FiratAycik
Site Admin
Kayıt: Jul 26, 2006
|
Tarih: 2008-10-10 03:14:44
Mesaj konusu: Édith Piaf
|
|
|
[size=18:51828431e3]Édith Piaf[/size:51828431e3]
Fransiz sarkilarinin tanriçasi...
Deli dolu yüregi olan minicik bir kadindi. Kalpleri titreten sesiyle devlesti.
Édith Giovanna Gassion, 19 Aralik 1915 tarihinde Paris’in Belleville semtinde dogdu. Birinci Dünya Savasi sirasinda Fransiz askerlerinin Alman esir kamplarindan kaçmasina yardim ettigi için idam edilen ingiliz hemsire Edith Cavell’in anisina ona Edith adi verildi. ‘Serçe’ anlamina gelen Piaf takma adini ise 20 yil sonra alacakti.
Annesi Annetta Giovanna Maillard (1895–1945) italyan asilli bir göçmen ailesinden geliyordu. Babasi Louis-Alphonse Gassion (1881–1944) ise sokaklarda gösteri yapan bir cambazdi. Annesi sokakta sarki söyleyerek yasamaya çalismaktaydi.
Küçük Édith daha sonra babasi tarafindan bir geneleve kisa süreligine bakilmasi için gönderildi. Küçük yasta, gözleri mikrop kapmis ve kör olma tehlikesiyle karsi karsiya kalmisti. Bu hastaligini yasarken, bir genelevde oranin patronu ve kadinlariyla birlikte yasiyordu. Aradan aylar geçtikten sonra, tedavi sonucu gözleri düzelmisti.
Daha sonralari babasi, küçük Édith'i genelevden almis ve meslegi olan sokak akrobatligi insanlara yetmeyince, kizini sokakta insanlara karsi akrobatlik veya numara yapmasi için zorlamisti. Bunun üzerine Édith, en iyi bildigi sarkiyi yani Fransa ulusal marsi, La Marseillaise'i söylemisti.
14 yasindayken babasinin yaninda sokaklarda sarki söylemeye basladi. Kisa bir süre sonra da babasindan ayri olarak kenar mahallelerde sarki söylemeye basladi. 17 yasindayken ilk ve tek çocugunu dogurdu. Marcelle adini verdikleri bu talihsiz kiz çocugu 2 yasinda menenjitten öldü.
Gece kulübü sahibi isletmecisi Louis Leplée 1935’te Pigalle civarinda sarki söylerken kesfettigi Édith’e ‘La Mome Piaf’ sahne adini verecek ve 1.47 boyundaki bu minik kadina sahne korkusunu yenmede yardimci olacakti.
ilerleyen zamanlarda, kendisini kesfeden Louis Leplée öldürüldükten sonra, derin ve süpheli sorgulamalarla karsi karsiya kalacaktir.
Piaf, yagmurlu bir günde trafik kazasi geçirmisti. Bu yüzden hayati boyunca boynu kambura benzer bir sekilde yürümek zorunda kalmisti.
Paris argosunda ‘minik serçe’ anlamina gelen bu isim ilerleyen yillarda efsanelesecek, baska ülkelerdeki ufak tefek kadin sarkicilar ‘minik serçe’ takma adini kendilerine uyarlayacaklardi.
1940’lardan itibaren ünlü insanlarla ayni çevrelere girip çikmaya baslayan Édith Piaf 1944’te Yves Montand’i kesfeden kisi oldu. 1950’lerin basindaysa Charles Aznavour’u kendisiyle turnelere çikaracak ve müzik dünyasina sokacakti.
Édith, ikinci Dünya Savasi’ni izleyen yillarda Avrupa’da ve Amerika’da artik taninan bir yildiz olmustu.
16 yasindan itibaren Édith Piaf’in hayatina pek çok erkek girdi. Bunlarin arasinda çocugunun babasi Louis Dupont, Albert adli bir kadin saticisi, Yves Montand gibi dev bir sanatçi da vardi.
Hayatinda en çok sevdigi erkek ise orta siklet dünya sampiyonu boksör Marcel Cerdan’di. Cerdan baskasiyla evliydi, üç çocuk babasiydi ve Fransa’da zaten taninan bir insandi. Ve Édith Piaf’la bulusmak üzere Ekim 1949’da Paris’ten New York’a uçarken uçagi düstü. Bu kazadan kurtulan olmamisti.
Ertesi günün sabahinda, Piaf bir halisünasyon görmüs, Cerdan'in onun yanina geldigini hayal etmis ve ona aldigi hediye saati bulmak için evde dolanmisti. Bu sirada evdeki bütün kisilerin sessizligi dikkatini çekmis. Piaf'a Cerdan'in ölüm haberi verilmis ve Piaf yikilmisti. Bu olayin üzerine zaten alkole asiri düskünlügüyle bilinen Édith, morfin bagimlisi da olmustu.
Piaf iki kere evlendi. ilk esi Jacques Pills ile 1952’de baslayan evlilikleri 1956’da sona erdi. 1962’de, ‘A Quoi ça sert l’amour’ (Ask neye yarar ki?) sarkisinda muhtesem bir düet yaptigi, kendisinden 20 yas küçük, Yunan asilli Théo Sarapo ile ikinci evliligini yapti.
Édith Piaf'la özdeslesen ‘La vie en rose’ 1945’te yazilmis ve ilk defa 1946’da kaydedilmisti. Son sarkisi ise Nisan 1963’te kaydettigi ‘L'homme de Berlin’dir.
Marcel Cerdan’in ölümünün ardindan yakilan bir agit niteligindeki ‘Hymne à l'amour’ (1949), bir bar kizinin ümitsiz askini ve sevdigi adami teselli etmeye çalisan sözlerini dile getiren ‘Milord’ (1959) ve pervasizca yasanan bir hayatin ardindan hiç pismanlik duymaksizin gururla ayakta dikilen bir insanin cesaretini anlatan ‘Non, je ne regrette rien’ (1960) sarkilariyla Édith Piaf ölümsüzlüge kavustu.
Édith, Fransiz rivierasindaki Plascassier’de 10 Ekim 1963’te karaciger kanserinden öldü.
Esi Theo Sarapo’nun ayni gece cenazesini gizlice Paris’e getirdigi, böylece hayranlarinin “Édith Piaf’in kendi evinde öldügünü” düsünecegini umdugu söylenir. 11 Ekim günü Édith Piaf’in öldügü açiklandiktan kisa bir süre (ayni gün içinde) çok sevgili dostu Jean Cocteau da hayata veda etti. Cocteau’nun Piaf’in acisina dayanamadigi için kalp krizi geçirdigi rivayet edilir.
Katolik Kilisesi Paris Baspiskoposu –sürdügü yasam nedeniyle- Édith Piaf’in cenaze törenini yapmayi reddetti. Tabutu Père-Lachaise mezarligina götürülürken on binlerce hayrani korteje katildi. Mezarliktaki törende hazir bulunanlarin sayisi ise 100.000’i geçti.
Ünlü sarkici Charles Aznavour, Édith Piaf’in cenaze törenini anlatirken “ikinci Dünya Savasi sona ereli beri bütün Paris’in trafigini tamamen kilitleyen baska bir olay yoktur.” demistir.
Anisina...
1982 yilinda Sovyet astronom Ludmila Georgievna Karaçkina, uzayda kesfettigi 3772 numarali küçük gezegene Édith Piaf adini verdi.
Paris’te, 5 rue Crespin du Gast adresinde bir Édith Piaf müzesi bulunmaktadir.
Père-Lachaise mezarliginda son esi Theo Sarapo ile birlikte yatmaktadir.
[size=9:51828431e3]Kaynak: Vikipedi[/size:51828431e3]
Sesin sonsuza kadar titretecek kalpleri, Père-Lachaise'den söylenen bir ninni gibi "Piaf..."
|
|