Ziya Adnan
Site Admin
Kayıt: May 06, 2003
|
Tarih: 2010-12-31 21:48:40
Mesaj konusu: Emre Belözoglu...
|
|
|
“Hata, Sevgili Brutus, yildizlarimizda degil. Hata bizde!”
(Romali Cassius / William Shakespeare)
Yesil sahalarda adini duyurmaya basladiginda henüz çocuk yaslardaydi. Yasitlari, dönemin futbol yildizlarinin çikartmalarini toplarken, o, yesil sahalarda o yildizlarla top pesinde kosuyor; tribünleri dolduran binlercesinin önünde, kendini yasitlarinin hayallerini süsleyen parlak bir rüyada buluyordu. Futbolla, çocuklugun birbirine karistigi bir hayatta, henüz 13 yasinda Zeytinburnuspor altyapisindan bonservis bedeli karsiliginda Galatasaray’a transfer oluyor; kisa sürede alt yapi hocalarinin dikkatini çekiyordu. 1996–1997 sezonunda, eskilerin tabiriyle “biyiklari henüz terlememisken”, kendini Galatasaray (A) takiminda buldu. O dönem Türk futbolunun parlayan yildizi olan sari-kirmizili takimda düzenli olarak forma giyme sansi yakalarken, Gheorghe Hagi adinda bir futbol dâhisinin kanatlari altinda yeserdi. Onun yasinda kaç futbolcuya nasip olurdu ki Hagi gibi bir futbol ilahinin “understudy”si olmak?
Üstelik hükümet gibi bir teknik direktörün himayesinde...
Sonra giderek büyüdü o yetenekli çocuk. Bir maçtan sonra kendisine uzatilan mikrofona, “Ünal amca sert girdi!” tadinda bir cümle kurunca, aslinda o kadar da büyümemis diye düsündük. Henüz 17 yasinda takiminin antrenmanlarina trenle giderken, 18’ine bastiginda gicir bir araba sahibiydi, her ne kadar ehliyeti olmasa da! Arabasiyla karistigi bir kaza sonucu ölüme sebebiyet vermesi uzun süre tartisilmisti basinimizda.
2001 senesine kadar formasini giydigi Galatasaray’da, dört lig ve bir UEFA Kupasi sampiyonlugu yasadi. Adini Avrupa arenalarinda duyurmanin zamani geldiginde uçup gitti yuvadan; Ünal amcasini, ustasiyla geçirdigi günleri, hükümet gibi teknik direktörünü ve buruk Galatasaray taraftarlarini geride birakarak. O sene italyan devi inter’e 10 milyon Euro karsiliginda transfer olurken, italyan gazetelerinde “Bogaz’in Maradonasi” basliklari vardi...
2002–2003 sezonunda italyan takimi taraftarlari arasinda yapilan ankette sezonun en iyi futbolcusu seçiliyor; italyan takimi o sezon sampiyonlar Liginde yari finale kadar yükseliyordu. Ancak 2004–2005 sezonunda isler beklendigi gibi gitmiyor; sezon boyunca ancak 19 maçta görev aliyordu.
2005 senesinin Temmuz ayinda, inter tarafindan satis listesine konuldugunda henüz 25 yasindaydi. O dönemde, simdi tarih olmus Highbury stadinda bir sampiyonlar Ligi maçinda Arsenal’a karsi izlemistim onu; Ada basinindan geçer not almisti. O sene ingiltere Premier Ligine, Newcastle United takimiyla transfer oluyor; ancak yasadigi sakatliklar nedeniyle burada da iz birakmayi basarmiyordu. Yine de sevmisti onu atesli Newcastle United taraftarlari… Ezeli rakip Sunderland’a karsi attigi o müthis frikik golü uzun süre unutulmadi.
Antipatik tavirlari yüzünden Ada’da sikintili günler geçiren futbolcu, üç kez “irkçilik” suçlamasiyla gazete mansetlerine düsüyor; 15 Kasim 2005'de Türkiye-isviçre milli maç sonrasi çikan olaylar nedeniyle alti maç ceza aliyor; 12 Eylül 2007'de Türkiye-Macaristan maçi sonrasinda kendisini elestiren basina “kol isareti” yaparak bir kez daha mansetlere tasiniyordu.
***
Ada futbolunda, Newcastle United takiminda geçirdigi üç sezonda, ancak 66 maçta forma giyebildikten sonra 2008 senesinde ülkesine, Galatasaray taraftarlarinin protestolarina ragmen, kendi tanimiyla “taraftari oldugu” takima, Fenerbahçe’ye döndü. ilk sezonunda hayal kirikligi yaratan Emre, bir sezon sonra 2009–2010 sezonunda takimini sirtliyor; Fenerbahçe o sezonu 2. sirada bitiriyordu.
***
Ancak saha içindeki yetenegi kadar saha disindaki antipatik, asabi tavirlari yüzünden futbol disi tartismalarin basrolünü oynuyor; kimi zaman kendi takim taraftarlarinin bile tepkisini çekiyordu. Kimi zaman bir gazeteciyi sabaha kadar dövmekle tehdit ediyor; kimi zaman maç esnasinda kendisine sert giren rakip futbolcuya, memleketin en maço dizisi Kurtlar Vadisi’ni hatirlatan “bogaz kesme” isaretini yapiyor, kim zaman sahada hakemin eline vuracak kadar kontrolünü kaybediyordu. Eski takim arkadasini bile ölümle tehdit ettigini yazmisti gazeteler.
Alex kadar olmak varken, bir hiç olmakti onunkisi. Onca yetenek, onca hirs, onca potansiyel, ama onca tükenis! Oysa hersey çok farkli olabilirdi. Belki de Fenerbahçe formasini degil de, bir Anadolu takiminin formasini giymis olsa, belki de bu kadar göz önünde olmasa her sey farkli olurdu: Ahlakli, zeki, çevik demiyorum, ama en yetenekli futbolcularin bile sonunda karakterleriyle hatirlandiklarini anlamis olsaydi. Belki de alt yapilarda futbol egitimi ile birlikte, “hayat dersi” almis olsaydi. “Kendini imha” dügmesine siklikla basmamis olsaydi...
Sadece Emre’de degildi elbette hata. Taraftariyla, basiniyla, yöneticisiyle, baskaniyla, yorumcusuyla topyekün biz de anlamis olsaydik, hatanin gencecik yildizlarimizi “Emre”lestiren’, efendiligin degil kabadayiligin, suskunlugun degil küfrün itibar gördügü, sesi en çok çikanin hakli sayildigi bu yitik düzende oldugunu…
***
simdi 30 yasinda Emre Belözoglu... Sürekli sakatliklarla bogusan bir futbolcu için kariyerin sonbahari… Futbolun tabiati geregi bir zaman sonra veda edecek yesil sahalara. Ondan önce futbolda parlamis niceleri gibi mansetlerden düsecek. Sanirim gelecekte ondan hatirlanacak olan Romali Cassius’tan alintiyla:
“Hata, sevgili Brutus, yildizlarimizda degil. Hata bizde!”
Ziya Adnan
|
|