Alkaralar Dinlenme Tesisları Forum Ana Sayfası
 
HERKES KAZANANI SEVER...
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ziya Adnan
Site Admin

Kayıt: May 06, 2003

Mesaj Tarih: 2006-01-30 20:26:30      Mesaj konusu: HERKES KAZANANI SEVER... Alıntıyla Cevap Ver

Bazen, “keske hayat eski Türk filmlerinde ki gibi olsaydi…” diye düsünürüm, ama kabul etmek lazim, gerçek öyle degil iste. Hayat siyah beyaz filmlerde ki gibi degil. Kötülerin cezasini bulacagi, asiklarin birgün kavusacagi, yoksullukla zenginligin sadece birer sifat oldugu, paranin gücünün her sorunu halletmeye yetmeyecegi topyekün yalan... Çok fakir ama gururlu genci uzun süredir kimse sevmiyor… Zira, herkes güçlü olani sever… Herkes kazanani sever… Geçen Pazar aksami, televizyon kanallarindan birinde, artik pek asina futbol yorumculari konusuyor. Gecenin konugu Mahmut Uslu, Fenerbahçe asbaskani. Hallerinde sözlerinde simdilerde rakipsiz olmanin dayanilmaz hafifligi, eski Türk filmlerinde ki zengin dügünlerinin sahibi havasi… “Biz bu ülkenin en zengin kulübüyüz filan…”diyor, “herkes güçlü olani sever, bu hayatin kanunu…” diyor. Haklidir. Sonra, muhtesem stadlarindan bahsediyor, dudak uçuklatan bütçelerinden dem vuruyor; Avrupa’li yildiz oyuncu transferlerinden, gelecekte yapacaklarindan, elini tasin altina sokan büyük is adamlarindan… Dinliyoruz… Birileri ezeli rakiplerinin durumunu soruyor , asbaskan, “arada ki uçurum açiliyor…” diyor, “biz büyürken onlar küçülüyor…” diyor, “belki dört sene üst üste sampiyon olmasalardi, belki UEFA kupasini kazanmasalardi, simdi daha küçülmus olacaklardi…” diye ekliyor, malum borç batagi… Belli etmemeye calissa da, sanki bu durumlara pek sevinir gibi, temmeni gibi… Geçmis sezonlarda oynadiklari ve 4-3 kazandiklari Gaziantep maçinin kendileri için milat oldugunu söylüyor, ama tarihleri boyunca sampiyonlar liginde bunca zaman oynayip, neden bir üst tura çikamadiklari konusu karanlikta kaliyor, zaten kimse o soruyu sormuyor, belki azar yeme korkusu… Dedim ya, herkes güçlü olani sever… Sayin Mahmut Uslu konusurken, “Çelimsiz ve rekabetsiz bir ligde, çok zengin ve güçlü olmanin kime yarari var ?” sorusu aklima geliyor… “Kendi ligimizde rekabet olmadiktan sonra Avrupa’da basariyi yakalamak mümkün mü ? “; “Rakibinizin kötüye gitmesi, rekabetin azalmasi sonunda size zarar vermeyecek mi…’ Belki birileri bu sorulari sorar diye bekliyorum, ama kimse sormuyor… Bize pek uzaklarda, zengin dügünü sürüp gidiyor… *** Muhtemel, bu konusmalari dinleyen digerleri, kendilerini pek uzak bulmuslardir anlatilanlardan, zengin dügününü, bir kenara ilisip uzaklardan izleme halleri… Kapilarina kilit vurulma noktasina gelmis nice köklü Anadolu kulübünün taraftarlari iç çekmislerdir süphesiz, futbolcularina verecek ögle yemegi parasi bulamayanlar nasil anlasinlar zengin olma hallerini… Yanlis anlasilmasin, servet düsmanligi yapacak degilim, zaten iyi bilirim “hersey iyi yönetilmekte biter…” derler ve pek muhtemel öyledir… O stadi yaptirmak için, onca yildiz Avrupa’li futbolcuyu getirmek için nice büyük is adamlari, nice zenginler ellerini dirseklerine kadar tasin altina sokmuslardir, günümüz futbolunda para saadet demektir, üzülsekte bu gerçegi kabul etmek gerekir… Tabi bir de, Türk medyasinin yalnizca istanbul’a odakli yasam felsefesi var degil mi. Dibine kadar televole kültürü ile yogrulmus, lümpen bir kültürü özendirme durumu var degil mi… Spor sayfalarinda, televizyon kanallarinda yalnizca zenginler var degil mi… Haliyle bu ülkenin çocuklari sizden olacaktir Mahmut bey, zaten siz buyurmustunuz yüzde altmisi Fenerbahçe’li diye… Haliyle herkes güçlüyü sevecektir… Zaten isin en can alici noktasi da bu degil mi… *** Ancak, merak ettigim konu sudur, “Neden bu tip programlarda, hep zenginlerden konusmak geregi, neden kusana kadar para konusu, neden her futbol programinda güçlüye tapinma halleri…” Neden, milli servetin yüzde sekseninin, nufusun yüzde onu tarafindan paylasildigi fakir bir cografya da, cogunlugun sorunlarina deginmek yerine, azinliligin mutlulugu üzerine bitmek tükenmek bitmeyen programlar… Hani, bir degisiklik yapsak bir Pazar aksami, geçmisi iyi bilen, hani eski toprak bir Eskisehirspor yöneticisini çikarsak o programlardan birine, sorsak; “Siz bir zamanlar Türkiye’nin en iyi takimlarindan biri idiniz, her maçiniza ortalama yirmi bin taraftar gelirdi, Türkiye’de ilk uluslarasi futbol maçinin naklen yayini sizin stadinizdan yapilmisti, Türkiye ligi tarihinin en basarili besinci takimi iken, bir zamanlar adi dillere destan bir efsane iken; “Neden simdi buralardasiniz… “ diye… Anlatsa bize, bilenlere, bilmeyenlere, Amigo Orhan’i, “Fethi Ender Önder – Filelere Gönder’i…”, Es Es’lerin Avrupa zaferlerini… O anlatsa biz dinlesek… Sonra, baska bir zaman, Bir Göztepe yöneticisini çikarsak o programlardan birine, sonra sorsak; “Siz 60’li yillarda UEFA kupasinda yari final oynamis ilk Türk takimi idiniz, 1925 yilinda kurulmus, bir zamanlarin en güzide kulüplerinden biriydiniz…” “simdi ne oldu size…” diye… O anlatsa biz dinlesek… Baska programlarda, sekersporlu’lari, Ankara Demirsporlu’lari, Hacettepeli’leri, Adanasporlu’lari, Boluspor’lulari, Vefa’lilari, Karagümrüklü’leri, velhasil parasizlik, ilgisizlik, sevgisizlik, kötü yönetimler yüzünden kaybolup gitmisleri, eski günlerini özlemle arayanlari dinlesek… 1910 yilinda kurulmus, mazisi neredeyse bir asira yaklasan Ankaragücü’nün basindakilere sorsak “Bu gidisin sonu nereye kadar…?” diye… Onlara, Baskentinden bir sampiyon çikartamamis tek ülkenin Türkiye oldugunu hatirlatsak… Bilirim, herkes güçlüyü, herkes zengini sever ama, Türk futbolunun gelecegi adina biraz da konusulmayanlari dinlesek… Herhalde farkli olur degil mi… Ziya Adnan
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
haydar_gerlevik
Site Admin

Kayıt: Apr 03, 2003

Mesaj Tarih: 2006-01-30 20:50:36      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok zor çok.. Sanal ortamda onlarca forumda takimimizi tanitiyor veya bir haber yaziyoruz.. Hemen elestiriler geliyor.. -Siz de çok baslik açiyorsunuz. -Büyükler hakkinda yazarken dikkatli olun, haddinizi bilin.. -Gerçekten tarftarmisiniz? -Takiminiza sempatiden öte bir seyler hissediyormusunuz? -Zaten tarftariniz da yok.. Uzar gider, her konuda onlar haklidir ve senin 2 satir yazina bile tahammül gösteremezler.. Tek suçlu onlar mi? Asla degil medya öyle bir beyin yikiyor ki sanki 3 takimli bir ligimiz var zannedersiniz. 3 slikli anket gibi isitip isitip önümüze sunuyorlar. Mahmut Usluyu begendim valla..Gizli gizli degil açik açik söyledi biz büyügüz zenginiz haddinizi bilin diye..35 milyonu bir adim geerek tüm Anadolunun tek takimi var 65 milyon fenerli dedi resmen.. Ve bunu da bu medya yaratti..Ankarada büyümüs ama istanbula gider gitmez 7 göbek istanbullu olabilmis bravo.. Ankaranin sorunu burda kimseyi Ankarali yapamiyor...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yazar Mesaj
erdemdenk
Site Admin

Kayıt: Jan 22, 2004

Mesaj Tarih: 2006-02-02 17:02:31      Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bu çok güzel açilis yazisinin dile getirdiklerine katilmamak olanakli degil. O nedenle bu yazidakileri kendimize ayna yaparak içimize yani "ben"e bakmanin gerekliligi de ortada sanki. Herkes kazanani sever aslinda "biz ve bizim gibiler hariç herkes kazanani sever" demek. Biz neyi seviyoruz peki? Farkli olmayi; ezileni, zayifi tutmayi mi? Kazanmamiz sart degil diyebilmeyi mi, yani sadece/öncelikle futbolu mu? Seyir zevkini mi? Sahada gayret sarf etmeyi, gayret sarfedeni desteklemeyi ve böylece insanligimizi gelistirmeyi mi? Evet sanki bunlari seviyoruz. Ama ayni zamanda sanki "kazanmayi sevmek"ten de tam olarak koparip alamiyoruz "ben"i. Atamiyoruz içimizdeki kazanma, iyi olma daha dogrusu begenilme istegini. Daha iyi olarak gördügümüzle kendimizi bütünlestirmeyi seviyoruz. ihtiyacmiz var buna. Yoksa ne diye birçok yerden"farkli" olabilirken "En büyük Gençler" diye bagirmaktan hiç vazgeç(e)miyoruz. Bu standart taraftarlik anlayisindan tamamen kopamamak neden? "En büyügün" kim oldugu konusunda mi anlasamiyoruz birileriyle, yoksa bu isin öyle en büyügün pesinde kosmaktan baska birsey olmasi gerektigi, oldugu seklinde bir iddianin mi neferleriyiz? Sisteme/düzene muhalif olmak en basta sistemin özünü teskil eden ve besleyen bu tip aliskanliklari kirmayi gerektirmiyor mu? Sahi biz kazanmayi sevmiyor muyuz? Evet. Hem de deli gibi. Ama kazanmaktan ne anladigimiz çok degistiriyor isleri.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Mesajları göster:    
Forum kilitlenmiştir Forum kilitlenmiştir