaten 1914’e kadar ittihat ve terakki ile Ermeni Tasnak ayni yapi içerisindeydi. Bakiniz burada en önemli konu kimin kimi katlettigi ya da öldürdügü degildir. Burada en önemli husus “Ermeni Nufus”u idi. söyleki, sadece dogu Anadoluda yogun olarak ve daginik olarak yasayan Ermenileri ittihat ve Terakki bütün Anadolu’ dan sürdü. Yani Batidan, Akdeniz’den, Orta Anadolu’dan sürdü. Yani sadece savas bölgelerinden sürülmediler. Bütün Anadolu’dan sürüldüler. Birde lütfen burada hiçbirimiz alinganlik yapmayalim. Ermenileri Türkler öldürmedi. Onlari ittihat ve Terakki Cemiyeti öldürdü. Bunu kabul edelim. Bunu ben sahsen kabul ettim ve çok rahatladim. Benim halkim Ermenileri öldürmedi. simdi soruyorum, Bir Devlet toplu olarak vatandaslarini cezalandirma hakkina sahip midir degil midir? Bugün Sivas’ta bir olay olsa biz bütün Alevi yurttaslarimizi tüm Anadolu’dan sürebilirmiyiz?
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
suat_kaya
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-06 17:12:30      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili irfan babamlara tabiyki birsey olmadi dedesi ve babaannesi katledilmis buda senin söyledigin tarihlere denk geliyor tecrit dedigin olay öncesi olaylar bunlar ve babama anlatilanlar hatta bir tanesi cok dramatik babaannem bir küp dolusu altininida veriyor bize dokunmayin diye ama o bildik ceteler karnindan bicaklayarak acimasizca öldürmüsler tarihte bizim hatalarimiz yokmu tabiyki var Yavuz Sultan Selim 40 bin öz Türkü alevi diye A nadoluda katletmistir bunun gibi onlarca sayilabilir ama bu Ermeni meselesinde inanin anlatildigi gibi degil ne Osmanlinin nede Mustafa Kemalin öyle anlatilanlar gibi yaptirimi yoktur .Osmanli devleti zaten tarihi incelersen en cok öz Türklere soguk davranmistir istanbulda yahudiler ermeniler vb cok rahat etmistir olan anadoludaki Türklere olmustur.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
mehmet_galip
Site Admin

Kayıt: Aug 05, 2002

Mesaj Tarih: 2008-09-06 22:13:10      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ben bugün milli takimin oyunundan fazla birsey anlamasamda ermenistan i kalitemizle yendik diyelim. aurelio adamimdir. kendi takiminda liginde sakat olmasina ragmen milli takima kosa kosa gelen bir vatandasima sükran duyarim.Allah ina kurban aurelio... bu maç degil ama belçika maçi ölçü olacak milli takim için. gül ziyaretine gelince...adi üstünde gül :idea: (gibi adam anlaminda :lol: ).siyaseti bir tarafa birakalim ve bu ziyareti tüm dünyaya verilmis bir insanlik ve kardeslik mesaji olarak algilamaya çalisalim...ciddi tevazu; türkiye, ermenistan i muhatap aliyor.herseye ragmen.affetmekten daha yüce bir erdem tanimam.hem de hakliyken... kardeslikten güzel birsey varsa bilen söylesin de onu deneyelim insanlik adina...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
silinmis_kullanici
Site Admin

Kayıt: Aug 01, 2002

Mesaj Tarih: 2008-09-06 23:25:54      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Topigi ayni Kenan Evren gibi izliyorum :) [quote:e0b5d05107]1970'li yillarin sonlarinda terör olaylarinin artmasiyla, türkiye'nin bir kan gölüne dönmesini neden gösteren silahli kuvvetler, emir komuta zinciri içinde 12 eylül 1980 günü yönetime el koydu: "mgk devlet yönetimine dogrudan el koymustur. her türlü siyasi faaliyet her kademede durdurulmus, parlamento ve hükümet feshedilmis, bütün parlamenterlerin yasama dokunulmazliklari kaldirilmistir. bütün yurtta sikiyönetim ilan edilmis, ikinci bir emre kadar sokaga çikmak yasaklanmis, yurtdisina çikislar durdurulmustur. yasama ve yürütme yetkileri mgk tarafindan kullanilacak ve kisa zamanda bir bakanlar kurulu olusturularak yürütme sorumlulugu bu kurula birakilacaktir."
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
efesavas
Site Admin

Kayıt: Dec 17, 2002

Mesaj Tarih: 2008-09-06 23:36:24      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

"irfanakalp"]Sevgili Onur, Yazdiklarini okuyunca kanim dondu. inanamadin. Bizler tarihi inkâr ederek ondan kurtulamayiz. Tarihe tutsak olanlarda barisa adim atamazlar. Devlet Ermeni meselesini yok saysa da, bu olay Türkiye toplumunun vicdaninda rahatsizlik yaratiyor. Bizlere tarih yanlis aktarildigi içinde birçok olayda dünyanin tepkilerini ve bu tepkilerin nedenlerini kavrayamiyor ve bütün dünyanin Türkiye’ye düsman oldugu inancina saplaniyoruz. Hemen Ermeni kiriminin bu topraklarda yasandigini kanitlamak için öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’ü sahit göstermeliyim. Atatürk 24 Nisan 1920 Meclis konusmasinda “ geçmise ait bir fezahat, çok kötü bir olay”diyor. Bir radyo demecinde de “Bir daha Ermeni kitaline benzer bir kötülük olmayacaginin garantisini veririm” diyor. Türkiye de ilk Soykirim kelimesini kullananda Atatürk’ün arkadasi Fatih Rifki Atay’dir.17 Aralik 1967’de Dünya Gazetesinde yazdigi bir yazida,1915 için “Bu bir Jenosittir” diyor. Atatürk’le bir anisini anlatiyor. Atatürk 1915’te Halep’te Baron Otelinde kalir. Orada Ermenilerin yerlestirme isiyle ugrasan Çerkez Hasan Amca’yi görür. Atatürk onu görünce çok kizar. “Katiller”diye bagirir. “Hepiniz cephe gerisinde Ermeni öldürmek için dolasan katillersiniz. Hiçbiriniz cepheye gidip savasmazsiniz” 1915’TE NE OLDU? 1914 yilina gelinceye kadar Ermeniler 4000 yildir Dogu anadoluda daginik bir sekilde yasiyorlardi. Yüzde 90’i yoksul köylüydü. Batidakiler ise Esnaf ve Tüccar. Ermeniler Van sehir merkezi disinda her yer de azinliktaydilar ve bu nedenle hiçbir zaman ayri bir devlet gibi bir istekleri olmadi. Sadece can ve mal güvenlikleri için siyasal reformlar istiyorlardi.1915’te ittihat ve terakki’nin yönetimine radikal Türkçüler ele geçirdi. Talat Pasa, Ziya Gökalp, Dr.Nazim vb.Dogudaki Ermeni nufus’ ittihat ve terakki yi rahatsiz ediyordu. Çünkü Balkan savasiyla birlikte Balkan topraklari kisa süre önce elden çikmis ayni sekilde Kafkaslar ve ortadoguda da büyük topraklar kaybedilmisti. Talat pasa Dogu Anadolunun da elden gidecegi endisesiyle ve panigiyle fisat bu firsat deyip Ermenileri toptan imha etmeye karar veriyor. O zamanlar Birlesmis Milletler, NATO gibi kuruluslar olmadigindan disaridan kendilerine ciddi bir müdahale olmayacagininda garantisiyle 24 Nisan 1915 günü tehcir-soysürüm emri veriliyor. Amaç Ermeni meselesini kökten çözmek ve Ermenileri Anadolu’dan daha ilerilere Suriye ye dogru sürmek. istanbul Polis Müdürü Bedri “Biz 1914’de dis güçlerin bir sey yapamayacagini gördük ve bu bizim için önemli bir ipucu oldu”diyor. ittihat ve Terakki, Talat Pasa’nin emriyle Dâhiliye Nezareti(içisleri Bakanligi) üzerinden Valilere soysürüm kararini yolluyor. Bu emre paralel olarak ta bölgelere iTC’nin sekreterlikleri eliyle ölüm emirleri yollaniyor. Bedrettin sakir’e bagli Teskilat-i Mahsusa birlikleriyle öldürme isi organize ediliyor. ittihat ve Terakki Cemiyeti, bölgedeki Müslüman ahalide var olan gâvur düsmani fikrinide kullanarak halki öldürün diye tahrik etmeye çalisiyorlar. Sivil halk birçok yerde Ermeniler evlerini bosaltmadan evleri yagmaliyor. Jandarmalar Ermenileri öldürmeleri için belli bölgelerde Kürt asiretlere teslim ediyorlar. Sivil köylülerde bazi öldürmelere katiliyor. Yakalayip kistirdiklari yetiskin Ermenilerin kafalarini tasla ezerek öldürüyorlar. Yetim kalan küçük Ermeni kiz çocuklari ise Türk-Kürt- Müslüman ailelere “Besleme”oluyor. Bu kizlar büyüdüklerinde onlara “dönme”deniyor. Bu küçük kiz çocuklarindan biriside Atatürk’ün çok sevdigi Sabiha Gökçen. Oda yetim bir ermeni kizi. Çok büyük acilar yasaniyor. Aileler parçalaniyor. Ermeniler dünyanin dört bir yanina savruluyorlar. iste sarikamista 90.000 askerimizi Ruslara degilde soguga kirdirtan,muhaliflerini gizlice ensesine kursun sikip öldüren,gözü dönmüs bu ittihat ve terakki cemiyeti bu isleri basimiza sarmistir.Ermenilerin büyük çogunlugu bizden ne toprak ne para ne tazminat istemektedirler.Ermeniler,Türkiyeden ve dünyadan haksizlikla ilgili bir farkindalik,bir anlayis,bir kabul bekliyorlar.Nasil bir Türk’ün soykirim kelimesine karsi hassasiyetini anlamamiz gerekiyorsa,Ermenilerinde atalarina yapilan bu haksizligi anlamamiz gerekiyor. irfan abi, yazdiklariniz tek kaynaktan kotarilmis ve son derece tarafli bir tarih tezine dayaniyor. Özellikle yazida Rus belgeleri dahil bir çok kaynakta gerçekligi sabit oldugu halde Osmanli ordusunu cephe gerisinden vurmak amaciyla Ermeni milislerin örgütlendigini, bunun atesli bir savasin ortasinda olan bir ordu için tahammül edilemez bir facia oldugunun görmezden gelinmesi beni çok sasirtti. Ayrica Ermenilerin çogunun Türkiye'den tazminat ve toprak talebi yok diyorsunuz, dogru olabilir. Fakat diplomatik bir hamle yapilacaksa, halkin iyi niyetinden önce Ermeni devletinin pozisyonu dikkate alinir. Bugün Ermenistan, Türkiye'nin sinirlarini tanimayan, para ve toprak talebini de anayasasina yazmis bir devlet konumundadir. Yukaridaki teze, daha pek çok itiraz sunabilirim, ancak bu sitede siyasi bir tartismayi uzatmaktan imtina ediyorum. Belki bu yazdiklarimi dahi yazmamam daha uygun olurdu, ancak gerçekligi son derece tartismali olan bir tarih TEZiNi (yalnizca bir tez) kesin ve ispatlanmis bir gerçek gibi sundugunuz için dayanamadim. Hosgörünüze siginiyorum.... P.S: Daha önce de yazdim, bir kez daha tekrar edeyim. Rica ediyorum bu tip siyasi bir tartisma sitede daha fazla uzamasin. Sitede herhangi bir yönetim veya uyari görevim yok. Saygi sinirlarini asmadan yapilan bu ve benzeri siyasi tartismalardan da bilakis zevk alirim. Ancak bu sitede de, benzeri tartismalarin sonunun nereye vardigini iyi bilecek kadar eskiyim. Ben kendi adima bu konuda ne olursa olsun baska mesaj atmayacagim...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
lale_ceviker
Site Admin

Kayıt: Apr 19, 2006

Mesaj Tarih: 2008-09-06 23:44:43      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Öncelikle gün boyu yürütülen tartismalarda bir düzeltme yapmak gerekiyor, “techir” degil, “tehcir”dir kavramin dogrusu. Ne anlama geldigi, ne gibi sonuçlar dogurdugu, günümüze kadar devam eden etkileri konusunda bu kadar tartisiyorken öncelikle kavrami dogru yazmak gerek. Üzerinde bu kadar yazdigin bir kavramin dogru yazilisini bile bilmiyorsun Onur. Klavye hatasi diyecem ama defalarca yapmissin ayni hatayi. Tehcir, “zorunlu göç” anlamina gelir ve kullanimi, göçü “zorunlu” hale getiren tarafça tercih edilen bir kavramdir. Günümüz literatüründe soykirim yerine en yaygin olarak kullanilan kavramdir, çünkü hakkinda soykirimda bulundugu iddiasinda bulunulan taraf için aklayici biraz da sorumluluklardan kurtaricidir. “Zorunlu” olmasi göçün reddedilmesi halinde yasanacaklarin, göç edilmesi halinde yasanacaklara göre daha agir sonuçlar doguracak olmasindandir. Göç ettiren taraf açisindan sorumluluklardan aklayan yani ise, önü sonu, zorunlu da olsa bir “tercih”e kalmis olmasindandir. Tehciri yapani, tehcir yollarinda yasanmasi muhtemel ölümlerin sorumlulugundan da kurtarir. “Zorunlu göç” ya da soykirim yerine “tehcir” kavraminin kullanilmasi, tehcirin “sorunlu” gerçeklesip gerçeklesmedigine dair varilan kaninin tarafliligi kadar taraflidir. Soykirimin en basit ve en temel kosulu, söz konusu “soy” için yasam kosullarinin kötülestirilmesi ve zorlastirilmasidir. Zira tehcirin/ zorunlu göçün ya da sürgünün gerçeklesmesi tek bir kosula bagli degildir. Anlik kitlesel kiyimlarin gerçeklesmesi ya da bunu resmedecek bir toplu mezara da ihtiyaç yoktur. (Dolayisiyla geride aradiginiz biçimde izler kalmamis olmasina degil, bu izlerin nasil yok edilebilecegine sasirmak ve üzerine kafa yormak daha verimli bir beyin jimnastigi olur). Tehcir sirasinda yasanan ölümler bu nedenle “her tehcirde yasanabilecek türden” “siradan” ölümler degildir. Devletin geçmisle nasil bir iliski kurdugu önem kazaniyor bu konularda. Geçmisle kurulan iliski bir hesaplasma seklinde gerçeklesebilecegi gibi bir yüzlesme seklinde de gerçeklesebilir. Hangisinin tercih edilecegi konusunda belirleyici birçok faktör var kuskusuz. Ancak her zaman için yüzlesmek, hesaplasmaya göre daha çok risk barindirir içinde, çünkü yüzlesmek o güne kadar var olan düzenin mesruiyet zemini sarsma potansiyel ve gücüne sahiptir. Etki ve sonuçlari makro düzeyde olmaktan çok mikro düzeydedir. “Ayni mahallede büyümüs çocuklar”in yerel güvenliklerinin ve güvenlerinin sarsilmasiyla baslar ve devam eder. Geçmisle kurulacak iliski, resmi tarih yazimiyla beraber en temel ders kitaplariyla devam eder. Çünkü herhangi bir tarihsel konuya yönelik özel ilginin belirmesini bekleyemez devlet, özel ilginin belirmesinden evvel kendi ders kitaplariyla ögretmek zorundadir “gerçegi”. Bu konularda “baslangiç düzeyinde temel bilgi edinmek için” okumani tavsiye etmekle birlikte Onurcum, tarafli hele ki tek tarafli okumalarla sinirli kalmamaya dikkat etmelisin. Tabi bir de bunun yaninda okumadigin, söyle bir karistirdigin kitaplarda ya da belgelerde sadece resimlere bakip sana her seyi anlatmalarini bekleme, bir hukuk ögrencisi olarak “davali” tarafin ifadesinin dikkate alinmasi gerektigini sen daha iyi bilirsin. Futbol diplomasisine dönersek, önemli olan profesyonel bir takim olarak milliyetçi duygulari sahaya tasimadan oyunun oynanmasidir. Maçin tamamini izleyemedim ama en azindan maç sonrasi haberlerde sahada politik bir pozisyon olduguna dair bir habere de rastlamadim. Benim için bu aksam Ermenistan- Türkiye maçinin önemi buydu. Cumhurbaskaninin Erivan’a gitmis olmasi olasi bir gerilimi kisa ve geçici olsa dahi bertaraf ettiyse ne mutlu bize. p.s.: Amerika ve Çin arasinda kurulan pinpon diplomasisinin de ülkelerin aralarindaki gerilimlerin asilmasi adina nasil önemli bir adim oldugunu gördük. Amerika ve Çin diplomatik iliski kurmanin zorlugunu, iki ülkenin pinpon takimlari arasinda gerçeklestirilen ziyaretlerle asmislardi. Umalim ki bu maç da bir futbol diplomasisi örnegi olarak uluslararasi hukuk alaninda yerini bulur.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
onurnazliaka
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-07 00:26:11      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Öncelikle ''techir''i ''tehcir''lestirdim,bu hatami düzelttim. Ben zorunlu göçün ya da tehcirin sorunlu gerçeklesip gerçeklemediginden bahsederken bunun sorunlu olup olmadigina dair iradede bulunmam bir tarafliliktan çok ölümlere yönelikti.Tehcir sirasindaki ölümlerinin nedenlerini de oraya yazdim,bu açidan sorunlu-sorunsuz diye bir nitelemeye gittim. Ayrica simdi göç,zorunlu göç,tehcir kavramlarinin farklari daha iyi anlasiliyor.Tehcir kavramini tercih etmem de tamamen daha önceki yazida bu kavramin tercih edilmis olmasi ve genel olarak zorunlu göç yerine tehcir kavraminin kullanilmasindandi.Yani kulak aliskanligi,genellik. Ben bu konuda genel,ayrintisiz bilgilere sahip oldugumu belirttim.Yani haliyle ayrinti sahibi degilim,genel çerçeve çiziyorum.Elimde bu konuda yazilmis kitaplar var,onlardan su asamada birini okuyacagim.iki tarafin da görüslerini ögrenmek iyi olacaktir da simdi diger tarafin görüsünü ögreneyim derken en alt düzeydeki tarafsizligini bile yitirmis kitaba çatmak da var.Bilmiyorum,insallah böyle bir kitaba çatmadan okumayi gerçeklestiririm. Bir de söyle bir baktigim kitaptan kasitsa resimlerdi.Yoksa zaten burada o kitaba dayanarak bir sey yazmadim,sadece resimlerden bahsettim.Resimler de canli tarihtir sonuçta ki o kitaptaki resimlerin gerçekliginden bahsettim,beni sarsmasindan bahsettim,yoksa yazi içeriklerine hiç girmedim. _____________________________________________________________________ isin toplumsal(sosyolojik) yanina hiç girmedim,hep siyasi yandan bahsettim.Bu sayfalarda fazla mi siyaset yapmis olduk ne?Yilmaz Özdil'in dün yayinlanan yazisini okumus ve her zaman oldugu gibi yine begeniyle karsilamistim,o yaziya da bakabilirsiniz.Böylece yazilarim boyunca yer alan toplumsal(sosyolojik) yoksullugu bir ölçüde giderebilirsiniz.Siyasetli ortamdan toplumsallikli(sosyolojik) ortama geçisi de böylece yapmis olayim. ____________________________________________________________________ Sayin BATLAS beni ürkütüyor.Netekim biraz sonra Nurettin Ersin öte yandan gelecek ve Kenan Evren'le yönetime el koyacak diye ürküyorum. :)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
evren_isik
Site Admin

Kayıt: Apr 09, 2006

Mesaj Tarih: 2008-09-07 02:14:01      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Biz siradan insanlariz; yani bir komutan, stratejist, diplomat, kendini adamis bir tarihçi, siyasetçi, sinir muhafizi, zabita, polis degiliz. O yüzden biraz olsun su "devletlü", büyük adam agzini birakip(Onur özellikle senin için söylüyorum bunu) meselenin, bu futbol maçinin insani yüzüne bakmayi deneyelim. Hayatinda hiç Ermeni görmemis ben, sahsen bu insanlar hakkinda atip tutmayi, koca bir milletin insanlari hakkinda "genelleme" yapmayi, onlardan bahsetmeyi kendime hak görmüyorum. Zaten sanirim milyonlarcasini tanisaydim da böyle bir genelleme yapmaya hakkim olmazdi. Kimsenin de olmamali. su yaziyi okumanizi isterim. Hem bu basligi biraz olsun sportif kilar; hem de sportifligin içini doldurur. Türkiye takiminda bir Garo... (Tanil Bora) ‘Ermeni maçi’ vesilesiyle, bir tekrar yazisi haktir. Evet, burada Ermeniler yasardi. Bu ülkenin spor ve futbol hayatinda da vardilar. Ne yasar ne yasamaz hale geldikten sonra bile, daha bir zaman var olmaya devam ettiler. 1940’lara dek, istanbul’daki bakiye Ermeni cemaatinin spor odagi, 1926’da kurulan Nor sisli kulübüydü. 1940’a kadar, birçok dalda sampiyonlar çikardigi gibi futbolda da iddialiydi. 1941’de mes’um ve zelil ‘20 Kura’ olayi ile yönetici ve sporcularinin çogu askere alindi. Döndüklerinde kulüp binalarina el kondugunu gördüler, sampiyonluk kupalari da madalyalar da ‘gitmisti’. Varlik Vergisi’nin de bir parçasi oldugu, ticareti ve mülkiyeti Türklestirme siyasasinin spordaki versiyonuydu bu. Kulüp 1946’da sislispor adiyla diriltilmeye çalisildiysa da eski parlak günlerine erisemedi. Bugün sadece voleybol ve basketbolda faaliyet gösteriyor. 1965’te Kumkapi’da kurulan Zaraspor da istanbul 2. amatör kümesinde çile dolduruyor. Ama asil, Taksim. Taksim spor kulübü, 1940 yilinda, Galatasaray’dan ayrilanlarin kurdugu Ates-Günes, Nor sisli ve Kale kulüplerinin kalintilarinin bir araya gelmesiyle olusturulmustu. Renkler sari kirmizi. Agirlikla Ermeni cemaatine dayaniyordu ama bünyesinde Türk sporcular da bulunuyordu. Futbolda temayüz eden Taksim, 1950’lerin ortalarindan 1960’larin sonlarina dek, gayet basariliydi. 1965-67 arasinda 2 sezonda toplam 2 lig maçinda Galatasaray kalesini koruyan Yervant Balci Taksim’den yetismedir. Samsunspor’a transferi önemli bir olay olmustu. Taksim, 1956/57 istanbul amatör küme sampiyonu oldu. 1963/64, 1964/65 ve 1966/67 sezonlarinda istanbul profesyonel mahalli lig sampiyonlugunu kazandi. Üstelik bu son mahalli lig sampiyonlugu, Türkiye 2. Ligi’ne terfi anlamina geliyordu. 1967/68’de, bir sezon oynadi 2. Lig Beyaz Grup’ta. Sonuncu olarak küme düstü. Hrant’in memleketinin takimi Malatyaspor’la birlikte! Taksim’in 2, 500 üyesi vardi o zamanlar. 2. Milli Ligde oynarken antrenörleri Garbis istanbulluoglu (istanbulyan), 5 kez A milli takimda yer almis ‘Tenekeci Garbis’ idi. Unutmayin: Hrant Dink 1982-83 sezonunda Taksimspor’da lisansli futbol oynamisti. Bugün hâlâ mevcut Taksim spor kulübü. Kuytuda, zor zahmet sürdürüyor etkinligini. Hrant Dink’in ardindan ilk maçlarina bembeyaz formayla çikmislardi, onun pirüpak anisina. Baskanlari: Garo Hamamciyan. Profesyonel futbolun vitrinindeki son Ermeni’ydi o. 1970’lerin basinda 1. Lige çikma mücadelesinde hep tökezleyen Sariyer’in gol makinesiydi. Tiknaz, saçi açik, tipik gol kasari. Her futbol meraklisinin adini bildigi, her an 1. Lige transferi nafile- beklenen bir usta... 1. Ligde boy göstermis nadir Ermeniler’in sonuncusu ise, Dirani senon’dur. Yanlis bilmiyorsam o da Malatya kökenli bir Ankara Ermenisiydi. 1960’larin sonlarinda, Gençlerbirligi’nin meshur Rüzgârin Oglu Zeynel’inin yedegi olarak 62 lig maçi oynadi, 6 gol atti. Sonra bankaci oldu, emekliye ayrildigini, istanbul’da yasadigini ögrenmistim. Bugün üst düzey spor ortaminda Ermeni sporcular niye yok? Taksim niye tutunamadi? Sadece cemaat küçüldügü için mi? Peki niye küçüldü o cemaat? Bütün futbolcularin ön ismiyle anildigi yillarda neden Yervant Balci’ya “Yervant” degil de “Balci” denirdi? Bugün üst düzey futbolda var olabilen ‘Ermeni asilli’ futbolcunun adinda neden ‘Ermenilik’ yok? Sudan aziz Hrant Dink’in Taksim formali minik futbolcu fotografina bakip... Onun kaybinin hemen ardindan kimi memleket stadlarinda bagirilan ‘Ermeni Malatya’, ‘Ayaga kalkmayan Ermeni olsun’ türünden sloganlari hatirlayip... Bugün maça bakarken Malatyaspor’da bir Dirani, Samsunspor’da bir Yervant, falan takimda bir Tenekeci Garbis ‘olabilseydi’ diye düsünün. Bari o kadar olabilseydi. Sonra, Türkiye takiminda bir Garo... Hayal edin; Hrant Dink’e yarasan, pek az insanin o sahicilikle tasiyabildigi naiflikle... [url]http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=YazarYazisi&ArticleID=897352&Yazar=TANIL%20BORA&Date=06.09.2008&CategoryID=103[/url]
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
suat_kaya
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-07 02:58:44      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bende tehciri tecrit yazmistim babama danismazsam böyle oluyor son olarak sunu söyleyecegim bu tehcir varsa bile Ermeni cetelerinin bizzat bizim köylerimizde dahil olmak üzere yaptiklari katliamlar sonrasindadir öncesinde degildir ben babamdan duyup aklimda kalanlari yaziyorum ayrintili bilgi icin konusmam lazim cünkü o hem tarihi okumus hemde bizzat yasamis ve duymus danismazsam yanlis bilgi verebilirim bunu suradan biliyorum babamin babaannesinin annesi ve onun yasitlari katliama ugramislar yani buda 1915 den öncelere dayaniyor.Bu konuyu söyle bitiriyorum olaylar Avrupalinin bildigi gibi degil Dogu Anadoluda Kars Van Erzurum basta olmak üzere Trabzona kadar Ermeni ceteleri inanilmaz toplu katliamlar yapmistir.Ama ben simdi bunun sucunu tutup simdi aramizda yasayan Türk Ermeni vatandaslarimiza atmanin büyük bir haksizlik olacagini biliyorum bir Adile Nasit bir Cem Karaca Türk Ermeni vatandaslarimizdan sadece ikisi tarihte olanlardan haberleri bile yoktur tertemiz insanlar.Siyaseti burada bitiriyor Eskisehir maciyla ilgili yazilarima basliyorum yoksa Bülent 2.kez beni siteden atabilir .
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
suat_kaya
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-07 10:41:17      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Son bilgileri de vereyim icimde kalmasin sabah babamla konustum tehcir gercekten olmus 1915 te Osmanli devleti zamaninda basbakan Talat Pasaymis göce zorlanmislar bu arada yollarda giderken hastalik vb kayiplar olmus buna soykirim demisler Kars asil 1918 ve 1920 de iki büyük katliama ugramis tehcir yani göce zorlanma konusunda kanun cikarilmis Osmanli Devleti zamaninda olaylarin Atatürkle ilgisi yokmus oh be rahatladim bir bilenden bilgi almak ne güzel evet Eskisehir maciyla devam edelim.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
irfanakalp
Site Admin

Kayıt: Jul 28, 2005

Mesaj Tarih: 2008-09-07 15:46:43      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili Efe, ( Bu mesaj benimde buraya attigim son mesaj olacak) Yukaridaki yazida Suat Kaya söyle diyor, “sabah babamla konustum tehcir gerçekten olmus 1915’te Osmanli devleti zamaninda basbakan Talat Pasaymis “ Gördügümüz gibi neredeyse kirkli yaslardaki bir insan bu tehcir’in oldugunu 94 yil sonra babasiyla konustuktan sonra daha yeni ögreniyor ve kabul ediyor. Çünkü bu yasanmis bir gerçek. iste benim isyan ettigim konuda bu. Bizlere tarihi gerçekleri maalesef okullarimizda ögretmiyorlar. Ben bir Müslüman-Türk-Sünni-Hanefi olarak Ermenilere karsi ilk haksizligin ittihat ve Terakki tarafindan yapildigini biliyorum ve bunu kirk yasimdan sonra kendi çabalarimla arastirarak ögreniyorum. Çünkü bunu çok genis kaynaklardan belgelerden arastirdim. Hala da arastirmaya devam ediyorum. Dikkat edersen tezlerimde hep belgeler üzerinden konusuyorum. Yazdiklarimda iddia ettigin gibi tek bir kaynaktan kotarilmis seyler degildir. Daha 3–4 ay evvel Milliyet gazetesi köse yazarlarindan birisinin yazdigi yazida, bu yasima kadar Kayserililerin icadi oldugunu sandigim sucuk ve pastirmayi Kayserililere ögretenlerin megerse Kayseri Ermenileri oldugunu da yeni ögreniyorum. Bazi tarihi gerçekleri de tesadüfen ögreniyoruz.6–7 yil kadar önce TV’de Hülya Avsar’in, “Salkim Hanimin Taneleri “adli filmini izlerken “Varlik Vergisi” diye bir sey ögrendim. Kanim dondu. Olay ismet inönü hükümeti devrinde geçiyor. Türk ve Müslüman olmayan Yahudi-Ermeni ve Rum tüccarlara öyle yüklü öyle asiri vergiler adeta “plakaya yazilan trafik cezalari”gibi kendilerine teblig ediliyor ve göçe zorlaniyorlar.Tesadüfen filmi izlemesem bu tarihi olaydanda haberim olmayacak. Ödeyemeyenler Erzurum’un Askale ilçesine sürülüyor. Orada tas ocaginda çalistiriliyorlar. Yine ayni sekilde 6–7 Eylül olaylari var. 6–7 Eylül 1955'de Atatürk'ün Yunanistan'in Selanik kentinde dogdugu evin bombalanmasi gerekçe gösterilerek baslatilan, iki gün süren istanbul ve izmir'deki irkçi ve gerici gösteriler azinliklara yönelik bir tahrip ve yagma hareketine dönüsüyor. iki gün süren olaylarda istanbul'da 16 Rum ölüyor, onlarcasi yaralaniyor, 73 Rum kilisesi, 1 havra, 8 ayazma, 2 manastir, 3 bin 584'ü Rumlara ait olmak üzere 5 bin 538 gayrimenkul yakilip yikiliyor. Kimi saptamalara göre 50 kimisine göre 200 gayrimüslim kadina tecavüz ediliyor. Dönemin Demokrat Parti hükümetinin 27 Mayis 1960 darbesi sonrasinda Yassi ada' da yapilan yargilamalarinda, olaylarin hükümet eliyle tertiplendigi, Atatürk'ün evinin bir devlet görevlisi tarafindan bombalandigi ortaya çikariliyor. Bütün bu yapilanlara karsin hiçbir sahis ceza almiyor. Bir kisi bile hüküm giymiyor. Polise, “neden olaylara müdahale etmiyorsun” diye soruldugunda “ben bugün polis degilim. Bugün Türküm” yanitini veriyor.Bu örnekleri vermemdeki sebep tipki 1915 olaylari gibi bizden saklanan sansür edilen üstü örtülen birçok olayin olmasi ve biz ve çocuklarimizin bu olaylari bilmeden büyümeleri. Sonuç olarak Anadolu’yu Gayrimüslimlerden temizleme harekâti burada sayamayacagim yüzlerce olay ve örnekle devam ediyor. Buda bazi kisilerin vicdanlarini sizlatiyor. iste bu yüzden Ermeni devletinin pozisyonuymus, Karabag sorunuymus, bunlar beni fazla ilgilendirmiyor. Geçmiste ve bugün onlara yaptigimiz eziyet ve haksizlikar beni daha çok ilgilendiriyor ve üzüyor.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
suat_kaya
Site Admin

Kayıt: Non 0, 0000

Mesaj Tarih: 2008-09-07 16:05:56      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Haklisin sevgili irfan ama sunu unuutma ben meslegim geregi tip kitaplari okuyorum herkes herseyi bilemez merakli olup ögrenmekte bir erdemdir takdir etmen gerekir yillar önce lise kitaplarinda okuduklarimiz nerden aklimda kalsin suclu itttihak ve terakki cemiyeti diyorsun cok dogru Talat Pasa Enver Pasa ve Cemal Pasa yani Atatürke karsi olanlar burdada hemfikiriz bu konuya son vermeden önce tarihe merakli oldugunu söylüyorsun peki Osmanli Devletinin istanbuldaki Rumlara Ermenilere ve Yahudilere hos görülü davranirken neden ayni hosgörüyü Anadoludaki Türklere göstermemis bunuda yazarsan memnun olurum.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
uralnadir
Site Admin

Kayıt: Dec 15, 2004

Mesaj Tarih: 2008-09-07 19:13:22      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Baslik açildiginda bu noktaya gelecegini tahmin etmekle (hatta kimin ne yazacagini da bilerek) birlikte, birçok arkadasin ayni devlet ezberini en azindan burada tekrar etmeyeceklerini, biraz daha farkli yorumlarin ortaya konabilecegini umuyordum. En azindan Tanil abi gibi bir yaklasimin burada yeserebilecegini düsünüyordum. Basligi açan irfan abi de veya altina olacaklari düsünüp bir not düsen ben de direk sazi elimize alip kendi dünya görüsümüz çerçevesinde döktürebilecekken böyle yapmiyorsak, diger arkadaslarin (evet ben de özellikle Onur'a söylüyorum) da yazdiklarinda daha dikkatli olmalarini istiyorum. Bu düsmanligi tirmandiranlar bile az geri durmusken bize hiç yakismiyor bu yaklasim. En azindan bugün takvime bakarak ve 7 Eylül tarihini görüp 53 yil geriye bakmakla bile bunu yapabiliriz.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
irfanakalp
Site Admin

Kayıt: Jul 28, 2005

Mesaj Tarih: 2008-09-17 18:22:16      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Hrant Dink'in kizi Delal Dink'in Agos'ta yayinlanan yazisi; Sarhos olduk Hrazdan'da, sirf umuttan... DELAL DiNK Duramadim istanbul'da. Aldim yanima ailemden 14 yürek daha, gittim Hayasdan'a. Sokaklari dolasirken, beklemedigim bir duyguyla karsilasiyorum. Bundan üç yil önce geldigimde ne kadar da yasli görünmüstü sehir gözüme, ne kadar yalniz, ne kadar hüzünlü. Bu defa hiç öyle hissetmiyorum. Hayat gelmis buraya, sehir gençlesmis. Bir taksiye biniyoruz, bizi anita götürsün diye. Anit yolunda dayanamayip soruyorum soföre, maçla ve Gül'ün gelisiyle ilgili ne düsünüyor diye. "En önemlisi sinirin açilmasi. Asil sorunu çikaranlar devlet yönetimi. Biraksalar halk kendi ortak dilini bulur" diyor. Kim ki bu adam? Yüzünü görmek istiyorum. Göremiyorum.. . Çikiyorum merdivenleri, Soykirim Aniti'na dogru. ilerleyemiyorum önce anitin oldugu yere. Çöküyorum müzenin girisinin kenarindaki tas tümsegin üstüne, uzaktan izliyorum. Daha önce de gelmistim buraya, üç yil önce. Ama bu defa farkli. Niye bu kadar agliyorum? Niye bu kadar etkileniyorum? Biz babami istanbul'a gömmemis miydik, yüz binlerle birlikte? Sonra, kavgali oldugum Tanri'yla konusuyorum: Affederim seni, ama bir sartla. Bana söz ver, babamin sonuncu olduguna dair. Bu iki halktan 1915 ve sonrasinda ölenlerin sonuncusu olsun. O zaman belki öfkem de azalir sana. Sonra müzeye iniyoruz. Resimler içini parçaliyor insanin. Bugün interneti açarsam kaç tane benzerini görebilecegimi düsünüyorum, bugünle ilgili, su anla ilgili... Tam da o dakikada, ne kadar çok irkçilik yapildigini, ne kadar çok irkçilik kurbani oldugunu hissediyorum ruhumda. Nasil bir dünyada yasiyoruz? Burasi sadece 1915 Soykirim Aniti mi? Irkçilik kurbanlari Müzeden çikinca anit beni çagiriyor bu kez; gitme cesaretini buluyorum. Giderken, biri yanima yanasarak, geçen 24 Nisan'da yüz binlerce insanin, üzerinde 'Malatya' yazan duvarin önünde durup çiçekler biraktigini anlatiyor. Sonra, anitin göbegine variyorum. Kimse kalmamis görünürde. Ama yalnizlik hissi yok içimde. Ne kadar da huzurlu. Sanki bir sey beni merkezine çekiyor. Tüm irkçilik kurbanlariyla nefes aliyorum o göbekteki delikten. Biraksalar da suraya kivrilip uyusam... Sonra yemege gidiyoruz hep beraber. Babamin Türkiye'den gelen gazeteci dostlari, arkadaslari orada toplananlar. Utanmadan masanin basina oturuyorum, masayi en iyi noktadan doyasiya seyretmek istiyorum. Babam da bu restorana gelmis daha önce. Restoran sahibi neredeyse eliyle yedirecek bana yemekleri. Masadakilere bakinca, babamin son yazisinda yazdiklari aklima düsüyor: "Türkiye'de kalip yasamak, hem bizim gerçek arzumuz, hem de Türkiye'de demokrasi mücadelesi veren, bize destek çikan, tanidik-tanimadi k binlerce dostumuza olan saygimizin geregiydi." Ne kadar da kizginim babama, birakip da gitmedigi için yurtdisina. Al bak, dostlarin yasiyorlar, onlar 'Türk', benim saf babam, bir türlü anlamadin 'Ermeni' oldugunu; kendini onlarla nasil da bir tuttun, denk saydin. Ne kadar da kizginim, bilemedin diye; Ermeni yazar çizerin, aydinin, Türkiye'de yasama hakki yoktur diye. Cemal Pasa'nin torunu Ama ya bu aksam? "Hrant'a!" diye kadeh kaldiriyorlar. ilacimin son damlasini veren, Cemal Pasa'nin torunu oluyor. Burada gelenekmis masadakilerin sirayla kalkip konusma yapmasi ve kadeh kaldirilmasi. Kalkiyor ayaga ve onu buraya babamin getirdigini anlatiyor. Birbirimizin acilarina saygi duymaktan bahsediyor, gözleri yasli, sesi titrek. Herkesin gözlerinden yaslar süzülüyor masada. Dayanamiyorum, disari kaçiyorum restorandan, doyasiya aglamak için. "Benim aslan babam" diyorum o aksam. Bu insanlari birakip nereye gidilir? Elbette kalacakti! Kizginligim, öfkem azaliyor bu gezide. Sanki 19 Ocak'tan beri içine kapatildigim yüksek basinçli kavanozun kapagi pit diye açiliyor Yerevan'da. Yüregim genisliyor. büyük bir nefes çekiyorum içime. Sikismis yüregim genlesiyor, büyüyor... Havasi midir acaba bu Yerevan'in? Büyüleyici güzelligi midir acaba Hrabarag'in? Eçmiadzin midir? Yoksa futbol mu? Yoksa, onlar yasadiklari, ama babam öldürüldügü için hayatlarini kiskandigim dostlariyla, babamin bir rüyasinda yasamak üzere bir arada olmak midir? Aci zamanlarda da yanimizdaydi bu insanlar, ama bu defa farkli. Gelecegi Ermenilerle birlikte insa etmek için gelmisler buraya. Umut yolculuguna çikmislar babamla. ilaç öyle bir ilaçti ki, ertesi gün hiç uyanmadim. Bir rüyada yasadim. Yürüyerek maça Bütün Yerevan'la birlikte maça yürüyerek gittim. Cumhuriyet Meydani'ndan Hrazdan'a upuzun bir yol, bir tepeye tirmanis basladi. Akin akin. Yokus yukari çok yürümüslükleri vardir Ermenistanlilari n, yillardir, her 24 Nisan'da. Vakur ve sessiz. Bu sefer vakur ve coskulu ve sesli ve neseli... Nasil da keyifli herkes! Bir sölene davetliyiz sanki. Ziplayarak çiktim yokusu, bir o yana bir bu yana kosarak. Sonra birden o bayraklar belirdi sagimda; yokusun kenarinda yol boyu dizilmis, gencecik, hatta çocuk sayilabilecek askerlerin arasindan. Sanki çocuk askerler bu manzarayi korumak için dizilmis yokusun kenarina. izin aliyorum, aralarindan geçip manzaraya yaklasmak, bu ani bir fotograf karesinde saklamak için. Yok-mok diyor biri. "Meg hadig, inç gillas"* diye yalvarinca dayanamiyor, gülerek "Peki" diyor. Hepsi anladi coskumu ve gülerek izin verdiler, aralarindan bir o yana bir bu yana zikzaklar çizerek yokusu çikmama, manzarayi içime çekmeme. Ermenistan ve Türkiye bayraklari yan yana göndere çekilmis. 'Bas basa' kalmislar. Hava ne kadar da rüzgârli; sanki doyasiya dalgalansinlar diye birlikte, "Hasret giderin" dercesine... Biraz daha tirmaninca yokusu, dün taslarina çöküp babam için agladigim Soykirim Aniti düstü iki bayragin arasina. Kalbim çirpinmaya basladi. Dün hiçkiriklarla agladigim yeri, babamin mezarini, bugün gönderdeki iki bayragin arasinda görünce nasil da costu yüregim. Ölümün yalnizligi azaldi. Yalnizlik, yerini birliktelige birakti. Ölümün hüznü azaldi. Yerini umuda birakti, bir daha yalniz kalmama umuduna. Bir daha ölümün yasanmamasi umuduna. Gelecek umuduna. Dirilis umuduna. Stadyuma girer girmez müzigi duydum; Ara Kevorkyan. Hani bazi müziklerin insanin hafizasinda özel bir yeri vardir ya, iste bu muzik de benim hafizamda Ararat ile Karolin'in dügün müzigi. Sonra babami gördüm sanki. Stadyumun tam ortasinda göbek atiyor. Bir oraya kosuyor, bir buraya. Cosku... Dayanamadim, babam öldürüldügünden beri hiç hissetmedigim bir cosku hissettim ve oynamaya basladim. Göbek attik o gece biz babamla Hrazdan Stadyumu'nda karsilikli. O günden, 19 Ocak'tan beri gözümün önüne gelen bütün görüntülerde babam yüzükoyun kaldirimda. Ayaga kalkti babam kisa süreligine, Hrazdan Stadi'nda, 6 Eylül aksami. katilmak için. Davet sahibi yine babam. Bir keyifli, bir keyifli. Açmis kollarini iki yana kocaman, sanki kucaklayacak herkesi, bütün stadyumu. Ararat'in dügünündeki gibi, Agos'un 10. yil gecesinde oynadigi gibi, gözümün içine baka baka, o sahanin göbeginde oynadi da oynadi. Gözleri dolu dolu. Bir Ali'ye sariliyor, bir Tuba'ya, bir Salpi'ye, bir Dikran'a, bir Gül'e, bir Sarkisyan'a. 'Rüyasi'nda bulustuk babamla Hrazdan Stadi'nda o aksam. Sarhos olduk sirf umuttan, bir damla alkol bile almadan. Umut yolculugunun bir duraginda bulustuk. Sonra birden iki takim sahaya çikti isinmak için. Türkiye takimi çikarken hafif isliklar duyuldu. Ayaga firladim, "Pari yegak, hos geldiniz!" diye bagirmaya basladim. Hayasdan tribünlerindeydim. Önümde oturan üç kiz dönüp garip garip yüzüme baktilar. Hayatimda hiç maça gitmedim. Pek futbol da bilmem öyle... Zaten ilgilenmiyorum da isin futbolla ilgili kismiyla. O arada, karsi tribünlerde, Genç Siviller'in posteri ilisti gözüme: 'Arda topu Sarkis'e at.' Zaten cosmusum, iyice costum. Hayasdan ataga geçiyor, top kaleyi bulmuyor, oturdugum Hayasdan tribününden bir ses "Ha s.ktir" diye bagiriyor. Hayasdan ataga kalkiyor "Kos be oglum, kos be" diye bagiriyor bir baska ses, yine Türkçe. Türkiye takimindan bir futbolcu yere düsüyor; benim gözüm Hayasdanli futbolcuda, elinden tutup kaldiracak mi acaba? "Kaldir, vertzur" diye firliyorum yerimden. Gooooool! Kaldiriyor, ve ben ayakta alkisliyorum. Tribündekiler yine bana dönüyor. Sonunda, biri bana "Türk müsün?" diye soruyor, Türkçe. "Yok" diyorum, "Ermeni'yim, Türkiye'den." Sonra tanisiyoruz etraftakilerle. Biri yillar önce Hemsin'den gelmis, biri Trabzonlu. Bir digerinin akrabalari, yine yillar önce istanbul'dan gelmis. Bütün konusmalar Türkçe Hayasdan tribününde. Kim oldugumu soruyorlar sonra. Gözleri doluyor her birinin, cevabi duyunca. Sonra bir ara arka siralardan bir su uzatiliyor. Sürekli dans ettigimi, bagirip çagirdigimi gören, bilmedigim biri, ihtiyacim oldugunu hissetti herhalde. Böyle kabul ediyor beni Hayasdan tribünü. 'Onlar Türk mü?' Türkiye tribününün yanindaki tribünde oturan, Kanadali bir diaspora Ermenisi soruyor bana "Türkiye'ye ayrilan tribününün yaninda oturuyorduk. Orada maçi izleyenlerin ellerinde çiçek vardi, onlar Türk mü gerçekten?" "Türk tabii" diyorum. Garip bir isik beliriyor yüzünde, "Bravo!" diyor. Üzülüyorum onun için. Belli ki, bugüne kadar, günlük hayatinda Türklerle tanisma, yakinlasma firsati olmamis... Ne kadar 'dikkatli' oynuyor iki takimin da futbolculari. Sanki birbirlerini incitmemek icin ayri bir çaba harciyorlar. Bir ara, bir Ermenistan ve bir Türkiye oyuncusu, top için mücadele ederken omuz omuza bir pozisyona düsüyorlar. ikisi iki taraftan ittiriyor, ama bir türlü biri digerinin dengesini bozamiyor, bozmuyor. Öylece kaliyorlar birkaç saniye, yan yana, omuz omuza. "Böyle de maç mi seyredilir?" demeyin. itiraf ediyorum, böyle seylere bakmaktan asil golleri kaçirdim ben. Hayasdan golleri yiyor, bizim tribün biraz sessizlesiyor, ve maçin bitis müzigi çaliyor. Bakiyorum, futbolcular tokalasacak mi diye. Goooool! Sarilip öpüsüyorlar. Öndeki üç kiz kalkip dans ediyor, 0-2'lik skora ragmen. Belli ki onlar da maçin sonucunda degiller artik. Anladilar bir sölende olduklarini. Maç çikisi, yokus asagi yürüyüse geçiyoruz bu sefer. Hiçbir taskinlik yok yine. Hatta, hâlâ sarkilar söyleniyor, bagiriliyor: "Hayasdan! Hayasdan!" Önümde yürüyen birinin tisörtünün arkasindaki yazi ilisiyor gözüme: "I won't forget - I won't forgive."** Peki ya ben? Unutacak miyim? Affedecek miyim? Hastaligim tekrar nükseder mi? iyi olmak pek kolay degil bu ülkelerde. Belli olmaz devletin çikarinin bugün yarin ne getirecegi, kimin aci çekecegi, ezilecegi... Pek kolay degil, babanin asil katillerinin bulunmadigi, bulunmak istenmedigi bir devletin vatandasi olarak yasamak!.. Üstelik, bütün bu acilari, salt belli bir irktan oldugun için yasiyorsan... Kolay degil, babanin katilinin, senin güvenligin için var olmasi gereken polis ve askerle zafer fotografi çektirdigi Türkiye bayragina karsi aidiyet hissetmek... Tekrar tokat yemeyeceginin hiçbir garantisi yok. Oldum olasi sevmemisimdir zaten bayrak denen seyi, hangi ülkeye ait olursa olsun. Ama içim isindi o gün, hem Türkiye hem Ermenistan bayraklarina. Büyüdü ikisi de gözümde. Belki de bayraklari tek baslarina sevmiyorum ben, yüceligi anlatmak için kullanildiklari nda. Ama baska bir duygu veriyor, yan yana, kardeslik için göndere çekildiklerinde. Hastalik tekrar nükseder mi bilmem, ama en önemlisi, ben reçeteyi buldum bu 5-6 Eylül Ermenistan gezisinde. Tek reçetem, 'babamin rüyalarinda' yasamak. Alternatif bir gelecek 6 Eylül 1955'e alternatif bir '6 Eylül' yazildi Hrazdan'da o gece, 6 Eylül 2008'de. Ne 6 Eylül 1955'i ortadan kaldirdi, ne de yasanan diger acilari. Ne güzel de göndere çekildi iki bayrak yan yana, Soykirim Aniti'nin iki yanina, bir fotografta da olsa. Ne soykirim ortadan kalkti, ne soykirim inkâri, ne de babam geri geldi. Degistiremedi geçmisi. Ama alternatif bir gelecegin kapisini araladi. Hadi birlikte ittirelim o kapiyi. Hadi be, gelin birlikte kaldiralim su adami o kaldirimdan, sonsuza kadar. Nasil birazcik kalkip geldiyse Hrazdan Stadi'na göbek atmaya, cosmaya, gelin, öyle bir seyler yapalim ki, hiç yatmamak üzere kalksin o kaldirimdan. Birakmayalim orada kanamaya devam etsin. O orada yattikça ve kanadikça aciyor, acitiyor... Gelin, birakalim, geçsin sinir kapisindan, bir o yana bir bu yana. Kedi-köpek kostursun sinirda, hayalindeki gibi. Hadi be, Ermeni'siyle, Türk'üyle... Hadi, tutun babamin bi ucundan. Uzatin elinizi. Merak etmeyin, zaten o nazlanmaz, hele sizi hiç kirmaz, bir dediginizi iki etmez, hemen kalkar, sizinle birlikte sinir kapisinda gidip göbek atmaya. Yeter ki bir el verin.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Mesajları göster:    
Forum kilitlenmiştir Forum kilitlenmiştir